Ulusal Bilgi Alt Yapısı ve Internet
The
National Information Infrastructure and the Internet
Bir ülkenin üniversitelerine, okullarına,
kütüphanelerine, araştırma laboratuvarlarına, işyerlerine, hastanelerine ve
evlerine bakır, koaksiyel veya fıber optik kablolar, uydu veya yayın yoluyla
veri, ses ve görüntü türü bilgiler taşıyan donanım, yazılım ve standartlar o
ülkenin ulusal bilgi alt yapısını oluşturur (Information Superhighway, 1994:
12). Bir başka deyişle, ulusal bilgi alt yapısı mevcut bilgilerin işlenmesine,
depolanmasına, bir yerden bir yere iletilmesine ve bu bilgilere gerektiğinde
erişilmesine olanak sağlayan teknolojileri kapsar. “Enformatik” adıyla da
bilinen bu teknolojiler günümüzde en büyük sanayi sektörü haline gelmiş olup,
gelişmiş ekonomilerde GSMH’nin %5-%6’sını oluşturmaktadır. Bu nedenle
enformatiğin sağlanmasını, yayılmasını ve etkin olarak uygulanmasını artırmaya
yönelik politikalar uzun dönemli büyüme potansiyelinin ve uluslararası
rekabetin temelini oluşturmaktadır (Turkey, 1993: xiii).
1993 yılında Dünya Bankası tarafından yayımlanan bir raporda ülkemizde kesin bir enformatik politikası ve aksiyon planının olmadığından söz edilmekte ve bu durunıun ülkemizin diğer ülkelerden geri kalmasına yol açtığı belirtilmektedir (Turkey, 1993: xix). Aynı raporda bilgi ve fikirlerin “kalkınmanın k an d aman anını” oluşturduğu vurgulanarak “Türkiye’nin önde gelen OECD ekonomileriniıı saflarına katılma (ve Avrupa’yla ekonomik bütünleşmeyi gerçekleştirme) hızını belirleyen şeyin büyük ölçüde ülkenin küresel bilgi pazarına katılması olacaktır” denilmektedir (Turkey, 1993: 3).
Küresel bilgi pazarına
katılabilmenin en önemli koşullarından birisi ise bilimsel ve teknolojik
bilgiler başta olmak üzere her türlü bilginin kuruluşlar arasında hızla
aktarılmasına olanak veren “bilgi otoyolları” inşa etmektir. Gelişmiş ülkeler
günümüzde iletişim ve bilgisayar teknolojilerini birlikte kullanarak yararlı
bilgilere en kısa zamanda enişmek için çaba harcamaktadırlar. Çünkü ekonomik
kalkınma ile bilgi sağlama olanakları arasında doğrusal bir ilişki vardır.
Yararlı bilgilere en kısa sürede erişim, aynı zamanda, ulusal ve uluslararası
“rekabet edebilirliğin” önemli bir koşulu haline gelmiştir. Bu nedenle
gelişmiş ülkeler modern bilgi teknolojilenini zaman geçirmeden kütüphane ve
bilgi merkezlerjne sokmakta, ulusal bilgi alt yapılarını geliştirmek için
önemli yatırımlar yaparak sayısal kütüphaneler aracılığıyla her tür bilgiye
(veri, ses, görüntü) elektronik olarak enişmektedjnler. Örneğin, ABD’de 2000
yılına dek tüm dersliklenin, kütüphanelerin, hastane ve kliniklerin “bilgi
otoyolu”na bağlanması planlanmaktadır. Amerikan Kongre Kütüphanesi 2000 yılına
dek 5 milyon yapıtı elektronik ortama aktararak bunları daha geniş bir kitleye
(okul ve kütüphanelere) sunmak için çalışmalar yapmaktadır. Fransız Ulusal
Kütüphanesi koleksiyonunda bulunan yapıtların elektronik ortama aktarılması
için her yıl 1 milyar dolar harcanması kararlaştırılmıştır.
Ülkemizde de son
yıllarda bilgi teknolojileri konusuna daha fazla önem verilmektedir. Bu alanda
yapılacak iyi düşünülmüş yatırımların venimliliği ve uluslararası düzeyde
rekabet edebilme şansımızı artıracağı bilinmektedir. DPT’nin kalkınma ve icra
planlarında ve TUBİTAK’ın uzun vadeli araştırma politikaları ile ilgili belgelerde
bu konulara öncelik verilmektedir.
Türkiye küresel
bilgisayar ağları ile ilk bağlantısını 1986 yılında BİTNET adı verilen ağa
Anadolu ve Ege Universiteleni’nden ulaşarak sağladı. 1986-1993 arasında çok
sayıda üniversite TÜVAKA (Türk Üniversite ve Araştırma Kurumları Ağı) adı
verilen oluşum çerçevesinde BITNET’e bağlanmış ve yurt dışı kuruluşlar ile
veri iletişim olanaklarına kavuşmuştur. Ancak BITNET, etkileşimli (interactive)
bir bilgisayar ağı değildi. Özellikle 1980 sonrasında yaygınlaşan Internet ise
etkileşimli çalışmaya olanak sağladığı için BITNET’e göre önemli avantajlar
sunmaktaydı. 1993 yılında TÜBİTAK ve ODTÜ işbirliği ile gerçekleştirilen TR-NET
oluşumu sayesinde ODTÜ üzerinden Internet bağlantısı kurularak küresel
bilgisayar ağları konusunda önemli bir atılım sağlandı. Geçtiğimiz üç yıl
içinde TR-NET kapsamında çok sayıda üniversite, kamu kuruluşu ve özel kuruluş
Internet’e bağlandılar. 1996’nın Eylül ayı içerisinde hizmete giren TURNET
aracılığı ile akademik olmayan kuruluşların Internet erişimleri Türk
Telekomünikasyon A.Ş. tarafından sağlanmaya başlandı.
Ancak, ülkemizde 1986
yılından beri BITNET, 1993 yılından beri de Internet ağlarına erişim sağlanmış
olmasına karşın, gerek teknolojik gerekse mali zorluklar nedeni ile üniversite
ve AR-GE kuruluşlarımız arasında yeterince hızlı bir iletişim ağı ne yazık ki
henüz kurulamamıştır. TUBİTAK’ın böyle bir akademik ağa olan ihtiyacı
hissederek 1 Haziran 1996 tarihinde kendi bünyesinde kurduğu Ulusal Akademik Ağ
ve Bilgi Merkezi’nin (ULAKBIM) başlıca amacı da budur. Bu merkez Türk
üniversitelerinin ve AR-GE birimlerinin ulusal ve uluslararası bilgisayar
bağlantılarını gerçekleştirerek ülke çapında etkileşimli bir ağ kurmayı ve bu
ağ aracılığıyla araştırmacılara bilgi ve belge hizmetleri sunmayı
hedeflemektedir. TUBİTAK ULAKBIM’in ilk ginişimlerinden birisi Türkiye’nin iki
genel akademik Internet çıkışının hızlarını dörder kat artırmak olmuştur. Bu
girişim sonucu ODTU-NSFNET (ABD) bağlantısı 11 Ekim 1996’da 5l2Kbps’ye, Ege
Üniversitesi-EBONE (Almanya) bağlantısı 28 Ekim 1996’da 256Kbps’ye
yükseltilmiştir. 1997 yılı başında bu bant aralıkları önce toplam 1.SMbps’ye,
yıl sonunda da 3Mbps’ye çıkanılacaktır.
TÜBITAK ULAKBİM’in temel
görevi Ankara-İstanbul-İzmir üçgeninde 34Mbps kapasiteli, en yeni ağ
teknolojilerinden birisi olan ATM (Asenkron Transfer Modu) temelli bir omurga
oluşturmak ve 1997’nin ilk aylarında tüm üniversiteleri ve daha sonra da kamu
AR-GE kuruluşlarını coğrafi olarak en uygun köşelerden 64Kbps ile 2Mbps
arasında değişen hızlarla bu omurgaya bağlamaktır.1[1]
Omurganın kurulması ve işletilmesi için 22 Kasım 1996’da TUBITAK ULAKBİM
ile Türk Telekomünikasyon A.Ş. arasında bir işbirliği protokolü imzalanmıştır.
Türkiye’nin son yıllarda
akademik ve AR-GE alanında sağladığı gelişmeler
göz önüne alındığında sınırlı kapasite artışlarının kısa sürede yetersiz
kalacağı açıktır. Önümüzdeki yıllarda bu gelişmelerin daha da büyük bir ivme kazanacağı göz önüne alınacak olursa, bilimsel
iletişim, bilgi ve belge erişim hizmetlerine olan ihtiyacın da buna paralel
olarak artacağı açıktır. Elektronik kütüphaneler ve bilgi merkezleri hızla
artan bu bilgilere erişimde anahtar rol oynayacaklardır. Elektronik
kütüphanelerde geliştirilen sistemler ve arama teknikleri Internet üzerindeki
bilgilere erişimi kolaylaştırmaktadır. Bir örnek vermek gerekirse Internet ağı
üzerindeki bilgilere erişmeye yarayan Alta Vista adlı “arama motoru” (search
engine) günde yaklaşık 12 milyon tarama gerçekleştirmektedir.
Ülkemizde de bilgi
kaynaklarının daha verimli kullanılmasına yönelik rasyonel politikalar
geliştirilmeli ve bilgi ağları aracılığıyla kütüphaneler ve bilgi merkezlerinde
bulunan değerli bilgiler paylaşılmalıdır. Böylece hem kütüphane ve bilgi
merkezlerinin bütçeleni üzerindeki yük hafıfletilebilecek, hem de ulusal kaynakları daha etkin ve etkili bir biçimde
kullanma olanağı doğacaktır. Bunun yanı sıra bilgi ağları aracılığıyla bilimsel
yayınların üssel artışı ve süreli yayın fiyatlarındaki aşırı artışlarla da başa
çıkmak mümkün olabilecektir. Ulusal Akademik Ağ (ULAK-NET) ve benzeri ulusal
ağların en önemli kuruluş nedenlerinden birisi de bilgi ağlarının sağladığı bu
ekonomik yararlardır.
Oysa ülkemizde bilgi kaynakları, özellikle de
süreli yayınlar plansız bir şekilde sağlanmaktadır. Örneğin, Ankara’da 22
kütüphane önemli bir tıp dergisi olan Lancet’e
abonedir. İşin ilginç yanı, bu dergiye abone olan kü-tüphanelerden 16’sı
A.Ü. Tıp Fakültesi yönetimi altındaki kürsü kütüphaneleridir. Aynı
eşgüdümsüzlük Index Medicus, Science
Citation Index (SCI) gibi ikincil kaynakların satın alınması için de söz
konusudur. Orneğjn, ülke-mizde en çok satın alınan CD-ROM ortamındaki müracaat
kaynaklarından birisi olan MEDLINE’a 1996 yılında tam 32 kütüphanemiz abonedir.
Hatta bazı kuruluşların MEDLINE CD’sinin iki kopyasını birden satın almayı
yeğledikleni görülmektedir (Örneğin, Ankara, Akdeniz, Ege ve Marmara
Üniversiteleni). Sadece Ankara’da MEDLINE CD-ROM’una abone olan kütüphane
sayısı 11’dir. Bu kütüphanelerin bir kısmı birbirine çok yakındır (örneğin,
A.Ü. Bilgi İşlem Merkezi, A.Ü. Tıp Fakültesi, H.Ü. Tıp Fakültesi gibi). Öte yandan, fiyatı yaklaşık 8000 USD olan Science Citation Index ülkemizde tam 10 kütıiphaneye gelmektedir.
Bu kütüphanelerin beşi Ankara’dadır. Bunun yanı sıra TÜBİTAK, isteyen bütün
kişi ve kuruluşlar için SCI’den ta-rama yapmaktadır (Türkiye, 1996). Bizim
yaptığımız hesaplara göre, ülkemizde en sık abone olunan ilk beş CD-ROM
(MEDLINE, ERİC, SCİ, COMPENDEX ve SSCI) veri tabanı için ödenen toplam miktar
200,000 USD’nin üzerindedir. Oysa, bu beş CD-ROM’un tek kopya maliyeti 17,000
USD civarındadır.
Bir ülkedeki kütüphane ve bilgi merkezlerinin ademi
merkeziyetçi bir şekilde koleksiyon geliştirmeleri bir dereceye kadar olağan
sayılabilir. Ancak birçok ülke ademi merkeziyetçi bir şekilde geliştirilen bu
koleksiyonlardan bir işbirliği çerçevesinde yararlanma yoluna gitmektedir.
Halen TÜBİTAK ULAKBİM 7000 civarında yabancı süreli yayına abonedir. Bu süreli
yayın koleksiyonu 1983 yılından itibaren Yükseköğretim Kurulu Dokümantasyon
Merkezi’nin kurulmasıyla birlikte oluşturulmaya başlanmıştır. Bunun yanı sıra
Ankara’da uzun yıllardan beri tıp ve sağlık bilimleri konusunda Hacettepe Tıp
Merkezi Kütüphanesi, mühendislik ve fen bilimleri alanında ODTÜ kütüphanesi
güçlü süreli yayın koleksiyonları geliştirmişlerdir. Son yıllarda Bilkent
Üniversitesi Kütüphanesinde de mühendislik ve fen bilimleri alanında hatını
sayılır bir koleksiyon oluşmuştur. Buna Ankara’da bulunan ve Deneme Yasası
yoluyla koleksiyon geliştiren Milli Kütüphane’nin Türkçe süreli yayınlar koleksiyonu
da eklenmelidir. Adı geçen kütüphanelerle işbirliğine gidilerek ortak süreli
yayın koleksiyonu geliştirme politikaları uygulandığı takdirde ülkemizde
mevcut süreli yayın kaynaklarından daha iyi ve daha ekonomik bir biçimde
yararlanılabilir.
Söz konusu işbirliği çalışmaları ve yeni bilgi hizmetleri sunma girişimleni ulusal bilgi alt yapısının kurulup işletilmeye başlanmasıyla daha da antacaktır. Kütüphane ve bilgi merkezlerinde çalışanlar hızlı akademik ağlanın ve Internet bağlantılarının var olduğu bir ortamda ne tür hizmetler verebileceklerini araştırmaktadınlar. Internet aracılığıyla sunulan seçmeli bilgi duyurusu hizmetleri, elektronik kitap ve dergi koleksiyonlarrna enişim, belgelerin elektronik olarak sağlanması, film, radyo ve TV arşivlenindeki çokluortam (nıultimedia) türü bilgilere Internet aracılığıyla erişim bu hizmetlerden sadece birkaçıdır.
Internet, kütüphane ve bilgi merkezlerinin hizmet
felsefelenini de sorgulanıalarına yol açmaktadır. Toplumun bilgi ihtiyaçlarını
zaten kısıtlı ölçülerde (genellikle basılı kaynaklardan) ancak sağlayabilen
kütüphane ve bilgi merkezlerinin rakipleri çoğalmaktadır. Geleneksel olarak, bilgi hizmeti isteyen kimselerin ayağına gelmesine alışmış olan
kütüphaneciler artık bu “lüks”e sahip değildirler. Yukarıda verilen Alta Vista
Örneğinde olduğu gibi, milyonlarca insan evindeki ya da ofisindeki koltuğundan
kıpırdamadan elektronik ortamdaki bilgilere kolayca enişebilmektedir. Bir başka
deyişle, kütüphaneler ve bilgi merkezleri toplum gözündeki saygınlıklarını
koruyabilmek için, hizmetlerini kullanıcılanın itibar ettikleri araçlar
aracılığıyla, kullanıcıların istedikleri hızda, ortamda ve ayrıntı düzeyinde
sunmak zorundadırlar. Bu aşamada Internet, kütüphanecilenin ve bilgi
profesyonelleninin en büyük yardııncısıdır.
Türk Kütüphaneciliği’nin “Internet Özel Sayısı”nda yer alan makalelerde kütüphane ve bilgi
hizmetleri yukarıda ana çizgileriyle
vermeye çalıştığımız çerçevede ele alınarak incelenmektedir. Yaşar Tonta, “Internet, Elektronik
Kütüphaneler ve Bilgi Enişim” adlı makalesinde bu alandaki temel sorunlara
(teknolojik, ekonomik, yasal, vd.) değinmekte, Internet aracılığıyla bilgi
erişim ve bilgi keşfetmede karşılaşılabilecek zorluklara dikkat çekmekte ve
ülkemizde Internet’e dayalı kütüphanecilik ve bilgi hizmetlerinin
geliştirilmesi için neler yapılması gerektiğini sıralamaktadır. Bülent
Karasözen, makalesinde bilimsel bilgiye erişim açısından Internet’in
sağladığı olanakları (önbası arşivleri, elektronik dergiler, vd.) özetlemekte
ve Internet’in akademik dünyaya etkisi, elektronik yayınlarda kalite kontrolü,
elektronik yayıncılığın kütüphanelere ve yayıncılık sektörüne etkileri vb.
konuları tartışmaktadır. Mustafa Akgül, Internet
ortamında yaygın olarak kullanılan tarama motorlarının Unix ortamında kurulması
ve çalıştırılması için neler yapılması gerektiğini ayrıntılı olarak
açıklamaktadır. Bir miktar Unix bilgisi olan kütüphaneciler bu makalede verilen
bilgilerden yararlanarak kendi kütüphane ve bilgi merkezlerinde bulunan
bilgileri kolayca Internet aracılığıyla kullanıma sunabilirler.
Serap Kurbanoğlu, makalesinde müracaat hizmetlerinde ve müracaat sorularının yanıtlanmasında
Internet kullanımını incelemektedir. Erol
Yılmaz, Internet’in yeni bir kitle iletişim ve halkla ilişkiler aracı
olarak önemini vurgulamakta ve kütüphanecilikte Internet’in bu amaçla nasıl
kullanılabileceğini anlatmaktadır. Erol
Olcay ise makalesinde Ankara’daki üniversite kütüphaneleninin Internet
aracılığıyla sundukları hizmetleri incelemekte ve bu üniversite
kütüphaneleninde çalışan kütüphanecilerin Internet kullanımını saptamak üzere
uyguladığı anketin sonuçlarını tartışmaktadır. Mustafa Akgül, “Kütüphaneciler İçin Internet Başlangıç Noktaları”
adli notunda Internet’le yeni tanışan kütüphanecilere yardımcı olmak amacıyla
çeşitli Internet adresleni vermektedir. Bu adreslerden yararlanılarak Internet
hakkındaki temel kaynaklara, rehberlere, tarama mekanizmalanına, sanal
kütüphanelere ve diğer sitelere erişilebilir. Bu sayıda Internet’e yeni
başlayanlara yardımcı olmak amacıyla Türkçe kaynaklardan oluşan kısa bir
“Internet Kaynakçası” da yer almaktadır.
“Internet Özel Sayısı”nın “Görüşler” kısmında da Internet’le ilgili bir-iki
yazı yer almaktadır. Erkan Tekman,
“Ulusal Araştırma Ağları ve ULAKNET Projesi” adlı notunda kısaca “bilgi otoyolları”nın
önemine değinmekte, çeşitli ülkelerde akademik ağ oluşumlannı sıralamakta ve
ülkemizde Ulusal Akademik Ağ kurma konusundaki son gelişmeleri özetlemektedir. Yaşar Çelik ise “Internet Türkiye’ye Ne
Kazandırır?” başlıklı notunda Internet’in bilim yaşamında, kütüphane ve bilgi
hizmetlerinde, eğitimde, ticarette ve diğer alanlarda ülkemize neler
kazandırabileceğini tartışmaktadır. ‘Tanıtım ve Eleştiri” köşemizde ise
Internet’le ilgili kitaplar kısaca tanıtılmaktadır.
Yazımı -izninizle- bir kişisel notla kapatmak istiyorum: Türk Kütüphaneciliği’nin “Internet Özel Sayısı” ile birlikte
dergideki editörlük görevim de sona eriyor. Bunu fırsat bilerek son iki yıldır Türk Kütüphaneciliği’nin hakemli bir dergi haline
getirilmesi sırasında birlikte çalıştığımız
editör arkadaşlarıma, yazarlarımıza, Yazı Değerlendirme Kurulunda yer alan
hakemlerimize, zaman zaman gönderdiğimiz makaleleri inceleyerek görüş bildiren
sayın Nazlı Alkan, Meral Alpay, Sekine Karakaş, Tülin Sağlamtunç ve
Aysel Yontar’a, “Internet Özel Sayısı” için gönderilen makaleleri
değerlendiren sayın Mustafa Akgül, Serhat Çakır, Ayşe Göker ve Serap Kurbanoğlu’ya, bir süre editör yardımcısı olarak çalışan sayın Sönmez Çelik’e, derginin basıma hazırlanmasındaki katkılarından dolayı Onur Buğan’a, derginin basımını gerçekleştiren sayın Necip Evlice’ye ve ekibine,
değerli okurlarımıza ve dergiye emeği geçen ancak burada adlarını anamadığım
herkese teşekkür etmek isterim.
Türk Kütüphaneciliği’nin Dr. Bülent Yılmaz’ın editörlüğü altında kısa zamanda çok daha kaliteli bir dergi haline
geleceğine inanıyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Yaşar Tonta
Information superhighway:
Issues affecting development. (1994).
(Report to the Cong~ess GAO/RCED-94-285). Washington, D.C.: U.S.
General Accounting Office.
Turkey:
Informatics and economic modernization. (1993).
Washington, D.C.: The World Bank.
Türkiye
bilgi merkezleri rehberi. (1996). Ankara: TUBİTAK.
[1] TÜBİTAK-ULAKBİM tarafından kuruluş çalışmaları sürdürülen Ulusal Akademik Ağ (ULAK-NET) konusunda daha ayrıntılı bilgi için Dr. Erkan Tekman’ın bu sayımızdaki “Ulusal Araştırma Ağları ve ULAK-NET Projesi” adlı makalesine bakılabilir.