Dünyada son elli yilda yasanan teknolojik gelismeler, insanlik tarihinin çok uzun döneminde yarattigi sosyo-kültürel birikimin çok üzerinde bir birikimi ifade etmektedir.
Günde ortalama 6000-7000 bilimsel makalenin yayinlandigi ve bes bucuk yilda bilginin ikiye katlandigi bir çaga taniklik etmekteyiz. Bilgi çagi olarak nitelendirilen bu çagda teknolojik gelismeler toplumların gelisimine- bicimlenmesine yön vermekte, toplumun kabuk degistirmesine yol açmaktadır. İste bu gelismelerin toplumsal yansimalarindan kaynakli çagimiza bilgi çagı, topluma da bilgi toplumu denilmektedir.
Genelde Bilisim teknolojisinin özelde ise Bilgisayar teknolojisinin hizla gelistiği günümüzde bilgi gittikce karmasiklasmis bilgiye ulasma ihtiyacı basat olmustur. internetin hizla yayginlasmasiyla birlikte ulusal sinirlar ortadan kalkmis dünya birbirine elektronik aglarla bagli kücük bir sanal köye dönüsmüstür. İnsanlar evlerine kurduklari basit bir bilgisayar sistemiyle dünyanin her tarafindaki bilgiye rahatlikla ulasabilmektedir.
Bu anlatilanlar isiginda bilgi toplumunun ihtiyaclari önem kazanmaktadir. Artik sanayi toplumundaki maddi üretimin yerini bilgi toplumunda nitelikli insan gücü almistir. Bilimsel arastirmalarin bas döndürücü gelisimi bilginin gittikce karmasiklasmasina yol açmakta, bilginin analiz edilmesi, siniflandirilması ve yeniden üretilmesinde nitelikli insan gücüne olan ihtiyaç belirgin bir sekilde artmistir.
Günümüzde teknolojik gelismelerin gerisinde kalan toplumlarin dünyada söz sahibi olması mümkün degildir.Bilgi toplumun da yaşanan bu gelismeler bir bütün olarak toplumunun her hücresine nüfuz etmektedir. Toplumsal mekanizmalar ihtiyaçlar doğrultusun da kendisini yenilemesi gerekir. Bunlardan en önemlisi egitim kurumlaridir. Egitim kurumlari bir toplumun hem sosyo-ekonomik hem de kültürel gelisiminde çok önemli bir role sahiptir. Toplumun ihtiyaç duyduğu nitelikli insan gücü ancak egitim kurumlari araciligiyla olabilir.
Türkiye'de sanayilesme, sanayi devriminden yüz elli yil kadar sonra baslamistir. Sanayilesme toplumların gelisiminde temel dinamiklerden birisidir. Yeterli ekonomik alt yapiyi kuramayan devlet, toplumlarin gelismesinde kamu hizmeti niteligi taşiyan egitim, saglik vb. alanlara yeterli kaynak aktaramaz. Türkiye'nin bu gecikmis olan sanayilesme süreci, "gelismis" toplumların gerisinde kalmasina yol açmistir. Bu süreçte bilginin önemi kavranamamiş, teknoloji dışaridan alinmis, demokrasi bir yasam biçimi olamamistir.
Ülkemizde verilen egitim, insan yetenegini gelistiren degil körelten, olaylarin nedenlerini açiklayan degil, salt kaliplari veren, bireyleri özerk degil, bagimli kilan, bilimsel düsünme sürecini degil, geleneksel düsünce kaliplarini veren bir egitim sistemi egemendir. Oysa gelismis ülkelerde bilginin ve teknolojinin kalkinmadaki rolünün %70 olduğu temelinden hareketle bu olumsuzluklar giderilmeye çalisilmakta okul öncesinden üniversiteye kadar her aşamada bilgisayar kullanimi hizla yayginlasmaktadir.
Egitim ve ögretimin istenilen nitelikte olmasi için bilgisayarla egitim tek seçenek midir? Bilgisayarla egitim kaçinilmaz midir? Bilgisayarla yapilan egitimin sakincalari yok mudur? Bunlar ve benzeri sorularin yanitlari bulunmaya çalisilirken," bilgisayarin ögrenmeyi ögrettigi" yadsinmadan, olumlu ve olumsuz özellikleri ortaya konmaktadır. Bu tür egitimin çok yönlü ele alinmasi uygundur, ancak burada salt ruhsal-toplumsal etkilerine deginilecektir.
Bilgisayarla egitimin çesitli olumlu ruhsal toplumsal etkilerinin oldugundan söz edilmektedir:
Bilgisayarla egitimin olumsuz ruhsal-toplumsal etkilerinden de söz edilmektedir.
Kanakça: Prof.Dr.DOGAN, Orhan,Bilisim mart 98
Bu sayfadan ana sayfayagidebilirsiniz
Ayrica: Bu konuda daha ayrintili bilgi almak için, hacettepe kütüpanesi sayfasina ve milli kütüpanenin sayfasina gidebilirsiniz