KORSAN
YAYINCILIĞA ENGEL
Prof. Dr. Bahaeddin YEDİYILDIZ
Yayıncıların yayınladıkları kitapları sözleşmeye konu olan
sayının üzerinde eser sahiplerinden habersiz çoğaltarak yazar aleyhine
haksız kazanç sağladıklarını hep duyarız. Aynı şekilde üçüncü
şahısların hem yazarı hem de yayıncıyı atlatarak korsan baskı
yaptıkları da bilinir.
Kültür Bakanlığı, bu haksız uygulamaları önlemek amacıyla,
Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun ilgili maddesine dayanarak,
"Fikir
ve Sanat Eserlerininin İşaretlenmesine İlişkin Yönetmelik"i
çıkardı. Bundan böyle basılan eserlere yayım ve yapım numarası ile
seri numaraları verilecek ve Kültür Bakanlığı'ndan alınan bandroller
yapıştırılacaktır. Bandrolsüz kitap satanlar hakkında da soruşturma
açılacaktır.
Ne var ki, yeni getirilen bu mevzuattan yayıncıların pek
hoşlanmadıkları görülmektedir. Yönetmelik aleyhine basında bir
kampanya açmış bulunmaktadırlar. Böyle bir uygulamanın ifade
özgürlüğüne bir darbe, kitaba sansür olduğunu iddia etmekte; eğer
çağdaşlıktan, demokraklıktan söz ediliyorsa devletin kitaplardan elini
çekmesi gerektiğini ileri sürmektedirler. Hattâ bir kısmı, açık açık
"yayıncılar olarak bu yasayı tanımadıklarını ve bandrol
almayacaklarını" ilan etmekte ve diğer yayıncıları da bu yasayı
çiğnemeye (!) davet etmektedirler.
Bu eleştiri yazılarını okuduğumda, dikkatimi çeken bir husus,
yönetmeliğin muhtevasından hiç bahsedilmemesidir. Yönetmeliğin
yayıncılara hangi yükümlülükleri getirdiği; hangi maddeyle ifade
özgürlüğünün engellendiği, ya da hangi maddenin sansüre sebep olacağı
hususları açıklanmıyor. Bunun sebebi üzerinde durmak gerekir
zannediyorum.
Yönetmelik baştan sona okunduğunda, yayıncıları zorlayacak
olan en önemli hususlar, kanaatime göre 12.Madde'nin "e" fıkrasıdır.
Bandrol verilebilmesi için Kültür Bakanlığı'nın istediği belgeleri
sıralayan bu fıkra aynen şöyledir:
1.Hak sahibi olunduğunu gösterir noter tasdikli sözleşme veya
yetki belgesi,
2.Yayınevine sipariş edilen basım adedini gösterir Maliye
Bakanlığı tasdikli sipariş fişi,
3.Çoğaltılan süreli olmayan yayının adedinin belirtildiği
basımevince düzenlenecek sevk irsaliyesi ve faturası,
4.Çoğaltılacak süreli olmayan yayına âit bilgileri içeren hak
sahiplerince düzenlenecek beyanname.
Eserin basımla ilgili özelliklerini, hak sahipliğini, baskı
adedini, basımevinden alınan sevk irsaliyesini ve faturasını
tespit ve tescil etmeyi, dolayısıyla eser sâhibinin hakkını korumayı
hedefleyen bu hükümler, fikir ve ifâde özgürlüğünü engelleyebilir ya
da sansüre sebep olabilir mi? Ben şahsen Yönetmeliğin sadece burada
sıraladıklarımdan değil, diğer maddelerinden de böyle bir anlam
çıkaramıyorum. Bandrol için gerekli belgelerin, sadece yazar, yayıncı
ve devlet arasındaki malî ilişkileri düzenlemeye yönelik olduğu
görülmektedir. Bu ilişkilerin hakkaniyet ölçüleri içerisinde
düzenlenmesi kimin zararına olabilir?
Bu ilişkiler başka türlü düzenlenemez miydi? Elbette
mümkündü. Meselâ benim kanaatime göre, bandrol verme yetkisi, Kültür
Bakanlığı'na değil de, sivil toplum kuruluşlarının yaygınlaştığı
dünyamızın yeni eğilimlerine uygun olarak, meslek birliklerine
tevdi edilmiş olsaydı, hem devlet söz konusu suçlamalardan ve gereksiz
bir yükten kurtulmuş olur hem de fikir ve sanat eseri sahipleri ile
yapımcılar ve yayımcılar arasındaki ilişkiler sivil bir ortamda daha
hakkaniyetli ve uyumlu bir hâle getirilebilir, ifâde özgürlüğü ve
sansür gibi konulardaki her türlü endişelere de meydan verilmemiş
olurdu.
Elbette en
geniş biçimiyle fikir ve ifâde özgürlüğünden yanayım ve kesinlikle
sansürün karşısındayım. Ancak yazarın hakkının korunması konusunda da
daha duyarlı olunması gerektiğine inanıyorum. Kanaatime göre, söz
konusu üstün değerlere sığınarak engellenmek istenen bandrol
uygulaması, "korsan yayını" önleme açısından yararlı olacaktır.