1940 yılında Stanton tarafından rapor edilen, mühendislik yapılarında büyük problemler yaratan çimento-reaktif agrega etkileşimi problemine halen tam olarak pratik ve ekonomik bir çözüm bulunamamıştır. Genelde beton imalinde alkali agrega reaksiyonun meydana gelmemesi için silis içermeyen kireçtaşı agregalarından faydanılmaktadır. Ancak kireçtaşı ocakların az bulunduğu veya inşa sahasına çok uzak olduğu bölgelerde alternatif agrega türleri araştırılmaktadır. Ülkemizde ise son yıllarda enerjiye duyulan ihtiyaçtan dolayı özellikle Doğu Karadeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde baraj yapımları hızlanmış ve doğal malzemeye duyulan ihtiyaç büyük oranda artmıştır. Son yıllarda, inşa edilen barajlarda, toprak veya kaya dolgu malzemesi yerine beton barajlar veya ön yüzü betonla kaplı barajlar yapılmaya başlanmıştır.
Betonda
alkali-agrega reaksiyonu nedeniyle hasar(çatlak), agrega tanelerindeki reaktif
bileşenlerle çimento hidratasyonu sonucu ortaya çıkan alkali hidroksitler
arasındaki kimyasal reaksiyonlar sonucudur. Alkali agrega reaksiyonun bilinen 2
oluşum şekli vardır;
1)
Alkali-Karbonat reaksiyonu(AKR)
2)
Alkali-Silika reaksiyonudur(ASR).
Bu iki reaksiyon oluşumunun herbir sınıfında farklı
tiplerde reaksiyonlar meydana gelebilir. Ama bu reaksiyonların tümünde olumsuz
etki meydana çıkmayabilir (Swamy, 1992). Karbonat reaksiyonları; kalsitik kireçtaşı, dolomitik
kireçtaşı veya kalsit, kil içeren ince taneli dolomitik kireçtaşı
agregalarından oluşur. Alkali silika reaksiyonu ise aşağıda anlatılmıştır.
Bu iki tip reaksiyonun en yaygın olanı alkali-silika
reaksiyonu (ASR) dur. ASR, beton
gözenek suyunda bulunan hidroksil (OH-) iyonları ile beton agregası
bünyesindeki bazı reaktif silis içeren malzemeler arasında oluşan kapalı
reaksiyondur (Eşitlik 1).
SiO2 +
2NaOH + H2O Þ Na 2SiO3 . 2H2O (Eşitlik 1)
Reaksiyon sonucu, bünyesinde yüksek oranda su tutabilen bir jelin oluşumu
nedeniyle genleşmenin neden olduğu basınç sonucun da betonda çatlaklar oluşur.
Bazı durumlarda betondaki şişme (genleşme) hacimce %2-3 mertebesine kadar
ulaşır. ASR’de diğer alkali-agrega reaksiyonları gibi birçok faktörün etkisi
altındadır ve tipik olarak ASR diğer reaksiyonlar gibi yavaş ilerleyen bir
reaksiyon olduğu için, genleşme nedeniyle betonun iç yapısında oluşan hasar
(çatlak) birkaç yıl sonra görünür hale gelir.
ASR, beton bünyesinde oluşan ve genleşmeye neden
olan bir reaksiyon olması nedeniyle,ASR’nin görünür dış belirtisi harita
şekilli çatlaklardır (Şekil 1).
Harita şekilli çatlaklar Çevreden
gelen kireçin etkisiyle ASR sonucu oluşan jellerde beyazlaşma
Şekil 1.Hong Kong şehrinde beton kaplama
duvarlarda alkali - silika reaksiyonu sonucu gelişmiş harita şekilli çatlaklar (Wen, 1998).
Genelde betonda çekme birim deformasyon kapasitesi
150-200.10-6 düzeyindedir. Bu değer nadiren 500.10-6 düzeyine kadar çıkabilir. Demir donatısız kütle
betonlarında veya kaplama betonlarında, genleşme sonucu meydana gelen
deformasyonun çekme dayanımını aşması sonucu, betonda çatlak meydana gelir.
Sabit ve hareketli yüklemelere maruz kalan betonlarda daha farklı mekanizma
geçerlidir: Bu tür betonlar proje yükleri nedeniyle gözle görülmeyecek
mertebede zararsız çatlak potansiyeline sahiptirler. Fakat daha ileri yükleme
durumunda birim deformasyonun %0.05 - %0.10 mertebesine kadar çıkmasıyla
çatlaklar zararlı mertebeye ulaşır ve betonun uzun süreli davranışında olumsuz etkiye
neden olurlar (Şekil
-2).
Şekil 2. Avusturalya'da
Köprü ayağında ASR etkisi sonucu gelişen çatlaklar
(Wen, 1998)
ASR ile ilgili silisin reaktivite potansiyeli,
oluşumlarının tanımlanması ve
belirlenmesi karmaşık ve zor bir işlemdir. Silisli bileşenlerin yapısı ve
dokusu genellikle amorf, kriptokristalli, mikrokristalli ve kristalli olarak
tanımlanır. Silika mineralleri büyük oranda normal hava sıcaklığında kararlı
olmayan polimorfik oluşumlara sahiptir. Bileşiminde silika bulunan ve en yaygın
olan mineraller kuvars, tridimit, kristobalit, opal
ve kalsedon gruplarıdır (Ineson,1990).
Değişik silis
minerallerinin reaktiviteleri kristal yapıdaki silika miktarına bağlıdır. Opal
düzensiz kristal yapısına sahiptir ve en yüksek reaktiviteye sahip silika
içerir. Diğer taraftan doğal halde (dengede-gerilmesiz) bulunan kuvars, çok
düzenli bir kristal yapısına sahiptir ve normal olarak reaktif değildir.
Camlar, mikrokristalli ve kriptokristalli kuvarslar, deforme olmuş kuvarslar,
kalsedon, tridimit, kristobalit gibi diğer silika
oluşumları orta derecede reaktivite gösterirler (Şekil 3).
OPAL
Şekil
3. Opallerde gelişen ASR etkisi, İngiltere (Wen,1998)
Xray-analizi, elektron misroskopu
ve diğer cihazların kullanımıyla desteklenen, petrografik incelemeler ve ince
kesit çalışmaları, agrega minerallerinin belirlenmesinde yeterli bilgi
sağlayabilir. Agreganın, porozitesi, tane boyu dağılımı, beton içinde reaktif
parçacık miktarı ve çevre koşulları, alkali-agrega reaksiyonu sonucu ortaya
çıkan genleşmeler üzerinde önemli etkiye sahip
nedenlerdir (Swamy,1992).
ASR’nin belirgin ve
görünür etkisi harici çatlak oluşumudur. Ancak betonun bazı fiziksel ve
mikroyapısal özelliklerinin de ASR’den etkilendiği petrografik incelemelerle
ortaya konmuştur. Bu etkiler agrega taneleri yüzeyince reaksiyon bölgeleri
oluşumu, reaksiyon ürünleri ile doldurulmuş boşluklar, agrega tanelerinde
çatlaklar ve agrega ile çimento hamuru arasındaki bağ kaybı şeklinde ortaya
çıkar. Bazı özel durumlarda, jel, hafif lekeler, patlamalar(popup)
şeklinde ve çatlaklardan dışarı sıvı akışı ve beton yüzeyinde sızma şeklinde
görülebilir, jel bu durumda kireç ile reaksiyona girerek beyaz ve opak renkli olarak beton yüzeyinde belirginleşir (Şekil 1).
Diğer taraftan bazen dışarıya jel çıkışının olmadığı durumlara da
rastlanabilir. Bu nedenle beton yüzeyinde herhangi bir belirtinin olmaması, ASR
nedeniyle çatlak meydana gelme ihtimalini ortadan kaldırmaz (Tordoff,1990).
ASR’nin meydana gelmesi
ve hasara neden olması için aşağıdaki koşulların sağlanması gerekir;
ü
Betonda yeterli alkali (%0.6 fazla alkali içerik)
ü
Agregada zararlı etkiye neden olacak miktarda
reaktif silika
ü
Yeterli nem
Yeterli miktarda
nem bulunmasının önemi, kimyasal reaksiyon sırasında ortaya çıkan alkali-silika
jelin bünyesine su emme kabiliyeti ile genleşme basıncı oluşturması ve böylece
çekme gerilime neden olmasıdır. Bu nedenle ASR nedeniyle önemli ölçüde hasar,
ıslak muhafaza koşullarında ve gerçek uygulamada nemli çevre koşullarında
meydana gelir. Diğer tarafan kütle betonunda, nem kaybının az olması nedeniyle,
bünyede, zararlı oranda genleşmeye neden olabilecek düzeyde nem bulunabilir. Geniş boyutlu yapısal elemanlarda da, çoğu beton
karışımlarında, ASR’nin oluşması ve genleşme meydana getirmesi için gerekli su
ve karışım suyu, hidratasyonda kullanılmayan kısmı olarak bulunur. Bu
nedenlerle jel nispeten kuru çevre şartlarında da oluşabilir, ancak daha ileri düzeyde
genleşme ve hasara neden olabilmesi için ilave suya ihtiyaç vardır. Nemli
betonun bina iç kısımlarında kuru ortamda (atmosferdeki bağıl nem < %75)
bulunması durumunda muhtemelen ASR nedeniyle hasara karşı emniyetlidir, ancak
yağmur, deniz suyu veya yeraltısuyuna etkisinde kalan betonlarda daima ASR
nedeniyle hasar riski mevcuttur (Swamy,1992).
Bu nedenle, zemin
kaplamaları, istinat duvarları, temeller ve barajlar ASR tarafından kolaylıkla
etkilenebilir. Nem ile birlikte yüksek sıcaklık etkisi genellikle ASR yi
hızlandırır.
ASR ile ilgili olarak
alkali terimi genellikle, portland çimentosu bünyesinde bulunan sodyum ve
potasyum alkalileri ifade etmek üzere kullanılır. Portland çimentosu, beton
bünyesinde mevcut alkalileri önemli bir kaynağıdır, ancak betona, karışım suyu
veya agrega gibi diğer bileşenler yoluyla da alkaliler girebilir. Gerçekte
alkali taşıyan agregalar ASR ye neden
olan alkaliler için önemli diğer bir kaynak olabilir ve yüksek alkaliye sahip
çimento kullanılan betonda, agregadan gelenle birlikte çok daha yüksek alkali
seviyeleri meydana gelir. Düşük alkaliye sahip çimento kullanılmış bazı döşeme
betonlarında da ASR nedeniyle hasar meydana gelme nedeni olarak agrega da
mevcut alkalinin katkısıyla reaksiyon sonucunda hasara neden olacak miktarda
jelin meydana gelmesi olarak gösterilmiştir (Stark,1985).
Çoğu uygulamalarda
yeterli görülmesine karşın, çimentonun düşük alkaliye sahip olması tek başına
ASR nedeniyle hasarı önlemede, agregadan da alkali gelme olasılığı nedeniyle
garantili değildir. Na2O eşdeğeri olarak %0.6 veya daha az alkali
muhtevasına sahip çimentolar düşük alkalili olarak değerlendirilirler. Bu tür
çimentolar ve benzeri çimentoların kullanımıyla normal şartlarda ASR nedeniyle
hasar oluşumu önlenebilir, bununla birlikte buz çözücü tuzlar gibi harici
kaynaklı alkalinin ortama girmesiyle, ASR nedeniyle hasar oluşumunu arttırıcı
etki oluşturur. Bu tür alkaliler sertleşmiş betona dışardan nüfuz etme yoluyla
zarar verir (Swamy,1992).
ASR’nin belirgin ve görünür etkisi harici çatlak
oluşumudur ancak betonun bazı fiziksel ve mikroyapısal özelliklerinin de
ASR’den etkilendiği petrografik incelemelerle ortaya konmuştur ve dünyanın
birçok yerinde köprülerde ve beton yollarda görülen hasarın çoğu ASR
nedeniyledir (Şekil 4). Bu hasar çok düşük reaktiviteye sahip agrega ihtiva
eden betona buz çözücü tuzun nüfuz etmesiyle meydana geldiği belirtilmiştir.
(a) (b)
(b) (a)
Şekil
4. a) Beton yollarda görülen ASR etkisi (Amerika), b)
Köprülerde görülen ASR etkisi (Amerika) (SHRP,1999)
Genellikle, betonda kullanılan her tür agreganın
değişik seviyede reaktif olduğuna inanılır, ancak petrografik incelemeler
sonucu reaktif olduğu anlaşılan birçok agrega kullanılmış betonların tatmin
edici performans gösterdiği gözlenmiştir. Reaksiyon, betonda çatlak oluşumuna
neden olacak seviyede genleşmeye yol açıyorsa zararlı kabul edilir. Opal,
tridimit, kristobalit, volkanik camlar birçok reaktif agrega yarı kararlı
silika mineralleri içerir. Kalsedon az, kuvars ise çok daha az reaktifdir.
Ancak sıcaklık ASR’yi etkileyen önemli bir faktördür ve kuvars gibi reaktif
olmayan agregalar bile 35 – 40° sıcaklık ve yeterli rutubet şartlarında zararlı
genleşmeye yol açar (Swamy,1988). Reaktif
silika, alkaliler ve nem ASR nedeniyle hasar meydana gelmesi için gerekli
unsurlardır. Bu üç unsur reaksiyonu etkileyen faktörler halinde aşağıdaki
şekilde ifade edilebilir;
ü
Reaktif
silika taneciklerin yapısı, boyutu ve
miktarı
ü
Çimentonun
alkali içerik ve betonun çimento içeriği
ü
Agregadan
çözünerek gelme ihtimali olan alkali miktarı
ü
Harici
alkali kaynakları
ü
Sıcaklık
ve nem bulunması gibi çevre şartları
Bütün diğer zararlı etkilerde olduğu gibi, beton kalitesi
ve özellikle porozitesi, sonuçta oluşan hasar şekli ve derecesi üzerinde
oldukça büyük etkiye sahiptir. Karışım oranları ve su/çimento oranı bu nedenle,
ASR yi ve kuruma rötresini etkileyen önemli faktörlerdir. Beton eleman boyutu
da ASR oluşumunda önemli bir etkendir. Çok fazla etki altında olması nedeniyle
ASR tahmini ve tanımlanması oldukça zor bir işlemdir. Yukarıda verilen
parametrelerin çoğu kontrol altına alınabilir ve zararlı olmayacak seviyede
tutulabilir. Ancak süre ve çevresel şartları kontrol altına almak mümkün
değildir. Normal şartlarda reaktif
olmayan bazı agregalar sıcaklığın 35-45°C ye çıkmasıyla zararlı
genleşme reaksiyonları meydana getirebilirler. Birçok yapı kullanım ömrü
boyunca zaman zaman bu tür çevre şartlarına maruz kalabilir. Bu nedenle ASR
oluşumu için biraraya gelmesi gerekli olumsuz bazı koşulların yapının ömrü
boyunca herhangi bir anında mevcut olması kaçınılmaz olabilir. Genellikle ASR
oluşumu birkaç yıl hatta birkaç 10 sene boyunca ortaya çıkmayabilir ancak risk taşımayan
beton yapılarda bile uzun sürede hasar oluşabilir.
Beton yapılarda
ASR’nin hasara neden olan etkisi genleşme deformasyonudur. Bu nedenle reaksiyon
hızı ve toplam uzama (genleşme) miktarı beton yapının kritik parametreleridir.
Bunlardan her ikiside, reaktif agreganın tip, hacim ve tane büyüklüğüne ve daha
önce bahsedilen değişik faktörlere bağlıdır.
Orta derecede reaktif agregalarla,çimento içeriği 2.5 kg/m³ miktarında,
düşük alkali muhtevasına sahip betonda tahrip edici genleşme meydana gelebilir (Şekil 5).Büyüklüğü, konumu ve maruz kaldığı şartlar
nedeniyle, ASR nunun zararlı olabilecek düzey altında tutulması için alkali
seviyesinin, genelde "Güvenli seviye" (%0.6 dan az) olarak kabul
edilen seviyenin altında tutulması gerekebilir.
Genleşmenin gerçek
büyüklüğü dışında, ASR’nunun betonun diğer mühendislik özellikleri üzerindeki
etkileri de mühendisler açısından önemlidir. Genleşme hızı ve toplam genleşme
(uzama) nın agrega reaktivitesi, çimento tipi, çimento dozajı ve çevre
etkilerine büyük oranda bağlı olması nedeniyle, ASR’nunun betonun mühendislik
özellikleri üzerindeki etkileri genelleştirilemez. Bununla birlikte, ASR 'nunun
beton dayanımı ve elastik özelliklerini ne şekilde etkilediği Çizelge 1‘de gösterilmiştir. Çizelgede iki farklı
reaktiviteye sahip agrega etkisi gösterilmiştir. Bunlardan birisi hızlı ve
yüksek reaktiviteye sahip (Opal), diğeri de yavaş ve orta derecede reaktiviteye
sahip (kaynaşmış silika) agregalardır (Swamy,1988). Sonuçlar, dayanımda ve elastisite modülünde, ASR
den dolayı önemli düşüşler(kayıplar) meydana geldiğini açıkça göstermektedir.
Bu kayıpların tüm parametrelerde aynı oranda olmaması veya ASR etkisiyle
genleşme(uzama) ile aynı oranda (paralellikte) gerçekleşmemesi önemli bir
husustur. Çizelge 1' den, sıkışma dayanımında,
reaktif agrega tipine bağlı olarak%40 dan %60 a kadar artan oranda, çekme
dayanımında %65 den %80 'e kadar değişen oranda azalma gösterdiği görülmektedir (Şekil 6).
Çizelge
1.ASR nunun beton özellikleri üzerine etkisi
|
|
|
Deney
Süresi (Gün) |
|
|||
Özellikler |
Karışım |
1 |
7 |
28 |
365 |
||
Genleşme (%) |
a - Kontrol b - 4½% Opal c - 15% Kaynaşmış Silika |
0.0 0.0 0.0 |
0.0 0.071 0.0 |
0.003 0.316 0.023 |
0.021 1.644 0.623 |
||
Tek Eksenli Basınç
Dayanımı (MPa) |
a - Kontrol b - 4½% Opal c - 15% Kaynaşmış Silika |
26.7331.1 - |
48.6 44.4 - |
60.1 44.5 52.5 |
73.5 27.5 44.5 |
||
Dolaylı Çekme Dayanımı
(Brazilian) (MPa) |
a - Kontrol c - 15% Kaynaşmış Silika |
2.61 - |
3.58 - |
3.90 3.29 |
4.29 1.83 |
||
Kırılma Modülü (MPa) |
a - Kontrol c - 15% Kaynaşmış Silika |
3.52 - |
4.88 - |
52.25 4.58 |
5.58 1.30 |
||
Dinamik Elastisite
Modülü (GPa) |
a - Kontrol b - 4½% Opal c - 15% Kaynaşmış Silika |
35.6 33.9 - |
41.0 32.7 39.5 |
42.5 20.8 40.8 |
45.4 10.4 18.9 |
||
Ultrasonik Puls Hızı
(km / s) |
a - Kontrol b - 4½% Opal c - 15% Kaynaşmış Silika |
4.28 4.12 - |
4.60 4.02 4.57 |
4.67 3.48 4.61 |
4.78 2.70 3.64 |
||
Şekil 6. ASR etkisiyle
tek eksenli basınç dayanımı ve çekme dayanımındaki azalma (Swamy,1992)
Şekil 7. ASR etkisiyle Dinamik Elastik modülündeki
ve Ultrasonik Puls hızındaki azalma (Swamy,1992)
Dinamik modül kaybı %60 dan, %80 düzeyinde yüksek oranda gerçekleşmiştir (Şekil 7). Bu nedenle, betonun ASR nundan etkilenen iki
önemli özelliği kırılma ve elastisite modülüdür. Bunların her ikisi de
yapı elemanının bükülme rijitliğini etkileyen parametrelerdir.
Çizelge 1 ve
Şekil 7'de verilen deneysel sonuçlardan uzamanın artışıyla puls hızında düşme görülmektedir. Sonuçlar dikkatli analiz edilirse, bükülme dayanımı
gibi, dinamik modül ve puls hızının da ASR nedeniyle beton iç bünyesindeki
değişime karşı oldukça duyarlı olduğu görülür (Şekil
7) (Swamy,1988). Bütün bu
özellikler, yeni betonda henüz görünür düzeyde çatlak oluşmamış iken,
düşük genleşmede ölçülebilir parametrelerdir. Bu nedenle, bu özellikler ASR
nedeniyle yapısal bozulmanın izlenmesinde kullanılabilir.
Çizelge 1'de
görülen diğer bir özellik, beton mühendislik özelliklerindeki kayıbın aynı seviyede veya genleşmeye oranla meydana gelmemesidir. Bu sonuç bütün yapı
tipleri için aynı genleşme sınırının belirlenmesindeki tehlikeyi
göstermektedir.
Zararlı genleşme oranı
için kritik sonuçların, beton yapının tipi ve çevre ortamına bağlı olarak
tespit edilme gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle ASTM C 227'de verilen
sınır değerlerde, uygulama şartlarına göre değiştirilme ihtiyacı duyulabilir
(Boyca uzama %0.20 fazla ise zararlı).
Çizelge 1 ve
Şekil 7'deki verilerden çıkan diğer önemli bir sonuç, puls hızı ve dinamik modül ölçümü gibi tahribatsız deney
yöntemleri, alkali-silika reaksiyonu nedeniyle betonda hasar başlangıç
ve ilerlemesini tespit ve izlemede başarıyla kullanılabilmesidir (Mullick,1988).
Bu deneyler kaynaklarda, farklı parametrelerin etkilerinin değerlendirilmesinde
kullanılmıştır; bu farklı tip reaktif agregalar, farklı çevre şartları, betona
uçucu kül, ince öğütülmüş çuruf, silika tozu ve benzeri mineral katkı ilavesi,
donatılı ve donatısız beton kirişlerdir. Sonuçlar, ASR nedeniyle malzemede
oluşan hasar ve yapısal bütünlüğün bozulmasına karşı puls hızı ve dinamik modül
değerlendirmesinin hassas olduğunu göstermiş ve ilk çatlak oluşumu ile zamana
bağlı olarak hasarın ilerleme göstergesi olarak yeterli güvenlikte gösterge
oluşturmuştur. Ancak tahribatsız yöntemlerde tespit edilen sonuçların
değerlendirilmesinde mühendislik deneyimi ve yorumlama kabiliyetinin gerektiği
de gözönünde tutulmalıdır.
ASTM
C-227-97a,1997,Standard Test Method for Potential Alkali Reactivity of
Cement-Aggregate Combinations (Mortar Bar Method),Annual Book of ASTM
Standards, 04.02 Concrete and Mineral Aggregates,American Society for Testing
and Materials, Philadelphia,PA,USA,126-130.
Ineson,P.R.,1990,Siliceous
Components in Aggregates,Cement and Concrete Composites, V.12,No.3,185-190.
Mullick,A.K.,1988,Distress
in a Concrete Gravity Dam due to Alkali Silica Reaciton, Int.J.of Cement
Composites and Lightweight Concrete,V.10,No.4,225-232.
SHRP,1999,
Alkali Silica Reactivity Library Handbook for Identification of ASR,AASHTO web
page.
Stark,D.
and Bhatty,M.S.Y.,1985,Alkali Silica Reactivity:Effect of Alkali in Aggregate
on Expansion, Alkalies in Concrete, ASTM Pub.,STP 930,16-30.
Swamy,
R.N., 1988, Expansion of Concrete due
to Alkali-Silica Reaction, ACI Materials Journal,V.85,No.1,33-40.
Swamy,
R.N., 1992, Alkali-Aggregate Reactions in Concrete: Material and Structural
Implications, Sciences in Concrete Technology, Energy,Mines and Resources,
Ottawa, Canada,533-581.
Tordoff,
M.A., 1990, Assesment of Prestressed Concrete Bridges Suffering from
Alkali-Silika Reaction, Cement and Concrete Composites,V.12,No.3,203-210.
Wen,
H.X., 1998,Alkali Aggregate Reaction in Concrete, Lecture Notes, Civil Engng.
Dept., Hong Kong Unv. 7 pages.