YARARLANILAN KAYNAKLAR
Insect Physiology /
1984 /
V.B. Wigglesworth
The Insects: Structure and Function / 1998 / R. F.
Chapman
Borror
and DeLong's Introduction to the Study of Insects / 1989 /
Donald J. Borror, Norman F. Johnson and Charles A. Triplehorn
BIO -404- GENEL ENTOMOLOJi
Entomoloji genel olarak "Böcekler bilimi"
anlamýna gelir. Esas olarak, entomoloji zoolojinin bir dalý ise de yeryüzünde
mevcut hayvan türlerinin 4/5' inden fazlasýný oluþturan böcekler ekonomik
önemleri nedeniyle de ayrý bir bilim olmuþtur.
Böceklerin Sistematikteki Yeri: Böcekler (Classis:
Insecta) Arthropoda filum'una baðlýdýr (Arthros: eklemli, eklem, oynak; podos:
bacaklýlar).
Arthropoda Filumunun Genel Karakterleri:
1. Bilateral
simetrilidirler.
2. Heteronom metamer(segment)'lidirler. Annelid'lerin
aksine, vücudu oluþturan segmentler ödevlerine göre gruplaþarak özel biçimler
gösterirler ve vücut birbirinden ayrý bölgelere bölünür. Bu bölgeler:
baþ:
cephalo,
göðüs: thorax,
karýn: abdomen' dir.
Ancak bu
bölgeler bazý gruplarda birbirine kaynaþmýþ olabilir.
3. Vücut,
kitin'den oluþan bir dýþ iskelet ile kaplanmýþtýr. Bu kabuk þeklindeki sert
yapý, harekete engel olmamak için segmentler arasýnda incelir ve bir eklem
derisi halini alýr. Büyüme sýrasýnda zaman zaman dýþ iskelet atýlarak
yenilenir.
4. Arthropodlarda
esas olarak her segmentten bir çift eklemli ekstremite çýkarsa da çeþitli
geliþmeler sonucunda, Arthropoda filumunun her sýnýfýnda ekstremite sayýsý
deðiþmiþtir.
5. Bu grupta
kaslar, omurgalý iskelet kaslarýnda olduðu gibi, enine çizgili tiptedir.
6. Arthropodlar iç
morfolojileri ile ele alýnýrlarsa, sindirim sistemi aðýzla baþlar anüsle
sonlanýr. Barsak kanalý ön, orta ve art barsak olmak üzere 3 ayrý bölümden
meydana gelir. Sölom boþluðu küçülmüþtür. Hemosöl dolaþým sisteminin
bir kýsmýný oluþturur. Dolaþým
sistemi açýktýr. Kan kýsmen damarlarda kýsmen de vücut boþluklarýnda
(lagün=haemocoel) dolaþýr. Kalp genelde boru þeklinde ve sýrttadýr (parazit
formlar hariç). Boþaltým organlarý çeþitlilik gösterir; maksil bezler, anten
bezler, koksal bezler veya malpiki borucuklarý þeklindedir. Solunum solungaç,
boru veya kitap þeklindeki trakelerle ve bazý durumlarda bütün vücut
yüzeyi ile de yapýlýr. Sinir sistemi baþta bir serebral ganglionla baþlar;
ventralde bulunan sinir kordonlarý ip merdiven þeklindedir. Ayrý eþeyli
hayvanlardýr. Ancak bazý türlerde partenogenetik çoðalma yani döllenmeden yavru
meydana getirme görülür.
Böceklerin
Kökeni ve Evrimi
Prekambriyumdan önce monofiletik ikiz grup oluþturan
Mandibulata, Crustacea ve Tracheata (Myriapoda ve Insecta) < büyük bir
olasýlýkla suda yaþayan ve spermalarý spermatofor içinde toplanan ana kök daha
sonra ikiye ayrýlmýþ, bir grubu sularda kalarak Crustacea'yý (kabuklular),
ikinci grup karaya çýkarak Tracheata'yý meydana getirmiþtir >
prekambriyumda ayrýlmýþtýr. Tracheata'ya geçiþ sýrasýnda, ikinci maksil,
labium halinde kaynaþarak bir aðýz boþluðu meydana gelmiþ, ikinci
antenler körelmiþ, gövde segmentlerinin çoðunda birer çift stigmayla
birlikte trake sistemi oluþmuþ, boþaltým organlarýndaki deðiþiklikle
körelen anten ve kabuk bezlerinin yerine barsak çýkýntýlarýndan oluþan
Malpiki tüpleri meydana gelmiþtir. Ýki kardeþ grup olan Myriapoda ve
Insecta ayrýldýklarýnda, baþlangýçtaki temel yapýlarýný (mandibul
eklemleri, abdominal üye kalýntýlarý ve trake sistemi, Symphyla
(Myriapoda), Diplura ve Thysanura'da (Insecta) bu ortak
özellikler görülür) gösterirken, Myriapodlar saklanarak yaþamaya uyum yaptýðý
için, bileþik gözlerini kaybetmeye baþlamýþ ve saklanmaya uyum yapacak yassý
vücut þeklini kazanmýþlardýr. Buna karþýn böcekler serbest yaþama uyum yaparak
gövdenin, üç thoraks, onbir abdomen segmentinden yapýlý olmasý, göðüsteki
kaslarýn hareketi, abdomendekilerin sindirimi saðlayacak biçimde
yoðunlaþmasý, thorakstaki paranotal loblardan kanat oluþmasý ve abdomen
bacaklarýnýn körelmesiyle Tracheata'dan farklýlaþmýþtýr.
En ilkel böceðin, Chilopoda'ya
benzer bir atadan kök alarak geliþtiði düþünülür. 3 segmentli thorax ve
her segmentte birer çift bacaðý olan bu
yaratýðýn abdomen üyeleri muhtemelen yoktur veya körelmiþtir. Bu
formlarda yavrular, erginden görünüþ olarak çok az farklýdýrlar.
Kanatlar henüz oluþmamýþtýr. Kanatsýz olan bu beþ ilkel böcek takýmýna (ordo) Apterygota
diyoruz. Beþ Apterygot takýmdan en primitif olaný Diplura'dýr ve
tahminen Collembola ile Protura takýmlarý da Diplura ya benzer bir atadan
kök almýþtýr. Bu takýmlarda tibia ve tarsus kaynaþmýþ, abdomendeki stigmalar
ise körelmiþtir. Birçok ortak köken özellikleri olmasýna raðmen Collembola
ve Protura birbirine hiç benzemeyen böcekler þeklinde
geliþmiþlerdir. Protura’da anten körelmiþ ve ön bacaklar bir çift
anten þeklini almýþtýr. Collembola'da ise abdomen segmentleri sayýca dumura
uðramýþ (Protura'da 11, Collembola'da 6 segment) ve 4. abdomen segmentine ait
dejenere bacak, zýplama organý (furcula) þeklinde geliþmiþtir. Bu üç
takýmda da aðýz çukurunun yanlarý kaynaþarak birleþmiþ ve aðýz parçalarýnýn
etrafýný çeviren bir boþluk meydana getirmiþlerdir. Diðer iki Apterygot
böcek takýmý olan Microcoryphia ve Thysanura vücut yapýlarý ve aðýz
parçalarý göz önüne alýnýrsa bu ilk üç takýmdan daha basit olsalar da daha
sonra kanatlý böceklerin meydana geleceði yapýlarý geliþtirmiþlerdir. Bu
yapýlarýn en önemlileri daha uzun ve kuvvetli bacaklar ile tentoryumun
(iç iskelet) dorsal ve posterior kollarýnýn geliþmesidir. Microcoryphia bütün
abdomen segmentlerinde styli (stayli) taþýmasýna raðmen Thysanura da ilk
6 abdomen segmentinde bu styliler körelmiþtir ve tentoryum parçalarý çok fazla
geliþmiþtir. Vücut daha geniþ ve yassýdýr.
Bu sebeplerden dolayý, muhtemelen
Thysanura’ya yakýn bir atadan çýkan bir kol, yükselip alçalma kabiliyetini ve
bununla birlikte yapýsýný da geliþtirmesiyle böcek kanatlarý ortaya çýkmýþ ve
bunun sonucu olarak da uçuþ ile kanatlý böcekler türemiþtir. Kanatlarla
hareket, böceklerin patlama biçiminde geliþmesini ve dallanmasýný
getirmiþtir. Ýlk uçuþ yapabilen kanatlýlarda kanat sert ve yelpaze gibi katlý
olup, abdomen üzerinde katlanýp uzanamaz biçimdedir. Bu tür kanatlara
sahip böcek takýmlarýna "Paleoptera" denmektedir. Paleopter
takýmlarýn bugünkü yaþayan örnekleri Ephemeroptera ve Odonata'lardýr.
Paleoptera'dan ise kanatlarý
vücut üzerine yatýrýlabilen ve katlanabilen kanatlara sahip Neoptera
türemiþ olup bu gruba hamamböcekleri ve çekirgeler dahildir.
Böcekler Paleozoik devirden yani
350 milyon yýldan beri yaþamaktadýrlar. Bugün için en ilkel böceklere ait
kesin bir fosil kayýt elimizde yoktur. Ancak önceden de belirtildiði gibi çok
bacaklý (Chilopoda) bir hayvandan türemiþ olduklarý kuvvetle muhtemeldir.
Kayalarda bulunan fosil formlara göre elimizdeki ilk kayýt Paleozoik'in
Pensilvanian periyoduna ait olup 300 milyon yýl öncesine gitmektedir. Ancak
bu türlerin pek çoðunun temsilcileri günümüze eriþememiþ ve nesilleri
tükenmiþtir. Fakat hamamböcekleri ve pirimitif kanatsýz böcekler
(Apterygotlar) ilk þekillerini bugüne kadar korumuþlardýr. Yine fosil
formlara göre Pensilvanian periyodunda (Carbonifer) büyük ormanlýklarda kanat
açýklýðý 30 inch= 75 cm. olan (1 inch=
2.54 cm) Dragonfly (Odonata)' lara benzer böcekler yaþamýþlardýr. Palezoikin
Permiyen (Perm) peryodunda buzullarýn oluþmasý, daðlarýn yükselmesi
gibi yerkürede ve iklimde meydana gelen deðiþiklikler Holometaboli'nin
(Tam baþkalaþým) ortaya çýkmasýna dolayýsý ile böceklerin çeþitlenmesine yol
açmýþtýr. Kabuklu böcekler (Coleoptera) ve sineklerin (Diptera) ortaya çýkýþý
çok daha sonralara Mezozoik'in Trias periyoduna rastlamaktadýr. Sinir
kanatlý (Neuroptera) böcekler ve kelebekler (Lepidoptera) ise 170
milyon sene önce Jura periyodunda ortaya çýkmýþlardýr. Çiçekli
bitkilerin ortaya çýkýþ devri olan Mezozoik'in Kretase periyodunda
böcekler tam olarak geliþme imkaný bulmuþ ve patlarcasýna bir çeþitlenme
göstermiþlerdir. Senozoikte meydana gelmiþ olan ufak ve narin yapýlý
türler bugün yaþayan örneklere aynen benzemekte olup bugün bile teþhis edilebilir
durumdadýrlar.
Arý, sinek ve kelebek gibi gruplar tozlaþmayý
saðlamakta ve bu nedenle bitki evrimine paralel bir evrimleþme
göstermektedir. Her jeolojik dönem bir böcek grubuyla simgelenmiþtir. Böcekler
3. zamanýn (Sönozoik) en baþarýlý hayvan grubudur. Bu devir ise "böcek
devridir" ve diðer hayvan gruplarýndan belirli bir üstünlük
göstermiþlerdir. Kanatsýz böcekler diðer Tracheata gruplarý gibi stigmalarla
solunum yapan karasal hayvanlardýr. Kanatlý böcekler karasal biotalarý iþgal
ederken, bir kýsmý larvalarýnýn yaptýðý ikincil bir uyumla suya geçmiþ
ve çeþitlenme daha hýzlanmýþtýr.
Böceklerin Ýnsanlarla Olan
Ýliþkileri
Dünya üzerinde
yayýlýþ alanlarý çok geniþ olan böceklerin insanlarla olan iliþkileri,
faydalarý ve zararlarý nedeniyle insan tarihi kadar eskidir. Böceklerin çoðu
bitki ile beslendiklerinden yaþam þekilleri bakýmýndan zararlý
olmaktadýr. Ýnsan, hayvan ve bitkilere zararý inanýlmayacak kadar çoktur.
HOWARD' a göre "insanlar, ancak hastalýk ve zararlýlardan arta kalan
mahsulü elde eder, fakat bunun bir kýsmýný da gene onlara kaptýrýr’’. Dünyadaki
mahsulün 1/3'ü böcekler tarafýndan yok
edilmektedir. Genel olarak ürün kaybýna sebep olan çeþitli faktörler (iklim, iç
hastalýklar, bakteriler, parazit mantarlar, zararlý hayvanlar gibi) varsa da
bunlar arasýnda en önemli olaný böceklerdir. Örneðin insanýn yakýndan tanýdýðý
hamamböcekleri, yarým kanatlýlar, güveler, karýncalar, termitler, bitler,
çekirgeler, pireler, tahta kurularý, sinekler gibi toplam l0 000 tür,
tam anlamýyla bir sorun halindedir. Mesela bir çekirge sürüsü 2 milyon
bireyden oluþabilir ve ortalama aðýrlýðý 50 000 ton olabilir. Yine
böceklerin çoðalma gücü oldukça fazladýr. Bir çekirge günde 1000, termit
15 000 yumurta býrakabilir.
Böceklerin Zararlarý:
1. Bitkilerin muhtelif kýsýmlarýnýn
tamamen yenmesi veya bazý kýsýmlarýnýn kemirilmesi,
2. Bitki özsuyunun emilmesi ile bitki
fizyolojisinin etkilenmesi,
3. Bu emme sýrasýnda muhtelif
hastalýk nedenlerinin saðlamlara bulaþtýrýlmasý, üzerinde faaliyet
gösterdikleri bitkilerde çürümeye sebep olmalarý,
4. Ayrýca taþýdýklarý hastalýklar
nedeniyle insanlara da hastalýk nakletmeleri ve milyonlarca insanýn
ölümüne sebep olmalarý,
5. Taþýdýklarý parazitler nedeniyle
et, süt, yumurta vs. maddelerin bozulmasý, sayýlabilir.
Bunun yanýsýra ürünlerinden ve
faydalarýndan yararlandýðýmýz böcekler de vardýr:
Böceklerin Yararlarý:
1.
Bitkilerin 2/3' ü tozlaþma için böceklere
ihtiyaç duyarlar. Döllenmede rol oynayan böcekler ki bu grubun baþýnda
arýlardan Bombus ve bal arýlarý gelmektedir ve bu alanda temin
ettikleri fayda verdikleri balýn 6-10
misli deðerindedir.
2.
Zararlý böcekleri öldürmek suretiyle faydalý olan
böcekler üretilerek biyolojik savaþta kullanýlmaktadýr.
3.
Topraðý delik deþik ederek havalanmasýný ve
gübrelenmesini temin edenler vardýr.
4.
Hymenoptera takýmý Apidae familyasýndan Apis
mellifera türü bal üretiminde kullanýlýr.
5.
Ýpek (Lepidoptera takýmý Bombycidae familyasýndaki Bombyx
mori türünün kozalarýndan) üretimi saðlanýr.
6.
Boya (Dactylopius coccus (Homoptera) ve
Cynipidae (Hymenoptera) türlerinin gallerinden) ve Gomalak (Laccifer lacca’dan (Homoptera,
Kerriidae) elde edilen mobilya cilasýnda kullanýlan alkolde eriyen bir reçine)
imalinde kullanýlýrlar.
7.
Bazý ilaçlarýn eldesinde (Lytta versicatoria türünün
(Coleoptera, Meloidae) salgýsý olan Cantharidin
maddesinden) kullanýlýrlar.
8.
Leþ yiyici olarak faydalýdýrlar. Bunu çevremizdeki
saðlýksýz ve pis maddeleri uzaklaþtýrarak yapabilirler. Odun-delici böcekler,
termitler, marangoz karýncalarý ve diðer odunla beslenen böcekler devrilmiþ
aðaç ve kütüklerin dönüþümünü ve ölü aðaçlarýn devrilmesini hýzlandýrýrlar.
Cesetten beslenen Leþ sinekleri, Leþ kýnkanatlýlarý ve deri kýnkanatlýlarý
(Dermestidae) leþin ortamdan uzaklaþmasýnda çok önemli katký saðlarlar. Scarabaeidae
(Coleoptera) familyasýnýn bazý türleri dýþkýlarý ortamdan uzaklaþtýrýrlar.
9.
Ýstenmeyen bitkilerin yok edilmesinde faydalýdýrlar.
Böceklerin büyük çoðunluðu bitkiler üzerinden beslenir ancak çok az kýsmý
zararlý olarak ele alýnýr. Bazý zararlý otlar, kaktüsler ve istenmeyen yaprak
döken bitkileri yok eden böcekler yararlýdýr.
10. Böcekler
insanlar ve hayvanlar (balýklar, kuþlar ve memeliler) için besin olarak yararlý
olabilirler.
11. Estetik olarak faydalý olabilirler.
Sanatçýlar, kuyumcular ve tasarýmcýlar böceklerin güzelliklerinden
faydalanabilirler.
CLASS - INSECTA
Bütün böcekler bu sýnýftadýr. Thorax'larýn
3 segmentli olmasý ve her birinde bir çift bacak bulunmasý ile tanýnýr. Bu
sebepten 6 bacaklý anlamýna gelmek üzere Hexapoda da sýnýf adý olarak
kullanýlýr.
Özellikleri : Embriyonik olarak böcek 20 segmentten
meydana gelmiþtir. Tipik bir ergin böcekte 3 vücut bölgesi ayýrd edilir. Ön
kýsýmda, üzerinde göz, antenler ve 3 çift aðýz parçasýnýn bulunduðu
baþ bölgesi yer alýr. Baþ kapsülü 6 segmetten oluþur. Bunu 3 segmentten
oluþan ve her birinde 1 çift bacak bulunan thorax izler. Bu sýnýfýn
büyük bir kýsmýnda 2. ve 3. segmentlerden birer çift kanat çýkar. Vücudun son
bölgesi abdomendir. Abdomen 11 segmentten oluþur. Bu segmentlerde bacak
yoktur. 8., 9. ve 10. segmentlerde þekil olarak çok deðiþik ve yumurta
koymada iþe yarayan ekstremiteler yer alýr. Böceklerdeki dýþ iskelet diðer
Arthropodlarda olduðu gibi hayati önemdeki organlarý ve vücut þeklini korumaya
yarar.
Böceklerdeki belli baþlý iç
organlara gelince:
1. Boru þeklindeki bir sindirim kanalý,
2. Kan pompalamaya yarayan uzun ve kapakçýklý bir
kalp,
3. Borucuklar þeklinde trakelerden oluþan
bir solunum sistemi,
4. Vücudun ard kýsmýnda dýþa açýlan bir çift
üreme organý,
5. Karmaþýk bir
kas sistemi,
6. Beyin, çift ve segmental olarak yerleþmiþ ganglion ve
konnektiflerden oluþan bir sinir sistemi (Annelid ve Arthropodlara özgü ip
merdiven sinir sistemi) bulunmaktadýr.
Görünüþte canlý yavru meydana
getirebilen birkaç tür bir tarafa býrakýlacak olursa, genellikle böcekler yumurta
býrakýr. Larvalar geliþimleri sýrasýnda zaman zaman deri deðiþtirir.
Her deri deðiþtirmede vücut büyüklüðü artar veya bazý özel kýsýmlarýn oluþumu
gerçekleþir.
Henüz ergin olmayan böceklerde kanat
yoktur. Ancak Ephemeroptera (Birgünlükler), ergin öncesi son evrede
kanatlara sahip olmalarý nedeniyle istisna oluþturur. Larvalar bazen
bacaklarýn olmayýþý ve hatta Arhropodlara özgü tipik organlarýn bulunmayýþý
sebebi ile erginlerden tamamen farklý olabilir.
Taksonomik
Çeþitlilik ve Omurgasýz Bir Grup Olarak
Baþarýlarý:
Böcekler, çok
çeþitli organizmalar halinde evrimleþmiþtir. Bugün yaþayan formlar 28
ordo (32 ordo Demirsoy) halinde sýnýflandýrýlmýþtýr. Böcekler 15 000 fosil,
toplam olarak muhtemelen 2 000 000 dan fazla tür (en az 5.000.000 Gullan &
Cranstan) ile herhangi bir hayvan grubunun eriþemediði en fazla çeþitliliðe
ulaþmýþ baþarýlý bir gruptur.
Eski Literatüre Göre Dünyada Yaþamakta Olduðu Bilinen
Hayvan Tür Sayýsý Tablo Olarak
Grup __________ Tür sayýsý
Chordata 60000
Arthropoda (böcek hariç) 73000
Insecta (900000)
Mollusca 104000
Echinodermata 5000
Annelida 7000
Mollusca 2500
Platyhelminthes 6500
Nemathelminthes 3500
Trochelminthes 1500
Böcekler okyanus derinlikleri
dýþýnda yeryüzünde kutuptan ekvatora, yüksek daðlardan denizlere kadar her
alana yayýlmýþlardýr. Her türlü iklim koþuluna adapte olmuþlardýr. Geniþ
alanlara yayýlabildikleri gibi bir böcek buðday tanesi içinde bile hayat
devrelerini tamamlayabilir. Bu derece baþarýlý olmalarýndaki etken evrimsel
gidiþlerinin büyük adaptasyon kabiliyetine imkan vermesidir. Bu doða
üstü özelleþmeyi þöyle özetleyebiliriz:
A- Dýþ
Ýskelet
1. Kas
baðlantýsý için geniþ alan,
2. Su
kaybýný kontrol için en uygun imkan, özellikle ufak vücutlu bireylerde,
3. Ýç
organlarý dýþ zararlardan tam koruma durumu.
B- Kanat:
Þiddetli rüzgarlara açýk olan adalar
bir tarafa býrakýlacak olursa böceklerin uçma yeteneði, hayatta kalma ve
daðýlma (dispersal) oranýnýný çok arttýrmýþtýr. Uçma yeteneði, beslenme ve
çoðalma alanlarýnýn geniþlemesini ve düþmanlardan kaçma olanaðýný saðlar.
Besininin veya konaklarýnýn az ve seyrek bulunduðu hallerde, bunlarýn elde
edilebilmesine yaramaktadýr. Örneðin leþ üzerinde beslenen bir tür, kanatlarý
sayesinde civarda beslenmesine uygun ölü hayvanlarý kýsa bir zaman içinde
bulabilir.
C- Küçük
Vücut: Böcek evrimi az sayýda büyük fert yerine çok sayýda
küçük fert meydana gelmesini gerektirecek bir yol izlemiþtir. Bu þekilde hem
az besinin yeterli olmasý hem de düþmanlardan kaçma ve gizlenme þansý
artmýþtýr. Vücudun küçük olmasý, hacme oranla yüzeyin fazla olmasýný
gerektirir. Böylece buharlaþma katsayýsý arttýðý için vücut örtüsü ince olan
türlerin karasal hayatta yaþayabilme olanaðý ortadan kalkabilir. Ýþte dýþ
iskelet bu buharlaþmayý kontrol eder. Dýþ iskelet, böceklerin küçük vücutlu
olma olanaðýný saðlayan en önemli etkenlerden birisidir.
D-
Organlarýn Uyumu: Böceklerde vücut parçalarýnýn adaptasyon kabiliyeti, bir
tek organýn farklý görevleri yapabileceði biçimde geliþmiþtir. Örneðin
Mantislerin ve bazý Hemipterlerin ön bacaklarý, avýný yakalamaya ve yeme
sýrasýnda tutmaya yaramak suretiyle bir hareket organýndan çok yardýmcý aðýz
parçasý gibi iþlev görür. Diðer hallerde de ayný yapý farklý þartlarda iþ
görecek þekilde uyum gösterir. Örneðin solunum sisteminde meydana gelen
deðiþiklikler su ve karasal yaþama þartlarýna uymayý saðlar.
E- Tam
Baþkalaþým: Tam baþkalaþým (Holometaboli) görülen böceklerde hayat
döngüsü dört ayrý bölüme ayrýlýr. 1. Yumurta 2. Larva veya beslenme devresi 3.
Pupa yani durgun þekil deðiþtirme evresi 4. Ergin veya üreme evresi. Tam
baþkalaþým kýnkanatlýlar (Coleoptera) ve sinekler (Diptera) gibi çok sayýda
evrimleþmiþ türü kapsayan böcek ordolarýnda görülür. Bu tip hayat þeklinde
geliþme, larva evresindeki beslenmeye dayanýr. Ergin evrede az çok
durgun bir metabolik faaliyet vardýr. Beslenme sperm veya yumurtalarýn
olgunlaþmasý içindir. Buna göre larva ve ergin tamamen ayrý habitat veya
niþlerde yaþama durumunda kalýr. Böylece larva geliþme için en uygun
þartlarý bulur. Diðer taraftan ergin de döllenme, daðýlma ve yumurta býrakmak için en uygun ortamý
seçer. Tam baþkalaþým, bu gruba sýnýrsýz habitat çeþidi ve besin
olanaklarý açmýþtýr. Ayrý ayrý hayat tarzýnýn faydalarýný birleþtirme ve
zararlarýndan kaçýnma olanaðýný vermiþtir. Bunlarýn dýþýnda büyük üreme
yeteneði, bu grubun baþarýsýnýn büyük etkenidir.
Böceklerin baþarýlý bir grup
olmasýnda rol oynayan faktörler türün devamýný saðlar. Ancak hiçbiri için en
önemlisi budur diyemeyiz. Bu faktörlerin hiçbirisi tek baþýna böceklerin
bugünkü çeþitlilik ve çokluklarýna eriþmelerinde en önemli unsur olarak ele
alýnamaz. Olay oldukça karýþýktýr. Bu faktörlerin çoðunun ortak etkisi ve diðer
etkenlerin birlikte etkisi bu sonucun meydana gelmesine sebep olabilir.
Evrimsel teoriye göre þu hususlar da bilhassa önemlidir.
1. Uçma yetenekleri ve hava kitleleri aracýlýðý
ile de engelleri aþabilmeleri ve yeni yerlere yerleþerek fazla sayýda yeni
türlerin evrimleþmesi.
2. Çok sayýda böcek grubunun kalýtsal
mekanizmasýnda meydana gelen deðiþmelerle izole populasyon teþekkülü.
III.
Böceklerin Dýþ Yapýsý (Morfoloji)
Embriyonik olarak
iki tabakaya ayrýlýr; ektodermden meydana gelmiþ ve üstte kutikula;
içerisine birçok organik ve inorganik bileþiðin katýlmasý ile mekanik ve
kimyasal etkenlere karþý olaðanüstü dayanýklý bir yapý kazanmýþtýr. Suyu hemen
hemen hiç geçirmediðinden bu hayvanlarýn kara hayatýna mükemmel bir uyum
yapmalarýný saðlamýþ olup gaz alýþ-veriþi bazý eklem yerleri göz önüne
alýnmazsa yok gibidir. Prokutikula (ekzokutikula + endokutikula) ve epikutikula
olmak üzere iki ana tabakadan oluþur. Hypodermis ile epikutikula arasýnda
bulunan prokutikulanýn en tanýnmýþ temel bileþiði azot içeren bir
polisakkarit olan ve doðada yalnýzca kitinaz enzimi ile yýkýlabilen kitin
dir. Kitin zincirler (Asetil-glikozamin moleküllerinden oluþan)
sekonder baðlarla baðlanarak miselleri oluþturur. Miseller boyuna,
paralel biçimde dururlar ve ýþýðý çift kýrarlar. Misellerin oluþturduðu lameller
deðiþik açýda durduklarýndan daha dayanýklý bir hal alýr. Misellerin içine
gömüldükleri Arthropodin suda ve seyreltik alkolde eriyen protein yapýsýnda
bir maddedir. Deri deðiþtirme hormonu olan Ektizon’un bir
bileþeni olan Orthophenol oksitlenerek o-chinon’a çevrilir. O-chinon’da
suda eriyen Arthropodin ile tepkimeye girerek Arthropodin’i suda erimez bir
þekilde baðlar. Bu baðlanmýþ þekline Sklerotin denir. 3 boyutlu baðlanan
bu fibriller suyun da uçmasý ile ,þekli bozulmaz saðlamlýða geçer.
, Kutikulanýn dýþ kýsmý, deri
deðiþtirdikten kýsa bir süre sonra büyük ölçüde sertleþir buna sklerotizasyon
denir. Bu sertleþmede yukarýda açýklandýðý gibi deri deðiþtirme hormonu
olan ektizon büyük öneme sahiptir. Vücut örtüsünün en üstteki
tabakasý olan ve kitin içermeyen epikutikula, sert tabaka, kutikulin
tabakasý, mum tabakasý ve dolgu tabakasý gibi kýsýmlardan
oluþmuþtur. Altta ise kaide zarýný salgýlayan ve içerisinde yapýsal ve iþlevsel
olarak birbirinden farklýlaþmýþ: Örtü hücreleri (epidermis tabakasýnýn
büyük bir kýsmýný oluþtururlar ve esas görevleri örtü tabakasý olmalarýdýr), Salgý
hücreleri (çoðunlukla örtü hücrelerinin arasýnda bulunurlar ve
kutikula tabakasýnýn içerisine çýkýntý yaparak bir kanalla veya ortak bir
kanalla dýþarý açýlýrlar), Kýl hücreleri (çeþitli yapý ve
kalýnlýkta olup, duyusal ve korunma olarak görev yaparlar), Duyu hücreleri
ve Önositler (deri deðiþtirmede kutikulayý yeniden
salgýlayan hücreler olup, erginde pigmentlerin bir çeþit depo yeri olarak kullanýldýðý
yerler olarak kabul edilirler. Hücrelerin bulunduðu Hypodermis ve onun
altýnda peritondan meydana gelmiþ Kutis yer alýr.
Kitin (C8 H13
O5 N)x formülünde nitrojenli bir polisakkarit olup
çok dayanýklý bir maddedir. Su, alkol, seyreltik asit ve bazlarda erimez.
Memeli sindirim enzimleri kitine etki etmez. Ancak bakteriler ve kitinaz
enzimi bu yapýya etkilidirler (alkali ile muamele sonucunda renk ve
sertleþtirici maddeler temizlenebilir. Fakat kutikulanýn esas yapýsýnda
belirgin deðiþme olmaz). Kutikulanýn sertliði kitin olmayan maddelerden ileri
gelir ki bu maddelerin de kimyasal yapýsý tam olarak bilinmemektedir.
Kutikulanýn sertleþmesine sklerotizasyon denir ve bu sertleþmede deri
deðiþtirme hormonu olan ektizon büyük öneme sahiptir; skleritizasyon gömlek
deðiþtirmeyi takiben baþlar. Kutikulayý oluþturan maddelerin miktarý türden
türe deðiþmekle birlikte, hamamböceðindeki oranlar þu þekildedir ; % 37
su, % 44 protein, % 15 kitin, % 4 yað. Sertleþmiþ, sklerotize olmuþ plakalara sklerit
denir. Bu plakalar birbirinden membran bölgeler olan sýnýr çizgileri
yani sutur ile ayrýlýr. Skleritler arasýnda kalan kýsým esnek veya
membran yapýsýnda olduðu için hareket saðlanabilir (bu yapýnýn iþleyiþi basit
bir þekildedir). Sivrisinek abdomeninde dorsal ve ventral plakalar, yanlarda akordion
þeklinde katlanan bir membran aracýlýðý ile birleþmiþtir. Kanla beslenme
sýrasýnda dorsal ve ventral plakalar birbirinden uzaklaþýr, abdomene pompalanan
kan artýkça uygun olarak yanlardaki membranýn katlarý açýlýr. Çok fazla
geniþleme halinde enine kesit az çok daire þeklindedir.
Plakalarýn membranla birleþmesinin
çok görülen diðer bir þekli de teleskop halkalarý þeklindeki
baðlantýdýr. Vücut büzülmüþ halde iken halkalar birbiri üzerine oturmuþ,
uzadýðý durumda ise halkalar dýþarýya doðru membranlarýn sýnýrýna kadar itilir.
DERÝ DEÐÝÞTÝRME
Böceðin
büyümesi vücut örtüsü ile sýnýrlandýðýndan, özellikle larva evresinde, deri
zaman zaman atýlarak, ektizon hormonunun etkisi altýnda epidermis tabakasý
tarafýndan yeniden oluþturulur. Ýlk olarak epidermis hücreleri tarafýndan
salgýlanan bir çok enzim endokutikulayý eritirken, epidermisin üst
kýsmýnda yeni bir kutikulin tabakasý oluþarak bu enzimlerin daha içteki
dokularý ve epidermis tabakasýný eritmesini önler. Yeni oluþan bu tabaka eski
epikutikulanýn yerini alacaktýr. Eriyen endokutikulanýn oluþturduðu boþluða eksovial
boþluk bu boþlukta toplanan sývýya da eksovial sývý denir.
Endokutikula sývý hale geçtikten sonra, örtü hücreleri tarafýndan emilir ve
yeni oluþan kutikulin tabakasýnýn altýnda yeni epikutikula tabakalarýnýn
en içteki kýsmýný salgýlamaya baþlar. Bu olayýn tümüne birden Ecdysis
denir. Derinin yýrtýlma yeri türlere göre deðiþmekle birlikte çoðunlukla
kafanýn dorsalinde ve kýsmen boyun kýsmýnda oluþan "T" biçiminde bir
yarýktýr. Burada ekzokutikula ya çok zayýf oluþur veya tamamen kaybolur,
endokutikulanýn da büyük bir kýsmý emildiðinden, abdomenin kasýlarak hemolenfi
baþ ve göðüse pompalamasý ile oluþan basýnçla burasý yýrtýlýr ve hayvan
yarýktan dýþarý süzülerek çýkar. Deri deðiþtikten sonra yeni oluþan üst deri
yumuþak ve esnek olduðundan hayvan, hava ya da su yutarak hacmini
büyültür. Bu sýrada kaslar, hemolenf basýncýnýn, hava basýncýndan daha fazla
olmasýný saðlamak için sürekli kasýlmýþ durumda kalýr. Eski derinin altýna
kývrýlmýþ ve katlanmýþ durumda bulunan yeni deri bu basýnçla açýlarak düzelmeye
baþlar. Büyüme sklerotizasyonun tam oluþmasýna kadar devam eder.
Sertleþme deri deðiþimi ile baþlamasýna karþýn, kinonun oluþmasý
için bol miktarda oksijene gereksinim olmasý nedeni ile, ancak belirli
bir süre sonra saðlanabilir. Bu süre zarfýnda böcek her türlü tehlikeye karþý
korunmasýzdýr.
Dýþ ve iç çýkýntýlar:
Dýþ çýkýntýlar: Böcek vücut duvarý birçok sayýda iç
ve dýþ çýkýntýlara sahiptir. Vücut duvarýnýn dýþarýya doðru yaptýðý çýkýntýlar mahmuz,
pul, diken ve kýl gibi çeþitli þekillerde olur. Bunlarýn bazýlarý sadece
kutikulada, diðerleri de her 3 vücut tabakasýnda yer alýr. Hipodermis hücreleri
tarafýndan meydana getirilir. Bazý dýþ çýkýntýlar da esas epidermal hücrelerin
dýþa doðru büyümesinden ibarettir. Bunlar, çeþitli uyarýmlarý alma ve ses
çýkarma gibi faaliyetler yönünden çok önemlidirler.
Ýç çýkýntýlar: Vücut
duvarý içe doðruda çöküntüler yapar. Bunlar invaginasyon ile oluþtuklarýndan
bulunduklarý yerler dýþtan bir çukur veya oluk ile belli olur (bu çukur veya
oluklar, bunlarý meydana getiren scleritleri tayin etmek için en güvenilir
iþaretlerdir). Ýç çýkýntýlardan levha þeklinde olanlara apodem, diken
veya parmak þeklinde olanlara apophysis denir. Ýç çýkýntýlar kaslarýn
baðlanmasýný ve dýþ iskeletin dayanýklýlýðýný saðlar.
Orientasyon
Bir böceðin
kýsýmlarýnýn birbirine nazaran konumunu tarif etmek için çeþitli terimler
kullanýlýr. Esas vücut bölgeleri bu amaçla orientasyon için temel olarak
kullanýlýr. Belli baþlýlarý þunlardýr.
1. Anterior kýsým: Genelde ön kýsým için
kullanýlýr. Baþýn bulunduðu kýsým veya baþ tarafýna doðru olan herhangi
bir kýsýmdýr.
2. Posterior
kýsým: Genel olarak arka kýsýmdýr. Abdomenin son kýsmý veya bu tarafa doðru
olan herhangi bir kýsým.
3. Dorsum
(Dorsal): Vücudun üst kýsmý veya onun kýsýmlarýndan birisi.
4. Ventrum (Ventral): Vücudun alt kýsmý veya onun kýsýmlarýndan
birisi.
5. Meson:
Vücudu dorsal veya ventral olarak ortadan boylu boyunca kateden orta çizgi veya
bunun üzerindeki noktalar arasýnda kalan parça.
6. Lateral
kýsým: Vücudun yan kýsmý veya onun bir kýsmý.
7. Base,
Apex: Anten vaya bacak gibi vücudun dýþa doðru meydana getirdiði yapý veya
ekstremiteler de baðlantý nokta veya alanýna base, uç kýsma veya baðlantý
noktasýndan en uzak olan noktaya apex denir. Bacak gibi diðer ektremitelerde de
ayný orientasyon kullanýlýr. Þöyle ki vücuda en yakýn kýsma base veya proximal
kýsým, vücuttan uzakta bulunan kýsým apex veya distal kýsýmdýr.
2. BAÞ:
Baþ vücudun ön bölgesini oluþturur. Baþ normal olarak bir
kapsül biçiminde olup üst kýsýmda sclerotize olmuþtur ve bu kýsýmda beyin
bulunur. Aðýz açýklýðýnýn bulunduðu alt
kýsým ise membran yapýsýndadýr. Baþýn vücudun uzun eksenine göre deðiþik
konumlarda olduðu kabul edilir ve bu konum tarzý sýnýflandýrmada kullanýlýr. En
önemli 2 konum þekli þunlardýr:
Hypognat: Aðýz parçalarý aþaðýya doðru yönelmiþtir. Baþý
teþkil eden segmentler gövdede bulunan segmentler ile benzer konumdadýr.
Prognat: Baþ, boyun
bölgesinden yukarýya doðru kalkmýþ olup aðýz parçalarý ileriye doðru
yönelmiþtir. Ayrýca Opisthognat (aðýz parçalarý posterio-ventral konumda) tipe
de rastlanýr.
Baþýn Bölgeleri ve Ekstremiteleri: Tipik
bir hypognat baþta; ön kýsým veya alýn, dorsal ve lateral kýsým ve alt kýsým
hep birlikte ters dönmüþ kaseye benzer biçimde tamamen sclerotize olan bir
kapsül meydana getirir. Bu kapsülün üzerinde bir çift birleþik göz (faset
göz), 3 nokta göz (ocel göz) ve bir çift anten vardýr. Labrum kapsülün
ön kýsmýnýn alt kenarýna baðlanmak suretiyle aðzýn ön kýsmýnda bir kapak
meydana getirir. Baþýn ventral kýsmý aðzýn gerisinde olan bir membran taban
meydana getirmiþtir. Bu membran taban kýsmýndan, üzerinde tükrük bezlerinin
açýklýðý bulunan hipofarinks (hyphopharynx) çýkar. Baþýn taban kýsmýnýn
her iki yanýnda çiðneme organlarý veya aðýz parçalarý denen 1 çift mandibula,
1 çift maxilla ve labium yer alýr. Bu kýsýmlar baþýn ventral
kenarý ile eklemlenmiþtir. Baþýn arka kýsmý ters dönük at nalý þeklinde
olup baþýn dorsal ve lateral kýsmýný oluþturur. Labium bu kýsmý ventralden
kapatýr. At nalý þeklindeki yapýnýn orta kýsmýndaki açýklýktan (foramen
occipitale) özofagus, sinir þeridi,
tükrük kanalý, aorta, trake ve serbest dolaþan kan geçer. Baþ
kapsülünün iç kýsmýnda tentorium denen bir seri destek halkasý yer
almýþtýr.
Baþ Kapsülünün Özel Yapýlarý:
Bileþik gözler: Genellikle büyük
petek görünümünde ve baþýn dorso-lateral kýsmýndadýr. Her bir göz, oküler
sclerit denen dar bir levha üzerindedir veya dar bir halka tarafýndan sarýlmýþtýr. Bazý türlerde özellikle
larvalarda, gözler tek bir petek göz meydana getirecek þekilde körelmiþtir.
Bazý ergin türlerde petek sayýsý çok fazladýr. Antenler alýnda, petek
gözlerin arasýndan çýkan bir çift haraketli ve segmentlerden oluþan
uzantýlardýr. Bunlar bazen halka þeklinde antennal sclerit ile sarýlan anten
soket'i (evi, yuva, oyuk) üzerine eklemlidir. Soketin çevresi küçük bir çýkýntý
meydana getirir. Anten bunun üzerine eklemle baðlanýr Antenler çok
deðiþik þekillerde bulunur; Protura takýmýnýn dýþýndaki diðer böceklerin
tümünde mevcut olan, dokunma, tat ve koku alma görevi gören bir çift
duyargalardýr. Çýkýþ yerleri gruplar arasýnda deðiþmekle birlikte genellikle
petek gözler arasýnda yer alýrlar. Kaslý yapýda (son segment hariç) olmasý
nedeniyle, segmentlerin ayrý ayrý hareket edebilme özelliðine sahip
olduðu antenler yalnýzca Collembola ve Diplura 'da
görülür. Diðer tüm gruplarda sadece birinci segment kas içerir. Deðiþen sayý ve
tipte segmentlerden meydana gelmiþlerdir. Ýlk iki segment diðerlerinden
farklýlaþmýþ olup sýrasýyla Scapus ve pedicellus adýný alýrlar.
Scapus anteni baþa baðlayan basal segment olup, sahip olduðu kaslarla
pedicellus ve flagellum'un hareketini saðlar. Flagellumu oluþturan
segmentlerin sayý (3-50) ve tipleri (setace, filiform, moniliform, serrate,
pektinate,clavate, capitate ganiculate, lamellat, flabellat, aristate, plumose
vb.) böcek sistematiðinde kullanýlan önemli karakterlerdir. Labrum, yüz
kýsmýnýn ventral kenarýna baðlý hareketli bir kapak þeklindedir. Labrumun iç
yüzü preoral boþluðun ön kýsmýný meydana getirir ve bu kýsma epipharynx
denir. Epipharynx üzerinde lob þeklinde kabartýlar, duysal papilla ve seta'lar
vardýr. Bu yapýlarýn larva formlarýnýn tanýmasýnda yardýmcý ve çok faydalý
olduðu taksonomistler tarafýndan gösterilmiþtir.
Belli Baþlý Sutur ve Alanlar: Baþ
kapsülü çok sayýdaki suturlar vasýtasý ile bazý bölümlere ayrýlmýþtýr. Bunlarýn
çoðu esas segmentli yapýnýn kaybolmasýndan sonra ortaya çýkan ikinci
derecedeki oluþumlardýr. Baþta bulunan belli baþlý sutur ve bunlarýn
civarýndaki alanlar þunlardýr
Vertex, gözlerin arasýnda ve arkasýnda bulunan baþýn tüm dorsal
kýsmýdýr.
Epicranial Sutur, baþýn ard
kýsmýndan baþlayýp vertexi kat ettikten sonra alýn kýsmýnda ikiye ayrýlan ters
Y þeklindeki bir suturdur. Gövde kýsmýna epicranial gövde, çatal þeklinde
ayrýlan kýsmýna epicranial kollar denir. Bunlar deri deðiþtirme sýrasýnda baþýn
çatladýðý zayýf noktalardýr. Bu ödevleri
sebebi ile ecdysial sutur adýný da alýrlar. Bu sutur, genellikle ergin
öncesi evrelerde çok belirli olduklarý gibi erginlerde de görülebilir.
Frons; epicranial kollarýn
arasýnda veya altýnda bulunan yüz kýsmý olup median ocellus bu sclerit üzerindedir.
Ventral yüzde frontoclypeal sutur ile sýnýrlanýr.
Clypeus; frontoclypeal sutur
ile labrum arasýnda kalan dudak þeklinde bir parçadýr. Clypeus,
frons ile eklem meydana getirmeden birleþmiþtir. Daha altta yer alan labrum membran
þeklinde bir baðlantý aracýlýðý ile clypeusa baðlanmýþtýr.
Gena; fronsa göre posteriorda
ve gözlerin altýnda yer alan baþýn alt yan kýsmýdýr. Bazen frons ile gena
arasýnda bir genal sutur vardýr. Bu suturun bulunmadýðý halde gena ile
frons arasýnda kesin bir ayýrým yapýlmaz.
Occiput ve Occipital yay:
Baþýn ard kýsmýndaki alanýn büyük bir kýsmýný içerir. Vertex ve genadan occipital
sutur vasýtasý ile ayrýlmýþtýr. Böcek gruplarýnýn çoðunda bu sutur ya
körelerek bir çizgi haline gelmiþtir ya da tamamen kaybolmuþtur. Occiput, anterior
olarak vertex ve gena ile kaynaþan bir alan þeklinde tarif edilir. Tüm
occipital yay alanýnýn ventral kýsmýna postgena da denir.
Post occiput, occipital
foramenin kenarýný çeviren dar halka þeklinde (ard kafa deliði) bir sclerittir.
Occiputtan hemen hemen bütün ergin böceklerde bulunan post occipital sutur
vasýtasýyla ayrýlýr. Post occiput üzerinde bulunan occipital (yumru) condyle
üzerine baþ, boyun bölgesindeki cervical scleritler yardýmý ile bir eklem
oluþturacak þekilde baðlanýr.
Tentorium; Baþýn iç kýsmýndan
baþlayarak, aðýz parçalarýný hareket ettiren kaslarýn baðlanmasýna uygun olacak
þekilde vücut duvarýnýn invaginasyonu ile oluþan bir seri sclerotize apodem
ile saðlamlýk kazanmýþtýr. Kanatsýz böceklerde ve onlara yakýn grup olan
kýrkayaklarda (Diplopoda), bu apodemler plaka halinde veya çubuk þeklinde olup ipliksi
köprüler aracýlýðý ile birbirine baðlanmýþtýr. Pterygotanýn kökenini teþkil
eden gruplarda, bu yapý daha geliþmiþ, birbiri ile kaynaþmýþ ve tentorium
denen baþýn iç iskeleti þeklinde evrimleþmiþtir. Tipik bir tentorium: anterior
kollar, posterior kollar, corporotentorium (merkezdeki kitle)
ve dorsal kollar olmak üzere 4 esas kýsýmdan meydana gelmiþtir.
Posterior kollar, post occipital sutur üzerinde bulunan ve dýþtan bir yarýk þeklinde
görülen posterior tentorial çukurun invaginasyonu ile meydana gelmiþtir.
Anterior ve posterior tentoriumlarýn iç kýsma doðru uzayarak birbirine
rastladýklarý kýsýmda kaynaþmalarý suretiyle corporatentorium oluþur. Dorsal
kollar ise lateral ocelluslar ve anten soketleri civarýnda baþ kapsülüne
temas ederler. Fakat bu kýsýmlarda dýþarda belirgin bir çukurun olmamasý
sebebiyle ön kollarýn uzantýsýndan
meydana geldikleri kabul edilmektedir. Tentorium'un kýsýmlarýnýn þekli ve
konumu farklý böcek gruplarýnda deðiþiktir.
Aðýz parçalarý: Mandibulalar,
maxillalar ve labiumdan oluþur. Bunlar tipik Arthropoda ekstremitesinden þekil
deðiþtirmek suretiyle oluþmuþtur. Fosil Arthropodlarýn ekstremitelerinin
incelenmesi ve yaþayan formlarýn ektremitelerinin karþýlaþtýrýlmalý
morfolojisi, bugün yaþamakta olan bütün Arthropod ekstemitelerinin basit bir
genel formdan oluþmuþ olduðunu gösterir.
Genel Arthropod Ekstremitesi
Basal segment olan coxapodit,
vücudun yanlarýna baðlanmýþtýr. Apical segment ise telepoditi oluþturur. Her bir
segment lateral ve mesal tarafta sýrasýyla exit ve endit'leri
meydana getirme olanaðýna sahiptir. Bunlarýn en ilkel modifikasyonlarýndan biri
Trilobit ekstremitesidir. Burada coxopodit'in solungaç biçiminde bir exit'e
diken þeklinde bir endite sahip, telopodit ise basit ve üyesizdir.
Mandibulalar ; Bunlar anteriorda, gerçek aðýz
parçalarýnýn birinci çifti olup labrumun hemen gerisinde bulunur. Tipik olarak
fazla sertleþmiþ ve sclerotize olmuþlardýr. Üstlerinde diþler ve fýrça gibi
yapýlar bulunur. Birkaç ilkel böcek bir tarafa býrakýlacak olursa mandibulalar
lateral kenar ve mesal kenarýn kaide kýsmýndan baþa eklemle baðlanýr.
Her ekleme yakýn bir yerden, baþýn iç kýsmýna doðru mandibulalarý hareket
ettiren kuvvetli tendonlar (kiriþ) uzanýr. Hiçbir böcek mandibulasýnda, basit
segmentli bir ekstremiteden ne þekilde ve nasýl oluþtuðuna dair bir delil bugün
elimizde mevcut deðildir. Bununla beraber Crustacea'lerin çoðunda mandibulalar
az çok ilkel tip halindedir. Belli baþlý deðiþiklikler:
l. Coxapodidin geliþmesi ve
kuvvetlenmesi,
2. Endit kýsmýnýn ufalamaya
yarayan diþli bir alana dönüþmesi,
3. Exit'in kaybolmasý,
4.Telepoditin körelmesi
þeklinde oluþmuþtur.
Bütün böcek mandibulalarýnda telepodit tümü ile
kaybolmuþtur. Bu bakýmdan böcek mandibulasý, çok deðiþmeye uðramýþ olan
coxapodit ile enditden ibarettir.
Maxillalar ; Maxillalar mandibulalarýn hemen
gerisinde yer alýr. Kas yapýsý mandibulalara benzer bir evrim izlediklerini
gösterir. Bununla beraber maxillalar þu farklýlýklara sahiptir:
1. (Mesal bir eklem olan)
Exit oluþmamýþtýr.
2. Telepodit bir dokunma
organý veya palpus þeklini almýþtýr,
3. Coxapodit bölümlüdür,
4. Endit iki ayrý haraketli
parça halinde geliþmiþtir (Entomoloji literatüründe Arthropod ekstremitelerinin
ana kýsýmlarý olan coxopodit, telepodit, endit gibi terimler pek az
kullanýlmýþtýr. Ancak terminolojide bir deðiþiklik yapýlarak bu terimlerin
kullanýlmasý çok yararlý olacaktýr).
Genel maxilla tipi, çeþitli kýsýmlar halinde ve çiðnemeye
elveriþli bir yapýya sahiptir: Cardo, maxillayý baþa baðlýyan ve bir
menteþe ödevi görerek hareketine olanak saðlayan üçgen þeklinde bazal
bir sclerittir.
Stipes, maxillanýn gövdesini oluþturur ve
maxillanýn geri kalan kýsýmlarý için kaide ödevini görür.
Galea, stipesin sonuna eklemli dýþ (lateral)
lob'tur. Genellikle üzerinde duyu organlarýndan ibaret bir kep bulunur.
Lacinia, stipesin apexine eklemli olan iç (mesal)
lobtur. Mesal kenarda bulunan diþ ve dikenler yüzünden mandibulaya benzer bir
görünüþtedir. Palpus, stipesin lateral kýsmýndan çýkan antene benzer
segmentli bir uzantýdýr. Genellikle beþ segmentten oluþmuþtur. Muhtemelen
tamamen duyusal olarak ödevlidir.
Labium (2. Maksilla);
maxillaya göre posterior konumda bulunur. Tek bir parça gibi görünürse de meson
üzerinde ortada kaynaþan bir çift ikinci maxilladan oluþmuþtur. Kýsýmlarý
maxillanýn bölümleri ile büyük bir benzerlik gösterir. Kaslarý ve kaslarýn
baðlanma noktalarý yönünden de aralarýnda bir homoloji vardýr.
AÐIZ YAPISI VE TÝPLERÝ
Baþýn alt veya ön tarafýna yerleþmiþ
olan aðýz üç extremite ve diðer bazý parçacýklardan yapýlmýþtýr. Aðýz, böceðin
aldýðý besinin sývý veya katý olmasý, herhangi bir hayvansal veya bitkisel doku
içerisinde bulunmasý sebebi ile deðiþik yapýlar kazanmýþtýr. Aðýz
parçacýklarýnýn yapýsý, böceklerle savaþta kullanýlacak ilacýn seçiminde önemli
rol oynar. Örneðin, bitkiyi sokarak özsu emen bir böcekle savaþ için mide
zehiri kullanmak boþunadýr. Zira ilaç bitkinin yüzeyindedir ve böcek bitki
içerisinden besin almaktadýr.
Baþlýca aðýz tipleri aþaðýda
belirtilmiþtir.
Çiðneyici aðýz: Bu tipe
ýsýrýcý veya kemirici aðýz adý da verilebilir. Adýndan da anlaþýlacaðý gibi bu
þekilde aðýz yapýsýna sahip böcekler besinlerini ýsýrýp çiðnemek suretiyle
alýrlar. Bu tipe örnek olarak Orthoptera, Coleoptera ve
Isoptera takýmlarýna baðlý böcekleri gösterebiliriz. Çiðneyici aðýz tipi
esas yapýdadýr. Bunun deðiþmesi ile diðer tipler meydana gelir.
Aðýz parçalarýnýn üzeri bir
deri uzantýsýndan ibaret olan labrum (üst dudak) tarafýndan kýsmen
örtülmüþtür; bu geniþ ve yassý yapýlýdýr. Esas aðýz parçalarýndan ilk çifti
olan, kahverenkli ve saðlam yapýlý mandibula, labrumun hemen altýnda ve
yanlara doðru yer almýþtýr. Mandibulanýn ödevi besin maddesini parçalamak
olduðundan iç kýsýmlarý keskin diþlidir. Daha altta saðlý sollu bir çift
halinde I. maxilla vardýr. Bu kýsým üzerinde Cardo birinci
maxillayý aðýz boþluðunun yanlarýna baðlar; Stipes birinci maxillanýn
tabanýný oluþturur. Diðer parçacýklar buna baðlýdýr. Bundan yanlara doðru uzanan
birkaç halkadan ibaret ve antene benzer yapýda olan kýsým Maxillar palpus
(çoðul hali Palpi) adýný alýr. Genellikle üzerinde ince kýllar vardýr ve tad
alma görevini yüklenmiþtir. Stipes ve palpustan içeri doðru iki çiðneyici kýsým
uzanýr. Bunlardan biri Galea (dýþ çiðneyici), diðeri Lacinia (iç
çiðneyici)dýr. Bu parçacýklar besinin daha ufak bir hale getirilmesi iþini
yapar. Aðzýn orta yerinde, iki kýsmýn kaynaþmasý ile simetrik tek bir parça
halini almýþ olan II. Maxilla bulunmaktadýr; bu birleþik parçaya labium
adý da verilir. Bunun taban kýsmýný, altta Submentum, üstte Mentum
ve bunun ucunda Prementum oluþturur. Prementum'un yanlarýnda, aþaðýya
doðru ikinci maxilla palpuslarý anlamýna gelen labial palpi bulunur. En
ortada Glossa (dil) ve onun yanlarýnda Paraglossa (yandil) yer almýþtýr. Bu kýsýmlara ilave olarak aðýz
tabanýnda ayrýca Hipofarinks (labiumun içyüzeyinde yeralýr, aðýz
tabanýnýn dil biçiminde uzayan kýsmýdýr) ve Epifarinks (labrumun
altýnda ve gerisinde yeralýr, tat alma organýný oluþturur) yer alýr.
Yalayýcý-emici aðýz: Arýlar
(Hymenoptera: Apoidea)'ýn çoðu besin maddelerini þekerli eriyikler halinde ve
emerek aldýklarýndan, aðýz parçalarý bu iþe uygun þekillenmiþtir.
Mandibullar, bir evvelki tipe
nazaran ufalmýþ ancak fonksiyonlarýný tamamen kaybetmemiþtir. Örneðin
üzüm üzerinde beslenen bir arý önce mandibulalarý vasýtasý ile meyvenin
kabuðunu parçalar. Birinci maxillalarýn esas tipte çok uzun olan palpuslarý
körelmiþ durumdadýr. Buna karþý galea kalýnlaþmýþ ve uzamýþtýr.
Enine kesitte, bunun bir kýlýf oluþturacak þekilde, diðer kýsýmlarý
sardýðý görülür. Labium bu tip aðýz parçalarýnýn besin alma iþini saðlýyacak
þekilde deðiþikliðe uðramýþtýr. Prementum
ve buna baðlý parçalardan glossa ve palpus'lar uzamýþ paraglossa
ise aksine körelmiþtir. Glossanýn meydana getirdiði boru enine kesitte gayet
belirgin olarak görülür.
Emici aðýz: Kelebeklerde
(Lepidoptera) aðýz parçalarýnýn yapýsý, esas yapýya nazaran bir hayli
deðiþiklik gösterir. Labrum ve mandibula kýsalmýþtýr. Birinci maxilla,
þimdiye kadar görülenlerin aksine kaynaþarak tek parça haline
dönüþmüþtür. Galea olaðanüstü geliþmiþ, bir hortum þeklini
almýþtýr. Parçanýn enine kesidi incelenirse herbir galeanýn bir oluk þeklinde
olduðu ve bunlarýn karþýlýklý durmalarý ile de hortumun meydana geldiði
görülür. Dinlenme halinde hortum kývrýlmýþ olarak baþýn alt tarafýnda durur.
Beslenme sýrasýnda açýlarak düz bir durum alýr. Bununla beraber, bazý
kelebeklerde hortum kýsmen veya tamamen dumura uðramýþtýr. Ýkinci maxillalarýn sadece
palpus kýsýmlarý kalmýþtýr ve bunlar baþýn ön tarafýnda ileri veya yukarý
doðru uzanmýþ olarak durur.
Sokucu-emici aðýz: Bazý
böcekler, bitki veya hayvan dokusu içerisinde bulunan sývýlarý emerek
beslenirler. Bu sebep ile aðýz yapýlarý evvela bu dokuyu delmeye, sonra sývýyý
emmeye elveriþli durumda olmalýdýr. Bu tip aðýz parçalarýnýn yapýsýnda, böcek
gruplarý arasýnda bazý farklar bulmak mümkündür; bu yüzden sokucu-emici aðýz
yapýlarýný birkaç alt tipe ayýrmak yerinde olur;
*Altý iðneli sokucu-emici aðýz: Labium uzayarak bir Proboscis
(hortum) halini almýþtýr. Bunun üst tarafýnda kalan boþluðu yine uzamýþ yapýda
olan ve ayný zamanda sokucu iðne durumundaki labrum örter.
Böylece labium meydana getirdiði oluk içersinde 6 iðne göze çarpar. Bu
iðnelerin iki adedi mandibullalardan diðer iki adedi birinci
maxillalardan ve sonuncusu hypopharynx'den meydana gelmiþtir. Bu
iðnelerin uçlarý diþli olduðundan besini saklayan doku kolayca delinir. Hypopharynx'in
ortasýnýn delik oluþu sokulan hayvan dokusundan emilen kanýn pýhtýlaþmasýný
önleyici tükrük maddesinin akýtýlmasýna yarar; bu deliðe tükrük maddesi
kanalý adý verilir. Kanýn emildiði kanal ise hypopharynx ile labrum
arasýndaki boþluktur ve emme kanalý adýný alýr. Bu tipteki aðýz
yapýsýna Diptera takýmýna baðlý bazý familyalarda (Culicidae, Tabanidae gibi)
rastlanýr.
Sineklerde 4 iðneli sokucu emici aðýz da görülür. Önceki tipten farký mandibul
iðnelerinin olmayýþý ve esas delici organýn hypofarinx oluþudur. Labrum, I.
Maxilla (2) ve hypopharynx, 4 iðneyi oluþturur. Salgý kanalý hypopharynx
içinde, beslenme kanalý labrum ve hypopharynx arasýndadýr.
*Dört iðneli sokucu-emici aðýz: Bir
evvelki tipe nazaran fark, hyopharynx'ten yapýlmýþ iðnenin bulunmayýþý ve
labrumun ufak kalýþý dolayýsýyla sadece dört adet iðnenin mevcut oluþudur.
Tükrük ve emme kanallarýnýn yeri de deðiþmiþtir. Birinci gaganýn dýþ segmentli
kýsmý labiumdur ve 4 iðne taþýr; 2 mandibul, 2 tane I. maxilladan oluþur.
Labrum gaga kaidesinde kýsa bir lobtur. Hypopharynx de gaga içinde kýsa bir lob
halindedir. Labium parçalamaz fakat örter. Maxillalar karþýlýklý gelerek
besin ve emme kanallarýný oluþturur. Birinci Maxilla iðneleri
karýþýlýklý duruþlarýnda aralarýnda iki boru meydana getirirler. Bu boru veya
kanallardan labrum tarafýndaki emme, diðeri tükrük kanalýdýr. Hemiptera ve
Homoptera takýmlarýna baðlý böceklerin aðýz parçalarý bu tiptedir. Dinlenme
durumunda baþ ve thorax'ýn altýnda geriye doðru uzanmýþ olan hortum, beslenme
sýrasýnda vücudu dik bir hale getirir; iðneler doku içersine daldýrýldýðýnda,
ikinci maxillanýn oluþturduðu oluk, kývrýk vaziyette dýþarýda kalýr.
*Ýki iðneli sokucu-emici aðýz: Bazý
Diptera'larda görülür. Madibulalar tamamen dumura uðramýþ ve birinci maxilladan
ise geriye sadece palpuslar kalmýþtýr. Ýkinci maxilla'nýn teþkil ettiði hortum
içerisinde sadece iki iðne görülür. Bunlardan birisi hypopharynx diðeri
labrumdan meydana gelmiþtir. Tükrük kanalý hypopharynx içindeki delik
olup emme kanalý ise bununla labrum arasýndaki boþluktur. Labium (ikinci
maxilla) ucunda iki ufak plak (labellum) vardýr.
Musca domestica L.'nýn aðýz
yapýsý esas itibariyle bu þekilde ise de yukarýda bahsedilen iki iðne
ufalmýþtýr. Maxilla ve mandibullar görev yapmaz. Ýkinci maxillanýn oluþturduðu oluk içersinden ileriye doðru
uzanan ve uçta geniþleyerek iri çýkýntý halini alan labial sünger gibi
bir yapý olan labelluma sahiptir. Bu sývý besine sokulur. Üzerinde
incecik oluklar bulunmaktadýr. Salgýlanan tükrük bu oluklardan alýnacak
besin üzerine akýtýlýr ve bu suretle eritilen besin maddesi ayrý oluklar
vasýtasý ile alýnarak özel olukla aðýz boþluðuna sevkedilir. Görüldüðü üzere,
karasineðin aðýz parçalarý yapýsý sokucu-emici olmaktan ziyade bir çeþit
yalayýcý-emici tiptedir.
Üç iðneli sokucu-emici aðýz: Bitki
dokusunu sokarak beslenmeye uygun aðýz yapýsýna sahip böcek takýmlarýndan
birisi de Thysanoptera'dýr. Bunlarýn aðýzlarýnda birisi sol
mandibuladan, diðer ikisi birinci maxilladan yapýlmýþ 3 iðne
bulunur. Sað mandibul körelmiþtir.
Pirelerin (Siphonaptera) aðýz
parçalarý bu tipte olup, 1 tanesi epipharynx, 2 tanesi I.maxilladan (lacinia)
oluþmuþ 3 stilet içerir. Delme iþlemi kenarlarý týrtýklý olan maxillaya ait
iðneler tarafýndan gerçekleþtirilir. Emme kanalý epipharynxle maxilla
iðneleri arasýnda uzanýrken, tükrük kanalý maxillaya ait iðnelerin karþýlýklý
gelmesiyle oluþan oluktur. Labial ve maxiller palpuslar dinlenme sýrasýnda
stiletleri örter.
Cervix veya Boyun
Baþ ile gövde arasýndaki membran
özelliðindeki kýsým boyun veya cervix'dir. Bazýlarý bunu microthorax adý ile
ayrý bir vücut segmenti olarak kabul ederlerse de bu hususu destekleyen pek az
delil vardýr. Daha ziyade cervix, labial baþ segmenti ve prothorax
segmenti önü ile bunlarýn arasýndaki bükülebilir özellikteki alaný kapsar.
Cervix'in içine baþýn gövde ile eklemleþmesine yarayan 2 çift cervical
sclerit gömülü durumdadýr. Her iki yanda bulunan ikiþer sclerit birbiri ile
menteþe gibi baðlanarak tek bir parça haline gelmiþtir. Bu parça anterior
olarak baþýn post occiput kýsmý üzerindeki occipital condyl ile;
posterior olarak ta prothorax ile eklemli baðlantý oluþturur. Cervical
scleritler çoðunlukla prothorax'ýn pleura'larý ile kaynaþýrlar.
Genel Anlamda Böcek Segmentinin
Geliþimi
Bugün yaþayan ilkel böcek
gruplarýnda ve Chilopoda'da bulunan yapý, her iki gruptaki vücut segmentlerinin
beþ özellik gösteren basit bir tipten evrimleþtiði düþüncesini uyandýrmaktadýr.
Bu özellikler þunlardýr:
1. Tergum veya thoraxda notum denen sklerotize
dorsal plaka,
2. Ventralde yer alan sternum veya sklerotize
plaka,
3. Tergum ve
sternumu birleþtiren tamamen membran özelliðinde pleural bölge,
4. Bir çift segmentli bacak; bazal segment olan coxapodit,
tergum ve sternum arasýndaki membrana gömülü durumdadýr. Coxapodit, bir bazal
kýsým (subcoxa) ve apikal kýsým (coxa) olmak üzere iki kýsma
ayrýlmýþtýr. Subcoxa 3 sclerite ayrýlmýþ durumdadýr.
5. Her bir ayaðýn kaidesinin üst kýsýmdaki
membran üzerinde bir stigma yer alýr.
Thorax, baþ ve abdomen arasýnda
kalan vücut bölgesidir. Prothorax, mesothoraks ve metathorax olmak üzere 3
segmentten oluþmuþtur. Kanatsýz ordolarda, üç thorax segmenti genel yapý
bakýmýndan hemen hemen birbirinin aynýdýr. Tergum ve sternumlar plaka þeklinde,
pleural scleritler (subcoxal arklar) küçük veya dejenere olmuþ durumdadýr.
Kanatlý böceklerde, üç thorax
segmenti birbirinden çok farklýdýr. Prothorax esas tipe benzer kýsýmlardan
oluþmakla beraber muhtelif scleritler gerçek sýnýrlarý tayine imkan
býrakmayacak tarzda birleþmiþ olabilir. Mezo ve metathorax, yürüme ve
uçma mekanizmasýnýn ayný segmentte birleþmesine imkan veren kas yapýsýna
uygun olarak, önemli deðiþikliklere uðramýþtýr. Bu sebepten, yeni ek scleritler
meydana gelmiþ ve bunlarýn çoðu da kendi aralarýnda yeni gruplar teþkil
etmiþlerdir.
Kanatlý segment: Kanatsýz
her segmentte olduðu gibi kanatlý segmentte de üç esas kýsým vardýr; Tergum
(thorax için kullanýlýnca notum adý verilir), sternum ve pleura. Bu
kýsýmlarýn herbirinde birtakým özellikler varsa da özellikle pleura da
kanatlýlýða uygun olarak çok belirgin morfolojik farklýlýklar görülür.
Pleuron: Bu sclerit büyük bir
lateral plaka meydana getirecek tarzda geniþlemiþtir. Ventral olarak bulunan coxal
çýkýntýya, bacak, dorsal olarak yer alan kanat çýkýntýsýna kanat eklem
oluþturacak biçimde baðlanýr. Pleuron, coxal çýkýntýdan kanat çýkýntýsýna kadar
uzanan bir pleural sutur aracýlýðýyla bir ön parça episternum ve
bir ard parça epimeron olmak üzere ikiye ayrýlmýþtýr. Bu sutur pleurodema
denen bir iç apodemin invaginasyon çizgisine iþaret etmektedir. Pleuron ön
ve arka kýsýmda sternum ile kaynaþýr. Birleþme alaný ön ve arka kýsýmda birer
köprü meydana getirir.
Notum: Bu alan anteriorda alinotum
ve posterior da postnotum olmak üzere 2 esas sclerite ayrýlmýþtýr.
Alinotum kanatla doðrudan doðruya birleþen bir sclerit olup phragma
denen bir anterior apodeme sahiptir.
Sternum: Bu plaka anterior ve
posterior bantlar vasýtasý ile pleura'ya baðlanýr. Böylece oluþan soket=cep
içersine coxa yerleþir. Orta bölge olan eusternumda bulunan dar oluk,
apexe doðru çatallanýr biçimde ikiye ayrýlarak furka isimli büyük bir apodemin
invaginasyon yerini iþaret etmektedir. Eusternuma göre posterior olarak bulunan
küçük sclerit spinasternum, içte tek bir küçük apodem spinayý
taþýr. Spinasternum segmentler arasýndaki membrandan meydana gelmekle beraber
genellikle teþekkül yerine anterior (önde) olarak bulunan segmentle kaynaþmýþ
durumdadýr.
Ýç iskelet: Çeþitli
segmentlerin apodemlerinin tümüne iç iskelet denir. Bunlar, büyük
kanat ve bacak kaslarýnýn tutunma yerleridir. Segmentlerin pleurodema ve
furca'larý kesintisiz devamlý bir bant meydana getirecek þekilde birbiri
ucuna uyar (ancak verilen bu genel yapý
ile bu gün yaþamakta olan böceðin thorax yapýsý arasýnda pek az benzerlik
bulunur. Bazý ordolarda çok ayrý örnekler görüldüðü gibi ayný ordo içersinde
dahi olaðanüstü farklýlýklar vardýr. Bu gibi hallerde scleritlerin konumunu
bazý ana iþaret noktalarýna göre tayin etmek gerekir. Sutur ve apodemlere ek
olarak bacak ve kanatlarýn eklem yerleri en güvenilen iþaretlerdir).
Bacak: Köken olarak
vücut yan duvarýnýn segmentsiz uzantýlarýndan (Annelida'nýn
parapodiumlarýndan) türemiþ, daha sonraki geliþim evrelerinde bugün, Tardigrada,
Pentastomidae ve Onychophora'da görülen, ucunda týrnaklar bulunan Lobopodium
lar oluþmuþtur. Böcek bacaðý bunlarýn, kaidede Coxapodit uç
kýsmýnda Telopodit olarak iki belirgin kýsma ayrýlmasýyla ortaya
çýkar. Daha sonraki geliþim basamaðýnda coxapodit herhangi bir bölünme
göstermez ve Coxa (bacaðýn vücuda baðlandýðý yer) olarak kalýr. Buna
karþýn telopodit bir seri bölünmeye uðrayarak bazalden apikale doðru Trochanter,
Femur, Tibia, Tarsus olarak isimlendirilen kýsýmlara ayrýlmýþtýr.
Tipik bir thorax bacaðý; coxa,
throchanter, femur, tibia, tarsus ve pretarsus olmak üzere 6
kýsýmdan oluþur. Coxa, vücutla eklemlenen parça olup posterior olarak meron denen
bir loba sahiptir. Genellikle ergin bir böcekte tarsus 2 ile 5 segmente
ayrýlmýþtýr. Pretarsus, Collembola' da ve böcek larvalarýnýn çoðunda
küçük belirgin bir son segmenttir. Diðer ordolarda pretarsus tarsusun sonunda
yer alan karmaþýk çengel ve küçük scleritler seti halindedir. Collembola ve
Protura'da tibia ve tarsus kaynaþmak suretiyle tibio-tarsusu meydana
getirir.
Genellikle böcek bacaðý yürüme veya
koþmaya yarayacak bir yapýya sahiptir. Bununla beraber baþka kullanma
amaçlarýna uygun olacak þekilde önemli deðiþiklikler meydana gelmiþtir. Bunlar
arasýnda büyük ölçüde geliþmiþ bir femur ile sýçrayýcý bacak (Orthpotera),
karþýlýklý duran kuvvetli dikenleri taþýyan yakalayýcý tip (Mantis‘te),
yassýlmýþ kýsýmlarý üzerinde bol tüyler olan yüzücü bacak
(Notonectidae), scapel biçiminde kuvvetli kýsýmlarý ihtiva eden kazýcý
tip (Gryllotalpa) sayýlabilir.
Kanat: Böcek kanadý diðer canlýlarda
rastlanmayan bir evrimsel geliþmedir. Omurgasýz hayvan grubu içersinde
böceklerden baþka hiçbir hayvan grubunda kanat yoktur. Yarasa ve kuþ gibi uçan
hayvanlarda kanat, deðiþikliðe uðramýþ bir ön ekstremitedir. Böceklerde ise
durum deðiþik olup bunlarda kanat vücut duvarýnýn notum veya dorsal
plakanýn yan kenarý boyunca dýþa doðru geliþmesi sonunda meydana gelmiþtir.
Yani vücut duvarýnýn "Paranotal" çýkýntýlarýndan oluþur.
Böceklerde kanatlarýn iç kýsmýna baðlanan diðer kas baðlantýsý yoktur. Kas
ve segment taþýmadýðýndan hiç bir zaman üye olarak deðerlendirilemez.
Tipik olarak pterygot böcekte meso ve metathoraxtan çýkan iki çift kanat
vardýr. Prothorax daima kanatsýzdýr. Bazý fosil formlarda prothoraxda levha
þeklinde lateral çýkýntýlar görülmüþse de bu kýsýmda kanat olarak iþ gören bir
yapý henüz bilinmemektedir.
Paranota çift duvarlý olup,
geliþme süresince büyüyerek yassýlaþýr ve arasýndaki boþluðu miksosöl doldurur.
Kanatlarýn geliþimi ile ilgili iki kuram ileri sürülmüþ olup, Tracheal kuramda
kanatlarýn, suda yaþayan böceklerin göðüs trakelerinden karaya çýkýnca
oluþtuðunu ileri sürmekte olup, kanatlarda solungaçlarda bulunan kaslara
rastlanmadýðý için fazla kabul görmemektedir, Paranotal kurama göre
ise kanatlar vücut duvarýnýn paranota adý verilen çýkýntýlarýndan
oluþmaktadýr. Fosil formlardan elde edilen kanýtlar paranotal kanat geliþimini
destekler niteliktedir. Pterygota altsýnýfý üyelerinde
(meso-metathoraxta) bulunur; bu altsýnýfýn bazý grup ve türlerinde sekonder
olarak kaybolmuþ (bitler), bazýlarýnda yalnýz erkek ya da diþide mevcutken,
bazý gruplarda geliþim evresinin ancak belirli bir evresinde meydana
gelir ve daha sonra býrakýlýr (karýncalarýn eþeysel bireylerinde olduðu gibi). Kanatlarýn
sonradan yitirilmesi, özellikle maðarada yaþayan böceklerde ve paraziter
yaþama uyum saðlayan böceklerde kullanýlma gereði olmamasý nedeniyle, yüksek
daðlarda yaþayanlarda rüzgarda sürüklenmemek için, saklanarak
yaþayan formlarda ise engele takýlýp yýrtýlmamasý için yaygýndýr.
Yapýsý: Ana plan bakýmýndan
böcek kanatlarý çok basittir. Kanatlar iki membran ve bunlarýn arasýnda damar
denilen destek fibrillerinden ibaret olan vücut duvarýnýn levha
þeklindeki uzantýlardýr. Kanatlarýn kaide kýsmý, üzerinde axillar sclerit
denen bir grup küçük scleritlerin yer aldýðý membran yapýsýnda bir menteþe vasýtasýyla
vücuda baðlýdýr. Bunlar notumun kenarý ile eklemlidir.
Kanat Damarlarý:
Kanatlarýn çoðunda bu ince membraný destekleyen çok sayýda çizgi þeklinde
kalýnlaþmýþ kuvvetli kýsýmlar vardýr. Bunlardan bazalden apex'e devam edenlere boyuna
damar denir. Bir kýsmý da kanadý enine kat ederek uzun damarlarý birbirine
birleþtirir. Bunlara da enine damar denir. Damarlarýn bir kanat
üzerindeki düzenine damarlanma denir.
Kanatlarýn damar düzeni bakýmýndan
böcekler arasýnda sayýsýz farklýlýklar vardýr. Bu farklýlýklar ordo, famiya,
cins vs. teþhislerinde kullanýlýr. Ancak ana damar gövdelerinin
benzerliklerinden gidilerek genel bir damarlanma tipi verilebilir ki bu tamamen
þematik olup çok sayýdaki örneðin ortak yanlarýný temsil eder. Herbir ana
damarýn ayrý bir ismi vardýr. Ýsimler kanadýn ön kenarýndan geriye doðru
izlenen bir sýraya göre verilmiþtir. Damarlarýn isimlerini ifade etmek için
standart kýsaltmalar yapýlýr.
Costa (C): Genellikle
kanadýn kalýnlaþmýþ olan ön kenarýný oluþturur, dallanmamýþtýr.
Subcosta (Sc): Costanýn hemen gerisinde
yer alýr. Tipik olarak subcosta iki dala ayrýlmýþtýr.
Radius (R): Subcostadan sonra gelen ana damardýr,
oldukça kuvvetlidir (Kaide kýsmýnda ikinci axillar sclerit ile birleþmiþtir).
Rý ve Rs (radial sector) olmak üzere 2 kola ayrýlýr.
Rs de 4 esas dala ayrýlýr.
Media: Küçük median axillar scleritler ile
eklem oluþturan iki damardan biridir. Kaide kýsmý genellikle bir çöküntü
içerisindedir.
Cubitus (Cu): Ýki ana dala ayrýlýr (median
axillar scleritler ile eklem oluþturan bir damardýr). Kaide kýsmý ve Cu2
bir çöküntü sahasý içersindedir.
Cu1 ise bir kabartý çizgisi boyunca devam eder ve dallanýr (2 dal=
Cu1a , Cu1b).
Cubital oluk (cf): Kanadýn katlandýðý çizgi
boyunca yer alan bir hat þeklindedir. Bu iz bir damar karakterinde olmamakla
beraber, cubital ve anal damarlarýn arasýndaki sýnýrý oluþturmasý nedeniyle
önemlidir.
Anal damarlar (1A, 2A, 3A vs.): 3. axillar
sclerit (3 ax) ile sýmsýký baðlantýlýdýr. Kaide kýsmýnda birbiri ile
kaynaþan ya da birbirine yakýn bulunan bir grup damardýr.
Jugal oluk (Jf): Kanadýn kaide kýsmýnda porterior
köþeyi meydana getiren küçük bir alan olan jugal kýsým ile anal alaný birbirinden
ayýran bir kat yeri özelliðindedir (3 jugal alan çok sabit bir kanat kýsmýdýr).
Enine damarlar: Bu damarlar, birleþtirdikleri
damarlara göre isimlendirilir. Bunlarý ifade etmek için kýsaltmalar aþaðýdaki
tabloda gösterildiði gibi daima küçük harflerle yazýlýr. Ancak bir seri
oluþturduklarý zaman ayrýca numaralanýr. Örneðin 3. costal enine damar gibi. Bu
kuralýn sadece bir istisnasý vardýr. Yalnýz kanadýn kaide kýsmýnda costa ve
subcosta arasýnda bulunan enine damara humeral enine damar denir. Ayrýca
Costa ile subcostaya veya Rý arasýnda costal (c) damar; Radiusun öndeki
tek kalýn ile yani Rý ile Rs sekonder kolu arasýnda radial (r); Radius 3
ile radius 4 arasýnda sectoral (s); Radiusun ikinci sekonder kolu ile
medianýn ilk kolu arasýnda radio-medial (r-m); Medianýn kollarý arasýnda
medial (m); Media ile Cubitus arasýnda medio-cubital (m-cu);
Cubitusun kollarý arasýnda cubital (cu); Cubitus ile anal damar arasýnda
cubito-anal (cu-a); anal damarlar arasýnda anal (a) damar yer
alýrlar.
Enine
Damarlarýn Terminolojisi
Birleþtirilen damarlar Enine damar adý Kýsaltma
Costa-subcosta Humeral h
Subcosta veya Rý Costal c
Radius öndeki kolu-sekonder Radial r
Radius 3- Radius-4 Sectoral s
Radius sekonder-media Raido
medial (r-m)
Media kollarý Medial m
Media-cubitus Medio-cubital (m-cu)
Cubitus kollarý Cubital (cu)
Cubitus-anal Cubito-anal (cu-a)
Anal damar Anal (a)
THORAX
KASLARI VE UÇMA
Kutikulanýn
oluþmasýyla birlikte Annelid'lerdeki yuvarlak kaslar, enine kaslar
halini almýþ ve integümentin belirli bölgelerine baðlanarak üye kaslarýný da
oluþturmuþtur.
Uçma
iþlevi meso ve metathoraxtaki kaslar tarafýndan yüklenilmiþ olup, göðüs
kaslarýnýn doðrudan doðruya (kanat hareketi daha yavaþ) ya da dolaylý etkisiyle
gerçekleþtirilir. Dolaylý etkiye sahip kaslar kanatla baðlantýlý deðildir, bu
kaslar vücut duvarýný hareket ettirmek suretiyle kanatlarýn hareketini saðlar,
kanatlar çýrpýlmadan daha çok bir titreþim hareketi ile yönlendirilir
(prothorax içinde yer alan vertikal kaslarýn da kasýlmalarý sonucu, tergum
alttan ve üstten aþaðý çekilerek kanadýn yukarý doðru hareket etmesi
saðlanýrken, boyuna kaslar bu hareketin tersi hareket olarak kanatlarý aþaðýya
indirir).
ÝKÝ
KANATLI GÝBÝ DAVRANMA
Ýlkel
kanatlý böceklerde her kanat çifti kendi baþýna baðýmsýz, fakat
senkronize edilmiþ (iki kanat çifti de ayný zamanda çýrpýlýr) olarak çýrpýlýr.
Diðer geliþmiþ kanatlý böceklerde, aerodinamik bakýmdan daha uygun bir
yapý kazanýlmasý için, iþlevsel ön ve arka kanatlarýn birbirine
baðlanmasýyla olur. Ön kanat, uçma iþlevini yürütmek için geliþerek büyümüþ,
arka kanat ise küçülmüþ, iyi uçan böceklerde ise ön kanadýn bir parçasý gibi
hareket etmeye baþlamýþtýr. Ön ve arka kanadýn birbirine baðlanmasý için
çeþitli yapýlar geliþmiþ olup, Jugatae olarak sýnýflandýrýlan ilkel
kelebeklerde, ön kanat bazalinin arka kýsmý, Jugum denen parmak
biçiminde bir çýkýntý taþýr. Jugum ve distalinde yer alan kýl demeti arka
kanadýn arka alt kýsmýna geçerek iki kanadý birbirine baðlar, Frenatae
grubuna giren modern kelebeklerde ise, arka kanat costasýnýn bazelinde yer
alan ve uzun kýllarla donanmýþ Frenulum olarak isimlendirilen çýkýntýnýn
ön kanadýn arka kenar alt kýsmýnda bulunan Retinaculum denen bölgeye
tutunmasýyla iki kanat birbirine baðlanýr. Diptera'da arka kanatlar, Strepsiptera
takýmýnda ise ön kanatlar tamamen kaybolmuþ olup, denge organý
görevini gören yapý haline dönüþmüþtür ve sineklerin bazýlarýnda daha ileri
aþama olarak metathoraxýn tamamen körelmesiyle iki kanatlýlýk
oluþmuþtur, deðiþikliklerle dört kanadýn sanki iki kanatmýþ gibi hareket etmesi
saðlanmýþtýr.
ABDOMEN
Abdomen vücudun üçüncü ve posterior kýsmýdýr. Ergin
devrede bacaklardan mahrum olan bu kýsým, thoraks ile karþýlaþtýrýlýrsa oldukça
basit bir yapýya sahiptir. Esas olarak 12 segmentten oluþmasýna raðmen bu
segmentlerin tümü ancak Protura'nýn embriyo devrelerinde görülebilir.
Embriyonik olarak 11 segment (sadece Collembola takýmý embriyolojik olarak, 9
segment ve bir telsona sahiptir) ve sölom kesesi ile gangliyonu
olmadýðý için segment olarak kabul edilmeyen "Telson" dan
oluþmuþtur. Bazý formlarda örneðin, ergin Collembola' da (altý segment) olduðu
gibi segment sayýsýnda büyük azalmalar vardýr. Karasineklerde olduðu gibi böcek
gruplarýnýn çoðunda abdomenin son segmentleri dinlenme halinde kendinden
önceki segmentlerin içine çekilebilen çiftleþme organlarýna dönüþmüþtür. Kural
olarak diþilerin eþeysel açýklýðý 8. segmentte ya da onun arkasýnda olup
erkeklerinki 9. segmentten dýþarý açýlýr. Bu iki segmente Genital
segment, bundan önceki segmentlere Pregenital, sonraki segmentlere
de Postgenital segmentler
denir.
Segmentlerin yapýsý: Ergin böcekte tipik abdomen
segmenti:
1- Tergum veya dorsal plaka,
2- Sternum veya ventral plaka,
3- Tergum ve sternumu birleþtiren
lateral membran kýsýmlar,
4- Genellikle lateral membranlar
üzerinde ve her iki yanda yer alan stigma kýsýmlarýndan oluþur.
Bazý larva ve erginlerde lateral
membran üzerinde scleritler vardýr. Bunlar da kesinlikle ilkel ekstemitelerin
körelmiþ subcoxal scleritlerdir .
Ekstremiteler: Bunlar iki grup halinde ele alýnabilir:
1. Üreme faaliyeti ile ilgili
olmayanlar,
2. Çiftleþme ya da yumurta koyma
faaliyetinde kullanýlanlar.
Üreme ile
ilgisi olmayan tipler: Terminal segmentler bir yana býrakýlacak olursa, ergin
böceklerin çoðunun abdomeninde ekstremite bulunmaz. Thysanura'da olduðu
gibi bazý ilkel formlarda dejenere abdomen bacaklarý, sytiluslar
halinde görülmektedir. Üye taslaklarý, ergin evrede özellikle ilk 7
segmentte tamamen kaybolur. 10. segment postgenital segmentlerin en ilkeli
olup, çoðunlukla sternumu küçülmüþtür. Körelme durumuna göre son segmentin
plakalarý bazý gruplarda telsonu anal kapak gibi çevirir. Bu plakalardan
dorsalde bulunan bir parçalý tergumu Epiprokt, anüsün alt
tarafýnda bulunan ve sternumdan türemiþ bir çift plakçýk ta Paraprokt
olarak isimlendirilir. Epiprokt ve paraproktun arasýndaki baðlantý zarýndan
çýkan ve son segmentin (11. segment) üye taslaðýndan oluþtuðu sanýlan ve
hemen hemen bütün böceklerde bulunan Cercus ise harekette
kullanýlmayýp duyarga görevi gören bir abdomen üyesidir. Ayrýca
Trichoptera gibi bazý gruplarda, erkek organýn bir kýsmý biçimindedir.
Üreme ile ilgili tipler:
Bunlar genellikle 8 ve 9. segmentlerin extremiteleridir. Diþi ovipositoru,
birinci, ikinci ve üçüncü valvula olmak üzere üç yaprak çiftinden
meydana gelmiþtir. 1. valvula'lar 8. segmentin plaka þeklindeki valvifer
denen kýsýmlarýndan çýkar. Valvifer ve valvula muhtemelen genel Arthropod
segmentinin coxapodit ve telepodit'ine karþýlýktýr. Ýkinci
valviferler, ventral olarak ikinci valvula ve dorsal olarak 3.
valvula çiftini meydana getirir. Testereli arýlar gibi (Tenteridinidae)
ovipositoru iyi geliþmiþ böceklerin çoðunda 1. ve 2. valvulalar iç
kýsýmlarýnda, yumurtalarýn aþaðýya doðru inmesine yarayan bir kanal bulunan
delici ve kesici bir organ oluþturur. 3. valvulalar ovipositorun çekildiði
bir kýn veya kýlýf halindedir. Orthoptera‘da her 3 valvula çifti de
ovipozitor'u meydana getirecek þekilde birleþir veya 2. valvulalar yumurta
taþýyan küçük bir organ halindedir. Valvulalarýn geliþmediði veya hiç
görülmediði ordolarda abdomenin apikal segmentleri ovipozitor görevini
yapan uzanabilir bir tüp haline gelmiþtir. Diptera ve Lepidoptera içinde bunun
örneklerine rastlanýr.
Erkek fertlerde 9. segmentin
ekstremiteleri birleþerek çiftleþme (kopulasyon) organýný meydana getirir.
Bazen 10. segmentin kýsýmlarý da çiftleþme organýnýn yapýsýna katýlabilir. Her
ordoda, bu organ genellikle temel özellikler gösterir ancak yine her grupta
büyük deðiþikliðe uðramýþtýr ve bu bölge böcek sistematiðinde çok önemli
karakterler içerir. Farklý ordolarda bu yapýlar için uzlaþma saðlanýncaya kadar
herhangi bir grup için kullanýlan terminolojiden faydalanmak yerindedir.
Ergin
abdomenindeki üyelere gelince : Bazý ilkel böceklerin ergininde
görülür, Collembola bu üye kalýntýsýnýn yardýmýyla ileri doðru sýçrar; Ventral
Tüp (karýn tüpü), ilk abdomen segmentinin üye kalýntýsýdýr, ucundan
hemolenfin baskýsýyla iki uç baloncuðu çýkar, temizlenmeye, solunuma, su almaya
ve yapýþmaya yarar. Retinaculum üçüncü segment üzerindeki bir üye çifti
olup, dördüncü segmentin üye çiftinden köken aldýðý kabul edilen Furcula (sýçrama
çatalý) nýn kancasý olarak görev görür.
SES
ÇIKARMA ORGANLARI
Pek az böcek grubu özel ses çýkarma
organýna sahiptir. Böceklerde genel olarak kanat membraný, vücut duvarýnýn
belirli bir kýsmý veya özel membranlarýn titreþimi ile ses dalgalarý meydana
getirilir. Bu alanlar amaca uygun yapýlar tarafýndan harekete geçirilir.
Çekirgeler basit bir mekanizma ile ses çýkarýr; ard kanadýn ön kenarý ön
kanadýn kalýnlaþan damarlarý üzerine sürtülür ve ard kanatlar
titreþim yapar. Baþka çekirgelerde femurun iç yüzünde küçük diþlerle
bezenmiþ bir alan vardýr. Bu alan ön kanatlar üzerine sürtünür ve onu
titreþtirir. Kýnkanatlýlarda (Coleoptera) olduðu gibi bazý ordolarda pürüzlü
kýsým ve sürtünen kýsým sýrasýyla bacak ve gövde üzerinde bulunur. Bu
durumda da vücut duvarýnýn titreþim alanýný oluþturmasý gerekir. Bu tarz
özel bir mekanizma Cicada'larda geliþmiþtir. Cicada'larda
abdomenin kaidesine yakýn bir yerdeki ventral bir çöküntü veya cep içinde bir
membran sistemi yer almýþtýr. Bu membranlardan ilki içteki bir kas ipliðine baðlýdýr.
Kasýn kasýlmasý ile membran içe çekilir kas gevþeyince membran hýzla eski
yerine gelir. Bu hareketler büyük bir
hýz ile birbirini izleyecek olursa ses dalgalarý meydana getirir. Diðer
membranlar ise ses reflektörü gibi iþ görür.
ANATOMÝ
SÝNDÝRÝM SÝSTEMÝ:
Sindirim sistemi,
sindirim kanalý ve buna doðrudan ya da dolaylý olarak baðlanan çeþitli bezlerden
meydana gelir. Bu bezler yardýmcý bezler tükrük bezleri, kör barsak
(çekumlar, Caecum: çoðulu Caeca) ve malpigi tüpleridir.
Sindirim kanalý: Sindirim
kanalý önde aðýz ve arkada anüs açýklýðý olan, vücudu baþtan sona kateden bir
boru þeklindedir. Ön, orta ve art olmak üzere üç kýsma ayrýlýr. Genel olarak bu
bölgeler sýrasýyla stomadeum, mesenteron, proctodeum ismini alýr. Çoðunlukla
stomadeum ile mesenteron arasýnda stomadeal veya cardiac kapakçýk,
mesenteron ile proctodeum arasýnda proctodeal veya pyloric kapakçýk
(valv) yer alýr. Yapý olarak stomadeum ile proctodeum ektodermden,
mesenteron ise endodermden geliþmiþtir. Birkaç ilkel böcekte sindirim
kanalý basit ve boru þeklindeyken bir çoðunda bu kýsýmlarýn herbiri
fonksiyonlarýna göre bir takým alt bölümlere ayrýlýr.
STOMADEUM: Ön barsak. Epiteli
intima olarak bilinen kutikula içerir; baþta bulunan aðýz açýklýðý ile
baþlar. Bu kýsým genellikle 3 esas bölüme ayrýlýr.
1. Az çok boru þeklinde bir ön
bölüm özefagus (oesophagus= yemek borusu): Halka kaslarýn zayýf geliþmesi
ve boyuna kaslarýn kaybolmasýyla özellik kazanmýþtýr.
2. Geniþ bir kursak (crop):
Çok zayýf halka ve boyuna kaslarla donatýlmýþtýr. Çok fazla geniþleme
yeteneðine sahip olan kursak, çoðunlukla besin ya da havayla doludur.
3. Proventriculus (ön veya
çiðneyici mide): Halka ve boyuna kaslar çok iyi geliþmiþtir. Ýç tarafta intimanýn
diken, diþ ve çeþitli þekillerdeki birçok çýkýntýsý, kaslarýn
etkisiyle birbirine sürtülür ve bu arada besin parçalarý öðütülür.
Özefagus ile kursak arasýndaki sýnýrda
kesin olmayýp özefagusun aðýza açýlan kýsmýnda kas yapýsý ile kesinlikle
ayýrt edilmeyen bir farinks (pharynx=yutak) vardýr.
4. Valvula Cardica (mide
giriþ kapaðý) ise: Ortabarsaða açýlan ve besinin geri dönmesini engelleyen,
bir epitel kývrýmdýr.
MESENTERON: Sindirimin büyük
bir kýsmý sindirim kanalýnýn orta kýsmýnda yapýlýr. Bu bölgeye ventriculus
veya mide denir. Endodermden meydana geldiði için intimayla astarlanmamýþtýr.
Genellikle tüp þeklinde olmakla beraber belli kýsýmlar halinde alt bölümlere de
ayrýlýr. Örneðin Hemiptera'da 3 veya 4 bölüm ayrýlmýþtýr. Mesenteron dýþa doðru
parmak þeklinde tipik dýþ çýkýntýlar çekumlar verir. Bunlar genellikle
midenin ön bölgesinde bulunmakla beraber posterior konumda da olabilir. Çekum
denen tüpçükler orta barsak yapýsýndadýr ve barsak yüzeyini artýrýrlar.
Böceklerin orta barsak epiteli kaba
besin parçalarýnýn yaralayýcý etkilerini engelleyen mukoz hücrelerine
sahip deðillerdir; bunun yerine özellikle katý besinle beslenen böceklerde
genelde orta barsak epiteli tarafýndan salgýlanan koruyucu bir yapý peritrofik
membran (besin zarý) vardýr. Bu zar kitin fibrillerden yapýlmýþtýr ve
ana maddesi proteindir. Zamanla sindirimin ileri evrelerinde bu zar
yýkýlýr ve yeniden yapýlýr. Bazý türlerde bu zar ön ve orta barsak
etrafýnda bulunan özel epitel hücrelerinden sürekli salýnan maddelerden oluþur.
Besinin etrafýný çeviren bu zar son barsaða doðru bir torba gibi uzayýp gider.
Sindirilen besin ve sindirim enzimleri bu zardan geçerler. Her besin alýmýnda
bu zar yeniden oluþur. Dolayýsýyla barsak epiteli zararlý etkilerden korunmuþ
olur. Bitki özsuyu emenlerde bu zar yoktur. Kan emenlerde ise çok
ince olarak geliþebilir. Peritrofik membranýn bir diðer görevi de besindeki
mikroorganizmalarýn vücuda giriþine engel olmasýdýr; yani enfeksiyonu engeller.
Ventrikulus alýnan besine göre bazý
böceklerde deðiþikliðe uðramýþtýr. Heteroptera'da orta barsak dört bölgeye ayrýlmýþtýr
ve içinde bakteri bulunan bir çok sekum yer alýr. Heteropterler bitki
özsuyu ile beslenirler; karbonhidrat dýþýnda diðer gerekli besinleri alabilmek
için büyük miktarda bitki özsuyu emmek durumundadýrlar. Fazla miktarda
alýnan sývýdaki aþýrý su hýzlý bir þekilde atýlmak zorundadýr, bu nedenle orta
barsakta deðiþiklikler meydana gelmiþtir. Fazla suyun atýlmasý hemolenfin
yoðunluðunun korunmasý ve enzim aktivitesini kolaylaþtýrmak için
gereklidir. Lepidoptera, Hymenoptera ve Diptera takýmýna ait
türler yalnýzca ergin dönemde bitki özsuyu ile beslenirler; bu gruplar
geliþimini tamamladýðý için az miktardaki besine (özsu) sadece yaþamlarýný
devam ettirebilmek için ihtiyaç duyarlar. Larva döneminde depo edilen besinler
genelde yumurta geliþimi için yeterli olur. Ergin dönemde alýnan bu
besinler kütikula ile kaplý depo görevi yapan kursakta saklanýr ve
gerekli olduðunda az miktarda orta barsaða gönderilir.
Heteroptera ve benzeri böceklerde
depo görevi yapan bir kursaðýn bulunmamasý nedeniyle besindeki fazla suyun
olabildiðince hýzlý atýlmasý gerekmektedir. Bunun için bu böceklerde suyu kolay
geçiren geniþ rektum yapýsý geliþmiþtir, ayrýca orta barsaðýn 3. ve 4.
bölgeleri arasýnda suyun rektuma akýþýný
saðlayan bir daralma vardýr ve 4. bölgenin hemolenfdeki suyu aktif
olarak uzaklaþtýrdýðýna inanýlýr.
Proctodeum: Bu bölge farklý böcek
gruplarýnda büyük ölçüde deðiþiklik göstermekle beraber genel olarak önden
arkaya doðru þu kýsýmlara ayrýlmýþtýr.
1- Pylorus: Atýk madde ve
malpigi tübüllerinden gelen maddelerin toplandýðý kýsým.
2- Valvula pylorica: Besin
zarýnýn (peritrofik membran) mekanik parçalanmasýný saðlar.
3- Ýleum (ince barsak): Son
barsaðýn orta kýsmýný oluþturur.
4- Kolon (kalýn barsak):
5- Valvula rektalis: Kuvvetli
bir daralma yapar, besin zarýnýn ortadan kalkmasýný saðlar.
6- Rektum (art barsak): En
önemli görevi suyun rektal papillerce emilimini ve dýþkýnýn kuvvetli
kaslarla sýkýþtýrýlmasýný saðlamaktýr. Burasý doðrudan anüsle birleþir. Çok
defa kaslý bir kese þeklinde büyümüþtür. Sineklerde peritrofik zarýn
parçalanmasýna da katkýlarý olur.
Metamorfoz
sýrasýnda sindirim kanalýnda gerek þekil gerekse histolojik bakýmdan belirgin
deðiþiklikler olmaktadýr. Bu deðiþmeler ayný türün bireylerinin beslenme
þeklinin genç ve erginlerde ayný olmamasýndan ileri gelmekte olup bir çeþit
adaptasyondur.
Protein miktarý
fazla besinlerle beslenen böceklerde sindirim kanalýnýn diðerlerine göre daha kýsa
olduðu genel bir kanýdýr. Imms'e göre en uzun sindirim sistemi sývýlar
ile beslenen böceklerde görülmektedir. Bunlarýn sindirim kanalýnýn uzunluðu
bitki ve hayvanlarýn katý dokularýyla beslenen böceklerinkinden daha fazladýr.
Ancak vücut sývýlarý ile beslenen Hymenopter larvalarý Imms'in
yaptýðý genellemenin dýþýnda kalmaktadýr. Çünkü bunlarda sindirim kanalý kýsadýr.
Malpigi tüpleri: Pek az
istisna ile böceklerin sindirim kanalýnda mesenteron ile proctodeum'un
birleþtiði yere yakýn bir yerde ince tüp grubu yer alýr. Bunlar boþaltým ile
görevli olan malpigi tüpleridir. Sayýlarý 1-150 arasýnda deðiþir. Aphidlerde
olduðu gibi bazý gruplarda bulunmaz.
Labial bezler veya tükrük bezleri: Böceklerin
çoðunda sindirim kanalýnýn altýnda labiumla baðlantýlý 1 çift bez yer
alýr. Bu bezlerden herbiri öne doðru uzanan bir kanala sahiptir ve bunlar baþta
tek bir kanal halinde birleþerek labium ve hypopharynx arasýnda kalan preoral
(aðýz boþluðu) boþluðuna açýlýr. Görevleri farklý olup hamamböceði gibi
gruplarda genellikle tükrük salgýlarlar. Tükrük salgýsý, aðýz
parçalarýný nemlendirir, besin ve diðer maddeler için çözücü etki gösterir veya
Apis mellifera 'da olduðu gibi sindirim enzimlerini kapsar.
Lepidoptera ve Hymenoptera larvalarýnda ise larva veya pup muhafazasý için ipek
salgýlarlar. Kan emen böceklerde kanýn emilmesi sýrasýnda pýhtýlaþmayý
önlemek için antikoagulin maddesi salgýlar.
Sindirim:
Aðýz boþluðu ile yutak, kuvvetli
kaslara sahiptir. Aðýz ve aðýz boþluðunun sindirim bakýmýndan önemi Mandibular,
Faringial ve Labial bezler gibi isim alan tükrük bezlerinin varlýðýndan
ileri gelmektedir. Ayrýca bu bölgede yer alan faringial þiþlik özellikle
Hymenoptera ve Lepidoptera gibi emici aðýz yapýsýna sahip böceklerde çok
iyi geliþmiþtir ve sývýlarýn tanzim edilmesinde kullanýlýr. Bu yapý sokucu ve
çiðneyici aðýz yapýsýna sahip böceklerde de vardýr fakat besinlerin aðýzdan
özefagusa geçiþinde rol oynarlar. Yemek borusunun (Özefagus) içi ince bir deri ile örtülmüþtür. Kursak, alýnan
besinin saklanarak çiðneyici mideye kýsým kýsým geçirilmesine yarar. Ýç yüzeyi
bir takým kitinsel, diþ gibi çýkýntýlarla kaplý olan ön veya çiðneyici
mide, besinin ufalanmasýný saðlar; fakat yüzeyi kitinsel olduðundan besin
absorbsiyonu olmaz. Kursaðýn iþlevlerinden biri de yenen besini sindirilene
kadar bekletmektir. Çeþitli ergin sivrisinekler ve kan emen Diptera
türleri, normal koþullarda kan ve protein içeriði fazla olan diðer besinleri,
doðrudan doðruya ortabarsaða gönderdikleri halde özellikle þeker kapsayan besinleri
bir süre kursakta bekletmektedir. Bu bölge içerdiði kitinize diþ ve
çýkýntýlar nedeniyle ilk sindirimin yapýldýðý yer olarak bilinen Proventriculus,
kursak ile ventrikulus arasýnda yer alýr; besinleri parçalama ve karýþtýrma ile
görevlidir. Ayrýca katý besinlerin geriye doðru hareketini engelleyen bir kapak
gibi görev yapar fakat sývý besinlerin geriye doðru hareketini
engelleyemez. Buradan orta barsak veya diðer adý ile Ventriculusa (mide) geçen
besin maddesi, sindirim için gerekli sývýlarla karþýlaþýr ve yavaþ yavaþ
sindirilerek absorbsiyona uðrar. Ventriculus sindirim kanalýnýn baþlýca salgý
bölgesidir. Sindirim sistemi epitelinin çoðunlukla silindir þeklinde hücrelerden
oluþan tek tabakalý bir epitel oluþu böcekler için
karakteristiktir. Bu epitel, kývrýmlar ve katlar meydana getirmek
suretiyle salgý ve absorbsiyon yüzeyini artýrmaktadýr. Bu dokudaki büyük
hücreler genellikle sindirim yapma yeteneðindedir. Sindirimle
ilgili baþlýca iki hücre tipi vardýr. Biri "silli silindirik"
hücreler, diðeri ise "goblet" hücreleridir. Goblet
hücrelerinin görevi sindirim salgýlarýný biriktirip salgýlamaktýr. Silli
silindirik hücreler ise sindirim enzimlerini meydana getirmekte
ve emilme olayýnda rol oynamaktadýr. Salgýlanan enzimler genel
olarak lipaz, maltaz, ve tripsin olup ayrýca bazý özel
maddelerin sindirimini yapacak özel enzimler de salgýlanýr. Örneðin elbise
güvesi larvalarý kýl benzeri maddelerin sindirilmesini saðlayan keratinaz
enzimine sahiptir.
Besin sindirildikten, yani büyük bir
kýsmý absorbsiyona uðradýktan sonra art barsaða geçer. Burada (ön kýsýmda) az
miktarda absorbsiyon olur; özellikle besin artýklarýndan kalmýþ olan su bu
bölümde alýnýr. Dýþký maddeleri rectumda rektal papillerce suyu tekrar
alýndýktan sonra buradaki kuvvetli kaslarla sýkýþtýrýlýr ve kuru halde
anüsten dýþarý atýlýr.
Bazý böcekler aldýklarý selülozlu
besinleri sindirecek enzime yeterince sahip deðildirler; bu sebep ile
bunlarýn art barsaklarýnda bulunan mikroorganizmalar sindirim iþini
yapar. Örneðin Termitler (Isoptera)'de durum böyledir. Bazý böcek gruplarý
örneðin yaprak bitleri (Aphididae) aldýklarý fazla miktardaki þekerli
sývýlarý art barsaktaki özel bir kýsýmda toplayýp Cornicle aracýlýðýyla
dýþarý atarlar.
Böceklerin Kolesteral ve B
grubu vitaminlere ihtiyaçlarý biliniyor ise de, bu konudaki bilgiler henüz
yetersizdir. Ancak bazý gruplarda gerekli vitaminlerin simbiyotik
mikroorganizmalar tarafýndan saðlandýðý bilinmektedir.
DOLAÞIM SÝSTEMÝ
Böceklerin dolaþým sistemi
vücutlarýnýn dorsaline yerleþmiþ ve iki kýsma ayrýlabilen bir boru sisteminden
oluþmuþtur. Abdomende bulunan pompalama organý, kalp adý ile anýlýr. Her
segmentte az çok þiþkin bir kýsým olan bir sýra ufak bölmelerden ibarettir. Bu
bölmelerin yanlarýndaki ostium adýný alan yarýklar kanýn içeri
girmesine yarar. Thorax içersinde
bulunan kýsým kalbin basit bir tüp þeklindeki uzantýsý Aort'tur. Aort
genellikle baþ içerisinde sonlanýr. Bazý böceklerde kan dolaþýmýna yardýmcý
olmak üzere kalpten baþka yardýmcý pompalama organlarý da bulunur. Kalp, kaný
genellikle kapalý olan posterior kýsýmdan pompalayarak anteriora doðru
baþýn iç boþluðuna boþaltýr. Kan buradan geriye doðru vücut boþluðu içersine
akarak çeþitli doku ve organlarý yýkar; sonra kalp içine çekilir ve tekrar ön
kýsma pompalanýr. Kanýn dolaþtýðý vücut boþluðuna hemocoel denir. Bu tip
dolaþýma bilindiði gibi açýk dolaþým denir. Vücut boþluðunda dolaþan kan yani
hemolymph sývý olan plasma ve hemocyteleri içerir. Kan besin
maddelerinin organlara nakli ve oradan artýk maddelerin
uzaklaþtýrýlmasýný saðlar. Memelilerdeki lenf sisteminin ödevinin bir
kýsmýný da görür. Kanýn görevlerinden biri de hidrolik basýnç sistemini
çalýþtýrmasýdýr; böylece vücudun bir yerindeki basýnç gerekli yere iletilir.
Böceklerde hemolenf hemoglobin içermez bu nedenle oksijen (O2)
ve karbondioksit (CO2) kimyasal olarak deðil fiziksel
solüsyon olarak taþýnýr.
Dolaþým sistemine ait bazý yardýmcý
organlarýn varlýðýndan bahsetmiþtik. Yardýmcý veya alary denen kas bantlarý
kalp ve tergitlerin lateral kenarý ile baðlantýlýdýr. Kaslar kalbin
çevresindeki alan ve vücut boþluðu arasýnda tam bir izole alan oluþturur
ki buna Dorsal Diyafram denir. Bu durumda bu kýsmýn kalpteki bölümü Dorsal
Sinus veya Perikardial sinus olarak adlandýrýlýr. Bu diyafram ve
sinus yanlýzca kalp boyunca uzanýr ve aort bölgesinde devam etmez.
Esasýnda hemolenfin içinde aktýðý, gerçek kapalý damar sistemindeki damarlarýn
ödevini gören boþluklara Sinüs denir. Diyaframlar tam olarak geliþtiðinde
genel vücut boþluðu veya hemosöl üç sinüse ayrýlýr. Bilindiði gibi Dorsal
diyafram abdominal boþluðun içinden sindirim kanalýnýn üstünde uzanýr
ve kapanan kan alaný dorsal veya perikardial sinus olarak bilinir.
Perikardial sinüs abdominal terganýn altýnda yer alýr ve kalp bu kýsmýn içine
yerleþmiþtir. Ventral diyafram (geliþmiþ olduðu zaman) ventral sinir
þeridi ganglionlarýnýn hemen üstünde abdominal boþluðun içinde uzanýr.
Ventral diyafram ile sýnýrlanan bu alan ventral ya da Perineural sinus olarak
adlandýrýlýr. Dorsal ve ventral sinüs arasýnda ise iç organlarý da içine alan
boþluk Visceral sinus tur.
Hava keselerinin Dolaþýmdaki
Fonksiyonu: Vücut boþluðundaki hacimleri büyük sinüslerde kan dolaþýmý, dar
lümenli damarlardakinin aksine çok yavaþtýr. Bu nedenle bu bölgelerin besin
almalarý güçleþir. Bu durumda bu hacimlerin küçültülmesi için yardýmcý bazý
yapýlar geliþmiþtir. Hava keseleri, bu sinüslerin sýkýþtýrýlarak
hacminin küçülmesini ve dolayýsýyla kan dolaþýmýnýn hýzlanmasýný saðlar. Uzun
zaman, hava keselerinin, uçucu böceklerde, sadece oksijen saðladýðýna
inanýlmýþtý. Fakat bu keselerin dolaþým sistemini etkileyerek enerji
maddelerinin ulaþýmýný hýzlandýrdýðý saptanmýþtýr. Özellikle arý ve sineklerde
çok büyük olan hava keseleri, vücut boþluðunu etkin bir þekilde daraltarak
hemolenfin iletimini hýzlandýrýr. Keza son deri deðiþiminden hemen sonra,
kývrýlmýþ ve buruþmuþ integüment ve kanatlarýn düzgünleþmesi için hemolenf
basýncýnýn arttýrýlmasý yaþamsal öneme sahiptir. Hava keselerinin þiþirilmesinin
yanýsýra, yutulan havanýn baðýrsaklara doldurulmasýyla da büyük bir iç
basýnç oluþturulur. Bu da hemolenf sinüslerinin sýkýþtýrýlmasýný ve
dolayýsýyla hemolenf basýncýnýn yükselmesini saðlar.
Böcek kaný 4 önemli görevi
yürütür:
1- Sindirilmiþ besin
maddeleri sindirim sisteminden absorbe edilir ve organlara taþýnýr.
Organlarda meydana gelmiþ, artýk maddeler boþaltým organýna getirilir.
Ayrýca hormonlar da kaynaklarýndan organlara kanla taþýnýr.
2- Solunum; böceklerin hepsinde
trakeoller hücrelerin bütününe ulaþamamakta ve buralarda direkt solunum
yapýlmamaktadýr. Þüphesiz bu hücreler ihtiyacý olan O2 yi kanda
erimiþ olarak bulunan O2 deposundan almaktadýr.
3- Korunma; hemositler belli bakteri
ve parazitleri elimine ederler. Yaralarýn onarýlmasý yine kan veya onun
hemositleri ile yapýlýr.
4- Hydrolik görev: Kan volümünün
bütünüyle vücut duvarý içinde bir tarafýndaki basýncý diðer bölümüne
nakledilebilmektedir. Bu mekanik durum, vücutta birçok yerlerde faydalý olmaktadýr.
Kan basýncý thorax ve abdomen veya ikisinin birden kontraksiyonu
ile düzenlenmektedir. Kan basýncýnýn birbirini takiben artmasý ve azalmasý solunum
hareketi ile ortaya çýkmakta ve trakelere ait hava ceplerinin boþalmasý ve
dolmasýný saðlamaktadýr. Lokalize edilmiþ bir kan basýncý gömlek deðiþtirme
sýrasýnda dýþ derinin çatlamasýna yardýmcý olur.
Kan kalbe ostiumlardan emilir ve
peristaltik hareketlerle öne sürülür. Kalp çeperinin birbirini takiben kasýlma gevþemeleriyle emilen kan ön tarafa gönderilir.
Bu, kalbin elastikiyeti ve kas yapýsý ile olur. (Aliform kaslar ve
bununla baðlantýlý diðer kaslar). Baþa boþaltýlan kan oradan vücut boþluðuna
akar. Otomatik kalp atýþlarýnýn sinir stimülasyonu ile mi, yoksa sinir
stimulasyonu olmadan otomatik olarak kalbin kendisinin kasýlýp gevþeme
kabiliyetinden mi olduðu henüz bilinmemektedir.
SOLUNUM SÝSTEMÝ
Trake sistemi: Böceklerin
çoðunda havayý hücrelere kadar gönderen trake sistemi denen bu sistem solunumu
saðlar. Baþka hayvanlarda solunum, deri veya akciðerlerle baðlantýlý olan kan
dolaþýmýnýn iþidir. Böceklerden baþka pek az Arthropoda grubunda iyi geliþmiþ
trake sistemi vardýr (Bunlar Arachnida, birkaç Crustacea ve Chilopodanýn çoðu
sayýlabilir. Körelmiþ trake tüpleri Onychophora ve Diplopoda'da görülür). Trake
sisteminde karmaþýk yapýdaki borucuklar daha ince borucuklara ayrýlýr ve bunlar
da sonunda küçük bir hücre grubuna ulaþýr. Böceklerde trakenin bu
karýþýk dallanýþý omurgalý hayvanlardaki damar ve kýlcal damarlara analogdur.
Trake Sisteminin Esas Kýsýmlarý
Trakeler her segmentte belli gruplar oluþturur
ve havayý dýþardan segmental olarak sýralanan stigma'lar aracýlýðý ile alýr. Stigma
trake sisteminin dýþtaki açýklýklarýdýr. Vücudun lateralinde, genellikle de pleurada
yer alýr. Küçük bir alanda sýnýrlanmýþtýr ve etrafý belirgin
skleritlerle çevrilidir. Basit þekildeki stigma Apterygotlarda bulunur
ve stigma doðrudan trake içine açýlýr. Stigma, stigma açýklýðý ve
atriumdan oluþur. Bazý gruplarda elek þeklinde bir yapý
görülürken bazýlarýnda tüylerle kaplýdýr. Bu yapýlar trake sistemine toz
ve su gibi maddelerin giriþini engeller. Bazý böcek gruplarýnda stigmalar
içten veya dýþtan kapaklý olabilir. Karasal böceklerin çoðu, su kaybýnýn
kontrolünde önemli olan kapatma mekanizmasýna sahiptir. Stigmalar trake
gövdesine açýlýr. l. thorax segmentinin stigmasý yoktur. Her segmentte
trake gövdesinden doku ve organlara hava götürmek üzere çok sayýda dal çiftleri
ayrýlýr. Bu dallarýn sayý ve konumlarý çok deðiþik olmakla beraber,
1-Her segmentte kalbe ve dorsal kaslara hava götüren dorsal
dal.
2. Sindirim ve üreme organlarýna
bacak ve kanatlara hava götüren lateral veya visceral dal
3. Ventral kaslara ve sinir þeridine
hava götüren ventral konumlu damar olmak üzere üç büyük dal ayrýlýr.
4. Baþ kýsmýna vücudun
lateralinde yer alan, lateral ana daldan ayrýlan dalcýklar oksijen
götürür. Bu dalcýklardan dorsalde yer alan anten, göz ve beyine ventraldeki ise
aðýz parçalarýna ve onlarý hareket ettiren kaslara oksijeni götürür.
Ýnce trakelerin uçlarý tekrar
dallara ayrýlmak sureti ile bir mikron veya daha küçük çaptaki küçük kapillar
tüpler trakeolleri meydana getirir. Doku ve hücrelerin arasýna dallanarak
yayýlan trakeoller hücrelere doðru oksijen diffüzyonuna olanak saðladýðý için
sistemin fonksiyonel kýsmýný oluþturur. CO2 nin atýlmasý bu
yolun tersi ile olur ve 1/4 ü vücut yüzeyi ile atýlýr. Trakeler, ektodermin
stigmanýn bulunduðu yerden içe geliþmesi ile oluþtuðundan genelde ektoderm
karakterindedir. Yapýsý bir tabaka yassý epitel hücreleri ve onlarýn
salgýladýklarý lining maddesidir ki buna intima denir (cuticula
gibi bir yapý). Ýntima yüzeyi taenidia denen spiral flamentlerle
sertleþmiþtir. Bu trakeye eðilme veya baský halinde bile açýk kalabilme þansýný
verir. Trakeler defalarca dallanýp trakeolleri oluþturur. Bunlar taenidiaya
sahip fakat epitel hücre içermezler. Her trakeol topluluðu sonunda aðýmsý bir
hücreye yani trakeol hücresine sahiptir (bu hücre çok ince ptotoplazmik
uzantýlar taþýr ve trokeollerin ucundaki 2-5
mikron kalýnlýðýnda olan epikutikula tamamen kaybolmuþ) Trakeollerin ucu
organ dokusu içine girer ve buradan gaz alýþveriþi saðlanýr. Trakeol çeperi gaz
alýþveriþine imkan veren ince yapýdadýr. Stigma ve trakeler sývýlara
geçirgen olmayýp stigma içerisindeki spiral kýllar sývý geçiþine engel
olur. Trakeoller ise özellikle uçta sývýya geçirgendir.
Gaz deðiþimi: Uzun zamandan
beri trakeollerin son kýsmýnýn hava ile deðil, 0.2-0.3 µm çapýndaki bir sývý
sütunu ile dolu olduðu bilinmektedir. Kýlcal kuvvetinden dolayý, trakeollerin
son kýsmýný çeviren dokulardan, sývýlarýn bu kýlcal boru içerisine akma eðilimi
vardýr. Bu nedenle trakeollerin iç çeperleri genellikle sývý (su) ile kaplýdýr.
Sývýyý doku içerisinde tutabilmek için de bir zýt etkinin olmasý gereklidir.
Büyük bir olasýlýkla bunu saðlayan da trakenin kolloyidal sývý içeriðidir.
Trake kýlcallarýnýn su tutma kuvveti, etrafýný çeviren hemolenfin ozmotik
basýncýna baðlýdýr. Dokudaki oksijen azaldýðý zaman yadýmlama
ürünlerinin artmasýndan dolayý hemolenfin ozmotik basýncý yükselir. Bunun
sonucu olarak trakeollerin uç kýsmýndaki su, dokular içine emilir ve bu arada
temiz hava boþalan kýlcallara doðru ilerler. Yeterince oksijen alýndýktan sonra
ozmotik basýncýn yükselmesine neden olan yadýmlama son ürünlerinin
oksitlenmesiyle ya da yýkýlarak ortadan kaldýrýlmasýyla, ozmotik basýnç
düþer. Bunun sonucu su, dokulardan kýlcal borular içine geçmeye baþlar ve hava
dýþarýya doðru itilir. Sývýnýn kýlcal borular içinde gidip gelmesiyle oksijen
içeren hava ritmik olarak trakeoller içerisine pompalanýr.
Deri deðiþtirmenin baþlangýcýnda trake
sistemi vücut hacminin yaklaþýk % 42’sini oluþtururken, deri
deðiþtirmenin sonunda diðer organlarýn büyümesi sonucu bu oran sadece % 3.8’dir. Ayrýca
böceklerin özgül aðýrlýðýný düþürerek, sucul böceklerde su yüzeyinde
durabilmeyi saðlar. Bazý Diptera larvalarýnda trake, su yüzeyinde denge kurmayý
saðlayan hidrostatik organ þeklindedir.
Havanýn geniþ lümenli trakelere ve
hava keselerine pompalanmasýnda baþka etkenler rol oynar. Vücut duvarýnýn kaslar
aracýlýðýyla hacimce geniþleyip daralmasý suretiyle hava içeriye ve
dýþarýya pompalanýr. Bu durum birçok böcekte abdomenin sýrt karýn yönünde açýlýp
kapamasýyla, ya da dürbün gibi segmentlerin boyuna birbirinin içerisine
girmesiyle mümkün olmaktadýr. Ayrýca göðüs birçok böcekte aktif olarak
havalandýrmaya katýlýr. Göðüste meydana gelen hacim deðiþmeleriyle hava,
stigmalardan içeriye ve dýþarýya pompalanýr.
Hava
keseleri: Birçok böcek grubunda solunuma yardýmcý olan, hava
depolamaya yarayan keseler bulunur. Bunlar genellikle trake gövdelerinin
geniþlemesi ile meydana gelmiþtir. Arý ve karasinek gibi hýzlý uçan böceklerde
hava keseleri karýn boþluðunun önemli bir kýsmýný doldurur. Vücut kaslarý
yardýmý ile keseler sýkýþtýrýlýp
açýlarak bir körük gibi çalýþýr ve içe hava alýnýr.
Stigma: Vücuda havanýn girdiði hava deliðidir.
Trake sistemi ile dýþ ortam arasýndaki açýklýktýr. Stigma baþ kýsmýnda bulunmaz.
Oksijen toraxtan gelen trake ile saðlanýr. Stigmalar faal olduðu zaman yani
açýlýp kapanabildiðinde solunum üzerinde önemli bir kontrole sahiptir. Faal
stigmalarda bir çeþit kapatma aygýtý vardýr. Bu aygýt ya stigmanýn hemen
dýþýnda veya iç kýsýmda bulunur.
Açýk trake sistemi: Stigmalar açýk ve iþler
durumda olan sisteme denir. Genel tipte meso ve metathorax ile ilk 8 abdomen
segmentinde 1 er çift olmak üzere 10 çift stigma vardýr. Bununla beraber genel
tipten büyük ölçüde farklýlaþmalar da görülür.
Kapalý trake sistemi: Bazý böceklerde stigmalar ya
faal deðildir veya tamamen kaybolmuþtur. Bu haldeki trake sistemine kapalý
trake sistemi denir. Diðer taraftan bu tipte trake gövdeleri ve iç dallar iyi
geliþmiþtir. Kapalý sistemde genellikle trakeoller deri altýnda veya
solungaçlar içinde bir að meydana getirir. Bu trake þekli Ephemeroptera,
Placoptera, Libellula nimfleri ve bazý Diptera larvalarý gibi suda
yaþayan böcek nimf ve larvalarýnda görülür. Bazý Odonat nimflerinde olduðu
gibi sucul böceklerde rektum, iç solungaçlar þeklinde kývrýmlara
sahiptir. Ýnce trakeler bu katlarý tamamen sarar. Nimf abdomenini periyodik
olarak suya daldýrýr, içerisine su çeker ve rektal solungaçlarý ýslatýp
içindeki trakeleri havalandýrdýktan sonra suyu dýþarýya atar. Soluk alýp verme Libellula
migratorya için dakikada 50-55 defa gerçekleþir.
DERÝ SOLUNUMU
Bazý gruplarda gaz deðiþimi
böceðin kutikulasýnda gerçekleþtirilir, fakat bu toplam miktarýn az bir kýsmýný
oluþturur. Bunun yanýnda Protura ve Collembola'larýn çoðunda trake
sistemi yoktur, bundan dolayý bu böceklerde solunum deri solunumu þeklindedir.
Deri solunumu sucul ve endoparazit böceklerle, yumurtalarda önemlidir.
ANAKSÝBÝYOZ
Anaksibiyoz, yani
oksijensiz yaþama yeteneði, farklý þekilde geliþmiþtir. Parazit yaþayanlarda
bu yetenek en fazladýr. Glikozun yýkýmý ile elde edilen enerjiyi
kullanmak suretiyle bir süre yaþamsal iþlevlerini sürdürebilirler. Fakat er
ya da geç laktik asidin oksidasyonu için oksijene gereksinim gösterdiklerinden,
solunum artar. Gasterophilus (Atsineði) larvalarý midede geliþtiði için,
oksijen yetersizliðine çok dayanýklýdýr. Normalde yutulan havadaki oksijeni
alýrlar. Fakat yeterince oksijen bulamadýðý zaman glikojeni yaða çevirmek
suretiyle oksijen elde ederler.
Böceklerin sinir sistemi baþ
içersinde özefagus üzerinde yerleþmiþ bir beyin ve ayný borunun altýnda bulunan,
beyin ile 2 yankol vasýtasý ile temasta olan subözefagal ganglion ve
sindirim sisteminin altýnda yer alarak vücut boyunca uzanan ventral sinir
kordonundan ibarettir. Beyin birleþmiþ þekilde üç kýsýmdan meydana
gelir:
1. Protocerebrum: Petek ve nokta
gözlere sinir gönderir.
2.Deutocerebrum: Antenlere
sinir gönderir.
3.Tritocerebrum: 2 parça
halinde özefagusun altýndan geçen komissur ile birbirine baðlý durumdadýr.
Beynin diðer kýsýmlarý tek parça olmasýna karþýn tritocerebrum kesin olarak çifttir.
Uzun bir evrimsel geliþme sonucu
orijininde aðzýn önünde olan beyin bugünkü böceklerde aðzýn üzerindedir.
Protocerebrum ve Deutocerebrum özofagus üzerinde olup bu sebepten primitif
prostomial beynin bir yapýtý olduðu düþünülmektedir. Tritocerebrum
deutocerebruma bunu takiben konnektif iplikleri ile baðlandýðýndan ve bu
baðlantýlarýn özofagus altýndan geçtiðinden tritocerebrumun böcek atasýna ait 1.
vücut segmenti yani þimdi baþla birleþmiþ olan vücut segmentine ait
ganglion olduðu kabul edilmektedir. Subesophagal gangliona gelince baþta
özefagus altýnda yeralmýþ olup beyne büyük bir çift konnektifle birleþen büyük
bir sinir merkezidir. Köken olarak, mandibular, maxillar ve labial segmentlere
ait ganglionlarýn birleþerek kaynaþmasýndan meydana gelmiþtir. Bu kompoze
gangliondan aðýz parçalarýna sinir kollarý ayrýlýr ve bir çift
konnektifle toraksa geçer. Toraks ve abdomende her segmentte ventral
olarak tipik bir sinir ganglionu vardýr. Bir segmentin ganglionu daha sonrakine
bir çift konnektifle baðlanýr. Bunun tümü protoraxtan geriye uzanan bir zincir
meydana getirir. Bu zincir ventral sinir kordonudur; subözofagal
ganglionla boyundan geçen konnektif aracýlýðý ile birleþir. Torakstaki
ganglionlar özellikle bacak ve kanatlarý kontrol eden sinirleri gönderir.
Abdomene ait ganglionlar ise abdomen kaslarýna ve abdomen üyelerine
kollar gönderir. Stomodeal sinir sistemine gelince böceklerde sindirim
sisteminin ön bölümünü, dorsal kan damarýnýn bir takým motorize
hareketlerini kontrol eden simpatik sinir sistemi mevcuttur. (Birçok sinir
kollarýnýn görevleri henüz tam olarak bilinmemektedir. Fakat sindirim sistemine
ait tahminler gerçeðe daha çok uygundur. Çünkü sistemin deðiþik bölümleri
stomodeum yanlarýnda veya üzerindedir.) Stomadeal sinir sistemi
merkezinin frontal ganglion olduðu kuvvetle muhtemeldir ki bu kýsým
beynin önünde ve tritocerebruma bir çift kolla baðlanýr. Frontal gangliondan
geriye doðru yönelik çýkan sinir özefagus üzerinde bir ganglion ve sinir
sistemi ile baðlanýr. Occipetal ganglion denen bu grup ise stomodeumu,
salgý bezlerini, tükrük bezlerini, aortu ve aðýz parçalarýna ait
kaslarý idare eder.
Böceklerde organlarýn merkezi sinir
sistemi ile olan ilgisi çok sýký deðildir. Örneðin böceðin beyninden organlara
ayrýlan sinir kollarý kesilirse böcek yine yürür, uçar, yer fakat genel olarak vücut
kontrolu kaybolur. Beyin tamamen çýkarýlýrsa yine yaþar fakat örneðin
aðzýna besin verilmedikçe yiyemez.
Beynin, böceðin genel yaþayýþý ve
hayatsal fonksiyonlarýnýn düzenli bir
þekilde yürütülmesinde rolü büyüktür. Görme, iþitme, koklama, tatma, dokunum
sinir sistemi aracýlýðýyla gerçekleþtirilir. Böceklerde, koklama, tatma,
dokunum ile ilgili yapýlar organlarýn daha çok deri kýsmýnda bulunur. Anten
ve palpuslar duyu organlarý bakýmýndan çok zengindir. Vücudu örten kýllarýn
dibine gelen sinir kollarý nedeniyle kýllara dokununca vücut hareketsiz kalýr.
Tad alma organý aðýzdadýr. Sývý haldeki maddelerin tadý alýnýr. Bu
organlar kýsa ve küt koniler þeklindedir. Bazý böcek gruplarýnda örneðin
kelebek ve sineklerin bazý türlerinde bu organlar ayakta bulunur.
Böceklerin bir çoðu koku ve tat ayýrmada insanlardan çok ileridir.
Ýnsanlarýn birbirine karýþtýrdýklarý koku ve tadlarý böcekler ayýrt edebilir;
örneðin bal arýlarý üzüm þekeri ile sakkarini daha besini almadan ayýrt
edebilmektedirler. Koku alma, böcek yaþamýnda önemli rol oynar. Bu
sayede erkek ve diþi birbirini bulur. Yumurta koyacaklarý ortamý bulurlar.
Koloni fertleri yabancýlarý bu yolla ayýrtedebilir. Birçok böceklerin ýsý
duygusu da vardýr. Çeþitli ýsý derecelerinin olduðu ortama koyulunca en çok
tercih ettikleri kýsýmda toplanýrlar. Neme karþý duyarlýlýk da ayný
þekildedir.
Böceklerin
salgý organlarý Exocrine ve Endocrine olmak üzere iki gruba ayrýlýr. Ekzokrin
salgý bezleri salgýlarýný özel kanallar vasýtasý ile vücut dýþýna
veya vücut içinde gerekli yerlere akýtýr. Endokrin olanlar ise kanala
sahip deðildir ve meydana getirdikleri maddeler difüzyon yolu ile kana geçerek
bütün vücuda daðýlýr.
Ekzokrin Salgý Bezleri:
Mum bezleri
Bu bezler
Homoptera, Hemiptera ve bazý Coleoptera ve Hymenoptera'larda görülür. Böcek
vücudu içerisinde çeþitli yerlere daðýlmýþ olan bezler vücut dýþýna
salgýladýklarý maddeler ile vücut üzerinde mum tabakasý veya toza benzer
bir tabaka meydana getirir. Apis mellifera ve yakýn akrabalarýnda
abdomen segmentelerinin ventralinden ufak levhacýklar halinde mum
maddesi salgýlanýr.
Kafa içi salgý bezi
Böceklerin
kafalarýnýn içersine yerleþmiþ ve aðýz parçalarý ile iliþkili mandibula
salgý bezi, maxilla salgý bezi ve labium salgý bezi olmak
üzere 3 çift salgý bezi bulunur. Mandibula salgý bezi çifti Lepidoptera
larvalarýnda ipek bezi haline dönüþmüþtür. Maxilla salgý bezine nadiren
rastlanýr. Labium bezi çifti ise thorax içerisine yerleþmiþ olup tükrük bezi
olarak tanýnmaktadýr. Bu çift bez ortak bir kanal ile çoðunluk hypopharynx'in
bazalinden aðýz içersine salgýda bulunur. Lepidoptera larvalarýnda bunlarda ipek
bezine dönüþmüþtür. Salgý havaya çýkýnca sertleþerek iplik halini alýr ve
týrtýl bununla pupa dönemini içinde geçireceði kozayý örer.
Ýpek bezleri
Lepidoptera‘da madibula
ve labium salgý bezleri ipek bezi haline dönüþmüþse de diðer bazý
böceklerde ipek veya iplik maddesi baþka bezler tarafýndan salgýlanýr. Bazý
Coleoptera ve Neuroptera larvalarýnda ipek, malpigi borucuklarý
tarafýndan meydana getirilir. Diðer bazý böceklerde ise deri salgý
bezleri ve diþi cinsiyet organý ek bezleri tarafýndan ipek salgýlanýr.
Pis Koku Bezleri
Bazý böceklerde
birçok deri salgý bezleri pis kokulu salgýlar da bulunur. Bu genellikle
böcekler için bir korunma durumudur. Hemipterlerde piskoku bezi 3. çift
bacaklarýn dibinden dýþarý açýlýr. Coleopter'lerde anüs civarýnda bazý
Lepidopter'lerde 6.-7. abdomen segmentinin dorsalinde bulunur.
Çekici Koku Bezleri
Sosyal yaþayan
böceklerde bir eþ tanýma, koloni kurma, düþman tanýma yuva yapma, alarm verme ve besin yerine
doðru iz oluþturmada bu bezler görevlidir. Dýþa salgýlanýp o türün diðer
bireyleri üzerinde etkilere yol açan salgýlara feromon adý verilir.
Bunlardan koku yolu ile etkili olanlara olfaktör feromon'lar, tad
yolu ile etkili olanlara oral feromon'lar denilmektedir. Birçok
Lepidoptera türünde cinsel bakýmdan çekici koku bezleri bulunmaktadýr. Bunlarýn
yer ve yapýlarý tür ve cinsiyete baðlý olarak büyük deðiþiklikler gösterir. Çok
defa kanatlarda veya diðer kýsýmlarda özel pullarýn dibinde, bacaklarda,
abdomende bulunmaktadýr. Blattidae familyasýna baðlý erkeklerin
abdomeninde cinsel çekici koku yayan salgý bezleri bulunmaktadýr. Karýncalarda
bunlarýn yuvasýnda yaþayan bazý Coleoptera türlerinde karýncalarla
beraber yaþama bakýmýndan önemli olan bir takým koku bezleri tespit edilmiþtir.
Zehir Bezleri
Hymenoptera'nýn
Apocrita alt takýmýnda çok geliþmiþ olan zehir bezleri sokucu iðne ile
birleþmiþ olup vücudun son kýsmýnda bulunur.
Endokrin Salgý Bezleri:
Çok hücrelilerin tümünde endokrin
sistem denen hormon sistemi yer alýr. Filogenetik olarak sinir sisteminden
kök almýþtýr. Bu nedenle denetim merkezleri sinir merkezleridir.
Böceklerde bu merkez nörosekretorik hücrelerdir. Ektoderm kökenli
hücrelerin yani nöronlarýn meydana getirdiði salgý sývýsý veya
granülleridir. Hücre gövdesi veya aksonda biriktirilir ve sinirsel uyarým ile
aksonlar aracýlýðýyla iletilip salgýlanýr. Uyarýlmayý takiben daha sonra tekrar
salgýlanýr. Organizmalarýn geliþimi ve aktif devreleri ile bu salgý döngüleri
arasýnda büyük uyum vardýr. Salgýlarýn bu olaylarý baþlattýðý salgýlarý
hemolenfe verildiðinde hormon olarak kabul edilirler. Tabi ki farklý
hormonlar farklý iþlevler oluþturur. Yalnýzca beyin tek baþýna çok
sayýda hormon denetimi yapar. Bu merkez; beyin içi salgý bezlerinin, deri
deðiþimi, kutikulanýn sertleþmesi, kalp atýþý, boþaltým, vücuttaki su
miktarýnýn ayarlanmasý, fizyolojik renk deðiþimleri, eþeysel bezlerin
olgunlaþmasý gibi olaylarý denetler. Neurohormonlar hemolenfe
verilerek tüm dokulara taþýnýr. Görüldüðü gibi salgý doðrudan veya hücre
uzantýlarýyla boþaltýlýr. Hücreler arasý boþluklardan miksosöle geçer. Aksonlar
ile de bu iþ gerçekleþtirilir, en yakýn depolara iletilir ve buradan
içerikleri hemolenfe verilir. Endokrin bezleri vücutta çeþitli yerlerde
bulunur. Vücut fizyolojisini düzenleyen salgýlarý verirler. Bu salgýlara
hormon denilmektedir.
Beyin içi salgý bezleri:
Oldukça iri hücrelerden meydana gelmiþ ve beynin çeþitli yerlerinde
bulunabilen bir salgý bezidir. Böcek geliþmesi ile ilgili bazý hormonlar
salgýlar. Bu beyin hormonu, birçok endokrin merkezi uyardýðý için hormona
aktivasyon hormonu denir. Bu salgýlar özellikle deri deðiþirme ve baþkalaþýmda
(metamorfoza) etkilidir.
Prothorax Salgý bezi: Birçok
böcek takýmýnýn larvalarýnda bulunan bir çift salgý bezidir. Ektoderm
kökenlidir ve birinci gögüs segmentinde yer alýr. Bu bezin hormonuna ecdyson
denir. Bu salgý bezi diðer endokrin bezlerin salgýlarý ile iþbirliði
halinde deri deðiþtirme ve metamorfoz gibi olaylarý idare eder.
Bu nedenle en belirgin geliþimi metamorfozdan hemen önceki dönemdedir ve sonra dejenere
olur.
Corpora Cardiaca: Beyinde sentezlenen
maddelerin depo organýdýr. Beynin gerisinde bir çift olarak yer alýr.
Ayrýca bazý fizyolojik olaylar ve kalp ile barsak kasýlmasýný düzenleyen
salgýlarý da içerir.
Corpora Allata : Corpora cardiaca ile yakýndan ilgilidir.
Geliþme sýrasýnda büyüyen bu bez yaþlý böceklerde biraz küçülür. Bu bezin
gençlik hormonu yani juvenil hormon salgýladýðý ispat edilmiþtir. Bu
hormon geliþme sýrasýnda ergin karakterlerin zamansýz olarak ortaya çýkmasýný
önler. Ergin halden önceki dönemlerde prothorax bezine zýt salgýda
bulunarak, larva ve pupa dönemlerinin sýra ile ortaya çýkmalarýný saðlar. Son
larva ve pupa döneminde faaliyeti azalarak bu devrelerin geçirilmesine imkan
verir. Bazý ergin diþi böceklerde bu bezin hormonu, yumurtalarýn normal olarak
olgunlaþmasýný idare eder. Keza ergin böceðin genel metabolizmasý üzerine
de etkilidir.
Hormonlarýn Birbiriyle Ýliþkisi
Beyin içi salgý bezlerinin salgýladýðý aktivasyon
hormonu protorax bezini uyararak ektizonun salýnmasýný saðlarken, diðer
taraftan Corpora allatayý uyaracak Juvenil hormon salýnmasýna etkili
olur. Ektizon ve juvenil hormon birlikte post embriyonik geliþmeyi saðlar.
Böceklerde geliþme periyodik olmaktadýr. Juvenil hormon ve ektizon gerekli
titrasyonda olduðu zaman larval pupal geliþme saðlanýr, þayet juvenil hormonun
miktarý etkili olacaðý konsantrasyondan aþaðý olursa hayvanda morfolojik
deðiþiklik yanýnda birçok biyokimyasal deðiþme de meydana gelerek metamorfoz
gerçekleþir ve hayvan ergin hale gelir. Aktivasyon ve ektizon hormonunun eksikliðinde
ise hayvan larval ve pupal diyapoza girmektedir.
KAS SÝSTEMÝ
Böceklerde deðiþik sayýda (birkaç bine kadar deðiþen
sayýda) kas þeridi bulunur. Bunlarýn oluþturduðu sistem çok karýþýktýr. Böcek
kaslarý genellikle enine çizgili ve yarý-saydamdýr. Ancak bazý
visceral kaslar yalnýz kasýlma fazýnda bu çizgilenmeyi gösterir. Fakat kalp
kaslarý ve periton kaslarý çizgisizdir. Kas dokusu vücut içerisinde daðýlma
esasýna göre 3 grup halinde sýnýflandýrýlabilir.
Visceral kaslarý: Sindirim kanalý ve üreme organýna
baðlý kanallarýn dýþ kýsmýnda ve diðer iç organlardaki kaslar gibi peristaltik
hareketlerin yapýlabilmesini saðlayan bir kas tabakasý yer alýr. Kaslar halka,
uzunlamasýna ve eðik bandlar þeklinde veya bunlarýn karýþýmý halinde
bulunur. Dolaþým sisteminin iþlemesinde, nabýz þeklinde devamlý
kasýlma ve gevþeme hareketleri yapan kas þeritleri yardýmcý olur. Aðýz ve
stigma bölgesi gibi açma-kapama mekanizmasýnýn olduðu kýsýmlarda özel
kaslar bulunur.
Segmental kas þeritleri: Çeþitli vücut segmentleri
vücuda kendi þeklini veren bir seri kas þeridi ile birleþmiþtir. Abdomende
tergitler boyuna dorsal kas þeritleri, sternitler boyuna ventral kas
þeritleri ile birleþtirilir. Tergit ve sternitler eðik veya dik tergosternal kaslar
ile birleþtirilir. Thoraxta en çok göze çarpan bacak ve kanatlarý hareket
ettiren büyük kordona benzer kaslardýr. Bu esas kas gruplarýna ilave olarak
konumu çok karýþýk olan fazla sayýda daha küçük kas þeritleri vardýr. Bir
thorax segmentini ele alacak olursak burada görülen kaslar; Dorsal kas, Pleural
kas, Tergo-sternal kas, Tergo-koksal kas, Pleuro-sternal kas, Pleuro-koksal
kas, Ventral kas, Sterno-koksal kas, Segmentler arasý yan-kaslar ve Solunum
deliði kaslarý.
Ekstremitelerin kaslarý:
Hareket etme yeteneðinde olan ekstremiteler deðiþik büyüklük ve karmaþýklýkta
kas þeritlerine sahiptir. Çiðneyici aðýz tipine sahip böceklerin madibulalarý,
baþ kapsülünün büyük bir kýsmýný dolduran kas grubuna sahip olduðu halde, mandibulanýn
içinde kas bulunmaz. Maxillalar ve bacak gibi segmentlere ayrýlmýþ
olan ekstremiteler ise vücudun içindeki büyük kaslara ilave olarak bir
segmentten diðerine uzanan kaslara da sahiptir. Kanatlarýn hareketi thorax
segmentlerindeki dikine ve boyuna kaslarýn kýsalma ve uzamalarý sonucu
segmentlerin yassýlýp kalýnlaþmasý ile kanatlar aþaðý yukarý hareket eder.
Yanlýz Odonatlarda kanatlarýn hareketi için bazal bölgede özel kaslar
vardýr. Vücut kaslarýnýn en enterasaný, sokucu emici böceklerin emme iþini
gören yutakta bir tulumba gibi çalýþan kaslardýr.
BOÞALTIM SÝSTEMÝ
Metabolizma artýklarýnýn vücuttan
uzaklaþtýrýlmasý boþaltým adý altýnda toplamaktadýr. C02'in elimine
edilmesi büyük ölçüde solunum ile olmaktadýr. Böceklerde boþaltým suyun
fazlasý, tuz, nitrojen artýklarý (ürik asit gibi) ve birtakým vücutça istenmeyen
organik birleþiklerdir.
Böceklerde Malpiki tüpleri bilinen ana
boþaltým organýdýr. Buna ilaveten bir takým boþaltým maddeleri kutikulada pigment
maddesi olarak birikebilir. Thysanura'da salgý bezlerinin (salivary gland)
boþaltým vazifesi gördüðü bilinmektedir. Birtakým organlar, yað dokusu ve
gömlek deðiþtirme bezleri, boþaltýmla görevli olup ürik asiti kristal
þeklinde depo ederler. Hýzlý bir protein metabolizmasýna sahip bir takým
organlarda ürik asit üretimi hýzlý olduðundan, tespit edilen ürik asit
kristalleri tamamen kanla absorbe edilemediði için oluþmaktadýr. (Ürik asit
protein metabolizmasýnýn en son ürünü olmasýna raðmen kristaller halinde
ayrýlýr). Bu þartlarda fazla ürik asit, kristaller halinde hücrelerde daha
sonra arýtýlmak üzere birikir .
Malpiki tüpleri ürik asiti, muhtemelen
potasyum veya sodyum tuzu halinde ve suyun sirkulasyonu ile atarlar. Vücut
hücrelerindeki ürik asit kana geçer ve neticede malpiki tüpleri etrafýnda
toplanarak tüplerin bir kýsým hücreleri veya hepsi ürik asidi sývý halde absorbe
ederek tüp lümenine boþaltýrlar. Buradan ürik asit solusyonu veya üre
rectum yolu ile ve anüsten atýlýr. Bu boþaltým mekanizmasý devamlý olarak
suya ihtiyaç gösterir. Bu yönden su, böceklerde çok büyük bir öneme
sahiptir. Ayný þekilde Na++ ve K+ tuzlarýna
da ihtiyaç vardýr. Bu maddeleri, sudan
ve üreden ayýrarak tekrar kana geçirecek veya tüplerin üst ucuna
gönderecek birçok metod geliþmiþtir. Bir çok böcekte malpiki borularýnýn karbonatlarý
da depo ettiði bilinmektedir.
ÜREME SÝSTEMÝ
Böcekler genel olarak ayrý
eþeylidirler. Ancak nadir olarak birkaç örnekte iki eþeyin ayný bireyde temsil
edilmesi yani hermafroditizm veya (Gynondromorphizm) görülür.
Buna en iyi örnek pamuklu bit, Icerya purchasi' dir.
Böceklerde çoðalma sistemi abdomende
yer alan bir organ grubudur. Erkek ve diþi çoðalma sisteminin kýsýmlarý
arasýnda sýký bir paralellik olduðu gibi her iki sistemin birçok kýsmý bilateral
simetrilidir. Diþi çoðalma sistemi esas olarak yumurtalarýn oluþtuðu bir ovariol
grubu, spermalarýn depo edildiði bir spermateka ve yumurtalarýn
vücudun dýþýna çýkarýlmasýna yarayan bir kanal sisteminden ibarettir. Tipik bir
diþi çoðalma sisteminde her biri vücudun bir yanýnda olmak üzere 2 ovaryum vardýr.
Ovaryum çok sayýda ovariol tüpünden (yumurta borucuklarý) oluþur. Her
bir ovariol anterior olarak terminal filament denen bir tutunma ipliði
ile son bulur. Ovariolün üst kýsýmlarýnda geliþmekte olan yumurtalar ve bunun
alt kýsmýnda olgun yumurtalar bulunur. Ovariolün kaide kýsmýnda pedicel
denen küçük bir kanal vardýr. Her grubun pedicelleri birleþerek bir calyxi
oluþturur. Calyx'lerin herbiri lateral ovidukt içersine açýlýr.
Her iki yanda yer alan lateral oviduktlar, median oviduktu meydana
getirmek üzere aralarýnda birleþirler. Median ovidukt ya doðrudan diþi
yumurta koyma borusu (ovipositor) ile birleþir veya ovipositor ile birleþen
vaginaya (yumurta odacýðý) açýlýr.
Ovidukt'un veya vagina'nýn dorsal
duvarýna iki bez baðlanmýþtýr.
1. Kanal kýsmýna açýlan ampul
þeklinde bir bez olan reseptaculum seminis ve
2. Bir çift olan yardýmcý bezdir. Bu bez, yumurtalarý
zemine yapýþtýrmaya veya yumurta kümesi üzerine bir muhafaza yapýlmasýna yarar.
Deðiþik böcek gruplarýnda ovariol sayýsý tipi ve bezlerde deðiþiklikler
görülür. 1, 2, Oocytlerin olgunlaþma ve beslenme þekillerine göre ovarioller
iki kýsma ayrýlýr.
1. Panoistik ovariol; Trophocyt
(besleyici)'ler yoktur. Yumurtalar, etrafýndaki
follicular epitelyum tarafýndan beslenir.
2. Meroistik ovariol; Besleyici
Trophocythler bulunur ki bu tip de 2
gruba ayrýlýr; a. Polytrophic tip. Yumurta ve besin hücresi birbiri
ardýna dizilmiþtir. Her oocyte kendi tamamlayýcýsý olan trophositle
(Neuroptera, Hymenoptera, Lepidoptera, Diptera), alternatifli sýralanýr. b. Telotrophic tip (Acrotrophic
Hemiptera Homoptera Coleoptera) Besleyici hücre yumurta borusunun üst ucunda
toplanmýþtýr. Bazý hallerde yumurtalar besleyici hücrelere plazma uzantýsý ile
baðlýdýr (Hemiptera).
Erkek çoðalma sistemi: Genel
organizasyon bakýmýndan erkek çoðalma sistemi diþininkine benzerlik gösterir.
Bu sistem baþlýca bir çift testis, buna baðlý kanallar ve spermalarýn
vücut dýþýna çýkýþ yollarýndan meydana gelir. Her testis, içinde spermalarýn oluþtuðu
bir grup sperma borucuðundan (folicula seminalis) ibarettir. Sperma borucuklarý
ortak bir kanalla (vas efferens), vas deferens'e, o da sperma kesesine
yani vesicula seminalis açýlýr. Vesicula seminalislerden itibaren birer
kanal çýkarak ortak bir ductus ejacolatorius'u oluþturur. Ductus
ejaculatorius penis içerisinde devam eder ve ucunda sperma çýkýþ deliði
bulunur. Penisin dýþ çoðalma orꗬÁ䀵Љ_ደ¿__က___뱮_
橢橢㋏㋏_________Љ_舾_墭_墭_⌣__________________________________ˆ__̼___̼_̼___̼___̼___̼___̼_______͐___萴___萴___萴_8_葬_΄_蟰_ń_͐___ꋮ_Ē_襀___襀___襖___襖___襖___襖___襖___襖___雨___雪___雪___雪_-_霗_̌_騣_̌_鴯_$_ꐀ_ɒ_Ꙓ_\_鵓_Օ_________̼___貊___________襖___襖___貊___貊___鵓_______̼___̼___襖_______襖___ꊨ___鍴___鍴___鍴___貊_쾾_̼___襖___̼___襖___雨_______鍴___________________________貊___雨___鍴_”_鍴_______鐈___̼___̼_______________________________鐈___襖___褴_
_⵰ꤧ⁒ǃ____萴___屈_㚾_鐈_______雄_$_ꊾ_0_ꋮ___鐈___ꚮ___錆_X_ꚮ___鐈_______͐___͐___̼___̼___̼___̼___________ꚮ_______̼___鐈_ʼ_襖_æ_証_¤_鍴___諠_„_譤_Ħ_________________襖___襖___襖___鵓___鵓___͐___͐_胤_萴_______鍞___͐___͐___萴____ā_________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________BIO
-404- GENEL ENTOMOLOJi Entomoloji
genel olarak "Böcekler bilimi" anlamýna gelir. Esas olarak,
entomoloji zoolojinin bir dalý ise de yeryüzünde mevcut hayvan türlerinin 4/5'
inden fazlasýný oluþturan böcekler ekonomik önemleri nedeniyle de ayrý bir
bilim olmuþtur. Böceklerin Sistematikteki
Yeri: Böcekler (Classis: Insecta) Arthropoda filum'una
baðlýdýr (Arthros: eklemli, eklem, oynak; podos: bacaklýlar). Arthropoda Filumunun Genel Karakterleri:1. Bilateral simetrilidirler.2. Heteronom
metamer(segment)'lidirler. Annelid'lerin aksine, vücudu oluþturan segmentler
ödevlerine göre gruplaþarak özel biçimler gösterirler ve vücut birbirinden ayrý
bölgelere bölünür. Bu bölgeler: baþ:
cephalo, göðüs: thorax, karýn:
abdomen' dir. Ancak bu bölgeler
bazý gruplarda birbirine kaynaþmýþ olabilir.3. Vücut, kitin'den oluþan bir dýþ iskelet ile
kaplanmýþtýr. Bu kabuk þeklindeki sert yapý, harekete engel olmamak için
segmentler arasýnda incelir ve bir eklem derisi halini alýr. Büyüme sýrasýnda
zaman zaman dýþ iskeme hücresi yer alýr. Retina tabakasýný oluþturan bu
hücreler uzun hücrelerdir. Ortalarýnda rhabdomer denen bir hücre tipi
daha vardýr. Bunlar çubuk veya boru þeklinde birbirleriyle birleþir ve Rhobdom
yani görme çubuðu denen uzun bir yapý meydana getirir ki retinula hücreleri bu
yapýyý çevreler. En sonda da, görme sinir hücrelerinden gelen kollar buraya
baðlanýr. Bu hücrelerin ve kristal koninin etrafýnda uzunlamasýna pigment
hücreleri sýralanmýþtýr. Ýçinde yukarý aþaðý hareket eden pigment renk
granülleri vardýr. Bunlar her bir omatidiumu diðerinden ayýrýr.
Böceklerin yaþam tarzýna göre facet
gözler baþlýca 2 gruba ayrýlýr;
1- Apozisyon gözler
2- Süperpozisyon gözler
Apozisyon gözler gündüz gözleri,
süperpozisyon gözleri gece gözleridir. Yani karanlýkta hareket
halinde olan gruplarda görülür. Apozisyon gözlerde her bir göz (facet,
ommatidium), pigment hücreleriyle birbirinden tamamýyla ayrýlmýþtýr. Cismin her
bir noktasýndan çýkýp ommatidiuma gelen ýþýk sadece bir ommatidiumda kalýr.
Süperpozisyon tipte ise, her bir göz pigment hücreleriyle tamamen ayrýlmamýþtýr
ve ýþýnlar aralardan geçerek diðer rhabdomlarda da o noktanýn hayalini
oluþturur. Böylece hayalin kuvvetlenmesi saðlanýr. Bu gözlerde þiddetli ýþýkta,
gözler arasýndaki pigment maddesi hareket eder ve ommatidiumlarý tek tek
ayýrarak bu þiddetteki ýþýða en uygun gözün þekillenmesi saðlanýr.
Gece böceklerinden ateþ böceði (Lampyris)
süperpozisyon göze sahiptir. Bunlar gündüz pigment maddesinin hareketiyle
görebilir. Fakat birçok gündüz böcekleri gece göremez. Karanlýkta yaþayan
böceklerin çoðunda göz köreldiðinden dolayý göremezler. Bazý böcek larvalarýnda
sinek arý, karýnca vs. de göz bulunmaz fakat ýþýða karþý bir duyarlýlýk
vardýr.
b.
Mekanik Duygu Organlarý
Mekanik duyular vücut duvarýnda
bulunan yapýlardýr. Alýcýnýn herhangi bir kýsmýndaki þekle ait deðiþiklikler
yani uyarýmlar alýnýr. Dokunma, hava akýmýnýn alýnmasý gibi.
Böceklerde vücut duvarýna yerleþmiþ mikroskobik yapýlar genelde üç tiptir;
mekaniksel duyum alan kýllar, kutikulanýn uzantý þeklinde deðilde dýþarý
doðru yükselmiþ kubbe veya çan þeklindeki çýkýntýlarý (iðneler)
ve kordon þeklindeki organlar.
Kýllar
en ilkel olaný ,epidermis ve kutikula kökenli kýl ve duyu hücreleri vücudun
çeþitli yerlerine daðýlmýþtýr ama özellikle anten, tarsus segmentleri ve
cercide bulunur. Deðme sonucu, kýl kökündeki oynama bir sinir etkisi
meydana getirir. Ve kýl kökünün iliþkili olduðu sinir hücresine iletilir. Tat,
koklama, sýcaklýk, aðýrlýk uyarýlarýný algýlar ve deðiþik tipleri vardýr.
Çan þeklindeki duygu
organlarýnýn dýþ uzantýlarý yoktur. Kutikulanýn normal yüzeyi biraz
yükselmiþtir veya biraz içeri yerleþmiþtir. Yani ufak kubbe þeklindedir. Sinir
hücresinin kalýn yapýlý bir kolu bu çan yapýnýn içine girmiþtir.
Kordon Þeklindeki Duygu
Organlarý:
Bu tip
duyu organlarýna kordotonal organ adý verilir. Duygu hücresi vücut
duvarýnýn iki noktasý arasýnda adeta gerilmiþ bir uzantýya sahiptir. Bu
noktadan biri az veya çok hareket eder durumdadýr. Bu nedenle de vücut
hareketine duyarlýdýr. Böceklerin pek çoðunda anten hareketini bu organlar
kontrol eder. Bazýlarýnda da yukarýda belirttiðimiz uzantýlar yoktur.
Kordon þeklindeki duygu organlarý ses
alma zarý ile görüldüðünden daha önce ses alma iþini yürüttükleri
zannedilmekteydi. Ancak son yýllarda yapýlan çalýþmalar; vücut durumunun kontrolü,
dengenin saðlanmasý, mekanik duyarlýlýk, iç basýnçýn anlaþýlmasý ve iþitme
organý olarak çalýþmasý gibi iþlevlere sahip olduðunu göstermiþtir.
c. Ýþitme Organý:
Vücudun çeþitli yerlerindeki sese
duyarlý kýllarýn ses dalgalarý etkisi ile titremesi sonucu ses alýnýmý
gerçekleþir. Lepidoptera larva vücudundaki bazý kýllar, Orthoptera cercuslarýnda
bulunan kýllar çok az titreþimdeki sesleri bile alabilirler. (Saniyede 3000
titreþimden az olan sesleri). Ses alma organlarýndan biri de Johnston
organý'dýr. Organýn esasý kordon þeklindeki (mekaniksel duygu organý olan)
duyu organýdýr (Kordotonal duygu organý). Bundan baþka sivrisineklerin
antenlerindeki kýllar, ses dalgalarý ile antenin bütününün oynamasýný ve sonuç
olarakta 2. segmentte bulunan Johnston organýnýn sesi almasýný saðlar.
Ýnsanlar
en fazla saniyede 20.000, böcekler 90.000 titreþime kadar olan sesi
alabilirler.
Tympanal Organlar:
Ýnce bir zar
þeklindeki duygu organlarýdýr. Bir çift olarak böcek vücudunun türe özgü yerlerinde
yerleþmiþ olup bu zarlar solunum sisteminin hava kesecikleri ve kordotonal
duygu organlarýyla iliþki halindedir. Bu tip iþitim Orthoptera,
Lepidoptera, Homoptera'lardan Cicadidae familyasýnda görülür. Genelde ön
tibilarýn bazalinde ya ince bir yarýk halinde yada açýk olarak bulunurlar. Acrididae familyasýnda 1.
abdomen tergitinin sað
ve solunda timpanal organ bulunur. Yapýlarý oldukça karýþýk ve böceklere hastýr
(türe özgü). Yalnýz kural olarak sesi iþitme ve sinir kollarýna iletme için
mutlaka bir zar bulunur.
d. Kimyasal Duygu Organlarý
Böceklerde
kimyasal duygu organlarý da geliþmiþtir. Daha once de belirttiðimiz gibi tat ve
kokuyu alýrlar. Çeþitli biçimlerdedir; ufak bir diken çýkýntýsý, ince
kitinsel bir levhacýk veya içe doðru girmiþ ufak bir koni
olabilir.
Ancak hepsi incelmiþ kitinsel bir uzantýya, bir veya daha
fazla sayýda iki uçlu sinir hücresine sahiptir. Böceklerde kokunun çok
önemli olduðunu biliyoruz. Ve bunlarý 4 grup altýnda topluyoruz.
1- Cinsel çekici kokular,
2- Sosyal böceklerin birbirini tanýmalarýný saðlayan
hatýrlama kokularý,
3- Yumurta koyma çekici kokularý,
4- Besin çekici kokularý,
Tad alma olayýna gelince, yapýlan denemelere göre bal
arýsý ve bazý sinekler fruktoz, glukoz, sukroz ve maltoz gibi
þekerleri çok düþük konsantrasyonda eriyik halde hissedebilirler. Ýnsanlar 1/64
oranýnda seyreltilmiþ þekeri algýlayabilir. Buna karþýlýk Pyrameis
cardui (Lepidoptera) ise 1/28 000 oranýndaki þekeri algýlayabilir.
Bazý gruplarda ýþýk meydana getirme özelliði vardýr.
Bunlarýn bir kýsmý kendi özel organlarý yardýmýyla ýþýk çýkarýr. Diðeri
de ýþýk meydana getirebilen bakteriler yardýmýyla olur. Gerçek ýþýk
yayýmlayan böcekler Coleoptera takýmýndan Lampyridae ve Cantharidae
familyasýna baðlý türlerdir. Lampyridae familyasýnda ýþýk bütün geliþme dönemlerinde
meydana getirilir. Bununla ilgili organlar, 6. ve 7. abdominal segmentin
ventralinde bulunur. Burada ýþýk, türe özgü olarak sürekli veya seyrek olarak
yanar söner. Bazý gruplarda uçarken ve dinlenme halindeki ýþýðýn rengi
farklýdýr. Iþýk meydana getirme organý saydam bir kutikula tabakasý gerisinde
yerleþmiþ bir sýra iri fotogenik hücreden ibarettir. Bunlarýn etrafýnda
ve aralarýnda yoðun trake sistemi vardýr. Fotogenik hücreler vücut içine doðru
birkaç sýra hücreyle kuþatýlmýþtýr. Bu tabakaya aksettirici tabaka adý
verilir. Bu organýn ýþýk meydana getirmesi esas olarak, fotogenik hücreler
içindeki oksidasyon sonucu oluþur. Luciferin denen bir çeþit yað lusiferinaz
enzimi ile okside olarak oksilusiferin meydana gelmesi sonucu ýþýk
meydana gelir. Iþýðýn yanýp sönmesi alýnan havanýn kontrol edilmesi ile meydana
gelir.
VÜCUT ISISI
Böceklerin
vücut ýsýsý genel olarak dýþ ortam ýsýsýna eþittir. Ancak uçuþ ve
faaliyet halinde vücut ýsýsý (40 dereceye kadar) yükselebilir. Böcekler genel olarak düþük ýsýlarda
hareketsiz kalýr, havanýn ýsýnmasý ile faaliyete baþlar. Böceklerin optimal ýsý
derecesi 26º C olarak kabul edilmiþtir. Bu derecede, bütün
fizyolojik olaylar en aktif halde devam eder. 35º C'
nin üstünde rahatsýz olurlar. 40º C' den sonra normalin üstünde
hareket baþlar. Bu derece devam ederse çeþitli organlarda felç, 50º
C' nin üstünde de ölüm görülür. Ancak bu neme de baðlýdýr. 40-50º C'
de hava çok kuru ve vücuttan su kaybý fazla olacaðýndan ölüm de artar. Nemlilik
fazla ise ölüm oraný azalýr. Düþük ýsýya böceklerin adaptasyonu fazladýr. Bazý larvalar -4 ve -42º C' de, erginler
ise -1--35º C' ye kadar devamlý uyuþuk
kalabilir. Bu devam ederse ölüm görülür.
Böceklerde Üreme ve Geliþme
Böcekler yumurta
yardýmý ile ürerler. Yumurtalar yavrularýn geliþebilecekleri ortama ya serbest
olarak ve teker teker veya bir çoðu bir arada yumurtlanýr. Bazýlarýnda
yumurtalar dýþ etkilere dayanýklý kokonlar içerisinde yumurtlanýr.
Yumurtalar dýþ ortama býrakýldýktan sonra yumurtlamadan önce baþlayan
embriyonal geliþim ilerlemeye baþlar ve yumurtadan genç yavru (larva veya nimf)
dýþarýya çýkar. iþte bu tip üremeye OVÝPAR tip denir. Bazý gruplarda
yumurtalar, yumurtlanýr yumurtlanmaz açýlýr ve yavru çýkar. Bu durumda yumurta
vücut içerisinde meydana geldikten sonra embriyonal geliþim çok ilerler ve
yumurtlamanýn hemen ardýndan açýlýr. Buna da OVOVÝVÝPAR tip üreme denir.
Ovipardan farký, embriyonal geliþimin ana vücudu içersinde çok ileri bir
devreye kadar sürdürülmesidir. Bu iki tipten farklý olarak bazý türlerde embriyonik
geliþim ana vücudu içersinde tamamlanýr ve diþi böcek yumurta koyacaðý
yerde yavru meydana getirir. Buna canlý-doðurma anlamýna gelen VÝVÝPARÝTE adý
verilir. Bu tipler arasýnda daha bazý kompleks üreme þekillerine de
rastlanmaktadýr.
Vivipar Tip Dörde Ayrýlýr
1- Ovovivipar tip: Bu
tipte yumurta embriyonik geliþimi için yeterli derecede vitellus içerir.
Yumurta korionu ince, ovaryumun ovariol sayýsý azdýr. Bu tip böceklerde
geniþlemiþ bir vagina yoktur. Döllenme ovariollerde olur. Hamam böcekleri, bazý
Dipter ve Coleopterlerde görülür.
2- Adenotrophic vivipar:
Yumurtanýn ince bir korionu vardýr. Ve yumurta içersinde bulunan vitellus
sayesinde embriyolar geliþir, yalnýz bir özellikleri, meydana gelen ve geliþimi
çok ilerlemiþ olan larvalarýn barsaklarýnýn son kýsmý kapalýdýr. Ancak
doðduktan sonra açýlýr. Bu larvalar ananýn geliþmiþ ve kaslarla çevrilmiþ olan
vaginalarýnda bulunur. Bezlerin salgýsý ile beslenirler. Bu arada gömlek
deðiþtirir ve anayý terk ederler. Çýkar çýkmaz da pup olurlar. Ör. Glossina'lar.
3- Maemocoelous vivipar:
Bu oldukça özellik gösteren bir tiptir. Böyle böceklerde ovaryumlarý vücudun
yað kütlesi içinde serbest olarak uzanýrlar. Oviduktlarý bulunmaz. Olgun yumurtalarda
korion da yoktur. Yalnýz geliþimin ilk devrelerinde, yumurta etrafý ince bir
zarla çevrilidir. Embriyonal geliþimini tamamlayan larvalar dýþarýya çýkar. Ör.
Strepsiptera takýmý.
4- Pseudoplacental
vivipar: Yumurtalarýn korionu yoktur ve hemen hemen vitellus da
bulunmaz. Genellikle yumurtalar ovidukta döllenir. Yumurtalar geniþlemiþ olan
vagina (bir nevi uterus) içinde geliþimini tamamlar. Burada ana veya embriyon
dokularýndan meydana gelen ve placentaya benzer yapýda bir baðlantýyla beslenmeye
devam eder. Ör. Bazý Aphid ve Hemipterlerde, Dermoptera’lardan Arexenialan.
PARTHENOGENESÝS :
Döllemsiz yumurta ile yani parthenogenesis þeklinde çoðalma çeþitli böceklerde
görülür. Bu üreme þeklinde 3 ayrý tip ayýrd edilir.
1- Arrhenotokie: Diþi böceklerin
býraktýklarý döllenmemiþ yumurtadan sadece erkek yavrular meydana gelir.
En tanýnmýþ örnek Apis mellifera.
2- Thelytokie: Döllemsiz
yumurtalardan sadece diþi yavrular meydana gelir. Ör: Orthoptera takýmý, Phasmidae
familyasýnýn bazý türleri ve Lepidopteralardan Lymantria dispar
ve Lasiocampa pini.
3- Amphytokie: Döllemsiz
yumurtalardan her iki eþeyde de yavru meydana gelebilir. Ör: Saga
spp. (Orthoptera)
BÖCEKLERDE DÝÐER ÜREME ÞEKÝLLERÝ
A- Heterogonie:
Döllemli ve döllemsiz çoðalma þekilleri birbirini izlerse bu tip
çoðalmaya heterogonie adý verilir. Ör. Bazý Aphididae türleri (yaz boyunca
döllemsiz olarak ürerler, sonbaharda erkek ve diþi arasýnda çiftleþme olur ve
döllenmiþ kýþlýk yumurta meydana getirilir).
B- Polyembrionie:
Germinogonie adý da verilen bu þekil üremede bir yumurtadan birden fazla (genellikle
pekçok) yavru meydana gelir. Ör: Parazit Hymenoptera'lar (Braconidae ve Ichneumonidae).
C- Hermaphroditismus: Ayný
bireyin bünyesinde hem erkek hem diþilik eþey hücrelerinin oluþup bunlardan
yavru bireylerin meydana gelmesidir. Ör: (Homoptera-Coccoidea), Icerya purchasi.
Böceklerde sperma
diðer hayvanlarda olduðu gibi bir baþ, bir boyun ve bir de hareketli kuyruk
kýsmýndan ibarettir. Çeþitli böceklerde büyüklük ve yapý deðiþiklikleri görülür.
Böceklerde geliþme:
Böcek Yumurtasý:
Sentrolesital tiptedir. Bol
miktarda vitellus yumurtanýn çevresinde ince bir tabaka halindedir. Nukleus yumurtanýn
ortasýndadýr. Etrafýný az miktarda sitoplazma çevirmiþtir. En dýþta korion
yer alýr. Sert ve dýþ etkilere karþý koyacak bir þekildedir. Spermanýn yumurta
içine girmesi için yumurta içersinde mikrofil denilen bir veya birden
fazla delik vardýr. Sperma buradan girerek yumurtayý döller. Yumurta; oval,
çanak, saplý, sapsýz vs gibi çok deðiþik þekillerdedir. Sayýsý da çok
farklýdýr. Yumurtalar ya geliþi güzel bir kütle halinde veya düzenli bir
þekilde yumurtlanýr ve bu diðer türlere göre sabit kalýr. Yumurtalar genellikle
yavrularýn geliþip beslenebileceði bir ortama konur.
Böceklerin çiftleþmesi veya
yumurtalarýn döllenmesi, sperma veya spermataforun diþi cinsiyet organýna
iletilmesi ile olur. Çiftleþme (Copulation) çok deðiþiktir. Bazýlarý
uçarken (arý, sinek), bazýlarý yerde (kelebekler) ve diðer bir kýsmý da
yüzerken çiftleþir. Çiftleþme süresi birkaç dakikadan, saat veya güne
kadar deðiþebilir. Çiftleþme diþinin yumurtlama zamanýnda olur. Çiftleþmede
eþlerin duruþ tazlarý da çok deðiþiklik gösterir. Fakat en farklý þekil
Odonata'larda görülür. Erkek böceðin üreme organý 2. abdomen segmentinin
ventralinde olduðu için, çiftleþme sýrasýnda abdomen sonundaki kýskaç ile
diþiyi boyun kýsmýndan yakalar ve onu kendine yaklaþtýrmaya zorlar. Diþinin
abdomenini erkeðin 2. karýn segmentine getirecek þekilde kývýrýr. Sonra diþiyi
yumurtlamaya zorlar.
Bazý böceklerde çiftleþme bir kere
olduðu halde bazýlarýnda birden fazladýr. Böceklerde POLYGAMIE (bir
erkeðin birden fazla diþi ile çiftleþmesi) ve POLYANDRIE (bir diþinin
birden fazla erkek ile çiftleþmesi) durumlarý da vardýr.
EMBRÝYO GELÝÞMESÝ:
Yumurta
döllendikten kýsa bir süre sonra bölünmeye baþlar. Yumurtanýn bölünmesine
segmentasyon denir. Segmentasyon þekli yumurta tipine göre deðiþir. Þöyle
ki; böcek yumurtasý sentrolesital olup segmentasyonu da superficialdir.
Bu segmentasyonda yumurtanýn merkezinde bulunan nukleusun birbirini izleyen
bölünmeleri sonunda çok sayýda nukleus meydana gelir. Bu yavru nukleuslar
yumurtanýn çevresinde bulunan sitoplazmaya göç ederler. Çevredeki sitoplazma
nukleus sayýsý kadar bölünerek blastoderm adýný alan tabaka meydana
gelir. Bundan sonra blastodermin belirli yerinde kalýnlaþma olur
ve yumurta boyunca uzun bir þerit oluþur. Bu kalýnlaþmayý bir çökme izler
ve 2 tabaka (Ektoderm, endoderm) oluþur. Gastrulasyon
adýný alan bu dönemden sonra meydana gelen tabakalar arasýnda özel hücrelerin
çoðalmasý sonucu orta tabaka mezoderm meydana gelir. Bu sýrada embriyo
amnion ve serosa adlý 2 zar tarafýndan çevrelenmiþtir (Dýþda seroza içte
amnion).
Embriyonun segmentlere ayrýlmasý
geliþmenin ilk devrelerinde baþlar, segmentlerin oluþumu deðiþik safhalarda
olur. Baþ protopod döneminde, thorax ve abdomen segmentleri polypod
döneminde ve bacaklar oligopod döneminde meydana gelir.
Böcek vücudunu oluþturan çeþitli
organlar yapý itibari ile deðiþik embriyo tabakalarýndan meydana gelir;
Ektodermden: Deri, iskelet,
ön ve art barsak, salgý bezleri, duyu organlarý, solunum ve sinir sistemleri ve
cinsel organlar,
Mezodermden: Kan ve dolaþým
sistemleri, yað hücreleri, ýþýk organlarý, ovaryum ve testisleri,
Endodermden: Orta barsak.
Embriyo geliþiminden sonra meydana
gelmiþ olan yavru yumurtayý kemirerek açtýðý kýsýmdan veya özel yapýlý kapaðý
kaldýrarak dýþarýya çýkar. Yumurta dönemi süresi deðiþiktir. Birkaç saat kadar
kýsa veya aylarca sürecek kadar uzun olabilir.
LARVA DÖNEMÝ
Böceklerde
yumurtadan çýkan yavru (larva) kanatsýz ve küçük yapýlýdýr. Þekli de çoðunluk
ergine benzemez. Ergin hale gelinceye kadar çeþitli larva dönemlerinin
geçilmesi ve bu arada büyümesi gerekir. Böcek vücudunun dýþýný kaplayan deri bu
büyümeye ayak uydurabilecek yapýda deðildir. Belirli bir büyümeden sonra deri
deðiþtirilmesi zorunlu olur. Ýki deri deðiþtirme arasýnda geçen zamana = 1 inci
larva dönemi, 2 inci, 3 üncü vs. olarak adlandýrýlýr. Deri deðiþtirme, dolayýsý
ile larva dönemlerinin sayýlarý böceklere göre deðiþir. Ör: Apterygota'larda =
1, Dipteralarda = 3, Orthoptera'larda = 5 (6-7), Hymenopteralarda = 8,
Ephemeroptera'larda = 22, Homoptera'lardan Cicadidae familyasýna baðlý Magicicada
septemdecim (17 yýllýk aðustos böceði)' de 30 larva dönemi
vardýr.
LARVA TÝPLERÝ
Çoðunluk ergin
vücut yapýsýna hiç benzemeyen larva vücudunda bazen segmentlerin ayýrt edilmesi
dahi zordur. Þekilleri genel olarak uzun ve silindirik yapýdadýr, vücutlarý
yumuþak, derileri incedir. Antenleri genel olarak çok kýsalmýþtýr.
Aðýz parçalarý çiðneyici tiptedir. Genel olarak baþ ufaktýr. Bacak
sayýsý çok deðiþiktir. Bazen hiç bulunmaz. Böceklerin zararlý devresi
çoðunluk larva dönemidir. Böcek larvalarýný yapýlarýna göre 4 büyük grupta toplamak mümkündür.
1- Campodeid larva: Bu tip
larvalar çevik hareketlidir. Bir çift antenleri ve 3 çift göðüs
bacaklarý vardýr. Vücut dorso-ventral basýktýr. Abdomen sonunda cerci
bulunur. Bazý Coleoptera ve
Neuroptera’larda görülür.
2- Manas tipi larva: Þiþman
ve silindirik yapýlý olan vücut kývrýk olarak durur. 3 çift göðüs bacaðýna sahiptir.
Fakat bunlar yürüme iþini tam olarak göremez. Toprak içinde, aðaç gövdelerinde
bulunan bu larvalar bitkisel ve bozulmuþ hayvansal maddeleri yerler. Coleoptera
takýmýnýn Scarabaeidae familyasýnda görülür.
3- Týrtýl: Ýnce uzun vücut 3
çift çok iyi yürüyen göðüs bacaðýndan baþka abdomen bacaklarýna da sahiptir.
Bunlarýn yardýmý ile çok iyi yürürler. Bu larva tipi 3 alt tipe ayrýlabilir;
Gerçek, mühendis ve yalancý.
a- Gerçek týrtýl'da 3
çift göðüs bacaðýndan baþka abdomenine 3-6
segmentlerinde birer çift abdomen bacaðý (yalancý bacak) ve ayrýca son
segmentte anal bacak çifti bulunur. Buna göre bu larvalarda 8 çift
bacak bulunur. Geometridae familyasý dýþýndaki Lepidoptera familyalarý larvalarý
bu tiptedir.
b- Mühendis týrtýlý:
Bunlarda 3 çift thorax bacaðý ve abdomenin 6 ve 9 (son) segmentinde
bacak bulunur. Bu duruma göre bütün bacaklar toplamý 5 çifttir.
Geometridae familyasýnda görülür.
c- Yalancý týrtýl:
Abdomende 6-8 çift bacak bulunur. Bunlarýn ilki 2 inci segmenttedir. Bu
duruma göre thorax bacaklarý ile abdomen bacaklarý arasýnda sadece 1 boþ
segment bulunur. Gerçek týrtýlda ise 2 boþ segment bulunur.
Hymenoptera takýmý Symphyta alt
takýmýnda larvalar bu tiptedir.
4- Rim (bacaksýz larva)
Bunlarda thoraxda dahi bacak bulunmaz. Buna raðmen segmentlerin hareketi
ile yavaþ da olsa yürüyebilenleri vardýr. Kapalý yerde yaþadýklarý için gözleri
kaybolmuþtur. Baþ yapýsýna göre bir gruplama yapmak mümkündür.
Baþý geliþmiþ olanlara; Scolytidae, Buprestidae (Coleoptera),
Culicidae (Diptera), Apidae (Hymenoptera).
Baþý ufalmýþ olanlara; Tipulidae (Diptera)
Baþý hemen tamamen kaybolmuþ
olanlara; Diptera takýmýna ait familyalar (Calliphoridae, Trypetidae gibi)
örnek verilebilir.
BÖCEKLERDE
BAÞKALAÞIM (METAMORFOZ)
Böceklerde yumurtadan çýkan larvalar
ergin dönemine geçebilmek için bir takým deðiþikliklere uðrar; buna baþkalaþým
veya metamorphosis adý verilir. Bazý baþkalaþým tiplerinde böceklerde
görülen uyuþukluk ve deðiþme haline de pupa denilmektedir. Baþkalaþým
bütün böceklerde ayný þekilde olmaz. Genel olarak baþkalaþýmý þu ana gruplara
ayýrmak mümkündür.
1- Ametabola - Larvalar tam
olarak ergine benzer. Yani metamorfoz yoktur.
Ör: Apterygota.
2- Neometabola - Bu
baþkalaþýmda larvalarýn ergin hale geçebilmeleri için bir veya iki uyuþuk,
ara dönem geçirmesi lazýmdýr. Fakat bu ara dönemlerde larva dönemine ait
organlar kaynaþmamýþtýr. Ör: Thysanopteralar ile Homoptera'larýn Phylloxeridae
fam. ve Coccoidae üst fam. (Erkek).
3- Hemimetabola - Nimfler
ergine benzer fakat kanatlarý yoktur. Vücut bölümleri ergine nazaran küçüktür.
Nimf dönemleri deðiþtikçe kanatlar belirir ve vücut bölümlerinin orantýsý
düzene girer. Ör. Orthoptera, Hemiptera.
4- Holometabola - Tam
baþkalaþým adý verilen bu halde larvalar ergin olmadan önce gerçek bir
pupa dönemi geçirirler. Bu dönemde larva iç organlarý kaynaþarak ergine has
þekillerine dönüþürler. Ayrýca bu dönemde böcek hareket ve beslenmeden kesilir.
Ör: Neuroptera, Diptera, Coleoptera, Lepidoptera ve Hymenoptera.
5- Hypermetabola (Polymetabola) - Meloidae
(Coleoptera), Mantispidae (Neuroptera) ve bazý Dipteralarda görülen bu
baþkalaþým þeklinde birbiri arkasýndan gelen çeþitli larvalar þekil olarak
çok farklýlýklar gösterirler. Örnek olarak Meloidae'leri gösterirsek,
bunlarýn ilk dönem larvalarý anten, bacak ve gözlere sahip faal bir haldedir.
Arýlarýn bacaklarýna takýlarak onlarýn yuvasýna gider. Orada ikinci larva
dönemine girer ki bu halde bacaklar kýsalmýþtýr. 4 ve 5 inci dönemlerde bacaklar
iyice kýsalýr adeta manas larva tipini alýr. Altýncý larva döneminde kalýn ve
koyu bir dýþ iskelete sahip bacak ve antenlerden yoksun olduðu için pupa
dönemine benzer (yalancý pupa) bir dönemde kýþlar ve baharda beyaz renkli
bacaklarý olan faal 7 inci larva dönemi baþlar ve kýsa bir müddet sonra asýl
pupa dönemi gelir. Pupadan sonra ergin ortaya çýkar.
PUPA (Krizalit) TÝPLERÝ
Pupa dönemi iç organlarýn kaynaþarak ergine
has þekil aldýklarý bir nevi uyku dönemidir. Bu dönemde iç organlarýn
kaynaþmasý larvaya ait bazý organlarýn yok olarak yerine ergine ait olanlarýn
meydana gelmesine Histoliz olayý denir. Böcekler bu dönemde genellikle
kuytu yerlerde saklanýrlar. Bazýlarý son larva dönemini tamamlarken bir koza
meydana getirir. Onun içinde pupa olur. Bazýlarý da çeþitli maddeleri birbirine
yapýþtýrarak bir yuva meydana getirir. Pupalarýn hepsi yapýca birbirine
benzemez. 3 ayrý tip ayýrd edilir.
1- Serbest pupa: Bu tipte
anten, bacak ve kanat izleri vücut üzerinde serbest olarak bulunur. Ergin hale
gelince böcek pupa gömleðini sýrt taraftan yýrtarak dýþarýya çýkar. Ör: Coleoptera Hymenoptera,
Diptera’dan bazý familyalar.
2- Mumya pupa: Bu tipte anten
bacak kanat vücut üzerine yapýþýktýr. Ergin hale gelen böcek gömleðini sýrttan
yýrtarak dýþarý çýkar. Lepidoptera’larda görülür. Son takýmdaki pupa tipine
özel olarak Chrysalid adý verilir.
3- Fýçý pupa-Son larva
döneminden pupaya geçiþte gerçekte serbest olan pupa dýþardan düzgün yüzeyli
bir kap içersine kendini hapseder. Oval þekilli olan bu kap üzerinde enine
daireler þeklinde segment çizgileri bulunur. Bu nedenle Hymenoptera
kozalarýndan
kolayca ayýrd edilir. Böcek ergin hale gelince fýçýnýn tepesinde kapak þeklinde
kalkan bir kýsýmdan dýþarý çýkar. Ör: Diptera takýmý familyalarýnýn çoðunda.
Böceklerin Geliþme Dönemi
Bir böceðin yumurta döneminden
baþlayýp ergin hale gelmesine kadar geçen süredir (Yumurta, larva, varsa pupa).
Deðiþik gruplarda bu süre de deðiþir. Magicicada sepdemdecim
(Homoptera) l7 yýl, Ehpemeroptera takýmýnda geliþme dönemi 1 yýl ergin dönem
ise l-2 gündür.
Diyapoz: Diyapoz duraklama
demek olup, bu dönemde böcekler faaliyetlerine ara verirler. Þartlar uygun
olmadýðý zaman böcekler bir duraklama yani Kuiksens devresine girerler ve þartlar
düzeldiðinde bu durum derhal ortadan kalkar. Diyapozda ise þartlar düzeldiðinde
gerekli fizyolojik olaylar þayet tamamlanmýþ deðilse böcek geliþimine devam
edemez. Diyapozda endokrin salgý bezlerinin rolü önemlidir.
Döl (Generation): Bir böceðin
yumurta döneminden baþlýyarak tekrar yumurta dönemine kadar geçen zamana bir döl
denilmektedir. Aphididae familyasýna ait böceklerin yýlda 10-14 döl, M.
sepdemcecim' de ise l7 yýlda tek döl görülür.
SINIF (CLASSIS) = INSECTA
1. Alt sýnýf (Subclassis) APTERYGOTA
(Kanatsýz böcekler)
Bütün geliþme devrelerinde kanat
izine rastlanmaz. Bunlar ufak yapýlý ve ametabol böceklerdir.
Göz körelmiþ, anten var. Abdomen
12. segmentli açýk renkli ince derili Entognata içinde vücut sonunda cercus
taþýyan tek böcek takýmýdýr. Aðýz parçalarý çiðneyicidir. Tibia ve tarsus
ayrýlmýþtýr. Küçük böcek ve toprakta yaþayan diðer gruplarý yiyerek beslenir,
ayrýca alg, mantar ve çürümüþ bitkileri de yer. Dünyanýn her tarafýna
yayýlmýþlardýr.
Ordo. 2- Thysanura (Kýl kuyruklular)
Genel olarak yapýlarý uzundur. Ufak
veya orta boyda böceklerdir. Abdomen sonunda kuyruk gibi 2-3 uzantý ve bazý
abdomen segmentlerinde styilus'lar (dejenere abdomen bacaklarý) vardýr.
Antenleri uzundur. Aðýz parçalarý çiðneyicidir. Organik artýklar,
niþastalý maddeler yer. Genellikle renkleri gridir. Toprakta çürümekte olan
odunlarýn altýnda, karýnca termit yuvalarýnda ve eski kütüphanelerde kitap
kýrýntýlarý etrafýnda bulunurlar. Ör.: Lepisma (Gümüþ balýkcýðý), Campodea, Machilis.
Ordo. 3- Protura
Anten ve gözleri yoktur.
Boylarý 0.5-2 mm. kadardýr. Bacaklarý zayýf olmakla beraber 1 inci çifti
daha uzundur ve duygu organý görevini yapar. Abdomenleri 12 segmentlidir,
ilk 3 ünün ventralinde 1 er çift küçük uzantýlar bulunur. iyi geliþmiþ çiðneyici
aðýz parçalarý stilet þekilli mandible ihtiva eder. Besinlerini delip
emme ile alýrlar. Membrandan labium iyi geliþmemiþtir. Genellikle renkleri
beyazýmsýdýr. Tibia ile tarsus birleþmiþtir,serkuslarý yoktur. Dünyanýn
her yerine yayýlmýþ olup ormanlarda yaprak altlarýnda, toprakta veya taþlar
altýnda yaþarlar. Ayrýca yýrtýcý olup diðer böcekleri avlarlar. Ör.: Eosentomon-Acerentulus.
Ordo. 4- Collembola - (Kuyrukla
sýçrayanlar)
Küçük boylu, aðýz parçalarý
çiðneyici fakat bazý tiplerde mandibleler stylet þeklinde olan
böceklerdir. Abdomen 6 segmenttir ve sýçrama organý olan furkula
4 üncü abdomen segmentinin ventralinde yer alýr. Renkleri genellikle sarýmsý
veya beyazýmsý ise de esmer ve siyah olanlar da vardýr. Bazý türleri bitkilere
zararlý olur. Seralarda ve mantar üretilen yerlerde görülür. Ör.: Þeker
pancarý, ýspanak, patates, soya, marul ve yoncada zararlý. Ayrýca Sminthurus
türleri bitki epidermisini kemirir. Özellikle mezofil tabakasýný yer ve yaprak
beyazýmsý renk alýr. Isotomurus türlerinin tütün fidelerinde zararý
görülmüþtür.
2. Alt
sýnýf PTERYGOTA (Kanatlý böcekler)
Böcek takýmlarýnýn çoðu Pterygota
alt sýnýfýna girer. Genellikle 2 çift kanatlarý bulunur. 1 çift kanadý olanlar
ve hiç kanadý bulunmayanlar da vardýr. Yalnýz bu sonuncularda görülen
kanatsýzlýk sekonderdir. Yani bunlarda embriyo döneminde kanat izleri vardýr.
Sonradan geliþme olmadýðý için kanatsýzlýk durumu ortaya çýkar. Apterygotalarda
ise embriyo döneminde kanat izi bulunmaz. Kanatlý böceklerden bazýlarýnda larva
dönemlerinde kanat iz halinde ya da ufak yapýlý olarak görülür ki bunlara Exopterygota
adý verilir. Larva döneminde kanadý hiç belli olmayanlar, Endopterygota
grubunda toplanýr.
ORDO- EPHEMEROPTERA ( Bir günlükler - Mayýs
sinekleri)
Ufak veya orta boyda, yumuþak
vücutlu böceklerdir. Antenleri kýsa ve kýl gibidir. Erginde 2
çift kanat bulunur. Kanatlar çok damarlýdýr. Ön kanatlar üçgen
þekilli ve daha büyüktür. 1500 tür bilinir. Vücutlarýnýn son kýsmýnda kýl
gibi 2-3 uzantý (Cerci) bulunur. Hemimetabol = basit metamorfozlu
böceklerdir. Larvalarý aquatiktir. Avcýlýkla geçinir, 1 yýl yaþar erginlerinin
ömrü 1-2 gün sürer. Ör.:
Hexagenia - Ephemera.
ORDO - ODONATA (Su bakireleri, yusufcuklar
veya tayyare böcekleri)
Kanat
bazalinin incelmiþ veya geniþlemiþ olmasýna göre Zygoptera ve Anisoptera olarak iki alt takým halinde incelenir. Oldukça
iri yapýlý, zarif, güzel renkli olan predatör böceklerdir. Uçuþlarý hýzlýdýr
(bazýlarý saatte 60 mil yapar), bazýlarýnda göç görülür. Nimfler suda yaþar ve
karýn kýsmýnda yaprak þeklinde solungaç uzantýlarý bulunur. Erginlerin baþý
iri, gözleri belirgindir. Çiðneyici aðýz parçalarý olup antenleri ise çok
kýsadýr. Ýki çift olan kanatlarý uzun ve çok damarlýdýr. Thorax iyi
geliþmiþtir. Abdomen uzun ve 11 segmentlidir ve stilet taþýmaz. Eþey
organlarý diþilerde abdomen sonunda erkekde ise 2 inci abdomen
halkasýnýn ventralindedir. Bu nedenle kopulasyon diðer böceklerden çok farklýdýr.
Bu ordonun 5000'den fazla türü bilinmektedir. Böcek yiyerek beslenirler.
Biyolojik mücadele açýsýndan faydalýdýrlar. Bazen karýþýk parazittir. Sivrisinek
ergin ve larvalarýný yiyerek populasyonunun artmasýna engel olurlar.
Ör.: Anax imperator iri yapýlý mavi
Orthetrum spp.
; Kýrmýzý-esmer
Libellula spp.; Kanatlarý lekeli
I
SÜPER ORDO: ORTHOPTEROIDEA
ORTHOPTERA (Düz kanatlýlar)
Hemimetabol böceklerin en eski ve
ilkellerinden olup Üst Karboniferden beri bilinmektedir. Karasal
böceklerdir.
Çekirgelerin de içinde bulunduðu,
ziraat yönünden önemli takýmlardan biridir. Büyük bir kýsmý bitki ile beslenir.
Bu nedenle zararlý olurlar. Fakat bazýlarý diðer böcekleri yediði için faydalý
sayýlýr. Aðýz parçalarý çiðneyicidir. Ýki çift iyi geliþmiþ ve çok damarlý
kanatlarý olduðu gibi hiç kanatsýz olanlar da vardýr. Ön kanatlar parþömen
gibi az çok kalýnlaþmýþ ve dar olup parþömen (tegmen) adýný alýr.
Arka kanatlar üst kanatlardan daha geniþ ve büyük olup yelpaze gibi katlanýr.
Dinlenme sýrasýnda, üst kanatlar katlanmaz. Aðýz çiðneyici tiptedir. 1. ve 2.
çift bacaklar genel olarak birbirine benzer. Yalnýz bazýlarýnda ön bacaklar kazmaya
yarar (Dana burnu). Art bacaklarýn bilhassa femur kýsmý iyi
geliþmiþtir. Sýçramaya yarar (Çekirgelerde). Genel olarak diþilerin
abdomeni sonunda yumurta koyma borusu bulunur. Baþkalaþým hemimetabola
þeklindedir. Bu takýma baðlý böceklerin çoðunda ses çýkarma ve alma organý
bulunur. Bütün dünyaya yayýlmýþlardýr. Ýklim ve þartlarýn düzgün gittiði
senelerde sýra halinde göç ederler (Her türlü bitki ve hayvan maddesi yerler).
SUBORDO: CAELIFERA
(Kýsa
antenliler)
Fam. Acrididae (Kýsa antenli çekirgeler): Genellikle boz renkli, kýsa
antenli, tarsuslarý 3'er segmentli çekirgelerin meydana getirdiði bir
familyadýr. Yumurta koyma borusu ovipozitor kýsadýr. Ses alma organý
l. abdomen segmentinin yanlarýnda bulunur.
Dociostarurus maroccanus (Fas çekirgesi); Polifag bir türdür. Tahýl,
pamuk sebze, yonca, patates, soðan ve baklagillerde zararlýdýr.
Calliptamus italicus (Ýtalyan çekirgesi); Tahýl,
pamuk, çayýr, sebze ve þeker pancarýnda zararlýdýr.
Schistocerca gregaria (Sudan
çekirgesi); Polifag. Bütün bitkilerde çiçek, yaprak hatta bitkinin tümünü
yer.
ilk ikisi
memleketimizde yerli olarak bulunduðu halde sonuncusu bazý yýllar Güneydoðu
illerimize gelir.
SUBORDO : ENSIFERA (Uzun antenliler)
Fam. Tettigoniidae (Yeþil
çekirgeler) 4000' den fazla türü vardýr. Antenleri uzun, tarsuslarý
4 segmentli, yumurta koyma borularý yandan yassýlmýþ bir býçak þekilli, yeþil yada
kahverengi çekirgelerin bulunduðu bir familyadýr. Ön bacaklarýnýn tibiasýnda
iþitme organý bulunur. Kýþý çoðunlukla yumurta döneminde geçirirler. (Bizde l7
tür biliniyor)
Playcleis intermedia; Bazý yýllar
çeltik ve ekine zararlý olur.
Saga türleri diðer böcekleri yer.
Tettigonia viridissima; Meyve
aðaçlarý, bitki sürgünleri ve taze yapraklarý yer
Ephippigena; Pronotum
arkada eðer gibi kubbeleþmiþ.
Fam. Gryllidae (Kara çekirgeler) Kriketler, silindir þeklinde vücutlu ve siyah
renklidirler. Tettigonidelere benzerler ancak yumurta koyma borusu ince ve
oldukça uzundur. Fakat yassý deðil silindiriktir ve tarsuslar 3 segmentli,
pronotum enine dikdörtgen þeklinde genellikle toprak içerisinde
yaþarlar. Bu familyanýn türleri, erkeklerin ses çýkarmalarý ile tanýnýr.
Örnek: Gryllus campestris; Buðdaygil, arpa, tütün, pancar, pamuk
Acheta desertus; Sebze, þeker pancarý, asma, tütün
Occanthus
pallucens; Bað, havuç, kenevir
Fam. Gryllotalpidae-
Kanatlarý ufalmýþ iri vücutlu böceklerdir. Vücutlarý çok tüylüdür. Ovipozitor
belirsizdir.
Gryllotalpa gryllotalpa (Dana
burnu); Toprak altýnda yaþar. Ön bacaklarý tipik kazýcýdýr.
Toprak altýnda kazdýðý tünellerde bitki köklerini, çim ve fidanlarý keserek ve
yumru oyarak zarar verir. Bitki kökleri ve böceklerle beslenir.
II SUPERORDO: BLATTOIDEA
ORDO: BLATTARIAE
Bugünkü hamam
böceklerinin karakterlerini gösteren Üst Karbondan beri gelmektedir. Fosiller
ile 28 familya, 35.000 türü vardýr.
Fam - Blattidae (Hamamböcekleri)
Yassý ve oval böceklerdir. Kalkan
þeklinde olan pronotumdan kolay tanýnýrlar. Baþ kýsmen veya
tamamen pronotum altýnda kalýr. Antenler uzun ve kýl þeklindedir.
Facet gözler iyi geliþmiþtir. 3 çift bacak birbirine benzer. Sýcak ve
nemli yerlerde yaþarlar. Ziraat yönünden önemsizdir. Dünyaya yayýlmýþ olup çok
fazla türü vardýr. Daha ziyade tropik bölgelerde yaþarlar. Yassý olduklarýndan
gündüz binalarýn gizli yerlerinde bulunurlar. Tuberkuloz, kolera, dizanteri,
koli, tifo gibi hastalýklarýn etkenlerini taþýrlar.
Blatta orientalis (Doðu
hamamböceði): Erkek diþiden küçük
olur. Diþilerde kanat küçük pul þeklindedir. Erkeðin kanadý daha iyi
geliþmiþtir. Renkleri siyaha yakýn esmerdir. Diþileri yumurtalarýný kapsül
içersinde açýlýncaya kadar birlikte taþýr.
Periplaneta americana; Daha
büyüktür. Erkek ve diþide kanat iyi geliþmiþtir. Renkleri kýrmýzýmtrak
kahverengidir.
Blatella germanica; Boylarý küçük, saman rengindedirler.
Polyhaga aegyptiara; Güneye
gittikçe fazlalaþýr. Eski evlerde çok görülür. Erkekler kanatlý, diþiler
kanatsýz ve erkekden daha yuvarlaktýr.
ORDO: MANTODEA
Dýþ görünüþleri farklý olsa da hamamböceklerine
en yakýn grup olup kolay tanýnabilecek karakterlere sahip türler. 8 kadar
familya 2000 kadar tür içerirler. En karakteristik familya
Mantidae' dir. Baþýn üçgen þeklinde, pronotumun çok uzun bir boyun biçiminde
olmasý ön bacaklarýn yakalayýcý tipte geliþmiþ olmasý bu familyanýn
tipik karakteridir. Baþlarý serbest olarak her tarafa döndürülebilir
(Antenleri ince kýl þeklindedir fakat erkeklerde farklý þekillerde görülür). Gözler
çok iyi geliþmiþtir. Baþýn büyük bir kýsmýný kaplar.
Bazýlarýnda gözler konik bir þekil almýþtýr. Orta ve arka bacaklar normal
yürüyücü, ön bacaklarda koksa çok uzamýþ femur ve tibia kuvvetli dikenler taþýyor.
Yakalayýcý tipte dikenli tarsuslar 5 segmentlidir. Genel olarak
kanatlýdýr, ön kanat derimsi ancak kanat bazýlarýnda küçülmüþ veya körelmiþ de
olabilir. Bazý erkeklerde kanat çok iyi geliþtiði halde diþilerinki küçük
kalmýþtýr. Hepsi karnivordur. Diðer böcekleri yer. Kannibalizim de
görülür. Kopulasyondan sonra diþi erkeði yer.
Fam-Mantidae (Peygamber develeri)
1800'den fazla türü vardýr.
Genellikle tropik bölgelerde geniþ yayýlým gösterirler. Sýcak memleketlerde
tür yoðunluðu daha fazladýr. Güney Amerika'daki bazý türler küçük kuþ ve
kertenkelelere saldýrýr.
Mantis religiosa; Avrupa'
da bulunur.
Bolivaria brachyptera
ORDO : PHASMIDA
Fam-Phasmidae (Deðnek
çekirgeleri)
Oldukça büyük kanatlý veya (genellikle)
kanatsýz böceklerdir. Vücut ve bacaklar (genel olarak) uzamýþ ve
deðnek gibi silindirik bir form almýþtýr. Ancak bazýlarý yaprak gibi yassýlaþmýþ
da olabilir. Genel olarak prothorax kýsa meso ve metathorax daha uzundur.
Bacaklar birbirine benzer. Tarsuslarý genellikle 5 segmenlidir.
Kanatlýlarda ön kanatlar elytra tarzýnda ve genel olarak küçülmüþtür.
Alt kanatlar, daha geniþ normal kanat þeklindedir. Grubun çoðu tropiklerde
yaþar.
Hepsi herbivordur.
Mimikriye örnek gösterilir. Hareketleri çok yavaþtýr. Kolayca fark
edilmezler. Diðer hiç bir böcekte olmayan bir özelliðe sahiptirler. Bu
böceklerde kopan bacaklar kýsmen veya tamamen yenilenebilir (rejenerasyon)
Bacillus ; Vücut
çubuk þeklinde bacaklar ince uzun
Phyllum; Yaprak þeklinde
ORDO : DERMAPTERA (Kulaða Kaçanlar)
Kýsa kanatlarý ve abdomen
sonunda bir çift kitinleþmiþ eklemsiz kýskaçlarý (modifiye olmuþ cerci)
ile kolayca tanýnan Dermaptera türleri, parlak sarý-kahverenglidir. Diþilerin
cercileri, erkeklerinki gibi kývrýk olmayýp düzdür. Aðýz parçalarý çiðneyici
tiptedir. Çok küçük olan ön kanatlar kýsa derimsi yapýda
damarsýz, arka kanatlar ise zarýmsý radyal damarlý, dinlenme sýrasýnda yelpaze
gibi ön kanatlar altýnda katlanýr. Tarsuslarý 3'er segmentlidir. Geceleri
faaldirler. Nadiren bitkilere zarar verirler. Sonbaharda çiftleþirler. Diþiler
2-3 gün süre ile 20-80 yumurta býrakýrlar. Diþiler yumurtalarý ve sonra da
yavrularýný korur. Larva ergine benzer. Serbest yaþayan veya parazit
gruplarý vardýr.
Forficula auricularia ; Kanatsýz, göz küçülmüþ
Arexinia spp ; Yarasa ve bazý memelilerde ektoparazit.
Hemimerus spp ;
Kanatsýz. Cerci uzun ve düz. Bazý kemiricilerde (Sýçan) ektoparazit.
ORDO : ISOPTERA (Termitler)
1700'den fazla, sosyal yaþayan böcek
türünü ihtiva eden önemli bir takýmdýr. Karýncalarla hiç ilgileri olmadýðý
halde bunlara yanlýþ olarak beyaz karýnca denmiþtir. Karýncalarda
thorax-abdomen’e incelerek baðlanýr. Termitlerde geniþ olarak baðlanýr. Anten
termitlerde filiform, moniliform tiptedir. Çoðunluk tropik bölgelerde yaþamakla
beraber
sýcak bölgelerde de yayýlmýþlardýr. Termitler açýk renkli ince yumuþak
derili böceklerdir. Düzenli bir cemiyet
halinde binlercesi bir arada yaþar. Bir termitaria'da genel olarak
çoðalma kabiliyetinde olan bir çift erkek ve diþi bulunur (Kral
ve kraliçe). Bunlar steril olan diðer fertler tarafýndan devamlý
beslenir. Termitlerin besinleri selüloz içeren maddelerdir. Sterillerin bir
kýsmý asker bir kýsmý iþçidir. Kanatlý bireylerin, iki
çift kanadý birbirine benzer. Zar gibi ve az sayýda damarlýdýr.
Fakat kanatlarda damar gibi kýrýþýklýklar vardýr. Aðýz parçalarý
çigneyicidir. (Tarsuslarý 4'er veya 5'er segmentlidir). Termitler ya toprak
altýnda yaþarlar ya da toprak üstünde odunlar içerisinde yuva yaparlar.
Hangi þekilde olursa olsun, bir termit kolonisinin birçok galerilerden
meydana geldiði görülür. Bazý türler birkaç metre yükseklikte yuvalar yapar. 5
familyasý vardýr. Avrupa’da ve memleketimizde tanýnmýþ olan tür Leuvotermes
lucifugus ' dur. Çeþitli aðaç ve köklerine zararlýdýr.
ORDO : Plecoptera (Taþ Sinekleri)
ORDO: Embioptera (Kitap Bitleri)
ORDO : Zoraptera (Termit Benzeri Böcekler)
ORDO:
Phthiraptera:
SUB ORDO :
Mallophaga (Kýl ve Deri Bitleri)
Bunlar yassý vücutlu kanatsýz ufak böceklerdir. Kuþ
ve memeli hayvanlarda dýþ asalak olarak yaþarlar. Aðýz parçalarý çiðneyici
olup tüy, kýl, deri vs. ile beslenirler. Gözler ufalmýþ nokta gözler yok
olmuþtur. Antenler kýsadýr. Baþ thorakstan büyüktür. Yavrular ergine
benzer. Bütün evreler, konukçu hayvanýn üzerinde geçirilir. Ýnsanlara asalak
olan türleri yoktur. Kuþlar ve bazý memelilerde dýþ asalak olarak
yaþarlar.
SUBORDO : ANOPLURA (Bitler)
Kan emen, 2,5 mm boyunda, ufak ve
yumuþak yassý, kirlisarý vücutlu, kanatsýz böceklerdir. Segmentleri kýsmen
belli ya da kaynaþmýþ olup
memeli hayvan ve
insanlara
asalaktýr. Gözleri ufalmýþ ya da yok olmuþtur. Antenleri 3-5
segmentlidir. Aðýz parçalarý emicidir. Tarsuslarý bir
segmentlidir. Tek bir büyük çengel taþýr. Baþýn thoraxtan dar oluþu,
emici aðýz ve tarsus segmenti bakýmýndan Mallophaga'dan ayrýlýr.
Pediculus humanus humanus
Pediculus humanus corporis ; Ýnsan
vücudunda yaþar.
Fam.: Phthiriidae
Phthirius pubis : Ýnsanda kasýk, anüs biti.
ORDO : THYSANOPTERA (Kirpik kanatlýlar)
Boylarý 2-3 mm. oranýnda, vücutlarý
silindir þeklinde, ince yapýlý küçük böceklerdir. Anten genellikle kýsa olup
6-9 segmenten yapýlmýþtýr. Petek gözler ve genellikle de nokta gözler iyi
geliþmiþtir. Aðýz parçalarý emici tipte ve 3 iðneli asimetriktir. Bu
kýsýmda üst dudak ile birinci ve ikinci maksiller birleþerek bir emme borusu
meydana getirmiþlerdir. Sol mandible (sað mandible körelmiþ) ile maxillalarýn
lacinia kýsýmlarý styletleri meydana getirir (Görüldüðü gibi yapý
asimetriktir). Her iki kanat çifti de eþit yapýlý, dar, az damarlý ve kenarlarý
saçak gibi uzun tüylerle kaplý olur. Bazýlarý kanatsýzdýr. Bacaklarda
tarsus segmentlerinin sayýsý 1 veya 2 olup gene 1 veya 2 týrnaða sahiptir.
Pretarsus kabarcýðý (arolium) iricedir ve bu nedenle de bu takýma
"kabarcýk ayaklýlar" adýnýn verildiði de olmaktadýr. Ovipozitor
var veya yoktur. Var ise þekli sýnýflandýrma yönünden önemlidir.
Ovipozitorlu olan tripsler yumurtalarýný bitki dokusu içine koyar. Baþkalaþým Neometabola
þeklindedir. Ýki cinsiyet görünüþte birbirine benzerse de erkek daha ufaktýr.
Fakat bir çok türde erkek bulunmaz ve çoðalma partenogenetik yol ile de olur.
Yýlda birden fazla döl verirler.
Büyük çoðunlukla bitkisel besin
alýrlar. Çiçek, yaprak, tomurcuk üzerinde beslenir ve bitki dokularýný
tahrip ederler. Birkaç tür mantar sporlarý ile beslenir. Ufak bir kýsmý da
diðer Arthopodlarý avlar. Pek az türü insanlarý sokar. Bazý türler bitki
hastalýklarý naklinde vektör olarak önemlidir. Kültür bitkilerinde ekonomik
öneme sahiptirler. 2 alt ordoya ayrýlýrlar; Terebrantia
(Ovipozitorlüler) ve Tubulifera (Ovipozitörsüzler)
Subordo: Terebrantia (bitki
zararlýlarý)
Fam.: Thripidae
Yumurtlama borusu aþaðýya
doðru kývrýktýr. Kanatlar dar, uçlarý sivridir. Bitkilerde önemli zararlara
neden olurlar.
Thrips tabaci L. (Tütün tripsi); Tütünde akdamar
hastalýðýný yapar ayný zamanda sebze vs. zarar yapar.
Heliothrips haemorrhoidalis Sebze, bað,
turunçgil çiçeklerinde özellikle seralarda zararlýdýr.
Limothrips cerealium Hall.; Ekin zararlýsýdýr. Büyük
populasyonlar halinde bulunur. Ýnsaný sokabilir.
Subordo : Tubulifera ( Ovipozitor yoktur)
Fam.: Phloeothripidae
Renkleri
genellikle koyudur; kanatlarý açýk renkli veya beneklidir.
Haplothrips tritici kurdaji. Buðdayda
Liothrips oleae
Costa.
- Zeytinde.
ORDO : HETEROPTERA
(HEMIPTERA)
Bu grupta üst kanatlar yapý olarak diðer bütün böcek
takýmlarýndan farklýlýk gösterir. Bu kanadýn dip yarýsý kitinleþmiþ derimsi
bir durum almýþ; buna karþý uç kýsým zar þeklinde kalmýþtýr. Alt
kanatlar da zar þeklindedir. Dinlenme halinde kanatlar abdomen üzerinde yatýk
durur. Aðýz sokucu emici tiptedir. Baþýn ön
tarafýndan çýkar. Aðýz içersinde 4 stilet (iðne) bulunur. Ýðnelerin 2' si
mandible 2' si maxillerdir. Labiumun meydana getirdiði 3-4 segmentli
hortum baþ ve toraksýn ventralinde uzanýr. Antenler uzun 4-5
segmentlidir. Pronotum ve scutellum genellikle geniþtir. Tanýnan türleri 30.000
kadar olup ziraat yönünden önemlidir. Çoðu karada az bir kýsmý suda
yaþar. Pek çoðu bitkilerin öz suyunu emmek sureti ile büyük zararlara
neden olurlar. Bazý türler ise diðer böcekleri avlayarak geçinir. Ýnsan
ve diðer memelilerden kan emenler de vardýr.
Bazý sistematikçiler Hemiptera ile Homoptera'yý iki alt
takým olarak Rhyncata takýmý (hatta Hemiptera takýmý) altýnda toplarlar. Fakat
bu iki takým arasýnda özellikle iki bakýmdan farklýlýk vardýr (1)
Homoptera'larýn her iki çift kanadý benzer yapýda (zar gibi) dýr; veya üst
kanat tamamen derimsidir; (2) Hemipteralarda hortum baþýn alýn kýsmýnda, yani
önünden çýkmýþ olduðu halde, Homopteralarda baþýn thoraksa yakýn kýsmýndan
çýkmýþtýr.
Fam.: Pentatomidae
Pentatomidler, ekonomik önemi olan
bir grup familyadýr. Vücut kalkan þeklinde yassý ve ovaldir. Scutellum
geniþ ve üçgen biçimdedir. Anten 5 segmentlidir. Pis koku ve salgý
bezleri bulunur. Genellikle fitofagdýrlar. Bitki özsuyu ile beslenirlerse de
avcýlýkla geçinen predatörler de vardýr.
Aelia rostrata (Kýmýl);
Ýki tür de ziraat yönünden ekinleri sokup emerek önemli zararlara sebep olur.
Nazara virudula ; Yeþil
renklidir, çeþitli sebze ve kültür bitkilerine zarar verir (Pamuk, susam, keten
gibi).
Carpocoris ; Türleri Compositaea, ekinde ve Cruciferae türlerinde
zararlý olur.
Fam.: Scutelleridae
Pentatomidlere
çok benzerler, anten yine 5 segmentlidir. Scutellum çok büyük. Kanatlar
ancak scutellum ucunda görülür. Fitofagtýrlar ve çok önemli bir ekin
zararlýsýdýr.
Eurygaster integriceps (Süne); Yurdumuzun en önemli ekin
zararlýlarýndandýr.
Fam.: Miridae
Bu takýmýn en
geniþ familyasýdýr. Bitki özsuyu ile beslenerek genellikle fizyolojik etki ve
çýkardýklarý toxic madde ile bitkinin ölümüne neden olurlar. Anten ve gaga 4
segmentli, vücut yumuþak, baþ küçük ve ocel gözler yoktur.
Hemielitradan korium kýsmýnda üçgen þekilli "Cuneus"
özelliðidir. Membran kýsmýnda iki kapalý hücre vardýr.
Anten ve rostrum 4 segmentlidir.
Lygus pratensis L.
Baklagil, yem bitkileri, þeker pancarý, patates, patlýcan, pamuk baþta olmak
üzere kültür bitkileri ve yabani bitkilerde zararlýdýr.;
Dionconotus
cruentatus Brulle
turunçgillerde ve sebzelerde zararlýdýr.
Adelphocoris sp.
Fam.: Lygaeidae
Vücutlarý uzunca ve serttir. Ocel
gözleri vardýr. Oxycarenus hyalinipennis (Pamuk tahta kurusu)
pamuklarda zarar yapar. Fitofagdýrlar. Miridae'lere benzerler fakat daha sert
vücutlu ve uzundurlar. Anten ve rostrum Miridae' deki gibi 4 segmentlidir. Hemielytranýn zar
kýsmýnda 4 tane basit damarýn oluþuyla tanýnýrlar. Bitki üzerinde
bilhassa hububatta önemli zararlara sebep olurlar. Predatör olanlarý da vardýr.
Oxycarenus pallens Pamuklarda;
Nysius graminocola Tahýlda zararlýdýr.
Geocoris sp.,
Piocorissp. Biyolojik
mücadelede, predatör
Blissus spp., Lygaeus equestris- 12 mm. kadar
bitki ve eski duvarlar üzerinde.
Fam.: Pyrrhocoridae
Lygaeidae'lere benzerler
fakat ocelli yoktur ve hemielitrada birçok dallanmýþ damar bulunur.
Dysdercus cinsi önemli bir pamuk zararlýsýdýr. Pyrrhocoris sp.
Fam.: Coreidae
Bacaklarý yassý ve bazen yaprak
gibi yassýlmýþ olan birçok tür ihtiva eder. Büyükçe böceklerdir. Hemelitra
membranýnda çok sayýda damar bulunur. Bir kýsým fitofag olup bitkilerde
önemli zararlar yaptýklarý gibi predatör olanlarý da vardýr.
Coreus variagatus ; Pancar,
Gonacerus juniperi ; Çam zararlýsýdýr.
Fam.: Cimicidae (Tahta
kurularý)
Vücut oval ve yassýdýr. Kanatlar
bulunmaz. Yalnýz mezonotum üzerinde iki tane yuvarlak
hemielytron bulunur. Hortum kullanýlmadýðý zamanlarda prosternumdaki bir oluðun
içinde durur. Kuþlar ve memeli hayvanlarda kan emen parazitlerdir.
Cimex lectularius (Yatak tahta
kurusu); Uzunluðu 4-5 mm, geniþliði 3 mm kadardýr. Gündüzleri eþyalarýn
aralýklarýnda saklanýr, geceleri insanlardan bulamayýnca, fare, tavþan, kuþtan
da kan emer. Senelerce hiç besin almadan yaþayabilir. Kan emer ardýndan bir yýl
kan emmeden yaþar. Günlük 1-l0 yumurta
(1 mm. parlak incimsi) býrakýrlar ve birkaç aydan 1 yýla kadar yaþarlar;
ömür boyu yumurtlarlar. Hastalýk etkeni taþýmaz. Sindirim sistemi uygun deðil.
Sýcak mevsimlerde l mm. uzunluðunda beyaz renkli 150-200 adet yumurta býrakýr.
Bir hafta içinde yumurtadan çýkan larvalar 5 deri deðiþiminden sonra ergin hale
geçerler.
C. hemipterus ; Ýnsan yatak tahta kurusundan daha
koyu renkli sýcak ve rutubetli bölgelerde bulunur. Kala-azar
hastalýðýnýn taþýyýcýsýdýr.
C. columbarius (Kuþ tahta kurusu); Tavuk ve güvercin
kümeslerinde yaþarlar.
Fam.: Reduviidae
Orta büyüklükte
veya büyük türlerdir. Baþ dar ve uzun olup arka kýsmý bir boyun gibi daralmýþtýr.
Rostrum 3 segmentli, prosternumdaki bir oluk içine oturur.
Abdomenin önü geniþ olup kanatlarýn yanýndan kenar kýsýmlarý arkadan görülür.
Bazýlarý, Trypanasoma türlerinin vektörü olup genellikle predatör
gruplar içerir.
Triatoma cinsi insaný sokar, Chagas hastalýðýnýn
vektörüdür. Triatominae alt familyasýnda 100 tür kan emici
bulunur. Bu gruba özellikle Orta ve Güney Amerikada Triatoma, Panstrongylus , Rhodniusa,
Trypanasoma'nýn en önemli taþýyýcýlarýndandýr.
Redivius personatus ; Tahta kurusu yer, birçok tür insaný
da ýsýrýr.
Horpactor iracundus ; Bahçe ve altý yerlerde.
Vücut ince uzun ve çok tüylüdür. Baþýn
geniþliði hemen hemen thoraks kadardýr. Orta ve arka bacaklar çok uzamýþtýr. Sularýn
yüzeyinde dolaþýr ve böcek avlarlar. Aquatik
Gerris lacustris ; 8-9
mm.'dir, tatlý su kenarlarýnda bulunur.
Fam.: Nepidae
Baþ thoraksa gömülür, ön
ekstremiteler yakalama bacaklarý þeklinde, arka bacaklarda yüzme kýllarý bulunur.
Abdomenin arka kýsmýnda uzun bir boru bulunur. Aquatik
Nepa (Su akrebi); Ön
bacaklarýn femurlarý çok kalýn, durgun sularda çamurlarýn içinde veya üzerinde.
Akuatik
Ranatra ; Vücut
ince uzun ve silindir þeklindedir.
Fam.: Notonectidae
Vücudun üst tarafý kubbeli, altý
düzdür. Sýrt üstü yüzerler. Arka bacaklar ve karýn tüylüdür. Kan
emicidir. Aquatik
Notonecta glauca ; Durgun sularda bulunur. Balýk
yavrularýna zarar verir.
Bu böcekler vücut üzerinin (Baþ,
kanatlar, thoraxýn lateral uzantýlarý) dantel gibi oymalý olmasý ile
tanýnýr. Nimflerin üzeri dikenlidir. 3-5 mm. boyunda küçüktürler. Bitkilerin
yapraklarý üzerinde beslenirler ve ilk önce sararmalar ve daha sonra tamamiyle
kahverengi olarak kurumalara yol açarlar.
Stephanitis pyri (Armut kaplaný); meyve aðaçlarýnýn zararlýsýdýr.
Yaprak
döken meyve aðaçlarý, taþ ve yumuþak çekirdekli: kestane, ceviz süs bitkileri.
ORDO : HOMOPTERA
(Benzer Kanatlýlar)
Kanatlý veya kanatsýz olurlar.
Kanatlýysalar ya 2 çift kanat birbirine benzer þekilde zar gibidir veya ön kanatlar tümüyle
kalýnlaþarak parþömen görünümü almýþtýr. Dinlenme halinde kanatlar vücut
üzerinde çatý gibi tutulur. Kanatsýz gruplarda bazan her iki cinsiyet de
kanatsýz olduðu gibi, kabuklu bit Coccidae türlerinin erkeklerinde (bazý
türlerde erkek yoktur) sadece birinci çift kanat bulunur. Anten ya kýsa kýl gibi veya uzunca ve iplik gibi
olup birinci tipte yani kýsa kýl gibi anteni olanlarýn tarsus segmenti sayýsý
3, ikinci gruptakilerde ise l-2 dir. Aðýz parçalarý sokucu-emici
tipte 4 iðneli; ikisi mandible, ikisi maxilladýr. Rostrum baþýn ventral
gerisinden çýkar. Bazen ön bacaklar arasýndan çýkar gibi görülür.
1. SUBORDO : AUCHEONORRHYNCHA (Anten
kýsa kýl gibi, tarsi 3 seg.)
1- Fam.: Cicadidae (Aðustos
böcekleri)
Vücut iri, Homoptera içinde en büyük
böcekler olup, baþ kýsa ve alýn þiþkindir.
Uzun olan ön kanatlar abdomeni fazlasýyla aþar. Erkeklerinde l.
abdomen segmentinin ventral yanlarýnda ses çýkarma organlarý
vardýr. Abdomen sona doðru
incelerek sivri bir þekilde sonlanýr. Nimfler, kürek þeklindedir.
Ön bacaklarý ile topraðý kazarak yere gömülür. Ve orada kökleri emerek
büyürler. Bunlar metamorfozdan hemen önce topraktan ayrýlýp aðaçlara çýkar
ve ergin hale geçerler. Taze filizleri emerek beslenirler.
Cicadalarda hayat süresi çok uzundur. 13-14 yýl nimfler bitki köklerinde, zarar
yapar. Erginler ise ince dal ve dalcýklara yumurta koyarak bitkiyi tahrip eder.
Cicadatra atra
Cicada plebeja
Cicada orni ; Erkekleri yaz aylarýnda devamlý olarak ses
çýkarýrlar ve bazý aðaçlara zarar verir.
Chloropsalta viridissima ; Bað zararlýsýdýr.
2- Fam.: Cercopidae (Tükrük böcekleri)
Ufak yapýlý böceklerdir. Arka
ekstremiteleri sýçrama bacaðý tipindedir. Bazýlarýnýn larvalarý köpüðümsü
bir madde içerisine saklanmýþtýr. Cicadellidae'den arka tibiadaki diken durumu
ile ayrýlýr. Arka tibia’da 2 adet yüzük biçimli diken dizisi vardýr.
3- Fam.: Cicadellidae
Bu familya üyeleri arka tibialarýnda boyuna bir
veya birkaç sýra diken dizisinin bulunuþu ile diðer benzer familyalardan ayrýlýr.
Çok geniþ bir familyadýr Formlarý ve renkleri çok farklý olabilir. Boylarý 2-3
mm den l5 mm ye kadar deðiþir.
Hemen her çeþit bitki üzerinde
bulunur ve yapraklarla beslenir. Her türün beslendiði belirli bir veya birkaç
tür vardýr:
1- Bitkilerin özsuyunu emerek ve
emme sýrasýnda phloem ve ksylem borularýný mekanik olarak týkayarak
bitkinin normal fizyolojisini aksatýrlar ve klorofili tahrip ederler.
2- Önemli miktarda bitki özsuyu
aldýklarýnda yapraklardaki klorofili tahrip ederler.
3- Yumurtalarýný bitki dokusu içine
býraktýklarýndan yeþil sürgünleri tahrip ederler.
4- Birçok Cicadellid türü bitki
hastalýklarýna sebep olan organizmalarýn vektörüdür. Þeker pancarlarýndaki tepe
kývrýklýðý Circulifer tenellus, Empoasca fabae baklagillerde yaprak bükülmesi ve Aster
yellow ise Macrosteles spp. tarafýndan taþýnýr.
Eutetix tenella ;
Þeker pancarlarýnda hasar yapan vüruslarýn taþýyýcýsýdýr.
Idiocerinus stali ;
Antep fýstýklarýnda zarar yapar.
Empoasca spp.; Çeþitli bitkilere zarar
verir ve hemen her yerde bulunur.
2. SUBORDO : STERNORRHYNCHA (Anten
uzun ip gibi. tarsi 1 -2 segm.)
1- Fam.: Psyllidae (Yaprak
pireleri)
2,5 mm. boyunda,
küçük Cicadalara benzerler. Afitlere de benzerlerse de sýçrayýcý bacak ve
uzun antenleri ile ayrýlýrlar. Antenler
uzun, hortum kýsadýr. Arka bacaklar sýçrayýcý tipte geliþmiþtir.
Türlerin çoðunda larvalar beyaz mumumsu bir madde salgýlar ve bu
da pamuklu bit gibi görülmelerine sebep olur. Yumurtalarý konukçuya kýsa
bir sap ile baðlanmýþtýr. Bu türlerin konukçularý belirlidir ve karaballýk (Fumajin)
hastalýðýna yol açarlar. Yýllýk döl sayýlarý genellikle birden fazladýr. Ayrýca
bitkilerde virus hastalýðý taþýyýcýsýdýr. Avrupa‘da pek çok türü
saptanmýþtýr.
Psylla mali ; (Döl sayýsý 1) Elma aðaçlarýnda zarar yapar.
Psylla pyricola ; Armut aðaçlarýnda zarar
yapar.
Euphyllura olivina ;
Zeytin aðaçlarýnda zarar yapar. Bazý türler virus hastalýklarýnýn vektörü
olarak bilinir.
2- Fam.: Aleyrodidae (Beyaz
sinekler)
2-3 mm. boyunda ve erginleri ilk
bakýþta küçük kelebekleri andýran böceklerdir. Her iki cinsin erginleri
kanatlý, arka kanat ön kanat kadar, büyük ve kanatlarýn üzeri beyaz
pudramsý bir toz ile kaplýdýr. Baþkalaþým diðer Homoptera' lardan
farklýdýr. Nimf ilk devrede hareketli; sonraki devrelerde ise hareketsizdir.
Tropik ve subtropiklerde zararlýdýr. En çok turunçgiller ve sera
bitkilerinde zarar yaparlar.
Aleyrodes spp . ; Aðaçlarda, pamuk, tütün, süs bitkileri,
sebzede zararlý.
Bemisia tabaci ;
Pamukta zarar yapar.
3- Fam.: Aphididae
Yaprak bitleri þiþman yumuþak
vücutlu, ince derili ve boylarý l-5 mm arasýnda deðiþen küçük böceklerdir.
Genellikle özsuyu ile beslenerek çok önemli zararlar verirler. Abdomenlerinin
gerisinde 5 ve 6. abdomen segmentinden bir çift olarak çýkan tüp þeklindeki Cornicle
ile tanýnýrlar. Buradan mumlu madde ve ayrýca anüsten "honeydew"
denen artýk madde ve þeker ihtiva eden madde salgýlarlar. Ayný toplulukda,
hem kanatlý hem kanatsýz formlara rastlanýr. Ön kanatlar arka kanatlara
göre daha büyük olup kanatlarda damarlanma azdýr.
Yaprak biti türlerinde hayat devresi
türlere göre oldukça deðiþiktir. Yýlda partenogenetik birçok döl
verirler. Genellikle kýþý yumurta döneminde geçirir, ilkbaharda ve
yaz boyunca döllemsiz olarak, sonbaharda ise döllemli olarak
çoðalýrlar. Parazitoit ve predatörlerinin bulunmadýðý ve populasyonunun yüksek
olduðu yýllarda çok zararlý olurlar. Virus taþýrlar.
Lachnus pini ; 3-4 mm. çamlarda taze filizlerin iðneleri
arasýnda.
Aphis fabae Baklagillerde
Aphis rosae (Gül
biti); 3 mm. kadar güllerde çiçek
saplarýyla taze dallarda.
Aphis pomi- ;Pamuk
Aphis brassicae (Lahana biti)
Eriosoma lanigerum ;
Elma aðaçlarýnda zararlý, ezilince kýrmýzý leke býrakýr.
Myzus persicae ; Sert çekirdekliler
özellikle þeftali bahçelerinde ve çiçeklerde zararlý, virus vektörü.
Chermes spp. (Çam biti); Serbest halde veya mazýlar içinde
yaþar.
4- Fam.: Phylloxeridae
Afitlere çok benzerler ancak
cornicle, mum borucuklarý yoktur ve kanatlarda damarlanmanýn daha az
oluþudur.
Phylloxera vitifoliae (Bað flokserasý); Çok yaygýn ve ekonomik
önemi olan bir zararlýdýr. Asma kök ve yapraklarýnda beslenir,
galler meydana getirir.
5- Üstfam.: Coccoidea (Koþniller)
Çok geniþ bir grup olup çok küçük ve
büyük ölçüde özelleþmiþ türler içerir. Koþnil denilen bu grupta, erkek
ve diþiler birbirinden çok farklýdýr. Erkekler, diþilerden
küçük ve yalnýz ön kanatlarý vardýr. Diþiler kaba yapýlý gözsüz ve
kanatsýz olup çoðunlukla bacaksýzdýr. Ergin halde sýrt taraftan salgý
maddelerinden meydana gelen bir kabuk þeklinde bir mum tabakasý ile örtülüdür.
Erkeklerde aðýz parçalarý dumura uðramýþtýr ve beslenmezler.
Abdomen bir çift uzun style þekilli uzantý ile sonlanýr.
Bu böcekler bitkilerin özsuyunu
emerek zayýflamasýna, þekil bozukluklarýna ve kurumasýna neden olurlar. Ayrýca
fumajine'de yol açarlar. Sýcak ve nemli yerleri severler. Döl sayýlarý çoktur.
Fam.: Diaspididae (Virgül Koþnilleri)
Koþnillerin en
geniþ familyasý olup türlerin bazýlarýnýn dýþ görünüþü virgüle benzer.
Böceklerin üzerinde vücuttan kolayca kaldýrýlabilen bir kabuk bulunur.
Diþi böceðin abdomeninin son kýsmý (Pygidium) ve salgý bezleri teþhiste
kullanýlýr. Diþilerde gözler,
bacaklar ve antenler yoktur. Erkeklerde kanatlar ve bacaklar
geliþmiþtir. Populasyon yoðun olduðunda öz suyunu emerek konukçuyu öldürebilir.
Diaspis pentagona (dut koþnili)
Aonidiella aurantii (Turunçgil kýrmýzý koþnili)
Parlatoria oleae (Zeytin koþnili)
Quadraspidiotus perniciosus (San Jose kabuklu biti); Sert ve yumuþak çekirdekli turunçgillere,
orman aðaçlarýna, fundalýklara zarar verir.
Fam.: Coccidae
Ayrýca kabuklarý olmayan çok sert
bir dýþ deri geliþtirmiþlerdir.
Antenleri ufalmýþ yada yok olmuþtur. Bazýlarýnda bacak vardýr. Fumajine
neden olurlar. Vücut segmentleri belli ya da dýþarýdan belli olmayabilir.
Saisettia olea (Zeytin
kara koþnili) ; Citruslarda
Ceroplastes rusci (Ýncir koþnili)
Lecanium türleri birçok bitkide ve seralarda zararlý
Fam.: Pseudococcidae
Bu familya
türlerinde kabuk veya kalýnlaþmýþ sýrt derisi yoktur. Vücutlarý
üzerinde una benzer mumlu maddelerden meydana gelmiþ bir örtü vardýr.
Bu nedenle unlu bitler yada mumlu bitler adýný alýrlar. Vücut uzun, oval segmentleri
belli ve bacaklar iyi geliþmiþtir. Erginleri hareketlidir.
Yumurtalarý pamuðumsu bir salgý içersinde bulunur. Erkekleri kanatlýdýr.
Pseudococcus
citri (turunçgil
unlu biti)
Pseudococcus adonidum (Sera unlu biti)
Fam.: Margarodidae
Büyük ve yuvarlak vücutlarý
segmentlidir. Bir üst familya içersindeki en iri türler bu familyada
bulunur. Bu familya türlerine Dev koþniller de denmektedir. (Toprak
içerisinde yaþýyanlarý vardýr).
Icerya purchasi (Torbalý koþnil);Turunçgillerde
Pulvinaria floccifera (Çay koþnili)
Margarodes tritici (Buðday köklerinde bulunur)
15. ORDO : NEUROPTERA
(Sinir Kanatlýlar)
Oldukça yumuþak
vücutlu böceklerdir. Baþta; ip ve kýl þeklinde antenlerle orta büyüklükte petek
gözler bulunur. Bazýlarýnda nokta gözler de vardýr. Aðýz parçalarý çiðneyicidir.
Prothoraks hareket edebilir. Kanatlar az çok eþit zar þeklinde ve büyük
olur. Kanatlarda çok sayýda enine damar ve boyuna damar görülür. Ön kenarýnda
damarlanma merdiven þekli gösterir. Kanatlar dinlenmede vücut üzerinde
bir çatý gibi durur. Ön ve arka kanat, þekil ve damarlanma bakýmýndan birbirine
benzer. Bazýlarýnýn kanatlarý, kelebeklerde olduðu gibi renklidir.
Baþkalaþým Holometaboldur.
Larvalarý kampodeid'dir. Pupalar genellikle ipeðimsi bir koza ile
örtülüdür. Kozalar malpigi tüplerinden salýnan að maddeleri ile yapýlýr.
Çoðunluk türlerde, hem larva hem ergin predatördür. Anten biçimi, art
kanatlarýn anal bölge biçimi, ocel gözün olup olmamasý prothoraxýn
boy durumu, ön bacaklarýn raptorial ,yakalayýcý olup olmamasý, kanat
damarlanmasý familya ayrýmýnda
kullanýlýr.
Fam.: Chrysopidae
Renkleri genellikle yeþildir.
Parlak bakýr renkli gözleri dikkati çeker. Anten filiform, bacaklar
normal.Tutulduklarýnda pis koku salarlar, yumurtalarý ince ve uzun
bir sap üzerinde bulunur. Erginde larvada çoðunlukla afitler üzerinde
predatördür.
Crysopa perla ; 11 mm.
Crysopa vulgaris ; 11 mm. Her 2 si de yaprak bitlerinin
avcýsýdýr.
Fam. : Myrmeleontidae (Karýnca
aslanlarý)
Antenler uzunca tokmak þeklindedir.
Bacaklar normal. Kanatlar uzun, dar ve çok damarlý, abdomen uzun
silindiriktir. Yumurtalarýný kum veya yumuþak toprak içine býrakýrlar.
Larvalar karýnca ve yaprak biti yakalamak üzere kumda huni gibi çukurlar
açar ve bu tuzaklara düþen böceklerin vücut sývýlarýný emerler. Uzun,
kuvvetli, orak gibi aðýz parçalarýna sahiptirler.
Myrmeleon formicarius :
Uzunluðu 18-30 mm. oldukça yaygýn bir türdür.
Fam.: Mantispidae
Yapýsý peygamber develerine Orthoptera =
Mantidae benzeyen bu böceklerde baþkalaþým Hypermatabola þeklindedir. Prothoraks
fazla uzamýþ, antenler kýsa ve ön ekstremiteler yakalama bacaklarý
,raptorial þeklindedir. Ergin
predatör, larva örümcek yumurta torbalarý üzerinde parazitikdir.
Mantis pagana ; 13 mm.
larvalarý örümceklerin yumurta keselerine girerek yumurta ve yavrularýný emerler.
ORDO : COLEOPTERA
Coleopterler boylarý 1 mm ile 13 cm.
arasýnda olan büyük renk ve þekil deðiþiklikleri gösteren büyük bir gruptur.
Bilinen böcek türlerinin yüzde kýrký bu takýma baðlýdýr. Üst kanatlarý
(elytra; tekil eltron) kalýnlaþmýþ derimsi ve ortada vücut üzerinde bir hat
boyunca birleþir veya çok kalýn kitinsel yapýdadýr. Alt kanatlar ise zar
þeklinde olup az damarlý, uçuþa yarar ve dinlenme sýrasýnda diðerinin
altýnda katlý olarak bulunur. Bazý türlerde alt kanatlar geliþmemiþtir. Aðýz
parçalarý çiðneyicidir. Mandibleler iyi geliþmiþ olup bazýlarýnda baþ aþaðý
doðru uzayarak bir hortum meydana getirmiþ ve aðýz hortumunun ucuna
yerleþmiþtir. Baþkalaþým holometabol ya da hypermetaboldur. Larva
þekilleri deðiþik tiptedir. Döl sayýlarý yýlda 4 döl ile birkaç yýlda 1 döl
arasýnda deðiþir. Çoðunlukla bitkiler üzerinde beslenirler. Bazýlarý predatör,
bir kýsmý ise ölü hayvan üzerinde beslenir. Karada serbest vegetasyon
üzerinde yaþayanlar olduðu gibi; odun, yaprak ve meyve içinde galeriler açarak
yaþayanlar da vardýr. Bir kýsmý toprak altýnda kökler içinde, bir kýsmýda depolanmýþ
gýda maddeleri üzerinde bulunurlar.
1. SUBORDO :
ADEPHAGA
Antenler iplik
þeklindedir. Arka koksalar geriye uzayarak 1. abdominal sterniti ikiye böler.
Tarsus sayýsý genellikle 5' dir.
1- Fam.: Cicindellidae (Kum
böcekleri)
Baþ boyun plaðý kadar yada daha
geniþtir. Antenler mandible kaidesi üzerinden ve önden çýkar. Parlak metalik
renkli ve desenlidirler. Güneþli açýk arazide ve kumluklarda bulunurlar. Mandibleler
uzun orak biçimindedir. Bacaklar uzun ve incedir. Uçuþlarý süratlidir ve
hýzlý koþarlar. Küçük hayvanlar ve diðer böcekler üzerinde predatördürler.
Boylarý 1-2 cm. kadardýr.
Cicindella campestris ;
Madeni renkli, kumlu yerleri sever. Güneþte av gözetirler, vücut uzunluðu 13
mm' dir.
2- Fam.: Carabidae
Geniþ
bir familyadýr. Baþ boyun plaðýndan dardýr. Vücut koyu renkte ve üstten yassýlmýþ
durumdadýr. Antenler, fronsun yan kenarlarýnýn altýndan çýkar. Yani gözler
arasýndan mandible kaidesine yakýndýr. Bacaklar uzun ve kalýndýr.
Gündüzleri saklanýr geceleri avlanmaya çýkarlar. Predatör ve bitki
zararlýsý.
Calosoma sycophanta ; Týrtýllarý yediðinden
faydalýdýr.
Bu familya içersinde önemli bitki zararlýsý türler de
vardýr. Bunlar arasýnda en tanýnmýþ olanlar:
Carabus spp. ; Tahýl zararlýlarý
Zabrus spp ;
Bitki zararlýlarý
II- SUBORDO : POLYPHAGA
Tarsus ve anten deðiþik þekildedir. Arka koksalar geriye
doðru uzamýþ fakat hiçbir zaman 1. abdomen segmentini bölmemiþtir.
3- Fam.: Staphylinidae
Elytralar çok kýsadýr. Arka
kanatlar, uçmadýðý zamanlarda bunlarýn altýnda birkaç defa enine katlanýr. Mandibleler ince uzun ve keskindir.
Predatör olduklarý gibi bazý türler ölü hayvan üzerinden beslenirler. Abdomen
uzundur. Genel olarak siyah veya koyu kahverenklidirler.
Staphylinus tenebricocus ; Koyu siyah renkli büyük taþlar altýnda.
4 - Fam.: Histeridae (Kaplumbaða
böcekleri)
Antenler
dirseklidir.
Gübrelerde, aðaç kabuklarý altýnda, karýnca
yuvalarýnda yaþarlar. Geniþ oval ve parlak renkli
Coleopterlerde elytranýn uç kýsmý düz kesik olup, son 1-2 abdomen segmentini
açýkta býrakýr.
Hister cadaverinus ; Gübre içinde veya leþler üzerinde.
Playsoma compressum ;
Vücut uzunca ve çok yassý. Aðaç kabuklarý altýndadýr.
5- Fam - Silphidae (Leþ böcekleri)
Ýri yapýlý ve parlak
renkli böceklerdir. Çoðu yassý vücutludur. Abdomen 6 segmentli olur.
Antenlerinin ucunda 2-5 parçalý bir tokmak bulunur. Çok hareketlidirler.
Tehlike anýnda fena kokan bir sývý salgýlar. Leþlerle beslenirler. Yumurtalarýný
leþler üzerine býrakýrlar. Çýkan larvalar leþi ortadan kaldýrýr. Birkaçý bitki
yer.
Silpha obscura ; Siyah
13-17 mm þeker pancarýna zarar verir.
6- Fam.: Cantharidae (Yumuþak
böcek)
Vücut ve elitra yumuþak ve uzundur. Tarsus
4 segmentlidir. Pronotum baþýn üzerindedir; fakat baþ üstten ve önden görülebilir.
Cantharis ve Malachius cinsleri tanýnmýþtýr.
7- Fam.: Lampyridae (Ateþ böcekleri)
Cantharitlere benzerler. Vücudun
yanlarý düzdür. Elitralar yumuþak ve abdomen üzerinde gevþek olarak durur. Abdomende
ýþýk organlarý vardýr. Pek çoðunda baþ, geliþmiþ pronotumun altýnda
gizlenmiþ durumdadýr ve üstten bakýldýðýnda görülmez. Gündüz
çiçekler ve küçük bitkilerin üzerinde bulunurlar.
Lampris nervosa ; Akdenizde.
9 - Fam.: Dermestidae
Çok zararlý ve ekonomik önemi olan
türler içerir. Oval veya silindir þeklinde vücut üzeri kýl veya pullarla
örtülü küçük böceklerdir. Baþ thoraksa gömülüdür. Anten kýsa ve
ucu topuzludur. Kürk, deri ve postlarý kemirdiklerinden müze
örnekleri ve depolanmýþ maddelere zarar verirler. Zarar, daha çok üzeri
uzun tüylerle kaplý larvalar tarafýndan yapýlýr.
Dermestes
lardarius ; 7-8 mm. evlerde
Anthrenus museorum ; Müze böceði. Et ve peynir
dahil depolanmýþ gýdalarda.
Trogoderma granarium ; Depolanmýþ
hububat zararlýsý
10 - Fam.: Ostomidae
Boylarý 6-10 mm
baþ ve pronotumu geniþ koyu renkli böceklerdir. Pronotum ile elitra boyun
þekilinde incelenerek birleþmiþtir.
Tenebrioides mauritanicus ; Larva tahýl tohumlarý ve tohum içindeki
böcekle (Ekin ambar kara böceði, depolanmýþ nisaþtalý maddelere zarar
verir).
11- Fam.: Bostrichidae (Kubbeli
böcekler)
Boylarý 3-12 mm.
silindir vücutlu böcekleridir. Baþ aþaðý doðru meyilli, pronotum
altýna gizlenmiþ durumda ve üsten bakýldýðýnda zor görülür.
Rhizopertha dominiea ; Canlý
aðaçlarda oyarak zararlý.
Odunlu maddeleri kemirerek
toz haline getirirler. Hububatlarla da beslenirler.
12- Fam.: Anobiidae (Tosvuran
böcekleri)
Silindir þeklinde
2,5 - 6.5 mm. boyunda böceklerdir. Baþ pronotum altýnda bulunur. Antenler
testere diþli ve topuzlu yapýdadýr. Odun veya aðaç kabuklarý içinde
yaþarlar. Alýnlarýný oduna vurarak ses çýkarýrlar. Tehlikeli
hallerde ölü þekli alýrlar. Bazý türleri ilaç ve tahýl enfekte eder. Larvalarý
da odun içinde yaþar ve genellikle möbleleri bozarlar.
Anobium striotum (Saat
böceði); Evlerde tahta kýsýmlarýn veya eþyalarýn içinde saat sesine
benzeyen sesler çýkarýr. 3-4 mm.
Lasioderma serricorne (Sigara böceði); Depolanmýþ tütünlerde,
müze ve böcek kolleksiyonunda zararlý.
Stegobium paniceum (Ekmek
böceði) ; Tahýldan ve undan yapýlmýþ besinlerde zararlýdýr.
13- Fam.: Elateridae (Tel
kurtlarý)
Vücut ince, uzun 12-30 mm. yassý
olup genellikle paralel kanatlýdýr. Antenler testereli olur.
Prothorax ve mezothorax segmentleri hareket edebilecek þekilde birbirine
eklemlidir. Pronotumun arka köþeleri geriye doðru sivri bir diken þeklindedir.
Larvalar silindirik þekilleri, sert vücutlarý ile ince tele
benzediklerinden bu familyaya "tel kurtlarý" adý verilir.
Ergin fitofag, çiçeklerde ve yapraklarda bulunur. Kahverengi ya da siyah
böceklerdir. Larva çeþitli bitkilerin gövde ve dallarýnda, toprak altý kýsýmlarýnda
galeriler açarak zarar verirler. Galeri kesiti ufak daire biçimindedir,
ayrýca diðer böcekleri avlayanlar da vardýr.
Melonotus rufipes ; Çürümüþ
odunlarýn içinde.
Agriotes lineatus ; Larvalarý
sebze ve ekinlere zarar verir.
14- Fam.: Buprestidae (Süslü
böcekler)
Metalik mavi, yeþil, kýrmýzý renkte
veya siyah güzel renkli madeni pýrýltýlý böceklerdir. Parlaklýk özellikle thoraksýn
ventrali ile abdomenin dorsalinde göze çarpar. Vücutlarý çok sert olup,
pronotum iri, elitra çok sert, kenarlarý paralel olup geriye doðru
sivridir. Larvanýn baþý ve vücudu yassý, vücut önü geniþ olduðundan galeri
kesiti ovaldýr. .
Larvalarý aðaçlarda, bazý
türler yaprak altlarýnda kemirme yoluyla galeriler açarlar. Galerilerin
kesiti ovaldir.
Memleketimizde en çok zararý görülen
cinsler: Agrilus , Capnodis, Julodis
Agrilus
viridis; Kayýn süslü böceði
15- Fam.: Silvanidae - Cucujidae
Uzun, yassý ve küçük böceklerdir. Boylarý 3
mm' den kýsadýr. Antenleri topuzludur.
Bazýlarý aðaç kabuklarýnda,
diðerleri depolanmýþ dane ve unlu maddelerle beslenirler. En
tanýnmýþ tür:
Oryzaephilus surinamensis- (diþli bit)
özellikle pirinç
16- Fam .: Coccinellidae (Gelin böcekleri)
Ufak 3-10 mm boyda, yarýmküre
þeklinde ve parlak renkli böceklerdir. Antenler 11 segmentli olup topuz
þeklinde sonlanýr. Ergin ve larva her ikisi de predatördür. Larvalarý
dikenlidir. Yaprak bitleri ve kabuklu bitlerin avcýsýdýr. Bitki
zararlýsý olanlar da vardýr. Grup halinde ergin dönemde kýþlarlar.
Epilachna genusu diðer böceklerin paraziti
E. chrysomelina - (Karpuz yaprak böceði)
Rodolia cardinalis - Diðer böceklerde avcý, biyolojik
mücadelede önemli.
17- Fam.: Tenebrionidae (Esmer
böcekler)
Koyu renkli
böcekler olup, karanlýk yerlerde aðaç kabuklarý altýnda yaþarlar. Baþýn yan
kenarlarý çýkýntý yaparak antenlerin diplerini örter. Anten 11 segmentli ve
gözler genellikle hilal þeklindedir. Bazý türler depolanmýþ gýda
maddelerinde zararlýdýr.
Tenebrio molitor (Un böceði); Ev, deðirmenlerde.
Blaps ;
Evlerde, kara fatma denir.
Tribolium spp. Tahýllarda, depo zaralýlarý.
18- Fam.: Cerambycidae (Teke
böcekleri)
Büyük ve bazýlarý çok güzel renkli
böceklerdir. Fitofagdýrlar. Antenleri vücudun yarýsýndan bazen de tümünden uzun olur.
Yaprak ve yumuþak aðaç kabuklarýný yerler. Larvalar aðaç gövdelerinde daire
kesitli galeriler açarak aðaçlarýn kurumasýna sebep olur. Galeriler geniþçe
yuvarlak kesitli (Buprestid'lerinki oval Elateridlerin küçük yuvarlak
kesitli) larva yuvarlak baþlý uzun, silindirik beyazýmsý ve bacaksýz.
Larva geliþmesi 2-3 yýl sürer. Baþ pronotum kadar geniþ.
Cerambyx dux - Talaþ kurdu. Meyva aðaçlarýnda
Oberea linearis - Fýndýk aðaçlarýnda
19- Fam.: Chrysomelidae (Yaprak
Böcekleri)
Takýmýn en geniþ familyalarýndan.
Vücutlarý Coccinellidlerdeki gibi týknaz ve kubbeli ya da Cerambycidae’ye
benzer biçimlidir. Antenler nispeten kýsa olup vücut boyunun yarýsýný
geçmez. Cerambicid'lerden farklý olarak nadiren vücut yarý boyunu aþar.
Yapraklar üzerinde yaþar ve onlarla beslenirler. Larvalar ise yaprak
üzerinde, doku içerisinde kökte veya gövdede galeriler açarak beslenirler.
Agelastica alni ; Fýndýkta
Leptinotarsa decimlineata
; Patates ve patlýcanlarda, patates böceði.
Bromius obscurus ; Asmada zararlý.
19- Fam.: Bruchidae (Tohum
böcekleri)
5 mm, ufak böceklerdir. Elitra
abdomen ucunu kapatmaz. Elitra ve vücut genellikle pullarla örtülüdür.
Vücudun ön kýsmý arkasýndan daha dardýr. Baþta hortum uzantýsý var.
Larvalar beyazýmsý sarý ve kývrýk durumdadýr. Bacak geliþmemiþtir. Baklagil
tohumunda geliþir ve zararlý olur. Erginleri de ayný bitki
üzerinde çiçek tozlarýný yer.
Bruchus pisorum ; bezelyede
Bruchus lentis ;
mercimekte
Acanthoscelides obtectus ;
fasulyede.
20- Fam.: Scarabaeidae (Manaslar)
Çok geniþ familyalardan biri, büyük,
genellikle konvex ve güzel böceklerdir. Antenler yelpaze gibi 8-10 segmentli.
Tarsus 5 segmentlidir. Bir kýsmý bitki; diðerleri gübre ve
hayvan leþleri üzerinde yaþadýklarýndan iki gruba ayrýlýrlar: Larvalar
bitki köklerinde özsuyu ve çürümüþ odunla beslenirler. Birçok üst
familyaya ayrýlýrlar.
Melolontha spp. ; larva ve ergin çok zararlý
(Manas)
Polyphylla fullo (Manas) Tahýl zararlýsý.
Anisoplia spp.
(Bambul) Tahýl zararlýsý
Cetonia spp.
Popillia japonica - çayýr-fundalýk
ve meyve aðaçlarý.
21- Fam.: Curculionidae - Hortumlu böcekler
Anten dirsekli ve ucu topuzludur.
Baþ hortum þeklinde uzamýþtýr. Aðýz bu hortumun ucundadýr ve az çok gizlenmiþ
durumdadýr. Sadece mandibleler görülür. Bitki ile beslenirler.
Bitkilerin çeþitli kýsýmlarý üzerinde yaþar ve çok zararlýdýrlar. Yaþ ve
kabuklu meyvelerde bitki dokusu içinde derin delikler açarlar. Diþiler
yumurta koyarken de delik açar ve larva meyve içinde geliþerek zarar
verir.
Balaninus nucum - Fýndýk
kurdu
Anthonomus spp. -
Fýndýk kurdu, meyve aðaçlarý, pamuk
Hypera postica - Yoncada
Calandra granarius - Buðday biti, depolanmýþ pirinçte.
Rhynchites spp. ; Güllerde, meyve hortumlu
böcekleri
Otiorhynchus ; Baðlarda (Bað maymuncuðu)
16. ORDO : DIPTERA (Ýki Kanatlýlar)
Yalnýz birinci çift kanatlarý
vardýr. Ýkinci çift, halter adýný alan ufak bir yapý þeklindedir.
Kanatsýz türleri de vardýr. Genelde ince yapýlý yumuþak vücutludurlar. Anten ya
ip gibi uzun, çok segmentli veya üç parçalý, son parçasýnda arista
denen dokunma kýlý taþýr. Aðýz parçalarý yalayýcý-emici veya sokucu-emici
tiptedir. Ýki büyük petek göz ve üç nokta göze sahiptirler. Holometaboldürler.
Larva bacaksýzdýr. Türlerin çoðunun ekonomik önemi vardýr. Bitki zararlýsý türler
vardýr, hayvan ve insan saðlýðý için önemli, mekanik ve biyolojik vektörlerin
birçoðu bu takým içersindedir.
SUBORDO - NEMATOCERA (Uzun
Antenli)
Anten bazali iki parçalý, geri
kalaný çok segmentlidir (6-40). Pupa mumya tipidir.
Fam.: Tipulidae (Bostan Sinekleri)
Culicidae‘ye yani sivrisineklere çok
benzerler, yalnýz onlardan daha büyüktürler. Bacak ince ve uzundur. Su
kenarlarýnda, nemli yerlerde bulunurlar. Larva bitkisel çürüklerle beslenir.
Tipula spp. ; Çayýr ve
ormanlarda görülür.
Fam.: Culicidae (Sivrisinekler)
Uzun, ince vücutlu, dar kanatlý
böceklerdir. Larva ve yumurta aquatiktir. Bataklýk ve sucul yerlerde
bulunur. Aðýz sokucu-emici (6 iðne) tiptedir. Erkeklerin
palpuslarý uzun, anten plumozdur. Kanat damarlarý pulludur. Diþilerde de
antenler tüylüdür. Yalnýz diþiler kan emer. Sýtma ve birçok
hastalýðýn vektörüdürler. Erkekte anten daha uzun ve daha tüylüdür.
Culex pipiens ; Ev
sivrisinekleri. Diþi suda yüzen yaprak vs' ye sýralý biçimde 200-300
yumurta býrakýr. Larva solungaç borularý ile su yüzüne asýlý durur.
Culex türleri, flarial kurtlarýn
taþýyýcýsýdýr.
Anopheles spp ..;
Sýtma sivrisinekleri.
Anopheles maculipennis ;
Plasmodiumu insana geçirir. Larva su yüzeyine yatay durur. Solunum
borularý yoktur. Solunum plakalarý ile oksijen alýrlar. (Aedes ve Culex
cinslerinin solunum borularý olduðu için su yüzeyine dik dururlar.)
Aedes aegypti ; Tropik
ve subtropikte sarý humma ve yellow fever taþýyýcýsýdýr.
Culex ve Aedes
erginleri bulunduðu düzleme paralel, hortum aþaðý eðik, Anopheles düzleme açýlý, hortum vücuda paralel
tutulur.
Fam.: Phlebotamidae (Tatarcýklar)
1.5 - 3.5 mm boyundadýrlar. Vücut ve
kanatlar sýk kýllýdýr. Mezonotum çok büyük, kambur gibidir. Kanatta 6
tane paralel damar bulunur ve tüylü sineklerdir. Diþi kanla, erkek
bitki özsuyu ile beslenir. Güneþ batýmýndan doðuþuna 1- 2 saat faaldirler. Tropik
ve subtropiklerde bulunurlar. Kala- azar, Yýl çýbaný etkenlerini
taþýrlar.
Phlebotomus perniosus ;
Kala - azar.
Phlebotomus papataci ;
Yýl çýbaný. Tatarcýk ateþinin biyovektörü.
Fam.: Simulidae (Kambur Sinekler)
Küçük, kalýn bacaklý,
kanatlarý geniþtir. Erkekler, diþilerden farklý renklerdedir. Diþiler,
insan, sýðýr, koyun ve attan kan emer. Afrika ve Meksika'da büyük beladýr. Flarial
kurtlarý taþýr. Bunlarda larvalar hayvan ve insanýn göz, kulak, burun ve
aðzýndan girip kan emip, doku þiþmesi ve ölüme neden olurlar. Ýnsandan
kan emerken akýttýklarý zehirler öldürücü olabilir.
Similium spp.
Fam.:
Chironomidae
Vücut küçük ince yapýlý emme
hortumu yok. Sivrisinek görüntülü. Erkeklerde
antenler demet þeklinde tüylü. Genellikle havada büyük sürüler halinde uçarlar.
Sokucu tipte deðildirler. Aquatik larvalarý durgun akan sularda bulunur. Az bir
kýsým çürüyen materyalde nemli yaprak altýnda bulunurlar.
Chironomus
spp. ; Su kenarlarýnda bulunur. Larvalar, kanlarýnda hemoglobin olduðundan
kýrmýzý renklidir. Balýklar için besin kaynaðýdýrlar.
SUBORDO - BRACHYCERA (Kýsa
Antenli Sinekler)
Antenler kýsa ve
genellikle 3 segmentten meydana gelmiþtir. Sonuncu segment iri olup üzerinde
bir kýl (Arista) ya da uzantý (Stylus) bulunur. Genellikle nokta
gözler vardýr.
Fam.: Tabanidae (At sinekleri)
Geniþ baþlý, büyük ve kaba yapýlý sineklerdir.
Kanatlarý kuvvetlidir ve çok iyi uçarlar. Gözler büyük ve genellikle bantlý
olur. Nemli yerleri severler. Hortum kalýn ve etlidir. Bir diþi
ortalama 400-500 yumurta býrakýr ve larvalarý suda veya rutubetli yerlerde
bulunur, böcek larvalarýný yerler. Erkekler polen ya da nektar ile
beslenir. Diþiler kan emer, sýk sýk hayvanlar ve hatta insanlara
saldýrýrlar. Ýki cinsiyet birbirinden göz farký ile ayýrd edilir. Gözler
erkeklerde birbirine çok yakýn, diþide uzaktýr. Hayvan ve insanda hastalýk
taþýyýcýsýdýrlar. Aç kalýnca birbirine saldýrýr. Hortuma bulaþan
kanla insan ve evcil hayvanlarda þarbon, brucella, tularemi, at vebasý
bulaþtýrýr.
Tabanus bovinus (Sýðýr sineði); 18-20 mm. At ve
sýðýrlarda göz ve kulaklarýna saldýrýrlar.
Chrysops spp . ;
Türleri insan ve büyük evcil hayvanlara saldýrýrlar. Afrika' da Tularemia,
Trypanosomalarýn vektörü ve Anthrax hastalýðý taþýyýcýsýdýr. Flarial kurtlar da Tabanidlerle taþýnýr.
Fam.: Syriphidae
Ýlk bakýþta arýyý
andýran bu sinekler orta boyda ve canlý renklidirler. Gözler ve baþ bazýlarýnda
thorakstan daha geniþtir. Kanatlarda media ile radius arasýnda boyuna uzanan bir
kývrým yer alýr. Abdomende açýk renkli enine þeritler bulunur. Süratli uçar.
Polen ve çiçek balý ile geçinirler.
Larvalarý alaca kahverengi veya
kirli yeþildir. Genellikle yapraklar üzerinde veya çürük odunlarda yaþar.
Yaprak biti ve koþnillerle beslenirler. Yaprak bitleri ile beslenen bir larva
geliþmesi süresince (7-15) gün aþaðý yukarý 400 yaprak bitini yok eder.
Eumerus cinsine baðlý türler zararlý, Syrphus cinsine baðlý türler avcýdýr.
Fam.: Asilidae (Yýrtýcý sinekler)
Baþ geniþ ve
kýsadýr. Baþýn tepesi gözlerin arasý çukur, gözler fýrlaktýr. Bacaklarý
uzun kuvvetli ve çok tüylüdür. Predatör sinekler, böcekleri havada
yakalayýp vücut sývýlarýný emerler. (Çekirge, yusufcuk, yaban arýsý) ve diðer
sinekleri avlarlar. Yakalandýðýnda acý vererek ýsýrýrlar. Larvalarý
toprakta yaþar. Bir kýsmý arýlara benzer.
Asilus (Pomponerus) erax
Fam.: Chloropidae (Ekin sinekleri)
Ufak yapýlý sineklerdir. Kanatlarý
pek geniþ deðildir. Larvalarý uzundur. (Çoðu bitkiler) özellikle ekinlerde
büyük zarar yaparlar.
Oscinella frit. Ekinlerde
Fam.: Tephritidae (Meyve
sinekleri)
Çoðu küçük ve
güzel renkli sineklerdir. Kanatlarý üzerinde þerit veya lekelerin bulunuþu
ile tanýnýrlar. Vücut üzerinde de lekeler bulunur. Yumurta koyma borusu
uzundur. Bazý türlerde vücut boyu kadar olabilir. Vegetasyon üzerinde bulunurlar.
Larva kýsa boylu ve kalýn derilidir.
Mandibulalarý kuvvetlidir. Çoðunluk meyva içerisinde yaþar, tünel
açarak zarar yaparlar. Ayrýca yaprak dokusu içerisinde de yaþar ve zarar
yaparlar. Yaprak dokusu içerisinde yaþayanlar olduðu gibi çiçek
içerisinde beslenenler ve bitkilerin gövde veya kökünde ur meydana getirenler
de vardýr.
Ceratitis capitata (Akdeniz meyve sineði), Yumuþak çekirdekli
meyveler, elma vs.
Dacus oleae (zeytin sineði)
Rhagoletis cerasi (Kiraz sineði)
Myiopardalis pardalina (Kavun sineði)
Fam.: Agromyzidae (Yaprak oyucu sinekler)
Çok ufak 2-4 mm.
ve geniþ kanatlý sineklerdir. Renk siyah ya da sarýmsýdýr. Larvalarý silindir þeklinde
ve arka kýsýmlarý küttür. Yaprak dokusu içerisinde tünel açarak beslenirler.
Agromyza ve Phytomyza çeþitli bitkilere
zarar verirler.
Fam.: Drosophilidae (Sirke sinekleri)
Boylarý 1-5 mm.
olabilen küçük sineklerdir. Sirke veya çürük meyva gibi ekþi kokularýn
bulunduðu yerlerde toplanýrlar. Larvalarý çürümekte olan bitkisel maddeler ve çöp
çukurlarýnda yaþar.
Drosophila ; Kýsa
hayat dönemi kolayca üretilebilmesi ve iri kromozomlarý nedeni ile çeþitli
türleri genetik çalýþmalarýnda kullanýlýr.
Fam.:
Muscidae (Karasinek, ev sinekleri)
Vücutlarý
bol kýllýdýr. Bazýlarý kan emer, insan ve hayvanlarda önemli
hastalýklarý bulaþtýrýrlar.
Musca domestica (Ev sineði); kül renginde
toraksta siyah renkli 4 boyuna þerit bulunur. Dizanteri, kolera, anthrax,
konjüktivit formlarý ve tifo bulaþtýrýr ve Oxyuris sp.
yumurtalarýný geçirir.
Muscina stabulans (ahýr sineði)
Dynellia cadaverina (Leþ sineði)
Stomoxys calcitrans (baldýr sineði) Uzunluðu 6 mm. Görünüþ ev
sineðine benzer. Duvarda baþý yukarý doðru, ev sineði baþ aþaðý durur. Hem erkek
hem diþi insan ve evcil hayvandan kan emer. Larvalarý gübrelerde
yaþar.
Glossina (Çeçe sineði) spp.
Glossina morsitans
-Nagana hastalýðýný geçirir
Glossina palpalis ; uyku hastalýðýný taþýr-Orta
Afrika’da.
Fam.: Sarcophagidae (Et Sinekleri)
Calliphoridlere
benzerler ve yaþamlarý da aynýdýr. Ergin diþi canlý doðurur, yine larvalar
hayvan derisi üzerine býrakýlýr ve leþle beslenir. Bir kýsmý parazittir. memelilerde
(insanda) parazittir.
Fam.: Anthomyiidae
(Sebze sinekleri)
Muscidae
familyasýna yani karasineklere çok benzerler. Tek farký kanatlarda R-5 hücresinin açýk olmasýdýr ve yapý
olarak daha ufaktýrlar. Birçoðunun larvasý bitki ile beslenir diðerleri ölü
hayvan artýðý, bir diðer kýsmý parazittir.
Pegomyia
(Pancar sineði)
Phorbia brassicae
(Lahana sineði)
Phorbia platura (Kabak sineði)
Fam.: Tachinidae (Asalak sinekler)
Bir kýsmý sineklere diðerleri de arýlara benzerler.
Çok geniþ bir familyadýr. Erginlerin vücudu üzerinde çok sayýda kýl
bulunur. Bütün türlerin larvalarý diðer böceklerde asalaktýr
(Lepidoptera, Hemiptera, Orthoptera). Yumurtalarýný konukçu üzerine depo
ederler ve çýkan larva konukçuyu delerek içeri girer ve yer. Diðer bir kýsmý da
yumurtayý araziye býrakýr ve çýkan larva öylece geliþir.
Tachina larvalarý kelebek týrtýl ve pupalarýnda parazitoittir.
Dexia spp. Theresia spp.
Büyüklükleri
karasinek kadar veya daha iri olurlar. Parlak renkli (madensel) renkleri
ile kolaylýkla tanýnabilirler.
Yumurtalar ölü hayvan üzerine konur. Larvalarý leþ,
pislik, ve çöp içersinde yaþar. Hastalýk taþýyýcýsýdýrlar. Lucilia
ve Phormia tanýnan cinsler.
Fam.: Hypodermatidae (Büvelekler)
Bir önceki
familyaya çok benzer. Hayvanlarýn sindirim organýný delip deri altýna
girerek orada yerleþir.
Hypoderma bovis - Sýðýrlarda
parazit
Hypoderma lineatum - Sýðýrlarda
geliþme sonunda deriyi delip çýkarlar.
Fam.: Oestridae
Ýri yapýlý ve
biraz arýlara benzerler. Larva parazittir. Erginde hortum yok, kan
ememezler. Larvalarý büyük ve küçükbaþ hayvanlarda asalaktýr.
Oestrus ovis -Koyunlarýn
genzinde (Vivipar larva hayvanýn burun deliklerinden girer)
Fam.: Gastrophilidae
Genel görünüþü ile bal arýsýna
benzerler. Yumurtalarýný hayvanýn ayak veya omuzuna koyar. Atlar
için tehlikeli olup larva sindirim sisteminde çeþitli kýsýmlarda
yaþarlar. Pupa olmaya hazýr olduklarýnda sindirim sistemini terk ederek
toprakta pup olurlar.
Gasterophilus
intestinalis (Midede)
Gasterophilus nasalis (12 parmak baðýrsaðýnda)
ORDO: SIPHENOPTERA
Boy maksimum 5 mm' dir. Sekonder olarak kanatsýzdýrlar.
Vücut lateral olarak büyük ölçüde basýktýr. Baþ, thoraxa çok geniþ
yüzeyle baðlanýr. Baþýn arka kenarý ile thorax segmentinde, dikenden meydana
gelen diken tarak sýralarý yani ctenidiumlar yer alýr. Anten kýsa 3
parçalý; baþta küçük bir çukurda saklýdýr. Petek gözler genelde yok.
Bazýlarýnda iki nokta göz vardýr. Aðýz parçalarý 3 iðneli delici - emicidir.
Thorax segmentleri hareketlidir. Bacaklar çok uzun ve coxa büyük ölçüde
geliþmiþtir. Her iki cinsiyet de kan emer. Hastalýk vektörüdür.
Holometaboldür. Larva beyazýmsý, ayaksýz, seyrek tüylüdür. Vücut sonunda bir
çift çengel taþýr Bu gruptan;
Fam-Pulicidae
Pulex irritans; Ýnsan piresi, plag taþýyýcýdýr. Ýnsan ve hayvandan kan emer. Ve
bazý etkenleri taþýmalarý nedeniyle önemlidir. Erkek 2-2,5, diþi 4 mm
boyutundadýr. Ýnsan dýþýnda köpek ve kediden de kan emer. Bir diþi 20
yumurta býrakýr. Yumurtadan 6-12 ayaksýz larva çýkar.
11 gün-koza örer
11-20 gün ergin pire
Ctenocephalides canis (köpek piresi) ; kýzýlkahve rengindedir.
Ctenocephalides felis (kedi piresi)
Cerotophyllus avium (kuþ piresi) - Ýnsan
Cerotophyllus fasciatus Fare ve sýçan, Trypanasoma,
veba vektörü.
Xeaophylla cheopis ; Sýçandan
kan emer. Veba taþýr (Pasteurella pestis ). Tifus de taþýr.
ORDO: HYMENOPTERA (Zarkanatlýlar,
Arýlar)
Baþý kýsa, geniþ ve serbest genelde,
thoraxa ince boyun gibi incelerek baðlanýr. Baþta 2 petek, 3 nokta göz
bulunur. Anten iplik gibi, dirsekli, topuzlu ya da taraklýdýr. Aðýz
çiðneyici veya yalayýcý-emici tiptedir. Kanat iki çift, zar gibi
þeffaf, az damarlý. Arka kanat ön kanada benzer, daha küçük. Arka kanat ön
kenarýnda bulunan bir sýra çengel biçimli kýl yani retinaculum ile ön
kanadýn alt kenarýna baðlanýr. Ekstremiteler yürüme bacaðý þeklinde. Tibialar
mahmuzlu, tarsuslar 5 segmentli ve 2 çengelli, mahmuzlar baþ, göz ve antenleri
temizler. Abdomen ya bütün geniþliði ile thoraxa baðlanýr (Symphyta alttakýmý)
ya da çoðunda pupa teþekkül ederken 1. ve 2. abdomen segmenti arasýnda bir
boðum oluþur (Apocrita alttakýmý). Yani abdomen dar bir belle thoraxtan
ayrýlýyormuþ gibidir ve ovipozitör çok iyi geliþmiþtir. Yüksek organizasyonlu,
evrimli gruplarda ovipozitör sokucu iðne þeklindedir. Holometabol
böceklerdir. Bir kýsým larva týrtýl þeklinde, kelebek larvasýna benzer ancak bu
grupta 5 çiftten fazla proleg oluþu (larva) ve kelebek larvasý ayaklarý
altýndaki krochet denen diken sýralarýnýn Hymenoptera‘da olmayýþý ile
ayrýlýrlar. Symphytada larva genellikle serbest yaþar, yaprakla beslenir,
proleg geliþmiþtir. Apocrita'da larva ayaksýz (parazit) Avcýlýkla, çiçeklerle
veya polenle beslenir. 86 000 türe sahip Hymenoptera takýmý thoraxýn abdomene
baðlanýþýna göre 2 alt takýma ayrýlýr.
1. SUBORDO : SYMHPYTA (Thorax abdomene
geniþliðince baðlanýr)
Bitkilerin dýþ
yapraðýný yerler. Ovipozitor geliþmiþtir. Yumurta bitki
dokusu içine konur.
Ýri vücutlu. Anten topuzlu. Larva aðaç yapraðý
yer.
Cimbex quadrimaculata ; Badem
arýsý
Fam.: Pomphilidae
Að ve yaprak
arýlarý 15 mm’den küçük. Yaprakta að ören ya da yaprak büken arýlar olarak
tanýnýr.
Neurotema floviveutris ; Armut,
elma aðaçlarýnýn yapraklarýný büker ve yer.
Fam.: Tentredinidae (testereli
arýlar)
Abdomen geniþ ve kýsa. Diþi de
testereli bir yumurta dikeni mevcut. Parlak renkli 20 mm den küçük ve larvalarý meyveleri oyarak beslenir.
Hoplocompa spp.; Meyve testereli arýlarý; Elma,
armut, erik.
Fam.: Cephidae
Saparýlarý, ince uzun. 10 mm boyda,
Cephus pigmeus ; Ekin sap
arýsý. Diþi yumurtalarýný buðdaygillerde sap ve dallara koyar, larva burada
geliþir, bitkide dane oluþumu engellenir.
2. SUBORDO : APOCRITA
Abdomenin thoraxa
ince bir sapla baðlanmasýyla diðer alttakýmdan
ayrýlýr. Bu durumda thorax 4 segmentli gibi görülür. Ýlk abdomen
segmenti thoraxa baðlanmýþ, gerisi sap gibi uzamýþtýr. Ovipozitor
bazýlarýnda çok geliþmiþ ve sokucu iðne þeklini almýþtýr. Larvalar genelde
ayaksýz kurt þeklinde, çoðu bitki ile beslenir, diðerleri asalak veya
avcýdýr. Erginleri çoðunlukla çiçekte beslenir, az kýsým diðer böceklerde
asalaktýr. Bazý gruplarý, sosyal yaþayanlarý kapsar.
Fam.: Ichneumonidae (asalak arýlar)
Erginlerin
yapýsý, rengi, büyüklükleri çok deðiþiktir. Abdomen uzun, 2. ve 3. segmentleri
birbirine hareketli biçimde baðlý. Ovipozitor çok uzun hatta bazen
böceðin vücudundan da uzundur. Yumurtalarýný diðer böceklerin larva yada pupa
hatta yumurtalarýnýn içine býrakýr. Yumurtadan çýkan larva diðer böcek
gruplarýnda ve örümceklerde parazittir.
Ichneumon spp.; Larvalarý, kelebek larva ve pupasýnda
parazittir.
Aphioltes manifestaton;
Coleoptera pupalarýnda asalaktýr. 24-30 mm boyda.
Fam.: Braconidae
Antenleri kýl þeklinde ve uzundur.
Ichneumonidlere benzerler ancak ön kanattaki damarlarý azalmýþtýr, yine
Ichneumonid'lerden farklý olarak 2 ve 3. abdomen segmentleri hareketli deðil.
Larvalarý diðer böceklerin larva ve pupasýnda parazittir.
Bracon spp. ;
Larvalarý, Coleopter ve kelebek larvasýnda parazit.
Üstfam.: Chalcidoidea
Küçük, yeþil
madeni renkli. Anten kýsa ve dirsekli. Ön kanatlarda kenar lekesi yok.
Larvalarý diðer böceklerin larva, pupa, yumurtasýnda parazittir. Diðer
bazý gruplarý, tohum veya bitki saplarýnda zararlýdýr. Kanatda damarlanma
körelmiþ, çok az veya yok.
Torymus spp.; Larvalarý gülde zararlý.
Fam.: Formicidae (Karýncalar)
Anten dirsekli, pronotum çok
büyük. Abdomenin 1. ve 2. segmenti dik duran pul þeklinde zehir bezlerinin
salgý yerlerini içerir, buradan karýnca asidi salgýlanýr. Boylarý 2-18
mm. Kutup bölgesi dahil kosmopolit bir familyadýr. Tür sayýsý 3500. Bu gruba
özgü sosyal yaþam sözkonusudur. Koloni fert sayýsý birkaç bireyden
binlerce bireye kadar deðiþir. Bir karýnca cemiyetinde erkek, diþi ve iþçi
(kanatsýz) olmak üzere 3 tip fert bulunur.
Formica rufa
Fam.: Apidae
Vücut çok kalýn. Pronotum
yanlara dönerken kanat dibine ulaþmaz. Arka bacakta tibio-tarsus geniþ. Birinci
tarsus segmentinin iç tarafý fýrça tüylüdür. Arka bacaktaki ve karýn
tarafýndaki tüyler polen toplamaya yarar. Çoðunlukla soliter bir kýsmý
cemiyet halinde yaþar. Bunlar erkek, diþi ve iþçi bireylerdir. Kuluçka
odalarýný deri bezlerinden salýnan balmumuyla yaparlar. Kurulmuþ cemiyet
bir senelik veya devamlýdýr. Bu grup soliterler ve sosyaller olarak ayrýlýr.
Andrena spp.
(soliter)
Bombus spp. (sosyal)
bombus arýlarý. Yuva toprak kovuklarýnda. Larva polen ve balla beslenir.
Tozlaþma olayý için en önemli gruplardandýr.
Apis spp. (Balarýsý), A. mellifera
; Erkeklerin
abdomeni kýsa ve geniþ, petek göz büyüktür. Kraliçe abdomeni dar ve uzun;
iþçiler çok küçük ve ince, arka fibia dýþ tarafý kýllarla çevrili bir çukur
sepet içerir.
ORDO : LEPIDOPTERA
Vücutta bulunan pullarýn
oluþturduðu güzel renk desenleriyle dikkat çekip tür zenginliði açýsýndan
Coleoptera' dan sonra 2. en geniþ
takýmdýr. Küçük ve çok hareketli olan baþta, yarým küre þeklinde petek göz
ve 2 nokta göz vardýr. Antenler çok deðiþik olup kýl, iplik, testere, tarak,
tokmak tipleri görülür. Aðýz yalnýzca polenle beslenen Micropterygidae
grubunda çiðneyici, diðerlerinde emicidir. Kanatlar geniþ
membran, az damarlý kiremit gibi birbirini kýsmen örten mikroskobik
pullarla kaplý olup kanat damarlanmasý familya ayrýmýnda kullanýlýr.
Pullar yassýlmýþ tüylerdir. Genelde ön kanat arka kanattan büyüktür. Bu takýmý
bir kýsým taksonomist JUGATAE ve FRENATAE alt takýmlarýna ayýrýr. Bazýlarý ise
RHAPALOCERA ve HETEROCERA olarak ayýrýr. Rhapolocera kelebekleri içerip, bu
grupta anten topuzlu, iki kanadý birbirine tutturan kýllar (frenulum) yoktur.
Fam.:
Tineidae (Güveler)
Kanat dar,
kenarýný saçak oluþturan tüyler
çevreler. Kumaþ ve depolanmýþ tahýlda zararlýdýrlar.
Tinea granella ; Ekin
ambar güvesi
Tineola bisselliella ; Elbise güvesi
Fam.: Psychidae
Emme hortumu körelmiþ. Diþi
kanatsýz, ayaksýz, erkek daha küçük (cinsel dimorfizm), daha koyu rekte, daha
týknaz. Larvalar yapraklarý kese þeklinde baðlayýp evcik yaparak pupa
dönemini geçirir. Bazý türler diðer böceklerde parazittir.
Fam.: Tortricidae (Yaprak
bükenler)
Ön kanat uzun ve uçta
kesik. Kenarlarda kýsa saçaklý. Týrtýllar að telleriyle sardýklarý yapraklarýn
içinde, meyvelerde, sap ve köklerde meyve aðaçlarýnýn herbir
aksamýnda zararlý olur.
Tortrix viridana ; Meyve
aðaçlarýnda, meþe aðaçlarýnýn yapraklarýný kývýrýr.
Archips coccocia; Meyve aðaçlarýnda zararlýdýr.
Fam.: Olethreutidae
Meyve içi kurtlarý,
Tortricidlere çok benzer, larva meyve içinde yaþar. Ufak, gri veya sarý renkli
kelebeklerdir. Kanatlarýn üzerinde þerit veya benekler görülür. Meyva dökümüne
neden olduklarý gibi sürgün ve yapraklarý da yerler.
Carpocapsa pomonella ; Elma
ve armutta yumurtadan çýkan larva meyveyi oyup çekirdeðe dek gelip beslenir.
Grapholita furebrane ; Erik
ve diðer sertçekirdeklilerde zararlýdýr.
Fam.
Yponomeutidae
Yponomenta
malinellus ; Gümüþi, gri-beyaz renkli küçük kelebeklerdir. Kanatlarda
ufak siyah benekler yer alýr. Elmaya zarar verir.
Fam.: Cossidae
Kalýn büyük
kelebeklerdir. Týrtýllar büyük bitkilerin, özellikle aðaçlarýn gövdesi içine
girip odun kýsmýný oyar.
Cossus cossus ; Bu
grubun en büyük örneðidir. Kanat açýklýðý 8,5 cm. Söðüt, kavak ve bazen meyva
aðaçlarýnda zararlýdýr.
Zenzera pyrina ; Elma,
armut, ýhlamur aðaçlarýnda zararlýdýr.
Fam.: Pyralidae
Çok geniþ bir grup, alt familyalar
halinde incelenir. Üst kanat uzun, üçgen þeklinde. Arka kanadýn uçlarý
daha yuvarlaktýr. Kanatlar dinlenirken çatý gibi tutulur. Bu familya' ya
özgü olarak labial palpus uzun ve çýkýntýlýdýr. Týrtýllar bitki ve kuru
yiyecekler içinde beslenir, að telleriyle bitkiyi sarýp tüneller açar.
Galleria mellonella ; Týrtýllar
kovanda balmumu yer
Ephestia kuhniella ; Un
güvesi, depolanmýþ tahýlda.
Fam.: Arctidae (Çadýr týrtýllarý)
Genelde büyükçe
boyuttadýr. Çoðunun kanat ve vücudunda canlý renkli leke ve þeritler
bulunur. Larva yeþilimsi açýk çok sýk kýllarla örtülüdür. Aðaçlarda að oluþturup
özellikle yaprak ve sürgünde zararlýdýr.
Arctia villica ; Aðaçlarda
zararlýdýr.
Fam.: Geometridae (Mühendis
týrtýllar)
Sekiz alt
familyaya ayrýlýr. Çok zengin, çok güzel kelebeklerdir. Kanatlarý geniþ, açýk
renklidir; ocel yoktur. Cinsel dimorfizm gösteren bu grupta diþi kýsa
kanatlý veya kanatsýz, erkek de anten çift taraklýdýr. Gece faaldirler.
Bazý türlerde larva ince dal parçasýna benzer, bu grup meyva aðaçlarýnýn
yapraklarýnda zararlýdýr.
Erannis spp.
Biston spp. Boarmia
spp.
Fam: Noctuidae (Bozkurtlar, Toprak kurtlarý)
En
geniþ familyadýr. Gece ýþýða gelirler. Çoðunlukla orta boyda, esmer gri, üst
kanatta teþhiste faydalanýlan açýk renk desenler mevcut. Týrtýl az
kýllý, çýplak donuk renkli. Yapraklarla beslenirler. Diðer bazýlarý
oyucudur. Bazýsý da meyvelerle beslenir. Çeþitli bitkilerde çok zararlý,
önemli tahýl zararlýsýdýr.
Spodoptera exiqua
; Çizgili pamuk týrtýlý
Heliothis armigera : Yeþil kurt ; pamuk zararlýsý
Heliothis zea ; Polifag, mýsýr, pamuk, tütün de zararlý.
Agrotis spp.
; Birçok
kültür bitkisinde zararlýdýr.
Fam. Bombycidae (ipek böcekleri)
Vücut
kaba yapýlý. Ergin beyazýmsý krem renginde. Ön kanatlarda esmer çizgiler
yer almýþ. Ergin beslenmeyip çok yavaþ uçabilir. Diþiler 200-300 yumurta
býrakýr. Larva, dut yapraðý ile beslenir. Uzunluðu 350 m. olabilen bir
tek ipek telden ördüðü koza içinde pupalaþýr. Ýpek bu kozanýn iþlemesiyle
elde edilir.
Bombix mori
(Ýpek böceði)
Fam.: Saturnidae (Tavus kelebekleri)
Kalýn
vücutlu ve tüylüdürler. Gece faaldirler. Kanatlarý büyük, açýklýðý 25 cm'i
geçer. Kanatlarýn üzerindeki iri göz lekeleriyle tavus kelebeði adýný
alýr. Anten 2 çift taraklý olup diþi'de daha da tüylüdür, tavuk tüyü gibi.
Ergin beslenmez, hortum körelmiþ. Týrtýllar çok iridir.
Malacosoma neustria ; Aðaçlarda zararlýdýr.
Fam.: Papillionidae (Kuyruklu kelebekler)
Orta-iri boyda. Genelde arka kanadýn
geri kenarý kuyruk þeklinde bir uzantýnýn (Ml damarý) bulunmasýyla tanýnýrlar.
Týrtýllarýnda özel koku yayan organlar vardýr. Genelde aðaç yapraklarýný yer.
Papillo machaon ; 6.5-8 cm.
Papillo podelirius ; Sert çekirdekli meyve aðacýnda
yapraklarý yer.
Fam.: Pieridae (Beyaz Kelebekler)
Beyaz, kükürt
renkli. Siyah noktalý, orta büyüklükte, ince yapýlý kelebekler. Abdomenleri
ince uzundur. Kültür bitkisi, bahçe bitkilerinde bulunurlar. Larva yeþil
bitkiyi yer.
Pieris brassica Lahana kelebekleri. 6 cm geniþliðindedirler.
Pieris rapae Küçük lahana kelebekleri
Fam: Nymphalidae (Alaca kelebekler)
Bu grup birinci çift bacaklarýn
dumura uðramasýyla tanýnýr. Kanat kenarlarý týrtýllý, renkler alacalýdýr.
Vanessa spp.