Ankara Yenimahalle İlçe Halk Kütüphanesinin Internet’e Bağlanması Dolayısıyla Yapılan Konuşma (13 Ocak 1999)
Sayın Konuklar;
Değerli Meslektaşlarım;
Halk kütüphanelerimizin Internet’e bağlanması açısından böylesine önemli bir günde bana da düşüncelerimi sizlerle paylaşma olanağı sağladıkları için öncelikle ilgililere teşekkür ederim.
Hemen hemen her gün medyada “bilgi toplumu”, “bilgi otoyolu”, “bilgi çağı”, “bilgi alt yapısı” gibi terimlere rastlamaktayız. Bu bir rastlantı değil. Çünkü “bilgi”, kalkınma ve GSMH’nin gelişmesi için enerji kadar önemli bir kaynak. Bu bakımdan günümüzde bilgi hizmetleri veren kütüphaneler ekonomik gelişme ve toplumsal kalkınmada önemli bir görevi yerine getirmektedir.
Öte yandan, bilgi edinme özgürlüğü ile demokratikleşme ve bir ülkede demokrasi kültürünün gelişmesi arasında da doğrusal bir ilişki var. ABD’nin ilk başkanlarından Thomas Jefferson, bilginin “demokrasinin değer birimi” olduğunu ifade etmiştir. Yine aynı ülkede yüzyılın başında Carnegie’nin ABD’nin her köşesinde halk kütüphanesi binaları kurması boşuna değil. Çünkü bir ülkede demokrasinin temel güvencesi bilgili vatandaşlara sahip olmaktır.
Bu açıdan bakıldığında, ülkemizde de sağlıklı bir ekonomi ve demokratik bir yaşam biçiminin kurulmasında kütüphanelerin ve bilgi merkezlerinin büyük önemi olduğu ortaya çıkmaktadır. O zaman vatandaşların bilgi edinme özgürlüğünü kısıtlayan tüm engeller ortadan kaldırılılmalı ve bilgi erişim hizmetleri veren kütüphaneler mutlaka desteklenmelidir.
Yüzyıllar öncesi Bacon’ın dediği gibi “bilgi güçtür”. Aslında buna “bilgi potansiyel bir güçtür” demek daha doğru olsa gerek. Çünkü edilgen bilgi, sadece bilgi kaynakları üzerinde var olan bilgi güç değildir. Bilgi ancak bu bilgiye ihtiyacı olan kişilere sunulduğu, o kişilerin işlerini görmelerinde, karar almalarında etkin olarak kullanıldığı zaman bir güç haline gelir. Bunun da yolu, kullanıcıların ihtiyaç duyduğu bilgilerin kullanıcıların istedikleri ortamlarda, zamanında, hızlı ve ekonomik bir biçimde kendilerine sunulmasından geçmektedir.
Son yıllarda vatandaşların istedikleri bilgilere daha hızlı erişimlerine olanak sağlayan çok önemli bir gelişme oldu; yeni bir iletişim ortamı doğdu: Internet.
Günümüzde artık bilgilenme, bilim, eğitim, ticaret, eğlence gibi etkinlikler Internet aracılığıyla yapılabilir duruma geldi.
Internet toplumdaki iletitim ve bilgi edinme normlarını değiştirmeye başladı.
Bir toplumun nasıl yönetildiğini anlamak istiyorsanız o toplumda bilginin nasıl işlendiğine, yönetildiğine ve denetlendiğine bakınız, denir. Bir başka deyişle, bilginin işlenmesi, yönetimi, paylaşımı ve denetimi bize o toplum hakkında bazı ip uçları verir. Toplum yönetiminde olduğu gibi bilgi yönetiminde de “monarşi”, “federalizm”, “feodalizm” ve “anarşi” terimleri kullanılmaktadır (Davenport). “Bilgi monarşisi”, “bilgi feodalizmi”, “bilgi anarşizmi” gibi kavramlar işletmeler ve örgütler düzeyinde olduğu gibi, hükümetler düzeyinde de geçerli olabilmektedir. Demokratik toplumlarda bilgi yönetimi ve bilgi edinme mekanizmalarıyla demokratik olmayan toplumlardakiler arasında farklılıklar olduğu açıktır. Çünkü bilgiye yaklaşım birbirinden farklıdır.
Tabii ki, Internet bu gibi kavramları kökten değiştirebilecek bir potansiyele sahip gözükmektedir. Internet ortamında iletişim ve bilgi akışı daha yatay bir hale gelmektedir. Genellikle “bilgi musluğunu” elinde tutan orta kademe yönetim birimlerinin payı Internet ortamında giderek azalmaktadır. Bilgi akış hızının artması ve bunun sonucu olarak karar verme sürecinin kısaltılması “bilgi toplumu”nda yaşamanın da bir önkoşulu haline gelmiştir.
Bilginin akış hızının artışı niçin önemlidir? Bilindiği gibi, mal ve hizmetleri değişime yarayan “para” ne kadar hızlı el değiştirirse, ekonomik gelişme de ona paralel olarak artmaktadır. Aynı şekilde bilginin hızlı akışı, gereksinim duyulan bilgilerin isteyenlere anında ulaştırılması yeni fikirlerin, yeni buluşların daha hızlı yayılmasına ve yapılmasına olanak sağlayacaktır. Bu da bilim, teknoloji, üretim çevrimini hızlandıracaktır. Yani Internet, ekonomik gelişmenin dinamosu görevini görecektir.
İşte Internet bu açıdan çok önemli. Bilgi hizmetlerinin çeşitlenmesi ve zaman ve mekâna bağlı kalmadan 24 saat bilgi erişim olanaklarının sağlanması ve bilgi hizmeti verilmesi Internet sayesinde mümkün olmaktadır.
Şimdi gelelim halk kütüphanelerine. Halk kütüphaneleri yüzyıllardır “halkın üniversiteleri” olarak işlev görmüşlerdir. Bütün vatandaşların bilgi kaynaklarına, eğitim olanaklarına, fırsatlara erişimi için bir araç olarak görülmüşlerdir. Bu açıdan bakılınca, halk kütüphaneleri bilgi toplumunun “beynini ve yüreğini” oluşturan vatandaşların yetişmesine aracı olmaktadır.
Halk kütüphanelerinin bu rolü Internet ortamında daha da belirginleşmektedir. Avrupa Birliği için hazırlanan raporlarında kamu bilgisi “ekonomik büyümenin yeni dinamosu” olarak nitelendirilmektedir. Halk kütüphanelerinin halkın yerel düzeyde elektronik bilgi kaynaklarına erişimini kolaylaştıran rolü vurgulanmaktadır. Halk kütüphaneleri ve bilgi toplumu arasında ilişki kurularak, halk kütüphanelerinin, global bilgi otoyollarında yer alan bilgiler de dahil, tüm bilgi kaynaklarına erişim sağlamada kritik rol oynadıklarına değinilmektedir.
Internet’in kişilere doğrudan bilgi iletimini olanaklı kılması ekonomik gelişme, yaşamboyu eğitim, demokratik haklara erişim ve sosyal bütünlüğün sağlanması açısından son derecede önemlidir. Bu bakımdan Internet ortamında halk kütüphanesi “halkın ağı” (people’s network) olarak görülmektedir. Bu nedenle olsa gerek, İngiltere’de 2002 yılına dek bütün halk kütüphanelerinin birbirine bağlanması planlanmaktadır. Ülkemizde de herhalde bu anlayışın bir yansıması olarak halk kütüphanelerini otomasyona geçirme çalışmaları sürdürülmektedir.
Peki, nedir halk kütüphanesini “halkın ağı” yapabilmenin ön koşulları? Ya da ulusal bilgi alt yapısının önemli bir parçası olarak görülmesi gereken halk kütüphanesi bilgi otoyolunda nasıl bir varlık gösterebilir? Halk kütüphaneleri vatandaşların elektronik bilgiler de dahil tüm bilgi kaynaklarına erişmesinde nasıl bir geçit görevi görebilir?
Bunun kanımızca iki temel koşulu vardır: Birincisi alt yapı. Yani Internet iletişimini sağlayan ağın kurulmuş olmasıdır. Bu konuda Türk Telekom A.Ş. son yıllarda önemli bir atılım içerisindedir. Gönül ister ki, TT halk kütüphanelerinin de bu alt yapının bir parçası olabilmesi için gerekli kolaylıkları ulusal düzeyde sağlasın. Örneğin, bazı ülkelerde halk kütüphanelerinin ve okulların Internet’e çok ucuz tarifelerle bağlandıklarını biliyoruz. ABD’de “e-rate” denilen program bunun bir parçasıdır. Bizde de belki böyle bir yola gidilebilir. Yenimahalle Halk Kütüphanesinin Internet bağlantısının gerçekleşmesinde TT’nin de rol oynamasını bu anlayışın bir nişanesi ve iyi bir başlangıç olarak görmek istiyoruz.
İkincisi, ve belki de daha önemlisi, ise “içerik”tir. Yani “elektronik kütüphane”nin kurulmasıdır. Bu da bütün vatandaşların global ve ulusal bilgi otoyolundaki bilgi kaynaklarına, örgün eğitim ve yaşamboyu eğitim olanaklarına serbestçe erişebilmesi demektir. Bu da halk kütüphanelerinin dermelerinde mevcut bilgilerin elektronik olarak erişilir hale getirilmesi demektir. Yerel bilgi ve uzmanlığın ulusal hizmete sokulması demektir. Halk kütüphaneleri ancak bu şekilde “halkın ağı” görevini görebilir ve halk tarafından sahiplenilir.
Elektronik kütüphanenin oluşturulmasında da Devlete düşen önemli görevler vardır. 1997’de yapılan III. Türkiye’de Internet Konferansının açılışında eski Ulaştırma Bakanımız artık “bilgi”nin de subvanse edileceğini söylemişti. Umarız bu anlayış ilgili Bakanlığımızda halen devam ediyordur..
Kuşkusuz halk kütüphanelerinin Internet alt yapısının bir parçası olması ve elektronik ortamdaki bilgilere erişim sağlamasıyla iş bitmemektedir. Aslında halk kütüphanelerinin Internet ortamındaki misyonlarının da en önemlisi eğitim. Internet’e erişime olanak sağlamak yanında vatandaşların eğitimi ve birer “Internet okur yazarı” haline getirilmelerinde halk kütüphanelerine büyük görevler düşüyor. Ulusal düzeyde böyle bir eğitim programı planlanması herhalde Internet kullanıcılarının sayısını kısa sürede birkaç katına çıkarabilir.
Halk kütüphaneleri bu eğitimi, tasarlayacakları Web sayfaları aracılığıyla yapabilirler. Bu sayfalar aracılığıyla kullanıcıların, örneğin, yaşamboyu eğitim olanaklarına kavuşmalarına önayak olabilirler. Uzaktan eğitim programlarını izlemelerine olanak sağlayabilirler. Kendilerine ait bilgilerin de Internet ortamına aktarılmasına halk kütüphanesi vesile olabilir. Örneğin ABD’de Berkeley Halk Kütüphanesi’nin Web sayfasının belirli kısımları bizzat halk kütüphanesini kullanan vatandaşlar tarafından güncelleştirilmektedir. Mahalli bilgiler, duyurular vs. halk kütüphanesi ve mahalli örgütler arasındaki işbirliği ile Internet’e açılmaktadır. Bu tür olanaklar halk kütüphanelerinin kullanıcı kitlesiyle daha iyi ilişkiler kurmalarına da zemin hazırlamaktadır.
Örneğin, halk kütüphaneleri, kullanıcılarının elektronik posta hizmetlerine erişmesine olanak verebilseler herhalde müthiş bir cazibe merkezi haline gelirler. Ki böyle bir hizmetin kütüphaneye maliyeti de yok denecek kadar azdır. Aynı şekilde halk kütüphaneleri kendilerine Internet aracılığıyla sorulan sorulara yanıt verme yoluna gidebilirler. Yurt dışında bu tür uygulamlar giderek artmaktadır. Tabii, bunun için halka açık ve Internet bağlantısı olan terminallere sahip olması gereklidir. Yetişmiş personeli olması gereklidir.
Bütün bunlar için mali kaynak yaratılması ve önceliklerin doğru belirlenmesi gerektiği açıktır. Halkın üniversiteleri olan ve yaşam boyu eğitim kuruluşları görevi gören halk kütüphanelerine sekiz yıllık eğitim için toplanan 250 trilyon liralık (yaklaşık 80 milyon dolar) kaynağın “zekat”ı ayrılmış olsa halk kütüphanelerimiz “ihya” edilebilir. Unutulmamalıdır ki, 1997 yılında sadece üç milyon dolar harcanarak ülkemizdeki üniversite ve araştırma kuruluşları için gereken ulusal akademik ağ kurulmuş ve işletmeye açılmıştır.
Sonuç olarak; halk kütüphanelerinin Internet ortamındaki rollerinin daha da artacağını söyleyebiliriz. Özellikle Internet TV vb. gelişmeler halk kütüphanelerinin de bu ortamda varlık göstermelerini zorunlu hale getirecektir. Ancak halk kütüphanelerinin “Internet rüzgarı”nı arkalarına almaları gereklidir. Yani hizmet verdikleri toplumun bir adım önünde giderek kullanıcılarını Internet ortamının nimetleriyle tanıştırmaları, bu nimetlerden yararlanmaları için kullanıcılarını eğitmeleri, yerel bilgileri elektronik ortamda da erişilebilir hale getirmeleri gerekmektedir. Herhalde o zaman halk kütüphaneleri tam anlamıyla “halkın ağı”, elektronik ortamda da vatandaşların “buluşma noktası” ve bilgi toplumunun “beyni ve yüreği” haline geleceklerdir.
Saygılarımla.
©Yaşar Tonta
tonta@hun.edu.tr
Son günleme tarihi: 13 Aralık 1999