YARARLANILAN KAYNAKLAR

*  Yaþamýn Temel Kurallarý /Cilt 2 / Kýsým 2/ Omurgasýzlar / Böcekler - Entomoloji / 2003 / Prof. Dr. Ali Demirsoy

*  Insect Physiology / 1984 / V.B. Wigglesworth

*  The Insects: Structure and Function / 1998 / R. F. Chapman

*  Borror and DeLong's Introduction to the Study of Insects / 1989 / Donald J. Borror, Norman F. Johnson and Charles A. Triplehorn

BIO -404- GENEL ENTOMOLOJi

            Entomoloji genel olarak "Böcekler bilimi" anlamýna gelir. Esas olarak, entomoloji zoolojinin bir dalý ise de yeryüzünde mevcut hayvan türlerinin 4/5' inden fazlasýný oluþturan böcekler ekonomik önemleri nedeniyle de ayrý bir bilim olmuþtur.

            Böceklerin Sistematikteki Yeri: Böcekler (Classis: Insecta) Arthropoda filum'una baðlýdýr (Arthros: eklemli, eklem, oynak; podos: bacaklýlar).

            Arthropoda Filumunun Genel Karakterleri:

1.   Bilateral simetrilidirler.

2. Heteronom metamer(segment)'lidirler. Annelid'lerin aksine, vücudu oluþturan segmentler ödevlerine göre gruplaþarak özel biçimler gösterirler ve vücut birbirinden ayrý bölgelere bölünür. Bu bölgeler:

      baþ: cephalo,

göðüs: thorax,

      karýn: abdomen' dir.

      Ancak bu bölgeler bazý gruplarda birbirine kaynaþmýþ olabilir.

3.   Vücut, kitin'den oluþan bir dýþ iskelet ile kaplanmýþtýr. Bu kabuk þeklindeki sert yapý, harekete engel olmamak için segmentler arasýnda incelir ve bir eklem derisi halini alýr. Büyüme sýrasýnda zaman zaman dýþ iskelet atýlarak yenilenir.

4.   Arthropodlarda esas olarak her segmentten bir çift eklemli ekstremite çýkarsa da çeþitli geliþmeler sonucunda, Arthropoda filumunun her sýnýfýnda ekstremite sayýsý deðiþmiþtir.

5.   Bu grupta kaslar, omurgalý iskelet kaslarýnda olduðu gibi, enine çizgili tiptedir.

6.   Arthropodlar iç morfolojileri ile ele alýnýrlarsa, sindirim sistemi aðýzla baþlar anüsle sonlanýr. Barsak kanalý ön, orta ve art barsak olmak üzere 3 ayrý bölümden meydana gelir. Sölom boþluðu küçülmüþtür. Hemosöl dolaþým sisteminin bir  kýsmýný oluþturur. Dolaþým sistemi açýktýr. Kan kýsmen damarlarda kýsmen de vücut boþluklarýnda (lagün=haemocoel) dolaþýr. Kalp genelde boru þeklinde ve sýrttadýr (parazit formlar hariç). Boþaltým organlarý çeþitlilik gösterir; maksil bezler, anten bezler, koksal bezler veya malpiki borucuklarý þeklindedir. Solunum solungaç, boru veya kitap þeklindeki trakelerle ve bazý durumlarda bütün vücut yüzeyi ile de yapýlýr. Sinir sistemi baþta bir serebral ganglionla baþlar; ventralde bulunan sinir kordonlarý ip merdiven þeklindedir. Ayrý eþeyli hayvanlardýr. Ancak bazý türlerde partenogenetik çoðalma yani döllenmeden yavru meydana getirme görülür.

      Böceklerin Kökeni ve Evrimi

Prekambriyumdan önce monofiletik ikiz grup oluþturan Mandibulata, Crustacea ve Tracheata (Myriapoda ve Insecta) < büyük bir olasýlýkla suda yaþayan ve spermalarý spermatofor içinde toplanan ana kök daha sonra ikiye ayrýlmýþ, bir grubu sularda kalarak Crustacea'yý (kabuklular), ikinci grup karaya çýkarak Tracheata'yý meydana getirmiþtir > prekambriyumda ayrýlmýþtýr. Tracheata'ya geçiþ sýrasýnda, ikinci maksil, labium halinde kaynaþarak bir aðýz boþluðu meydana gelmiþ, ikinci antenler körelmiþ, gövde segmentlerinin çoðunda birer çift stigmayla birlikte trake sistemi oluþmuþ, boþaltým organlarýndaki deðiþiklikle körelen anten ve kabuk bezlerinin yerine barsak çýkýntýlarýndan oluþan Malpiki tüpleri meydana gelmiþtir. Ýki kardeþ grup olan Myriapoda ve Insecta ayrýldýklarýnda, baþlangýçtaki temel yapýlarýný (mandibul eklemleri, abdominal üye kalýntýlarý ve trake sistemi, Symphyla (Myriapoda), Diplura ve Thysanura'da (Insecta) bu ortak özellikler görülür) gösterirken, Myriapodlar saklanarak yaþamaya uyum yaptýðý için, bileþik gözlerini kaybetmeye baþlamýþ ve saklanmaya uyum yapacak yassý vücut þeklini kazanmýþlardýr. Buna karþýn böcekler serbest yaþama uyum yaparak gövdenin, üç thoraks, onbir abdomen segmentinden yapýlý olmasý, göðüsteki kaslarýn hareketi, abdomendekilerin sindirimi saðlayacak biçimde yoðunlaþmasý, thorakstaki paranotal loblardan kanat oluþmasý ve abdomen bacaklarýnýn körelmesiyle Tracheata'dan farklýlaþmýþtýr.

            En ilkel böceðin, Chilopoda'ya benzer bir atadan kök alarak geliþtiði düþünülür. 3 segmentli thorax ve her segmentte birer çift bacaðý olan bu  yaratýðýn abdomen üyeleri muhtemelen yoktur veya körelmiþtir. Bu formlarda yavrular, erginden görünüþ olarak çok az farklýdýrlar. Kanatlar henüz oluþmamýþtýr. Kanatsýz olan bu beþ ilkel böcek takýmýna (ordo) Apterygota diyoruz. Beþ Apterygot takýmdan en primitif olaný Diplura'dýr ve tahminen Collembola ile Protura takýmlarý da Diplura ya benzer bir atadan kök almýþtýr. Bu takýmlarda tibia ve tarsus kaynaþmýþ, abdomendeki stigmalar ise körelmiþtir. Birçok ortak köken özellikleri olmasýna raðmen Collembola ve Protura birbirine hiç benzemeyen böcekler þeklinde geliþmiþlerdir. Protura’da anten körelmiþ ve ön bacaklar bir çift anten þeklini almýþtýr. Collembola'da ise abdomen segmentleri sayýca dumura uðramýþ (Protura'da 11, Collembola'da 6 segment) ve 4. abdomen segmentine ait dejenere bacak, zýplama organý (furcula) þeklinde geliþmiþtir. Bu üç takýmda da aðýz çukurunun yanlarý kaynaþarak birleþmiþ ve aðýz parçalarýnýn etrafýný çeviren bir boþluk meydana getirmiþlerdir. Diðer iki Apterygot böcek takýmý olan Microcoryphia ve Thysanura vücut yapýlarý ve aðýz parçalarý göz önüne alýnýrsa bu ilk üç takýmdan daha basit olsalar da daha sonra kanatlý böceklerin meydana geleceði yapýlarý geliþtirmiþlerdir. Bu yapýlarýn en önemlileri daha uzun ve kuvvetli bacaklar ile tentoryumun (iç iskelet) dorsal ve posterior kollarýnýn geliþmesidir. Microcoryphia bütün abdomen segmentlerinde styli (stayli) taþýmasýna raðmen Thysanura da ilk 6 abdomen segmentinde bu styliler körelmiþtir ve tentoryum parçalarý çok fazla geliþmiþtir. Vücut daha geniþ ve yassýdýr.

            Bu sebeplerden dolayý, muhtemelen Thysanura’ya yakýn bir atadan çýkan bir kol, yükselip alçalma kabiliyetini ve bununla birlikte yapýsýný da geliþtirmesiyle böcek kanatlarý ortaya çýkmýþ ve bunun sonucu olarak da uçuþ ile kanatlý böcekler türemiþtir. Kanatlarla hareket, böceklerin patlama biçiminde geliþmesini ve dallanmasýný getirmiþtir. Ýlk uçuþ yapabilen kanatlýlarda kanat sert ve yelpaze gibi katlý olup, abdomen üzerinde katlanýp uzanamaz biçimdedir. Bu tür kanatlara sahip böcek takýmlarýna "Paleoptera" denmektedir. Paleopter takýmlarýn bugünkü yaþayan örnekleri Ephemeroptera ve Odonata'lardýr.

            Paleoptera'dan ise kanatlarý vücut üzerine yatýrýlabilen ve katlanabilen kanatlara sahip Neoptera türemiþ olup bu gruba hamamböcekleri ve çekirgeler dahildir.

            Böcekler Paleozoik devirden yani 350 milyon yýldan beri yaþamaktadýrlar. Bugün için en ilkel böceklere ait kesin bir fosil kayýt elimizde yoktur. Ancak önceden de belirtildiði gibi çok bacaklý (Chilopoda) bir hayvandan türemiþ olduklarý kuvvetle muhtemeldir. Kayalarda bulunan fosil formlara göre elimizdeki ilk kayýt Paleozoik'in Pensilvanian periyoduna ait olup 300 milyon yýl öncesine gitmektedir. Ancak bu türlerin pek çoðunun temsilcileri günümüze eriþememiþ ve nesilleri tükenmiþtir. Fakat hamamböcekleri ve pirimitif kanatsýz böcekler (Apterygotlar) ilk þekillerini bugüne kadar korumuþlardýr. Yine fosil formlara göre Pensilvanian periyodunda (Carbonifer) büyük ormanlýklarda kanat açýklýðý  30 inch= 75 cm. olan (1 inch= 2.54 cm) Dragonfly (Odonata)' lara benzer böcekler yaþamýþlardýr. Palezoikin Permiyen (Perm) peryodunda buzullarýn oluþmasý, daðlarýn yükselmesi gibi yerkürede ve iklimde meydana gelen deðiþiklikler Holometaboli'nin (Tam baþkalaþým) ortaya çýkmasýna dolayýsý ile böceklerin çeþitlenmesine yol açmýþtýr. Kabuklu böcekler (Coleoptera) ve sineklerin (Diptera) ortaya çýkýþý çok daha sonralara Mezozoik'in Trias periyoduna rastlamaktadýr. Sinir kanatlý (Neuroptera) böcekler ve kelebekler (Lepidoptera) ise 170 milyon sene önce Jura periyodunda ortaya çýkmýþlardýr. Çiçekli bitkilerin ortaya çýkýþ devri olan Mezozoik'in Kretase periyodunda böcekler tam olarak geliþme imkaný bulmuþ ve patlarcasýna bir çeþitlenme göstermiþlerdir. Senozoikte meydana gelmiþ olan ufak ve narin yapýlý türler bugün yaþayan örneklere aynen benzemekte olup bugün bile teþhis edilebilir durumdadýrlar.

            Arý, sinek ve kelebek gibi gruplar tozlaþmayý saðlamakta ve bu nedenle bitki evrimine paralel bir evrimleþme göstermektedir. Her jeolojik dönem bir böcek grubuyla simgelenmiþtir. Böcekler 3. zamanýn (Sönozoik) en baþarýlý hayvan grubudur. Bu devir ise "böcek devridir" ve diðer hayvan gruplarýndan belirli bir üstünlük göstermiþlerdir. Kanatsýz böcekler diðer Tracheata gruplarý gibi stigmalarla solunum yapan karasal hayvanlardýr. Kanatlý böcekler karasal biotalarý iþgal ederken, bir kýsmý larvalarýnýn yaptýðý ikincil bir uyumla suya geçmiþ ve çeþitlenme daha hýzlanmýþtýr.

            Böceklerin Ýnsanlarla Olan Ýliþkileri

            Dünya üzerinde yayýlýþ alanlarý çok geniþ olan böceklerin insanlarla olan iliþkileri, faydalarý ve zararlarý nedeniyle insan tarihi kadar eskidir. Böceklerin çoðu bitki ile beslendiklerinden yaþam þekilleri bakýmýndan zararlý olmaktadýr. Ýnsan, hayvan ve bitkilere zararý inanýlmayacak kadar çoktur. HOWARD' a göre "insanlar, ancak hastalýk ve zararlýlardan arta kalan mahsulü elde eder, fakat bunun bir kýsmýný da gene onlara kaptýrýr’’. Dünyadaki mahsulün 1/3'ü böcekler  tarafýndan yok edilmektedir. Genel olarak ürün kaybýna sebep olan çeþitli faktörler (iklim, iç hastalýklar, bakteriler, parazit mantarlar, zararlý hayvanlar gibi) varsa da bunlar arasýnda en önemli olaný böceklerdir. Örneðin insanýn yakýndan tanýdýðý hamamböcekleri, yarým kanatlýlar, güveler, karýncalar, termitler, bitler, çekirgeler, pireler, tahta kurularý, sinekler gibi toplam l0 000 tür, tam anlamýyla bir sorun halindedir. Mesela bir çekirge sürüsü 2 milyon bireyden oluþabilir ve ortalama aðýrlýðý 50 000 ton olabilir. Yine böceklerin çoðalma gücü oldukça fazladýr. Bir çekirge günde 1000, termit 15 000 yumurta býrakabilir.

            Böceklerin Zararlarý:

            1. Bitkilerin muhtelif kýsýmlarýnýn tamamen yenmesi veya bazý kýsýmlarýnýn kemirilmesi,

            2. Bitki özsuyunun emilmesi ile bitki fizyolojisinin etkilenmesi, 

            3. Bu emme sýrasýnda muhtelif hastalýk nedenlerinin saðlamlara bulaþtýrýlmasý, üzerinde faaliyet gösterdikleri bitkilerde çürümeye sebep olmalarý,

            4. Ayrýca taþýdýklarý hastalýklar nedeniyle insanlara da hastalýk nakletmeleri ve milyonlarca insanýn ölümüne sebep olmalarý,

            5. Taþýdýklarý parazitler nedeniyle et, süt, yumurta vs. maddelerin bozulmasý, sayýlabilir.

            Bunun yanýsýra ürünlerinden ve faydalarýndan yararlandýðýmýz böcekler de vardýr:

Böceklerin Yararlarý:

1.    Bitkilerin 2/3' ü tozlaþma için böceklere ihtiyaç duyarlar. Döllenmede rol oynayan böcekler ki bu grubun baþýnda arýlardan Bombus ve bal arýlarý gelmektedir ve bu alanda temin ettikleri  fayda verdikleri balýn 6-10 misli deðerindedir.

2.    Zararlý böcekleri öldürmek suretiyle faydalý olan böcekler üretilerek biyolojik savaþta kullanýlmaktadýr.

3.    Topraðý delik deþik ederek havalanmasýný ve gübrelenmesini temin edenler vardýr.

4.    Hymenoptera takýmý Apidae familyasýndan Apis mellifera türü bal üretiminde kullanýlýr. 

5.    Ýpek (Lepidoptera takýmý Bombycidae familyasýndaki Bombyx mori türünün kozalarýndan) üretimi saðlanýr.

6.    Boya (Dactylopius coccus (Homoptera) ve Cynipidae (Hymenoptera) türlerinin gallerinden) ve Gomalak (Laccifer lacca’dan (Homoptera, Kerriidae) elde edilen mobilya cilasýnda kullanýlan alkolde eriyen bir reçine) imalinde kullanýlýrlar.

7.    Bazý ilaçlarýn eldesinde (Lytta versicatoria türünün (Coleoptera, Meloidae) salgýsý olan Cantharidin maddesinden) kullanýlýrlar.

8.    Leþ yiyici olarak faydalýdýrlar. Bunu çevremizdeki saðlýksýz ve pis maddeleri uzaklaþtýrarak yapabilirler. Odun-delici böcekler, termitler, marangoz karýncalarý ve diðer odunla beslenen böcekler devrilmiþ aðaç ve kütüklerin dönüþümünü ve ölü aðaçlarýn devrilmesini hýzlandýrýrlar. Cesetten beslenen Leþ sinekleri, Leþ kýnkanatlýlarý ve deri kýnkanatlýlarý (Dermestidae) leþin ortamdan uzaklaþmasýnda çok önemli katký saðlarlar. Scarabaeidae (Coleoptera) familyasýnýn bazý türleri dýþkýlarý ortamdan uzaklaþtýrýrlar.

9.    Ýstenmeyen bitkilerin yok edilmesinde faydalýdýrlar. Böceklerin büyük çoðunluðu bitkiler üzerinden beslenir ancak çok az kýsmý zararlý olarak ele alýnýr. Bazý zararlý otlar, kaktüsler ve istenmeyen yaprak döken bitkileri yok eden böcekler yararlýdýr.

10. Böcekler insanlar ve hayvanlar (balýklar, kuþlar ve memeliler) için besin olarak yararlý olabilirler.

11.  Estetik olarak faydalý olabilirler. Sanatçýlar, kuyumcular ve tasarýmcýlar böceklerin güzelliklerinden faydalanabilirler.

 

CLASS - INSECTA

            Bütün böcekler bu sýnýftadýr. Thorax'larýn 3 segmentli olmasý ve her birinde bir çift bacak bulunmasý ile tanýnýr. Bu sebepten 6 bacaklý anlamýna gelmek üzere Hexapoda da sýnýf adý olarak kullanýlýr.

            Özellikleri :   Embriyonik olarak böcek 20 segmentten meydana gelmiþtir. Tipik bir ergin böcekte 3 vücut bölgesi ayýrd edilir. Ön kýsýmda, üzerinde göz, antenler ve 3 çift aðýz parçasýnýn bulunduðu baþ bölgesi yer alýr. Baþ kapsülü 6 segmetten oluþur. Bunu 3 segmentten oluþan ve her birinde 1 çift bacak bulunan thorax izler. Bu sýnýfýn büyük bir kýsmýnda 2. ve 3. segmentlerden birer çift kanat çýkar. Vücudun son bölgesi abdomendir. Abdomen 11 segmentten oluþur. Bu segmentlerde bacak yoktur. 8., 9. ve 10. segmentlerde þekil olarak çok deðiþik ve yumurta koymada iþe yarayan ekstremiteler yer alýr. Böceklerdeki dýþ iskelet diðer Arthropodlarda olduðu gibi hayati önemdeki organlarý ve vücut þeklini korumaya yarar.

            Böceklerdeki belli baþlý iç organlara gelince:

1.   Boru þeklindeki bir sindirim kanalý,

2.   Kan pompalamaya yarayan uzun ve kapakçýklý bir kalp,

3.   Borucuklar þeklinde trakelerden oluþan bir solunum sistemi,

4.   Vücudun ard kýsmýnda dýþa açýlan bir çift üreme organý,

5.   Karmaþýk bir kas sistemi,

6. Beyin, çift ve segmental olarak yerleþmiþ ganglion ve konnektiflerden oluþan bir sinir sistemi (Annelid ve Arthropodlara özgü ip merdiven sinir sistemi) bulunmaktadýr.

            Görünüþte canlý yavru meydana getirebilen birkaç tür bir tarafa býrakýlacak olursa, genellikle böcekler yumurta býrakýr. Larvalar geliþimleri sýrasýnda zaman zaman deri deðiþtirir. Her deri deðiþtirmede vücut büyüklüðü artar veya bazý özel kýsýmlarýn oluþumu gerçekleþir.

            Henüz ergin olmayan böceklerde kanat yoktur. Ancak Ephemeroptera (Birgünlükler), ergin öncesi son evrede kanatlara sahip olmalarý nedeniyle istisna oluþturur. Larvalar bazen bacaklarýn olmayýþý ve hatta Arhropodlara özgü tipik organlarýn bulunmayýþý sebebi ile erginlerden tamamen farklý olabilir.

            Taksonomik Çeþitlilik ve Omurgasýz Bir Grup  Olarak Baþarýlarý:

            Böcekler, çok çeþitli organizmalar halinde evrimleþmiþtir. Bugün yaþayan formlar 28 ordo (32 ordo Demirsoy) halinde sýnýflandýrýlmýþtýr. Böcekler 15 000 fosil, toplam olarak muhtemelen 2 000 000 dan fazla tür (en az 5.000.000 Gullan & Cranstan) ile herhangi bir hayvan grubunun eriþemediði en fazla çeþitliliðe ulaþmýþ baþarýlý bir gruptur.

Eski Literatüre Göre Dünyada Yaþamakta Olduðu Bilinen Hayvan Tür  Sayýsý Tablo Olarak

Grup __________                             Tür sayýsý

Chordata                                                      60000                        

Arthropoda (böcek hariç)                           73000

Insecta                                                          (900000)

Mollusca                                                      104000

Echinodermata                                           5000

Annelida                                                       7000

Mollusca                                                       2500

Platyhelminthes                                          6500

Nemathelminthes                                       3500

Trochelminthes                                           1500

            Böcekler okyanus derinlikleri dýþýnda yeryüzünde kutuptan ekvatora, yüksek daðlardan denizlere kadar her alana yayýlmýþlardýr. Her türlü iklim koþuluna adapte olmuþlardýr. Geniþ alanlara yayýlabildikleri gibi bir böcek buðday tanesi içinde bile hayat devrelerini tamamlayabilir. Bu derece baþarýlý olmalarýndaki etken evrimsel gidiþlerinin büyük adaptasyon kabiliyetine imkan vermesidir. Bu doða üstü özelleþmeyi þöyle özetleyebiliriz:

A- Dýþ Ýskelet

1. Kas baðlantýsý için geniþ alan,

2. Su kaybýný kontrol için en uygun imkan, özellikle ufak vücutlu bireylerde,

3. Ýç organlarý dýþ zararlardan tam koruma durumu.

B- Kanat:  Þiddetli rüzgarlara açýk olan adalar bir tarafa býrakýlacak olursa böceklerin uçma yeteneði, hayatta kalma ve daðýlma (dispersal) oranýnýný çok arttýrmýþtýr. Uçma yeteneði, beslenme ve çoðalma alanlarýnýn geniþlemesini ve düþmanlardan kaçma olanaðýný saðlar. Besininin veya konaklarýnýn az ve seyrek bulunduðu hallerde, bunlarýn elde edilebilmesine yaramaktadýr. Örneðin leþ üzerinde beslenen bir tür, kanatlarý sayesinde civarda beslenmesine uygun ölü hayvanlarý kýsa bir zaman içinde bulabilir.

C- Küçük Vücut: Böcek evrimi az sayýda büyük fert yerine çok sayýda küçük fert meydana gelmesini gerektirecek bir yol izlemiþtir. Bu þekilde hem az besinin yeterli olmasý hem de düþmanlardan kaçma ve gizlenme þansý artmýþtýr. Vücudun küçük olmasý, hacme oranla yüzeyin fazla olmasýný gerektirir. Böylece buharlaþma katsayýsý arttýðý için vücut örtüsü ince olan türlerin karasal hayatta yaþayabilme olanaðý ortadan kalkabilir. Ýþte dýþ iskelet bu buharlaþmayý kontrol eder. Dýþ iskelet, böceklerin küçük vücutlu olma olanaðýný saðlayan en önemli etkenlerden birisidir.

D- Organlarýn Uyumu: Böceklerde vücut parçalarýnýn adaptasyon kabiliyeti, bir tek organýn farklý görevleri yapabileceði biçimde geliþmiþtir. Örneðin Mantislerin ve bazý Hemipterlerin ön bacaklarý, avýný yakalamaya ve yeme sýrasýnda tutmaya yaramak suretiyle bir hareket organýndan çok yardýmcý aðýz parçasý gibi iþlev görür. Diðer hallerde de ayný yapý farklý þartlarda iþ görecek þekilde uyum gösterir. Örneðin solunum sisteminde meydana gelen deðiþiklikler su ve karasal yaþama þartlarýna uymayý saðlar.

E- Tam Baþkalaþým: Tam baþkalaþým (Holometaboli) görülen böceklerde hayat döngüsü dört ayrý bölüme ayrýlýr. 1. Yumurta 2. Larva veya beslenme devresi 3. Pupa yani durgun þekil deðiþtirme evresi 4. Ergin veya üreme evresi. Tam baþkalaþým kýnkanatlýlar (Coleoptera) ve sinekler (Diptera) gibi çok sayýda evrimleþmiþ türü kapsayan böcek ordolarýnda görülür. Bu tip hayat þeklinde geliþme, larva evresindeki beslenmeye dayanýr. Ergin evrede az çok durgun bir metabolik faaliyet vardýr. Beslenme sperm veya yumurtalarýn olgunlaþmasý içindir. Buna göre larva ve ergin tamamen ayrý habitat veya niþlerde yaþama durumunda kalýr. Böylece larva geliþme için en uygun þartlarý bulur. Diðer taraftan ergin de döllenme, daðýlma ve  yumurta býrakmak için en uygun ortamý seçer. Tam baþkalaþým, bu gruba sýnýrsýz habitat çeþidi ve besin olanaklarý açmýþtýr. Ayrý ayrý hayat tarzýnýn faydalarýný birleþtirme ve zararlarýndan kaçýnma olanaðýný vermiþtir. Bunlarýn dýþýnda büyük üreme yeteneði, bu grubun baþarýsýnýn büyük etkenidir.

            Böceklerin baþarýlý bir grup olmasýnda rol oynayan faktörler türün devamýný saðlar. Ancak hiçbiri için en önemlisi budur diyemeyiz. Bu faktörlerin hiçbirisi tek baþýna böceklerin bugünkü çeþitlilik ve çokluklarýna eriþmelerinde en önemli unsur olarak ele alýnamaz. Olay oldukça karýþýktýr. Bu faktörlerin çoðunun ortak etkisi ve diðer etkenlerin birlikte etkisi bu sonucun meydana gelmesine sebep olabilir. Evrimsel teoriye göre þu hususlar da bilhassa önemlidir.

1. Uçma yetenekleri ve hava kitleleri aracýlýðý ile de engelleri aþabilmeleri ve yeni yerlere yerleþerek fazla sayýda yeni türlerin evrimleþmesi.

2.  Çok sayýda böcek grubunun kalýtsal mekanizmasýnda meydana gelen deðiþmelerle izole populasyon teþekkülü.

            III. Böceklerin Dýþ Yapýsý (Morfoloji)

            Embriyonik olarak iki tabakaya ayrýlýr; ektodermden meydana gelmiþ ve üstte kutikula; içerisine birçok organik ve inorganik bileþiðin katýlmasý ile mekanik ve kimyasal etkenlere karþý olaðanüstü dayanýklý bir yapý kazanmýþtýr. Suyu hemen hemen hiç geçirmediðinden bu hayvanlarýn kara hayatýna mükemmel bir uyum yapmalarýný saðlamýþ olup gaz alýþ-veriþi bazý eklem yerleri göz önüne alýnmazsa yok gibidir. Prokutikula (ekzokutikula + endokutikula) ve epikutikula olmak üzere iki ana tabakadan oluþur. Hypodermis ile epikutikula arasýnda bulunan prokutikulanýn en tanýnmýþ temel bileþiði azot içeren bir polisakkarit olan ve doðada yalnýzca kitinaz enzimi ile yýkýlabilen kitin dir. Kitin zincirler (Asetil-glikozamin moleküllerinden oluþan) sekonder baðlarla baðlanarak miselleri oluþturur. Miseller boyuna, paralel biçimde dururlar ve ýþýðý çift kýrarlar. Misellerin oluþturduðu lameller deðiþik açýda durduklarýndan daha dayanýklý bir hal alýr. Misellerin içine gömüldükleri Arthropodin suda ve seyreltik alkolde eriyen protein yapýsýnda bir maddedir. Deri deðiþtirme hormonu olan Ektizon’un bir bileþeni olan Orthophenol oksitlenerek o-chinon’a çevrilir. O-chinon’da suda eriyen Arthropodin ile tepkimeye girerek Arthropodin’i suda erimez bir þekilde baðlar. Bu baðlanmýþ þekline Sklerotin denir. 3 boyutlu baðlanan bu fibriller suyun da uçmasý ile ,þekli bozulmaz saðlamlýða geçer.

,           Kutikulanýn dýþ kýsmý, deri deðiþtirdikten kýsa bir süre sonra büyük ölçüde sertleþir buna sklerotizasyon denir. Bu sertleþmede yukarýda açýklandýðý gibi deri deðiþtirme hormonu olan ektizon büyük öneme sahiptir. Vücut örtüsünün en üstteki tabakasý olan ve kitin içermeyen epikutikula, sert tabaka, kutikulin tabakasý, mum tabakasý ve dolgu tabakasý gibi kýsýmlardan oluþmuþtur. Altta ise kaide zarýný  salgýlayan ve içerisinde yapýsal ve iþlevsel olarak birbirinden farklýlaþmýþ: Örtü hücreleri (epidermis tabakasýnýn büyük bir kýsmýný oluþtururlar ve esas görevleri örtü tabakasý olmalarýdýr), Salgý hücreleri (çoðunlukla örtü hücrelerinin arasýnda bulunurlar ve kutikula tabakasýnýn içerisine çýkýntý yaparak bir kanalla veya ortak bir kanalla dýþarý açýlýrlar), Kýl hücreleri (çeþitli yapý ve kalýnlýkta olup, duyusal ve korunma olarak görev yaparlar), Duyu hücreleri ve Önositler (deri deðiþtirmede kutikulayý yeniden salgýlayan hücreler olup, erginde pigmentlerin bir çeþit depo yeri olarak kullanýldýðý yerler olarak kabul edilirler. Hücrelerin bulunduðu Hypodermis ve onun altýnda peritondan meydana gelmiþ Kutis yer alýr.

            Kitin (C8 H13 O5 N)x formülünde nitrojenli bir polisakkarit olup çok dayanýklý bir maddedir. Su, alkol, seyreltik asit ve bazlarda erimez. Memeli sindirim enzimleri kitine etki etmez. Ancak bakteriler ve kitinaz enzimi bu yapýya etkilidirler (alkali ile muamele sonucunda renk ve sertleþtirici maddeler temizlenebilir. Fakat kutikulanýn esas yapýsýnda belirgin deðiþme olmaz). Kutikulanýn sertliði kitin olmayan maddelerden ileri gelir ki bu maddelerin de kimyasal yapýsý tam olarak bilinmemektedir. Kutikulanýn sertleþmesine sklerotizasyon denir ve bu sertleþmede deri deðiþtirme hormonu olan ektizon büyük öneme sahiptir; skleritizasyon gömlek deðiþtirmeyi takiben baþlar. Kutikulayý oluþturan maddelerin miktarý türden türe deðiþmekle birlikte, hamamböceðindeki oranlar þu þekildedir ; % 37 su, % 44 protein, % 15 kitin, % 4 yað. Sertleþmiþ, sklerotize olmuþ plakalara sklerit denir. Bu plakalar birbirinden membran bölgeler olan sýnýr çizgileri yani sutur ile ayrýlýr. Skleritler arasýnda kalan kýsým esnek veya membran yapýsýnda olduðu için hareket saðlanabilir (bu yapýnýn iþleyiþi basit bir þekildedir). Sivrisinek abdomeninde dorsal ve ventral plakalar, yanlarda akordion þeklinde katlanan bir membran aracýlýðý ile birleþmiþtir. Kanla beslenme sýrasýnda dorsal ve ventral plakalar birbirinden uzaklaþýr, abdomene pompalanan kan artýkça uygun olarak yanlardaki membranýn katlarý açýlýr. Çok fazla geniþleme halinde enine kesit az çok daire þeklindedir.

            Plakalarýn membranla birleþmesinin çok görülen diðer bir þekli de teleskop halkalarý þeklindeki baðlantýdýr. Vücut büzülmüþ halde iken halkalar birbiri üzerine oturmuþ, uzadýðý durumda ise halkalar dýþarýya doðru membranlarýn sýnýrýna kadar itilir.

 

            DERÝ DEÐÝÞTÝRME

Böceðin büyümesi vücut örtüsü ile sýnýrlandýðýndan, özellikle larva evresinde, deri zaman zaman atýlarak, ektizon hormonunun etkisi altýnda epidermis tabakasý tarafýndan yeniden oluþturulur. Ýlk olarak epidermis hücreleri tarafýndan salgýlanan bir çok enzim endokutikulayý eritirken, epidermisin üst kýsmýnda yeni bir kutikulin tabakasý oluþarak bu enzimlerin daha içteki dokularý ve epidermis tabakasýný eritmesini önler. Yeni oluþan bu tabaka eski epikutikulanýn yerini alacaktýr. Eriyen endokutikulanýn oluþturduðu boþluða eksovial boþluk bu boþlukta toplanan sývýya da eksovial sývý denir. Endokutikula sývý hale geçtikten sonra, örtü hücreleri tarafýndan emilir ve yeni oluþan kutikulin tabakasýnýn altýnda yeni epikutikula tabakalarýnýn en içteki kýsmýný salgýlamaya baþlar. Bu olayýn tümüne birden Ecdysis denir. Derinin yýrtýlma yeri türlere göre deðiþmekle birlikte çoðunlukla kafanýn dorsalinde ve kýsmen boyun kýsmýnda oluþan "T" biçiminde bir yarýktýr. Burada ekzokutikula ya çok zayýf oluþur veya tamamen kaybolur, endokutikulanýn da büyük bir kýsmý emildiðinden, abdomenin kasýlarak hemolenfi baþ ve göðüse pompalamasý ile oluþan basýnçla burasý yýrtýlýr ve hayvan yarýktan dýþarý süzülerek çýkar. Deri deðiþtikten sonra yeni oluþan üst deri yumuþak ve esnek olduðundan hayvan, hava ya da su yutarak hacmini büyültür. Bu sýrada kaslar, hemolenf basýncýnýn, hava basýncýndan daha fazla olmasýný saðlamak için sürekli kasýlmýþ durumda kalýr. Eski derinin altýna kývrýlmýþ ve katlanmýþ durumda bulunan yeni deri bu basýnçla açýlarak düzelmeye baþlar. Büyüme sklerotizasyonun tam oluþmasýna kadar devam eder. Sertleþme deri deðiþimi ile baþlamasýna karþýn, kinonun oluþmasý için bol miktarda oksijene gereksinim olmasý nedeni ile, ancak belirli bir süre sonra saðlanabilir. Bu süre zarfýnda böcek her türlü tehlikeye karþý korunmasýzdýr.

            Dýþ ve iç çýkýntýlar:

            Dýþ çýkýntýlar:  Böcek vücut duvarý birçok sayýda iç ve dýþ çýkýntýlara sahiptir. Vücut duvarýnýn dýþarýya doðru yaptýðý çýkýntýlar mahmuz, pul, diken ve kýl gibi çeþitli þekillerde olur. Bunlarýn bazýlarý sadece kutikulada, diðerleri de her 3 vücut tabakasýnda yer alýr. Hipodermis hücreleri tarafýndan meydana getirilir. Bazý dýþ çýkýntýlar da esas epidermal hücrelerin dýþa doðru büyümesinden ibarettir. Bunlar, çeþitli uyarýmlarý alma ve ses çýkarma gibi faaliyetler yönünden çok önemlidirler.

            Ýç çýkýntýlar: Vücut duvarý içe doðruda çöküntüler yapar. Bunlar invaginasyon ile oluþtuklarýndan bulunduklarý yerler dýþtan bir çukur veya oluk ile belli olur (bu çukur veya oluklar, bunlarý meydana getiren scleritleri tayin etmek için en güvenilir iþaretlerdir). Ýç çýkýntýlardan levha þeklinde olanlara apodem, diken veya parmak þeklinde olanlara apophysis denir. Ýç çýkýntýlar kaslarýn baðlanmasýný ve dýþ iskeletin dayanýklýlýðýný saðlar.

            Orientasyon

            Bir böceðin kýsýmlarýnýn birbirine nazaran konumunu tarif etmek için çeþitli terimler kullanýlýr. Esas vücut bölgeleri bu amaçla orientasyon için temel olarak kullanýlýr. Belli baþlýlarý þunlardýr.

1.   Anterior kýsým: Genelde ön kýsým için kullanýlýr. Baþýn bulunduðu kýsým veya baþ tarafýna doðru olan herhangi bir kýsýmdýr.

2.   Posterior kýsým: Genel olarak arka kýsýmdýr. Abdomenin son kýsmý veya bu tarafa doðru olan herhangi bir kýsým.

3.   Dorsum (Dorsal): Vücudun üst kýsmý veya onun kýsýmlarýndan birisi.

4. Ventrum (Ventral):  Vücudun alt kýsmý veya onun kýsýmlarýndan birisi.

5.   Meson: Vücudu dorsal veya ventral olarak ortadan boylu boyunca kateden orta çizgi veya bunun üzerindeki noktalar arasýnda kalan parça.

6.   Lateral kýsým: Vücudun yan kýsmý veya onun bir kýsmý.

7.   Base, Apex: Anten vaya bacak gibi vücudun dýþa doðru meydana getirdiði yapý veya ekstremiteler de baðlantý nokta veya alanýna base, uç kýsma veya baðlantý noktasýndan en uzak olan noktaya apex denir. Bacak gibi diðer ektremitelerde de ayný orientasyon kullanýlýr. Þöyle ki vücuda en yakýn kýsma base veya proximal kýsým, vücuttan uzakta bulunan kýsým apex veya distal kýsýmdýr.

 

            2. BAÞ:

            Baþ vücudun ön bölgesini oluþturur. Baþ normal olarak bir kapsül biçiminde olup üst kýsýmda sclerotize olmuþtur ve bu kýsýmda beyin bulunur. Aðýz açýklýðýnýn  bulunduðu alt kýsým ise membran yapýsýndadýr. Baþýn vücudun uzun eksenine göre deðiþik konumlarda olduðu kabul edilir ve bu konum tarzý sýnýflandýrmada kullanýlýr. En önemli 2 konum þekli þunlardýr:

            Hypognat: Aðýz parçalarý aþaðýya doðru yönelmiþtir. Baþý teþkil eden segmentler gövdede bulunan segmentler ile benzer konumdadýr.

            Prognat: Baþ, boyun bölgesinden yukarýya doðru kalkmýþ olup aðýz parçalarý ileriye doðru yönelmiþtir. Ayrýca Opisthognat (aðýz parçalarý posterio-ventral konumda) tipe de rastlanýr.

            Baþýn Bölgeleri ve Ekstremiteleri: Tipik bir hypognat baþta; ön kýsým veya alýn, dorsal ve lateral kýsým ve alt kýsým hep birlikte ters dönmüþ kaseye benzer biçimde tamamen sclerotize olan bir kapsül meydana getirir. Bu kapsülün üzerinde bir çift birleþik göz (faset göz), 3 nokta göz (ocel göz) ve bir çift anten vardýr. Labrum kapsülün ön kýsmýnýn alt kenarýna baðlanmak suretiyle aðzýn ön kýsmýnda bir kapak meydana getirir. Baþýn ventral kýsmý aðzýn gerisinde olan bir membran taban meydana getirmiþtir. Bu membran taban kýsmýndan, üzerinde tükrük bezlerinin açýklýðý bulunan hipofarinks (hyphopharynx) çýkar. Baþýn taban kýsmýnýn her iki yanýnda çiðneme organlarý veya aðýz parçalarý denen 1 çift mandibula, 1 çift maxilla ve labium yer alýr. Bu kýsýmlar baþýn ventral kenarý ile eklemlenmiþtir. Baþýn arka kýsmý ters dönük at nalý þeklinde olup baþýn dorsal ve lateral kýsmýný oluþturur. Labium bu kýsmý ventralden kapatýr. At nalý þeklindeki yapýnýn orta kýsmýndaki açýklýktan (foramen occipitale)  özofagus, sinir þeridi, tükrük kanalý, aorta, trake ve serbest dolaþan kan geçer. Baþ kapsülünün iç kýsmýnda tentorium denen bir seri destek halkasý yer almýþtýr.

            Baþ Kapsülünün Özel Yapýlarý:

 Bileþik gözler: Genellikle büyük petek görünümünde ve baþýn dorso-lateral kýsmýndadýr. Her bir göz, oküler sclerit denen dar bir levha üzerindedir veya dar bir halka tarafýndan  sarýlmýþtýr. Bazý türlerde özellikle larvalarda, gözler tek bir petek göz meydana getirecek þekilde körelmiþtir. Bazý ergin türlerde petek sayýsý çok fazladýr. Antenler alýnda, petek gözlerin arasýndan çýkan bir çift haraketli ve segmentlerden oluþan uzantýlardýr. Bunlar bazen halka þeklinde antennal sclerit ile sarýlan anten soket'i (evi, yuva, oyuk) üzerine eklemlidir. Soketin çevresi küçük bir çýkýntý meydana getirir. Anten bunun üzerine eklemle baðlanýr Antenler çok deðiþik þekillerde bulunur; Protura  takýmýnýn dýþýndaki diðer böceklerin tümünde mevcut olan, dokunma, tat ve koku alma görevi gören bir çift duyargalardýr. Çýkýþ yerleri gruplar arasýnda deðiþmekle birlikte genellikle petek gözler arasýnda yer alýrlar. Kaslý yapýda (son segment hariç) olmasý nedeniyle, segmentlerin ayrý ayrý hareket edebilme özelliðine sahip olduðu antenler yalnýzca Collembola ve Diplura 'da görülür. Diðer tüm gruplarda sadece birinci segment kas içerir. Deðiþen sayý ve tipte segmentlerden meydana gelmiþlerdir. Ýlk iki segment diðerlerinden farklýlaþmýþ olup sýrasýyla Scapus ve pedicellus adýný alýrlar. Scapus anteni baþa baðlayan basal segment olup, sahip olduðu kaslarla pedicellus ve flagellum'un hareketini saðlar. Flagellumu oluþturan segmentlerin sayý (3-50) ve tipleri (setace, filiform, moniliform, serrate, pektinate,clavate, capitate ganiculate, lamellat, flabellat, aristate, plumose vb.) böcek sistematiðinde kullanýlan önemli karakterlerdir. Labrum, yüz kýsmýnýn ventral kenarýna baðlý hareketli bir kapak þeklindedir. Labrumun iç yüzü preoral boþluðun ön kýsmýný meydana getirir ve bu kýsma epipharynx denir. Epipharynx üzerinde lob þeklinde kabartýlar, duysal papilla ve seta'lar vardýr. Bu yapýlarýn larva formlarýnýn tanýmasýnda yardýmcý ve çok faydalý olduðu taksonomistler tarafýndan gösterilmiþtir.

            Belli Baþlý Sutur ve Alanlar: Baþ kapsülü çok sayýdaki suturlar vasýtasý ile bazý bölümlere ayrýlmýþtýr. Bunlarýn çoðu esas segmentli yapýnýn kaybolmasýndan sonra ortaya çýkan ikinci derecedeki oluþumlardýr. Baþta bulunan belli baþlý sutur ve bunlarýn civarýndaki alanlar þunlardýr           

Vertex, gözlerin arasýnda ve arkasýnda bulunan baþýn tüm dorsal kýsmýdýr.

            Epicranial Sutur, baþýn ard kýsmýndan baþlayýp vertexi kat ettikten sonra alýn kýsmýnda ikiye ayrýlan ters Y þeklindeki bir suturdur. Gövde kýsmýna epicranial gövde, çatal þeklinde ayrýlan kýsmýna epicranial kollar denir. Bunlar deri deðiþtirme sýrasýnda baþýn çatladýðý zayýf noktalardýr. Bu  ödevleri sebebi ile ecdysial sutur adýný da alýrlar. Bu sutur, genellikle ergin öncesi evrelerde çok belirli olduklarý gibi erginlerde de görülebilir.

            Frons; epicranial kollarýn arasýnda veya altýnda bulunan yüz kýsmý olup median ocellus bu sclerit üzerindedir. Ventral yüzde frontoclypeal sutur ile sýnýrlanýr.

            Clypeus; frontoclypeal sutur ile labrum arasýnda kalan dudak þeklinde bir parçadýr. Clypeus, frons ile eklem meydana getirmeden birleþmiþtir. Daha altta yer alan labrum membran þeklinde bir baðlantý aracýlýðý ile clypeusa baðlanmýþtýr.

            Gena; fronsa göre posteriorda ve gözlerin altýnda yer alan baþýn alt yan kýsmýdýr. Bazen frons ile gena arasýnda bir genal sutur vardýr. Bu suturun bulunmadýðý halde gena ile frons arasýnda kesin bir ayýrým yapýlmaz.

            Occiput ve Occipital yay: Baþýn ard kýsmýndaki alanýn büyük bir kýsmýný içerir. Vertex ve genadan occipital sutur vasýtasý ile ayrýlmýþtýr. Böcek gruplarýnýn çoðunda bu sutur ya körelerek bir çizgi haline gelmiþtir ya da tamamen kaybolmuþtur. Occiput, anterior olarak vertex ve gena ile kaynaþan bir alan þeklinde tarif edilir. Tüm occipital yay alanýnýn ventral kýsmýna postgena da denir.

            Post occiput, occipital foramenin kenarýný çeviren dar halka þeklinde (ard kafa deliði) bir sclerittir. Occiputtan hemen hemen bütün ergin böceklerde bulunan post occipital sutur vasýtasýyla ayrýlýr. Post occiput üzerinde bulunan occipital (yumru) condyle üzerine baþ, boyun bölgesindeki cervical scleritler yardýmý ile bir eklem oluþturacak þekilde baðlanýr.

            Tentorium; Baþýn iç kýsmýndan baþlayarak, aðýz parçalarýný hareket ettiren kaslarýn baðlanmasýna uygun olacak þekilde vücut duvarýnýn invaginasyonu ile oluþan bir seri sclerotize apodem ile saðlamlýk kazanmýþtýr. Kanatsýz böceklerde ve onlara yakýn grup olan kýrkayaklarda (Diplopoda), bu apodemler plaka halinde veya çubuk þeklinde olup ipliksi köprüler aracýlýðý ile birbirine baðlanmýþtýr. Pterygotanýn kökenini teþkil eden gruplarda, bu yapý daha geliþmiþ, birbiri ile kaynaþmýþ ve tentorium denen baþýn iç iskeleti þeklinde evrimleþmiþtir. Tipik bir tentorium: anterior kollar, posterior kollar, corporotentorium (merkezdeki kitle) ve dorsal kollar olmak üzere 4 esas kýsýmdan meydana gelmiþtir. Posterior kollar, post occipital sutur üzerinde bulunan ve dýþtan bir yarýk þeklinde görülen posterior tentorial çukurun invaginasyonu ile meydana gelmiþtir. Anterior ve posterior tentoriumlarýn iç kýsma doðru uzayarak birbirine rastladýklarý kýsýmda kaynaþmalarý suretiyle corporatentorium oluþur. Dorsal kollar ise lateral ocelluslar ve anten soketleri civarýnda baþ kapsülüne temas ederler. Fakat bu kýsýmlarda dýþarda belirgin bir çukurun olmamasý sebebiyle  ön kollarýn uzantýsýndan meydana geldikleri kabul edilmektedir. Tentorium'un kýsýmlarýnýn þekli ve konumu farklý böcek gruplarýnda deðiþiktir.

            Aðýz parçalarý: Mandibulalar, maxillalar ve labiumdan oluþur. Bunlar tipik Arthropoda ekstremitesinden þekil deðiþtirmek suretiyle oluþmuþtur. Fosil Arthropodlarýn ekstremitelerinin incelenmesi ve yaþayan formlarýn ektremitelerinin karþýlaþtýrýlmalý morfolojisi, bugün yaþamakta olan bütün Arthropod ekstemitelerinin basit bir genel formdan oluþmuþ olduðunu gösterir.

            Genel Arthropod Ekstremitesi

            Basal segment olan coxapodit, vücudun yanlarýna baðlanmýþtýr. Apical segment ise telepoditi oluþturur. Her bir segment lateral ve mesal tarafta sýrasýyla exit ve endit'leri meydana getirme olanaðýna sahiptir. Bunlarýn en ilkel modifikasyonlarýndan biri Trilobit ekstremitesidir. Burada coxopodit'in solungaç biçiminde bir exit'e diken þeklinde bir endite sahip, telopodit ise basit ve üyesizdir.

            Mandibulalar ; Bunlar anteriorda, gerçek aðýz parçalarýnýn birinci çifti olup labrumun hemen gerisinde bulunur. Tipik olarak fazla sertleþmiþ ve sclerotize olmuþlardýr. Üstlerinde diþler ve fýrça gibi yapýlar bulunur. Birkaç ilkel böcek bir tarafa býrakýlacak olursa mandibulalar lateral kenar ve mesal kenarýn kaide kýsmýndan baþa eklemle baðlanýr. Her ekleme yakýn bir yerden, baþýn iç kýsmýna doðru mandibulalarý hareket ettiren kuvvetli tendonlar (kiriþ) uzanýr. Hiçbir böcek mandibulasýnda, basit segmentli bir ekstremiteden ne þekilde ve nasýl oluþtuðuna dair bir delil bugün elimizde mevcut deðildir. Bununla beraber Crustacea'lerin çoðunda mandibulalar az çok ilkel tip halindedir. Belli baþlý deðiþiklikler:

l. Coxapodidin geliþmesi ve kuvvetlenmesi,

2. Endit kýsmýnýn ufalamaya yarayan diþli bir alana dönüþmesi,

3. Exit'in kaybolmasý,

4.Telepoditin körelmesi þeklinde oluþmuþtur.

            Bütün böcek mandibulalarýnda telepodit tümü ile kaybolmuþtur. Bu bakýmdan böcek mandibulasý, çok deðiþmeye uðramýþ olan coxapodit ile enditden ibarettir.

            Maxillalar ; Maxillalar mandibulalarýn hemen gerisinde yer alýr. Kas yapýsý mandibulalara benzer bir evrim izlediklerini gösterir. Bununla beraber maxillalar þu farklýlýklara sahiptir:

1. (Mesal bir eklem olan) Exit oluþmamýþtýr.

2. Telepodit bir dokunma organý veya palpus þeklini almýþtýr,

3. Coxapodit bölümlüdür,

4. Endit iki ayrý haraketli parça halinde geliþmiþtir (Entomoloji literatüründe Arthropod ekstremitelerinin ana kýsýmlarý olan coxopodit, telepodit, endit gibi terimler pek az kullanýlmýþtýr. Ancak terminolojide bir deðiþiklik yapýlarak bu terimlerin kullanýlmasý çok yararlý olacaktýr).

            Genel maxilla tipi, çeþitli kýsýmlar halinde ve çiðnemeye elveriþli bir yapýya sahiptir: Cardo, maxillayý baþa baðlýyan ve bir menteþe ödevi görerek hareketine olanak saðlayan üçgen þeklinde bazal bir sclerittir.

            Stipes, maxillanýn gövdesini oluþturur ve maxillanýn geri kalan kýsýmlarý için kaide ödevini görür.

            Galea, stipesin sonuna eklemli dýþ (lateral) lob'tur. Genellikle üzerinde duyu organlarýndan ibaret bir kep bulunur.

            Lacinia, stipesin apexine eklemli olan iç (mesal) lobtur. Mesal kenarda bulunan diþ ve dikenler yüzünden mandibulaya benzer bir görünüþtedir. Palpus, stipesin lateral kýsmýndan çýkan antene benzer segmentli bir uzantýdýr. Genellikle beþ segmentten oluþmuþtur. Muhtemelen tamamen duyusal olarak ödevlidir.

            Labium (2. Maksilla); maxillaya göre posterior konumda bulunur. Tek bir parça gibi görünürse de meson üzerinde ortada kaynaþan bir çift ikinci maxilladan oluþmuþtur. Kýsýmlarý maxillanýn bölümleri ile büyük bir benzerlik gösterir. Kaslarý ve kaslarýn baðlanma noktalarý yönünden de aralarýnda bir homoloji vardýr.

            AÐIZ YAPISI VE TÝPLERÝ

            Baþýn alt veya ön tarafýna yerleþmiþ olan aðýz üç extremite ve diðer bazý parçacýklardan yapýlmýþtýr. Aðýz, böceðin aldýðý besinin sývý veya katý olmasý, herhangi bir hayvansal veya bitkisel doku içerisinde bulunmasý sebebi ile deðiþik yapýlar kazanmýþtýr. Aðýz parçacýklarýnýn yapýsý, böceklerle savaþta kullanýlacak ilacýn seçiminde önemli rol oynar. Örneðin, bitkiyi sokarak özsu emen bir böcekle savaþ için mide zehiri kullanmak boþunadýr. Zira ilaç bitkinin yüzeyindedir ve böcek bitki içerisinden besin almaktadýr.

            Baþlýca aðýz tipleri aþaðýda belirtilmiþtir.

            Çiðneyici aðýz: Bu tipe ýsýrýcý veya kemirici aðýz adý da verilebilir. Adýndan da anlaþýlacaðý gibi bu þekilde aðýz yapýsýna sahip böcekler besinlerini ýsýrýp çiðnemek suretiyle alýrlar. Bu tipe örnek olarak Orthoptera, Coleoptera ve Isoptera takýmlarýna baðlý böcekleri gösterebiliriz. Çiðneyici aðýz tipi esas yapýdadýr. Bunun deðiþmesi ile diðer tipler meydana gelir.

           Aðýz parçalarýnýn üzeri bir deri uzantýsýndan ibaret olan labrum (üst dudak) tarafýndan kýsmen örtülmüþtür; bu geniþ ve yassý yapýlýdýr. Esas aðýz parçalarýndan ilk çifti olan, kahverenkli ve saðlam yapýlý mandibula, labrumun hemen altýnda ve yanlara doðru yer almýþtýr. Mandibulanýn ödevi besin maddesini parçalamak olduðundan iç kýsýmlarý keskin diþlidir. Daha altta saðlý sollu bir çift halinde I. maxilla vardýr. Bu kýsým üzerinde Cardo birinci maxillayý aðýz boþluðunun yanlarýna baðlar; Stipes birinci maxillanýn tabanýný oluþturur. Diðer parçacýklar buna baðlýdýr. Bundan yanlara doðru uzanan birkaç halkadan ibaret ve antene benzer yapýda olan kýsým Maxillar palpus (çoðul hali Palpi) adýný alýr. Genellikle üzerinde ince kýllar vardýr ve tad alma görevini yüklenmiþtir. Stipes ve palpustan içeri doðru iki çiðneyici kýsým uzanýr. Bunlardan biri Galea (dýþ çiðneyici), diðeri Lacinia (iç çiðneyici)dýr. Bu parçacýklar besinin daha ufak bir hale getirilmesi iþini yapar. Aðzýn orta yerinde, iki kýsmýn kaynaþmasý ile simetrik tek bir parça halini almýþ olan II. Maxilla bulunmaktadýr; bu birleþik parçaya labium adý da verilir. Bunun taban kýsmýný, altta Submentum, üstte Mentum ve bunun ucunda Prementum oluþturur. Prementum'un yanlarýnda, aþaðýya doðru ikinci maxilla palpuslarý anlamýna gelen labial palpi bulunur. En ortada Glossa (dil) ve onun yanlarýnda Paraglossa (yandil)  yer almýþtýr. Bu kýsýmlara ilave olarak aðýz tabanýnda ayrýca Hipofarinks (labiumun içyüzeyinde yeralýr, aðýz tabanýnýn dil biçiminde uzayan kýsmýdýr) ve Epifarinks (labrumun altýnda ve gerisinde yeralýr, tat alma organýný oluþturur) yer alýr.

            Yalayýcý-emici aðýz: Arýlar (Hymenoptera: Apoidea)'ýn çoðu besin maddelerini þekerli eriyikler halinde ve emerek aldýklarýndan, aðýz parçalarý bu iþe uygun þekillenmiþtir.

            Mandibullar, bir evvelki tipe nazaran ufalmýþ ancak fonksiyonlarýný tamamen kaybetmemiþtir. Örneðin üzüm üzerinde beslenen bir arý önce mandibulalarý vasýtasý ile meyvenin kabuðunu parçalar. Birinci maxillalarýn esas tipte çok uzun olan palpuslarý körelmiþ durumdadýr. Buna karþý galea kalýnlaþmýþ ve uzamýþtýr. Enine kesitte, bunun bir kýlýf oluþturacak þekilde, diðer kýsýmlarý sardýðý görülür. Labium bu tip aðýz parçalarýnýn besin alma iþini saðlýyacak þekilde deðiþikliðe uðramýþtýr.  Prementum ve buna baðlý parçalardan glossa ve palpus'lar uzamýþ paraglossa ise aksine körelmiþtir. Glossanýn meydana getirdiði boru enine kesitte gayet belirgin olarak görülür.

            Emici aðýz: Kelebeklerde (Lepidoptera) aðýz parçalarýnýn yapýsý, esas yapýya nazaran bir hayli deðiþiklik gösterir. Labrum ve mandibula kýsalmýþtýr. Birinci maxilla, þimdiye kadar görülenlerin aksine kaynaþarak tek parça haline dönüþmüþtür. Galea olaðanüstü geliþmiþ, bir hortum þeklini almýþtýr. Parçanýn enine kesidi incelenirse herbir galeanýn bir oluk þeklinde olduðu ve bunlarýn karþýlýklý durmalarý ile de hortumun meydana geldiði görülür. Dinlenme halinde hortum kývrýlmýþ olarak baþýn alt tarafýnda durur. Beslenme sýrasýnda açýlarak düz bir durum alýr. Bununla beraber, bazý kelebeklerde hortum kýsmen veya tamamen dumura uðramýþtýr. Ýkinci maxillalarýn sadece palpus kýsýmlarý kalmýþtýr ve bunlar baþýn ön tarafýnda ileri veya yukarý doðru uzanmýþ olarak durur.

            Sokucu-emici aðýz: Bazý böcekler, bitki veya hayvan dokusu içerisinde bulunan sývýlarý emerek beslenirler. Bu sebep ile aðýz yapýlarý evvela bu dokuyu delmeye, sonra sývýyý emmeye elveriþli durumda olmalýdýr. Bu tip aðýz parçalarýnýn yapýsýnda, böcek gruplarý arasýnda bazý farklar bulmak mümkündür; bu yüzden sokucu-emici aðýz yapýlarýný birkaç alt tipe ayýrmak yerinde olur;

            *Altý iðneli sokucu-emici aðýz:  Labium uzayarak bir Proboscis (hortum) halini almýþtýr. Bunun üst tarafýnda kalan boþluðu yine uzamýþ yapýda olan ve ayný zamanda sokucu iðne durumundaki labrum örter. Böylece labium meydana getirdiði oluk içersinde 6 iðne göze çarpar. Bu iðnelerin iki adedi mandibullalardan diðer iki adedi birinci maxillalardan ve sonuncusu hypopharynx'den meydana gelmiþtir. Bu iðnelerin uçlarý diþli olduðundan besini saklayan doku kolayca delinir. Hypopharynx'in ortasýnýn delik oluþu sokulan hayvan dokusundan emilen kanýn pýhtýlaþmasýný önleyici tükrük maddesinin akýtýlmasýna yarar; bu deliðe tükrük maddesi kanalý adý verilir. Kanýn emildiði kanal ise hypopharynx ile labrum arasýndaki boþluktur ve emme kanalý adýný alýr. Bu tipteki aðýz yapýsýna Diptera takýmýna baðlý bazý familyalarda (Culicidae, Tabanidae gibi) rastlanýr.

Sineklerde 4 iðneli sokucu emici aðýz da görülür. Önceki tipten farký mandibul iðnelerinin olmayýþý ve esas delici organýn hypofarinx oluþudur. Labrum, I. Maxilla (2) ve hypopharynx, 4 iðneyi oluþturur. Salgý kanalý hypopharynx içinde, beslenme kanalý labrum ve hypopharynx arasýndadýr.

            *Dört iðneli sokucu-emici aðýz: Bir evvelki tipe nazaran fark, hyopharynx'ten yapýlmýþ iðnenin bulunmayýþý ve labrumun ufak kalýþý dolayýsýyla sadece dört adet iðnenin mevcut oluþudur. Tükrük ve emme kanallarýnýn yeri de deðiþmiþtir. Birinci gaganýn dýþ segmentli kýsmý labiumdur ve 4 iðne taþýr; 2 mandibul, 2 tane I. maxilladan oluþur. Labrum gaga kaidesinde kýsa bir lobtur. Hypopharynx de gaga içinde kýsa bir lob halindedir. Labium parçalamaz fakat örter. Maxillalar karþýlýklý gelerek besin ve emme kanallarýný oluþturur. Birinci Maxilla iðneleri karýþýlýklý duruþlarýnda aralarýnda iki boru meydana getirirler. Bu boru veya kanallardan labrum tarafýndaki emme, diðeri tükrük kanalýdýr. Hemiptera ve Homoptera takýmlarýna baðlý böceklerin aðýz parçalarý bu tiptedir. Dinlenme durumunda baþ ve thorax'ýn altýnda geriye doðru uzanmýþ olan hortum, beslenme sýrasýnda vücudu dik bir hale getirir; iðneler doku içersine daldýrýldýðýnda, ikinci maxillanýn oluþturduðu oluk, kývrýk vaziyette dýþarýda kalýr.

            *Ýki iðneli sokucu-emici aðýz: Bazý Diptera'larda görülür. Madibulalar tamamen dumura uðramýþ ve birinci maxilladan ise geriye sadece palpuslar kalmýþtýr. Ýkinci maxilla'nýn teþkil ettiði hortum içerisinde sadece iki iðne görülür. Bunlardan birisi hypopharynx diðeri labrumdan meydana gelmiþtir. Tükrük kanalý hypopharynx içindeki delik olup emme kanalý ise bununla labrum arasýndaki boþluktur. Labium (ikinci maxilla) ucunda iki ufak plak (labellum) vardýr.

            Musca domestica L.'nýn aðýz yapýsý esas itibariyle bu þekilde ise de yukarýda bahsedilen iki iðne ufalmýþtýr. Maxilla ve mandibullar görev yapmaz. Ýkinci maxillanýn  oluþturduðu oluk içersinden ileriye doðru uzanan ve uçta geniþleyerek iri çýkýntý halini alan labial sünger gibi bir yapý olan labelluma sahiptir. Bu sývý besine sokulur. Üzerinde incecik oluklar bulunmaktadýr. Salgýlanan tükrük bu oluklardan alýnacak besin üzerine akýtýlýr ve bu suretle eritilen besin maddesi ayrý oluklar vasýtasý ile alýnarak özel olukla aðýz boþluðuna sevkedilir. Görüldüðü üzere, karasineðin aðýz parçalarý yapýsý sokucu-emici olmaktan ziyade bir çeþit yalayýcý-emici tiptedir.

            Üç iðneli sokucu-emici aðýz: Bitki dokusunu sokarak beslenmeye uygun aðýz yapýsýna sahip böcek takýmlarýndan birisi de Thysanoptera'dýr. Bunlarýn aðýzlarýnda birisi sol mandibuladan, diðer ikisi birinci maxilladan yapýlmýþ 3 iðne bulunur. Sað mandibul körelmiþtir.

            Pirelerin (Siphonaptera) aðýz parçalarý bu tipte olup, 1 tanesi epipharynx, 2 tanesi I.maxilladan (lacinia) oluþmuþ 3 stilet içerir. Delme iþlemi kenarlarý týrtýklý olan maxillaya ait iðneler tarafýndan gerçekleþtirilir. Emme kanalý epipharynxle maxilla iðneleri arasýnda uzanýrken, tükrük kanalý maxillaya ait iðnelerin karþýlýklý gelmesiyle oluþan oluktur. Labial ve maxiller palpuslar dinlenme sýrasýnda stiletleri örter.

            Cervix veya Boyun

            Baþ ile gövde arasýndaki membran özelliðindeki kýsým boyun veya cervix'dir. Bazýlarý bunu microthorax adý ile ayrý bir vücut segmenti olarak kabul ederlerse de bu hususu destekleyen pek az delil vardýr. Daha ziyade cervix, labial baþ segmenti ve prothorax segmenti önü ile bunlarýn arasýndaki bükülebilir özellikteki alaný kapsar. Cervix'in içine baþýn gövde ile eklemleþmesine yarayan 2 çift cervical sclerit gömülü durumdadýr. Her iki yanda bulunan ikiþer sclerit birbiri ile menteþe gibi baðlanarak tek bir parça haline gelmiþtir. Bu parça anterior olarak baþýn post occiput kýsmý üzerindeki occipital condyl ile; posterior olarak ta prothorax ile eklemli baðlantý oluþturur. Cervical scleritler çoðunlukla prothorax'ýn pleura'larý ile kaynaþýrlar.

            Genel Anlamda Böcek Segmentinin Geliþimi

            Bugün yaþayan ilkel böcek gruplarýnda ve Chilopoda'da bulunan yapý, her iki gruptaki vücut segmentlerinin beþ özellik gösteren basit bir tipten evrimleþtiði düþüncesini uyandýrmaktadýr. Bu özellikler þunlardýr:

1.   Tergum veya thoraxda notum denen sklerotize dorsal plaka,

2.   Ventralde yer alan sternum veya sklerotize plaka,

3. Tergum ve sternumu birleþtiren tamamen membran özelliðinde pleural bölge,

4.   Bir çift segmentli bacak; bazal segment olan coxapodit, tergum ve sternum arasýndaki membrana gömülü durumdadýr. Coxapodit, bir bazal kýsým (subcoxa) ve apikal kýsým (coxa) olmak üzere iki kýsma ayrýlmýþtýr. Subcoxa 3 sclerite ayrýlmýþ durumdadýr.

5.   Her bir ayaðýn kaidesinin üst kýsýmdaki membran üzerinde bir stigma yer alýr.

         THORAX

            Thorax, baþ ve abdomen arasýnda kalan vücut bölgesidir. Prothorax, mesothoraks ve metathorax olmak üzere 3 segmentten oluþmuþtur. Kanatsýz ordolarda, üç thorax segmenti genel yapý bakýmýndan hemen hemen birbirinin aynýdýr. Tergum ve sternumlar plaka þeklinde, pleural scleritler (subcoxal arklar) küçük veya dejenere olmuþ durumdadýr.

            Kanatlý böceklerde, üç thorax segmenti birbirinden çok farklýdýr. Prothorax esas tipe benzer kýsýmlardan oluþmakla beraber muhtelif scleritler gerçek sýnýrlarý tayine imkan býrakmayacak tarzda birleþmiþ olabilir. Mezo ve metathorax, yürüme ve uçma mekanizmasýnýn ayný segmentte birleþmesine imkan veren kas yapýsýna uygun olarak, önemli deðiþikliklere uðramýþtýr. Bu sebepten, yeni ek scleritler meydana gelmiþ ve bunlarýn çoðu da kendi aralarýnda yeni gruplar teþkil etmiþlerdir.

            Kanatlý segment: Kanatsýz her segmentte olduðu gibi kanatlý segmentte de üç esas kýsým vardýr; Tergum (thorax için kullanýlýnca notum adý verilir), sternum ve pleura. Bu kýsýmlarýn herbirinde birtakým özellikler varsa da özellikle pleura da kanatlýlýða uygun olarak çok belirgin morfolojik farklýlýklar görülür.

            Pleuron: Bu sclerit büyük bir lateral plaka meydana getirecek tarzda geniþlemiþtir. Ventral olarak bulunan coxal çýkýntýya, bacak, dorsal olarak yer alan kanat çýkýntýsýna kanat eklem oluþturacak biçimde baðlanýr. Pleuron, coxal çýkýntýdan kanat çýkýntýsýna kadar uzanan bir pleural sutur aracýlýðýyla bir ön parça episternum ve bir ard parça epimeron olmak üzere ikiye ayrýlmýþtýr. Bu sutur pleurodema denen bir iç apodemin invaginasyon çizgisine iþaret etmektedir. Pleuron ön ve arka kýsýmda sternum ile kaynaþýr. Birleþme alaný ön ve arka kýsýmda birer köprü meydana getirir.

            Notum: Bu alan anteriorda alinotum ve posterior da postnotum olmak üzere 2 esas sclerite ayrýlmýþtýr. Alinotum kanatla doðrudan doðruya birleþen bir sclerit olup phragma denen bir anterior apodeme sahiptir.

            Sternum: Bu plaka anterior ve posterior bantlar vasýtasý ile pleura'ya baðlanýr. Böylece oluþan soket=cep içersine coxa yerleþir. Orta bölge olan eusternumda bulunan dar oluk, apexe doðru çatallanýr biçimde ikiye ayrýlarak furka isimli büyük bir apodemin invaginasyon yerini iþaret etmektedir. Eusternuma göre posterior olarak bulunan küçük sclerit spinasternum, içte tek bir küçük apodem spinayý taþýr. Spinasternum segmentler arasýndaki membrandan meydana gelmekle beraber genellikle teþekkül yerine anterior (önde) olarak bulunan segmentle kaynaþmýþ durumdadýr.

            Ýç iskelet: Çeþitli segmentlerin apodemlerinin tümüne iç iskelet denir. Bunlar, büyük kanat ve bacak kaslarýnýn tutunma yerleridir. Segmentlerin pleurodema ve furca'larý kesintisiz devamlý bir bant meydana getirecek þekilde birbiri ucuna uyar  (ancak verilen bu genel yapý ile bu gün yaþamakta olan böceðin thorax yapýsý arasýnda pek az benzerlik bulunur. Bazý ordolarda çok ayrý örnekler görüldüðü gibi ayný ordo içersinde dahi olaðanüstü farklýlýklar vardýr. Bu gibi hallerde scleritlerin konumunu bazý ana iþaret noktalarýna göre tayin etmek gerekir. Sutur ve apodemlere ek olarak bacak ve kanatlarýn eklem yerleri en güvenilen iþaretlerdir).

           Bacak: Köken olarak vücut yan duvarýnýn segmentsiz uzantýlarýndan (Annelida'nýn parapodiumlarýndan) türemiþ, daha sonraki geliþim evrelerinde bugün, Tardigrada, Pentastomidae ve Onychophora'da görülen, ucunda týrnaklar bulunan Lobopodium lar oluþmuþtur. Böcek bacaðý bunlarýn, kaidede Coxapodit uç kýsmýnda Telopodit olarak iki belirgin kýsma ayrýlmasýyla ortaya çýkar. Daha sonraki geliþim basamaðýnda coxapodit herhangi bir bölünme göstermez ve Coxa (bacaðýn vücuda baðlandýðý yer) olarak kalýr. Buna karþýn telopodit bir seri bölünmeye uðrayarak bazalden apikale doðru Trochanter, Femur, Tibia, Tarsus olarak isimlendirilen kýsýmlara ayrýlmýþtýr.

            Tipik bir thorax bacaðý; coxa, throchanter, femur, tibia, tarsus ve pretarsus olmak üzere 6 kýsýmdan oluþur. Coxa, vücutla eklemlenen parça olup posterior olarak meron denen bir loba sahiptir. Genellikle ergin bir böcekte tarsus 2 ile 5 segmente ayrýlmýþtýr. Pretarsus, Collembola' da ve böcek larvalarýnýn çoðunda küçük belirgin bir son segmenttir. Diðer ordolarda pretarsus tarsusun sonunda yer alan karmaþýk çengel ve küçük scleritler seti halindedir. Collembola ve Protura'da tibia ve tarsus kaynaþmak suretiyle tibio-tarsusu meydana getirir.

            Genellikle böcek bacaðý yürüme veya koþmaya yarayacak bir yapýya sahiptir. Bununla beraber baþka kullanma amaçlarýna uygun olacak þekilde önemli deðiþiklikler meydana gelmiþtir. Bunlar arasýnda büyük ölçüde geliþmiþ bir femur ile sýçrayýcý bacak (Orthpotera), karþýlýklý duran kuvvetli dikenleri taþýyan yakalayýcý tip (Mantis‘te), yassýlmýþ kýsýmlarý üzerinde bol tüyler olan yüzücü bacak (Notonectidae), scapel biçiminde kuvvetli kýsýmlarý ihtiva eden kazýcý tip (Gryllotalpa) sayýlabilir.

            Kanat: Böcek kanadý diðer canlýlarda rastlanmayan bir evrimsel geliþmedir. Omurgasýz hayvan grubu içersinde böceklerden baþka hiçbir hayvan grubunda kanat yoktur. Yarasa ve kuþ gibi uçan hayvanlarda kanat, deðiþikliðe uðramýþ bir ön ekstremitedir. Böceklerde ise durum deðiþik olup bunlarda kanat vücut duvarýnýn notum veya dorsal plakanýn yan kenarý boyunca dýþa doðru geliþmesi sonunda meydana gelmiþtir. Yani vücut duvarýnýn "Paranotal" çýkýntýlarýndan oluþur. Böceklerde kanatlarýn iç kýsmýna baðlanan diðer kas baðlantýsý yoktur. Kas ve segment taþýmadýðýndan hiç bir zaman üye olarak deðerlendirilemez. Tipik olarak pterygot böcekte meso ve metathoraxtan çýkan iki çift kanat vardýr. Prothorax daima kanatsýzdýr. Bazý fosil formlarda prothoraxda levha þeklinde lateral çýkýntýlar görülmüþse de bu kýsýmda kanat olarak iþ gören bir yapý henüz bilinmemektedir.

 Paranota çift duvarlý olup, geliþme süresince büyüyerek yassýlaþýr ve arasýndaki boþluðu miksosöl doldurur. Kanatlarýn geliþimi ile ilgili iki kuram ileri sürülmüþ olup, Tracheal kuramda kanatlarýn, suda yaþayan böceklerin göðüs trakelerinden karaya çýkýnca oluþtuðunu ileri sürmekte olup, kanatlarda solungaçlarda bulunan kaslara rastlanmadýðý için fazla kabul görmemektedir, Paranotal kurama göre ise kanatlar vücut duvarýnýn paranota adý verilen çýkýntýlarýndan oluþmaktadýr. Fosil formlardan elde edilen kanýtlar paranotal kanat geliþimini destekler niteliktedir. Pterygota altsýnýfý üyelerinde (meso-metathoraxta) bulunur; bu altsýnýfýn bazý grup ve türlerinde sekonder olarak kaybolmuþ (bitler), bazýlarýnda yalnýz erkek ya da diþide mevcutken, bazý gruplarda geliþim evresinin ancak belirli bir evresinde meydana gelir ve daha sonra býrakýlýr (karýncalarýn eþeysel bireylerinde olduðu gibi). Kanatlarýn sonradan yitirilmesi, özellikle maðarada yaþayan böceklerde ve paraziter yaþama uyum saðlayan böceklerde kullanýlma gereði olmamasý nedeniyle, yüksek daðlarda yaþayanlarda rüzgarda sürüklenmemek için, saklanarak yaþayan formlarda ise engele takýlýp yýrtýlmamasý için yaygýndýr.

            Yapýsý: Ana plan bakýmýndan böcek kanatlarý çok basittir. Kanatlar iki membran ve bunlarýn arasýnda damar denilen destek fibrillerinden ibaret olan vücut duvarýnýn levha þeklindeki uzantýlardýr. Kanatlarýn kaide kýsmý, üzerinde axillar sclerit denen bir grup küçük scleritlerin yer aldýðý membran yapýsýnda bir menteþe vasýtasýyla vücuda baðlýdýr. Bunlar notumun kenarý ile eklemlidir.

            Kanat Damarlarý: Kanatlarýn çoðunda bu ince membraný destekleyen çok sayýda çizgi þeklinde kalýnlaþmýþ kuvvetli kýsýmlar vardýr. Bunlardan bazalden apex'e devam edenlere boyuna damar denir. Bir kýsmý da kanadý enine kat ederek uzun damarlarý birbirine birleþtirir. Bunlara da enine damar denir. Damarlarýn bir kanat üzerindeki düzenine damarlanma denir.

            Kanatlarýn damar düzeni bakýmýndan böcekler arasýnda sayýsýz farklýlýklar vardýr. Bu farklýlýklar ordo, famiya, cins vs. teþhislerinde kullanýlýr. Ancak ana damar gövdelerinin benzerliklerinden gidilerek genel bir damarlanma tipi verilebilir ki bu tamamen þematik olup çok sayýdaki örneðin ortak yanlarýný temsil eder. Herbir ana damarýn ayrý bir ismi vardýr. Ýsimler kanadýn ön kenarýndan geriye doðru izlenen bir sýraya göre verilmiþtir. Damarlarýn isimlerini ifade etmek için standart kýsaltmalar yapýlýr.

            Costa (C): Genellikle kanadýn kalýnlaþmýþ olan ön kenarýný oluþturur, dallanmamýþtýr. 

            Subcosta (Sc): Costanýn hemen gerisinde yer alýr. Tipik olarak subcosta iki dala ayrýlmýþtýr.

            Radius (R): Subcostadan sonra gelen ana damardýr, oldukça kuvvetlidir (Kaide kýsmýnda ikinci axillar sclerit ile birleþmiþtir). Rý ve Rs (radial sector) olmak üzere 2 kola ayrýlýr. Rs de 4 esas dala ayrýlýr.

            Media: Küçük median axillar scleritler ile eklem oluþturan iki damardan biridir. Kaide kýsmý genellikle bir çöküntü içerisindedir.

            Cubitus (Cu): Ýki ana dala ayrýlýr (median axillar scleritler ile eklem oluþturan bir damardýr). Kaide kýsmý ve Cu2  bir çöküntü sahasý içersindedir. Cu1 ise bir kabartý çizgisi boyunca devam eder ve dallanýr (2 dal= Cu1a ,  Cu1b).

            Cubital oluk (cf): Kanadýn katlandýðý çizgi boyunca yer alan bir hat þeklindedir. Bu iz bir damar karakterinde olmamakla beraber, cubital ve anal damarlarýn arasýndaki sýnýrý oluþturmasý nedeniyle önemlidir.

            Anal damarlar (1A, 2A, 3A vs.): 3. axillar sclerit (3 ax) ile sýmsýký baðlantýlýdýr. Kaide kýsmýnda birbiri ile kaynaþan ya da birbirine yakýn bulunan bir grup damardýr.

            Jugal oluk (Jf): Kanadýn kaide kýsmýnda porterior köþeyi meydana getiren küçük bir alan olan jugal kýsým ile anal alaný birbirinden ayýran bir kat yeri özelliðindedir (3 jugal alan çok sabit bir kanat kýsmýdýr).

            Enine damarlar: Bu damarlar, birleþtirdikleri damarlara göre isimlendirilir. Bunlarý ifade etmek için kýsaltmalar aþaðýdaki tabloda gösterildiði gibi daima küçük harflerle yazýlýr. Ancak bir seri oluþturduklarý zaman ayrýca numaralanýr. Örneðin 3. costal enine damar gibi. Bu kuralýn sadece bir istisnasý vardýr. Yalnýz kanadýn kaide kýsmýnda costa ve subcosta arasýnda bulunan enine damara humeral enine damar denir. Ayrýca Costa ile subcostaya veya Rý arasýnda costal (c) damar; Radiusun öndeki tek kalýn ile yani Rý ile Rs sekonder kolu arasýnda radial (r); Radius 3 ile radius 4 arasýnda sectoral (s); Radiusun ikinci sekonder kolu ile medianýn ilk kolu arasýnda radio-medial (r-m); Medianýn kollarý arasýnda medial (m); Media ile Cubitus arasýnda medio-cubital (m-cu); Cubitusun kollarý arasýnda cubital (cu); Cubitus ile anal damar arasýnda cubito-anal (cu-a); anal damarlar arasýnda anal (a) damar yer alýrlar.

Enine Damarlarýn Terminolojisi

Birleþtirilen damarlar                  Enine damar adý            Kýsaltma

Costa-subcosta                                    Humeral                          h

Subcosta veya Rý                                 Costal                               c

Radius öndeki kolu-sekonder           Radial                              r

Radius 3- Radius-4                             Sectoral                           s

Radius sekonder-media                     Raido medial                  (r-m)

Media kollarý                                          Medial                              m

Media-cubitus                                       Medio-cubital                  (m-cu)

Cubitus kollarý                                      Cubital                             (cu)

Cubitus-anal                                         Cubito-anal                     (cu-a)

Anal damar                                           Anal                                  (a)

THORAX KASLARI VE UÇMA

Kutikulanýn oluþmasýyla birlikte Annelid'lerdeki yuvarlak kaslar, enine kaslar halini almýþ ve integümentin belirli bölgelerine baðlanarak üye kaslarýný da oluþturmuþtur.

Uçma iþlevi meso ve metathoraxtaki kaslar tarafýndan yüklenilmiþ olup, göðüs kaslarýnýn doðrudan doðruya (kanat hareketi daha yavaþ) ya da dolaylý etkisiyle gerçekleþtirilir. Dolaylý etkiye sahip kaslar kanatla baðlantýlý deðildir, bu kaslar vücut duvarýný hareket ettirmek suretiyle kanatlarýn hareketini saðlar, kanatlar çýrpýlmadan daha çok bir titreþim hareketi ile yönlendirilir (prothorax içinde yer alan vertikal kaslarýn da kasýlmalarý sonucu, tergum alttan ve üstten aþaðý çekilerek kanadýn yukarý doðru hareket etmesi saðlanýrken, boyuna kaslar bu hareketin tersi hareket olarak kanatlarý aþaðýya indirir).

ÝKÝ KANATLI GÝBÝ DAVRANMA

Ýlkel kanatlý böceklerde her kanat çifti kendi baþýna baðýmsýz, fakat senkronize edilmiþ (iki kanat çifti de ayný zamanda çýrpýlýr) olarak çýrpýlýr. Diðer geliþmiþ kanatlý böceklerde, aerodinamik bakýmdan daha uygun bir yapý kazanýlmasý için, iþlevsel ön ve arka kanatlarýn birbirine baðlanmasýyla olur. Ön kanat, uçma iþlevini yürütmek için geliþerek büyümüþ, arka kanat ise küçülmüþ, iyi uçan böceklerde ise ön kanadýn bir parçasý gibi hareket etmeye baþlamýþtýr. Ön ve arka kanadýn birbirine baðlanmasý için çeþitli yapýlar geliþmiþ olup, Jugatae olarak sýnýflandýrýlan ilkel kelebeklerde, ön kanat bazalinin arka kýsmý, Jugum denen parmak biçiminde bir çýkýntý taþýr. Jugum ve distalinde yer alan kýl demeti arka kanadýn arka alt kýsmýna geçerek iki kanadý birbirine baðlar, Frenatae grubuna giren modern kelebeklerde ise, arka kanat costasýnýn bazelinde yer alan ve uzun kýllarla donanmýþ Frenulum olarak isimlendirilen çýkýntýnýn ön kanadýn arka kenar alt kýsmýnda bulunan Retinaculum denen bölgeye tutunmasýyla iki kanat birbirine baðlanýr. Diptera'da arka kanatlar, Strepsiptera takýmýnda ise ön kanatlar tamamen kaybolmuþ olup, denge organý görevini gören yapý haline dönüþmüþtür ve sineklerin bazýlarýnda daha ileri aþama olarak metathoraxýn tamamen körelmesiyle iki kanatlýlýk oluþmuþtur, deðiþikliklerle dört kanadýn sanki iki kanatmýþ gibi hareket etmesi saðlanmýþtýr.

 

            ABDOMEN

            Abdomen vücudun üçüncü ve posterior kýsmýdýr. Ergin devrede bacaklardan mahrum olan bu kýsým, thoraks ile karþýlaþtýrýlýrsa oldukça basit bir yapýya sahiptir. Esas olarak 12 segmentten oluþmasýna raðmen bu segmentlerin tümü ancak Protura'nýn embriyo devrelerinde görülebilir. Embriyonik olarak 11 segment (sadece Collembola takýmý embriyolojik olarak, 9 segment ve bir telsona sahiptir) ve sölom kesesi ile gangliyonu olmadýðý için segment olarak kabul edilmeyen "Telson" dan oluþmuþtur. Bazý formlarda örneðin, ergin Collembola' da (altý segment) olduðu gibi segment sayýsýnda büyük azalmalar vardýr. Karasineklerde olduðu gibi böcek gruplarýnýn çoðunda abdomenin son segmentleri dinlenme halinde kendinden önceki segmentlerin içine çekilebilen çiftleþme organlarýna dönüþmüþtür. Kural olarak diþilerin eþeysel açýklýðý 8. segmentte ya da onun arkasýnda olup erkeklerinki 9. segmentten dýþarý açýlýr. Bu iki segmente Genital segment, bundan önceki segmentlere Pregenital, sonraki segmentlere de Postgenital  segmentler denir.

            Segmentlerin yapýsý: Ergin böcekte tipik abdomen segmenti: 

            1- Tergum veya dorsal plaka,

            2- Sternum veya ventral plaka,

            3- Tergum ve sternumu birleþtiren lateral membran kýsýmlar,

            4- Genellikle lateral membranlar üzerinde ve her iki yanda yer alan stigma kýsýmlarýndan oluþur.

            Bazý larva ve erginlerde lateral membran üzerinde scleritler vardýr. Bunlar da kesinlikle ilkel ekstemitelerin körelmiþ subcoxal scleritlerdir .

            Ekstremiteler:  Bunlar iki grup halinde ele alýnabilir:

            1. Üreme faaliyeti ile ilgili olmayanlar,

            2. Çiftleþme ya da yumurta koyma faaliyetinde kullanýlanlar.

           Üreme ile ilgisi olmayan tipler: Terminal segmentler bir yana býrakýlacak olursa, ergin böceklerin çoðunun abdomeninde ekstremite bulunmaz. Thysanura'da olduðu gibi bazý ilkel formlarda dejenere abdomen bacaklarý, sytiluslar halinde görülmektedir. Üye taslaklarý, ergin evrede özellikle ilk 7 segmentte tamamen kaybolur. 10. segment postgenital segmentlerin en ilkeli olup, çoðunlukla sternumu küçülmüþtür. Körelme durumuna göre son segmentin plakalarý bazý gruplarda telsonu anal kapak gibi çevirir. Bu plakalardan dorsalde bulunan bir parçalý tergumu Epiprokt, anüsün alt tarafýnda bulunan ve sternumdan türemiþ bir çift plakçýk ta Paraprokt olarak isimlendirilir. Epiprokt ve paraproktun arasýndaki baðlantý zarýndan çýkan ve son segmentin (11. segment) üye taslaðýndan oluþtuðu sanýlan ve hemen hemen bütün böceklerde bulunan Cercus ise harekette kullanýlmayýp duyarga görevi gören bir abdomen üyesidir. Ayrýca Trichoptera gibi bazý gruplarda, erkek organýn bir kýsmý biçimindedir.

            Üreme ile ilgili tipler: Bunlar genellikle 8 ve 9. segmentlerin extremiteleridir. Diþi ovipositoru, birinci, ikinci ve üçüncü valvula olmak üzere üç yaprak çiftinden meydana gelmiþtir. 1. valvula'lar 8. segmentin plaka þeklindeki valvifer denen kýsýmlarýndan çýkar. Valvifer ve valvula muhtemelen genel Arthropod segmentinin coxapodit ve telepodit'ine karþýlýktýr. Ýkinci valviferler, ventral olarak ikinci valvula ve dorsal olarak 3. valvula çiftini meydana getirir. Testereli arýlar gibi (Tenteridinidae) ovipositoru iyi geliþmiþ böceklerin çoðunda 1. ve 2. valvulalar iç kýsýmlarýnda, yumurtalarýn aþaðýya doðru inmesine yarayan bir kanal bulunan delici ve kesici bir organ oluþturur. 3. valvulalar ovipositorun çekildiði bir kýn veya kýlýf halindedir. Orthoptera‘da her 3 valvula çifti de ovipozitor'u meydana getirecek þekilde birleþir veya 2. valvulalar yumurta taþýyan küçük bir organ halindedir. Valvulalarýn geliþmediði veya hiç görülmediði ordolarda abdomenin apikal segmentleri ovipozitor görevini yapan uzanabilir bir tüp haline gelmiþtir. Diptera ve Lepidoptera içinde bunun örneklerine rastlanýr.

            Erkek fertlerde 9. segmentin ekstremiteleri birleþerek çiftleþme (kopulasyon) organýný meydana getirir. Bazen 10. segmentin kýsýmlarý da çiftleþme organýnýn yapýsýna katýlabilir. Her ordoda, bu organ genellikle temel özellikler gösterir ancak yine her grupta büyük deðiþikliðe uðramýþtýr ve bu bölge böcek sistematiðinde çok önemli karakterler içerir. Farklý ordolarda bu yapýlar için uzlaþma saðlanýncaya kadar herhangi bir grup için kullanýlan terminolojiden faydalanmak yerindedir.

Ergin abdomenindeki üyelere gelince : Bazý ilkel böceklerin ergininde görülür, Collembola bu üye kalýntýsýnýn yardýmýyla ileri doðru sýçrar; Ventral Tüp (karýn tüpü), ilk abdomen segmentinin üye kalýntýsýdýr, ucundan hemolenfin baskýsýyla iki uç baloncuðu çýkar, temizlenmeye, solunuma, su almaya ve yapýþmaya yarar. Retinaculum üçüncü segment üzerindeki bir üye çifti olup, dördüncü segmentin üye çiftinden köken aldýðý kabul edilen Furcula (sýçrama çatalý) nýn kancasý olarak görev görür.

 

SES ÇIKARMA ORGANLARI

            Pek az böcek grubu özel ses çýkarma organýna sahiptir. Böceklerde genel olarak kanat membraný, vücut duvarýnýn belirli bir kýsmý veya özel membranlarýn titreþimi ile ses dalgalarý meydana getirilir. Bu alanlar amaca uygun yapýlar tarafýndan harekete geçirilir. Çekirgeler basit bir mekanizma ile ses çýkarýr; ard kanadýn ön kenarý ön kanadýn kalýnlaþan damarlarý üzerine sürtülür ve ard kanatlar titreþim yapar. Baþka çekirgelerde femurun iç yüzünde küçük diþlerle bezenmiþ bir alan vardýr. Bu alan ön kanatlar üzerine sürtünür ve onu titreþtirir. Kýnkanatlýlarda (Coleoptera) olduðu gibi bazý ordolarda pürüzlü kýsým ve sürtünen kýsým sýrasýyla bacak ve gövde üzerinde bulunur. Bu durumda da vücut duvarýnýn titreþim alanýný oluþturmasý gerekir. Bu tarz özel bir mekanizma Cicada'larda geliþmiþtir. Cicada'larda abdomenin kaidesine yakýn bir yerdeki ventral bir çöküntü veya cep içinde bir membran sistemi yer almýþtýr. Bu membranlardan ilki içteki bir kas ipliðine baðlýdýr. Kasýn kasýlmasý ile membran içe çekilir kas gevþeyince membran hýzla eski yerine gelir. Bu hareketler  büyük bir hýz ile birbirini izleyecek olursa ses dalgalarý meydana getirir. Diðer membranlar ise ses reflektörü gibi iþ görür.

             ANATOMÝ

            SÝNDÝRÝM SÝSTEMÝ:

            Sindirim sistemi, sindirim kanalý ve buna doðrudan ya da dolaylý olarak baðlanan çeþitli bezlerden meydana gelir. Bu bezler yardýmcý bezler tükrük bezleri, kör barsak (çekumlar, Caecum: çoðulu Caeca) ve malpigi tüpleridir.

            Sindirim kanalý: Sindirim kanalý önde aðýz ve arkada anüs açýklýðý olan, vücudu baþtan sona kateden bir boru þeklindedir. Ön, orta ve art olmak üzere üç kýsma ayrýlýr. Genel olarak bu bölgeler sýrasýyla stomadeum, mesenteron, proctodeum ismini alýr. Çoðunlukla stomadeum ile mesenteron arasýnda stomadeal veya cardiac kapakçýk, mesenteron ile proctodeum arasýnda proctodeal veya pyloric kapakçýk (valv) yer alýr. Yapý olarak stomadeum ile proctodeum ektodermden, mesenteron ise endodermden geliþmiþtir. Birkaç ilkel böcekte sindirim kanalý basit ve boru þeklindeyken bir çoðunda bu kýsýmlarýn herbiri fonksiyonlarýna göre bir takým alt bölümlere ayrýlýr.

            STOMADEUM: Ön barsak. Epiteli intima olarak bilinen kutikula içerir; baþta bulunan aðýz açýklýðý ile baþlar. Bu kýsým genellikle 3 esas bölüme ayrýlýr.

            1. Az çok boru þeklinde bir ön bölüm özefagus (oesophagus= yemek borusu): Halka kaslarýn zayýf geliþmesi ve boyuna kaslarýn kaybolmasýyla özellik kazanmýþtýr.

            2. Geniþ bir kursak (crop): Çok zayýf halka ve boyuna kaslarla donatýlmýþtýr. Çok fazla geniþleme yeteneðine sahip olan kursak, çoðunlukla besin ya da havayla doludur.

            3. Proventriculus (ön veya çiðneyici mide): Halka ve boyuna kaslar çok iyi geliþmiþtir. Ýç tarafta intimanýn diken, diþ ve çeþitli þekillerdeki birçok çýkýntýsý, kaslarýn etkisiyle birbirine sürtülür ve bu arada besin parçalarý öðütülür.

            Özefagus ile kursak arasýndaki sýnýrda kesin olmayýp özefagusun aðýza açýlan kýsmýnda kas yapýsý ile kesinlikle ayýrt edilmeyen bir farinks (pharynx=yutak) vardýr.

            4. Valvula Cardica (mide giriþ kapaðý) ise: Ortabarsaða açýlan ve besinin geri dönmesini engelleyen, bir epitel kývrýmdýr.

            MESENTERON: Sindirimin büyük bir kýsmý sindirim kanalýnýn orta kýsmýnda yapýlýr. Bu bölgeye ventriculus veya mide denir. Endodermden meydana geldiði için intimayla astarlanmamýþtýr. Genellikle tüp þeklinde olmakla beraber belli kýsýmlar halinde alt bölümlere de ayrýlýr. Örneðin Hemiptera'da 3 veya 4 bölüm ayrýlmýþtýr. Mesenteron dýþa doðru parmak þeklinde tipik dýþ çýkýntýlar çekumlar verir. Bunlar genellikle midenin ön bölgesinde bulunmakla beraber posterior konumda da olabilir. Çekum denen tüpçükler orta barsak yapýsýndadýr ve barsak yüzeyini artýrýrlar.

            Böceklerin orta barsak epiteli kaba besin parçalarýnýn yaralayýcý etkilerini engelleyen mukoz hücrelerine sahip deðillerdir; bunun yerine özellikle katý besinle beslenen böceklerde genelde orta barsak epiteli tarafýndan salgýlanan koruyucu bir yapý peritrofik membran (besin zarý) vardýr. Bu zar kitin fibrillerden yapýlmýþtýr ve ana maddesi proteindir. Zamanla sindirimin ileri evrelerinde bu zar yýkýlýr ve yeniden yapýlýr. Bazý türlerde bu zar ön ve orta barsak etrafýnda bulunan özel epitel hücrelerinden sürekli salýnan maddelerden oluþur. Besinin etrafýný çeviren bu zar son barsaða doðru bir torba gibi uzayýp gider. Sindirilen besin ve sindirim enzimleri bu zardan geçerler. Her besin alýmýnda bu zar yeniden oluþur. Dolayýsýyla barsak epiteli zararlý etkilerden korunmuþ olur. Bitki özsuyu emenlerde bu zar yoktur. Kan emenlerde ise çok ince olarak geliþebilir. Peritrofik membranýn bir diðer görevi de besindeki mikroorganizmalarýn vücuda giriþine engel olmasýdýr; yani enfeksiyonu engeller.

            Ventrikulus alýnan besine göre bazý böceklerde deðiþikliðe uðramýþtýr. Heteroptera'da orta barsak dört bölgeye ayrýlmýþtýr ve içinde bakteri bulunan bir çok sekum yer alýr. Heteropterler bitki özsuyu ile beslenirler; karbonhidrat dýþýnda diðer gerekli besinleri alabilmek için büyük miktarda bitki özsuyu emmek durumundadýrlar. Fazla miktarda alýnan sývýdaki aþýrý su hýzlý bir þekilde atýlmak zorundadýr, bu nedenle orta barsakta deðiþiklikler meydana gelmiþtir. Fazla suyun atýlmasý hemolenfin yoðunluðunun korunmasý ve enzim aktivitesini kolaylaþtýrmak için gereklidir. Lepidoptera, Hymenoptera ve Diptera takýmýna ait türler yalnýzca ergin dönemde bitki özsuyu ile beslenirler; bu gruplar geliþimini tamamladýðý için az miktardaki besine (özsu) sadece yaþamlarýný devam ettirebilmek için ihtiyaç duyarlar. Larva döneminde depo edilen besinler genelde yumurta geliþimi için yeterli olur. Ergin dönemde alýnan bu besinler kütikula ile kaplý depo görevi yapan kursakta saklanýr ve gerekli olduðunda az miktarda orta barsaða gönderilir.

            Heteroptera ve benzeri böceklerde depo görevi yapan bir kursaðýn bulunmamasý nedeniyle besindeki fazla suyun olabildiðince hýzlý atýlmasý gerekmektedir. Bunun için bu böceklerde suyu kolay geçiren geniþ rektum yapýsý geliþmiþtir, ayrýca orta barsaðýn 3. ve 4. bölgeleri arasýnda  suyun rektuma akýþýný saðlayan bir daralma vardýr ve 4. bölgenin hemolenfdeki suyu aktif olarak uzaklaþtýrdýðýna inanýlýr. 

            Proctodeum: Bu bölge farklý böcek gruplarýnda büyük ölçüde deðiþiklik göstermekle beraber genel olarak önden arkaya doðru þu kýsýmlara ayrýlmýþtýr.

            1- Pylorus: Atýk madde ve malpigi tübüllerinden gelen maddelerin toplandýðý kýsým.

            2- Valvula pylorica: Besin zarýnýn (peritrofik membran) mekanik parçalanmasýný saðlar.

            3- Ýleum (ince barsak): Son barsaðýn orta kýsmýný oluþturur.

            4- Kolon (kalýn barsak):

            5- Valvula rektalis: Kuvvetli bir daralma yapar, besin zarýnýn ortadan kalkmasýný saðlar.

            6- Rektum (art barsak): En önemli görevi suyun rektal papillerce emilimini ve dýþkýnýn kuvvetli kaslarla sýkýþtýrýlmasýný saðlamaktýr. Burasý doðrudan anüsle birleþir. Çok defa kaslý bir kese þeklinde büyümüþtür. Sineklerde peritrofik zarýn parçalanmasýna da katkýlarý olur.

Metamorfoz sýrasýnda sindirim kanalýnda gerek þekil gerekse histolojik bakýmdan belirgin deðiþiklikler olmaktadýr. Bu deðiþmeler ayný türün bireylerinin beslenme þeklinin genç ve erginlerde ayný olmamasýndan ileri gelmekte olup bir çeþit adaptasyondur.

Protein miktarý fazla besinlerle beslenen böceklerde sindirim kanalýnýn diðerlerine göre daha kýsa olduðu genel bir kanýdýr. Imms'e göre en uzun sindirim sistemi sývýlar ile beslenen böceklerde görülmektedir. Bunlarýn sindirim kanalýnýn uzunluðu bitki ve hayvanlarýn katý dokularýyla beslenen böceklerinkinden daha fazladýr. Ancak vücut sývýlarý ile beslenen Hymenopter larvalarý Imms'in yaptýðý genellemenin dýþýnda kalmaktadýr. Çünkü bunlarda sindirim kanalý kýsadýr.

            Malpigi tüpleri: Pek az istisna ile böceklerin sindirim kanalýnda mesenteron ile proctodeum'un birleþtiði yere yakýn bir yerde ince tüp grubu yer alýr. Bunlar boþaltým ile görevli olan malpigi tüpleridir. Sayýlarý 1-150 arasýnda deðiþir. Aphidlerde olduðu gibi bazý gruplarda bulunmaz.

            Labial bezler veya tükrük bezleri: Böceklerin çoðunda sindirim kanalýnýn altýnda labiumla baðlantýlý 1 çift bez yer alýr. Bu bezlerden herbiri öne doðru uzanan bir kanala sahiptir ve bunlar baþta tek bir kanal halinde birleþerek labium ve hypopharynx arasýnda kalan preoral (aðýz boþluðu) boþluðuna açýlýr. Görevleri farklý olup hamamböceði gibi gruplarda genellikle tükrük salgýlarlar. Tükrük salgýsý, aðýz parçalarýný nemlendirir, besin ve diðer maddeler için çözücü etki gösterir veya Apis mellifera 'da olduðu gibi sindirim enzimlerini kapsar. Lepidoptera ve Hymenoptera larvalarýnda ise larva veya pup muhafazasý için ipek salgýlarlar. Kan emen böceklerde kanýn emilmesi sýrasýnda pýhtýlaþmayý önlemek için antikoagulin maddesi salgýlar.

Sindirim:

            Aðýz boþluðu ile yutak, kuvvetli kaslara sahiptir. Aðýz ve aðýz boþluðunun sindirim bakýmýndan önemi Mandibular, Faringial ve Labial bezler gibi isim alan tükrük bezlerinin varlýðýndan ileri gelmektedir. Ayrýca bu bölgede yer alan faringial þiþlik özellikle Hymenoptera ve Lepidoptera gibi emici aðýz yapýsýna sahip böceklerde çok iyi geliþmiþtir ve sývýlarýn tanzim edilmesinde kullanýlýr. Bu yapý sokucu ve çiðneyici aðýz yapýsýna sahip böceklerde de vardýr fakat besinlerin aðýzdan özefagusa geçiþinde rol oynarlar. Yemek borusunun (Özefagus) içi  ince bir deri ile örtülmüþtür. Kursak, alýnan besinin saklanarak çiðneyici mideye kýsým kýsým geçirilmesine yarar. Ýç yüzeyi bir takým kitinsel, diþ gibi çýkýntýlarla kaplý olan ön veya çiðneyici mide, besinin ufalanmasýný saðlar; fakat yüzeyi kitinsel olduðundan besin absorbsiyonu olmaz. Kursaðýn iþlevlerinden biri de yenen besini sindirilene kadar bekletmektir. Çeþitli ergin sivrisinekler ve kan emen Diptera türleri, normal koþullarda kan ve protein içeriði fazla olan diðer besinleri, doðrudan doðruya ortabarsaða gönderdikleri halde özellikle þeker kapsayan besinleri bir süre kursakta bekletmektedir. Bu bölge içerdiði kitinize diþ ve çýkýntýlar nedeniyle ilk sindirimin yapýldýðý yer olarak bilinen Proventriculus, kursak ile ventrikulus arasýnda yer alýr; besinleri parçalama ve karýþtýrma ile görevlidir. Ayrýca katý besinlerin geriye doðru hareketini engelleyen bir kapak gibi görev yapar fakat sývý besinlerin geriye doðru hareketini engelleyemez. Buradan orta barsak veya diðer adý ile Ventriculusa (mide) geçen besin maddesi, sindirim için gerekli sývýlarla karþýlaþýr ve yavaþ yavaþ sindirilerek absorbsiyona uðrar. Ventriculus sindirim kanalýnýn baþlýca salgý bölgesidir. Sindirim sistemi epitelinin çoðunlukla silindir þeklinde hücrelerden oluþan tek tabakalý bir epitel oluþu böcekler için karakteristiktir. Bu epitel, kývrýmlar ve katlar meydana getirmek suretiyle salgý ve absorbsiyon yüzeyini artýrmaktadýr. Bu dokudaki büyük hücreler genellikle sindirim yapma yeteneðindedir. Sindirimle ilgili baþlýca iki hücre tipi vardýr. Biri "silli silindirik" hücreler, diðeri ise "goblet" hücreleridir. Goblet hücrelerinin görevi sindirim salgýlarýný biriktirip salgýlamaktýr. Silli silindirik hücreler ise sindirim enzimlerini meydana getirmekte ve emilme olayýnda rol oynamaktadýr. Salgýlanan enzimler genel olarak lipaz, maltaz, ve tripsin olup ayrýca bazý özel maddelerin sindirimini yapacak özel enzimler de salgýlanýr. Örneðin elbise güvesi larvalarý kýl benzeri maddelerin sindirilmesini saðlayan keratinaz enzimine sahiptir.

            Besin sindirildikten, yani büyük bir kýsmý absorbsiyona uðradýktan sonra art barsaða geçer. Burada (ön kýsýmda) az miktarda absorbsiyon olur; özellikle besin artýklarýndan kalmýþ olan su bu bölümde alýnýr. Dýþký maddeleri rectumda rektal papillerce suyu tekrar alýndýktan sonra buradaki kuvvetli kaslarla sýkýþtýrýlýr ve kuru halde anüsten dýþarý atýlýr.

            Bazý böcekler aldýklarý selülozlu besinleri sindirecek enzime yeterince sahip deðildirler; bu sebep ile bunlarýn art barsaklarýnda bulunan mikroorganizmalar sindirim iþini yapar. Örneðin Termitler (Isoptera)'de durum böyledir. Bazý böcek gruplarý örneðin yaprak bitleri (Aphididae) aldýklarý fazla miktardaki þekerli sývýlarý art barsaktaki özel bir kýsýmda toplayýp Cornicle aracýlýðýyla dýþarý atarlar.

            Böceklerin Kolesteral ve B grubu vitaminlere ihtiyaçlarý biliniyor ise de, bu konudaki bilgiler henüz yetersizdir. Ancak bazý gruplarda gerekli vitaminlerin simbiyotik mikroorganizmalar tarafýndan saðlandýðý bilinmektedir.

 

            DOLAÞIM SÝSTEMÝ

            Böceklerin dolaþým sistemi vücutlarýnýn dorsaline yerleþmiþ ve iki kýsma ayrýlabilen bir boru sisteminden oluþmuþtur. Abdomende bulunan pompalama organý, kalp adý ile anýlýr. Her segmentte az çok þiþkin bir kýsým olan bir sýra ufak bölmelerden ibarettir. Bu bölmelerin yanlarýndaki ostium adýný alan yarýklar kanýn içeri girmesine  yarar. Thorax içersinde bulunan kýsým kalbin basit bir tüp þeklindeki uzantýsý Aort'tur. Aort genellikle baþ içerisinde sonlanýr. Bazý böceklerde kan dolaþýmýna yardýmcý olmak üzere kalpten baþka yardýmcý pompalama organlarý da bulunur. Kalp, kaný genellikle kapalý olan posterior kýsýmdan pompalayarak anteriora doðru baþýn iç boþluðuna boþaltýr. Kan buradan geriye doðru vücut boþluðu içersine akarak çeþitli doku ve organlarý yýkar; sonra kalp içine çekilir ve tekrar ön kýsma pompalanýr. Kanýn dolaþtýðý vücut boþluðuna hemocoel denir. Bu tip dolaþýma bilindiði gibi açýk dolaþým denir. Vücut boþluðunda dolaþan kan yani hemolymph sývý olan plasma ve hemocyteleri içerir. Kan besin maddelerinin organlara nakli ve oradan artýk maddelerin uzaklaþtýrýlmasýný saðlar. Memelilerdeki lenf sisteminin ödevinin bir kýsmýný da görür. Kanýn görevlerinden biri de hidrolik basýnç sistemini çalýþtýrmasýdýr; böylece vücudun bir yerindeki basýnç gerekli yere iletilir. Böceklerde hemolenf hemoglobin içermez bu nedenle oksijen (O2) ve karbondioksit (CO2) kimyasal olarak deðil fiziksel solüsyon olarak taþýnýr.

            Dolaþým sistemine ait bazý yardýmcý organlarýn varlýðýndan bahsetmiþtik. Yardýmcý veya alary denen kas bantlarý kalp ve tergitlerin lateral kenarý ile baðlantýlýdýr. Kaslar kalbin çevresindeki alan ve vücut boþluðu arasýnda tam bir izole alan oluþturur ki buna Dorsal Diyafram denir. Bu durumda bu kýsmýn kalpteki bölümü Dorsal Sinus veya Perikardial sinus olarak adlandýrýlýr. Bu diyafram ve sinus yanlýzca kalp boyunca uzanýr ve aort bölgesinde devam etmez. Esasýnda hemolenfin içinde aktýðý, gerçek kapalý damar sistemindeki damarlarýn ödevini gören boþluklara Sinüs denir. Diyaframlar tam olarak geliþtiðinde genel vücut boþluðu veya hemosöl üç sinüse ayrýlýr. Bilindiði gibi Dorsal diyafram abdominal boþluðun içinden sindirim kanalýnýn üstünde uzanýr ve kapanan kan alaný dorsal veya perikardial sinus olarak bilinir. Perikardial sinüs abdominal terganýn altýnda yer alýr ve kalp bu kýsmýn içine yerleþmiþtir. Ventral diyafram (geliþmiþ olduðu zaman) ventral sinir þeridi ganglionlarýnýn hemen üstünde abdominal boþluðun içinde uzanýr. Ventral diyafram ile sýnýrlanan bu alan ventral ya da Perineural sinus olarak adlandýrýlýr. Dorsal ve ventral sinüs arasýnda ise iç organlarý da içine alan boþluk Visceral sinus  tur.

            Hava keselerinin Dolaþýmdaki Fonksiyonu: Vücut boþluðundaki hacimleri büyük sinüslerde kan dolaþýmý, dar lümenli damarlardakinin aksine çok yavaþtýr. Bu nedenle bu bölgelerin besin almalarý güçleþir. Bu durumda bu hacimlerin küçültülmesi için yardýmcý bazý yapýlar geliþmiþtir. Hava keseleri, bu sinüslerin sýkýþtýrýlarak hacminin küçülmesini ve dolayýsýyla kan dolaþýmýnýn hýzlanmasýný saðlar. Uzun zaman, hava keselerinin, uçucu böceklerde, sadece oksijen saðladýðýna inanýlmýþtý. Fakat bu keselerin dolaþým sistemini etkileyerek enerji maddelerinin ulaþýmýný hýzlandýrdýðý saptanmýþtýr. Özellikle arý ve sineklerde çok büyük olan hava keseleri, vücut boþluðunu etkin bir þekilde daraltarak hemolenfin iletimini hýzlandýrýr. Keza son deri deðiþiminden hemen sonra, kývrýlmýþ ve buruþmuþ integüment ve kanatlarýn düzgünleþmesi için hemolenf basýncýnýn arttýrýlmasý yaþamsal öneme sahiptir. Hava keselerinin þiþirilmesinin yanýsýra, yutulan havanýn baðýrsaklara doldurulmasýyla da büyük bir iç basýnç oluþturulur. Bu da hemolenf sinüslerinin sýkýþtýrýlmasýný ve dolayýsýyla hemolenf basýncýnýn yükselmesini saðlar.

            Böcek kaný 4 önemli görevi yürütür:

            1- Sindirilmiþ besin maddeleri sindirim sisteminden absorbe edilir ve organlara taþýnýr. Organlarda meydana gelmiþ, artýk maddeler boþaltým organýna getirilir. Ayrýca hormonlar da kaynaklarýndan organlara kanla taþýnýr.

            2- Solunum; böceklerin hepsinde trakeoller hücrelerin bütününe ulaþamamakta ve buralarda direkt solunum yapýlmamaktadýr. Þüphesiz bu hücreler ihtiyacý olan O2 yi kanda erimiþ olarak bulunan O2 deposundan almaktadýr.

            3- Korunma; hemositler belli bakteri ve parazitleri elimine ederler. Yaralarýn onarýlmasý yine kan veya onun hemositleri ile yapýlýr.

            4- Hydrolik görev: Kan volümünün bütünüyle vücut duvarý içinde bir tarafýndaki basýncý diðer bölümüne nakledilebilmektedir. Bu mekanik durum, vücutta birçok yerlerde faydalý olmaktadýr. Kan basýncý thorax ve abdomen veya ikisinin birden kontraksiyonu ile düzenlenmektedir. Kan basýncýnýn birbirini takiben artmasý ve azalmasý solunum hareketi ile ortaya çýkmakta ve trakelere ait hava ceplerinin boþalmasý ve dolmasýný saðlamaktadýr. Lokalize edilmiþ bir kan basýncý gömlek deðiþtirme sýrasýnda dýþ derinin çatlamasýna yardýmcý olur.

            Kan kalbe ostiumlardan emilir ve peristaltik hareketlerle öne sürülür. Kalp çeperinin birbirini takiben  kasýlma gevþemeleriyle emilen kan ön tarafa gönderilir. Bu, kalbin elastikiyeti ve kas yapýsý ile olur. (Aliform kaslar ve bununla baðlantýlý diðer kaslar). Baþa boþaltýlan kan oradan vücut boþluðuna akar. Otomatik kalp atýþlarýnýn sinir stimülasyonu ile mi, yoksa sinir stimulasyonu olmadan otomatik olarak kalbin kendisinin kasýlýp gevþeme kabiliyetinden mi olduðu henüz bilinmemektedir.

            SOLUNUM SÝSTEMÝ

            Trake sistemi: Böceklerin çoðunda havayý hücrelere kadar gönderen trake sistemi denen bu sistem solunumu saðlar. Baþka hayvanlarda solunum, deri veya akciðerlerle baðlantýlý olan kan dolaþýmýnýn iþidir. Böceklerden baþka pek az Arthropoda grubunda iyi geliþmiþ trake sistemi vardýr (Bunlar Arachnida, birkaç Crustacea ve Chilopodanýn çoðu sayýlabilir. Körelmiþ trake tüpleri Onychophora ve Diplopoda'da görülür). Trake sisteminde karmaþýk yapýdaki borucuklar daha ince borucuklara ayrýlýr ve bunlar da sonunda küçük bir hücre grubuna ulaþýr. Böceklerde trakenin bu karýþýk dallanýþý omurgalý hayvanlardaki damar ve kýlcal damarlara analogdur.

            Trake Sisteminin Esas Kýsýmlarý

             Trakeler her segmentte belli gruplar oluþturur ve havayý dýþardan segmental olarak sýralanan stigma'lar aracýlýðý ile alýr. Stigma trake sisteminin dýþtaki açýklýklarýdýr. Vücudun lateralinde, genellikle de pleurada yer alýr. Küçük bir alanda sýnýrlanmýþtýr ve etrafý belirgin skleritlerle çevrilidir. Basit þekildeki stigma Apterygotlarda bulunur ve stigma doðrudan trake içine açýlýr. Stigma, stigma açýklýðý ve atriumdan oluþur. Bazý gruplarda elek þeklinde bir yapý görülürken bazýlarýnda tüylerle kaplýdýr. Bu yapýlar trake sistemine toz ve su gibi maddelerin giriþini engeller. Bazý böcek gruplarýnda stigmalar içten veya dýþtan kapaklý olabilir. Karasal böceklerin çoðu, su kaybýnýn kontrolünde önemli olan kapatma mekanizmasýna sahiptir. Stigmalar trake gövdesine açýlýr. l. thorax segmentinin stigmasý yoktur. Her segmentte trake gövdesinden doku ve organlara hava götürmek üzere çok sayýda dal çiftleri ayrýlýr. Bu dallarýn sayý ve konumlarý çok deðiþik olmakla  beraber,

            1-Her segmentte  kalbe ve dorsal kaslara hava götüren dorsal dal. 

            2. Sindirim ve üreme organlarýna bacak ve kanatlara hava götüren lateral veya visceral dal

            3. Ventral kaslara ve sinir þeridine hava götüren ventral konumlu damar olmak üzere üç büyük dal ayrýlýr.

            4. Baþ kýsmýna vücudun lateralinde yer alan, lateral ana daldan ayrýlan dalcýklar oksijen götürür. Bu dalcýklardan dorsalde yer alan anten, göz ve beyine ventraldeki ise aðýz parçalarýna ve onlarý hareket ettiren kaslara oksijeni götürür.

            Ýnce trakelerin uçlarý tekrar dallara ayrýlmak sureti ile bir mikron veya daha küçük çaptaki küçük kapillar tüpler trakeolleri meydana getirir. Doku ve hücrelerin arasýna dallanarak yayýlan trakeoller hücrelere doðru oksijen diffüzyonuna olanak saðladýðý için sistemin fonksiyonel kýsmýný oluþturur. CO2 nin atýlmasý bu yolun tersi ile olur ve 1/4 ü vücut yüzeyi ile atýlýr. Trakeler, ektodermin stigmanýn bulunduðu yerden içe geliþmesi ile oluþtuðundan genelde ektoderm karakterindedir. Yapýsý bir tabaka yassý epitel hücreleri ve onlarýn salgýladýklarý lining maddesidir ki buna intima denir (cuticula gibi bir yapý). Ýntima yüzeyi taenidia denen spiral flamentlerle sertleþmiþtir. Bu trakeye eðilme veya baský halinde bile açýk kalabilme þansýný verir. Trakeler defalarca dallanýp trakeolleri oluþturur. Bunlar taenidiaya sahip fakat epitel hücre içermezler. Her trakeol topluluðu sonunda aðýmsý bir hücreye yani trakeol hücresine sahiptir (bu hücre çok ince ptotoplazmik uzantýlar taþýr ve trokeollerin ucundaki 2-5  mikron kalýnlýðýnda olan epikutikula tamamen kaybolmuþ) Trakeollerin ucu organ dokusu içine girer ve buradan gaz alýþveriþi saðlanýr. Trakeol çeperi gaz alýþveriþine imkan veren ince yapýdadýr. Stigma ve trakeler sývýlara geçirgen olmayýp stigma içerisindeki spiral kýllar sývý geçiþine engel olur. Trakeoller ise özellikle uçta sývýya geçirgendir.

            Gaz deðiþimi: Uzun zamandan beri trakeollerin son kýsmýnýn hava ile deðil, 0.2-0.3 µm çapýndaki bir sývý sütunu ile dolu olduðu bilinmektedir. Kýlcal kuvvetinden dolayý, trakeollerin son kýsmýný çeviren dokulardan, sývýlarýn bu kýlcal boru içerisine akma eðilimi vardýr. Bu nedenle trakeollerin iç çeperleri genellikle sývý (su) ile kaplýdýr. Sývýyý doku içerisinde tutabilmek için de bir zýt etkinin olmasý gereklidir. Büyük bir olasýlýkla bunu saðlayan da trakenin kolloyidal sývý içeriðidir. Trake kýlcallarýnýn su tutma kuvveti, etrafýný çeviren hemolenfin ozmotik basýncýna baðlýdýr. Dokudaki oksijen azaldýðý zaman yadýmlama ürünlerinin artmasýndan dolayý hemolenfin ozmotik basýncý yükselir. Bunun sonucu olarak trakeollerin uç kýsmýndaki su, dokular içine emilir ve bu arada temiz hava boþalan kýlcallara doðru ilerler. Yeterince oksijen alýndýktan sonra ozmotik basýncýn yükselmesine neden olan yadýmlama son ürünlerinin oksitlenmesiyle ya da yýkýlarak ortadan kaldýrýlmasýyla, ozmotik basýnç düþer. Bunun sonucu su, dokulardan kýlcal borular içine geçmeye baþlar ve hava dýþarýya doðru itilir. Sývýnýn kýlcal borular içinde gidip gelmesiyle oksijen içeren hava ritmik olarak trakeoller içerisine pompalanýr.

            Deri deðiþtirmenin baþlangýcýnda trake sistemi  vücut hacminin yaklaþýk       % 42’sini oluþtururken, deri deðiþtirmenin sonunda diðer organlarýn büyümesi sonucu  bu oran sadece % 3.8’dir. Ayrýca böceklerin özgül aðýrlýðýný düþürerek, sucul böceklerde su yüzeyinde durabilmeyi saðlar. Bazý Diptera larvalarýnda trake, su yüzeyinde denge kurmayý saðlayan hidrostatik organ þeklindedir.

            Havanýn geniþ lümenli trakelere ve hava keselerine pompalanmasýnda baþka etkenler rol oynar. Vücut duvarýnýn kaslar aracýlýðýyla hacimce geniþleyip daralmasý suretiyle hava içeriye ve dýþarýya pompalanýr. Bu durum birçok böcekte abdomenin sýrt karýn yönünde açýlýp kapamasýyla, ya da dürbün gibi segmentlerin boyuna birbirinin içerisine girmesiyle mümkün olmaktadýr. Ayrýca göðüs birçok böcekte aktif olarak havalandýrmaya katýlýr. Göðüste meydana gelen hacim deðiþmeleriyle hava, stigmalardan içeriye ve dýþarýya pompalanýr.

                Hava keseleri: Birçok böcek grubunda solunuma yardýmcý olan, hava depolamaya yarayan keseler bulunur. Bunlar genellikle trake gövdelerinin geniþlemesi ile meydana gelmiþtir. Arý ve karasinek gibi hýzlý uçan böceklerde hava keseleri karýn boþluðunun önemli bir kýsmýný doldurur. Vücut kaslarý yardýmý ile keseler sýkýþtýrýlýp  açýlarak bir körük gibi çalýþýr ve içe hava alýnýr.

            Stigma: Vücuda havanýn girdiði hava deliðidir. Trake sistemi ile dýþ ortam arasýndaki açýklýktýr. Stigma baþ kýsmýnda bulunmaz. Oksijen toraxtan gelen trake ile saðlanýr. Stigmalar faal olduðu zaman yani açýlýp kapanabildiðinde solunum üzerinde önemli bir kontrole sahiptir. Faal stigmalarda bir çeþit kapatma aygýtý vardýr. Bu aygýt ya stigmanýn hemen dýþýnda veya iç kýsýmda bulunur.

            Açýk trake sistemi: Stigmalar açýk ve iþler durumda olan sisteme denir. Genel tipte meso ve metathorax ile ilk 8 abdomen segmentinde 1 er çift olmak üzere 10 çift stigma vardýr. Bununla beraber genel tipten büyük ölçüde farklýlaþmalar da görülür.

            Kapalý trake sistemi: Bazý böceklerde stigmalar ya faal deðildir veya tamamen kaybolmuþtur. Bu haldeki trake sistemine kapalý trake sistemi denir. Diðer taraftan bu tipte trake gövdeleri ve iç dallar iyi geliþmiþtir. Kapalý sistemde genellikle trakeoller deri altýnda veya solungaçlar içinde bir að meydana getirir. Bu trake þekli Ephemeroptera, Placoptera, Libellula nimfleri ve bazý Diptera larvalarý gibi suda yaþayan böcek nimf ve larvalarýnda görülür. Bazý Odonat nimflerinde olduðu gibi sucul böceklerde rektum, iç solungaçlar þeklinde kývrýmlara sahiptir. Ýnce trakeler bu katlarý tamamen sarar. Nimf abdomenini periyodik olarak suya daldýrýr, içerisine su çeker ve rektal solungaçlarý ýslatýp içindeki trakeleri havalandýrdýktan sonra suyu dýþarýya atar. Soluk alýp verme Libellula migratorya için dakikada 50-55 defa gerçekleþir.

DERÝ SOLUNUMU

Bazý gruplarda gaz deðiþimi böceðin kutikulasýnda gerçekleþtirilir, fakat bu toplam miktarýn az bir kýsmýný oluþturur. Bunun yanýnda Protura ve Collembola'larýn çoðunda trake sistemi yoktur, bundan dolayý bu böceklerde solunum deri solunumu þeklindedir. Deri solunumu sucul ve endoparazit böceklerle, yumurtalarda önemlidir.

ANAKSÝBÝYOZ

Anaksibiyoz, yani oksijensiz yaþama yeteneði, farklý þekilde geliþmiþtir. Parazit yaþayanlarda bu yetenek en fazladýr. Glikozun yýkýmý ile elde edilen enerjiyi kullanmak suretiyle bir süre yaþamsal iþlevlerini sürdürebilirler. Fakat er ya da geç laktik asidin oksidasyonu için oksijene gereksinim gösterdiklerinden, solunum artar. Gasterophilus (Atsineði) larvalarý midede geliþtiði için, oksijen yetersizliðine çok dayanýklýdýr. Normalde yutulan havadaki oksijeni alýrlar. Fakat yeterince oksijen bulamadýðý zaman glikojeni yaða çevirmek suretiyle oksijen elde ederler.

 

         SÝNÝR SÝSTEMÝ

            Böceklerin sinir sistemi baþ içersinde özefagus üzerinde yerleþmiþ bir beyin ve ayný borunun altýnda bulunan, beyin ile 2 yankol vasýtasý ile temasta olan subözefagal ganglion ve sindirim sisteminin altýnda yer alarak vücut boyunca uzanan ventral sinir kordonundan ibarettir. Beyin birleþmiþ þekilde üç kýsýmdan meydana gelir:

            1. Protocerebrum: Petek ve nokta gözlere sinir gönderir.

            2.Deutocerebrum: Antenlere sinir gönderir.

            3.Tritocerebrum: 2 parça halinde özefagusun altýndan geçen komissur ile birbirine baðlý durumdadýr. Beynin diðer kýsýmlarý tek parça olmasýna karþýn tritocerebrum kesin olarak çifttir.

            Uzun bir evrimsel geliþme sonucu orijininde aðzýn önünde olan beyin bugünkü böceklerde aðzýn üzerindedir. Protocerebrum ve Deutocerebrum özofagus üzerinde olup bu sebepten primitif prostomial beynin bir yapýtý olduðu düþünülmektedir. Tritocerebrum deutocerebruma bunu takiben konnektif iplikleri ile baðlandýðýndan ve bu baðlantýlarýn özofagus altýndan geçtiðinden tritocerebrumun böcek atasýna ait 1. vücut segmenti yani þimdi baþla birleþmiþ olan vücut segmentine ait ganglion olduðu kabul edilmektedir. Subesophagal gangliona gelince baþta özefagus altýnda yeralmýþ olup beyne büyük bir çift konnektifle birleþen büyük bir sinir merkezidir. Köken olarak, mandibular, maxillar ve labial segmentlere ait ganglionlarýn birleþerek kaynaþmasýndan meydana gelmiþtir. Bu kompoze gangliondan aðýz parçalarýna sinir kollarý ayrýlýr ve bir çift konnektifle toraksa geçer. Toraks ve abdomende her segmentte ventral olarak tipik bir sinir ganglionu vardýr. Bir segmentin ganglionu daha sonrakine bir çift konnektifle baðlanýr. Bunun tümü protoraxtan geriye uzanan bir zincir meydana getirir. Bu zincir ventral sinir kordonudur; subözofagal ganglionla boyundan geçen konnektif aracýlýðý ile birleþir. Torakstaki ganglionlar özellikle bacak ve kanatlarý kontrol eden sinirleri gönderir. Abdomene ait ganglionlar ise abdomen kaslarýna ve abdomen üyelerine kollar gönderir. Stomodeal sinir sistemine gelince böceklerde sindirim sisteminin ön bölümünü, dorsal kan damarýnýn bir takým motorize hareketlerini kontrol eden simpatik sinir sistemi mevcuttur. (Birçok sinir kollarýnýn görevleri henüz tam olarak bilinmemektedir. Fakat sindirim sistemine ait tahminler gerçeðe daha çok uygundur. Çünkü sistemin deðiþik bölümleri stomodeum yanlarýnda veya üzerindedir.) Stomadeal sinir sistemi merkezinin frontal ganglion olduðu kuvvetle muhtemeldir ki bu kýsým beynin önünde ve tritocerebruma bir çift kolla baðlanýr. Frontal gangliondan geriye doðru yönelik çýkan sinir özefagus üzerinde bir ganglion ve sinir sistemi ile baðlanýr. Occipetal ganglion denen bu grup ise stomodeumu, salgý bezlerini, tükrük bezlerini, aortu ve aðýz parçalarýna ait kaslarý idare eder.

            Böceklerde organlarýn merkezi sinir sistemi ile olan ilgisi çok sýký deðildir. Örneðin böceðin beyninden organlara ayrýlan sinir kollarý kesilirse böcek yine yürür, uçar, yer fakat genel olarak vücut kontrolu kaybolur. Beyin tamamen çýkarýlýrsa yine yaþar fakat örneðin aðzýna besin verilmedikçe yiyemez.

            Beynin, böceðin genel yaþayýþý ve hayatsal fonksiyonlarýnýn düzenli  bir þekilde yürütülmesinde rolü büyüktür. Görme, iþitme, koklama, tatma, dokunum sinir sistemi aracýlýðýyla gerçekleþtirilir. Böceklerde, koklama, tatma, dokunum ile ilgili yapýlar organlarýn daha çok deri kýsmýnda bulunur. Anten ve palpuslar duyu organlarý bakýmýndan çok zengindir. Vücudu örten kýllarýn dibine gelen sinir kollarý nedeniyle kýllara dokununca vücut hareketsiz kalýr. Tad alma organý aðýzdadýr. Sývý haldeki maddelerin tadý alýnýr. Bu organlar kýsa ve küt koniler þeklindedir. Bazý böcek gruplarýnda örneðin kelebek ve sineklerin bazý türlerinde bu organlar ayakta bulunur. Böceklerin bir çoðu koku ve tat ayýrmada insanlardan çok ileridir. Ýnsanlarýn birbirine karýþtýrdýklarý koku ve tadlarý böcekler ayýrt edebilir; örneðin bal arýlarý üzüm þekeri ile sakkarini daha besini almadan ayýrt edebilmektedirler. Koku alma, böcek yaþamýnda önemli rol oynar. Bu sayede erkek ve diþi birbirini bulur. Yumurta koyacaklarý ortamý bulurlar. Koloni fertleri yabancýlarý bu yolla ayýrtedebilir. Birçok böceklerin ýsý duygusu da vardýr. Çeþitli ýsý derecelerinin olduðu ortama koyulunca en çok tercih ettikleri kýsýmda toplanýrlar. Neme karþý duyarlýlýk da ayný þekildedir.

         SALGI ORGANLARI

            Böceklerin salgý organlarý Exocrine ve Endocrine olmak üzere iki gruba ayrýlýr. Ekzokrin salgý bezleri salgýlarýný özel kanallar vasýtasý ile vücut dýþýna veya vücut içinde gerekli yerlere akýtýr. Endokrin olanlar ise kanala sahip deðildir ve meydana getirdikleri maddeler difüzyon yolu ile kana geçerek bütün vücuda daðýlýr.

 

 

 

            Ekzokrin Salgý Bezleri:

            Mum bezleri

            Bu bezler Homoptera, Hemiptera ve bazý Coleoptera ve Hymenoptera'larda görülür. Böcek vücudu içerisinde çeþitli yerlere daðýlmýþ olan bezler vücut dýþýna salgýladýklarý maddeler ile vücut üzerinde mum tabakasý veya toza benzer bir tabaka meydana getirir. Apis mellifera ve yakýn akrabalarýnda abdomen segmentelerinin ventralinden ufak levhacýklar halinde mum maddesi salgýlanýr.

            Kafa içi salgý bezi

            Böceklerin kafalarýnýn içersine yerleþmiþ ve aðýz parçalarý ile iliþkili mandibula salgý bezi, maxilla salgý bezi ve labium salgý bezi olmak üzere 3 çift salgý bezi bulunur. Mandibula salgý bezi çifti Lepidoptera larvalarýnda ipek bezi haline dönüþmüþtür. Maxilla salgý bezine nadiren rastlanýr. Labium bezi çifti ise thorax içerisine yerleþmiþ olup tükrük bezi olarak tanýnmaktadýr. Bu çift bez ortak bir kanal ile çoðunluk hypopharynx'in bazalinden aðýz içersine salgýda bulunur. Lepidoptera larvalarýnda bunlarda ipek bezine dönüþmüþtür. Salgý havaya çýkýnca sertleþerek iplik halini alýr ve týrtýl bununla pupa dönemini içinde geçireceði kozayý örer.

            Ýpek bezleri

            Lepidoptera‘da madibula ve labium salgý bezleri ipek bezi haline dönüþmüþse de diðer bazý böceklerde ipek veya iplik maddesi baþka bezler tarafýndan salgýlanýr. Bazý Coleoptera ve Neuroptera larvalarýnda ipek, malpigi borucuklarý tarafýndan meydana getirilir. Diðer bazý böceklerde ise deri salgý bezleri ve diþi cinsiyet organý ek bezleri tarafýndan ipek salgýlanýr.

            Pis Koku Bezleri

            Bazý böceklerde birçok deri salgý bezleri pis kokulu salgýlar da bulunur. Bu genellikle böcekler için bir korunma durumudur. Hemipterlerde piskoku bezi 3. çift bacaklarýn dibinden dýþarý açýlýr. Coleopter'lerde anüs civarýnda bazý Lepidopter'lerde 6.-7. abdomen segmentinin dorsalinde bulunur.

 

            Çekici Koku Bezleri

            Sosyal yaþayan böceklerde bir eþ tanýma, koloni kurma, düþman tanýma   yuva yapma, alarm verme ve besin yerine doðru iz oluþturmada bu bezler görevlidir. Dýþa salgýlanýp o türün diðer bireyleri üzerinde etkilere yol açan salgýlara feromon adý verilir. Bunlardan koku yolu ile etkili olanlara olfaktör feromon'lar, tad yolu ile etkili olanlara oral feromon'lar denilmektedir. Birçok Lepidoptera türünde cinsel bakýmdan çekici koku bezleri bulunmaktadýr. Bunlarýn yer ve yapýlarý tür ve cinsiyete baðlý olarak büyük deðiþiklikler gösterir. Çok defa kanatlarda veya diðer kýsýmlarda özel pullarýn dibinde, bacaklarda, abdomende bulunmaktadýr. Blattidae familyasýna baðlý erkeklerin abdomeninde cinsel çekici koku yayan salgý bezleri bulunmaktadýr. Karýncalarda bunlarýn yuvasýnda yaþayan bazý Coleoptera türlerinde karýncalarla beraber yaþama bakýmýndan önemli olan bir takým koku bezleri tespit edilmiþtir.

            Zehir Bezleri

            Hymenoptera'nýn Apocrita alt takýmýnda çok geliþmiþ olan zehir bezleri sokucu iðne ile birleþmiþ olup vücudun son kýsmýnda bulunur.

            Endokrin Salgý Bezleri:

            Çok hücrelilerin tümünde endokrin sistem denen hormon sistemi yer alýr. Filogenetik olarak sinir sisteminden kök almýþtýr. Bu nedenle denetim merkezleri sinir merkezleridir. Böceklerde bu merkez nörosekretorik hücrelerdir. Ektoderm kökenli hücrelerin yani nöronlarýn meydana getirdiði salgý sývýsý veya granülleridir. Hücre gövdesi veya aksonda biriktirilir ve sinirsel uyarým ile aksonlar aracýlýðýyla iletilip salgýlanýr. Uyarýlmayý takiben daha sonra tekrar salgýlanýr. Organizmalarýn geliþimi ve aktif devreleri ile bu salgý döngüleri arasýnda büyük uyum vardýr. Salgýlarýn bu olaylarý baþlattýðý salgýlarý hemolenfe verildiðinde hormon olarak kabul edilirler. Tabi ki farklý hormonlar farklý iþlevler oluþturur. Yalnýzca beyin tek baþýna çok sayýda hormon denetimi yapar. Bu merkez; beyin içi salgý bezlerinin, deri deðiþimi, kutikulanýn sertleþmesi, kalp atýþý, boþaltým, vücuttaki su miktarýnýn ayarlanmasý, fizyolojik renk deðiþimleri, eþeysel bezlerin olgunlaþmasý gibi olaylarý denetler. Neurohormonlar hemolenfe verilerek tüm dokulara taþýnýr. Görüldüðü gibi salgý doðrudan veya hücre uzantýlarýyla boþaltýlýr. Hücreler arasý boþluklardan miksosöle geçer. Aksonlar ile de bu iþ gerçekleþtirilir, en yakýn depolara iletilir ve buradan içerikleri hemolenfe verilir. Endokrin bezleri vücutta çeþitli yerlerde bulunur. Vücut fizyolojisini düzenleyen salgýlarý verirler. Bu salgýlara hormon denilmektedir.

            Beyin içi salgý bezleri: Oldukça iri hücrelerden meydana gelmiþ ve beynin çeþitli yerlerinde bulunabilen bir salgý bezidir. Böcek geliþmesi ile ilgili bazý hormonlar salgýlar. Bu beyin hormonu, birçok endokrin merkezi uyardýðý için hormona aktivasyon hormonu denir. Bu salgýlar özellikle deri deðiþirme ve baþkalaþýmda (metamorfoza) etkilidir.

            Prothorax Salgý bezi: Birçok böcek takýmýnýn larvalarýnda bulunan bir çift salgý bezidir. Ektoderm kökenlidir ve birinci gögüs segmentinde yer alýr. Bu bezin hormonuna ecdyson denir. Bu salgý bezi diðer endokrin bezlerin salgýlarý ile iþbirliði halinde deri deðiþtirme ve metamorfoz gibi olaylarý idare eder. Bu nedenle en belirgin geliþimi metamorfozdan hemen önceki dönemdedir ve sonra dejenere olur.

            Corpora Cardiaca: Beyinde sentezlenen maddelerin depo organýdýr. Beynin gerisinde bir çift olarak yer alýr. Ayrýca bazý fizyolojik olaylar ve kalp ile barsak kasýlmasýný düzenleyen salgýlarý da içerir.

            Corpora Allata :  Corpora cardiaca ile yakýndan ilgilidir. Geliþme sýrasýnda büyüyen bu bez yaþlý böceklerde biraz küçülür. Bu bezin gençlik hormonu yani juvenil hormon salgýladýðý ispat edilmiþtir. Bu hormon geliþme sýrasýnda ergin karakterlerin zamansýz olarak ortaya çýkmasýný önler. Ergin halden önceki dönemlerde prothorax bezine zýt salgýda bulunarak, larva ve pupa dönemlerinin sýra ile ortaya çýkmalarýný saðlar. Son larva ve pupa döneminde faaliyeti azalarak bu devrelerin geçirilmesine imkan verir. Bazý ergin diþi böceklerde bu bezin hormonu, yumurtalarýn normal olarak olgunlaþmasýný idare eder. Keza ergin böceðin genel metabolizmasý üzerine de etkilidir.

            Hormonlarýn Birbiriyle Ýliþkisi

            Beyin içi salgý bezlerinin salgýladýðý aktivasyon hormonu protorax bezini uyararak ektizonun salýnmasýný saðlarken, diðer taraftan Corpora allatayý uyaracak Juvenil hormon salýnmasýna etkili olur. Ektizon ve juvenil hormon birlikte post embriyonik geliþmeyi saðlar. Böceklerde geliþme periyodik olmaktadýr. Juvenil hormon ve ektizon gerekli titrasyonda olduðu zaman larval pupal geliþme saðlanýr, þayet juvenil hormonun miktarý etkili olacaðý konsantrasyondan aþaðý olursa hayvanda morfolojik deðiþiklik yanýnda birçok biyokimyasal deðiþme de meydana gelerek metamorfoz gerçekleþir ve hayvan ergin hale gelir. Aktivasyon ve ektizon hormonunun eksikliðinde ise hayvan larval ve pupal diyapoza girmektedir.

 

            KAS SÝSTEMÝ

            Böceklerde deðiþik sayýda (birkaç bine kadar deðiþen sayýda) kas þeridi bulunur. Bunlarýn oluþturduðu sistem çok karýþýktýr. Böcek kaslarý genellikle enine çizgili ve yarý-saydamdýr. Ancak bazý visceral kaslar yalnýz kasýlma fazýnda bu çizgilenmeyi gösterir. Fakat kalp kaslarý ve periton kaslarý çizgisizdir. Kas dokusu vücut içerisinde daðýlma esasýna göre 3 grup halinde sýnýflandýrýlabilir.

            Visceral kaslarý: Sindirim kanalý ve üreme organýna baðlý kanallarýn dýþ kýsmýnda ve diðer iç organlardaki kaslar gibi peristaltik hareketlerin yapýlabilmesini saðlayan bir kas tabakasý yer alýr. Kaslar halka, uzunlamasýna ve eðik bandlar þeklinde veya bunlarýn karýþýmý halinde bulunur. Dolaþým sisteminin iþlemesinde, nabýz þeklinde devamlý kasýlma ve gevþeme hareketleri yapan kas þeritleri yardýmcý olur. Aðýz ve stigma bölgesi gibi açma-kapama mekanizmasýnýn olduðu kýsýmlarda özel kaslar bulunur.

            Segmental kas þeritleri: Çeþitli vücut segmentleri vücuda kendi þeklini veren bir seri kas þeridi ile birleþmiþtir. Abdomende tergitler boyuna dorsal kas þeritleri, sternitler boyuna ventral kas þeritleri ile birleþtirilir. Tergit ve sternitler eðik veya dik tergosternal kaslar ile birleþtirilir. Thoraxta en çok göze çarpan bacak ve kanatlarý hareket ettiren büyük kordona benzer kaslardýr. Bu esas kas gruplarýna ilave olarak konumu çok karýþýk olan fazla sayýda daha küçük kas þeritleri vardýr. Bir thorax segmentini ele alacak olursak burada görülen kaslar; Dorsal kas, Pleural kas, Tergo-sternal kas, Tergo-koksal kas, Pleuro-sternal kas, Pleuro-koksal kas, Ventral kas, Sterno-koksal kas, Segmentler arasý yan-kaslar ve Solunum deliði kaslarý.

            Ekstremitelerin kaslarý: Hareket etme yeteneðinde olan ekstremiteler deðiþik büyüklük ve karmaþýklýkta kas þeritlerine sahiptir. Çiðneyici aðýz tipine sahip böceklerin madibulalarý, baþ kapsülünün büyük bir kýsmýný dolduran kas grubuna sahip olduðu halde, mandibulanýn içinde kas bulunmaz. Maxillalar ve bacak gibi segmentlere ayrýlmýþ olan ekstremiteler ise vücudun içindeki büyük kaslara ilave olarak bir segmentten diðerine uzanan kaslara da sahiptir. Kanatlarýn hareketi thorax segmentlerindeki dikine ve boyuna kaslarýn kýsalma ve uzamalarý sonucu segmentlerin yassýlýp kalýnlaþmasý ile kanatlar aþaðý yukarý hareket eder. Yanlýz Odonatlarda kanatlarýn hareketi için bazal bölgede özel kaslar vardýr. Vücut kaslarýnýn en enterasaný, sokucu emici böceklerin emme iþini gören yutakta bir tulumba gibi çalýþan kaslardýr.

 

            BOÞALTIM SÝSTEMÝ

 

            Metabolizma artýklarýnýn vücuttan uzaklaþtýrýlmasý boþaltým adý altýnda toplamaktadýr. C02'in elimine edilmesi büyük ölçüde solunum ile olmaktadýr. Böceklerde boþaltým suyun fazlasý, tuz, nitrojen artýklarý (ürik asit gibi) ve birtakým vücutça istenmeyen organik birleþiklerdir.

            Böceklerde Malpiki tüpleri bilinen ana boþaltým organýdýr. Buna ilaveten bir takým boþaltým maddeleri kutikulada pigment maddesi olarak birikebilir. Thysanura'da salgý bezlerinin (salivary gland) boþaltým vazifesi gördüðü bilinmektedir. Birtakým organlar, yað dokusu ve gömlek deðiþtirme bezleri, boþaltýmla görevli olup ürik asiti kristal þeklinde depo ederler. Hýzlý bir protein metabolizmasýna sahip bir takým organlarda ürik asit üretimi hýzlý olduðundan, tespit edilen ürik asit kristalleri tamamen kanla absorbe edilemediði için oluþmaktadýr. (Ürik asit protein metabolizmasýnýn en son ürünü olmasýna raðmen kristaller halinde ayrýlýr). Bu þartlarda fazla ürik asit, kristaller halinde hücrelerde daha sonra arýtýlmak üzere birikir .

            Malpiki tüpleri ürik asiti, muhtemelen potasyum veya sodyum tuzu halinde ve suyun sirkulasyonu ile atarlar. Vücut hücrelerindeki ürik asit kana geçer ve neticede malpiki tüpleri etrafýnda toplanarak tüplerin bir kýsým hücreleri veya hepsi ürik asidi sývý halde absorbe ederek tüp lümenine boþaltýrlar. Buradan ürik asit solusyonu veya üre rectum yolu ile ve anüsten atýlýr. Bu boþaltým mekanizmasý devamlý olarak suya ihtiyaç gösterir. Bu yönden su, böceklerde çok büyük bir öneme sahiptir. Ayný þekilde Na++ ve K+ tuzlarýna da ihtiyaç vardýr. Bu maddeleri, sudan  ve üreden ayýrarak tekrar kana geçirecek veya tüplerin üst ucuna gönderecek birçok metod geliþmiþtir. Bir çok böcekte malpiki borularýnýn karbonatlarý da depo ettiði bilinmektedir.

 

ÜREME SÝSTEMÝ

 

            Böcekler genel olarak ayrý eþeylidirler. Ancak nadir olarak birkaç örnekte iki eþeyin ayný bireyde temsil edilmesi yani hermafroditizm veya (Gynondromorphizm) görülür. Buna en iyi örnek pamuklu bit, Icerya purchasi' dir.

            Böceklerde çoðalma sistemi abdomende yer alan bir organ grubudur. Erkek ve diþi çoðalma sisteminin kýsýmlarý arasýnda sýký bir paralellik olduðu gibi her iki sistemin birçok kýsmý bilateral simetrilidir. Diþi çoðalma sistemi esas olarak yumurtalarýn oluþtuðu bir ovariol grubu, spermalarýn depo edildiði bir spermateka ve yumurtalarýn vücudun dýþýna çýkarýlmasýna yarayan bir kanal sisteminden ibarettir. Tipik bir diþi çoðalma sisteminde her biri vücudun bir yanýnda olmak üzere 2 ovaryum vardýr. Ovaryum çok sayýda ovariol tüpünden (yumurta borucuklarý) oluþur. Her bir ovariol anterior olarak terminal filament denen bir tutunma ipliði ile son bulur. Ovariolün üst kýsýmlarýnda geliþmekte olan yumurtalar ve bunun alt kýsmýnda olgun yumurtalar bulunur. Ovariolün kaide kýsmýnda pedicel denen küçük bir kanal vardýr. Her grubun pedicelleri birleþerek bir calyxi oluþturur. Calyx'lerin herbiri lateral ovidukt içersine açýlýr. Her iki yanda yer alan lateral oviduktlar, median oviduktu meydana getirmek üzere aralarýnda birleþirler. Median ovidukt ya doðrudan diþi yumurta koyma borusu (ovipositor) ile birleþir veya ovipositor ile birleþen vaginaya (yumurta odacýðý) açýlýr.

            Ovidukt'un veya vagina'nýn dorsal duvarýna iki bez baðlanmýþtýr.

            1. Kanal kýsmýna açýlan ampul þeklinde bir bez olan reseptaculum seminis ve

             2. Bir çift olan  yardýmcý bezdir. Bu bez, yumurtalarý zemine yapýþtýrmaya veya yumurta kümesi üzerine bir muhafaza yapýlmasýna yarar. Deðiþik böcek gruplarýnda ovariol sayýsý tipi ve bezlerde deðiþiklikler görülür. 1, 2, Oocytlerin olgunlaþma ve beslenme þekillerine göre ovarioller iki kýsma ayrýlýr.

            1. Panoistik ovariol; Trophocyt (besleyici)'ler yoktur. Yumurtalar, etrafýndaki  follicular epitelyum tarafýndan beslenir.

            2. Meroistik ovariol; Besleyici Trophocythler bulunur ki bu  tip de 2 gruba ayrýlýr; a. Polytrophic tip. Yumurta ve besin hücresi birbiri ardýna dizilmiþtir. Her oocyte kendi tamamlayýcýsý olan trophositle (Neuroptera, Hymenoptera, Lepidoptera, Diptera), alternatifli sýralanýr.  b. Telotrophic tip (Acrotrophic Hemiptera Homoptera Coleoptera) Besleyici hücre yumurta borusunun üst ucunda toplanmýþtýr. Bazý hallerde yumurtalar besleyici hücrelere plazma uzantýsý ile baðlýdýr (Hemiptera).

            Erkek çoðalma sistemi: Genel organizasyon bakýmýndan erkek çoðalma sistemi diþininkine benzerlik gösterir. Bu sistem baþlýca bir çift testis, buna baðlý kanallar ve spermalarýn vücut dýþýna çýkýþ yollarýndan meydana gelir. Her testis, içinde spermalarýn oluþtuðu bir grup sperma borucuðundan (folicula seminalis) ibarettir. Sperma borucuklarý ortak bir kanalla (vas efferens), vas deferens'e, o da sperma kesesine yani vesicula seminalis açýlýr. Vesicula seminalislerden itibaren birer kanal çýkarak ortak bir ductus ejacolatorius'u oluþturur. Ductus ejaculatorius penis içerisinde devam eder ve ucunda sperma çýkýþ deliði bulunur. Penisin dýþ çoðalma orꗬÁ䀵Љ_¿__က__؀__
橢橢㋏㋏_________Љ___________________￿_____￿_____￿_________ˆ__̼___̼_̼___̼___̼___̼___̼_______͐__________8__΄__ń_͐____Ē___________________________________-__̌__̌__$__ɒ_Ꙓ_\__Օ_________̼_________________________________̼___̼___________________________̼______̼_______________________________________________”___________̼___̼______________________________________
_⵰ꤧ⁒
ǃ_________________$__0_______ꚮ____X_ꚮ__________͐___͐___̼___̼___̼___̼___________ꚮ_______̼____ʼ__æ__¤_____„__Ħ________________________________͐___͐____________͐___͐_______ā_________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________BIO -404- GENEL ENTOMOLOJi        Entomoloji genel olarak "Böcekler bilimi" anlamýna gelir. Esas olarak, entomoloji zoolojinin bir dalý ise de yeryüzünde mevcut hayvan türlerinin 4/5' inden fazlasýný oluþturan böcekler ekonomik önemleri nedeniyle de ayrý bir bilim olmuþtur. Böceklerin Sistematikteki Yeri: Böcekler (Classis: Insecta) Arthropoda filum'una baðlýdýr (Arthros: eklemli, eklem, oynak; podos: bacaklýlar).   Arthropoda Filumunun Genel Karakterleri:1.   Bilateral simetrilidirler.2. Heteronom metamer(segment)'lidirler. Annelid'lerin aksine, vücudu oluþturan segmentler ödevlerine göre gruplaþarak özel biçimler gösterirler ve vücut birbirinden ayrý bölgelere bölünür. Bu bölgeler:            baþ: cephalo, göðüs: thorax,     karýn: abdomen' dir.           Ancak bu bölgeler bazý gruplarda birbirine kaynaþmýþ olabilir.3.          Vücut, kitin'den oluþan bir dýþ iskelet ile kaplanmýþtýr. Bu kabuk þeklindeki sert yapý, harekete engel olmamak için segmentler arasýnda incelir ve bir eklem derisi halini alýr. Büyüme sýrasýnda zaman zaman dýþ iskeme hücresi yer alýr. Retina tabakasýný oluþturan bu hücreler uzun hücrelerdir. Ortalarýnda rhabdomer denen bir hücre tipi daha vardýr. Bunlar çubuk veya boru þeklinde birbirleriyle birleþir ve Rhobdom yani görme çubuðu denen uzun bir yapý meydana getirir ki retinula hücreleri bu yapýyý çevreler. En sonda da, görme sinir hücrelerinden gelen kollar buraya baðlanýr. Bu hücrelerin ve kristal koninin etrafýnda uzunlamasýna pigment hücreleri sýralanmýþtýr. Ýçinde yukarý aþaðý hareket eden pigment renk granülleri vardýr. Bunlar her bir omatidiumu diðerinden ayýrýr.

            Böceklerin yaþam tarzýna göre facet gözler baþlýca 2 gruba ayrýlýr;

            1- Apozisyon gözler

            2- Süperpozisyon gözler

            Apozisyon gözler gündüz gözleri, süperpozisyon gözleri gece gözleridir. Yani karanlýkta hareket halinde olan gruplarda görülür. Apozisyon gözlerde her bir göz (facet, ommatidium), pigment hücreleriyle birbirinden tamamýyla ayrýlmýþtýr. Cismin her bir noktasýndan çýkýp ommatidiuma gelen ýþýk sadece bir ommatidiumda kalýr. Süperpozisyon tipte ise, her bir göz pigment hücreleriyle tamamen ayrýlmamýþtýr ve ýþýnlar aralardan geçerek diðer rhabdomlarda da o noktanýn hayalini oluþturur. Böylece hayalin kuvvetlenmesi saðlanýr. Bu gözlerde þiddetli ýþýkta, gözler arasýndaki pigment maddesi hareket eder ve ommatidiumlarý tek tek ayýrarak bu þiddetteki ýþýða en uygun gözün þekillenmesi saðlanýr.

            Gece böceklerinden ateþ böceði (Lampyris) süperpozisyon göze sahiptir. Bunlar gündüz pigment maddesinin hareketiyle görebilir. Fakat birçok gündüz böcekleri gece göremez. Karanlýkta yaþayan böceklerin çoðunda göz köreldiðinden dolayý göremezler. Bazý böcek larvalarýnda sinek arý, karýnca vs. de göz bulunmaz fakat ýþýða karþý bir duyarlýlýk vardýr.

 

b. Mekanik Duygu Organlarý

            Mekanik duyular vücut duvarýnda bulunan yapýlardýr. Alýcýnýn herhangi bir kýsmýndaki þekle ait deðiþiklikler yani uyarýmlar alýnýr. Dokunma, hava akýmýnýn alýnmasý gibi. Böceklerde vücut duvarýna yerleþmiþ mikroskobik yapýlar genelde üç tiptir; mekaniksel duyum alan kýllar, kutikulanýn uzantý þeklinde deðilde dýþarý doðru yükselmiþ kubbe veya çan þeklindeki çýkýntýlarý (iðneler) ve kordon þeklindeki organlar.

            Kýllar en ilkel olaný ,epidermis ve kutikula kökenli kýl ve duyu hücreleri vücudun çeþitli yerlerine daðýlmýþtýr ama özellikle anten, tarsus segmentleri ve cercide bulunur. Deðme sonucu, kýl kökündeki oynama bir sinir etkisi meydana getirir. Ve kýl kökünün iliþkili olduðu sinir hücresine iletilir. Tat, koklama, sýcaklýk, aðýrlýk uyarýlarýný algýlar ve deðiþik tipleri vardýr.

 

            Çan þeklindeki duygu organlarýnýn dýþ uzantýlarý yoktur. Kutikulanýn normal yüzeyi biraz yükselmiþtir veya biraz içeri yerleþmiþtir. Yani ufak kubbe þeklindedir. Sinir hücresinin kalýn yapýlý bir kolu bu çan yapýnýn içine girmiþtir.

            Kordon Þeklindeki Duygu Organlarý:

            Bu tip duyu organlarýna kordotonal organ adý verilir. Duygu hücresi vücut duvarýnýn iki noktasý arasýnda adeta gerilmiþ bir uzantýya sahiptir. Bu noktadan biri az veya çok hareket eder durumdadýr. Bu nedenle de vücut hareketine duyarlýdýr. Böceklerin pek çoðunda anten hareketini bu organlar kontrol eder. Bazýlarýnda da yukarýda belirttiðimiz uzantýlar yoktur.

            Kordon þeklindeki duygu organlarý ses alma zarý ile görüldüðünden daha önce ses alma iþini yürüttükleri zannedilmekteydi. Ancak son yýllarda yapýlan çalýþmalar; vücut durumunun kontrolü, dengenin saðlanmasý, mekanik duyarlýlýk, iç basýnçýn anlaþýlmasý ve iþitme organý olarak çalýþmasý gibi iþlevlere sahip olduðunu göstermiþtir.

            c. Ýþitme Organý:

            Vücudun çeþitli yerlerindeki sese duyarlý kýllarýn ses dalgalarý etkisi ile titremesi sonucu ses alýnýmý gerçekleþir. Lepidoptera larva vücudundaki bazý kýllar, Orthoptera cercuslarýnda bulunan kýllar çok az titreþimdeki sesleri bile alabilirler. (Saniyede 3000 titreþimden az olan sesleri). Ses alma organlarýndan biri de Johnston organý'dýr. Organýn esasý kordon þeklindeki (mekaniksel duygu organý olan) duyu organýdýr (Kordotonal duygu organý). Bundan baþka sivrisineklerin antenlerindeki kýllar, ses dalgalarý ile antenin bütününün oynamasýný ve sonuç olarakta 2. segmentte bulunan Johnston organýnýn sesi almasýný saðlar.

Ýnsanlar en fazla saniyede 20.000, böcekler 90.000 titreþime kadar olan sesi alabilirler.

            Tympanal Organlar:

            Ýnce bir zar þeklindeki duygu organlarýdýr. Bir çift olarak böcek vücudunun türe özgü yerlerinde yerleþmiþ olup bu zarlar solunum sisteminin hava kesecikleri ve kordotonal duygu organlarýyla iliþki halindedir. Bu tip iþitim Orthoptera, Lepidoptera, Homoptera'lardan Cicadidae familyasýnda görülür. Genelde ön tibilarýn bazalinde ya ince bir yarýk halinde yada açýk olarak bulunurlar. Acrididae familyasýnda 1. abdomen tergitinin sað ve solunda timpanal organ bulunur. Yapýlarý oldukça karýþýk ve böceklere hastýr (türe özgü). Yalnýz kural olarak sesi iþitme ve sinir kollarýna iletme için mutlaka bir zar bulunur.

            d. Kimyasal Duygu Organlarý

            Böceklerde kimyasal duygu organlarý da geliþmiþtir. Daha once de belirttiðimiz gibi tat ve kokuyu alýrlar. Çeþitli biçimlerdedir; ufak bir diken çýkýntýsý, ince kitinsel bir levhacýk veya içe doðru girmiþ ufak bir koni olabilir.

            Ancak hepsi incelmiþ kitinsel bir uzantýya, bir veya daha fazla sayýda iki uçlu sinir hücresine sahiptir. Böceklerde kokunun çok önemli olduðunu biliyoruz. Ve bunlarý 4 grup altýnda topluyoruz.

            1- Cinsel çekici kokular,

            2- Sosyal böceklerin birbirini tanýmalarýný saðlayan hatýrlama kokularý,

            3- Yumurta koyma çekici kokularý,

            4- Besin çekici kokularý,

            Tad alma olayýna gelince, yapýlan denemelere göre bal arýsý ve bazý sinekler fruktoz, glukoz, sukroz ve maltoz gibi þekerleri çok düþük konsantrasyonda eriyik halde hissedebilirler. Ýnsanlar 1/64 oranýnda seyreltilmiþ þekeri algýlayabilir. Buna karþýlýk Pyrameis cardui (Lepidoptera) ise 1/28 000 oranýndaki þekeri algýlayabilir.

         Iþýk Organlarý

            Bazý gruplarda ýþýk meydana getirme özelliði vardýr. Bunlarýn bir kýsmý kendi özel organlarý yardýmýyla ýþýk çýkarýr. Diðeri de ýþýk meydana getirebilen bakteriler yardýmýyla olur. Gerçek ýþýk yayýmlayan böcekler Coleoptera takýmýndan Lampyridae ve Cantharidae familyasýna baðlý türlerdir. Lampyridae familyasýnda ýþýk bütün geliþme dönemlerinde meydana getirilir. Bununla ilgili organlar, 6. ve 7. abdominal segmentin ventralinde bulunur. Burada ýþýk, türe özgü olarak sürekli veya seyrek olarak yanar söner. Bazý gruplarda uçarken ve dinlenme halindeki ýþýðýn rengi farklýdýr. Iþýk meydana getirme organý saydam bir kutikula tabakasý gerisinde yerleþmiþ bir sýra iri fotogenik hücreden ibarettir. Bunlarýn etrafýnda ve aralarýnda yoðun trake sistemi vardýr. Fotogenik hücreler vücut içine doðru birkaç sýra hücreyle kuþatýlmýþtýr. Bu tabakaya aksettirici tabaka adý verilir. Bu organýn ýþýk meydana getirmesi esas olarak, fotogenik hücreler içindeki oksidasyon sonucu oluþur. Luciferin denen bir çeþit yað lusiferinaz enzimi ile okside olarak oksilusiferin meydana gelmesi sonucu ýþýk meydana gelir. Iþýðýn yanýp sönmesi alýnan havanýn kontrol edilmesi ile meydana gelir.

            VÜCUT ISISI

            Böceklerin vücut ýsýsý genel olarak dýþ ortam ýsýsýna eþittir. Ancak uçuþ ve faaliyet halinde vücut ýsýsý (40 dereceye kadar) yükselebilir.  Böcekler genel olarak düþük ýsýlarda hareketsiz kalýr, havanýn ýsýnmasý ile faaliyete baþlar. Böceklerin optimal ýsý derecesi 26º C olarak kabul edilmiþtir. Bu derecede, bütün fizyolojik olaylar en aktif halde devam eder. 35º C' nin üstünde rahatsýz olurlar. 40º C' den sonra normalin üstünde hareket baþlar. Bu derece devam ederse çeþitli organlarda felç, 50º C' nin üstünde de ölüm görülür. Ancak bu neme de baðlýdýr. 40-50º C' de hava çok kuru ve vücuttan su kaybý fazla olacaðýndan ölüm de artar. Nemlilik fazla ise ölüm oraný azalýr. Düþük ýsýya böceklerin adaptasyonu fazladýr.  Bazý larvalar -4 ve  -42º C' de, erginler ise -1--35º C' ye kadar devamlý uyuþuk kalabilir. Bu devam ederse ölüm görülür.

            Böceklerde Üreme ve Geliþme

            Böcekler yumurta yardýmý ile ürerler. Yumurtalar yavrularýn geliþebilecekleri ortama ya serbest olarak ve teker teker veya bir çoðu bir arada yumurtlanýr. Bazýlarýnda yumurtalar dýþ etkilere dayanýklý kokonlar içerisinde yumurtlanýr. Yumurtalar dýþ ortama býrakýldýktan sonra yumurtlamadan önce baþlayan embriyonal geliþim ilerlemeye baþlar ve yumurtadan genç yavru (larva veya nimf) dýþarýya çýkar. iþte bu tip üremeye OVÝPAR tip denir. Bazý gruplarda yumurtalar, yumurtlanýr yumurtlanmaz açýlýr ve yavru çýkar. Bu durumda yumurta vücut içerisinde meydana geldikten sonra embriyonal geliþim çok ilerler ve yumurtlamanýn hemen ardýndan açýlýr. Buna da OVOVÝVÝPAR tip üreme denir. Ovipardan farký, embriyonal geliþimin ana vücudu içersinde çok ileri bir devreye kadar sürdürülmesidir. Bu iki tipten farklý olarak bazý türlerde embriyonik geliþim ana vücudu içersinde tamamlanýr ve diþi böcek yumurta koyacaðý yerde yavru meydana getirir. Buna canlý-doðurma anlamýna gelen VÝVÝPARÝTE adý verilir. Bu tipler arasýnda daha bazý kompleks üreme þekillerine de rastlanmaktadýr.

 

            Vivipar Tip Dörde Ayrýlýr

            1- Ovovivipar tip: Bu tipte yumurta embriyonik geliþimi için yeterli derecede vitellus içerir. Yumurta korionu ince, ovaryumun ovariol sayýsý azdýr. Bu tip böceklerde geniþlemiþ bir vagina yoktur. Döllenme ovariollerde olur. Hamam böcekleri, bazý Dipter ve Coleopterlerde görülür.

            2- Adenotrophic vivipar: Yumurtanýn ince bir korionu vardýr. Ve yumurta içersinde bulunan vitellus sayesinde embriyolar geliþir, yalnýz bir özellikleri, meydana gelen ve geliþimi çok ilerlemiþ olan larvalarýn barsaklarýnýn son kýsmý kapalýdýr. Ancak doðduktan sonra açýlýr. Bu larvalar ananýn geliþmiþ ve kaslarla çevrilmiþ olan vaginalarýnda bulunur. Bezlerin salgýsý ile beslenirler. Bu arada gömlek deðiþtirir ve anayý terk ederler. Çýkar çýkmaz da pup olurlar. Ör. Glossina'lar.

            3- Maemocoelous vivipar: Bu oldukça özellik gösteren bir tiptir. Böyle böceklerde ovaryumlarý vücudun yað kütlesi içinde serbest olarak uzanýrlar. Oviduktlarý bulunmaz. Olgun yumurtalarda korion da yoktur. Yalnýz geliþimin ilk devrelerinde, yumurta etrafý ince bir zarla çevrilidir. Embriyonal geliþimini tamamlayan larvalar dýþarýya çýkar. Ör. Strepsiptera takýmý.

            4- Pseudoplacental vivipar: Yumurtalarýn korionu yoktur ve hemen hemen vitellus da bulunmaz. Genellikle yumurtalar ovidukta döllenir. Yumurtalar geniþlemiþ olan vagina (bir nevi uterus) içinde geliþimini tamamlar. Burada ana veya embriyon dokularýndan meydana gelen ve placentaya benzer yapýda bir baðlantýyla beslenmeye devam eder. Ör. Bazý Aphid ve Hemipterlerde, Dermoptera’lardan Arexenialan.

            PARTHENOGENESÝS : Döllemsiz yumurta ile yani parthenogenesis þeklinde çoðalma çeþitli böceklerde görülür. Bu üreme þeklinde 3 ayrý tip ayýrd edilir.

            1- Arrhenotokie: Diþi böceklerin býraktýklarý döllenmemiþ yumurtadan sadece erkek yavrular meydana gelir. En tanýnmýþ örnek Apis mellifera.

            2- Thelytokie: Döllemsiz yumurtalardan sadece diþi yavrular meydana gelir.   Ör: Orthoptera takýmý, Phasmidae familyasýnýn bazý türleri ve Lepidopteralardan Lymantria  dispar  ve Lasiocampa  pini.

            3- Amphytokie: Döllemsiz yumurtalardan her iki eþeyde de yavru meydana gelebilir. Ör: Saga spp. (Orthoptera)

            BÖCEKLERDE DÝÐER ÜREME ÞEKÝLLERÝ

            A- Heterogonie: Döllemli ve döllemsiz çoðalma þekilleri birbirini izlerse bu tip çoðalmaya heterogonie adý verilir. Ör. Bazý Aphididae türleri (yaz boyunca döllemsiz olarak ürerler, sonbaharda erkek ve diþi arasýnda çiftleþme olur ve döllenmiþ kýþlýk yumurta meydana getirilir).

            B- Polyembrionie: Germinogonie adý da verilen bu þekil üremede bir yumurtadan birden fazla (genellikle pekçok) yavru meydana gelir. Ör: Parazit Hymenoptera'lar  (Braconidae ve Ichneumonidae).

            C- Hermaphroditismus: Ayný bireyin bünyesinde hem erkek hem diþilik eþey hücrelerinin oluþup bunlardan yavru bireylerin meydana gelmesidir. Ör: (Homoptera-Coccoidea), Icerya  purchasi.

            Böceklerde sperma diðer hayvanlarda olduðu gibi bir baþ, bir boyun ve bir de hareketli kuyruk kýsmýndan ibarettir. Çeþitli böceklerde büyüklük ve yapý deðiþiklikleri görülür.

            Böceklerde geliþme:

            Böcek Yumurtasý:

             Sentrolesital tiptedir. Bol miktarda vitellus yumurtanýn çevresinde ince bir tabaka halindedir. Nukleus yumurtanýn ortasýndadýr. Etrafýný az miktarda sitoplazma çevirmiþtir. En dýþta korion yer alýr. Sert ve dýþ etkilere karþý koyacak bir þekildedir. Spermanýn yumurta içine girmesi için yumurta içersinde mikrofil denilen bir veya birden fazla delik vardýr. Sperma buradan girerek yumurtayý döller. Yumurta; oval, çanak, saplý, sapsýz vs gibi çok deðiþik þekillerdedir. Sayýsý da çok farklýdýr. Yumurtalar ya geliþi güzel bir kütle halinde veya düzenli bir þekilde yumurtlanýr ve bu diðer türlere göre sabit kalýr. Yumurtalar genellikle yavrularýn geliþip beslenebileceði bir ortama konur.

            Böceklerin çiftleþmesi veya yumurtalarýn döllenmesi, sperma veya spermataforun diþi cinsiyet organýna iletilmesi ile olur. Çiftleþme (Copulation) çok deðiþiktir. Bazýlarý uçarken (arý, sinek), bazýlarý yerde (kelebekler) ve diðer bir kýsmý da yüzerken çiftleþir. Çiftleþme süresi birkaç dakikadan, saat veya güne kadar deðiþebilir. Çiftleþme diþinin yumurtlama zamanýnda olur. Çiftleþmede eþlerin duruþ tazlarý da çok deðiþiklik gösterir. Fakat en farklý þekil Odonata'larda görülür. Erkek böceðin üreme organý 2. abdomen segmentinin ventralinde olduðu için, çiftleþme sýrasýnda abdomen sonundaki kýskaç ile diþiyi boyun kýsmýndan yakalar ve onu kendine yaklaþtýrmaya zorlar. Diþinin abdomenini erkeðin 2. karýn segmentine getirecek þekilde kývýrýr. Sonra diþiyi yumurtlamaya zorlar.

            Bazý böceklerde çiftleþme bir kere olduðu halde bazýlarýnda birden fazladýr. Böceklerde POLYGAMIE (bir erkeðin birden fazla diþi ile çiftleþmesi) ve POLYANDRIE (bir diþinin birden fazla erkek ile çiftleþmesi) durumlarý da vardýr.

            EMBRÝYO GELÝÞMESÝ:

            Yumurta döllendikten kýsa bir süre sonra bölünmeye baþlar. Yumurtanýn bölünmesine segmentasyon denir. Segmentasyon þekli yumurta tipine göre deðiþir. Þöyle ki; böcek yumurtasý sentrolesital olup segmentasyonu da superficialdir. Bu segmentasyonda yumurtanýn merkezinde bulunan nukleusun birbirini izleyen bölünmeleri sonunda çok sayýda nukleus meydana gelir. Bu yavru nukleuslar yumurtanýn çevresinde bulunan sitoplazmaya göç ederler. Çevredeki sitoplazma nukleus sayýsý kadar bölünerek blastoderm adýný alan tabaka meydana gelir. Bundan sonra blastodermin belirli yerinde kalýnlaþma olur ve yumurta boyunca uzun bir þerit oluþur. Bu kalýnlaþmayý bir çökme izler ve 2 tabaka (Ektoderm, endoderm) oluþur. Gastrulasyon adýný alan bu dönemden sonra meydana gelen tabakalar arasýnda özel hücrelerin çoðalmasý sonucu orta tabaka mezoderm meydana gelir. Bu sýrada embriyo amnion ve serosa adlý 2 zar tarafýndan çevrelenmiþtir (Dýþda seroza içte amnion).

            Embriyonun segmentlere ayrýlmasý geliþmenin ilk devrelerinde baþlar, segmentlerin oluþumu deðiþik safhalarda olur. Baþ protopod döneminde, thorax ve abdomen segmentleri polypod döneminde ve bacaklar oligopod döneminde meydana gelir.

            Böcek vücudunu oluþturan çeþitli organlar yapý itibari ile deðiþik embriyo tabakalarýndan meydana gelir;

            Ektodermden: Deri, iskelet, ön ve art barsak, salgý bezleri, duyu organlarý, solunum ve sinir sistemleri ve cinsel organlar,

            Mezodermden: Kan ve dolaþým sistemleri, yað hücreleri, ýþýk organlarý, ovaryum ve testisleri,

            Endodermden: Orta barsak.

            Embriyo geliþiminden sonra meydana gelmiþ olan yavru yumurtayý kemirerek açtýðý kýsýmdan veya özel yapýlý kapaðý kaldýrarak dýþarýya çýkar. Yumurta dönemi süresi deðiþiktir. Birkaç saat kadar kýsa veya aylarca sürecek kadar uzun olabilir.

            LARVA DÖNEMÝ

            Böceklerde yumurtadan çýkan yavru (larva) kanatsýz ve küçük yapýlýdýr. Þekli de çoðunluk ergine benzemez. Ergin hale gelinceye kadar çeþitli larva dönemlerinin geçilmesi ve bu arada büyümesi gerekir. Böcek vücudunun dýþýný kaplayan deri bu büyümeye ayak uydurabilecek yapýda deðildir. Belirli bir büyümeden sonra deri deðiþtirilmesi zorunlu olur. Ýki deri deðiþtirme arasýnda geçen zamana = 1 inci larva dönemi, 2 inci, 3 üncü vs. olarak adlandýrýlýr. Deri deðiþtirme, dolayýsý ile larva dönemlerinin sayýlarý böceklere göre deðiþir. Ör: Apterygota'larda = 1, Dipteralarda = 3, Orthoptera'larda = 5 (6-7), Hymenopteralarda = 8, Ephemeroptera'larda = 22, Homoptera'lardan Cicadidae familyasýna baðlý Magicicada septemdecim (17 yýllýk aðustos böceði)' de 30 larva dönemi vardýr.

            LARVA TÝPLERÝ

            Çoðunluk ergin vücut yapýsýna hiç benzemeyen larva vücudunda bazen segmentlerin ayýrt edilmesi dahi zordur. Þekilleri genel olarak uzun ve silindirik yapýdadýr, vücutlarý yumuþak, derileri incedir. Antenleri genel olarak çok kýsalmýþtýr. Aðýz parçalarý çiðneyici tiptedir. Genel olarak baþ ufaktýr. Bacak sayýsý çok deðiþiktir. Bazen hiç bulunmaz. Böceklerin zararlý devresi çoðunluk larva dönemidir. Böcek larvalarýný yapýlarýna göre 4  büyük grupta toplamak mümkündür.

            1- Campodeid larva: Bu tip larvalar çevik hareketlidir. Bir çift antenleri ve 3 çift göðüs bacaklarý vardýr. Vücut dorso-ventral basýktýr. Abdomen sonunda cerci bulunur.  Bazý Coleoptera ve Neuroptera’larda görülür.

            2- Manas tipi larva: Þiþman ve silindirik yapýlý olan vücut kývrýk olarak durur.     3 çift göðüs bacaðýna sahiptir. Fakat bunlar yürüme iþini tam olarak göremez. Toprak içinde, aðaç gövdelerinde bulunan bu larvalar bitkisel ve bozulmuþ hayvansal maddeleri yerler. Coleoptera takýmýnýn Scarabaeidae familyasýnda görülür.

            3- Týrtýl: Ýnce uzun vücut 3 çift çok iyi yürüyen göðüs bacaðýndan baþka abdomen bacaklarýna da sahiptir. Bunlarýn yardýmý ile çok iyi yürürler. Bu larva tipi 3 alt tipe ayrýlabilir; Gerçek, mühendis ve yalancý.

            a- Gerçek týrtýl'da 3 çift göðüs  bacaðýndan baþka abdomenine 3-6 segmentlerinde birer çift abdomen bacaðý (yalancý bacak) ve ayrýca son segmentte anal bacak çifti bulunur. Buna göre bu larvalarda 8 çift bacak bulunur. Geometridae familyasý dýþýndaki Lepidoptera familyalarý larvalarý bu tiptedir.

            b- Mühendis týrtýlý: Bunlarda 3 çift thorax bacaðý ve abdomenin 6 ve 9 (son) segmentinde bacak bulunur. Bu duruma göre bütün bacaklar toplamý 5 çifttir. Geometridae familyasýnda görülür.

            c- Yalancý týrtýl: Abdomende 6-8 çift bacak bulunur. Bunlarýn ilki 2 inci segmenttedir. Bu duruma göre thorax bacaklarý ile abdomen bacaklarý arasýnda sadece 1 boþ segment bulunur. Gerçek týrtýlda ise 2 boþ segment bulunur. Hymenoptera takýmý  Symphyta alt takýmýnda larvalar bu tiptedir.

            4- Rim (bacaksýz larva) Bunlarda thoraxda dahi bacak bulunmaz. Buna raðmen segmentlerin hareketi ile yavaþ da olsa yürüyebilenleri vardýr. Kapalý yerde yaþadýklarý için gözleri kaybolmuþtur. Baþ yapýsýna göre bir gruplama yapmak mümkündür.

            Baþý geliþmiþ olanlara;    Scolytidae, Buprestidae (Coleoptera), Culicidae (Diptera), Apidae (Hymenoptera).

            Baþý ufalmýþ olanlara;       Tipulidae (Diptera)

            Baþý hemen tamamen kaybolmuþ olanlara; Diptera takýmýna ait familyalar (Calliphoridae, Trypetidae gibi) örnek verilebilir.                                    

 

BÖCEKLERDE BAÞKALAÞIM (METAMORFOZ)

            Böceklerde yumurtadan çýkan larvalar ergin dönemine geçebilmek için bir takým deðiþikliklere uðrar; buna baþkalaþým veya metamorphosis adý verilir. Bazý baþkalaþým tiplerinde böceklerde görülen uyuþukluk ve deðiþme haline de pupa denilmektedir. Baþkalaþým bütün böceklerde ayný þekilde olmaz. Genel olarak baþkalaþýmý þu ana gruplara ayýrmak mümkündür.

            1- Ametabola - Larvalar tam olarak ergine benzer. Yani metamorfoz yoktur.    Ör: Apterygota.

            2- Neometabola - Bu baþkalaþýmda larvalarýn ergin hale geçebilmeleri için bir veya iki uyuþuk, ara dönem geçirmesi lazýmdýr. Fakat bu ara dönemlerde larva dönemine ait organlar kaynaþmamýþtýr. Ör: Thysanopteralar ile Homoptera'larýn Phylloxeridae fam. ve Coccoidae üst fam. (Erkek).

            3- Hemimetabola - Nimfler ergine benzer fakat kanatlarý yoktur. Vücut bölümleri ergine nazaran küçüktür. Nimf dönemleri deðiþtikçe kanatlar belirir ve vücut bölümlerinin orantýsý düzene girer. Ör. Orthoptera, Hemiptera.

            4- Holometabola - Tam baþkalaþým adý verilen bu halde larvalar ergin olmadan önce gerçek bir pupa dönemi geçirirler. Bu dönemde larva iç organlarý kaynaþarak ergine has þekillerine dönüþürler. Ayrýca bu dönemde böcek hareket ve beslenmeden kesilir. Ör: Neuroptera, Diptera, Coleoptera, Lepidoptera ve Hymenoptera.

            5- Hypermetabola (Polymetabola) - Meloidae (Coleoptera), Mantispidae (Neuroptera) ve bazý Dipteralarda görülen bu baþkalaþým þeklinde birbiri arkasýndan gelen çeþitli larvalar þekil olarak çok farklýlýklar gösterirler. Örnek olarak Meloidae'leri gösterirsek, bunlarýn ilk dönem larvalarý anten, bacak ve gözlere sahip faal bir haldedir. Arýlarýn bacaklarýna takýlarak onlarýn yuvasýna gider. Orada ikinci larva dönemine girer ki bu halde bacaklar kýsalmýþtýr. 4 ve 5 inci dönemlerde bacaklar iyice kýsalýr adeta manas larva tipini alýr. Altýncý larva döneminde kalýn ve koyu bir dýþ iskelete sahip bacak ve antenlerden yoksun olduðu için pupa dönemine benzer (yalancý pupa) bir dönemde kýþlar ve baharda beyaz renkli bacaklarý olan faal 7 inci larva dönemi baþlar ve kýsa bir müddet sonra asýl pupa dönemi gelir. Pupadan sonra ergin ortaya çýkar.

            PUPA (Krizalit) TÝPLERÝ

             Pupa dönemi iç organlarýn kaynaþarak ergine has þekil aldýklarý bir nevi uyku dönemidir. Bu dönemde iç organlarýn kaynaþmasý larvaya ait bazý organlarýn yok olarak yerine ergine ait olanlarýn meydana gelmesine Histoliz olayý denir. Böcekler bu dönemde genellikle kuytu yerlerde saklanýrlar. Bazýlarý son larva dönemini tamamlarken bir koza meydana getirir. Onun içinde pupa olur. Bazýlarý da çeþitli maddeleri birbirine yapýþtýrarak bir yuva meydana getirir. Pupalarýn hepsi yapýca birbirine benzemez. 3 ayrý tip ayýrd edilir.

            1- Serbest pupa: Bu tipte anten, bacak ve kanat izleri vücut üzerinde serbest olarak bulunur. Ergin hale gelince böcek pupa gömleðini sýrt taraftan yýrtarak dýþarýya  çýkar. Ör: Coleoptera Hymenoptera, Diptera’dan bazý familyalar.

            2- Mumya pupa: Bu tipte anten bacak kanat vücut üzerine yapýþýktýr. Ergin hale gelen böcek gömleðini sýrttan yýrtarak dýþarý çýkar. Lepidoptera’larda görülür. Son takýmdaki pupa tipine özel olarak Chrysalid adý verilir.

            3- Fýçý pupa-Son larva döneminden pupaya geçiþte gerçekte serbest olan pupa dýþardan düzgün yüzeyli bir kap içersine kendini hapseder. Oval þekilli olan bu kap üzerinde enine daireler þeklinde segment çizgileri bulunur. Bu nedenle Hymenoptera




kozalarýndan kolayca ayýrd edilir. Böcek ergin hale gelince fýçýnýn tepesinde kapak þeklinde kalkan bir kýsýmdan dýþarý çýkar. Ör: Diptera takýmý familyalarýnýn çoðunda.

            Böceklerin Geliþme Dönemi

            Bir böceðin yumurta döneminden baþlayýp ergin hale gelmesine kadar geçen süredir (Yumurta, larva, varsa pupa). Deðiþik gruplarda bu süre de deðiþir. Magicicada sepdemdecim (Homoptera) l7 yýl, Ehpemeroptera takýmýnda geliþme dönemi 1 yýl ergin dönem ise l-2 gündür.

            Diyapoz: Diyapoz duraklama demek olup, bu dönemde böcekler faaliyetlerine ara verirler. Þartlar uygun olmadýðý zaman böcekler bir duraklama yani Kuiksens devresine girerler ve þartlar düzeldiðinde bu durum derhal ortadan kalkar. Diyapozda ise þartlar düzeldiðinde gerekli fizyolojik olaylar þayet tamamlanmýþ deðilse böcek geliþimine devam edemez. Diyapozda endokrin salgý bezlerinin rolü önemlidir.

            Döl (Generation): Bir böceðin yumurta döneminden baþlýyarak tekrar yumurta dönemine kadar geçen zamana bir döl denilmektedir. Aphididae familyasýna ait böceklerin yýlda 10-14 döl, M. sepdemcecim' de ise l7 yýlda tek döl görülür.

            SINIF (CLASSIS) = INSECTA

            1. Alt sýnýf (Subclassis) APTERYGOTA (Kanatsýz böcekler)

            Bütün geliþme devrelerinde kanat izine rastlanmaz. Bunlar ufak yapýlý ve ametabol böceklerdir.

         Ordo.1- Diplura

            Göz körelmiþ, anten var. Abdomen 12. segmentli açýk renkli ince derili Entognata içinde vücut sonunda cercus taþýyan tek böcek takýmýdýr. Aðýz parçalarý çiðneyicidir. Tibia ve tarsus ayrýlmýþtýr. Küçük böcek ve toprakta yaþayan diðer gruplarý yiyerek beslenir, ayrýca alg, mantar ve çürümüþ bitkileri de yer. Dünyanýn her tarafýna yayýlmýþlardýr.

            Ordo. 2- Thysanura (Kýl kuyruklular)

            Genel olarak yapýlarý uzundur. Ufak veya orta boyda böceklerdir. Abdomen sonunda kuyruk gibi 2-3 uzantý ve bazý abdomen segmentlerinde styilus'lar (dejenere abdomen bacaklarý) vardýr. Antenleri uzundur. Aðýz parçalarý çiðneyicidir. Organik artýklar, niþastalý maddeler yer. Genellikle renkleri gridir. Toprakta çürümekte olan odunlarýn altýnda, karýnca termit yuvalarýnda ve eski kütüphanelerde kitap kýrýntýlarý etrafýnda bulunurlar. Ör.: Lepisma (Gümüþ balýkcýðý),  Campodea, Machilis.

            Ordo. 3- Protura

            Anten ve gözleri yoktur. Boylarý 0.5-2 mm. kadardýr. Bacaklarý zayýf olmakla beraber 1 inci çifti daha uzundur ve duygu organý görevini yapar. Abdomenleri 12 segmentlidir, ilk 3 ünün ventralinde 1 er çift küçük uzantýlar bulunur. iyi geliþmiþ çiðneyici aðýz parçalarý stilet þekilli mandible ihtiva eder. Besinlerini delip emme ile alýrlar. Membrandan labium iyi geliþmemiþtir. Genellikle renkleri beyazýmsýdýr. Tibia ile tarsus birleþmiþtir,serkuslarý yoktur. Dünyanýn her yerine yayýlmýþ olup ormanlarda yaprak altlarýnda, toprakta veya taþlar altýnda yaþarlar. Ayrýca yýrtýcý olup diðer böcekleri avlarlar. Ör.: Eosentomon-Acerentulus.

            Ordo. 4- Collembola - (Kuyrukla sýçrayanlar)

            Küçük boylu, aðýz parçalarý çiðneyici fakat bazý tiplerde mandibleler stylet þeklinde olan böceklerdir. Abdomen 6 segmenttir ve sýçrama organý olan furkula 4 üncü abdomen segmentinin ventralinde yer alýr. Renkleri genellikle sarýmsý veya beyazýmsý ise de esmer ve siyah olanlar da vardýr. Bazý türleri bitkilere zararlý olur. Seralarda ve mantar üretilen yerlerde görülür. Ör.: Þeker pancarý, ýspanak, patates, soya, marul ve yoncada zararlý. Ayrýca Sminthurus türleri bitki epidermisini kemirir. Özellikle mezofil tabakasýný yer ve yaprak beyazýmsý renk alýr. Isotomurus türlerinin tütün fidelerinde zararý görülmüþtür.

           

2. Alt sýnýf  PTERYGOTA (Kanatlý böcekler)

            Böcek takýmlarýnýn çoðu Pterygota alt sýnýfýna girer. Genellikle 2 çift kanatlarý bulunur. 1 çift kanadý olanlar ve hiç kanadý bulunmayanlar da vardýr. Yalnýz bu sonuncularda görülen kanatsýzlýk sekonderdir. Yani bunlarda embriyo döneminde kanat izleri vardýr. Sonradan geliþme olmadýðý için kanatsýzlýk durumu ortaya çýkar. Apterygotalarda ise embriyo döneminde kanat izi bulunmaz. Kanatlý böceklerden bazýlarýnda larva dönemlerinde kanat iz halinde ya da ufak yapýlý olarak görülür ki bunlara Exopterygota adý verilir. Larva döneminde kanadý hiç belli olmayanlar, Endopterygota grubunda toplanýr.

 

             ORDO- EPHEMEROPTERA ( Bir günlükler - Mayýs sinekleri)

            Ufak veya orta boyda, yumuþak vücutlu böceklerdir. Antenleri kýsa ve kýl gibidir. Erginde 2 çift kanat bulunur. Kanatlar çok damarlýdýr. Ön kanatlar üçgen þekilli ve daha büyüktür. 1500 tür bilinir. Vücutlarýnýn son kýsmýnda kýl gibi 2-3 uzantý (Cerci) bulunur. Hemimetabol = basit metamorfozlu böceklerdir. Larvalarý aquatiktir. Avcýlýkla geçinir, 1 yýl yaþar erginlerinin ömrü 1-2 gün sürer.                                       Ör.: Hexagenia - Ephemera.

 

             ORDO - ODONATA (Su bakireleri, yusufcuklar veya tayyare böcekleri)

Kanat bazalinin incelmiþ veya geniþlemiþ olmasýna göre Zygoptera ve Anisoptera olarak      iki alt takým halinde incelenir. Oldukça iri yapýlý, zarif, güzel renkli olan predatör böceklerdir. Uçuþlarý hýzlýdýr (bazýlarý saatte 60 mil yapar), bazýlarýnda göç görülür. Nimfler suda yaþar ve karýn kýsmýnda yaprak þeklinde solungaç uzantýlarý bulunur. Erginlerin baþý iri, gözleri belirgindir. Çiðneyici aðýz parçalarý olup antenleri ise çok kýsadýr. Ýki çift olan kanatlarý uzun ve çok damarlýdýr. Thorax iyi geliþmiþtir. Abdomen uzun ve 11 segmentlidir ve stilet taþýmaz. Eþey organlarý diþilerde abdomen sonunda erkekde ise 2 inci abdomen halkasýnýn ventralindedir. Bu nedenle kopulasyon diðer böceklerden çok farklýdýr. Bu ordonun 5000'den fazla türü bilinmektedir. Böcek yiyerek beslenirler. Biyolojik mücadele açýsýndan faydalýdýrlar. Bazen karýþýk parazittir. Sivrisinek ergin ve larvalarýný yiyerek populasyonunun artmasýna engel olurlar.

            Ör.: Anax imperator   iri yapýlý mavi

                  Orthetrum   spp. ;  Kýrmýzý-esmer

                  Libellula  spp.;  Kanatlarý lekeli

 

            I  SÜPER ORDO:  ORTHOPTEROIDEA

            ORTHOPTERA  (Düz kanatlýlar)

 

ORDO - SALTATORIA

            

           Hemimetabol böceklerin en eski ve ilkellerinden olup Üst Karboniferden beri bilinmektedir. Karasal böceklerdir.

           Çekirgelerin de içinde bulunduðu, ziraat yönünden önemli takýmlardan biridir. Büyük bir kýsmý bitki ile beslenir. Bu nedenle zararlý olurlar. Fakat bazýlarý diðer böcekleri yediði için faydalý sayýlýr. Aðýz parçalarý çiðneyicidir. Ýki çift iyi geliþmiþ ve çok damarlý kanatlarý olduðu gibi hiç kanatsýz olanlar da vardýr. Ön kanatlar parþömen gibi az çok kalýnlaþmýþ ve dar olup parþömen (tegmen) adýný alýr. Arka kanatlar üst kanatlardan daha geniþ ve büyük olup yelpaze gibi katlanýr. Dinlenme sýrasýnda, üst kanatlar katlanmaz. Aðýz çiðneyici tiptedir. 1. ve 2. çift bacaklar genel olarak birbirine benzer. Yalnýz bazýlarýnda ön bacaklar kazmaya yarar (Dana burnu). Art bacaklarýn bilhassa femur kýsmý iyi geliþmiþtir. Sýçramaya yarar (Çekirgelerde). Genel olarak diþilerin abdomeni sonunda yumurta koyma borusu bulunur. Baþkalaþým hemimetabola þeklindedir. Bu takýma baðlý böceklerin çoðunda ses çýkarma ve alma organý bulunur. Bütün dünyaya yayýlmýþlardýr. Ýklim ve þartlarýn düzgün gittiði senelerde sýra halinde göç ederler (Her türlü bitki ve hayvan maddesi yerler).

 

           SUBORDO:  CAELIFERA  (Kýsa antenliler)

            Fam. Acrididae (Kýsa antenli çekirgeler): Genellikle boz renkli, kýsa antenli, tarsuslarý 3'er segmentli çekirgelerin meydana getirdiði bir familyadýr. Yumurta koyma borusu ovipozitor kýsadýr. Ses alma organý l. abdomen segmentinin yanlarýnda bulunur.

 

 

            Dociostarurus maroccanus (Fas çekirgesi); Polifag bir türdür. Tahýl, pamuk sebze, yonca, patates, soðan ve baklagillerde zararlýdýr.

            Calliptamus italicus (Ýtalyan çekirgesi); Tahýl, pamuk, çayýr, sebze ve þeker pancarýnda zararlýdýr.

            Schistocerca gregaria (Sudan çekirgesi); Polifag. Bütün bitkilerde çiçek, yaprak hatta bitkinin tümünü yer.

ilk ikisi memleketimizde yerli olarak bulunduðu halde sonuncusu bazý yýllar Güneydoðu illerimize gelir.

            SUBORDO :  ENSIFERA (Uzun  antenliler)

            Fam. Tettigoniidae (Yeþil çekirgeler) 4000' den fazla türü vardýr. Antenleri uzun, tarsuslarý 4 segmentli, yumurta koyma borularý yandan yassýlmýþ bir býçak þekilli, yeþil yada kahverengi çekirgelerin bulunduðu bir familyadýr. Ön bacaklarýnýn tibiasýnda iþitme organý bulunur. Kýþý çoðunlukla yumurta döneminde geçirirler. (Bizde l7 tür biliniyor)

            Playcleis intermedia; Bazý yýllar çeltik ve ekine zararlý olur.

Saga türleri diðer böcekleri yer.

            Tettigonia viridissima; Meyve aðaçlarý, bitki sürgünleri ve taze yapraklarý yer

            Ephippigena; Pronotum arkada eðer gibi kubbeleþmiþ.

            Fam. Gryllidae (Kara çekirgeler)  Kriketler, silindir þeklinde vücutlu ve siyah renklidirler. Tettigonidelere benzerler ancak yumurta koyma borusu ince ve oldukça uzundur. Fakat yassý deðil silindiriktir ve tarsuslar 3 segmentli, pronotum enine dikdörtgen þeklinde genellikle toprak içerisinde yaþarlar. Bu familyanýn türleri, erkeklerin ses çýkarmalarý ile tanýnýr.

            Örnek: Gryllus campestris;  Buðdaygil, arpa, tütün, pancar, pamuk

                        Acheta desertus;  Sebze, þeker pancarý, asma, tütün

                        Occanthus pallucens; Bað, havuç, kenevir

            Fam. Gryllotalpidae- Kanatlarý ufalmýþ iri vücutlu böceklerdir. Vücutlarý çok tüylüdür. Ovipozitor belirsizdir.

            Gryllotalpa gryllotalpa (Dana burnu); Toprak altýnda yaþar. Ön bacaklarý tipik kazýcýdýr. Toprak altýnda kazdýðý tünellerde bitki köklerini, çim ve fidanlarý keserek ve yumru oyarak zarar verir. Bitki kökleri ve böceklerle beslenir.

 

            II SUPERORDO: BLATTOIDEA

ORDO: BLATTARIAE

            Bugünkü hamam böceklerinin karakterlerini gösteren Üst Karbondan beri gelmektedir. Fosiller ile 28 familya, 35.000 türü vardýr.

           

            Fam - Blattidae  (Hamamböcekleri)

            Yassý ve oval böceklerdir. Kalkan þeklinde olan pronotumdan kolay tanýnýrlar. Baþ kýsmen veya tamamen pronotum altýnda kalýr. Antenler uzun ve kýl þeklindedir. Facet gözler iyi geliþmiþtir. 3 çift bacak birbirine benzer. Sýcak ve nemli yerlerde yaþarlar. Ziraat yönünden önemsizdir. Dünyaya yayýlmýþ olup çok fazla türü vardýr. Daha ziyade tropik bölgelerde yaþarlar. Yassý olduklarýndan gündüz binalarýn gizli yerlerinde bulunurlar. Tuberkuloz, kolera, dizanteri, koli, tifo gibi hastalýklarýn etkenlerini taþýrlar.

            Blatta orientalis (Doðu hamamböceði):  Erkek diþiden küçük olur. Diþilerde kanat küçük pul þeklindedir. Erkeðin kanadý daha iyi geliþmiþtir. Renkleri siyaha yakýn esmerdir. Diþileri yumurtalarýný kapsül içersinde açýlýncaya kadar birlikte taþýr.

            Periplaneta americana; Daha büyüktür. Erkek ve diþide kanat iyi geliþmiþtir. Renkleri kýrmýzýmtrak kahverengidir.

            Blatella germanica;  Boylarý küçük, saman rengindedirler.

            Polyhaga aegyptiara; Güneye gittikçe fazlalaþýr. Eski evlerde çok görülür. Erkekler kanatlý, diþiler kanatsýz ve erkekden daha yuvarlaktýr.

 

 

            ORDO: MANTODEA

            Dýþ görünüþleri farklý olsa da hamamböceklerine en yakýn grup olup kolay tanýnabilecek karakterlere sahip türler. 8 kadar familya 2000 kadar tür içerirler. En karakteristik familya Mantidae' dir. Baþýn üçgen þeklinde, pronotumun çok uzun bir boyun biçiminde olmasý ön bacaklarýn yakalayýcý tipte geliþmiþ olmasý bu familyanýn tipik karakteridir. Baþlarý serbest olarak her tarafa döndürülebilir (Antenleri ince kýl þeklindedir fakat erkeklerde farklý þekillerde görülür). Gözler çok iyi geliþmiþtir. Baþýn büyük bir kýsmýný kaplar. Bazýlarýnda gözler konik bir þekil almýþtýr. Orta ve arka bacaklar normal yürüyücü, ön bacaklarda koksa çok uzamýþ femur ve tibia kuvvetli dikenler taþýyor. Yakalayýcý tipte dikenli tarsuslar 5 segmentlidir. Genel olarak kanatlýdýr, ön kanat derimsi ancak kanat bazýlarýnda küçülmüþ veya körelmiþ de olabilir. Bazý erkeklerde kanat çok iyi geliþtiði halde diþilerinki küçük kalmýþtýr. Hepsi karnivordur. Diðer böcekleri yer. Kannibalizim de görülür. Kopulasyondan sonra diþi erkeði yer.

            Fam-Mantidae (Peygamber develeri)

            1800'den fazla türü vardýr. Genellikle tropik bölgelerde geniþ yayýlým gösterirler. Sýcak memleketlerde tür yoðunluðu daha fazladýr. Güney Amerika'daki bazý türler küçük kuþ ve kertenkelelere saldýrýr.

            Mantis religiosa; Avrupa' da bulunur.

            Bolivaria brachyptera

 

            ORDO : PHASMIDA

            Fam-Phasmidae (Deðnek çekirgeleri)

            Oldukça büyük kanatlý veya (genellikle) kanatsýz böceklerdir. Vücut ve bacaklar (genel olarak) uzamýþ ve deðnek gibi silindirik bir form almýþtýr. Ancak bazýlarý yaprak gibi yassýlaþmýþ da olabilir. Genel olarak prothorax kýsa meso ve metathorax daha uzundur. Bacaklar birbirine benzer. Tarsuslarý genellikle 5 segmenlidir. Kanatlýlarda ön kanatlar elytra tarzýnda ve genel olarak küçülmüþtür. Alt kanatlar, daha geniþ normal kanat þeklindedir. Grubun çoðu tropiklerde yaþar.

Hepsi herbivordur. Mimikriye örnek gösterilir. Hareketleri çok yavaþtýr. Kolayca fark edilmezler. Diðer hiç bir böcekte olmayan bir özelliðe sahiptirler. Bu böceklerde kopan bacaklar kýsmen veya tamamen yenilenebilir (rejenerasyon)

            Bacillus ; Vücut çubuk þeklinde bacaklar ince uzun

            Phyllum;  Yaprak þeklinde

 

             ORDO : DERMAPTERA  (Kulaða Kaçanlar)

 

            Kýsa kanatlarý ve abdomen sonunda bir çift kitinleþmiþ eklemsiz kýskaçlarý (modifiye olmuþ cerci) ile kolayca tanýnan Dermaptera türleri, parlak sarý-kahverenglidir. Diþilerin cercileri, erkeklerinki gibi kývrýk olmayýp düzdür. Aðýz parçalarý çiðneyici tiptedir. Çok küçük olan ön kanatlar kýsa derimsi yapýda damarsýz, arka kanatlar ise zarýmsý radyal damarlý, dinlenme sýrasýnda yelpaze gibi ön kanatlar altýnda katlanýr. Tarsuslarý 3'er segmentlidir. Geceleri faaldirler. Nadiren bitkilere zarar verirler. Sonbaharda çiftleþirler. Diþiler 2-3 gün süre ile 20-80 yumurta býrakýrlar. Diþiler yumurtalarý ve sonra da yavrularýný korur. Larva ergine benzer. Serbest yaþayan veya parazit gruplarý vardýr.

            Forficula auricularia ;  Kanatsýz, göz küçülmüþ

            Arexinia spp ;  Yarasa ve bazý memelilerde ektoparazit.     

            Hemimerus spp ; Kanatsýz. Cerci uzun ve düz. Bazý kemiricilerde (Sýçan) ektoparazit.

 

             ORDO : ISOPTERA (Termitler)

 

            1700'den fazla, sosyal yaþayan böcek türünü ihtiva eden önemli bir takýmdýr. Karýncalarla hiç ilgileri olmadýðý halde bunlara yanlýþ olarak beyaz karýnca denmiþtir. Karýncalarda thorax-abdomen’e incelerek baðlanýr. Termitlerde geniþ olarak baðlanýr. Anten termitlerde filiform, moniliform tiptedir. Çoðunluk tropik bölgelerde yaþamakla

beraber sýcak bölgelerde de yayýlmýþlardýr. Termitler açýk renkli ince yumuþak derili böceklerdir. Düzenli bir cemiyet  halinde binlercesi bir arada yaþar. Bir termitaria'da genel olarak çoðalma kabiliyetinde olan bir çift erkek ve diþi bulunur (Kral ve kraliçe). Bunlar steril olan diðer fertler tarafýndan devamlý beslenir. Termitlerin besinleri selüloz içeren maddelerdir. Sterillerin bir kýsmý asker bir kýsmý iþçidir. Kanatlý bireylerin, iki çift kanadý birbirine benzer. Zar gibi ve az sayýda damarlýdýr. Fakat kanatlarda damar gibi kýrýþýklýklar vardýr. Aðýz parçalarý çigneyicidir. (Tarsuslarý 4'er veya 5'er segmentlidir). Termitler ya toprak altýnda yaþarlar ya da toprak üstünde odunlar içerisinde yuva yaparlar. Hangi þekilde olursa olsun, bir termit kolonisinin birçok galerilerden meydana geldiði görülür. Bazý türler birkaç metre yükseklikte yuvalar yapar. 5 familyasý vardýr. Avrupa’da ve memleketimizde tanýnmýþ olan tür Leuvotermes lucifugus ' dur. Çeþitli aðaç ve köklerine zararlýdýr.

 

            ORDO : Plecoptera (Taþ Sinekleri)

            ORDO: Embioptera (Kitap Bitleri)

            ORDO :  Zoraptera (Termit Benzeri Böcekler)

           

ORDO: Phthiraptera:

             SUB ORDO :  Mallophaga (Kýl ve Deri Bitleri)

            Bunlar yassý vücutlu  kanatsýz ufak böceklerdir. Kuþ ve memeli hayvanlarda dýþ asalak olarak yaþarlar. Aðýz parçalarý çiðneyici olup tüy, kýl, deri vs. ile beslenirler. Gözler ufalmýþ nokta gözler yok olmuþtur. Antenler kýsadýr. Baþ thorakstan büyüktür. Yavrular ergine benzer. Bütün evreler, konukçu hayvanýn üzerinde geçirilir. Ýnsanlara asalak olan türleri yoktur. Kuþlar ve bazý memelilerde dýþ asalak olarak yaþarlar.

             SUBORDO : ANOPLURA (Bitler)

 

            Kan emen, 2,5 mm boyunda, ufak ve yumuþak yassý, kirlisarý vücutlu, kanatsýz böceklerdir.  Segmentleri  kýsmen  belli  ya  da  kaynaþmýþ  olup  memeli  hayvan ve

insanlara asalaktýr. Gözleri ufalmýþ ya da yok olmuþtur. Antenleri 3-5 segmentlidir. Aðýz parçalarý emicidir. Tarsuslarý bir segmentlidir. Tek bir büyük çengel taþýr. Baþýn thoraxtan dar oluþu, emici aðýz ve tarsus segmenti bakýmýndan Mallophaga'dan ayrýlýr.

         Fam.: Pediculidae

            Pediculus humanus humanus

           Pediculus humanus corporis ; Ýnsan vücudunda yaþar.

            Fam.: Phthiriidae

            Phthirius pubis  : Ýnsanda kasýk, anüs biti.

            ORDO :  THYSANOPTERA (Kirpik kanatlýlar)

 

            Boylarý 2-3 mm. oranýnda, vücutlarý silindir þeklinde, ince yapýlý küçük böceklerdir. Anten genellikle kýsa olup 6-9 segmenten yapýlmýþtýr. Petek gözler ve genellikle de nokta gözler iyi geliþmiþtir. Aðýz parçalarý emici tipte ve 3 iðneli asimetriktir. Bu kýsýmda üst dudak ile birinci ve ikinci maksiller birleþerek bir emme borusu meydana getirmiþlerdir. Sol mandible (sað mandible körelmiþ) ile maxillalarýn lacinia kýsýmlarý styletleri meydana getirir (Görüldüðü gibi yapý asimetriktir). Her iki kanat çifti de eþit yapýlý, dar, az damarlý ve kenarlarý saçak gibi uzun tüylerle kaplý olur. Bazýlarý kanatsýzdýr. Bacaklarda tarsus segmentlerinin sayýsý 1 veya 2 olup gene 1 veya 2 týrnaða sahiptir. Pretarsus kabarcýðý (arolium) iricedir ve bu nedenle de bu takýma "kabarcýk ayaklýlar" adýnýn verildiði de olmaktadýr. Ovipozitor var veya yoktur. Var ise þekli sýnýflandýrma yönünden önemlidir. Ovipozitorlu olan tripsler yumurtalarýný bitki dokusu içine koyar. Baþkalaþým Neometabola þeklindedir. Ýki cinsiyet görünüþte birbirine benzerse de erkek daha ufaktýr. Fakat bir çok türde erkek bulunmaz ve çoðalma partenogenetik yol ile de olur. Yýlda birden fazla döl verirler.

            Büyük çoðunlukla bitkisel besin alýrlar. Çiçek, yaprak, tomurcuk üzerinde beslenir ve bitki dokularýný tahrip ederler. Birkaç tür mantar sporlarý ile beslenir. Ufak bir kýsmý da diðer Arthopodlarý avlar. Pek az türü insanlarý sokar. Bazý türler bitki hastalýklarý naklinde vektör olarak önemlidir. Kültür bitkilerinde ekonomik öneme sahiptirler. 2 alt ordoya ayrýlýrlar; Terebrantia (Ovipozitorlüler) ve Tubulifera (Ovipozitörsüzler)

            Subordo: Terebrantia (bitki zararlýlarý)

            Fam.: Thripidae

             Yumurtlama borusu aþaðýya doðru kývrýktýr. Kanatlar dar, uçlarý sivridir. Bitkilerde önemli zararlara neden olurlar.

            Thrips tabaci L. (Tütün tripsi); Tütünde akdamar hastalýðýný yapar ayný zamanda sebze vs. zarar yapar.

            Heliothrips haemorrhoidalis Sebze, bað, turunçgil çiçeklerinde özellikle seralarda zararlýdýr.

            Limothrips cerealium Hall.; Ekin zararlýsýdýr. Büyük populasyonlar halinde bulunur. Ýnsaný sokabilir.

            Subordo : Tubulifera ( Ovipozitor yoktur)

            Fam.: Phloeothripidae

             Renkleri genellikle koyudur; kanatlarý açýk renkli veya beneklidir.

            Haplothrips tritici kurdaji. Buðdayda

            Liothrips oleae   Costa. - Zeytinde.

            ORDO : HETEROPTERA (HEMIPTERA)

            Bu grupta üst kanatlar yapý olarak diðer bütün böcek takýmlarýndan farklýlýk gösterir. Bu kanadýn dip yarýsý kitinleþmiþ derimsi bir durum almýþ; buna karþý uç kýsým zar þeklinde kalmýþtýr. Alt kanatlar da zar þeklindedir. Dinlenme halinde kanatlar abdomen üzerinde yatýk durur. Aðýz sokucu emici tiptedir. Baþýn ön tarafýndan çýkar. Aðýz içersinde 4 stilet (iðne) bulunur. Ýðnelerin 2' si mandible 2' si maxillerdir. Labiumun meydana getirdiði 3-4 segmentli hortum baþ ve toraksýn ventralinde uzanýr. Antenler uzun 4-5 segmentlidir. Pronotum ve scutellum genellikle geniþtir. Tanýnan türleri 30.000 kadar olup ziraat yönünden önemlidir. Çoðu karada az bir kýsmý suda yaþar. Pek çoðu bitkilerin öz suyunu emmek sureti ile büyük zararlara neden olurlar. Bazý türler ise diðer böcekleri avlayarak geçinir. Ýnsan ve diðer memelilerden kan emenler de vardýr.

Bazý sistematikçiler Hemiptera ile Homoptera'yý iki alt takým olarak Rhyncata takýmý (hatta Hemiptera takýmý) altýnda toplarlar. Fakat bu iki takým arasýnda özellikle iki bakýmdan farklýlýk vardýr (1) Homoptera'larýn her iki çift kanadý benzer yapýda (zar gibi) dýr; veya üst kanat tamamen derimsidir; (2) Hemipteralarda hortum baþýn alýn kýsmýnda, yani önünden çýkmýþ olduðu halde, Homopteralarda baþýn thoraksa yakýn kýsmýndan çýkmýþtýr.

 

            Fam.: Pentatomidae

             Pentatomidler, ekonomik önemi olan bir grup familyadýr. Vücut kalkan þeklinde yassý ve ovaldir. Scutellum geniþ ve üçgen biçimdedir. Anten 5 segmentlidir. Pis koku ve salgý bezleri bulunur. Genellikle fitofagdýrlar. Bitki özsuyu ile beslenirlerse de avcýlýkla geçinen predatörler de vardýr.

            Aelia rostrata (Kýmýl); Ýki tür de ziraat yönünden ekinleri sokup emerek önemli zararlara sebep olur.

            Nazara virudula ; Yeþil renklidir, çeþitli sebze ve kültür bitkilerine zarar verir (Pamuk, susam, keten gibi).

            Carpocoris  ; Türleri  Compositaea, ekinde ve Cruciferae türlerinde zararlý olur.

            Fam.: Scutelleridae

            Pentatomidlere çok benzerler, anten yine 5 segmentlidir. Scutellum çok büyük. Kanatlar ancak scutellum ucunda görülür. Fitofagtýrlar ve çok önemli bir ekin zararlýsýdýr.

            Eurygaster integriceps  (Süne); Yurdumuzun en önemli ekin zararlýlarýndandýr.

            Fam.: Miridae

            Bu takýmýn en geniþ familyasýdýr. Bitki özsuyu ile beslenerek genellikle fizyolojik etki ve çýkardýklarý toxic madde ile bitkinin ölümüne neden olurlar. Anten ve gaga 4 segmentli, vücut yumuþak, baþ küçük ve ocel gözler yoktur. Hemielitradan korium kýsmýnda üçgen þekilli "Cuneus" özelliðidir. Membran kýsmýnda iki kapalý hücre vardýr. Anten ve rostrum 4 segmentlidir.

         Lygus pratensis L. Baklagil, yem bitkileri, þeker pancarý, patates, patlýcan, pamuk baþta olmak üzere kültür bitkileri ve yabani bitkilerde zararlýdýr.;

        Dionconotus cruentatus Brulle  turunçgillerde ve sebzelerde zararlýdýr.

            Adelphocoris sp.

 

            Fam.: Lygaeidae

             Vücutlarý uzunca ve serttir. Ocel gözleri vardýr. Oxycarenus hyalinipennis (Pamuk tahta kurusu) pamuklarda zarar yapar. Fitofagdýrlar. Miridae'lere benzerler fakat daha sert vücutlu ve uzundurlar. Anten ve rostrum Miridae' deki  gibi 4 segmentlidir. Hemielytranýn zar kýsmýnda 4 tane basit damarýn oluþuyla tanýnýrlar. Bitki üzerinde bilhassa hububatta önemli zararlara sebep olurlar. Predatör olanlarý da vardýr.

            Oxycarenus pallens  Pamuklarda;

            Nysius graminocola  Tahýlda zararlýdýr.

            Geocoris sp., Piocorissp.  Biyolojik mücadelede, predatör

            Blissus spp.,  Lygaeus equestris- 12 mm. kadar bitki ve eski duvarlar üzerinde.

 

            Fam.: Pyrrhocoridae

            Lygaeidae'lere benzerler fakat ocelli yoktur ve hemielitrada birçok dallanmýþ damar bulunur. Dysdercus cinsi önemli bir pamuk zararlýsýdýr.                       Pyrrhocoris sp.

 

            Fam.: Coreidae      

             Bacaklarý yassý ve bazen yaprak gibi yassýlmýþ olan birçok tür ihtiva eder. Büyükçe böceklerdir. Hemelitra membranýnda çok sayýda damar bulunur. Bir kýsým fitofag olup bitkilerde önemli zararlar yaptýklarý gibi predatör olanlarý da vardýr.

            Coreus variagatus  ; Pancar,

            Gonacerus  juniperi  ; Çam zararlýsýdýr.

            Fam.: Cimicidae (Tahta kurularý)

            Vücut oval ve yassýdýr. Kanatlar bulunmaz. Yalnýz mezonotum üzerinde iki tane yuvarlak hemielytron bulunur. Hortum kullanýlmadýðý zamanlarda prosternumdaki bir oluðun içinde durur. Kuþlar ve memeli hayvanlarda kan emen parazitlerdir.

            Cimex lectularius  (Yatak tahta kurusu); Uzunluðu 4-5 mm, geniþliði 3 mm kadardýr. Gündüzleri eþyalarýn aralýklarýnda saklanýr, geceleri insanlardan bulamayýnca, fare, tavþan, kuþtan da kan emer. Senelerce hiç besin almadan yaþayabilir. Kan emer ardýndan bir yýl kan emmeden yaþar. Günlük 1-l0 yumurta        (1 mm. parlak incimsi) býrakýrlar ve birkaç aydan 1 yýla kadar yaþarlar; ömür boyu yumurtlarlar. Hastalýk etkeni taþýmaz. Sindirim sistemi uygun deðil. Sýcak mevsimlerde l mm. uzunluðunda beyaz renkli 150-200 adet yumurta býrakýr. Bir hafta içinde yumurtadan çýkan larvalar 5 deri deðiþiminden sonra ergin hale geçerler.

            C. hemipterus ;  Ýnsan yatak tahta kurusundan daha koyu renkli sýcak ve rutubetli bölgelerde bulunur. Kala-azar hastalýðýnýn taþýyýcýsýdýr.

            C. columbarius  (Kuþ tahta kurusu); Tavuk ve güvercin kümeslerinde yaþarlar.

            Fam.: Reduviidae

            Orta büyüklükte veya büyük türlerdir. Baþ dar ve uzun olup arka kýsmý bir boyun gibi daralmýþtýr. Rostrum 3 segmentli, prosternumdaki bir oluk içine oturur. Abdomenin önü geniþ olup kanatlarýn yanýndan kenar kýsýmlarý arkadan görülür. Bazýlarý, Trypanasoma türlerinin vektörü olup genellikle predatör gruplar içerir.

            Triatoma  cinsi insaný sokar, Chagas hastalýðýnýn vektörüdür. Triatominae alt familyasýnda 100 tür kan emici bulunur. Bu gruba özellikle Orta ve Güney Amerikada Triatoma,  Panstrongylus , Rhodniusa, Trypanasoma'nýn en önemli taþýyýcýlarýndandýr.

            Redivius personatus  ; Tahta kurusu yer, birçok tür insaný da ýsýrýr.

            Horpactor iracundus  ; Bahçe ve altý yerlerde.

 

         Fam.: Gerridae

             Vücut ince uzun ve çok tüylüdür. Baþýn geniþliði hemen hemen thoraks kadardýr. Orta ve arka bacaklar çok uzamýþtýr. Sularýn yüzeyinde dolaþýr ve böcek avlarlar. Aquatik

            Gerris lacustris  ;  8-9 mm.'dir, tatlý su kenarlarýnda bulunur.

            Fam.: Nepidae

            Baþ thoraksa gömülür, ön ekstremiteler yakalama bacaklarý þeklinde, arka bacaklarda yüzme kýllarý bulunur. Abdomenin arka kýsmýnda uzun bir boru bulunur. Aquatik

            Nepa (Su akrebi); Ön bacaklarýn femurlarý çok kalýn, durgun sularda çamurlarýn içinde veya üzerinde. Akuatik

            Ranatra ; Vücut ince uzun ve silindir þeklindedir.

            Fam.: Notonectidae

             Vücudun üst tarafý kubbeli, altý düzdür. Sýrt üstü yüzerler. Arka bacaklar ve karýn tüylüdür. Kan emicidir. Aquatik

            Notonecta glauca ;  Durgun sularda bulunur. Balýk yavrularýna zarar verir.

         Fam.: Tingidae

             Bu böcekler vücut üzerinin (Baþ, kanatlar, thoraxýn lateral uzantýlarý) dantel gibi oymalý olmasý ile tanýnýr. Nimflerin üzeri dikenlidir. 3-5 mm. boyunda küçüktürler. Bitkilerin yapraklarý üzerinde beslenirler ve ilk önce sararmalar ve daha sonra tamamiyle kahverengi olarak kurumalara yol açarlar.

            Stephanitis pyri   (Armut kaplaný); meyve aðaçlarýnýn zararlýsýdýr.

Yaprak döken meyve aðaçlarý, taþ ve yumuþak çekirdekli: kestane, ceviz süs bitkileri.

 

 

 ORDO : HOMOPTERA (Benzer Kanatlýlar)

            Kanatlý veya kanatsýz olurlar. Kanatlýysalar ya 2 çift kanat birbirine benzer þekilde  zar gibidir veya ön kanatlar tümüyle kalýnlaþarak parþömen görünümü almýþtýr. Dinlenme halinde kanatlar vücut üzerinde çatý gibi tutulur. Kanatsýz gruplarda bazan her iki cinsiyet de kanatsýz olduðu gibi, kabuklu bit Coccidae türlerinin erkeklerinde (bazý türlerde erkek yoktur) sadece birinci çift kanat bulunur. Anten  ya kýsa kýl gibi veya uzunca ve iplik gibi olup birinci tipte yani kýsa kýl gibi anteni olanlarýn tarsus segmenti sayýsý 3, ikinci gruptakilerde ise l-2 dir. Aðýz parçalarý sokucu-emici tipte 4 iðneli; ikisi mandible, ikisi maxilladýr. Rostrum baþýn ventral gerisinden çýkar. Bazen ön bacaklar arasýndan çýkar gibi görülür.

            1. SUBORDO : AUCHEONORRHYNCHA (Anten kýsa kýl gibi, tarsi 3 seg.)

            1- Fam.: Cicadidae (Aðustos böcekleri)

            Vücut iri, Homoptera içinde en büyük böcekler olup, baþ kýsa ve alýn þiþkindir. Uzun olan ön kanatlar abdomeni fazlasýyla aþar. Erkeklerinde l. abdomen segmentinin ventral yanlarýnda ses çýkarma organlarý vardýr.  Abdomen sona doðru incelerek sivri bir þekilde sonlanýr. Nimfler, kürek þeklindedir. Ön bacaklarý ile topraðý kazarak yere gömülür. Ve orada kökleri emerek büyürler. Bunlar metamorfozdan hemen önce topraktan ayrýlýp aðaçlara çýkar ve ergin hale geçerler. Taze filizleri emerek beslenirler. Cicadalarda hayat süresi çok uzundur. 13-14 yýl nimfler bitki köklerinde, zarar yapar. Erginler ise ince dal ve dalcýklara yumurta koyarak bitkiyi tahrip eder.

            Cicadatra atra

            Cicada plebeja

            Cicada orni  ;  Erkekleri yaz aylarýnda devamlý olarak ses çýkarýrlar ve bazý aðaçlara zarar verir.

            Chloropsalta viridissima ;  Bað zararlýsýdýr.

 

            2- Fam.:  Cercopidae (Tükrük böcekleri)

            Ufak yapýlý böceklerdir. Arka ekstremiteleri sýçrama bacaðý tipindedir. Bazýlarýnýn larvalarý köpüðümsü bir madde içerisine saklanmýþtýr. Cicadellidae'den arka tibiadaki diken durumu ile ayrýlýr. Arka tibia’da 2 adet yüzük biçimli diken dizisi vardýr.

            3- Fam.: Cicadellidae

             Bu familya üyeleri arka tibialarýnda boyuna bir veya birkaç sýra diken dizisinin bulunuþu ile diðer benzer familyalardan ayrýlýr. Çok geniþ bir familyadýr Formlarý ve renkleri çok farklý olabilir. Boylarý 2-3 mm den l5 mm ye kadar deðiþir.

            Hemen her çeþit bitki üzerinde bulunur ve yapraklarla beslenir. Her türün beslendiði belirli bir veya birkaç tür vardýr:

            1- Bitkilerin özsuyunu emerek ve emme sýrasýnda phloem ve ksylem borularýný mekanik olarak týkayarak bitkinin normal fizyolojisini aksatýrlar ve klorofili tahrip ederler.

            2- Önemli miktarda bitki özsuyu aldýklarýnda yapraklardaki klorofili tahrip ederler.

            3- Yumurtalarýný bitki dokusu içine býraktýklarýndan yeþil sürgünleri tahrip ederler.

            4- Birçok Cicadellid türü bitki hastalýklarýna sebep olan organizmalarýn vektörüdür. Þeker pancarlarýndaki tepe kývrýklýðý Circulifer tenellus, Empoasca fabae  baklagillerde yaprak bükülmesi ve Aster yellow ise Macrosteles  spp.  tarafýndan taþýnýr.

            Eutetix tenella ; Þeker pancarlarýnda hasar yapan vüruslarýn taþýyýcýsýdýr.

            Idiocerinus stali ; Antep fýstýklarýnda zarar yapar.

            Empoasca  spp.; Çeþitli bitkilere zarar verir ve hemen her yerde bulunur.

 

 

            2. SUBORDO : STERNORRHYNCHA (Anten uzun ip gibi. tarsi 1 -2 segm.)

            1- Fam.: Psyllidae (Yaprak pireleri)

            2,5 mm. boyunda, küçük Cicadalara benzerler. Afitlere de benzerlerse de sýçrayýcý bacak ve uzun antenleri ile ayrýlýrlar.  Antenler uzun, hortum kýsadýr. Arka bacaklar sýçrayýcý tipte geliþmiþtir. Türlerin çoðunda larvalar beyaz mumumsu bir madde salgýlar ve bu da pamuklu bit gibi görülmelerine sebep olur. Yumurtalarý konukçuya kýsa bir sap ile baðlanmýþtýr. Bu türlerin konukçularý belirlidir ve karaballýk (Fumajin) hastalýðýna yol açarlar. Yýllýk döl sayýlarý genellikle birden fazladýr. Ayrýca bitkilerde virus hastalýðý taþýyýcýsýdýr. Avrupa‘da pek çok türü saptanmýþtýr.

            Psylla mali  ; (Döl sayýsý 1) Elma aðaçlarýnda zarar yapar.

            Psylla  pyricola ; Armut aðaçlarýnda zarar yapar.

            Euphyllura olivina ; Zeytin aðaçlarýnda zarar yapar. Bazý türler virus hastalýklarýnýn vektörü olarak bilinir.

            2- Fam.: Aleyrodidae (Beyaz sinekler)

            2-3 mm. boyunda ve erginleri ilk bakýþta küçük kelebekleri andýran böceklerdir. Her iki cinsin erginleri kanatlý, arka kanat ön kanat kadar, büyük ve kanatlarýn üzeri beyaz pudramsý bir toz ile kaplýdýr. Baþkalaþým diðer Homoptera' lardan farklýdýr. Nimf ilk devrede hareketli; sonraki devrelerde ise hareketsizdir. Tropik ve subtropiklerde zararlýdýr. En çok turunçgiller ve sera bitkilerinde zarar yaparlar.

            Aleyrodes spp . ;  Aðaçlarda, pamuk, tütün, süs bitkileri, sebzede zararlý.

            Bemisia tabaci ; Pamukta zarar yapar.

 

            3- Fam.: Aphididae

            Yaprak bitleri þiþman yumuþak vücutlu, ince derili ve boylarý l-5 mm arasýnda deðiþen küçük böceklerdir. Genellikle özsuyu ile beslenerek çok önemli zararlar verirler. Abdomenlerinin gerisinde 5 ve 6. abdomen segmentinden bir çift olarak çýkan tüp þeklindeki Cornicle ile tanýnýrlar. Buradan mumlu madde ve ayrýca anüsten "honeydew" denen artýk madde ve þeker ihtiva eden madde salgýlarlar. Ayný toplulukda, hem kanatlý hem kanatsýz formlara rastlanýr. Ön kanatlar arka kanatlara göre daha büyük olup kanatlarda damarlanma azdýr.

            Yaprak biti türlerinde hayat devresi türlere göre oldukça deðiþiktir. Yýlda partenogenetik birçok döl verirler. Genellikle kýþý yumurta döneminde geçirir, ilkbaharda ve yaz boyunca döllemsiz olarak, sonbaharda ise döllemli olarak çoðalýrlar. Parazitoit ve predatörlerinin bulunmadýðý ve populasyonunun yüksek olduðu yýllarda çok zararlý olurlar. Virus taþýrlar.

            Lachnus pini ;  3-4 mm. çamlarda taze filizlerin iðneleri arasýnda.

            Aphis  fabae   Baklagillerde

            Aphis rosae (Gül biti);  3 mm. kadar güllerde çiçek saplarýyla taze dallarda.

            Aphis pomi- ;Pamuk

            Aphis brassicae  (Lahana biti)

            Eriosoma lanigerum ; Elma aðaçlarýnda zararlý, ezilince kýrmýzý leke býrakýr.

            Myzus persicae ; Sert çekirdekliler özellikle þeftali bahçelerinde ve çiçeklerde zararlý, virus vektörü.

            Chermes  spp.  (Çam biti); Serbest halde veya mazýlar içinde yaþar.

 

            4- Fam.: Phylloxeridae

            Afitlere çok benzerler ancak cornicle, mum borucuklarý yoktur ve kanatlarda damarlanmanýn daha az oluþudur.

            Phylloxera vitifoliae  (Bað flokserasý); Çok yaygýn ve ekonomik önemi olan bir zararlýdýr. Asma kök ve yapraklarýnda beslenir, galler meydana getirir.

           

5- Üstfam.: Coccoidea (Koþniller)

            Çok geniþ bir grup olup çok küçük ve büyük ölçüde özelleþmiþ türler içerir. Koþnil denilen bu grupta, erkek ve diþiler birbirinden çok farklýdýr. Erkekler, diþilerden küçük ve yalnýz ön kanatlarý vardýr. Diþiler kaba yapýlý gözsüz ve kanatsýz olup çoðunlukla bacaksýzdýr. Ergin halde sýrt taraftan salgý maddelerinden meydana gelen bir kabuk þeklinde bir mum tabakasý ile örtülüdür. Erkeklerde aðýz parçalarý dumura uðramýþtýr ve beslenmezler. Abdomen bir çift uzun style þekilli uzantý ile sonlanýr.

            Bu böcekler bitkilerin özsuyunu emerek zayýflamasýna, þekil bozukluklarýna ve kurumasýna neden olurlar. Ayrýca fumajine'de yol açarlar. Sýcak ve nemli yerleri severler.  Döl sayýlarý çoktur.

            Fam.: Diaspididae  (Virgül Koþnilleri)

            Koþnillerin en geniþ familyasý olup türlerin bazýlarýnýn dýþ görünüþü virgüle benzer. Böceklerin üzerinde vücuttan kolayca kaldýrýlabilen bir kabuk bulunur. Diþi böceðin abdomeninin son kýsmý (Pygidium) ve salgý bezleri teþhiste kullanýlýr. Diþilerde gözler,  bacaklar ve antenler yoktur. Erkeklerde kanatlar ve bacaklar geliþmiþtir. Populasyon yoðun olduðunda öz suyunu emerek konukçuyu öldürebilir.

            Diaspis pentagona  (dut koþnili)

            Aonidiella aurantii  (Turunçgil kýrmýzý koþnili)

            Parlatoria oleae  (Zeytin koþnili)

            Quadraspidiotus perniciosus  (San Jose kabuklu biti);  Sert ve yumuþak çekirdekli turunçgillere, orman aðaçlarýna, fundalýklara zarar verir.

 

            Fam.: Coccidae

            Ayrýca kabuklarý olmayan çok sert bir dýþ deri geliþtirmiþlerdir.  Antenleri ufalmýþ yada yok olmuþtur. Bazýlarýnda bacak vardýr. Fumajine neden olurlar. Vücut segmentleri belli ya da dýþarýdan belli olmayabilir.

            Saisettia olea (Zeytin kara koþnili) ; Citruslarda

             Ceroplastes rusci  (Ýncir koþnili)

            Lecanium  türleri birçok bitkide ve seralarda zararlý

            Fam.: Pseudococcidae

            Bu familya türlerinde kabuk veya kalýnlaþmýþ sýrt derisi yoktur. Vücutlarý üzerinde una benzer mumlu maddelerden meydana gelmiþ bir örtü vardýr. Bu nedenle unlu bitler yada mumlu bitler adýný alýrlar. Vücut uzun, oval segmentleri belli ve bacaklar iyi geliþmiþtir. Erginleri hareketlidir. Yumurtalarý pamuðumsu bir salgý içersinde bulunur. Erkekleri kanatlýdýr.

            Pseudococcus citri  (turunçgil unlu biti)

            Pseudococcus adonidum  (Sera unlu biti)

            Fam.: Margarodidae

            Büyük ve yuvarlak vücutlarý segmentlidir. Bir üst familya içersindeki en iri türler bu familyada bulunur. Bu familya türlerine Dev koþniller de denmektedir. (Toprak içerisinde yaþýyanlarý vardýr).

            Icerya purchasi  (Torbalý koþnil);Turunçgillerde

            Pulvinaria floccifera  (Çay koþnili)

            Margarodes tritici  (Buðday köklerinde bulunur)

 

HOLOMETABOLA

15. ORDO : NEUROPTERA  (Sinir Kanatlýlar)

            Oldukça yumuþak vücutlu böceklerdir. Baþta; ip ve kýl þeklinde antenlerle orta büyüklükte petek gözler bulunur. Bazýlarýnda nokta gözler de vardýr.  Aðýz parçalarý çiðneyicidir. Prothoraks hareket edebilir. Kanatlar az çok eþit zar þeklinde ve büyük olur. Kanatlarda çok sayýda enine damar ve boyuna damar görülür. Ön kenarýnda damarlanma merdiven þekli gösterir. Kanatlar dinlenmede vücut üzerinde bir çatý gibi durur. Ön ve arka kanat, þekil ve damarlanma bakýmýndan birbirine benzer. Bazýlarýnýn kanatlarý, kelebeklerde olduðu gibi renklidir.

            Baþkalaþým Holometaboldur. Larvalarý kampodeid'dir. Pupalar genellikle ipeðimsi bir koza ile örtülüdür. Kozalar malpigi tüplerinden salýnan að maddeleri ile yapýlýr. Çoðunluk türlerde, hem larva hem ergin predatördür. Anten biçimi, art kanatlarýn anal bölge biçimi, ocel gözün olup olmamasý prothoraxýn boy durumu, ön bacaklarýn raptorial ,yakalayýcý olup olmamasý, kanat damarlanmasý  familya ayrýmýnda kullanýlýr.

            Fam.: Chrysopidae

             Renkleri genellikle yeþildir. Parlak bakýr renkli gözleri dikkati çeker. Anten filiform, bacaklar normal.Tutulduklarýnda pis koku salarlar, yumurtalarý ince ve uzun bir sap üzerinde bulunur. Erginde larvada çoðunlukla afitler üzerinde predatördür.

            Crysopa perla ; 11 mm.

            Crysopa vulgaris ;  11 mm. Her 2 si de yaprak bitlerinin avcýsýdýr.

 

            Fam. : Myrmeleontidae (Karýnca aslanlarý)

            Antenler uzunca tokmak þeklindedir. Bacaklar normal. Kanatlar uzun, dar ve çok damarlý, abdomen uzun silindiriktir. Yumurtalarýný kum veya yumuþak toprak içine býrakýrlar. Larvalar karýnca ve yaprak biti yakalamak üzere kumda huni gibi çukurlar açar ve bu tuzaklara düþen böceklerin vücut sývýlarýný emerler. Uzun, kuvvetli, orak gibi aðýz parçalarýna sahiptirler.

            Myrmeleon formicarius : Uzunluðu 18-30 mm. oldukça yaygýn bir türdür.

            Fam.: Mantispidae

             Yapýsý peygamber develerine Orthoptera = Mantidae benzeyen bu böceklerde baþkalaþým Hypermatabola þeklindedir. Prothoraks fazla uzamýþ, antenler kýsa ve ön ekstremiteler yakalama bacaklarý ,raptorial  þeklindedir. Ergin predatör, larva örümcek yumurta torbalarý üzerinde parazitikdir.

            Mantis pagana ; 13 mm. larvalarý örümceklerin yumurta keselerine girerek yumurta ve yavrularýný emerler.

 

            ORDO : COLEOPTERA

            Coleopterler boylarý 1 mm ile 13 cm. arasýnda olan büyük renk ve þekil deðiþiklikleri gösteren büyük bir gruptur. Bilinen böcek türlerinin yüzde kýrký bu takýma baðlýdýr. Üst kanatlarý (elytra; tekil eltron) kalýnlaþmýþ derimsi ve ortada vücut üzerinde bir hat boyunca birleþir veya çok kalýn kitinsel yapýdadýr. Alt kanatlar ise zar þeklinde olup az damarlý, uçuþa yarar ve dinlenme sýrasýnda diðerinin altýnda katlý olarak bulunur. Bazý türlerde alt kanatlar geliþmemiþtir. Aðýz parçalarý çiðneyicidir. Mandibleler iyi geliþmiþ olup bazýlarýnda baþ aþaðý doðru uzayarak bir hortum meydana getirmiþ ve aðýz hortumunun ucuna yerleþmiþtir. Baþkalaþým holometabol ya da hypermetaboldur. Larva þekilleri deðiþik tiptedir. Döl sayýlarý yýlda 4 döl ile birkaç yýlda 1 döl arasýnda deðiþir. Çoðunlukla bitkiler üzerinde beslenirler. Bazýlarý predatör, bir kýsmý ise ölü hayvan üzerinde beslenir. Karada serbest vegetasyon üzerinde yaþayanlar olduðu gibi; odun, yaprak ve meyve içinde galeriler açarak yaþayanlar da vardýr. Bir kýsmý toprak altýnda kökler içinde, bir kýsmýda depolanmýþ gýda maddeleri üzerinde bulunurlar.

            1. SUBORDO : ADEPHAGA

            Antenler iplik þeklindedir. Arka koksalar geriye uzayarak 1. abdominal sterniti ikiye böler. Tarsus sayýsý genellikle 5' dir.

            1- Fam.: Cicindellidae (Kum böcekleri)

            Baþ boyun plaðý kadar yada daha geniþtir. Antenler mandible kaidesi üzerinden ve önden çýkar. Parlak metalik renkli ve desenlidirler. Güneþli açýk arazide ve kumluklarda bulunurlar. Mandibleler uzun orak biçimindedir. Bacaklar uzun ve incedir. Uçuþlarý süratlidir ve hýzlý koþarlar. Küçük hayvanlar ve diðer böcekler üzerinde predatördürler. Boylarý 1-2 cm. kadardýr.

            Cicindella campestris ; Madeni renkli, kumlu yerleri sever. Güneþte av gözetirler, vücut uzunluðu 13 mm' dir.

            2- Fam.: Carabidae

            Geniþ bir familyadýr. Baþ boyun plaðýndan dardýr. Vücut koyu renkte ve üstten yassýlmýþ durumdadýr. Antenler, fronsun yan kenarlarýnýn altýndan çýkar. Yani gözler arasýndan mandible kaidesine yakýndýr. Bacaklar uzun ve kalýndýr. Gündüzleri saklanýr geceleri avlanmaya çýkarlar. Predatör ve bitki zararlýsý.

            Calosoma sycophanta ; Týrtýllarý yediðinden faydalýdýr.

            Bu familya içersinde önemli bitki zararlýsý türler de vardýr. Bunlar arasýnda en tanýnmýþ olanlar:

            Carabus spp. ; Tahýl zararlýlarý

            Zabrus spp  ; Bitki zararlýlarý

            II- SUBORDO : POLYPHAGA

            Tarsus ve anten deðiþik þekildedir. Arka koksalar geriye doðru uzamýþ fakat hiçbir zaman 1. abdomen segmentini bölmemiþtir.

            3- Fam.: Staphylinidae

            Elytralar çok kýsadýr. Arka kanatlar, uçmadýðý zamanlarda bunlarýn altýnda birkaç defa enine katlanýr.  Mandibleler ince uzun ve keskindir. Predatör olduklarý gibi bazý türler ölü hayvan üzerinden beslenirler. Abdomen uzundur. Genel olarak siyah veya koyu kahverenklidirler.

            Staphylinus tenebricocus ;  Koyu siyah renkli büyük taþlar altýnda.

            4 - Fam.: Histeridae (Kaplumbaða böcekleri)

            Antenler dirseklidir. Gübrelerde, aðaç kabuklarý altýnda, karýnca

yuvalarýnda yaþarlar. Geniþ oval ve parlak renkli Coleopterlerde elytranýn uç kýsmý düz kesik olup, son 1-2 abdomen segmentini açýkta býrakýr.

            Hister cadaverinus  ;   Gübre içinde veya leþler üzerinde.

            Playsoma compressum ; Vücut uzunca ve çok yassý. Aðaç kabuklarý altýndadýr.

            5- Fam - Silphidae (Leþ böcekleri)

            Ýri yapýlý ve parlak renkli böceklerdir. Çoðu yassý vücutludur. Abdomen 6 segmentli olur. Antenlerinin ucunda 2-5 parçalý bir tokmak bulunur. Çok hareketlidirler. Tehlike anýnda fena kokan bir sývý salgýlar. Leþlerle beslenirler. Yumurtalarýný leþler üzerine býrakýrlar. Çýkan larvalar leþi ortadan kaldýrýr. Birkaçý bitki yer.

            Silpha obscura ; Siyah 13-17 mm þeker pancarýna zarar verir.

 

            6- Fam.: Cantharidae (Yumuþak böcek)

            Vücut ve elitra yumuþak ve uzundur. Tarsus 4 segmentlidir. Pronotum baþýn üzerindedir; fakat baþ  üstten ve önden görülebilir.

            Cantharis  ve Malachius   cinsleri tanýnmýþtýr.

 

7- Fam.: Lampyridae (Ateþ böcekleri)

            Cantharitlere benzerler. Vücudun yanlarý düzdür. Elitralar yumuþak ve abdomen üzerinde gevþek olarak durur. Abdomende ýþýk organlarý vardýr. Pek çoðunda baþ, geliþmiþ pronotumun altýnda gizlenmiþ durumdadýr ve üstten bakýldýðýnda görülmez. Gündüz çiçekler ve küçük bitkilerin üzerinde bulunurlar.

            Lampris nervosa ; Akdenizde.

 

            9 - Fam.: Dermestidae

            Çok zararlý ve ekonomik önemi olan türler içerir. Oval veya silindir þeklinde vücut üzeri kýl veya pullarla örtülü küçük böceklerdir. Baþ thoraksa gömülüdür. Anten kýsa ve ucu topuzludur. Kürk, deri ve postlarý kemirdiklerinden müze örnekleri ve depolanmýþ maddelere zarar verirler. Zarar, daha çok üzeri uzun tüylerle kaplý larvalar tarafýndan yapýlýr.

            Dermestes lardarius  ;  7-8 mm. evlerde

            Anthrenus museorum ;  Müze böceði. Et ve peynir dahil depolanmýþ gýdalarda.

            Trogoderma granarium ; Depolanmýþ hububat zararlýsý

            10 - Fam.:  Ostomidae

            Boylarý 6-10 mm baþ ve pronotumu geniþ koyu renkli böceklerdir. Pronotum ile elitra boyun þekilinde incelenerek birleþmiþtir.

            Tenebrioides mauritanicus ;  Larva tahýl tohumlarý ve tohum içindeki böcekle (Ekin ambar kara böceði, depolanmýþ nisaþtalý maddelere zarar verir).

            11- Fam.: Bostrichidae (Kubbeli böcekler)

            Boylarý 3-12 mm. silindir vücutlu böcekleridir. Baþ aþaðý doðru meyilli, pronotum altýna gizlenmiþ durumda ve üsten bakýldýðýnda zor görülür.

            Rhizopertha dominiea  ;  Canlý aðaçlarda oyarak zararlý.

            Odunlu maddeleri kemirerek toz haline getirirler. Hububatlarla da beslenirler.

            12- Fam.: Anobiidae (Tosvuran böcekleri)

            Silindir þeklinde 2,5 - 6.5 mm. boyunda böceklerdir. Baþ pronotum altýnda bulunur. Antenler testere diþli ve topuzlu yapýdadýr. Odun veya aðaç kabuklarý içinde yaþarlar. Alýnlarýný oduna vurarak ses çýkarýrlar. Tehlikeli hallerde ölü þekli alýrlar. Bazý türleri ilaç ve tahýl enfekte eder. Larvalarý da odun içinde yaþar ve genellikle möbleleri bozarlar.

            Anobium striotum (Saat böceði); Evlerde tahta kýsýmlarýn veya eþyalarýn içinde saat sesine benzeyen sesler çýkarýr. 3-4 mm.

            Lasioderma serricorne  (Sigara böceði); Depolanmýþ tütünlerde, müze ve böcek kolleksiyonunda zararlý.

            Stegobium paniceum (Ekmek böceði) ; Tahýldan ve undan yapýlmýþ besinlerde zararlýdýr.

            13- Fam.: Elateridae (Tel kurtlarý)

            Vücut ince, uzun 12-30 mm. yassý olup genellikle paralel kanatlýdýr. Antenler testereli olur. Prothorax ve mezothorax segmentleri hareket edebilecek þekilde birbirine eklemlidir. Pronotumun arka köþeleri geriye doðru sivri bir diken þeklindedir. Larvalar silindirik þekilleri, sert vücutlarý ile ince tele benzediklerinden bu familyaya "tel kurtlarý" adý verilir. Ergin fitofag, çiçeklerde ve yapraklarda bulunur. Kahverengi ya da siyah böceklerdir. Larva çeþitli bitkilerin gövde ve dallarýnda, toprak altý kýsýmlarýnda galeriler açarak zarar verirler. Galeri kesiti ufak daire biçimindedir, ayrýca diðer böcekleri avlayanlar da vardýr.

            Melonotus rufipes ; Çürümüþ odunlarýn içinde.

            Agriotes lineatus ; Larvalarý sebze ve ekinlere zarar verir.

            14- Fam.: Buprestidae (Süslü böcekler)

            Metalik mavi, yeþil, kýrmýzý renkte veya siyah güzel renkli madeni pýrýltýlý böceklerdir. Parlaklýk özellikle thoraksýn ventrali ile abdomenin dorsalinde göze çarpar. Vücutlarý çok sert olup, pronotum iri, elitra çok sert, kenarlarý paralel olup geriye doðru sivridir. Larvanýn baþý ve vücudu yassý, vücut önü geniþ olduðundan galeri kesiti ovaldýr. .

            Larvalarý aðaçlarda, bazý türler yaprak altlarýnda kemirme yoluyla galeriler açarlar. Galerilerin kesiti ovaldir.

            Memleketimizde en çok zararý görülen cinsler: Agrilus ,   Capnodis,   Julodis

Agrilus viridis; Kayýn süslü böceði

            15- Fam.: Silvanidae - Cucujidae         

             Uzun, yassý ve küçük böceklerdir. Boylarý 3 mm' den kýsadýr. Antenleri topuzludur.

            Bazýlarý aðaç kabuklarýnda, diðerleri depolanmýþ dane ve unlu maddelerle beslenirler. En tanýnmýþ tür:

            Oryzaephilus  surinamensis- (diþli bit) özellikle pirinç

            16- Fam .:  Coccinellidae (Gelin böcekleri)

            Ufak 3-10 mm boyda, yarýmküre þeklinde ve parlak renkli böceklerdir. Antenler 11 segmentli olup topuz þeklinde sonlanýr. Ergin ve larva her ikisi de predatördür. Larvalarý dikenlidir. Yaprak bitleri ve kabuklu bitlerin avcýsýdýr. Bitki zararlýsý olanlar da vardýr. Grup halinde ergin dönemde kýþlarlar.

            Epilachna  genusu diðer böceklerin paraziti

            E.  chrysomelina  - (Karpuz yaprak böceði)

            Rodolia cardinalis  - Diðer böceklerde avcý, biyolojik mücadelede önemli.

            17- Fam.: Tenebrionidae (Esmer böcekler)

            Koyu renkli böcekler olup, karanlýk yerlerde aðaç kabuklarý altýnda yaþarlar. Baþýn yan kenarlarý çýkýntý yaparak antenlerin diplerini örter. Anten 11 segmentli ve gözler genellikle hilal þeklindedir. Bazý türler depolanmýþ gýda maddelerinde zararlýdýr.

            Tenebrio molitor  (Un böceði); Ev, deðirmenlerde.

            Blaps  ;  Evlerde, kara fatma denir.

            Tribolium spp.  Tahýllarda, depo zaralýlarý.

 

 

            18- Fam.: Cerambycidae (Teke böcekleri)

            Büyük ve bazýlarý çok güzel renkli böceklerdir. Fitofagdýrlar. Antenleri vücudun  yarýsýndan bazen de tümünden uzun olur. Yaprak ve yumuþak aðaç kabuklarýný yerler. Larvalar aðaç gövdelerinde daire kesitli galeriler açarak aðaçlarýn kurumasýna sebep olur. Galeriler geniþçe yuvarlak kesitli (Buprestid'lerinki oval Elateridlerin küçük yuvarlak kesitli) larva yuvarlak baþlý uzun, silindirik beyazýmsý ve bacaksýz. Larva geliþmesi 2-3 yýl sürer. Baþ pronotum kadar geniþ.

            Cerambyx dux  - Talaþ kurdu. Meyva aðaçlarýnda

            Oberea linearis  - Fýndýk aðaçlarýnda

 

            19- Fam.: Chrysomelidae (Yaprak Böcekleri)

            Takýmýn en geniþ familyalarýndan. Vücutlarý Coccinellidlerdeki gibi týknaz ve kubbeli ya da Cerambycidae’ye benzer biçimlidir. Antenler nispeten kýsa olup vücut boyunun yarýsýný geçmez. Cerambicid'lerden farklý olarak nadiren vücut yarý boyunu aþar. Yapraklar üzerinde yaþar ve onlarla beslenirler. Larvalar ise yaprak üzerinde, doku içerisinde kökte veya gövdede galeriler açarak beslenirler.

            Agelastica alni ; Fýndýkta

            Leptinotarsa decimlineata ; Patates ve patlýcanlarda, patates böceði.

            Bromius obscurus  ; Asmada zararlý.

            19- Fam.: Bruchidae (Tohum böcekleri)

            5 mm, ufak böceklerdir. Elitra abdomen ucunu kapatmaz. Elitra ve vücut genellikle pullarla örtülüdür. Vücudun ön kýsmý arkasýndan daha dardýr. Baþta hortum uzantýsý var. Larvalar beyazýmsý sarý ve kývrýk durumdadýr. Bacak geliþmemiþtir. Baklagil tohumunda geliþir ve zararlý olur. Erginleri de ayný bitki üzerinde çiçek tozlarýný yer.

 

            Bruchus pisorum ;  bezelyede

            Bruchus lentis ; mercimekte

            Acanthoscelides obtectus ; fasulyede.

 

            20- Fam.: Scarabaeidae (Manaslar)

            Çok geniþ familyalardan biri, büyük, genellikle konvex ve güzel böceklerdir. Antenler yelpaze gibi 8-10 segmentli. Tarsus 5 segmentlidir. Bir kýsmý bitki; diðerleri gübre ve hayvan leþleri üzerinde yaþadýklarýndan iki gruba ayrýlýrlar: Larvalar bitki köklerinde özsuyu ve çürümüþ odunla beslenirler. Birçok üst familyaya ayrýlýrlar.

            Melolontha  spp. ; larva ve ergin çok zararlý (Manas)

            Polyphylla fullo  (Manas) Tahýl zararlýsý.

            Anisoplia  spp.  (Bambul) Tahýl zararlýsý

            Cetonia  spp.

            Popillia japonica - çayýr-fundalýk ve meyve aðaçlarý.

            21- Fam.:  Curculionidae - Hortumlu böcekler

            Anten dirsekli ve ucu topuzludur. Baþ hortum þeklinde uzamýþtýr. Aðýz bu hortumun ucundadýr ve az çok gizlenmiþ durumdadýr. Sadece mandibleler görülür. Bitki ile beslenirler. Bitkilerin çeþitli kýsýmlarý üzerinde yaþar ve çok zararlýdýrlar. Yaþ ve kabuklu meyvelerde bitki dokusu içinde derin delikler açarlar. Diþiler yumurta koyarken de delik açar ve larva meyve içinde geliþerek zarar verir.

            Balaninus nucum - Fýndýk kurdu

            Anthonomus spp. - Fýndýk kurdu, meyve aðaçlarý, pamuk

            Hypera postica - Yoncada

            Calandra granarius  - Buðday biti, depolanmýþ pirinçte.

            Rhynchites  spp. ; Güllerde, meyve hortumlu böcekleri

            Otiorhynchus  ;  Baðlarda (Bað maymuncuðu)

            16. ORDO : DIPTERA  (Ýki Kanatlýlar)

            Yalnýz birinci çift kanatlarý vardýr. Ýkinci çift, halter adýný alan ufak bir yapý þeklindedir. Kanatsýz türleri de vardýr. Genelde ince yapýlý yumuþak vücutludurlar. Anten ya ip gibi uzun, çok segmentli veya üç parçalý, son parçasýnda arista denen dokunma kýlý taþýr. Aðýz parçalarý yalayýcý-emici veya sokucu-emici tiptedir. Ýki büyük petek göz ve üç nokta göze sahiptirler. Holometaboldürler. Larva bacaksýzdýr. Türlerin çoðunun ekonomik önemi vardýr. Bitki zararlýsý türler vardýr, hayvan ve insan saðlýðý için önemli, mekanik ve biyolojik vektörlerin birçoðu bu takým içersindedir.

            SUBORDO - NEMATOCERA (Uzun Antenli)

            Anten bazali iki parçalý, geri kalaný çok segmentlidir (6-40). Pupa mumya tipidir.

            Fam.: Tipulidae  (Bostan Sinekleri)

            Culicidae‘ye yani sivrisineklere çok benzerler, yalnýz onlardan daha büyüktürler. Bacak ince ve uzundur. Su kenarlarýnda, nemli yerlerde bulunurlar. Larva bitkisel çürüklerle beslenir.

            Tipula  spp. ; Çayýr ve ormanlarda görülür.

            Fam.: Culicidae  (Sivrisinekler)

            Uzun, ince vücutlu, dar kanatlý böceklerdir. Larva ve yumurta aquatiktir. Bataklýk ve sucul yerlerde bulunur. Aðýz sokucu-emici (6 iðne) tiptedir. Erkeklerin palpuslarý uzun, anten plumozdur. Kanat damarlarý pulludur. Diþilerde de antenler tüylüdür. Yalnýz diþiler kan emer. Sýtma ve birçok hastalýðýn vektörüdürler. Erkekte anten daha uzun ve daha tüylüdür.

            Culex pipiens ; Ev sivrisinekleri. Diþi suda yüzen yaprak vs' ye sýralý biçimde 200-300 yumurta býrakýr. Larva solungaç borularý ile su yüzüne asýlý durur.

            Culex  türleri, flarial kurtlarýn taþýyýcýsýdýr.

            Anopheles spp ..; Sýtma sivrisinekleri.

            Anopheles maculipennis ; Plasmodiumu insana geçirir. Larva su yüzeyine yatay durur. Solunum borularý yoktur. Solunum plakalarý ile oksijen alýrlar. (Aedes ve Culex cinslerinin solunum borularý olduðu için su yüzeyine dik dururlar.)

            Aedes aegypti ; Tropik ve subtropikte sarý humma ve yellow fever taþýyýcýsýdýr.

            Culex ve Aedes erginleri bulunduðu düzleme paralel, hortum aþaðý eðik, Anopheles   düzleme açýlý, hortum vücuda paralel tutulur.

            Fam.: Phlebotamidae (Tatarcýklar)

            1.5 - 3.5 mm boyundadýrlar. Vücut ve kanatlar sýk kýllýdýr. Mezonotum çok büyük, kambur gibidir. Kanatta 6 tane paralel damar bulunur ve tüylü sineklerdir. Diþi kanla, erkek bitki özsuyu ile beslenir. Güneþ batýmýndan doðuþuna 1- 2 saat faaldirler. Tropik ve subtropiklerde bulunurlar. Kala- azar, Yýl çýbaný etkenlerini taþýrlar.

            Phlebotomus perniosus ; Kala - azar.

            Phlebotomus papataci ; Yýl çýbaný. Tatarcýk ateþinin biyovektörü.

            Fam.: Simulidae  (Kambur Sinekler)

            Küçük, kalýn bacaklý, kanatlarý geniþtir. Erkekler, diþilerden farklý renklerdedir. Diþiler, insan, sýðýr, koyun ve attan kan emer. Afrika ve Meksika'da büyük beladýr. Flarial kurtlarý taþýr. Bunlarda larvalar hayvan ve insanýn göz, kulak, burun ve aðzýndan girip kan emip, doku þiþmesi ve ölüme neden olurlar. Ýnsandan kan emerken akýttýklarý zehirler öldürücü olabilir.

            Similium spp.

            Fam.: Chironomidae

            Vücut küçük ince yapýlý emme hortumu yok. Sivrisinek görüntülü. Erkeklerde antenler demet þeklinde tüylü. Genellikle havada büyük sürüler halinde uçarlar. Sokucu tipte deðildirler. Aquatik larvalarý durgun akan sularda bulunur. Az bir kýsým çürüyen materyalde nemli yaprak altýnda bulunurlar.

            Chironomus spp. ; Su kenarlarýnda bulunur. Larvalar, kanlarýnda hemoglobin olduðundan kýrmýzý renklidir. Balýklar için besin kaynaðýdýrlar.

 

            SUBORDO - BRACHYCERA (Kýsa Antenli Sinekler)

            Antenler kýsa ve genellikle 3 segmentten meydana gelmiþtir. Sonuncu segment iri olup üzerinde bir kýl (Arista) ya da uzantý (Stylus) bulunur. Genellikle nokta gözler vardýr.

            Fam.: Tabanidae (At sinekleri)

 

            Geniþ baþlý, büyük ve kaba yapýlý sineklerdir. Kanatlarý kuvvetlidir ve çok iyi uçarlar. Gözler büyük ve genellikle bantlý olur. Nemli yerleri severler. Hortum kalýn ve etlidir. Bir diþi ortalama 400-500 yumurta býrakýr ve larvalarý suda veya rutubetli yerlerde bulunur, böcek larvalarýný yerler. Erkekler polen ya da nektar ile beslenir. Diþiler kan emer, sýk sýk hayvanlar ve hatta insanlara saldýrýrlar. Ýki cinsiyet birbirinden göz farký ile ayýrd edilir. Gözler erkeklerde birbirine çok yakýn, diþide uzaktýr. Hayvan ve insanda hastalýk taþýyýcýsýdýrlar. Aç kalýnca birbirine saldýrýr. Hortuma bulaþan kanla insan ve evcil hayvanlarda þarbon, brucella, tularemi, at vebasý bulaþtýrýr.

            Tabanus bovinus  (Sýðýr sineði); 18-20 mm. At ve sýðýrlarda göz ve kulaklarýna saldýrýrlar.

            Chrysops spp . ; Türleri insan ve büyük evcil hayvanlara saldýrýrlar. Afrika' da Tularemia, Trypanosomalarýn vektörü ve Anthrax hastalýðý taþýyýcýsýdýr.  Flarial kurtlar da Tabanidlerle taþýnýr.

 

 

            Fam.: Syriphidae

 

                        Ýlk bakýþta arýyý andýran bu sinekler orta boyda ve canlý renklidirler. Gözler ve baþ bazýlarýnda thorakstan daha geniþtir. Kanatlarda media ile radius arasýnda boyuna uzanan bir kývrým yer alýr. Abdomende açýk renkli enine þeritler bulunur. Süratli uçar. Polen ve çiçek balý ile geçinirler.

            Larvalarý alaca kahverengi veya kirli yeþildir. Genellikle yapraklar üzerinde veya çürük odunlarda yaþar. Yaprak biti ve koþnillerle beslenirler. Yaprak bitleri ile beslenen bir larva geliþmesi süresince (7-15) gün aþaðý yukarý 400 yaprak bitini yok eder.

            Eumerus  cinsine baðlý türler zararlý, Syrphus  cinsine baðlý türler avcýdýr.

 

            Fam.:  Asilidae (Yýrtýcý sinekler)

            Baþ geniþ ve kýsadýr. Baþýn tepesi gözlerin arasý çukur, gözler fýrlaktýr. Bacaklarý uzun kuvvetli ve çok tüylüdür. Predatör sinekler, böcekleri havada yakalayýp vücut sývýlarýný emerler. (Çekirge, yusufcuk, yaban arýsý) ve diðer sinekleri avlarlar. Yakalandýðýnda acý vererek ýsýrýrlar. Larvalarý toprakta yaþar. Bir kýsmý arýlara benzer.

            Asilus (Pomponerus) erax

            Fam.:  Chloropidae (Ekin sinekleri)

            Ufak yapýlý sineklerdir. Kanatlarý pek geniþ deðildir. Larvalarý uzundur. (Çoðu bitkiler) özellikle ekinlerde büyük zarar yaparlar.

            Oscinella frit. Ekinlerde

            Fam.: Tephritidae (Meyve sinekleri)

            Çoðu küçük ve güzel renkli sineklerdir. Kanatlarý üzerinde þerit veya lekelerin bulunuþu ile tanýnýrlar. Vücut üzerinde de lekeler bulunur. Yumurta koyma borusu uzundur. Bazý türlerde vücut boyu kadar olabilir. Vegetasyon üzerinde bulunurlar.

            Larva kýsa boylu ve kalýn derilidir. Mandibulalarý kuvvetlidir. Çoðunluk meyva içerisinde yaþar, tünel açarak zarar yaparlar. Ayrýca yaprak dokusu içerisinde de yaþar ve zarar yaparlar. Yaprak dokusu içerisinde yaþayanlar olduðu gibi çiçek içerisinde beslenenler ve bitkilerin gövde veya kökünde ur meydana getirenler de vardýr.

            Ceratitis capitata   (Akdeniz meyve sineði), Yumuþak çekirdekli meyveler, elma vs.

            Dacus oleae   (zeytin sineði)

            Rhagoletis cerasi   (Kiraz sineði)

            Myiopardalis pardalina   (Kavun sineði)

            Fam.:  Agromyzidae (Yaprak oyucu sinekler)

            Çok ufak 2-4 mm. ve geniþ kanatlý sineklerdir. Renk siyah ya da sarýmsýdýr. Larvalarý silindir þeklinde ve arka kýsýmlarý küttür. Yaprak dokusu içerisinde tünel açarak beslenirler.

            Agromyza  ve Phytomyza çeþitli bitkilere zarar verirler.

            Fam.:  Drosophilidae (Sirke sinekleri)

            Boylarý 1-5 mm. olabilen küçük sineklerdir. Sirke veya çürük meyva gibi ekþi kokularýn bulunduðu yerlerde toplanýrlar. Larvalarý çürümekte olan bitkisel maddeler ve çöp çukurlarýnda yaþar.

            Drosophila ; Kýsa hayat dönemi kolayca üretilebilmesi ve iri kromozomlarý nedeni ile çeþitli türleri genetik çalýþmalarýnda kullanýlýr.

            Fam.:  Muscidae (Karasinek, ev sinekleri)

            Vücutlarý bol kýllýdýr. Bazýlarý kan emer, insan ve hayvanlarda önemli hastalýklarý bulaþtýrýrlar.

            Musca domestica (Ev sineði); kül renginde toraksta siyah renkli 4 boyuna þerit bulunur. Dizanteri, kolera, anthrax, konjüktivit formlarý ve tifo bulaþtýrýr ve Oxyuris sp. yumurtalarýný geçirir.

            Muscina stabulans  (ahýr sineði)

            Dynellia cadaverina  (Leþ sineði)

            Stomoxys calcitrans (baldýr sineði) Uzunluðu 6 mm. Görünüþ ev sineðine benzer. Duvarda baþý yukarý doðru, ev sineði baþ aþaðý durur. Hem erkek hem diþi insan ve evcil hayvandan kan emer. Larvalarý gübrelerde yaþar.

            Glossina (Çeçe sineði) spp.

            Glossina morsitans  -Nagana hastalýðýný geçirir

            Glossina palpalis  ; uyku hastalýðýný taþýr-Orta Afrika’da.

            Fam.: Sarcophagidae (Et Sinekleri)

            Calliphoridlere benzerler ve yaþamlarý da aynýdýr. Ergin diþi canlý doðurur, yine larvalar hayvan derisi üzerine býrakýlýr ve leþle beslenir. Bir kýsmý parazittir. memelilerde (insanda) parazittir.

            Fam.: Anthomyiidae  (Sebze sinekleri)

            Muscidae familyasýna yani karasineklere çok benzerler. Tek farký kanatlarda    R-5 hücresinin açýk olmasýdýr ve yapý olarak daha ufaktýrlar. Birçoðunun larvasý bitki ile beslenir diðerleri ölü hayvan artýðý, bir diðer kýsmý parazittir.

            Pegomyia  (Pancar sineði)

            Phorbia brassicae  (Lahana sineði)

            Phorbia platura (Kabak sineði)

 

 

            Fam.: Tachinidae (Asalak sinekler)

            Bir kýsmý sineklere diðerleri de arýlara benzerler. Çok geniþ bir familyadýr. Erginlerin vücudu üzerinde çok sayýda kýl bulunur. Bütün türlerin larvalarý diðer böceklerde asalaktýr (Lepidoptera, Hemiptera, Orthoptera). Yumurtalarýný konukçu üzerine depo ederler ve çýkan larva konukçuyu delerek içeri girer ve yer. Diðer bir kýsmý da yumurtayý araziye býrakýr ve çýkan larva öylece geliþir.

            Tachina larvalarý kelebek týrtýl ve pupalarýnda parazitoittir.

            Dexia   spp.        Theresia   spp.  

         Fam.: Calliphoridae

            Büyüklükleri karasinek kadar veya daha iri olurlar. Parlak renkli (madensel) renkleri ile kolaylýkla tanýnabilirler.

            Yumurtalar ölü hayvan üzerine konur. Larvalarý leþ, pislik, ve çöp içersinde yaþar. Hastalýk taþýyýcýsýdýrlar. Lucilia ve Phormia tanýnan cinsler.

            Fam.: Hypodermatidae (Büvelekler)

            Bir önceki familyaya çok benzer. Hayvanlarýn sindirim organýný delip deri altýna girerek orada yerleþir.

            Hypoderma bovis - Sýðýrlarda parazit

Hypoderma lineatum - Sýðýrlarda geliþme sonunda deriyi delip çýkarlar.

            Fam.: Oestridae

            Ýri yapýlý ve biraz arýlara benzerler. Larva parazittir. Erginde hortum yok, kan ememezler. Larvalarý büyük ve küçükbaþ hayvanlarda asalaktýr.

            Oestrus ovis -Koyunlarýn genzinde (Vivipar larva hayvanýn burun deliklerinden girer)

 

 

            Fam.: Gastrophilidae

            Genel görünüþü ile bal arýsýna benzerler. Yumurtalarýný hayvanýn ayak veya omuzuna koyar. Atlar için tehlikeli olup larva sindirim sisteminde çeþitli kýsýmlarda yaþarlar. Pupa olmaya hazýr olduklarýnda sindirim sistemini terk ederek toprakta pup olurlar.

            Gasterophilus intestinalis   (Midede)

            Gasterophilus nasalis   (12 parmak baðýrsaðýnda)

 

       ORDO: SIPHENOPTERA

            Boy maksimum 5 mm' dir. Sekonder olarak kanatsýzdýrlar. Vücut lateral olarak büyük ölçüde basýktýr. Baþ, thoraxa çok geniþ yüzeyle baðlanýr. Baþýn arka kenarý ile thorax segmentinde, dikenden meydana gelen diken tarak sýralarý yani ctenidiumlar yer alýr. Anten kýsa 3 parçalý; baþta küçük bir çukurda saklýdýr. Petek gözler genelde yok. Bazýlarýnda iki nokta göz vardýr. Aðýz parçalarý 3 iðneli delici - emicidir. Thorax segmentleri hareketlidir. Bacaklar çok uzun ve coxa büyük ölçüde geliþmiþtir. Her iki cinsiyet de kan emer. Hastalýk vektörüdür. Holometaboldür. Larva beyazýmsý, ayaksýz, seyrek tüylüdür. Vücut sonunda bir çift çengel taþýr Bu gruptan;

            Fam-Pulicidae

            Pulex irritans; Ýnsan piresi, plag  taþýyýcýdýr. Ýnsan ve hayvandan kan emer. Ve bazý etkenleri taþýmalarý nedeniyle önemlidir. Erkek 2-2,5, diþi 4 mm boyutundadýr. Ýnsan dýþýnda köpek ve kediden de kan emer. Bir diþi 20 yumurta býrakýr. Yumurtadan 6-12 ayaksýz larva çýkar.

            11 gün-koza örer

            11-20 gün ergin pire

            Ctenocephalides canis  (köpek piresi) ; kýzýlkahve rengindedir.

            Ctenocephalides felis  (kedi piresi)

            Cerotophyllus avium  (kuþ piresi) - Ýnsan

            Cerotophyllus fasciatus   Fare ve sýçan, Trypanasoma, veba vektörü.

            Xeaophylla cheopis ; Sýçandan kan emer. Veba taþýr (Pasteurella pestis ). Tifus de taþýr.

            ORDO: HYMENOPTERA (Zarkanatlýlar, Arýlar)

            Baþý kýsa, geniþ ve serbest genelde, thoraxa ince boyun gibi incelerek baðlanýr. Baþta 2 petek, 3 nokta göz bulunur. Anten iplik gibi, dirsekli, topuzlu ya da taraklýdýr. Aðýz çiðneyici veya yalayýcý-emici tiptedir. Kanat iki çift, zar gibi þeffaf, az damarlý. Arka kanat ön kanada benzer, daha küçük. Arka kanat ön kenarýnda bulunan bir sýra çengel biçimli kýl yani retinaculum ile ön kanadýn alt kenarýna baðlanýr. Ekstremiteler yürüme bacaðý þeklinde. Tibialar mahmuzlu, tarsuslar 5 segmentli ve 2 çengelli, mahmuzlar baþ, göz ve antenleri temizler. Abdomen ya bütün geniþliði ile thoraxa baðlanýr (Symphyta alttakýmý) ya da çoðunda pupa teþekkül ederken 1. ve 2. abdomen segmenti arasýnda bir boðum oluþur (Apocrita alttakýmý). Yani abdomen dar bir belle thoraxtan ayrýlýyormuþ gibidir ve ovipozitör çok iyi geliþmiþtir. Yüksek organizasyonlu, evrimli gruplarda ovipozitör sokucu iðne þeklindedir. Holometabol böceklerdir. Bir kýsým larva týrtýl þeklinde, kelebek larvasýna benzer ancak bu grupta 5 çiftten fazla proleg oluþu (larva) ve kelebek larvasý ayaklarý altýndaki krochet denen diken sýralarýnýn Hymenoptera‘da olmayýþý ile ayrýlýrlar. Symphytada larva genellikle serbest yaþar, yaprakla beslenir, proleg geliþmiþtir. Apocrita'da larva ayaksýz (parazit) Avcýlýkla, çiçeklerle veya polenle beslenir. 86 000 türe sahip Hymenoptera takýmý thoraxýn abdomene baðlanýþýna göre 2 alt takýma ayrýlýr.

            1. SUBORDO : SYMHPYTA (Thorax abdomene geniþliðince baðlanýr)

            Bitkilerin dýþ yapraðýný yerler. Ovipozitor geliþmiþtir. Yumurta bitki dokusu içine  konur.

         Fam.: Cimbicidae

             Ýri vücutlu. Anten topuzlu. Larva aðaç yapraðý yer.

            Cimbex quadrimaculata ; Badem arýsý

            Fam.: Pomphilidae

            Að ve yaprak arýlarý 15 mm’den küçük. Yaprakta að ören ya da yaprak büken arýlar olarak tanýnýr.

            Neurotema floviveutris ; Armut, elma aðaçlarýnýn yapraklarýný büker ve yer.

            Fam.: Tentredinidae (testereli arýlar)

            Abdomen geniþ ve kýsa. Diþi de testereli bir yumurta dikeni mevcut. Parlak renkli 20 mm den küçük  ve larvalarý meyveleri oyarak beslenir.

            Hoplocompa spp.;  Meyve testereli arýlarý; Elma, armut, erik.

            Fam.: Cephidae

             Saparýlarý, ince uzun. 10 mm boyda,

            Cephus pigmeus ; Ekin sap arýsý. Diþi yumurtalarýný buðdaygillerde sap ve dallara koyar, larva burada geliþir, bitkide dane oluþumu engellenir.

           

            2. SUBORDO : APOCRITA

            Abdomenin thoraxa ince bir sapla baðlanmasýyla diðer alttakýmdan  ayrýlýr. Bu durumda thorax 4 segmentli gibi görülür. Ýlk abdomen segmenti thoraxa baðlanmýþ, gerisi sap gibi uzamýþtýr. Ovipozitor bazýlarýnda çok geliþmiþ ve sokucu iðne þeklini almýþtýr. Larvalar genelde ayaksýz kurt þeklinde, çoðu bitki ile beslenir, diðerleri asalak veya avcýdýr. Erginleri çoðunlukla çiçekte beslenir, az kýsým diðer böceklerde asalaktýr. Bazý gruplarý, sosyal yaþayanlarý kapsar.

            Fam.: Ichneumonidae (asalak arýlar)

            Erginlerin yapýsý, rengi, büyüklükleri çok deðiþiktir. Abdomen uzun, 2. ve 3. segmentleri birbirine hareketli biçimde baðlý. Ovipozitor çok uzun hatta bazen böceðin vücudundan da uzundur. Yumurtalarýný diðer böceklerin larva yada pupa hatta yumurtalarýnýn içine býrakýr. Yumurtadan çýkan larva diðer böcek gruplarýnda ve örümceklerde parazittir.

            Ichneumon spp.;  Larvalarý, kelebek larva ve pupasýnda parazittir.

            Aphioltes manifestaton; Coleoptera pupalarýnda asalaktýr. 24-30 mm boyda.

            Fam.: Braconidae

             Antenleri kýl þeklinde ve uzundur. Ichneumonidlere benzerler ancak ön kanattaki damarlarý azalmýþtýr, yine Ichneumonid'lerden farklý olarak 2 ve 3. abdomen segmentleri hareketli deðil. Larvalarý diðer böceklerin larva ve pupasýnda parazittir.

            Bracon spp. ; Larvalarý, Coleopter ve kelebek larvasýnda parazit.

            Üstfam.: Chalcidoidea

            Küçük, yeþil madeni renkli. Anten kýsa ve dirsekli. Ön kanatlarda kenar lekesi yok. Larvalarý diðer böceklerin larva, pupa, yumurtasýnda parazittir. Diðer bazý gruplarý, tohum veya bitki saplarýnda zararlýdýr. Kanatda damarlanma körelmiþ, çok az veya yok.

            Torymus spp.;  Larvalarý gülde zararlý.

            Fam.: Formicidae  (Karýncalar)

             Anten dirsekli, pronotum çok büyük. Abdomenin 1. ve 2. segmenti dik duran pul þeklinde zehir bezlerinin salgý yerlerini içerir, buradan karýnca asidi salgýlanýr. Boylarý 2-18 mm. Kutup bölgesi dahil kosmopolit bir familyadýr. Tür sayýsý 3500. Bu gruba özgü sosyal yaþam sözkonusudur. Koloni fert sayýsý birkaç bireyden binlerce bireye kadar deðiþir. Bir karýnca cemiyetinde erkek, diþi ve iþçi (kanatsýz) olmak üzere 3 tip fert bulunur.

            Formica rufa

            Fam.: Apidae

            Vücut çok kalýn. Pronotum yanlara dönerken kanat dibine ulaþmaz. Arka bacakta tibio-tarsus geniþ. Birinci tarsus segmentinin iç tarafý fýrça tüylüdür. Arka bacaktaki ve karýn tarafýndaki tüyler polen toplamaya yarar. Çoðunlukla soliter bir kýsmý cemiyet halinde yaþar. Bunlar erkek, diþi ve iþçi bireylerdir. Kuluçka odalarýný deri bezlerinden salýnan balmumuyla yaparlar. Kurulmuþ cemiyet bir senelik veya devamlýdýr. Bu grup soliterler ve sosyaller olarak ayrýlýr.

            Andrena spp. (soliter)

            Bombus spp. (sosyal) bombus arýlarý. Yuva toprak kovuklarýnda. Larva polen ve balla beslenir. Tozlaþma olayý için en önemli gruplardandýr.

            Apis spp. (Balarýsý), A. mellifera ;  Erkeklerin abdomeni kýsa ve geniþ, petek göz büyüktür. Kraliçe abdomeni dar ve uzun; iþçiler çok küçük ve ince, arka fibia dýþ tarafý kýllarla çevrili bir çukur sepet içerir.

            ORDO : LEPIDOPTERA

            Vücutta bulunan pullarýn oluþturduðu güzel renk desenleriyle dikkat çekip tür zenginliði açýsýndan Coleoptera' dan sonra  2. en geniþ takýmdýr. Küçük ve çok hareketli olan baþta, yarým küre þeklinde petek göz ve 2 nokta göz vardýr. Antenler çok deðiþik olup kýl, iplik, testere, tarak, tokmak tipleri görülür. Aðýz yalnýzca polenle beslenen Micropterygidae grubunda çiðneyici, diðerlerinde emicidir. Kanatlar geniþ membran, az damarlý kiremit gibi birbirini kýsmen örten mikroskobik pullarla kaplý olup kanat damarlanmasý familya ayrýmýnda kullanýlýr. Pullar yassýlmýþ tüylerdir. Genelde ön kanat arka kanattan büyüktür. Bu takýmý bir kýsým taksonomist JUGATAE ve FRENATAE alt takýmlarýna ayýrýr. Bazýlarý ise RHAPALOCERA ve HETEROCERA olarak ayýrýr. Rhapolocera kelebekleri içerip, bu grupta anten topuzlu, iki kanadý birbirine tutturan kýllar (frenulum) yoktur.

           

Fam.: Tineidae (Güveler)

            Kanat dar, kenarýný  saçak oluþturan tüyler çevreler. Kumaþ ve depolanmýþ tahýlda zararlýdýrlar.

            Tinea granella ; Ekin ambar güvesi

            Tineola bisselliella ;  Elbise güvesi

           

Fam.: Psychidae

            Emme hortumu körelmiþ. Diþi kanatsýz, ayaksýz, erkek daha küçük (cinsel dimorfizm), daha koyu rekte, daha týknaz. Larvalar yapraklarý kese þeklinde baðlayýp evcik yaparak pupa dönemini geçirir. Bazý türler diðer böceklerde parazittir.

            Fam.: Tortricidae (Yaprak bükenler)

            Ön kanat uzun ve uçta kesik. Kenarlarda kýsa saçaklý. Týrtýllar að telleriyle sardýklarý yapraklarýn içinde, meyvelerde, sap ve köklerde meyve aðaçlarýnýn herbir aksamýnda zararlý olur.

            Tortrix viridana ; Meyve aðaçlarýnda, meþe aðaçlarýnýn yapraklarýný kývýrýr.

            Archips coccocia;   Meyve aðaçlarýnda zararlýdýr.

            Fam.: Olethreutidae

            Meyve içi kurtlarý, Tortricidlere çok benzer, larva meyve içinde yaþar. Ufak, gri veya sarý renkli kelebeklerdir. Kanatlarýn üzerinde þerit veya benekler görülür. Meyva dökümüne neden olduklarý gibi sürgün ve yapraklarý da yerler.

            Carpocapsa pomonella ; Elma ve armutta yumurtadan çýkan larva meyveyi oyup çekirdeðe dek gelip beslenir.

            Grapholita furebrane ; Erik ve diðer sertçekirdeklilerde zararlýdýr.

            Fam. Yponomeutidae

Yponomenta malinellus ; Gümüþi, gri-beyaz renkli küçük kelebeklerdir. Kanatlarda ufak siyah benekler yer alýr. Elmaya zarar verir.

            Fam.: Cossidae

            Kalýn büyük kelebeklerdir. Týrtýllar büyük bitkilerin, özellikle aðaçlarýn gövdesi içine girip odun kýsmýný oyar.

            Cossus cossus ; Bu grubun en büyük örneðidir. Kanat açýklýðý 8,5 cm. Söðüt, kavak ve bazen meyva aðaçlarýnda zararlýdýr.

            Zenzera pyrina ; Elma, armut, ýhlamur aðaçlarýnda zararlýdýr.

            Fam.: Pyralidae

            Çok geniþ bir grup, alt familyalar halinde incelenir. Üst kanat uzun, üçgen þeklinde. Arka kanadýn uçlarý daha yuvarlaktýr. Kanatlar dinlenirken çatý gibi tutulur. Bu familya' ya özgü olarak labial palpus uzun ve çýkýntýlýdýr. Týrtýllar bitki ve kuru yiyecekler içinde beslenir, að telleriyle bitkiyi sarýp tüneller açar.

            Galleria mellonella ; Týrtýllar kovanda balmumu yer

            Ephestia kuhniella ; Un güvesi, depolanmýþ tahýlda.

            Fam.: Arctidae  (Çadýr týrtýllarý)

            Genelde büyükçe boyuttadýr. Çoðunun kanat ve vücudunda canlý renkli leke ve þeritler bulunur. Larva yeþilimsi açýk çok sýk kýllarla örtülüdür. Aðaçlarda að oluþturup özellikle yaprak ve sürgünde zararlýdýr.

            Arctia villica ; Aðaçlarda zararlýdýr.

            Fam.: Geometridae (Mühendis týrtýllar)

            Sekiz alt familyaya ayrýlýr. Çok zengin, çok güzel kelebeklerdir. Kanatlarý geniþ, açýk renklidir; ocel yoktur. Cinsel dimorfizm gösteren bu grupta diþi kýsa kanatlý veya kanatsýz, erkek de anten çift taraklýdýr. Gece faaldirler. Bazý türlerde larva ince dal parçasýna benzer, bu grup meyva aðaçlarýnýn yapraklarýnda zararlýdýr.

            Erannis  spp.     Biston  spp.     Boarmia  spp.

 

            Fam: Noctuidae (Bozkurtlar, Toprak kurtlarý)

            En geniþ familyadýr. Gece ýþýða gelirler. Çoðunlukla orta boyda, esmer gri, üst kanatta teþhiste faydalanýlan açýk renk desenler mevcut. Týrtýl az kýllý, çýplak donuk renkli. Yapraklarla beslenirler. Diðer bazýlarý oyucudur. Bazýsý da meyvelerle beslenir. Çeþitli bitkilerde çok zararlý, önemli tahýl zararlýsýdýr.

            Spodoptera exiqua  ;  Çizgili pamuk týrtýlý

            Heliothis  armigera :  Yeþil kurt ; pamuk zararlýsý

            Heliothis zea   ;  Polifag, mýsýr, pamuk, tütün de zararlý.

            Agrotis spp.  ; Birçok kültür bitkisinde zararlýdýr.

            Fam. Bombycidae (ipek böcekleri)

            Vücut kaba yapýlý. Ergin beyazýmsý krem renginde. Ön kanatlarda esmer çizgiler yer almýþ. Ergin beslenmeyip çok yavaþ uçabilir. Diþiler 200-300 yumurta býrakýr. Larva, dut yapraðý ile beslenir. Uzunluðu 350 m. olabilen bir tek ipek telden ördüðü koza içinde pupalaþýr. Ýpek bu kozanýn iþlemesiyle elde edilir.

            Bombix mori   (Ýpek böceði)

            Fam.: Saturnidae (Tavus kelebekleri)

            Kalýn vücutlu ve tüylüdürler. Gece faaldirler. Kanatlarý büyük, açýklýðý 25 cm'i geçer. Kanatlarýn üzerindeki iri göz lekeleriyle tavus kelebeði adýný alýr. Anten 2 çift taraklý olup diþi'de daha da tüylüdür, tavuk tüyü gibi. Ergin beslenmez, hortum körelmiþ. Týrtýllar çok iridir.

            Malacosoma neustria ;   Aðaçlarda zararlýdýr.

 

            Fam.: Papillionidae (Kuyruklu kelebekler)

            Orta-iri boyda. Genelde arka kanadýn geri kenarý kuyruk þeklinde bir uzantýnýn (Ml damarý) bulunmasýyla tanýnýrlar. Týrtýllarýnda özel koku yayan organlar vardýr. Genelde aðaç yapraklarýný yer.

            Papillo machaon  ;  6.5-8 cm.

            Papillo podelirius  ; Sert çekirdekli meyve aðacýnda yapraklarý yer.

            Fam.: Pieridae (Beyaz Kelebekler)

            Beyaz, kükürt renkli. Siyah noktalý, orta büyüklükte, ince yapýlý kelebekler. Abdomenleri ince uzundur. Kültür bitkisi, bahçe bitkilerinde bulunurlar. Larva yeþil bitkiyi yer.

            Pieris brassica  Lahana kelebekleri. 6 cm geniþliðindedirler.

            Pieris rapae  Küçük lahana kelebekleri

            Fam: Nymphalidae (Alaca kelebekler)

            Bu grup birinci çift bacaklarýn dumura uðramasýyla tanýnýr. Kanat kenarlarý týrtýllý, renkler alacalýdýr.

            Vanessa spp.