BIO -404- GENEL ENTOMOLOJI

            Entomoloji genel olarak "Böcekler bilimi" anlamina gelir. Esas olarak, entomoloji Zoolojinin bir dalı ise de yeryüzünde mevcut hayvan türlerinin 4/5' inden fazlasini oluşturan böcekler ekonomik önemleri nedeniyle de ayri bir bilim olmustur.

            Böceklerin Sistematikteki Yeri: Böcekler (Classis: Insecta) Arthropoda filum'una bağlıdır (Arthros: eklemli, eklem, oynak; podos: bacaklilar).

            Arthropoda Filumunun Genel Karakterleri:

1.   Bilateral simetrilidirler.

2. Heteronom metamer (segment)'lidirler. Annelid'lerin aksine, vücudu olusturan segmentler ödevlerine göre gruplasarak özel biçimler gösterirler ve vücut birbirinden ayri bölgelere bölünür. Bu bölgeler:

      baş: cephalo,

göğüs: thorax,

      karın: abdomen' dir.

      Ancak bu bölgeler bazi gruplarda birbirine kaynasmis olabilir.

3.   Vücut, kitin'den olusan bir dis iskelet ile kaplanmistir. Bu kabuk seklindeki sert yapi, harekete engel olmamak için segmentler arasinda incelir ve bir eklem derisi halini alir. Büyüme sirasinda zaman zaman dis iskelet atilarak yenilenir.

4.   Arthropodlarda esas olarak her segmentten bir çift eklemli ekstremite çikarsa da çesitli gelismeler sonucunda, Arthropoda filumunun her sinifinda ekstremite sayisi degismistir.

5.   Bu grupta kaslar, omurgali iskelet kaslarinda oldugu gibi, enine çizgili tiptedir.

6.   Arthropodlar iç morfolojileri ile ele alinirlarsa, sindirim sistemi agizla baslar anüsle sonlanir. Barsak kanali ön, orta ve art barsak olmak üzere 3 ayri bölümden meydana gelir. Sölom boslugu küçülmüstür. Hemosöl dolasim sisteminin  bir  kismini olusturur. Dolasim sistemi açiktir. Kan kismen damarlarda kismen de vücut bosluklarinda (lagün=Haemocoel) dolasir. Kalp genelde boru seklinde ve sirttadir (parazit formlar hariç). Bosaltim organlari çesitlilik gösterir; Maksil bezler, anten bezler, koksal bezler veya malpiki borucuklari seklindedir. Solunum solungaç, boru veya kitap seklindeki trakelerle ve bazi durumlarda bütün vücut yüzeyi ile de yapilir. Sinir sistemi basta bir serebral ganglionla baslar; ventralde bulunan sinir kordonlari ip merdiven seklindedir. Ayri eseyli hayvanlardir. Ancak bazi türlerde partenogenetik çogalma yani döllenmeden yavru meydana getirme görülür.

      Böceklerin Kökeni ve Evrimi

Prekambriyumdan önce monofiletik ikiz grup olusturan Mandibulata (Crustacea) ve Tracheata (Myriapoda ve Insecta) prekambriyumda ayrilmistir. İki kardeş grup olan Myriapoda ve Insecta ayrildiklarinda, baslangiçtaki temel yapilarini (mandibul eklemleri, abdominal üye kalintilari ve trake sistemi, Symphyla (Myriapoda), Diplura  ve Thysanura'da (Insecta) bu ortak özellikler görülür) gösterirken, Myriapodlar saklanarak yasamaya uyum yaptigi için, bilesik gözlerini kaybetmeye baslamis ve saklanmaya uyum yapacak yassi vücut seklini kazanmislardir. Buna karsin böcekler serbest yasama uyum yaparak gövdenin, üç thoraks, onbir abdomen segmentinden yapili olmasi, gögüsteki kaslarin hareketi, abdomendekilerin sindirimi sagliyacak biçimde yogunlasmasi, thorakstaki paranotal loblardan kanat olusmasi ve abdomen bacaklarinin körelmesiyle Tracheata'dan farklilasmistir.

            En ilkel  böcek, Chilopoda'ya benzer bir atadan kök alarak  gelistigi düsünülür. 3 segmentli thorax ve her segmentte birer çift bacagi olan bu  yaratigin abdomen üyeleri muhtemelen yoktur veya körelmistir. Bu formlarda yavrular, erginden görünüs olarak  çok az farklidirlar. Kanatlar henüz olusmamistir. Kanatsiz olan bu beş ilkel böcek takimina (ordo) Apterygota diyoruz. Bes apterygot takimdan en primitif olani Diplura'dir ve tahminen Collembola ile Protura takimlari da Diplura ya benzer bir atadan kök almistir. Bu takimlarda tibia ve tarsus kaynasmis, abdomendeki stigmalar ise körelmistir. Birçok ortak köken özellikleri olmasina ragmen Collembola ve Protura birbirine hiç benzemeyen böcekler seklinde gelismislerdir. Protura da anten körelmis ve ön bacaklar bir çift anten seklini almistir. Collembola'da  ise abdomen segmentleri sayica dumura ugramis (Protura'da 11, Collembola'da 6 segment) ve 4. abdomen segmentine ait dejenere bacak, ziplama organi (furcula) seklinde gelismistir. Bu üç takimda da agiz çukurunun yanlari kaynasarak birlesmis ve agiz parçalarinin etrafini çeviren bir bosluk meydana getirmislerdir. Diger iki apterygot böcek takimi olan Microcoryphia ve Thysanura vücut yapilari ve agiz parçalari göz önüne alinirsa bu ilk üç takimdan  daha basit olsalarda daha sonra kanatli böceklerin meydana gelecegi yapilari gelistirmislerdir. Bu yapilarin en önemlileri daha uzun ve kuvvetli bacaklar ile tentoryumun (iç iskelet) dorsal ve posterior kollarinin gelismesidir. Microcoryphia bütün abdomen segmentlerinde stayli tasimasina ragmen Thysanura da ilk 6 abdomen segmentinde bu stayliler körelmistir ve tentoryum parçalari çok fazla gelismistir. Vücut daha genis ve yassidir.

            Bu sebeplerden dolayi, muhtemelen Thysanuraya yakin bir atadan çikan bir kol, yükselip alçalma kabiliyetini ve bununla birlikte yapisini da gelistirmesiyle böcek kanatlari ortaya çikmis ve bunun sonucu olarakta uçus ile kanatli böcekler türemistir. Kanatlarla hareket, böceklerinin patlama biçiminde gelismesini ve dallanmasini getirmistir. Ilk uçus yapabilen kanatlilarda kanat sert ve yelpaze gibi katli olup, abdomen üzerinde katlanip uzanamaz biçimdedir. Bu tür kanatlara sahip böcek takimlarina "Paleoptera" denmektedir. Paleopter takimlarin bugünkü yasiyan örnekleri Ephemeroptera ve Odonata'lardir.

            Paleoptera'dan ise kanatlari vücut üzerine yatirilabilen ve katlanabilen kanatlara sahip Neuptera türemis olup bu gruba hamamböcekleri ve çekirgeler dahildir.

            Böcekler paleozoik devirden yani 350 milyon yildan beri yasamaktadirlar. Bu gün için en ilkel böceklere ait kesin bir fosil kayiti elimizde yoktur. Ancak önceden de belirtildigi gibi çok bacakli (Chilopoda) bir hayvandan türemis olduklari  kuvvetle muhtemeldir. Kayalarda bulunan fosil formlara göre elimizdeki ilk kayit Paleozoik'in Pensilvanian periyoduna ait olup 300 milyon yil öncesine gitmektedir. Ancak bu türlerin hiçbir temsilcisi günümüze erisememis ve nesilleri tükenmistir. Fakat hamamböcekleri  ve pirimitif kanatsiz böcekler (Apterygotlar) ilk sekillerini bugüne kadar korumuslardir. Yine fosil formlara göre pensilvanian periyodun da (Carbonifer)  büyük ormanliklarda kanat açikligi  30 inc= 75 cm. olan (l inc= 2.54 cm) Dragonfly (Odonata)' lara benzer böcekler yasamislardir. Palezoikin Permiyen (Perm) peryodunda buzullarin olusmasi, daglarin yükselmesi gibi yerkürede ve iklimde meydana gelen degisiklikler Holometaboli'nin (Tam baskalasim) ortaya çikmasina dolayisi ile böceklerin çesitlenmesine yol açmistir.   Kabuklu böcekler (Coleoptera) ve sineklerin (Diptera) ortaya çikisi çok daha sonralara Mezozoik'in Trias periyoduna rastlamaktadir.  Sinir kanatli (Neuroptera) böcekler ve kelebekler (Lepidoptera) ise 170 milyon sene  önce Jura periyodunda ortaya çikmislardir. Çiçekli bitkilerin ortaya çikis devri olan Mezozoik'in Kretase periyodunda böcekler tam  olarak gelisme imkani bulmus ve  patlarcasina bir çesitlenme göstermislerdir. Senozoikte  meydana gelmis olan ufak ve narin yapili türler bugün yasiyan örneklere aynen benzemekte olup bugün bile teshis edilebilir durumdadirlar.

            Ari, sinek ve kelebek gibi gruplar tozlasmayi saglamakta ve bu nedenle bitki evrimine paralel bir evrimlesme göstermektedir. Her jeolojik dönem bir böcek grubuyla simgelenmistir. Böcekler 3. zamanin (Sönozoik) en basarili hayvan grubudur. Bu devir ise "böcek devridir" ve diger hayvan gruplarindan belirli bir üstünlük göstermislerdir. Kanatsiz böcekler diger Tracheata  gruplari gibi stigmalarla solunum yapan karasal hayvanlardir. Kanatli böcekler karasal biotalari isgal ederken, bir kismi larvalarinin yaptigi ikincil bir uyumla suya geçmis ve çesitlenme daha hizlanmistir.

            Böceklerin Insanlarla Olan Iliskileri

            Dünya üzerinde yayilis alanlari çok genis olan böceklerin insanlarla olan iliskileri, faydalari ve zararlari nedeniyle insan tarihi kadar eskidir. Böceklerin çogu bitki ile beslendiklerinden yasam sekilleri bakimindan zararli olmaktadir. Insan hayvan ve bitkilere zarari inanilmayacak kadar çoktur. HOWARD' a göre "insanlar, ancak hastalik ve zararlilardan arta kalan mahsulü elde eder, fakat bunun bir kismini da gene onlara kaptirir. Dünyadaki mahsulün 1/3'ü böcekler  tarafindan yokedilmektedir. Genel olarak ürün kaybina sebep olan çesitli faktörler ( iklim, iç hastaliklar, bakteriler, parazit mantarlar, zararli hayvanlar gibi) varsa da bunlar arasinda en önemli olani  böceklerdir. Örnegin insanin yakindan tanidigi hamamböcekleri, yarim kanatlilar, güveler, karincalar, termitler, bitler, çekirgeler, pireler, tahta kurulari, sinekler gibi toplam l0 000 tür, tam anlamiyla bir sorun halindedir. Mesela bir çekirge sürüsü 2 milyon bireyden olusabilir ve ortalama agirligi 50 000 ton olabilir. Yine böceklerin çogalma gücü oldukça fazladir.  Bir çekirge günde l 000, termit 15 000 yumurta birakabilir.

            Böceklerin Zararlari:

            l. Bitkilerin muhtelif kisimlarinin tamamen yenmesi veya bazi kisimlarinin kemirilmesi,

            2. Bitki özsuyunun emilmesi  ile bitki fizyolojisinin etkilenmesi, 

            3. Bu emme sirasinda  muhtelif hastalik nedenlerinin saglamlara bulastirilmasi, üzerinde faaliyet gösterdikleri bitkilerde çürümeye sebep olmalari,

            4. Ayrica tasidiklari hastaliklar nedeniyle insanlara da hastalik nakletmeleri ve milyonlarca insanin ölümüne sebep olmalari,

            5. Tasidiklari parazitler nedeniyle et, süt, yumurta vs. maddelerin bozulmasi, sayilabilir.

            Bunun yanisira ürünlerinden  yararlandigimiz böcekler de vardir (bal arilari, ipek böcekleri, boya imalinde kullanilan kabuklu bitkiler gibi). Çiçekli bitkilerin 2/3' ü tozlasma için böceklere ihtiyaç duyarlar. Döllenmede rol oynayan böcekler ki bu grubun basinda bal arilari gelmektedir ve bu alanda temin ettikleri  fayda, verdikleri balin 6-10 misli degerindedir. Zararli böcekleri öldürmek suretiyle faydali olan böcekler üretilerek, biyolojik savasta kullanilmaktadir. Bir de topragi delik desik ederek havalanmasini ve gübrelenmesini temin edenler vardir. Biomasın önemli bir kısmını oluşturduklarından bir çok canlının besini oluştururlar. Dolayısı ile besin zinciri ve ağlarının ana bileşenlerinden biridir.  Bir çok bitkinin tozlaşmasına yardımcı olurlar. Ölüm zamanı tespitinde böcekler kullanılmaktadır.

SINIF : INSECTA

            Bütün böcekler bu siniftadir. Thorax'larin 3 segmentli olmasi ve her birinde bir çift bacak bulunmasi ile taninir. Bu sebepten 6 bacakli anlamina gelmek üzere Hexapoda'da sinif adi olarak kullanilir.

            Özellikleri :    Tipik bir ergin böcekte 3 vücut bölgesi ayird edilir. Ön kisimda, üzerinde göz, antenler ve 3 çift agiz parçasinin bulundugu bas bölgesi yer alir. Bunun 3 segmentten olusan ve her birinde 1 çift bacak bulunan thorax izler. Bu sinifin büyük bir kisminda 2. ve 3. segmentlerden birer çift kanat çikar. Vücudun son bölgesi abdomendir. Abdomen 11 segmentten olusur. Bu segmentlerde bacak yoktur. 8., 9. ve 10. segmentlerde sekil olarak çok degisik ve yumurta koymada ise yarayan ekstremiteler yer alir. Böceklerdeki dis iskelet diger arthropodlarda oldugu gibi hayati önemdeki organlari ve vücut seklini korumaya yarar.

            Böceklerdeki belli basli iç organlara gelince:

1.   Boru seklindeki bir sindirim kanali,

2.   Kan pompalamaya yarayan uzun ve kapakçikli bir kalp,

3.   Borucuklar seklinde trakelerden olusan bir solunum sistemi,

4.   Vücudun ard kisminda disa açilan bir çift üreme organi,

5.   Karmasik bir kas sistemi,

6. Beyin, çift ve segmental olarak yerlesmis ganglion ve konnektiflerden olusan bir sinir sistemi (Annelid ve  Arthropodlara özgü ip merdiven sinir sistemi), bulunmaktadir.

            Birkaç, canli yavru meydana getirebilen tür bir tarafa birakilacak olursa, genellikle böcekler yumurta birakir. Larvalar gelisimleri sirasinda zaman zaman deri degistirir. Her deri degistirmede vücut büyüklügü artar veya bazi özel kisimlarin olusumu gerçeklesir.

            Henüz ergin olmayan böceklerde kanat yoktur. Ancak Ephemeroptera (Birgünlükler), ergin öncesi son evrede kanatlara sahip olmalari nedeniyle istisna olusturur. Larvalar bazen bacaklarin olmayisi ve hatta Arhropodlara özgü tipik organlarin bulunmayisi sebebi ile erginlerden tamamen farkli olabilir.

            Taksonomik Çesitlilik ve Omurgasiz Bir Grup Olarak Basarilari:

            Böcekler, çok çesitli organizmalar halinde evrimlesmistir. Bugün yasayan formlar 28 ordo (32 ordo Demirsoy) halinde  siniflandirilmistir.  Böcekler 1 000 000 kadar yasayan 15 000 fosil. Toplam olarak muhtemelen

2 000 000 tür ile herhangi bir hayvan grubunun erisemedigi en fazla çesitlilige ulasmis basarili bir gruptur.

Bugün Dünyada Yasamakta Oldugu Bilinen Hayvan Tür  Sayisi Tablo Olarak

Grup __________                                 Tür sayisi

Chordata                                                         60000                         

Arthropoda (böcek hariç)                                 73000

Insecta                                                         1500000

Mollusca                                                         104000

Echinodermat                                                  5000

Annelida                                                          7000

Mollusca                                                         2500

Platyhelminthes                                                 6500

Nemathelminthes                                             3500

Trochelminthes                                                1500

            Böcekler okyanus derinlikleri disinda yeryüzünde kutuptan ekvatora, yüksek daglardan denizlere kadar her alana yayilmislardir. Her türlü iklim kosuluna adapte olmuslardir. Genis alanlara yayilabildikleri gibi bir böcek bugday tanesi içinde bile hayat devrelerini tamamlayabilir. Bu derece basarili olmalarinda ki etken evrimsel gidislerinin büyük adaptasyon kabiliyetine imkan vermesidir. Bu doga üstü özellesmeyi söyle özetleyebiliriz:

A- Dis Iskelet

l. Kas baglantisi için genis alan,

2. Su kaybini kontrol için en uygun imkan,  özellikle ufak vücutlu bireylerde,

3. Iç organlari  dis zararlardan tam koruma durumu.

B- Kanat:  Şiddetli rüzgarlara açik olan adalar bir tarafa birakilacak olursa böceklerin uçma yetenegi, hayatta kalma ve dagilma (dispersal) oraninini çok arttirmistir. Uçma yetenegi, beslenme ve çogalma alanlarinin genislemesini ve düsmanlardan kaçma olanagini saglar. Besininin veya konaklarinin az ve seyrek bulundugu hallerde, bunlarin elde edilebilmesine yaramaktadir. Örnegin les üzerinde beslenen bir tür, kanatlari sayesinde civarda beslenmesine uygun ölü hayvanlari kisa bir zaman içinde bulabilir.

C- Küçük Vücut: Böcek evrimi az sayida büyük fert yerine çok sayida küçük fert meydana gelmesini gerektirecek bir yol izlemistir. Bu sekilde hem az besinin yeterli olmasi hem de düsmanlardan kaçma ve gizlenme sansi artmistir. Vücudun  küçük olmasi, hacme oranla yüzeyin fazla olmasini gerektirir. Böylece buharlasma katsayisi arttigi için vücut örtüsü ince olan türlerin karasal hayatta yasayabilme olanagi ortadan kalkabilir. Iste dis iskelet bu buharlasmayi kontrol eder.  Dis iskelet, böceklerin küçük vücut olma olanagini saglayan en önemli etkenlerden birisidir.

D- Organlarin Uyumu: Böceklerde vücut parçalarinin adaptasyon kabiliyeti,  bir tek organin farkli görevleri yapabilecegi biçimde gelismistir. Örnegin Mantislerin ve bazi Hemipterlerin ön bacaklari, avini yakalamaya ve yeme sirasinda tutmaya yaramak suretiyle bir hareket organindan çok yardimci agiz parçasi gibi islev görür. Diger hallerde de ayni yapi farkli sartlarda is görecek sekilde uyum gösterir. Örnegin solunum sisteminde meydana gelen degisiklikler su ve karasal yasama sartlarina uymayi saglar.

E- Tam Baskalasim: Tam baskalasim (Holometaboli) görülen böceklerde hayat  döngüsü dört ayri bölüme ayrilir. l. Yumurta 2. Larva veya beslenme devresi 3. Pupa yani durgun sekil degistirme evresi 4. Ergin veya üreme evresi. Tam baskalasim kinkanatlilar (Coleoptera) ve sinekler (Diptera) gibi çok sayida evrimlesmis türü kapsayan böcek ordolarinda görülür. Bu tip hayat seklinde gelisme, larva evresindeki beslenmeye dayanir. Ergin evrede az çok durgun bir metabolik faaliyet vardir. Beslenme sperm veya yumurtalarin olgunlasmasi içindir. Buna göre larva ve ergin tamamen ayri habitat veya nis'lerde  yasama durumunda kalir. Böylece larva gelisme için en uygun sartlari bulur. Diger taraftan ergin de döllenme, dagilma ve  yumurta birakmak için en uygun ortami seçer. Tam baskalasim, bu gruba sinirsiz habitat çesidi ve besin  olanaklari açmistir. Ayri ayri hayat tarzinin faydalarini birlestirme ve zararlarindan kaçinma olanagini vermistir. Bunlarin disinda büyük üreme yetenegi, bu grubun basarisinin büyük etkenidir.

            Böceklerin basarili bir grup olmasinda rol oynayan faktörler türün devamini saglar. Ancak hiçbiri için en önemlisi budur diyemeyiz. Bu faktörlerin hiçbirisi tek basina böceklerin bugünkü çesitlilik ve çokluklarina erismelerinde en önemli unsur olarak ele alinamaz. Olay oldukça karisiktir. Bu faktörlerin çogunun ortak etkisi ve diger etkenlerin birlikte etkisi bu sonucun meydana gelmesine sebep olabilir. Evrimsel teoriye göre su hususlarda bilhassa önemlidir.

l.   Uçma yetenekleri ve hava kitleleri araciligi ile de engelleri asabilmeleri ve yeni yerlere yerleserek fazla sayida yeni türlerin evrimlesmesi.

2.  Çok sayida böcek grubunun kalitsal mekanizmasinda meydana gelen degismelerle izole populasyon tesekkülü.

 

            III. Böceklerin Dış Yapısı (Morfoloji)

            Embriyonik olarak iki tabakaya ayrilir; ektodermden meydana gelmis ve üstte kutikula; Içerisine birçok organik ve inorganik bilesigin katilmasi ile mekanik ve kimyasal etkenlere karsi olagan üstü dayanikli bir yapi kazanmistir. Suyu hemen hemen hiç geçirmediginden bu hayvanlarin kara hayatina mükemmel bir uyum yapmalarini saglamis olup gaz alis-verisi bazi eklem yerleri göz önüne alinmazsa yok gibidir. Prokutikula (ekzokutikula + endokutikula) ve epikutikula olmak üzere iki ana tabakadan olusur. Hypodermis ile epikutikula arasinda bulunan Prokutikulanin en taninmis temel bilesigi azot içeren bir polisakkarit olan ve dogada yalnizca kitinaz enzimi ile yikilabilen Kitin dir. Kitin zincirler sekonder baglarla baglanmak suretiyle, kuru agirliginin % 25-60 kadarini kitin'in ve daha çok da protein yapisinda olan, kaynar suda ve seyreltik alkolde çözünen Arthropodin denen bir maddeden olusan Miselleri meydana getirirler. Kutikulanin dis kismi, deri degistirdikten kisa bir süre sonra büyük ölçüde sertlesir buna sklerotizasyon  denir. Bu sertlesmede deri degistirme hormonu olan Ektizon  büyük öneme sahiptir. Vücut örtüsünün en üstteki tabakasi olan ve kitin içermeyen epikutikula, sert tabaka, kutikulin tabakasi, mum tabakasi ve dolgu tabakasi gibi kisimlardan olusmustur. altta ise kaide zarini  salgilayan ve içerisinde yapisal ve islevsel olarak birbirinden farklilasmis: Örtü hücreleri (epidermis tabakasinin büyük bir kismini olustururlar ve esas görevleri örtü tabakasi olmalaridir), Salgi hücreleri (çogunlukla örtü hücrelerinin arasinda bulunurlar ve kutikula tabakasinin içerisine çikinti yaparak bir kanalla  veya ortak bir kanalla disari açilirlar), Kil hücreleri (çesitli yapi ve kalinlikta olup, duyusal ve korunma olarak görev yaparlar), Duyu hücreleri ve Önositler (deri degistirmede kutikulayi yeniden salgilayan hücreler olup, erginde pigmentlerin bir çesit depo yeri olarak kullanildigi yerler olarak kabul edilirler. hücrelerin bulundugu Hypodermis  ve onun altinda peritondan meydana gelmis Kutis  yer alir.

            Kitin (C8  H13 O5 N)x formülünde nitrojenli bir polysakkarit olup çok dayanikli bir maddedir. Su, alkol, seyreltik asit ve bazlarda erimez. Memeli sindirim enzimleri kitine etki etmez. Ancak bakteriler ve kitinaz enzimi bu yapiya etkilidirler (alkali ile muamele sonucunda renk ve sertlestirici maddeler temizlenebilir. Fakat kütükülanin esas yapisinda belirgin degisme olmaz). Kütikülanin sertligi kitin olmayan maddelerden  ileri gelir ki bu maddelerinde kimyasal yapisi tam olarak bilinmemektedir. Kütikülanin sertlesmesine sklerotizasyon denir ve bu sertlesmede deri degiestirme hormonu olan ektizon büyük öneme sahiptir; Skleritizasyon gömlek degistirmeyi takiben baslar (Böcek vücudunun yapisi türe göre degisir. Hamamböceginde % 37 su, % 44 protein, % 15 kitin, % 4 yag). Sertlesmis, sklerotize olmus plakalara sklerit denir. Bu plakalar birbirinden membran bölgeler olan sinir çizgileri yani sutur ile ayrilir. Skleritler arasinda kalan kisim esnek veya membran yapisinda oldugu için haraket saglanabilir (Bu yapinin isleyici basit bir sekildedir). Sivrisinek abdomeninde dorsal ve ventral plakalar, yanlarda  akordion seklinde katlanan bir membran araciligi ile birlesmistir. Kanla beslenme sirasinda dorsal ve ventral plakalar birbirinden uzaklasir, abdomene pompalanan kan artikça uygun olarak yanlardaki membranin katlari açilir. Çok fazla genisleme halinde enine kesit az çok daire seklindedir.

            Plakalarin membranla birlesmesinin çok görülen diger bir seklide teleskop halkalari seklindeki baglantidir. Vücut büzülmüs halde iken halkalar birbiri üzerine oturmus, uzadigi durumda ise halkalar disariya dogru membranlarin sinirina kadar itilir.

            DERI DEĞIŞTIRME

Böcegin büyümesi vücut örtüsü ile sinirlandigindan, özellikle larva evresinde, deri zaman zaman atılarak, Ektizon  hormonunun etkisi altinda epidermis tabakasi tarafindan yeniden olusturulur. Ilk olarak epidermis hücreleri tarafindan salgilanan bir çok enzim endokutukulayi eritirken, epidermisin üst kisminda yeni bir kutikulin tabakasi olusarak bu enzimlerin daha içteki dokulari ve epidermis tabakasini eritmesini önler. Yeni olusan bu tabaka eski epikutikulanin yerini alacaktir. Eriyen endokutikulanin olusturdugu bosluga eksovial bosluk  bu boslukta toplanan siviya daeksovial sivi  denir. Endokutikula sivi hale geçtikten sonra, örtü hücreleri tarafindan emilir ve yeni olusan kutikulin tabakasinin altinda yeni epikutikula tabakalarinin en içteki kismini salgilamaya baslar. Bu olayin tümüne birden Ecdysis denir. Derinin yirtilma yeri türlere göre degismekle birlikte çogunlukla kafanin dorsalinde ve kismen boyun kisminda olusan "T" biçiminde bir yariktir. Burada ekzokutikula ya çok zayif olusur veya tamamen kaybolur, endokutikulanin da büyük bir kismi emildiginden, abdomenin kasilarak hemolenfi bas ve gögüse pompalamasi ile olusan basinçla burasi yirtilir ve hayvan yariktan disari süzülerek çikar. Deri degistikten sonra yeni olusan üstderi yumusak ve esnek oldugundan hayvan, hava ya da su yutarak hacmini büyültür. Bu sirada kaslar, hemolenf basincinin, hava basincindan daha fazla olmasini saglamak için sürekli kasilmis durumda kalir. Eski derinin altina kivrilmis ve katlanmis durumda bulunan yeni deri bu basinçla açilarak düzelmeye baslar. Büyüme sklerotizasyonun tam olusmasina kadar devam eder. Sertlesme deri degisimi ile baslamasina karsin, kinonun  olusmasi için bol miktarda oksijene gereksinim olmasi nedeni ile, ancak belirli bir süre sonra saglanabilir. Bu süre zarfinda böcek her türlü tehlikeye karsi korunmasizdir.

            Dış ve  İç çıkıntılar:

            Dış Çıkıntılar:  Böcek vücut duvari birçok sayida iç ve dis çikintilara sahiptir. Vücut duvarinin disariya dogru yaptigi çikintilar mahmuz, pul, diken ve kil gibi çesitli sekillerde olur. Bunlarin bazilari sadece kutikulada, digerleri de her 3 vücut tabakasinda yer alir. Hipodermis hücreleri tarafindan meydana getirilir. Bazi dis çikintilar da esas epidermal hücrelerin disa dogru büyümesinden ibarettir . Bunlar, çesitli uyarimlari alma ve ses çikarma gibi faaliyetler yönünden çok önemlidirler.

            İç Çıkıntılar:  Vücut duvari içe dogruda çöküntüler yapar. Bunlar invaginasyon ile olustuklarindan bulunduklari yerler distan bir  çukur veya oluk ile belli olur (bu çukur veya oluklar, bunlari meydana getiren scleritleri tayin etmek için en güvenilir isaretlerdir). Iç çikintilardan levha seklinde olanlara apodem, diken veya parmak seklinde olanlara apophysis denir. Iç çikintilar kaslarin baglanmasini ve dis iskeletin dayanikliligini saglar.

            Orientasyon

            Bir böcegin kisimlarinin birbirine nazaran konumunu tarif etmek için çesitli terimler kullanilir. Esas vücut bölgeleri bu amaçla orientasyon için temel olarak kullanilir. Belli baslilari sunlardir.

l.    Anterior kisim: Genelde ön kisim için kullanilir. Basin bulundugu kisim veya bas tarafina dogru olan herhangi bir kisimdir.

2.   Posterior kisim: Genel olarak arka kisimdir. Abdomenin son kismi veya bu tarafa dogru olan herhangi bir kisim.

3.   Dorsum (Dorsal): Vücudun üst kismi veya onun kisimlarindan birisi.

4. Ventrum (Ventral:  Vücudun alt kismi veya onun kisimlarindan birisi.

5.   Meson:  Vücudu dorsal veya ventral olarak ortadan boylu boyunca kateden orta çizgi veya bunun üzerindeki noktalar arasinda kalan parça.

6.   Lateral kisim: Vücudun yan kismi veya onun bir kismi.

7.   Base, Apex: Anten vaya bacak gibi vücudun disa dogru meydana getirdigi yapi veya ekstremiteler de baglanti nokta veya alanina base, uç kisma veya baglanti noktasindan en uzak olan noktaya apex denir. Bacak gibi diger ektremitelerde de ayni orientasyon kullanilir. Şöyleki vücuda en yakin kisma base veya proximal kisim, vücuttan uzakta bulunan kisim apex veya distal kisimdir.

            2. BAŞ:

            Bas vücudun ön bölgesini olusturur. Bas normal olarak bir kapsül biçiminde olup üst kisimda sclerotize olmustur ve bu kisimda beyin bulunur. Agiz açikliginin  bulundugu alt kisim ise membran yapisindadir. Basin vücudun uzun eksenine göre degisik konumlarda oldugu kabul edilir ve bu konum tarzi siniflandirmada kullanilir. En önemli 2 konum sekli sunlardir:

            Hypognat: Agiz parçalari asagiya dogru yönelmistir. Basi teskil eden segmentler gövdede bulunan segmentler ile benzer konumdadir.

            Prognat: Bas, boyun bölgesinden yukariya dogru kalkmis olup agiz parçalari ileriye dogru yönelmistir. Ayrica Opisthognath (agiz parçalari posteroventral konumda) tipede rastlanir.

            Basin Bölgeleri ve Ekstrmiteleri: Tipik bir hypognat basta; ön kisim veya alin, dorsal ve lateral kisim ve alt kisim hep birlikte  ters dönmüs kaseye benzer biçimde tamamen sclerotize olan bir kapsül meydana getirir. Bu kapsülün üzerinde bir çift birlesik göz (faset göz), 3 nokta göz (ocel göz) ve bir çift anten vardir. Labrum kapsülün ön kisminin alt  kenarina baglanmak suretiyle agzin ön kisminda bir kapak meydana getirir. Basin ventral kismi agzin gerisinde olan bir membran taban meydana getirmistir.  Bu membran taban kismindan, üzerinde tükrük bezlerinin açikligi bulunan hypopharinx çikar. Basin taban kisminin her iki yaninda çigneme organlari veya agiz parçalari denen 1 çift mandibula, 1 çift maxilla ve labium yer alir. Bu kisimlar basin ventral kenari ile eklemlenmistir. Basin arka kismi ters dönük at nali seklinde olup basin dorsal ve lateral kismini olusturur. Labium bu kismi ventralden kapatir. At nali seklindeki yapinin orta kismindaki açikliktan (foramen occipitale)  özofagus, sinir seridi, tükrük kanali, aorta, trake ve serbest dolasan kan geçer. Bas kapsülünün iç kisminda tentorium denen bir seri destek halkasi yer almistir.

            Bas Kapsülünün Özel Yapilari: Bilesik gözler genellikle büyük petek görünümünde ve basin dorso-lateral kismindadir. Her bir göz, oküler sclerit denen dar bir levha üzerindedir veya dar bir halka tarafindan  sarilmistir. Bazi türlerde özellikle larvalarda, gözler tek bir petek göz meydana getirecek sekilde körelmistir. Bazi  ergin türlerde petek sayisi çok fazladir. Antenler alinda, petek gözlerin arasindan çikan bir çift haraketli ve segmentlerden olusan uzantilardir. Bunlar bazen halka seklinde antennal sclerit ile sarilan anten soket'i (evi, yuva, oyuk) üzerine eklemlidir. Soketin çevresi küçük bir çikinti meydana getirir. Anten bunun üzerine eklemle baglanir Antenler çok degisik sekillerde bulunur; Protura  takiminin disindaki diger böceklerin tümünde mevcut olan, dokunma, tat ve koku alma görevi gören bir çift duyargalardir. Çikis yerleri gruplar arasinda degismekle birlikte genellikle petek gözler arasinda yer alirlar. Kasli yapida (son segment hariç) olmasi nedeniyle, segmentlerin ayri ayri hareket edebilme özelligine sahip oldugu antenler yalnizca Collembola  ve Diplura 'da görülür. Diger tüm gruplarda sadece birinci segment kas içerir. Degisen sayi ve tipte segmentlerden meydana gelmislerdir. Ilk iki segment digerlerinden farklilasmis olup sirasiyla Scapus ve Pedicellus adini alirlar. Scapus anteni basa baglayan basal segment olup, sahip oldugu kaslarla pedicellus ve flagellum'un hareketini saglar. Flagellumu olusturan segmentlerin sayi       (3-50) ve tipleri (setace, filiform, moniliform, serrate, pektinate, clavate, capitate ganiculate, lamellat, flabellat aristate, plumose vb.) böcek sistematiginde kullanilan önemli karakterlerdir.  Labrum, yüz kisminin ventral kenarina bagli  hareketli bir kapak seklindedir. Labrumun iç yüzü preoral boslugun ön kismini  meydana getirir ve bu kisma Epipharynx denir. Epipharynx üzerinde lob seklinde kabartilar, duysal papilla ve seta'lar vardir. Bu yapilarin larva formlarinin tanimasinda yardimci ve çok faydali oldugu taksonomistler tarafindan gösterilmistir.

            Belli Basli Sutur ve Alanlar: Bas kapsülü çok sayidaki suturlar vasitasi ile bazi bölümlere ayrilmistir. Bunlarin çogu esas segmentli yapinin kaybolmasindan sonra ortaya çikan ikinci derecedeki olusumlardir. Basta bulunan belli basli sutur ve bunlarin civarindaki alanlar sunlardir    

Vertex, gözlerin arasinda ve arkasinda bulunan basin tüm dorsal kismidir.

            Epicranial Sutur, basin ard kismindan baslayip vertexi kat ettikten sonra alin kisminda ikiye ayrilan ters Y seklindeki bir suturdur. Gövde kismina epicranial gövde, çatal seklinde ayrilan kismina epicranial kollar denir.  Bunlar deri degistirme sirasinda basin çatladigi zayif noktalardir. Bu  ödevleri sebebi ile ecdysial sutur adini da alirlar. Bu sutur, genellikle ergin öncesi evrelerde çok belirli olduklari gibi erginlerde de görülebilir.

            Frons; epicranial kollarin arasinda veya altinda bulunan yüz kismi olup median ocellus bu sclerit üzerindedir. Ventral yüzde frontoclypeal sutur ile sinirlanir.

            Clypeus; frontoclypeal sutur ile labrum arasinda kalan dudak seklinde bir parçadir. Clypeus, frons ile eklem meydana getirmeden birlesmistir. Daha altta yer alan labrum membran seklinde bir baglanti araciligi ile clypeusa baglanmistir.

            Gena;  fronsa göre posteriorda ve gözlerin altinda yer alan basin alt yan kismidir. Bazen frons ile gena arasinda bir genal sutur vardir. Bu suturun bulunmadigi halde gena ile frons arasinda kesin bir ayirim yapilmaz.

            Occiput ve Occipital yay: Basin ard kismindaki alanin büyük bir kismini içerir. Vertex ve genadan occipital sutur vasitasi ile ayrilmistir. Böcek gruplarinin çogunda bu sutur ya körelerek bir çizgi haline gelmistir yada  tamamen kaybolmustur. Occiput, anterior olarak vertex ve gena ile kaynasan bir alan seklinde tarif edilir. Tüm occipital yay alaninin ventral kismina postgena da denir.

            Post occiput, occipital foramenin kenarini çeviren dar halka seklinde (ard kafa deligi) bir sclerittir. Occiputtan hemen hemen bütün ergin böceklerde bulunan post occipital sutur vasitasiyla ayrilir. Post occiput üzerinde bulunan occipital (yumru) condyle üzerine bas, boyun bölgesindeki cervical scleritler yardimi ile bir eklem olusturacak sekilde baglanir.

            Tentorium; Basin iç kismi, agiz parçalarini hareket ettiren kaslarin baglanmasina uygun olacak sekilde vücut  duvarinin invaginasyonu ile olusan bir seri sclerotize apodem ile saglamlik kazanmistir. Kanatsiz böceklerde ve onlara yakin grup olan kirkayaklarda (Diplopoda), bu apodemler plaka halinde veya çubuk seklinde olup ipliksi köprüler araciligi ile birbirine baglanmistir. Pterygotanin kökenini teskil eden gruplarda, bu yapi daha gelismis, birbiri ile kaynasmis ve tentorium denen basin iç iskeleti seklinde evrimlesmistir. Tipik bir tentorim: anterior kollar, posterior kollar, corporotentorium (merkezdeki kitle) ve dorsal kollar olmak üzere 4 esas kisimdan meydana gelmistir. Posterior kollar, post occipital sutur üzerinde bulunan ve distan bir yarik seklinde görülen posterior tentorial çukurun invaginasyonu ile meydana gelmistir. Anterior ve posterior tentoriumlarin iç kisma dogru uzayarak birbirine rastladiklari kisimda kaynasmalari suretiyle corporatentorium olusur. Dorsal kollar ise lateral ocelluslar ve anten soketleri civarinda bas kapsülüne temas ederler. Fakat bu kisimlarda disarda  belirgin bir  çukurun olmamasi sebebiyle  ön kollarin uzantisindan meydana geldikleri kabul edilmektedir. Tentorium'un kisimlarinin sekli ve konumu farkli böcek gruplarinda degisiktir.

            Agiz parçalari: Mandibulalar, maxillalar ve labiumdan olusur. Bunlar tipik Arthropoda ekstremitesinden sekil degistirmek suretiyle olusmustur. Fosil Arthropodlarin ekstremitelerinin incelenmesi ve yasayan formlarin ektremitelerinin karsilastirilmali morfolojisi, bugün yasamakta olan bütün arthropod ekstemitelerinin basit bir genel formdan olusmus oldugunu gösterir.

            1- Mandibulalar ; Bunlar anteriorda, gerçek agiz parçalarinin birinci çifti olup labrum'un hemen gerisinde bulunur. Tipik olarak fazla sertlesmis ve sclerotize olmuslardir. Üstlerinde disler ve firça gibi yapilar bulunur. Birkaç ilkel böcek bir tarafa birakilacak olursa mandibulalar lateral kenar ve mesal kenarin kaide kismindan basa eklemle baglanir. Her ekleme yakin bir yerden, basin iç kismina dogru mandibulalari haraket ettiren kuvvetli tendonlar (kiris) uzanir.

            2- Maxillalar: Genel maxilla tipi, çesitli kisimlar halinde ve çignemeye elverisli bir yapiya sahiptir: Cordo, maxillayi basa bagliyan ve bir mentese ödevi görerek hareketine olanak saglayan üçgen seklinde bazal bir sclerittir.

            Stipes, maxillanin gövdesini olusturur ve maxillanin geri kalan kisimlari için kaide ödevini görür.

            Galea, stipesin sonuna eklemli dis (lateral) lob'tur. Genellikle üzerinde duygu organlarindan ibaret bir kep bulunur.

            Lacinia, stipesin apexine eklemli olan iç (mesal) lobtur. Mesal kenarda bulunan dis ve dikenler yüzünden mandibulaya benzer bir görünüsdedir. Palpus, stipesin lateral kismindan çikan antene benzer segmentli bir uzantidir. Genellikle bes segmentten olusmustur. Muhtemelen tamamen duysal olarak ödevlidir.

            3- Labium (2. Maksilla veya altçene); maxillaya göre posterior konumda bulunur. Tek bir parça gibi görünürse de meson üzerinde ortada kaynasan bir çift ikinci maxilladan olusmustur. Kisimlari maxillanin bölümleri ile büyük bir benzerlik gösterir. Kaslari ve kaslarin baglanma noktalari yönünden de aralarinda bir  homoloji vardir.

            AĞIZ YAPISI VE TIPLERI

            Basin alt veya ön tarafina yerlesmis olan agiz üç extremite ve diger bazi parçaciklardan yapilmistir. Agiz, böcegin aldigi besinin sivi veya kati olmasi, herhangi bir hayvansal veya bitkisel doku içersinde bulunmasi sebebi ile degisik yapilar kazanmistir. Agiz parçaciklarinin yapisi, böceklerle savasta kullanilacak ilacin seçiminde önemli rol oynar. Örnegin, bitkiyi sokarak özsu emen bir böcekle savas için mide zehiri kullanmak bosunadir. Zira ilaç bitkinin yüzeyindedir ve böcek içerisinden besin almaktadir.

            Baslica agiz tipleri asagida belirtilmistir.

            Çigneyici agiz: Bu tipe isirici veya kemirici agiz adi da verilebilir. Adindan da anlasilacagi gibi bu sekilde agiz yapisina sahip böcekler besinlerini isirip çignemek suretiyle alirlar. Bu tipe örnek olarak Orthoptera, Coleoptera ve Isoptera takimlarina bagli böcekleri gösterebiliriz. Çigneyici agiz tipi esas yapidadir. Bunun degismesi ile diger tipler  meydana gelir.

           Agiz parçalarinin üzeri bir deri uzantisindan ibaret olan labrum (üst dudak) tarafindan kismen örtülmüstür; bu genis ve yassi yapilidir. Esas agiz parçalarindan ilk çifti olan, kahverenkli ve saglam yapili mandibula, labrumun hemen altinda ve yanlara dogru yer almistir. Mandibulanin ödevi besin maddesini parçalamak oldugundan iç kisimlari keskin dislidir. Daha altta sagli sollu bir çift halinde I. maxilla vardir. Bu kisim üzerinde Cardo birinci maxillayi agiz boslugunun yanlarina baglar; Stipes birinci  maxillanin tabanini olusturur. Diger parçaciklar buna baglidir. Bundan yanlara dogru uzanan birkaç halkadan ibaret ve antene benzer yapida olan kisim Maksillar palpus (çogul hali Palpi) adini alir.  Genellikle üzerinde ince killar vardir ve tad alma görevini yüklenmistir. Stipes ve palpustan içeri dogru iki çigneyici kisim uzanir. Bunlardan biri Galea  (dis çigneyici), digeri Lacinia (iç çigneyici)dir. Bu parçaciklar besinin daha ufak bir hale getirilmesi isini yapar. Agzin orta yerinde, iki kismin kaynasmasi ile simetrik tek bir parça halini almis olan II. Maxilla bulunmaktadir; bu birlesik parçaya labium adi da verilir. Bunun taban kismini, altta Submentum, üstte Mentum ve bunun ucunda Prementum olusturur. Prementum'un yanlarinda, asagiya dogru ikinci maxilla palpuslari anlamina gelen labial palpus bulunur. En ortada Glossa (dil) ve onun yanlarinda Paraglossa (yandil)  yer almistir. Bu kisimlara ilave olarak agiz tabaninda ayrica Hipofarinks  (labiumun içyüzeyinde yeralir, agiz tabaninin dil biçiminde uzayan kismidir) veEpifarinks (labrumun altinda ve gerisinde yeralir, tat alma organini olusturur) yeralir.

            Yalayici-emici agiz: Arilar (Hymenoptera)'in çogu besin maddelerini sekerli eriyikler halinde ve emerek aldiklarindan, agiz parçalari bu ise uygun sekillenmistir.

            Mandibullar, bir evvelki tipe nazaran ufalmis ancak fonksiyonlarini tamamen kaybetmemistir. Örnegin üzüm üzerinde beslenen bir ari önce mandibulalari vasitasi ile meyvenin  kabugunu parçalar. Birinci maxillalarin esas tipte çok uzun olan palpuslari körelmis durumdadir. Buna karsi galea kalinlasmis ve  uzamistir. Enine kesitte, bunun bir kilif olusturacak sekilde, diger kisimlari sardigi görülür. Labium  bu tip agiz parçalarinin besin alma isini sagliyacak sekilde degisiklige ugramistir.  Prementum ve buna bagli parçalardan glossa ve palpus'lar uzamis paraglossa ise aksine körelmistir. Glossanin meydana getirdigi  boru enine kesitte gayet belirgin olarak görülür.

            Emici agiz: Kelebeklerde (Lepidoptera) agiz parçalarinin yapisi, esas yapiya nazaran bir hayli degisiklik gösterir.  Labrum ve mandibula kisalmistir. Birinci maxilla, simdiye kadar görülenlerin aksine kaynasarak tek parça haline dönüsmüstür. Galea olaganüstü  gelismis, bir hortum seklini almistir. Parçanin enine kesidi incelenirse herbir galeanin bir oluk seklinde oldugu ve bunlarin karsilikli durmalari ile de hortumun meydana geldigi görülür. Dinlenme halinde  hortum kivrilmis olarak basin alt tarafinda durur. Beslenme sirasinda açilarak düz bir durum alir. Bununla beraber, bazi kelebeklerde hortum kismen veya tamamen dumura ugramistir. Ikinci maxillalarin sadece palpus kisimlari kalmistir ve bunlar basin ön tarafinda ileri veya yukari dogru uzanmis olarak durur.

            Sokucu-emici agiz: Bazi böcekler, bitki veya hayvan dokusu içerisinde bulunan sivilari emerek beslenirler. Bu sebep ile agiz yapilari evvela  bu dokuyu delmeye, sonra siviyi emmeye elverisli durumda olmalidir. Bu tip agiz parçalarinin yapisinda, böcek gruplari arasinda bazi farklar bulmak mümkündür; bu yüzden sokucu-emici agiz yapilarini birkaç alt tipe ayirmak yerinde olur;

            *Alti igneli sokucu-emici agiz:  Labium uzayarak bir Proboscis (hortum) halini almistir. Bunun üst tarafinda kalan boslugu gene uzamis yapida olan ve ayni zamanda sokucu igne durumunda ki labrum örter. Böylece labium meydana getirdigi oluk içersinde 6 igne göze çarpar. Bu ignelerin iki adedi mandibullalardan diger  iki adedi birinci maxillalardan ve sonuncusu hypopharynx'den meydana gelmistir. Bu ignelerin uçlari disli oldugundan besini saklayan doku kolayca delinir. Hypopharynx'in ortasinin delik olusu sokulan hayvan dokusundan emilen kanin pihtilasmasini önleyici tükrük maddesinin akitilmasina yarar; bu delige tükrük maddesi kanali adi verilir. Kanin emildigi kanal ise hypopharynx ile labrum arasindaki bosluktur, emme kanali adini alir. Bu tipteki agiz yapisina Diptera takimina bagli bazi familyalarda (Culicidae, Tabanidae gibi) rastlanir. Sineklerde 4 igneli sokucu emici agiz da görülür. Önceki tipten farki mandibul ignelerinin olmayisi ve esas delici organin hypofarinx olusudur. Labrum, I. maxilla(2) ve hypopharyn, 4 igneyi olusturur. Salgi kanali hypopharynx içinde, beslenme kanali labrum ve hypopharynx arasindadir.

            *Dört igneli sokucu-emici agiz: Bir evvelki tipe nazaran fark, hyophorynx'ten yapilmis ignenin bulunmayisi ve labrumun ufak kalisi dolayisiyle sadece dört adet ignenin mevcut olusudur. Tükrük ve emme kanallarinin yeri de degismistir. Birinci gaganin dis segmentli kismi labiumdur ve 4 igne tasir. 2 mandibul, 2 tane I. maxilladan olusur. Labrum gaga kaidesinde kisa bir lobtur. Hypopharynx de gaga içinde kisa bir lob halindedir. Labium parçalamaz fakat örter. Maxillalar karsilikli gelerek besin ve emme kanallarini olusturur. Birinci Maxilla igneleri karisilikli duruslarinda aralarinda iki boru meydana getirirler. Bu boru veya kanallardan labrum tarafindaki emme, digeri tükrük kanalidir. Hemiptera ve Homoptera  takimlarina bagli böceklerin agiz parçalari bu tiptedir. Dinlenme durumunda bas ve thorax'in altinda geriye dogru uzanmis olan hortum, beslenme sirasinda vücudu dik bir hale getirir; igneler doku içersine daldirildiginda, ikinci maxillanin olusturdugu oluk, kivrik vaziyette disarida kalir.

            *Iki igneli sokucu-emici agiz: Bazi Diptera'larda görülür. Madibulalar tamamen dumura ugramis ve birinci maxilladan ise geriye sadece palpus'lar kalmistir. Ikinci maxilla'nin teskil ettigi hortum içerisinde sadece iki igne görülür. Bunlardan birisi hypopharynx digeri labrumdan meydana gelmistir. Tükrük kanali hypopharynx içindeki delik olup emme kanali ise bununla labrum arasindaki bosluktur. Asil sokma isi labium (ikinci  maxilla) tarafindan yapilir, ucunda iki ufak plak (labellum) vardir.

            Musca domestica L.'nin agiz yapisi esas itibariyle bu sekilde ise de yukarida bahsedilen iki igne ufalmistir. Maxilla ve mandibullar görev yapmaz. Ikinci maxillanin  olusturdugu oluk içersinden ileriye dogru uzanan ve uçta genisleyerek iri çikinti halini alan labial sünger gibi bir yapi olan labelluma sahiptir. Bu sivi besine sokulur. Üzerinde incecik oluklar bulunmaktadir. Salgilanan tükrük bu oluklardan alinacak besin üzerine akitilir ve bu suretle eritilen besin maddesi ayri oluklar vasitasi ile alinarak özel olukla agiz bosluguna sevkedilir. Görüldügü üzere, karasinegin agiz parçalari yapisi sokucu-emici olmaktan ziyade bir çesit yalayici-emici tiptedir.

            Üç igneli sokucu-emici agiz: Bitki dokusunu sokarak beslenmeye uygun agiz yapisina sahip böcek takimlarindan birisi de Thysanoptera'dir. Bunlarin agizlarinda birisi sol mandibuladan, ikisi birinci maxilladan yapilmis 3 igne bulunur. Sag mandibul körelmistir.

            Pirelerin (Siphonaptera) agiz parçalari bu tipte olup, 1 tanesi epipharynx, 2 tanesi I.maxilladan (lacinia) olusmus 3 stilet içerir. Delme islemi kenarlari tirtikli olan maxillaya ait igneler tarafindan gerçeklestirilir. Emme kanali epipharynxle maxilla igneleri arasinda uzanirken, tükrük kanali maxillaya ait ignelerin karsilikli gelmesiyle olusan oluktur. Labial ve maxiller palpuslar dinlenme sirasinda stiletleri örter.

Cervix veya Boyun

            Bas ile gövde arasindaki membran özelligindeki kisim boyun veya cervix'dir. Bazilari bunu microthorax adi ile ayri bir vücut segmenti olarak kabul ederlerse de bu hususu destekleyen pek az delil vardir. Daha ziyade cervix, labial bas segmenti ve prothorax segmenti ile bunlarin arasindaki bükülebilir özellikteki alani kapsar. Cervix'in içine basin gövde ile eklemlesmesine yarayan 2 çift cervical sclerit gömülü durumdadir. Her iki yanda bulunan ikiser sclerit birbiri ile mentese gibi baglanarak tek bir parça haline gelmistir. Bu parça anterior olarak basin post occiput kismi üzerindeki occipital condyl  ile; posterior olarak ta prothorax ile eklemli baglanti olusturur. Cervical scleritler çogunlukla prothorax'in pleura'lari ile kaynasirlar.

            Genel Anlamda Böcek Segmentinin Gelişimi

l.     Tergum veya thoraxda notum denen sklerotize dorsal plaka,

2.    Ventralde yer alan sternum veya sklerotize plaka,

3. Tergum ve sternumu birlestiren tamamen membran özelliginde pleural bölge,

4.    Bir çift segmentli bacak; bazal segment olan coxapodit, tergum ve sternum arasindaki membrana gömülü durumdadir. Coxapodit, bir bazal kisim (subcoxa) ve apikal kisim (coxa) olmak üzere iki kisma ayrilmistir. Subcoxa 3 sclerite ayrilmis durumdadir.

5.    Her bir ayagin kaidesinin üst kisimdaki membran üzerinde bir stigma yer alir.

            THORAX

            Thorax, bas ve abdomen arasinda kalan vücut bölgesidir. Prothorax, mesothoraks ve metathorax olmak üzere 3 segmentten olusmustur. Kanatsiz ordolarda, üç thorax segmenti genel yapi bakimindan hemen hemen birbirinin aynidir. Tergum ve sternumlar plaka seklinde, pleural scleritler (subcoxal arklar) küçük veya dejenere olmus durumdadir.

            Kanatli böceklerde, üç thorax segmenti birbirinden çok farklidir. Prothorax esas tipe benzer kisimlardan olusmakla beraber muhtelif scleritler gerçek sinirlari tayine imkan birakmayacak tarzda birlesmis olabilir. Mezo ve metathorax, yürüme ve uçma mekanizmasinin ayni segmentte birlesmesine imkan veren kas yapisina uygun olarak, önemli degisikliklere  ugramistir.  Bu sebepten, yeni ek secleritler meydana gelmis ve bunlarin çogu da kendi aralarinda yeni gruplar teskil etmislerdir.

            Kanatli segment: Kanatsiz her segmentte oldugu gibi kanatli segmentte de üç esas kisim vardir; Tergum (Thorax için kullanılınca notum adı verilir), sternum ve pleura.  Bu kısımların herbirinde birtakim özellikler varsa da özellikle pleura da kanatlılığa uygun olarak çok belirgin morfolojik farkliliklar görülür.

            Pleuron: Bu sclerit büyük bir lateral plaka meydana getirecek tarzda genislemistir. Pleuron, coxal çıkıntıdan kanat çıkıntısına kadar uzanan bir pleural sutur aracılığıyla  bir ön parça episternum ve bir ard parça epimeron olmak üzere ikiye ayrilmistir. Bu sutur pleurodema denen bir iç apodemin invaginasyon çizgisine isaret etmektedir.

            Notum: Bu alan anteriörde alinotum ve posteriör de postnotum olmak üzere 2 esas sclerite ayrilmistir. Alinotum kanatla dogrudan dogruya birlesen bir sclerit olup phragma denen bir anterior apodeme sahiptir.

            Sternum: Bu plaka anterior ve posterior bantlar vasitasi ile pleura'ya baglanir. Böylece olusan soket=cep içersine coxa yerlesir. Orta bölge olan eusternumda bulunan dar oluk, apexe dogru çatallanir biçimde ikiye ayrilarak furka isimli büyük bir apodemin invaginasyon yerini işaret etmektedir.

            İç iskelet: Çesitli segmentlerin apodemlerinin tümüne iç iskelet denir. Bunlar, büyük kanat ve bacak kaslarinin tutunma yerleridir. Segmentlerin pleurodema ve furca'lari kesintisiz devamli bir bant meydana getirecek sekilde birbiri ucuna uyar  (ancak verilen bu genel yapi ile bu gün yasamakta olan böcegin thorax yapisi arasinda pek az benzerlik bulunur. Bazi ordolarda çok ayri örnekler görüldügü gibi ayni ordo içersinde dahi olaganüstü farkliliklar vardir. Bu gibi hallerde scleritlerin konumunu bazi ana isaret noktalarina göre tayin etmek gerekir. Sutur ve apodemlere ek olarak bacak ve kanatlarin eklem yerleri en güvenilen işaretlerdir).

           Bacak: Tipik bir thorax bacağı; coxa, throchanter, femur, tibia, tarsus ve pretarsus olmak üzere 6 kisimdan olusur. Coxa, vücutla eklemlenen parça olup posterior olarak meron denen bir loba sahiptir. Genellikle ergin bir böcekte tarsus 2 ile 5 segmente ayrilmistir. Pretarsus, Collembola' da ve böcek larvalarinin çogunda küçük belirgin bir son segmenttir. Diger ordolarda pretarsus tarsusun sonunda yer alan karmasik çengel ve küçük scleritler seti halindedir. Collembola ve Protura' da tibia ve tarsus kaynasmak suretiyle tibio-tarsusu meydana getirir.

            Genellikle böcek bacagi yürüme veya kosmaya yarayacak bir yapiya sahiptir. Bununla beraber baska kullanma amaçlarina uygun olacak sekilde önemli degisiklikler meydana gelmistir. bunlar arasinda büyük ölçüde gelismis bir femur ile siçrayici bacak (Orthpotera), karsilikli duran kuvvetli dikenleri tasiyan yakalayici tip (Mantiste), yassilmis kisimlari üzerinde bol tüyler olan yüzücü bacak (Notonectidae), scapel biçiminde kuvvetli kisimlari ihtiva eden kazici tip (Gryllotalpa) sayilabilir.

            Kanat: Böcek kanadi diger canlilarda rastlanmayan bir evrimsel gelismedir. Omurgasiz hayvan grubu içersinde böceklerden baska hiçbir hayvan grubunda kanat yoktur. Yarasa ve kus gibi uçan hayvanlarda kanat, degisiklige ugramis bir ön ekstremitedir. Böceklerde ise durum degisik olup  bunlarda kanat vücut duvarinin notum veya dorsal plakanin yan kenari boyunca disa dogru gelismesi sonunda meydana gelmistir. Yani vücut duvarinin "Paranotal" çikintilarindan olusur. Böceklerde kanatlarin iç kismina baglanan diger kas baglantisi yoktur. Kas ve segment tasimadigindan hiç bir zaman üye olarak degerlendirilemez.  Tipik olarak pterygot böcekte meso ve metathoraxtan çikan iki çift kanat vardir. Prothorax daima kanatsizdir. Bazi fosil formlarda prothoraxda levha seklinde lateral çikintilar görülmüssede bu kisimda kanat olarak is gören bir yapi henüz bilinmemektedir.

 Paranota çift duvarli olup, gelisme süresince büyüyerek yassilasir ve arasindaki boslugu miksosöl doldurur. Kanatlarin gelisimi ile ilgili iki kuram ileri sürülmüs olup, Tracheal kuram da kanatlarin, suda yasayan böceklerin gögüs trakelerinden karaya çikinca olustugunu ileri  sürmekte olup, kanatlarda solungaçlarda bulunan kaslara rastlanmadigi için fazla kabul görmemektedir, Paranotal kurama göre ise kanatlar vücut duvarinin paranota adi verilen çikintilardan olustmaktadir. Fosil formlardan elde edilen kanitlar paranotal kanat gelisimini destekler niteliktedir. Pterygota  altsinifi üyelerinde (meso-metathoraxta) bulunur; bu altsinifin bazi grup ve türlerinde sekonder olarak kaybolmus (bitler), bazilarinda yalniz erkek ya da diside mevcutken, bazi gruplarda gelisim evresinin ancak belirli bir evresinde meydana gelir ve daha sonra birakilir (karincalarin eseysel bireylerinde oldugu gibi). Kanatlarin sonradan yitirilmesi, özellikle magarada yasayan böceklerde ve paraziter yasama uyum sagliyan böceklerde kullanilma gereği olmamasi nedeniyle, yüksek daglarda yasayanlarda rüzgarda sürüklünmemek için, saklanarak yasayan formlarda ise engele takilip yirtilmamsi için yaygindir.

            Yapısı: Ana plan bakimindan böcek kanatlari çok basittir. Kanatlar iki membran ve bunlarin arasinda damar denilen destek fibrillerinden ibaret olan vücut duvarinin levha seklindeki uzantilardir. Kanatlarin kaide kismi, üzerinde axillar sclerit denen bir grup küçük scleritlerin yer aldigi membran yapisinda bir mentese vasitasiyla vücuda baglidir. Bunlar notumun kenari ile eklemlidir.

            Kanat Damarları: Kanatlarin çogunda bu ince membrani destekleyen çok sayida  çizgi seklinde kalinlasmis kuvvetli kisimlar vardir. Bunlarin bazalden apex'e devam edenlere boyuna damar denir. Bir kisminda kanadi enine kat ederek uzun damarlari birbirine birlestirir. Bunlarada enine damar denir. Damarlarin bir kanat üzerindeki düzenine damarlanma denir.

            Kanatlarin damar düzeni bakimindan böcekler arasinda sayisiz farkliliklar vardir. Bu farkliliklar ordo, famiya, cins vs. teshislerinde kullanilir. Ancak ana damar gövdelerinin benzerliklerinden gidilerek genel bir damarlanma tipi verilebilirki bu tamamen sematik olup çok sayidaki örnegin  ortak yanlarini temsil eder. Herbir ana damarin ayri bir ismi vardir. Isimler kanadin ön kenarindan geriye dogru izlenen bir siraya göre verilmistir. Damarlarin isimlerini ifade etmek için standart kisaltmalar yapilir.

            Costa (C): Genellikle kanadin kalinlasmis olan ön kenarini olusturur, dallanmamistir. 

            Subcosta (Sc): Costanin hemen gerisinde yer alir. Tipik olarak subcosta iki dala ayrilmistir.

            Radius (R): Subcostadan sonra gelen ana damardir, oldukça kuvvetlidir (Kaide kisminda ikinci axillar sclerit ile birlesmistir). Ri ve Rs (radial sector) olmak üzere 2 kola ayrilir. Rs'de 4 esas dala ayrilir.

            Media: Küçük median axillar scleritler ile eklem olusturan iki damardan biridir. Kaide kismi genellikle bir çöküntü içersindedir.

            Cubitus (Cu): Iki ana dala ayrilir (median axillar scleritler ile eklem olusturan bir damardir). Kaide kismi ve Cu2  bir çöküntü sahasi içersindedir.  Cu1  ise bir kabarti çizgisi boyunca devam eder ve dallanir (2 dal= Cu1a ,  Cui1b).

            Cubital oluk (cf): Kanadin katlandigi çizgi boyunca yer alan bir hat seklindedir. Bu iz bir damar karakterinde olmamakla beraber, cubital ve anal damarlarin arasindaki  siniri olusturmasi nedeniyle önemlidir.

            Anal damarlar (IA, 2A, 3A vs.): 3. axillar sclerit (3 ax) ile simsiki baglantilidir. Kaide kisminda birbiri ile kaynasan yada  birbirine yakin bulunan bir grup damardir.

            Jugal oluk (Jf): Kanadin kaide kisminda porterior köseyi meydana getiren küçük bir alan olan jugal kisim ile  anal alani birbirinden ayiran bir kat yeri özelligindedir (3 jugal alan çok sabit bir kanat kismidir). Jugal damarlar (15.25)= Jugal alandaki küçük damarlar.

            Enine damarlar: Bu damarlar, birlestirdikleri damarlara göre isimlendirilir. Bunlari ifade etmek için kisaltmalar daima küçük harflerle yazilir (Tablo 3). Ancak bir seri olusturduklari  zaman ayrica numaralanir. Örnegin 3. costal enine damar gibi. Bu kuralin sadece bir istisnasi vardir. Yanliz kanadin kaide kisminda costa ve subcosta arasinda bulunan enine damara humeral enine damar denir. Ayrica Costa  ile subcostaya veya Ri arasinda costal (c) damar; Radiusun öndeki tek kalin ile yani Ri ile Rs sekonder kolu arasinda radial (r); Radius 3 ile radius 4 arasinda sectoral (s); Radiusun ikinci sekonder kolu ile medianin ilk kolu arasinda radio-medial (r-m); Medianin kollari arasinda medial (m); Media ile Cubitus arasinda medio-cubital (m-cu); Cubitusun kollari arasinda cubital (cu); Cubitus ile anal damar arasinda cubito-anal (cu-a); anal damarlar arasinda anal (a) damar yer alirlar.

Enine Damarlarin Terminolojisi

Birlestirilan damarlar                     Enine damar adi                Kisaltma

Costa-subcosta                                         Humeral                             h

Costa-subcosta veya Ri                            Costal                                c

Radius öndeki kolu-sekonder                    Radial                                 r

Radius 3- Radius-4                                   Sectoral                              s

Radius sekonder-media                             Raido medial                      (r-m)

Media kollari                                            Medial                                m

Media-cubitus                                           Medio-cubital                     (m-cu)

Cubitus kollari                                           Cubital                               (cu)

Cubitus-anal                                             Cubito-anal                        (cu-a)

Anal damar                                               Anal                                   (a)

THORAX KASLARI VE UÇMA

Kutikulanin olusmasiyla birlikte Annelid'lerdeki yuvarlak kaslar, enine kaslar halini almis ve integümentin belirli bölgelerine baglanarak üye kaslarini da olusturmustur.

Uçma islevi meso ve metathoraxtaki kaslar tarafindan yüklenilmis olup, gögüs kaslarinin dogrudan dogruya (kanat hareketi daha yavas) ya da dolayli etkisiyle gerçeklestirilir.Dolayli etkiye sahip kaslar kanatla baglantili degildir, bu kaslar vücut duvarini hareket ettirmek suretiyle kanatlarin hareketini saglar, kanatlar çirpilmadan daha çok bir titresim hareketi ile yönlendirilir (prothorax içinde yer alan vertikal kaslarin kasilmalari sonucu, tergum alttan ve üstten asagi çekilerek kanadin yukari dogru hareket etmesi saglanirkan, boyuna kaslar bu hareketin tersi hareket olarak kanatlari asagiya indirir).

IKI KANATLI GIBI DAVRANMA

Ilkel kanatli böceklerde her kanat çifti kendi basina bagimsiz, fakat senkronize edilmis (iki kanat çiftide ayni zamanda çirpilir) olarak çirpilir. Diger gelismis kanatli böceklerde, aerodinamik bakimdan daha uygun bir yapi kazanilmasi için, islevsel ön ve arka kanatlarin birbirine baglanmasiyla olur. ön kanat, uçma islevini yürütmek için geliserek büyümüs, arka kanat ise küçülmüs, iyi uçan böceklerde ise ön kanadin bir parçasi gibi hareket etmeye baslamistir. Ön ve arka kanadin birbirine baglanmasi için çesitli yapilar gelismis olup, Jugatae olarak siniflandirilan ilkel kelebeklerde, ön kanat bazalinin arka kismi, Jugum denen parmak biçiminde bir çikinti tasir jugum ve distalinde yer alan kil demeti arka kanadin arka alt kismina geçerek iki kanadi birbirine baglar, Frenatae  grubuna giren modern kelebeklerde ise, arka kanat costasinin bazelinde yer alan ve uzun killarla donanmis Frenulum olarak isimlendirilin çikintinin ön kanadin arka kenar alt kisminda bulunan Retinaculum  denen bölgeye tutunmasiyla iki kanat birbirine baglanir. Diptera'da arka kanatlar, Strepsiptera takiminda ise ön kanatlar tamamen kaybolmus olup, denge organi görevini gören yapi haline dönüsmüstür. ve sineklerin bazilarinda daha ileri asama olarak metathoraxin tamamen körelmesiyle iki kanatlilik olusmustur degisikliklerle dört kanadin sanki iki kanatmis gibi hareket etmesi saglanmistir.

            ABDOMEN

            Abdomen vücudun üçüncü ve posterior kismidir. Ergin devrede bacaklardan mahrum olan bu kisim, thoraks ile karsilastirilirsa oldukça basit bir yapiya sahiptir. Esas olarak 12 segmentten olusmasina ragmen bu segmentlerin tümü ancak Protura'nin embriyo devrelerinde görülebilir. Embriyonik olarak 11 segment (sadece Collembola takimi embriyolojik olarak, 9 segment ve bir telsona sahiptir) ve sölom kesesi ile gangliyonu olmadigi için segment olarak kabul edilmeyen "Telson" dan olusmustur. Bazi formlarda örnegin,  ergin Collembola' da (alti segment) oldugu gibi segment sayisinda büyük azalmalar vardir. Karasineklerde oldugu gibi böcek gruplarinin çogunda abdomenin son segmentleri dinlenme halinde kendinden önceki segmentlerin içine çekilebilen çiftlesme organlarina dönüsmüstür. Kural olarak disilerin eseysel açikligi 8. segmentte ya da onun arkasinda olup erkeklerinki 9. segmentten disari açilir. Bu iki segmente Genital segment, bundan önceki segmentlere Pregenital,  sonraki segmentlere de Postgenital  segmentler denir.

            Segmentlerin yapisi: Ergin böcekte tipik abdomen segmenti: 

            1- Tergum veya dorsal plaka,

            2- Sternum veya ventral plaka,

            3- Tergum ve sternumu birlestiren lateral membran kisimlar,

            4- Genellikle lateral membranlar üzerinde ve her iki yanda yer alan stigma kisimlarindan olusur.

            Ekstremiteler:  Bunlar iki grup halinde ele alinabilir:

            l. Üreme faaliyeti ile ilgili olmayanlar,

            2. Çiftlesme yada yumurta koyma faaliyetinde kullanilanlar.

           Üreme ile ilgisi olmayan tipler: Terminal segmentler bir yana birakilacak olursa, ergin böceklerin çogunun abdomeninde ekstremite bulunmaz. Thysanura'da oldugu gibi bazi ilkel formlarda dejenere abdomen bacaklari, Sytilus'lar halinde görülmektedir. Üye taslaklari, ergin evrede özellikle ilk 7 segmentte tamamen kaybolur.  10. segment postgenital segmentlerin en ilkeli olup, çogunlukla sternumu küçülmüstür. Körelme durumuna göre son segmentin plakalari bazi gruplarda telsonu anal kapak gibi çevirir. Bu plakalardan dorsalde bulunan bir parçali tergumu Epiprokt , anüsün alt tarafinda bulunan ve sternumdan türemis bir çift plakcikta Paraprokt  olarak isimlendirilir. Epiprokt ve paraproktin arasindaki baglanti zarindan çikan ve son segmentin (11. segment) üye taslagindan olustugu sanilan ve hemen hemen bütün böceklerde bulunan  Cercus  ise harekette kullanilmayip duyarga görevi gören bir abdomen üyesidir. Ayrica Trichoptera gibi bazi gruplarda, erkek organin bir kismi biçimindedir.

            Üreme ile ilgili tipler: Bunlar genellikle 8 ve 9. segmentlerin extremiteleridir. Disi ovipositoru, birinci, ikinci ve üçüncü valvulae olmak üzere üç yaprak çiftinden meydana gelmistir . Testereli arilar gibi (Tenteridinidae) ovipositoru iyi gelismis böceklerin çogunda 1. ve 2. valvulalar  iç kisimlarinda, yumurtalarin asagiya dogru inmesine yarayan bir kanal bulunan delici ve kesici bir organ olusturur. 3. valvulalar  ovipositorun çekildiği bir kın veya kılıf halindedir. Orthopterada her 3 valvula çiftide ovipozitor'u meydana getirecek sekilde birlesir veya 2. valvulalar yumurta tasiyan küçük bir organ halindedir. Valvulalarin gelismedigi veya hiç görülmedigi ordolarda abdomenin apikal segmentleri ovipozitor görevini yapan uzanabilir bir tüp haline gelmistir. Diptera ve Lepidoptera içinde bunun örneklerine rastlanir.

            Erkek fertlerde 9. segmentin ekstremiteleri birleserek çiftlesme (kopulasyon) organini meydana getirir. Bazen 10. segmentin kisimlarinda çiftlesme organinin yapisina katilabilir. Her ordoda, bu organ genellikle temel özellikler gösterir ancak yine her grupta büyük degisiklige ugramistir ve bu bölge böcek sistematiginde çok önemli karakterler içerir. Farkli ordolarda bu yapilar için uzlasma saglanincaya kadar herhangi bir grup için kullanilan terminolojiden faydalanmak yerindedir.

Ergin abdomenindeki üyelere gelince : Bazi ilkel böceklerin ergininde görülür, Collembola bu üye kalintisinin yardimiyla ileri dogru siçrar; Ventral Tüp (karin tüpü), ilk abdomen segmentinin üye kalintisidir, ucundan hemolenfin baskisiyla iki uç baloncugu çikar, temizlenmeye, solunuma, su almaya ve yapismaya yarar. Retinaculum üçüncü segment üzerindeki bir üye çifti olup, dördüncü segmentin üye çiftinden köken aldigi kabul edilen Furcula (siçrama çatali) nin kancasi olarak görev görür.

 

            SES ÇIKARMA ORGANLARI

            Pek az böcek grubu özel ses çikarma organina sahiptir. Böceklerde genel olarak kanat membrani, vücut duvarinin belirli bir kismi veya özel membranlarin titresimi ile ses dalgalari meydana getirilir. Bu alanlar amaca uygun yapilar tarafindan harekete geçirilir. Çekirgeler basit bir mekanizma ile ses çikarir; ard kanadin ön kenari ön kanadin kalinlasan damarlari üzerine sürtülür ve ard kanatlar titresim yapar. Baska çekirgelerde femurun iç yüzünde küçük dislerle bezenmis bir alan vardir. Bu alan ön kanatlar üzerine sürtünür ve onu titrestirir. Kin kanatlilarda (Coleoptera) oldugu gibi bazi ordolarda pürüzlü kisim ve sürtünen kisim sirasiyla bacak ve gövde üzerinde  bulunur. Bu durumda da vücut duvarinin titresim alanini olusturmasi gerekir. Bu tarz özel bir mekanizma Cicada'larda gelismistir. Cicada'larda abdomenin kaidesine yakin bir yerdeki ventral bir çöküntü veya cep içinde bir membran sistemi yer almistir. Bu membranlardan ilki içteki bir kas ipligine baglidir. Kasin kasilmasi ile membran içe çekilir kas gevseyince membran hizla eski yerine gelir. Bu hareketler  büyük bir hiz ile birbirini izleyecek olursa ses dalgalari meydana getirir. Diger membranlar ise ses reflektörü gibi is görür.

             ANATOMI

            SINDIRIM SISTEMI:

            Sindirim sistemi, sindirim kanali ve buna dogrudan yada dolayli olarak baglanan çesitli bezlerden meydana gelir. Bu bezler yardimci bezler tükrük bezleri, kör barsak (çekumlar, Caecum: pl caeca) ve malpigi tüpleridir.

            Sindirim kanali:  Sindirim kanali önde agiz ve arkada anüs açikligi olan, vücudu bastan sona kateden bir boru seklindedir.  Ön, orta ve art olmak üzere üç kisma ayrilir. Genel olarak bu bölgeler sirasiyla stomadeum, mesenteron, proctodeum ismini alir. Çogunlukla stomadeum ile mesenteron arasinda stomadeal veya cardiac kapakcik, mesenteron ile proctodeum arasinda proctodeal veya pyloric kapakçik (valv) yer alir. Yapı olarak stomadeum ile proctodeum ektodermden, mesenteron ise endodermden gelismistir. Birkaç ilkel böcekte sindirim kanalı  basit ve boru şeklindeyken  bir çoğunda bu kısımların herbiri fonksiyonlarına göre bir takim alt bölümlere ayrilir.

            STOMADEUM: Ön barsak.  Epiteli intima olarak bilinen kutikula içerir; başta bulunan ağiz açıklığı ile başlar. Bu kısım genellikle 3 esas bölüme ayrılır.

            1. Azçok boru seklinde bir ön bölüm özefagus (oesophagus= yemek borusu):

            2. Genis bir kursak (crop): Çok fazla genisleme yetenegine sahip olan kursak, çogunlukla besin yada havayla doludur.

            3. Proventriculus (ön veya çigneyici mide): İç tarafta intimanin diken, diş ve çesitli sekillerdeki birçok çikintisi, kaslarin etkisiyle birbirine sürtülür ve bu arada besin parçalari ögütülür.

            özefagus ile kursak arasindaki sinirda kesin olmayip özefagusun  agiza açilan kisminda kas yapisi ile kesinlikle ayirt edilmeyen bir farinks (pharynx=yutak) vardir.

            4. Valvula Cardica (mide giris kapagi) ise: Ortabarsaga açilan ve besinin geri dönmesini engelleyen, bir epitel kivrimdir.

            MESENTERON: Sindirimin büyük bir kismi sindirim kanalinin orta kisminda yapilir. Bu bölgeye ventriculus veya mide denir. Endodermden meydana geldigi için intimayla astarlanmamistir. Genellikle tüp seklinde olmakla beraber belli kisimlar halinde alt bölümlere de ayrilir. Örnegin Hemiptera'da 3 veya 4 bölüm ayrilmistir. Mesenteron disa dogru parmak seklinde tipik dis çikintilar çekumlar verir. Bunlar genellikle midenin önbölgesinde bulunmakla beraber çok daha posterior konumda olabilir. Çekum denen tüpcükler orta barsak yapisindadir ve barsak yüzeyini artirirlar.

            Böceklerin orta barsak epiteli kaba besin parçalarinin yaralayici etkilerini engelleyen mukoz hücrelerine sahip degillerdir; bunun yerine özellikle kati besinle beslenen böceklerde genelde orta barsak epiteli tarafindan salgilanan koruyucu bir yapi peritrofik membran (besin zarı) vardir. Bu zar kitin fibrillerden yapılmıştır ve ana maddesi proteindir. Zamanla sindirimin ileri evrelerinde bu zar yikilir ve yeniden yapilir. Bazi türlerde bu  zar ön ve orta barsak etrafinda bulunan özel epitel hücrelerinden sürekli salinan maddelerden olusur. Besinin etrafini çeviren bu zar son barsaga dogru bir torba gibi uzayip gider. Sindirilen besin ve sindirim enzimleri bu zardan geçerler. Her besin aliminda bu zar yeniden olusur. Dolayisiyla barsak epiteli zararli etkilerden korunmus olur. Bitki özsuyu emenlerde bu zar yoktur. Kan emenlerde ise çok ince olarak gelisebilir. Peritrofik membranin bir diger görevide besindeki mikroorganizmalarin vücuda girisine engel olmasidir; yani enfeksiyonu engeller.

            Ventrikulus alinan besine göre bazi böceklerde degisiklige ugramistir. Heteroptera'da orta barsak dört bölgeye ayrilmistir ve içinde bakteri bulunan bir çok sekum yeralir. Heteropterler bitki özsuyu ile beslenirler; karbonhidrat disinda diger gerekli besinleri alabilmek için büyük miktarda bitki özsuyu emmek durumundadir.  Fazla miktarda alinan sividaki asiri su hizli bir sekilde atilmak zorundadir, bu nedenle orta barsakta degisiklikler meydana gelmistir. Fazla suyun atilmasi Hemolenfin yogunlugunun korunmasi ve enzim aktivitesini kolaylastirmak için gereklidir.  Lepidoptera, Hymenoptera ve Diptera takimina ait türler yalnizca ergin dönemde bitki özsuyu ile beslenirler; bu gruplar gelisimini tamamladigi için az miktardaki besine (özsu) sadece yasamlarini devam ettirebilmek için ihtiyaç duyarlar. Larva döneminde depo edilen besinler genelde yumurta gelisimi için yeterli olur. Ergin dönemde alinan bu besinler kütikula ile kapli depo görevi yapan Kursakta saklanir ve gerekli oldugunda az miktarda orta barsaga gönderilir.

            Proctodeum: Bu bölge farkli böcek gruplarinda büyük ölçüde degisiklik göstermekle beraber genel olarak önden arkaya dogru su kisimlara ayrilmistir.

            1- Pylorus: Atik madde ve malpigi tübüllerinden gelen maddelerin toplandigi kisim.

            2- Valvula pylorica: Besin zarinin (peritrofik membran) mekanik parçalanmasini saglar.

            3- Ileum (ince barsak): Son barsagin orta kismini olusturur.

            4- Kolon (kalin barsak):

            5- Valvula rektalis: Kuvvetli bir daralma yapar, besin zarinin ortadan kalkmasini saglar.

            6- Rektum (art barsak): En önemli görevi suyun rektal papiller'ce emilimini ve diskinin kuvvetli kaslarla sikistirilmasini saglamaktir. Burasi dogrudan anüsle birlesir. Çok defa kasli bir kese seklinde büyümüstür. Sineklerde peritrofik zarin parçalanmasina da katkilari olur.

Metamorfoz sirasinda sindirim kanalinda gerek sekil gerekse histolojik bakimdan belirgin degisiklikler olmaktadir. Bu degismeler ayni türün bireylerinin beslenme seklinin genç ve erginlerde ayni olmamasindan ileri gelmekte olup bir çesit adaptasyondur.

Protein miktari fazla besinlerle beslenen böceklerde sindirim kanalinin digerlerine göre daha kisa oldugu genel bir kanidir. Imms'e göre en uzun sindirim sistemi sivilar ile beslenen böceklerde görülmektedir.

            Malpigi tüpleri: Pek az istisna ile böceklerin sindirim kanalinda mesenteron ile proctodeum'un birlestigi yere yakin bir yerde ince tüp grubu yer alir. Bunlar bosaltim ile görevli olan malpigi tüpleridir. Sayilari 1-150 arasinda degisir. Aphidlerde oldugu gibi bazi grublarda bulunmaz.

            Labial bezler veya tükrük bezleri: Böceklerin çogunda mesenteronun altinda labiumla baglantili 1 çift bez yer alir. Bu bezlerden herbiri öne dogru uzanan bir kanala sahiptir ve bunlar basta tek  bir kanal halinde birleserek labium ve hypopharynx arasinda kalan preoral (agiz boslugu) bosluguna açilir. Görevleri farkli olup hamamböcegi gibi gruplarda genellikle tükrük salgilarlar. Tükrük salgisi, agiz parçalarinin nemlendirir, besin ve diger maddeler için çözücü etki gösterir veya Apis mellifera 'da oldugu gibi sindirim enzimlerini kapsar. Lepidoptera ve Hymenoptera larvalarinda ise larva veya pup muhafazasi için ipek salgilarlar. Kan emen böceklerde kanin emilmesi sirasinda pihtilasmayi önlemek için antikoagulin maddesi salgilar.

Sindirim:

            Agiz boslugu ile yutak, kuvvetli kaslara sahiptir. Agiz ve agiz boslugunun sindirim bakimindan önemi Mandibular, Faringial ve Labial bezler gibi isim alan tükrük bezlerinin varligindan ileri gelmektedir. Ayrica Bu bölgede yer alan faringial sislik özellikle Hymenoptera ve Lepidoptera gibi emici agiz yapisina sahip böceklerde çok iyi gelismistir ve sivilarin tanzim edilmesinde kullanilir. Bu yapi sokucu ve çigneyici agiz yapisina sahip böceklerde de vardir fakat besinlerin agizdan özefagusa geçisinde rol oynarlar. Yemek borusunun (Özefagus) içi  ince bir deri ile örtülmüstür. Kursak, alinan besinin saklanarak çigneyici mideye kisim kisim geçirilmesine yarar. Iç yüzeyi bir takim kitinsel, dis gibi çikintilarla kapli olan ön veya çigneyici mide, besinin ufalanmasini saglar; fakat yüzeyi kitinsel oldugundan besin absorbsiyonu olmaz. Kursagin islevlerinden biri de yenen besini sindirilene kadar bekletmektir. Çesitli ergin sivrisinekler ve kan emen Diptera türleri,  normal kosullarda kan ve protein içerigi fazla olan diger besinleri, dogrudan dogruya ortabarsaga gönderdikleri halde özellikle seker kapsayan besinler bir süre kursakta bekletmektedir. Bu bölge içerdigi kitinize dis ve çikintilar nedeniyle ilk sindirimin yapildigi yer olarak bilinir. Proventriculus, kursak ile ventrikulus arasinda yar alir; besinleri parçalama ve karistirma ile görevlidir. Ayrica kati besinlerin geriye dogru hareketini engelleyen bir kapak gibi görev yapar fakat sivi besinlerin geriye dogru hareketini engelleyemez. Buradan orta barsak veya diger adi ile Ventriculus (Mide)'a geçen besin maddesi, sindirim için gerekli sivilarla karsilasir ve yavas yavas absorbsiyona ugrayarak sindirilir. Ventriculus sindirim kanalinin baslica salgi bölgesidir. Sindirim sistemi epitelinin çogunlukla silindir seklinde hücrelerden olusan tek tabakali bir epitel olusu böcekler için karakteristiktir. Bu epitel, kivrimlar ve katlar meydana getirmek suretiyle salgi ve absorbsiyon yüzeyini artirmaktadirlar. Bu dokudaki büyük hücreler genellikle sindirim yapma yetenegindedir. Sindirimle ilgili baslica iki hücre tipi vardir. Biri "silli silindirik" hücreler, digeri ise "goblet" hücreleridir. Goblet hücrelerinin görevi sindirim salgilarini biriktirip salgilamaktir. Silli silindirik hücreler ise sindirim enzimlerini meydana getirmekte ve emilme olayinda rol oynamaktadir. Salgilanan enzimler genel olarak lipaz, maltaz, ve tripsin olup ayrica bazi özel maddelerin sindirimini yapacak özel enzimlerde salgilanir örnegin elbise güvesi larvalari kil benzeri maddelerin sindirilmesini saglayan keratinaz enzimine sahiptir.

            Besin sindirildikten, yani büyük bir kismi absorbsiyona ugradiktan sonra art barsaga geçer. Burada (ön kisimda) az miktarda absorbsiyon olur; özellikle besin artiklarindan kalmis olan su bu bölümde alinir. Diski maddeleri rectumda rektal papillerce suyu tekrar alindiktan sonra buradaki kuvvetli kaslarla sikistirilir ve kuru halde anüsten disari atilir.

            Bazi böcekler aldiklari selülozlu besinleri sindirecek enzime yeterince sahip degildirler; bu sebep ile bunlarin art barsaklarinda bulunan mikroorganizmalar sindirim isini yapar. Örnegin Termitler (Isoptera)'de durum böyledir. Bazi böcek gruplari örnegin yaprak bitleri (Aphididae) aldiklari fazla miktardaki sekerli sivilari art barsaktaki özel bir kisimda toplayip Cornicle araciliyla disari atarlar.

            Böceklerin Kolesteral ve B grubu vitaminlere ihtiyaçlari biliniyor ise de, bu konudaki bilgiler henüz yetersizdir. Ancak bazi gruplarda gerekli vitaminlerin simbiyotik mikroorganizmalar tarafindan saglandigi biliniyor.

            DOLAŞIM SİSTEMİ

            Böceklerin dolasim sistemi vücutlarinin dorsaline yerlesmis ve iki kisma ayrilabilen bir boru sisteminden olusmustur. Abdomende bulunan pompalama organi, kalp adi ile anilir. Her segmentte azçok siskin bir kisim olan bir sira ufak bölmelerden ibarettir.  Bu bölmelerin yanlarindaki ostium adini alan yariklar kanin içeri  girmesine  yarar. Thorax içersinde bulunan kisim kalbin basit bir tüp seklindeki uzantisi Aort'tur. Aort genellikle bas içersinde sonlanir. Bazi böcekler kan dolasimina yardimci olmak üzere kalpten baska yardimci pompalama organlarida bulunur. Kalp kani genellikle kapali olan posterior kisimdan pompalayarak anteriora dogru basin iç bosluguna bosaltir. Kan buradan geriye dogru vücut boslugu içersine akarak çesitli doku ve organlari yikar; sonra kalp içine çekilir ve tekrar ön kisma pompalanir. Kanin dolastigi vücut bosluguna hemocoel denir. Bu tip dolasima bilindigi gibi açik dolasim denir. Vücut boslugunda dolasin kan yani hemolymph sivi olan plasma ve hemocyteleri içerir. Kan besin maddelerinin organlara nakli ve oradan artik maddelerin uzaklastirilmasini saglar. Memelilerdeki lenf sisteminin ödevi görür. Kanin görevlerinden biride hidrolik basinç sistemini çalistirmasidir; böylece vücudun bir yerindeki basinç gerekli yere iletilir. Böceklerde hemolenf hemoglobin içermez bu nedenle Oksijen (O2) ve Karbondioksit (CO2)  kimyasal olarak degil fiziksel solüsyon olarak tasir.

            Dolasim sistemine ait bazi yardimci organlarin varligindan bahsetmistik. Yardimci veya Alary denen kas bantlari kalp ve tergitlerin  lateral kenari ile baglantilidir. Bu kaslar kalbin çevresindeki alan ve vücut boslugu arasinda tam bir izole alan olustururki buna Dorsal Diyafram denir. Bu durumda bu kismin kalpteki bölümü Dorsal Sinüs veya Perikardial sinus olarak adlandirilir.  Bu diyafram ve sinus yanlizca kalp boyunca uzanir ve aort bölgesinde devam etmez.  Esasinda Hemolenfin içinde aktigi, gerçek kapali damar sistemindeki damarlarin ödevini gören bosluklara Sinüs  denir. Diyaframlar tam olarak gelistiginde genel vücut boslugu veya hemosöl iki kas fibrili tarafindan üç sinüse ayrilir. Bilindigi gibi Dorsal diyafram abdominal boslugun içinden sindirim kanalinin üstünde uzanir ve kapanan kan alani dorsal veya perikardial sinüs  olarak bilinir. Perikardial sinüs abdominal terganin altinda yer alir ve kalp bu kismin içine yerlesmistir. Ventral diyafram (oldugu zaman) ventral sinir seridi ganglionlarinin hemen üstünde abdominal boslugun içinde uzanir. Ventral diyafram ile sinirlanan bu alan ventral yada Perineural sinüs olarak adlandirilir. Dorsal ve ventral sinüs arasinda ise iç organlari da içine alan bosluk Viceral sinüs  tür.

            Hava keselerinin Dolasimdaki Fonksiyonu: Vücut boslugundaki hacimleri büyük sinüslerde kan dolasimi, dar lümenli damarlardakinin aksine çok yavastir. Bu nedenle bu bölgelerin besin almalari güçlesir. Bu durumda bu hacimlerin küçültülmesi için yardimci bazi yapilar gelismistir. Hava keseleri, bu sinüslerin sikistirilarak hacminin küçülmesini ve dolayisiyla kan dolasiminin hizlanmasini saglar. Uzun zaman, hava keselerinin, uçucu  böceklerde , sadece oksijen sagladigina inanilmisti. Fakat bu keselerin dolasim sistemini etkileyerek enerji maddelerinin ulasimini hizlandirdigi saptanmistir. Özellikle ari ve sineklerde çok büyük olan hava keseleri, vücut boslugunu etkin bir sekilde daraltarak hemolenfin iletimini hizlandirir. Keza son deri degisiminden hemen sonra, kivrilmis ve burusmus integüment ve kanatlarin düzgünlesmesi için hemolenf basincinin arttirilmasi yasamsal öneme sahiptir. Hava keselerinin sisirilmesinin yanisira, yutulan havanin bagirsaklara doldurulmasiyla da büyük bir iç basinç olusturulur. Bu da hemolenf sinüslerinin sikistirilmasini ve dolayisiyla hemolenf basincinin yükselmesini saglar.

            Böcek kani dört önemli görevi yürütür:

            1- Sindirilmis besin maddeleri sindirim sisteminden absorbe edilir ve organlara tasinir. Organlarda meydana gelmis, artik maddeler bosaltim organina getirilir. Ayrica hormonlarda kaynaklarindan organlara kanla tasinir.

            2- Solunum; böceklerin hepsinde Trakeoller hücrelerin bütününe ulasamamakta ve buralarda direkt solunum yapilmamaktadir. Şüphesiz bu hücreler ihtiyaci olan O2 yi kanda erimis olarak bulunan O2 deposundan almaktadir.

            3- Korunma; hemositler belli bakteri ve parazitleri elimine ederler. Yaralarin onarilmasi yine kan veya onun hemositleri ile yapilir.

            4- Hydrolik görev: Kan volümünün bütünüyle vücut duvari içinde bir tarafindaki basinci diger bölümüne nakledilebilmektedir. Bu mekanik durum, vücutça birçok yerlerde faydali olmaktadir. Kan basinci thorax ve abdomen veya ikisi birden kontraksiyonu ile düzenlenmektedir. Kan basincinin birbirini takiben artmasi ve azalmasi solunum hareketi ile ortaya çikmakta ve trakelere ait hava ceplerinin bosalmasi ve dolmasini saglamaktadir. Lokalize edilmis bir kan basinci gömlek degistirme sirasinda dis derinin çatlamasina yardimci olur.

            Kan kalbe ostiumlardan emilir ve peristaltik hareketlerle öne sürülür. Kalb çeperinin birbirini takiben  kasilma gevsemeleriyle emilen kan ön tarafa gönderir. Bu, kalbin elastikiyeti ve kas yapisi ile olur. (Aliform kaslar ve bununla baglantili diger kaslar). Basa boşaltılan kan oradan vücut boşluğuna akar. Otomatik kalp atislari sinir stimülasyonu ilemi, yoksa sinir stimulasyonu olmadan otomatik olarak kalbin kendisinin kasilip gevseme kabiliyetinden mi oldugu henüz bilinmemektedir.

            SOLUNUM SISTEMI

            Trake sistemi: Böceklerin çogunda havayi hücrelere kadar gönderen trake sistemi denen bu sistem solunumu saglar. Baska hayvanlarda solunum, deri veya akcigerlerle baglantili olan kan dolasiminin isidir. Böceklerden baska pek az arthropoda grubunda iyi gelismis trake sistemi vardir (Bunlar Arachnida, birkaç Crustacea ve chilopodanin çogu sayilabilir. Körelmis trake tüpleri Onychophora ve Diplopoda'da görülür). Trake sisteminde karmasik yapidaki borucuklar daha ince borucuklara ayrilir ve bunlarda sonunda küçük bir hücre grubuna ulasir. Böceklerde trakenin bu karisik dallanisi omurgali hayvanlardaki damar ve kilcal damarlara analogdur.

            Trake Sisteminin Esas Kisimlari

             Trakeler her segmentte belli gruplar olusturur ve havayi disardan segmental olarak siralanan stigma'lar araciligi ile alir. Stigma trake sisteminin distaki açikliklaridir. Vücudun lateralinde, genelliklede pleurada yer alir. Küçük bir alanda sinirlanmistir ve etrafi belirgin skleritlerle çevrilidir. Basit sekildeki stigma apterygotlarda bulunur ve stigma dogrudan trake içine açilir.  Stigma, stigma açikligi ve atriumdan olusur. Bazi gruplarda elek seklinde bir yapi görülürken bazilarinda tüylerle kaplidir. Bu yapilar trake sistemine toz ve su gibi maddelerin girisini engeller. Bazi böcek gruplarinda stigmalar içten veya distan kapakli olabilir. Karasal böceklerin çogunda su kaybinin kontrolünde önemli olan kapatma mekanizmasina sahiptir.  Stigmalar trake gövdesine açilir. l. thorax segmentinin stigmasi yoktur. Her segmentte trake gövdesinden doku ve organlara hava götürmek üzere çok sayida dal çiftleri ayrilir. Bu dallarin  sayi  ve konumlari  çok degisik olmakla  beraber,

            1-Her segmentte  kalbe ve dorsal kaslara hava götüren dorsal dal. 

            2. Sindirim ve üreme organlarina bacak ve kanatlara hava götüren lateral veya visceral dal

            3. Ventral kaslara ve sinir seridine hava götüren ventral konumlu damar olmak üzere üç büyük dal ayrilir.

            Bas kismina vücudun lateralinde yer alan, lateral ana daldan ayrilan dalciklar oksijen götürür. Bu dalciklardan dorsalde yer alan anten, göz ve beyine ventraldeki ise agiz parçalarina ve onlari hareket ettiren kaslara oksijeni götürür.

            Ince trakelerin uçlari tekrar dallara ayrilmak sureti ile bir mikron veya daha küçük çaptaki küçük kapillar tüpler trakeolleri meydana getirir. Doku ve hücrelerin arasina dallanarak yayilan trakeoller hücrelere dogru oksijen diffizyonuna olanak sagladigi için sistemin  fonksiyonel kismini olusturur. CO2 nin atilmasi bu yolun tersi ile olur ve 1/4 ü vücut yüzeyi ile atilir. Trakeler, ektodermin stigmanin bulundugu yerden içe gelismesi ile olustugundan genel de ektoderme benzer. Genel yapisi bir tabaka yassi epitel hücreleri ve onlarin salgiladiklari  lining maddesidir ki buna intima denir (cuticula gibi bir yapi). Intima yüzeyi taenidia denen spiral flamentlerle sertlesmistir. Bu trakeye  egilme veya baska halinde bile açik kalabilme sansini verir. Trakeler defalarca dallanip trakeolleri olusturur. Bunlar taenidiaya sahip fakat epitel hücre içermezler. Her trakeol toplulugu sonunda agimsi bir hücreye yani trakeol hücresine sahiptir (bu hücre çok ince ptotoplazmik uzantilar tasir ve trokeollerin ucundaki 2-5  mikron kalinliginda olan epikütiküla tamamen kaybolmus) Trakeollerin ucu organ dokusu içine girer ve buradan gaz alisverisi saglanir. Trakeol çeperi gaz alisverisine imkan veren ince yapidadir.  Stigma ve trakeler sivilara geçirgen olmayip stigma içerisindeki  spiral killar sivi geçisine engel olur. Trakeoller ise özellikle uçta siviya geçirgendir.

            Gaz değisimi: Uzun zamandan beri trakeollerin son kisminin hava ile degil, 0.2-0.3 µm çapindaki bir sivi sütunu ile dolu oldugu bilinmektedir. Kilcal kuvvetinden dolayi, trakeollerin son kismini çeviren dokulardan, sivilarin bu kilcal boru içerisine akma egilimi vardir. Bu nedenle trakeollerin iç çeperleri genellikle sivi (su) ile kaplidir. Siviyi doku içerisinde tutabilmek için de bir zit etkinin olmasi gereklidir. Büyük bir olasilikla bunu saglayan da trakenin kolloyidal sivi içerigidir. Trake kilcallarinin su tutma (eyleme) kuvveti, etrafini çeviren hemolenfin ozmotik basincina baglidir. Dokudaki oksijen azaldigi zaman yadimlama ürünlerinin artmasindan dolayi hemolenfin ozmotik basinci yükselir. Bunun sonucu olarak trakeollerin uç kismindaki su, dokular içine emilir ve bu arada temiz hava bosalan kilcallara dogru ilerler. Yeterince oksijen alindiktan sonra ozmotik basincin yükselmesine neden olan yadimlama son ürünlerinin oksitlenmesiyle ya da yikilarak ortadan kaldirilmasiyla, ozmotik basinç düser. Bunun sonucu su, dokulardan kilcal borular içine geçmeye baslar ve hava disariya dogru itilir. Sivinin kilcal borular içinde gidip gelmesiyle oksijen içeren hava ritmik olarak trakeoller içerisine pompalanir.

            Trake sisteminin genislemesi, vücudun seklini degistirmeksizin vücut içinde organlarin gelismesine, kanat ve vücudun düzlestirilmesi için basinç olusturarak da, deri degistirmeden sonra böceklerin genislemesine olanak saglar. Böylece deri degistirmenin baslangicinda trake sistemi  vücut hacminin yaklasik % 42 sini olustururken, deri degistirmenin sonunda diger organlarin büyümesi sonucu  bu oran sadece % 3.8 dir. Ayrica böceklerin özgül agirligini düsürerek, sucul böceklerde su yüzeyinde durabilmeyi saglar. Bazi Diptera larvalarinda trake, su yüzeyinde denge kurmayi saglayan hidrostatik organ seklindedir.

            Havanin genis lümenli trakelere ve hava keselerine pompalanmasinda baska etkenler rol oynar. Vücut duvarinin kaslar araciligiyla hacimce genisleyip daralmasi suretiyle hava içeriye ve disariya pompalanir. Bu durum birçok böcekte abdomenin sirt karin yönünde açilip kapamasiyla, ya da dürbün gibi segmentlerin boyuna birbirinin içerisine girmesiyle mümkün olmaktadir. Ayrica gögüs birçok böcekte aktif olarak havalandirmaya katilir. Gögüste meydana gelen hacim degismeleriyle hava, stigmalardan içeriye ve disariya pompalanir.

                Hava keseleri: Birçok böcek grubunda solunuma yardimci olan, hava depolamaya yarayan keseler bulunur. Bunlar genellikle trake gövdelerinin  genislemesi ile meydana gelmistir. Ari ve kara sinek gibi hizli uçan böceklerde hava keseleri karin boslugunun önemli bir kismini doldurur. Vücut kaslari yardimi ile keseler sikistirilip  açilarak bir körük gibi  çalisir ve içe hava alinir.

            Stigma: Vücuda havanin girdigi hava deligidir. Trake sistemi ile dis ortam arasindaki açikliktir. Stigma bas kisminda bulunmaz. Oksijen toraxtan gelen trake ile saglanir. Stigmalar faal oldugu zaman yani açilip kapanabildiginde solunum üzerinde önemli bir kontrola sahiptir. Faal stigmalarda bir çesit kapatma aygiti vardir. Bu aygit ya stigmanin hemen disinda veya iç kisimda bulunur.

            Açik trake sistemi: Stigmalar açik ve isler durumda olan sisteme denir. Genel tipte meso ve metathorax ile ilk 8 abdomen segmentinde 1 er çift olmak üzere 10 çift stigma vardir. Bununla beraber genel tipten büyük ölçüde farklilasmalarda görülür.

            Kapali trake sistemi: Bazi böceklerde stigmalar ya faal degildir veya tamamen kaybolmustur. Bu haldeki trake sistemine kapali trake sistemi denir. Diger taraftan bu tipte trake gövdeleri ve iç dallar iyi gelismistir. Kapali sistemde genellikle trakeoller deri altinda veya solungaçlar içinde bir ag meydana getirir. Bu trake sekli Ephemeroptera, Plecoptera, Libellula nimfleri ve bazi Diptera larvalari gibi suda yasayan böcek nimf ve larvalarinda görülür. Bazi Odonat niflerinde oldugu gibi sucul böceklerde rektum, iç solungaçlar seklinde kivrimlara  sahiptir. Ince trakeler bu katlari tamamen sarar. Nimf abdomenini periyodik olarak suya daldirir, içersine su çeker ve rektal solungaçlari islatip içindeki trakeleri havalandirdiktan sonra suyu disariya atar. Soluk alip verme Libellula migratorya  için dakikada 50-55 defa.

DERI SOLUNUMU

Bazi gazlarin degisimi birçok böcegin kütikülasinda gerçeklestirilir, fakat bu toplam miktarin az bir kismini olusturur. Bunun yaninda Protura ve Collembola'larin çogunda trake sistemi yoktur, bundan dolayi bu böceklerde solunum  deri  solunumu seklindedir. Deri solunumu sucul ve endoparazit böceklerle,  yumurtalarda önemlidir.

ANAKSIBIYOZ

Anaksibiyoz, yani oksijensiz yasama yetenegi ,farkli sekilde gelismistir. Parazit yasayanlarda bu yetenek en fazladir. Glikozun yikimi ile elde edilen enerjiyi kullanmak suretiyle bir süre yasamsal islevlerini sürdürebilirler. Fakat er yada geç laktik asidin oksidasyonu için oksijene gereksinim gösterdiklerinden, solunum hareketleri artar. Gasterophilus  (Atsinegi)  larvalari midede gelistigi için, oksijen yetersizligine çok dayaniklidir. Normalde yutulan havadaki oksijeni alirlar. Fakat yeterince oksijen bulamadigi zaman glikojeni yaga çevirmek suretiyle oksijen elde ederler.

SINIR SISTEMI

            Böceklerin sinir sistemi bas içersinde özefagus üzerinde yerlesmis bir beyin ve ayni borunun altinda bulunan, beyin ile 2 yankol vasitasi ile temasta olan subözefagal ganglion ve sindirim sisteminin altinda yer alarak vücut boyunca uzanan ventral sinir kordonundan ibarettir. Beyin birlesms sekilde üç kisimdan meydana gelir.

            l. Protocerebrum: petek ve nokta gözlere sinir gönderir.

            2.Deutocerebrum: antenlere sinir gönderir.

            3.Tritocerebrum: 2 parça halinde özefagusun altindan geçen komissur ile birbirine bagli durumdadir.  Beynin diger kisimlari tek parça olmasina karsin tritocerebrum kesin olarak çifttir.

            Suboesophagal gangliona gelince  basta özefagus altinda yeralmis olup beyne büyük bir çift konnektifle birlesen büyük bir sinir merkezidir. Köken olarak, mandibular, maxillar ve labial segmentlere ait ganglionlarin birleserek kaynasmasindan meydana gelmistir. Bu kompoze gangliondan agiz parçalarina sinir kollari ayrilir ve bir çift konnektifle toraksa geçer. Toraks ve abdomende her segmentte ventral olarak tipik bir sinir ganglionu vardir. Bir segmentin ganglionu daha sonrakine bir çift konnektifle baglanir. Bunun tümü protoraxtan geriye uzanan bir zincir meydana getirir. Bu zincir ventral sinir kordonudur; subözofagal ganglionla boyundan geçen konnektif araciligi ile birlesir. Torakstaki ganglionlar bacak ve kanatlari kontrol eden sinirleri gönderir. Abdomene ait ganglionlar ise abdomen kaslarina ve abdomen üyelerine kollar gönderir. Stomodeal sinir sistemine gelince böceklerde sindirim sisteminin ön bölümünü, dorsal kan damarinin bir takim motorize hareketlerini kontrol eden simpatik sinir sistemi mevcuttur. (Birçok sinir kollarinin görevleri henüz tam olarak bilinmemektedir. Fakat sindirim sistemine ait tahminler gerçege daha çok uygundur. Çünkü sistemin degisik bölümleri stomodeum yanlarinda veya üzerindedir.) Stomadeal sinir sistemi merkezinin frontal ganglion oldugu kuvvetle muhtemeldir ki bu kisim beynin önünde ve tritocerebruma bir çift kolla baglanir. Frontal gangliondan geriye dogru yönelik çikan sinir özefagus üzerinde bir ganglion ve sinir sistemi ile baglanir. Occipetal ganglion (Hypocerebral) denen bu grup ise stomadeumu, salgi bezlerini, tükrük bezlerini aortu ve agiz parçalarina ait kaslari idare eder.

            Böceklerde organlarin merkezi sinir sistemi ile olan ilgisi çok siki degildir. Örnegin böcegin beyninden organlara ayrilan sinir kollari kesilirse böcek yine yürür, uçar, yer fakat genel olarak vücut kontrolu kaybolur. Beyin tamamen çikarilirsa yine yasar fakat örnegin agzina besin verilmedikçe yiyemez.

            Beyin, böcegin genel yasayisi ve hayatsal fonksiyonlarinin düzenli  bir sekilde yürütülmesinde rolü büyüktür. Görme, isitme, koklama, tatma, dokunum sinir sistemi araciliyla gerçeklestirilir. Böceklerde, koklama, tatma, dokunum, ile ilgili yapilar organlarin daha çok deri  kisminda bulunur. Anten ve palpuslar duyu organlari bakimindan çok zengindir. Vücudu örten killarin dibine gelen sinir kollari nedeniyle killara dokununca vücut hareketsiz kalir. Tad alma organi agizdadir. Sivi haldeki maddeleri  tadi alinir. Bu organlar kisa ve küt koniler seklindedir. Bazi böcek gruplarinda örnegin kelebek ve sineklerin bazi türlerinde bu organlar ayakta bulunur. Böceklerin bir çogu koku ve tat ayirmada insanlardan çok ileridir. Insanlarin birbirine karistirdiklari koku ve tadlari böcekler ayirtedilir; örnegin bal arilari üzüm sekeri ile sakkarini daha besini almadan ayirtedebilmektedirler. Koku alma, böcek yasaminda önemli rol oynar. Bu sayede erkek ve disi birbirini bulur. Yumurta koyacaklari ortami bulurlar. Koloni fertleri yabancilari bu yolla ayirtedebilir. Birçok böceklerin isi duygusuda vardir. Çesitli isi derecelerinin oldugu ortama koyulunca en çok tercih ettikleri kisimda toplanirlar. Neme karsi duyarlilikta ayni sekildedir.

            SALGI ORGANLARI

            Böceklerin salgi organlari Exocrine ve Endocrine olmak üzere iki gruba ayrilir. Exocrine salgi bezleri salgilarini özel kanallar vasitasi ile vücut disina veya vücut içinde gerekli yerlere akitir. Endokrin olanlar ise kanala sahip degildir  ve meydana getirdikleri maddeler düffizyon yolu ile kana geçerek bütün vücuda dagilir.

            Ekzokrin Salgi Bezleri:

            Mum bezleri

            Bu bezler Homoptera, Hemiptera ve bazi Coleoptera ve Hymenoptera'larda görülür. Böcek vücudu içersinde çesitli yerlere dagilmis olan bezler vücut disina salgiladiklari maddelerle vücut üzerinde mum tabakasi veya toza benzer bir tabaka meydana getirir. Apis mellifera  ve yakin akrabalarinda abdomen segmentelerinin ventralinden ufak levhaciklar halinde mum maddesi salgilarlar.

            Kafa içi salgi bezi

            Böceklerin kafalarinin içersine yerlesmis ve agiz parçalari ile iliskili mandibula salgi bezi, maxilla salgi bezi ve labium salgi bezi olmak üzere 3 çift salgi bezi bulunur. Mandibula salgi bezi çifti lepidoptera larvalarinda ipek bezi haline dönüsmüstür. Maxilla salgi bezine nadiren rastlanir. Labium bezi çifti ise thorax içersine yerlesmis olup tükrük bezi olarak taninmaktadir. Bu çift bez ortak bir kanal ile çogunluk hypopharynx'in bazalinden agiz içersine salgida  bulunur. Lepidoptera larvalarinda bunlarda ipek bezine dönüsmüstür. Salgi havaya çikinca sertleserek iplik halini alir ve tirtil bununla pupa dönemini içinde geçirecegi kozayi örer.

            İpek bezleri

            Lepidopteralarda madibula ve labium salgi bezleri ipek bezi haline dönüsmüssede  diger bazi böceklerde ipek veya iplik maddesi baska bezler tarafindan salgilanir. Bazi Coleoptera ve Neuroptera larvalarinda ipek, malpigi borucuklari tarafindan meydana getirilir. Diger bazi böceklerde ise deri salgi bezleri ve disi cinsiyet organi ek bezleri tarafindan ipek salgilanir.

            Pis Koku Bezleri

            Bazi böceklerde birçok deri salgi bezleri pis kokulu salgilarda bulunur. Bu genellikle böcekler için bir korunma durumudur. Hemipterlerde piskoku bezi 3. çift bacaklarin dibinden disari açilir. Coleopter'lerde anüs civarinda bazi Lepidopter'lerde 6-7 abdomen segmentinin dorsalinde bulunur.

            Çekici Koku Bezleri

            Sosyal yasayan böceklerde bir es tanima, koloni kurma, düsman tanima   yuva yapma, alarm verme ve besin yerine dogru iz olusturma da bu bezler görevlidir. Disa salgilanip o türün diger bireyleri üzerinde etkilere yol açan salgilara feromon adi verilir. Bunlardan koku yolu ile etkili olanlara olfaktör  feromon'lar, tad yolu ile etkili olanlara oral feromon'lar denilmektedir. Birçok Lepidopteralarda cinsel bakimdan çekici koku bezleri bulunmaktadir. Bunlarin yer ve yapilari tür ve cinsiyete bagli olarak büyük degisiklikler gösterir. Çok defa kanatlarda veya diger kisimlarda özel pullarin dibinde, bacaklarda abdomende bulunmaktadir. Blattidae familyasina bagli erkeklerin abdomeninde cinsel çekici koku yayan salgi bezleri bulunmaktadir. Karincalarda bunlarin yuvasinda yasiyan bazi  Coleoptera türlerinde karincalarla beraber yasama bakimindan önemli olan bir takim koku bezleri tespit edilmistir.

            Zehir Bezleri

            Hymenopotera'nin  Apocrita alt takiminda çok gelismis olan zehir bezleri sokucu igne ile birlesmis olup vücudun son kisminda bulunur.

            Endokrin Salgi Bezleri:

            Çok hücrelilerin tümünde endokrin sistem denen hormon sistemi yeralir. Filogenetik olarak sinir sisteminden kök almistir. Bu nedenle denetim merkezleri sinir merkezleridir. Böceklerde bu merkez nörosekretorik hücrelerdir. Ektoderm kökenli hücrelerin yani nöronlarin meydana getirdigi salgi sivisi veya granülleridir. Hücre gövdesi veya aksonda biriktirilir ve sinirsel uyarim ile aksonlar araciliyla iletilip salgilanir. Uyarilmayi takiben daha sonra tekrar salgilanir. Organizmalarin gelisimi ve aktif devreleri ile bu salgi döngüleri arasinda büyük uyum vardir. Salgilarin bu olaylari baslattigi salgilari hemolenfe verildiginde hormon olarak kabul edilirler. Tabiiki farkli hormonlar farkli islevler olusturur. Yalnizca beyin tek basina çok sayida hormon denetimi yapar. Bu merkez; beyin iç salgi bezlerinin, deri degisimi, kutikulanin sertlesmesi, kalp atisi, bosaltim, vücuttaki su miktarinin ayarlanmasi, fizyolojik renk degisimleri, eseysel bezlerin olgunlasmasi gibi olaylarini denetler. Neurohormonlar hemolenfe verilerek tüm dokulara tasinir. Görüldügü gibi salgi dogrudan veya hücre uzantilariyla bosaltilir. Hücreler arasi bosluklardan miksosöle geçer. Aksonlar ile de bu is gerçeklestirilir, en yakin depolara iletilir ve buradan içerikleri hemolenfe verilir. Endokrin bezleri vücutta çesitli yerlerde bulunur. Vücut fizyolojisini düzenleyen salgilari verirler. Bu salgilara hormon denilmektedir.

            Beyin içi salgi bezleri: Oldukça iri hücrelerden meydana gelmis ve beynin çesitli yerlerinde bulunabilen bir salgi bezidir. Böcek gelismesi ile ilgili bazi hormonlar salgilar. Bu beyin hormonu, birçok endokrin merkezi uyardigi için hormona aktivasyon hormonu denir. Bu salgilar özellikle deri degisirme ve baskalasimda (metamorfoza) etkilidir.

            Prothorax Salgi bezi: Birçok böcek takiminin larvalarinda bulunan bir çift salgi bezidir. Ektoderm kökenlidir ve birinci gögüs segmentinde yer alir.  Bu bezin hormonuna ecdyson denir. Bu salgi bezi diger endokrin bezlerin salgilari ile isbirligi halinde deri degistirme ve metamorfoz gibi olaylari idare eder. Bu nedenle en belirgin gelisimi metamorfozdan hemen önceki dönemdedir ve sonra dejenere olur.

            Corpora Cardiaca: Beyinde sentezlenen maddelerin depo organidir. Beyninin gerisinde bir çift olarak yer alir. Ayrica bazi fizyolojik olaylar ve kalp ile barsak kasilmasinin düzenleyen salgilari da içerir.

            Corpora Allata :  Corpora cardiaca ile yakindan ilgilidir. Gelisme sirasinda büyüyen bu bez  yasli böceklerde  biraz küçülür. Bu bezin gençlik hormonu yani juvenil hormon salgiladigi ispat edilmistir. Bu hormon gelisme sirasinda ergin karakterlerin zamansiz olarak ortaya çikmasini önler. Ergin halden önceki dönemlerde prothorax bezine zit salgida bulunarak, larva ve pupa dönemlerinin sira ile ortaya çikmalarini saglar. Son larva ve pupa döneminde faaliyeti azalarak  bu devrelerin geçirilmesine imkan verir. Bazi ergin disi böceklerde bu bezin hormonu, yumurtalarin normal olarak olgunlasmasini idare eder. Keza ergin böcegin genel metabolizmasi üzerine de etkilidir.

            Hormonlarin Birbiriyle Iliskisi

            Beyin içi salgi bezlerinin salgiladigi aktivasyon hormonu protorax bezini uyararak ektizonun salinmasini saglarken, diger taraftan Corpora allatayi uyaracak Juvenil h. salinmasina etkili olur. Ektizon ve J. hormon birlikte post embriyonik gelismeyi saglar. Böceklerde gelisme periyodik olmaktadir. Juvenil hormon ve ektizon gerekli titrasyonda oldugu zaman larval pupal gelisme saglanir, sayet juvenil hormonun miktari etkili olacagi konsantrasyondan asagi olursa hayvanda moorfolojik degisiklik yaninda birçok biyokimyasal degismede meydana gelerek metamorfoz gerçeklesir ve hayvan ergin hale gelir. Aktivasyon ve Ektizon hormonunun eksikliginde ise hayvan larval ve pupal diyapoza girmektedir.

           

KAS SISTEMI

            Böcek kasları enine çizgilidir.  Kas dokusu vücut içerisinde dagilma esasina göre 3 grup halinde siniflandirilabilir.           

            Visceral kaslari: Sindirim kanali ve üreme organina bagli kanallarin dis kisminda ve diger iç organlardaki kaslar gibi peristaltik hareketlerin yapilabilmesini saglayan bir kas tabakasi yer alir. Kaslar  halka, uzunlamasina ve egik bandlar seklinde veya bunlarin karisimi halinde bulunur. Dolasim sisteminin islemesinde, nabiz seklinde devamli kasilma ve gevseme hareketleri yapan kas seritleri yardimci olur. Agiz ve stigma bölgesi gibi açma-kapama mekanizmasinin oldugu kisimlarda özel kaslar bulunur.

            Segmental kas seritleri: Çesitli vücut segmentleri vücuda kendi seklini veren bir seri kas seridi ile birlesmistir. Abdomende tergitler boyuna dorsal kas seritleri, sternitler boyuna ventral kas seritleri ile birlestirilir. Tergit ve sternitler egik veya dik tergosternal kaslar ile birlestirilir. Thorax'ta ençok göze çarpan bacak ve kanatlari hareket ettiren büyük kordona benzer kaslardir. Bu esas kas gruplarina ilave olarak konumu çok karisik olan fazla sayida daha küçük kas seritleri vardir.  Bir thorax segmentini ele alacak olursak burada görülen kaslar; Dorsal kas, Pleural kas, Tergo-sternal kas, Tergo-koksal kas, Pleuro-sternal kas, Pleuro-koksal kas, Ventral kas, Sterno-koksal kas, Segmentler arasi yan-kaslar ve Solunum deligi kaslari.

            Ekstremitelerin kaslari: Hareket etme yeteneginde olan ekstremiteler degisik büyüklük ve karmasiklikta kas seritlerine sahiptir. Çigneyici agiz tipine sahip böceklerin madibulalari, bas kapsülünün büyük bir kismini dolduran kas grubuna sahip oldugu halde, mandibulanin içinde kas bulunmaz. Maxillalar ve bacak gibi segmentlere ayrilmis olan ekstremiteler ise vücudun içindeki büyük kaslara ilave olarak bir segmentten digerine uzanan kaslara da sahiptir. Kanatlarin hareketi torax segmentlerindeki dikine ve boyuna kaslarin kisalma ve uzamalari  sonucu segmentlerin yassilip kalinlasmasi ile kanatlar asagi yukari hareket eder. Yanliz Odonatlarda kanatlarin hareketi için bazal bölgede özel kaslar vardir.  Vücut kaslarinin en enterasani,  sokucu emici böceklerin emme isini gören yutakta bir tulumba gibi çalisan  kaslardir.

            BOŞALTIM SİSTEMİ

            Metabolizma artiklarinin vücuttan uzaklastirilmasi bosaltim adi altinda toplamaktadir. C02' in elimine edilmesi büyük ölçüde solunum (respirasyon) ile olmaktadir. Böceklerde bosaltim suyun fazlasi, tuz, nitrojen artiklari (ürik asitin gibi) ve birtakim vücutça istenmeyen organik birlesiklerdir.

            Böceklerde Malpiki tüpleri bilinen ana boşaltım organıdır. Buna ilaveten bir takim bosaltim maddeleri kuticulada pigment maddesi olarak birikebilir. Thysanura' da salgi bezlerinin (salivary gland) bosaltim vazifesi gördügü bilinmektedir. Birtakim organlar, yag dokusu ve gömlek degistirme bezleri, bosaltimla görevli olup ürik asiti kristal seklinde depo ederler. Hizli bir protein metabolizmasina sahip bir takim organlarda ürik asit üretimi  hizli oldugundan, tespit edilen ürik asit kristalleri tamamen kanla absorbe edilemedigi için olusmaktadir. (Ürik asit protein metabolizmasinin en son ürünü olmasina ragmen kristaller halinde ayrilir). Bu sartlarda fazla ürik asit, kristaller halinde hücrelerde daha sonra aritilmak üzere birikir .

            Malpiki tüpleri ürik asiti, muhtemelen potasyum veya sodyum tuzu halinde ve suyun sirkulasyonu ile atarlar. Vücut hücrelerindeki ürik asit kana geçer ve neticede malpiki tüpleri etrafinda toplanarak tüplerin bir kisim hücreleri veya hepsi ürik asidi sivi halde absorbe ederek tüp lümenine bosaltirlar. Buradan ürik asit solusyonu veya üre rectumyolu ile  ve anüsten atilir. Bu bosaltim mekanizmasi devamli olarak suya ihtiyaç gösterir. Bu yönden su, böceklerde çok büyük bir öneme sahiptir. Ayni sekilde Na++ ve K+ tuzlarina da ihtiyaç vardir. Bu maddeleri, sudan  ve üreden ayirarak tekrar kana geçirecek veya tüplerin üst ucuna gönderecek birçok metod gelismistir.

            Birçok böcekte malpiki borularinin karbonatlari da depo ettigi bilinmektedir.

           

           

 

 

ÜREME SISTEMI

            Böcekler genel olarak ayri eseylidirler. Ancak nadir olarak birkaç örnekte iki eseyin ayni bireyde temsil edilmesi yani hermafroditizim veya (Gynondromorphizim) görülür. Buna en iyi örnek pamuklu bit, Icerya purchasi' dir.

            Böceklerde çogalma sistemi abdomende yer alan bir organ grubudur. Erkek ve disi çogalma sisteminin kisimlari arasinda siki bir paralellik oldugu gibi her iki sistemin birçok kismi bilateral simetrilidir. Disi çogalma sistemi esas olarak yumurtalarin olustugu bir ovariol grubu, spermalarin depo edildigi bir spermateka ve yumurtalarin vücudun disina çikarilmasina yarayan bir kanal sisteminden ibarettir. Tipik bir disi çogalma sisteminde her biri vücudun bir yaninda olmak üzere 2 ovaryum vardir. Ovaryum çok sayida ovariol tüpünden (yumurta borucuklari)  olusur. Her bir ovariol anterior olarak terminal filament denen bir tutunma ipligi ile son bulur. Ovariolün üst kisimlarinda gelismekte olan yumurtalar ve bunun alt kisminda olgun yumurtalar bulunur. Ovariolün kaide kisminda pedicel denen küçük bir kanal vardir. Her grubun pedicelleri birleserek bir calyxi olusturur. Calyx'lerin herbiri lateral ovidukt içersine açilir.  Her iki yanda yer alan lateral oviduktlar, median oviduktu  meydana getirmek üzere aralarinda birlesirler. Median ovidukt ya dogrudan disi yumurta koyma borusu (ovipositor) ile birlesir veya ovipositor ile birlesen vaginaya (yumurta odacigi) açilir.

            Ovidukt'un veya vagina'nin dorsal duvarina iki bez baglanmistir.

            1.  Kanal kismina  açilan ampul  seklinde bir bez olan reseptaculum seminis ve

             2. Bir çift olan  yardimci bezdir. Bu bez, yumurtalari zemine yapistirmaya veya yumurta kümesi üzerine bir muhafaza yapilmasina yarar. Degisik böcek gruplarinda ovariol sayisi tipi ve bezlerde degisiklikler görülür. Oocytlerin olgunlasma ve beslenme sekillerine göre ovarioller iki kisma ayrilir.

            1. Panoistik ovariol; Trophocyt (besleyici)'ler yoktur. Yumurtalar, etrafindaki  follicular epitelyum tarafindan beslenir.

            2. Meroistik ovariol; Besleyici Trophocythler bulunur ki bu tipte 2 gruba ayrilir;           a. Polytrophic tip. Yumurta ve besin hücresi birbiri ardina dizilmistir. Her oocyt kendi  tamamlayicisi olan trophositle (Neuroptera, Hymenoptera, Lepidoptera, Diptera), alternatifli siralanir.  b. Telotrophic tip (Acrotrophic Hemiptera Homoptera Coleoptera) Besleyici hücre yumurta borusunun üst ucunda toplanmistir. Bazi hallerde yumurtalar besleyici hücrelere plazma uzantisi ile baglidir (Hemiptera).

            Erkek çogalma sistemi:  Genel organizasyon bakimindan erkek çogalma sistemi disininkine benzerlik gösterir. Bu sistem baslica bir çift testis, buna bagli kanallar ve spermalarin vücut disina çikis yollarindan meydana gelir. Her testis, içinde spermalarin olustugu bir grup sperma borucugundan (folicula seminalis) ibarettir. Sperma borucuklari ortak bir kanalla, vas deferens'e, o da sperma kesesine yani vesicula seminalis açilir. Vesicula seminalislerden itibaren birer kanal çikarak ortak bir dustus ejacolatorius'u olusturur. Ductus ejaculatorius penis içersinde devam  eder ve ucunda sperma çikis deligi bulunur. Penisin dis çogalma organlari ile birlikte bulunmasi olagandir;  aedeagus denen  yapi, membran yapisindaki gerçek penisin etrafinda sert bir örtü meydana getirir. Ductus ejaculatorius'un iç kisimlari ile baglantili olarak tek veya çift halde yardimci bezler bulunur.

            Özel Doku

            Yag dokusu: Böcekler için çok önemli olan bu dokunun ödevi; besin depo etmek ve bir kisim bosaltima yardim etmektir.

            DUYGU  ORGANLARI

            Vücudun her tarafina, vücut duvari içine yerlesmis mikroskobik yapilardir. Bu duygu organlarinin herbiri belirli bir etki ile uyarilir. Mekanik, kimyasal, görsel, isitsel ve diger tiplerdeki etkenleri alan duygu organlari vardir. Basit yapili duygu organlari oldugu gibi,  bilesik bir duygu organlari da vardir, bunlardan meydana gelen yapiya  sensillum (sensilla) adi verilir.

           

a. Görme Organlari

            Böceklerin isik dalgalarina karsi duyarliligi, bu ise özgü organlarin yardimiyla olur. Bunlar;  deri isik alicilari, tepe nokta gözleri (dorsal oceller), yan nokta gözler (lateral ocelli) ve bilesik veya petek gözler yani Ommatidiumdur.  Nokta gözlerde  sadece bir facet mevcutken bilesik gözler çok fazla facet (ommatidium)' den meydana gelmistir. Bu sayi 25.000 kadar olabilir ve bunlar cornea kisminda birbirinden ayri facetlerden olusmustur. Bir ommatidium (l ocel göz), cismin ancak bir parçasinin hayalini olusturur.

            Ommatidiumun Yapisi;

            En üstte saydam cornea (mercek) bulunur. Cornea, alt taraftaki hypodermis kökenli corneagen hücreleri tarafindan meydana getirilir. Bunun altinda yer alan kristal koni 4 hücreden meydana gelmistir. Korneadan gelen ve kirilan isik burada tekrar kirilir (Corneogen kismi). Bundan sonra 8 adet retinula görme hücresi yer alir. Retina tabakasini olusturan bu hücreler uzun hücrelerdir. Ortalarinda rhabdomer denen bir hücre tipi daha vardir. Bunlar çubuk veya boru seklinde birbirleriyle birlesir ve Rhobdom yani görme çubugu denen uzun bir yapi meydana getirir ki retinula hücreleri bu yapiyi çevreler. En sonda da, görme sinir hücrelerinden gelen kollar buraya baglanir. Bu hücrelerin ve kristal koninin etrafinda  uzunlamasina pigment hücreleri siralanmistir.  Içinde yukari asagi hareket eden pigment renk granülleri vardir. Bunlar her bir omatidiumu digerinden ayirir.

            Böceklerin yasam tarzina göre facet gözler  baslica 2 gruba ayrilir;

            1- Apozisyon gözler

            2- Süperpozisyon gözler

            Apozisyon gözler gündüz gözleri, süperpozisyon gözleri gece gözleridir. Yani karanlikta hareket halinde olan gruplarda görülür. Apozisyon gözlerde her bir göz (facet, ommatidium), pigment hücreleriyle birbirinden tamamiyla ayrilmistir. Cismin her bir noktasindan çikip ommatidiuma gelen isik sadece bir ommatidiumda kalir. Süperpozisyon tipte ise, her bir göz pigment hücreleriyle tamamen ayrilmamistir ve isinlar aralardan geçerek diger rhabdomlarda da o noktanin hayalini olusturur. Böylece hayalin kuvvetlenmesi saglanir. Bu gözlerde siddetli isikta, gözler arasindaki pigment maddesi hareket eder ve ommatidiumlari tek tek ayirarak bu siddetteki isiga en uygun gözün sekillenmesi saglanir.

            Gece böceklerinden ates böcegi (Lampyris) süperposition göze sahiptir. Bunlar gündüz pigment maddesinin hareketiyle görebilir. Fakat birçok gündüz böcekleri gece göremez. Karanlikta yasayan böceklerin çogunda göz köreldiginden dolayi göremezler. Bazi böcek larvalarinda sinek ari, karinca vs. de göz bulunmaz fakat isiga karsi bir duyarlilik vardir.

b. Mekanik Duygu Organlari

            Mekanik duyular vücut duvarinda bulunan yapilardir. Alicinin herhangi bir kismindaki sekle ait degisiklikler yani uyarimlar alinir. Dokunma, hava akiminin alinmasi gibi.  Böceklerde vücut duvarina yerlesmis mikroskobik yapilar genelde üç tiptir. ; mekaniksel duyum alan killar, kuticulanin uzanti seklinde degilde disari dogru yükselmis kubbe veya çan seklindeki çikintilari (igneler) ve kordon seklindeki organlar.

            Killar vücudun çesitli yerlerine dagilmistir ama özellikle anten, tarsus segmentleri ve cercide bulunur. Degme sonucu, kil kökündeki oynama bir sinir etkisi meydana getirir. Ve kil kökünün iliskili oldugu sinir hücresine iletilir.

            Çan seklindeki duygu organlarinin dis uzantilari yoktur. Kutikulanin normal yüzeyi biraz yükselmistir veya biraz içeri yerlesmistir. Yani ufak kubbe seklindedir. Sinir hücresinin kalin yapili bir kolu bu çan yapinin içine girmistir.

            Kordon Şeklindeki Duygu Organlari:

            Bu tip duygu organlarina kordotonal organ adi verilir. Duygu hücresi vücut duvarinin iki noktasi arasinda adeta gerilmis bir uzantiya sahiptir. Bu noktadan biri az veya çok hareket eder durumdadir. Bu nedenle de vücut hareketine duyarlidir. Böceklerin pek çogunda anten hareketini bu organlar kontrol eder. Bazilarinda da yukarida belirttigimiz uzantilar yoktur.

            Kordon seklindeki duygu organlari ses alma zari ile görüldügünden daha önce ses alma isini yürüttükleri zannedilmekteydi. Ancak son yillarda yapilan çalismalar; vücut durumunun kontrolü, dengenin saglanmasi, mekanik duyarlilik, iç basinçin anlasilmasi ve isitme organi olarak çalismasi gibi islevlere sahip oldugunu göstermistir.

            c. Isitme Organi:

            Vücudun çesitli yerlerinde ki sese duyarli killarin  ses dalgalari etkisi ile titresmesi sonucu ses alinimi gerçeklesir. Lepidoptera larva vücudundaki bazi killar, Orthoptera cercuslarinda bulunan killar çok az titresimdeki sesleri bile alabilirler. (Saniyede 3000 titresimden az olan sesleri). Ses alma organlarindan biri de Johnston organi'dir. Organin esasi kordon seklindeki (mekaniksel duygu organi olan) duyu organidir (Kordotonal duygu organi). Bundan baska sivrisineklerin antenlerindeki killar, ses dalgalari ile antenin bütününün oynamasini ve sonuç olarakta 2. segmentte bulunan Johnston organin sesi almasini saglar.

Insanlar en fazla saniyede 20.000, böcekler 90.000 titresime kadar olan sesi alabilirler.

            Tympanal Organlar:

            Ince bir zar seklindeki duygu organlaridir. Bir çift olarak böcek vücudunun türe özgü yerlerinde yerlesmis olup bu zarlar solunum sisteminin hava kesecikleri ve kordotonal duygu organlariyla iliski halindedir. Bu tip isitim Orthoptera, Lepidoptera, Homoptera'lardan Cicadidae familyasinda görülür. Genelde ön tibilarin bazalinde ya ince bir yarik halinde yada açik olarak bulunurlar. Acrididae familyasinda 1. abdomen tergitinin sag ve solunda timpanal organ bulunur. Yapilari oldukça karisik ve böceklere hastir (Türe özgü). Yalniz kural olarak sesi isitme ve sinir kollarina iletme için mutlaka bir zar bulunur.

            d. Kimyasal Duygu Organlari

            Böceklerde kimyasal duygu organlarida gelismistir. Daha öncede belirttigimiz gibi tat ve kokuyu alirlar. Çesitli biçimlerdedir; ufak bir diken çikintisi, ince kitinsel bir levhacik veya içe dogru girmis ufak bir koni olabilir.

            Ancak hepsi incelmis kitinsel bir uzantiya, bir veya daha fazla sayida iki uçlu sinir hücresine sahiptir. Böceklerde kokunun çok önemli oldugunu biliyoruz. Ve bunlarin 4 grup altinda topluyoruz.

            1- Cinsel çekici kokular,

            2- Sosyal böceklerin birbirini tanimalarini saglayan hatirlama kokulari,

            3- Yumurta koyma çekici kokulari,

            4- Besin çekici kokulari,

            Tad alma olayina gelince, yapilan denemelere göre bal arisi ve bazi sinekler fruktoz, glukoz, fökoz, sükroz ve maltoz gibi sekerleri çok düsük konsantrasyonda eriyik halde hissedebilirler. Insanlar 1/64 oraninda seyreltilmis sekeri algilayabilir. Buna karsilik Pyrameis cardui (Lepidoptera) ise 1/28000 oranindaki sekeri algilayabilir.

 

            Isik Organlari

            Bazi gruplarda isik meydana getirme özelligi vardir. Bunlarin bir kismi kendi özel organlari yardimiyla isik çikarir. Digeride isik meydana getirebilen bakteriler yardimiyla olur. Gerçek isik yayimlayan böcekler Coleoptera takimindan Lampyridae ve Cantharidae familyasina bagli türlerdir. Lampyridae familyasinda isik bütün gelisme dönemlerinde meydana getirilir. Bununla ilgili organlar, 6. ve 7. abdominal segmentin ventralinde bulunur. Burada isik, türe özgü olarak sürekli veya seyrek olarak yanar söner. Bazi gruplarda uçarken ve dinlenme halindeki isigin rengi farklidir. Isik meydana getirme organi saydam bir kutikula tabakasi gerisinde yerlesmis bir sira iri fotogenik hücreden ibarettir. Bunlarin etrafinda ve aralarinda yogun trake sistemi vardir. Fotogenik hücreler vücut içine dogru birkaç sira hücreyle kusatilmistir. Bu tabakaya aksettirici tabaka adi verilir. Bu organinin isik meydana getirmesi esas olarak, fotogenik hücreler içindeki oksidasyon sonucu olusur. Luciferin denen bir çesit yag lusiferinaz enzimi ile okside olarak oksilusiferin meydana gelmesi sonucu isik meydana gelir. Isigin yanip sönmesi alinan havanin kontrol edilmesi ile meydana gelir.

            VÜCUT ISISI

            Böceklerin vücut isisi genel olarak dis ortam isisina esittir. Ancak uçus ve faaliyet halinde vücut isisi (40 dereceye kadar) yükselebilir.  Böcekler genel olarak düsük isilarda hareketsiz kalir, havanin isinmasi ile faaliyete baslar. Böceklerin optimal isi derecesi 260 C olarak kabul edilmistir. Bu derecede, bütün fizyolojik olaylar en aktif halde devam eder. Bunun üstündeki isilarda böcekler daha aktif olur. 350 C' nin üstünde rahatsiz olurlar. 400 C' den sonra normalin üstünde hareket baslar. Bu derece devam ederse çesitli organlarda felç, 500 C' nin üstünde de ölüm görülür. Ancak bu  neme de baglidir. 40-500 C' de hava çok kuru ve vücuttan su kaybi fazla olacagindan ölümde artar. Nemlilik fazla ise ölüm orani azalir. Düsük isiya böceklerin adaptasyonu fazladir.  Bazi larvalar  -4 ve  -420 C' de, erginler ise -1--350 C' ye kadar devamli uyusuk kalabilir. Bu devam ederse ölüm görülür.

Böceklerde Üreme ve Gelişme

            Böcekler yumurta yardimi ile ürerler. Yumurtalar yavrularin gelisebilecekleri ortama ya serbest olarak ve teker teker veya bir çogu bir arada yumurtlanir. Bazilarinda yumurtalar dis etkilere dayanikli kokonlar içerisinde yumurtlanir. Yumurtalar dis ortama birakildiktan sonra yumurtlamadan önce baslayan embriyonal gelisim ilerlemeye baslar ve yumurtadan genç yavru (larva veya nimf) disariya çikar. Iste bu tip üremeye OVIPAR tip denir. Bazi gruplarda yumurtalar, yumurtalanir yumurtlanmaz açilir ve yavru çikar. Bu durumda yumurta vücut içersinde meydana geldikten sonra embriyonal gelisim çok ilerler ve yumurtlamanin   hemen ardindan açilir. Bunada OVOVIVIPAR tip üreme  denir. Ovipardan farki, embriyonal gelisimin ana vücudu içersinde çok ileri bir devreye kadar sürdürülmesidir. Bu iki tipten farkli olarak bazi türlerde embriyonik gelisim ana vücudu içersinde tamamlanir ve disi böcek yumurta koyacagi yerde yavru meydana getirir. Buna canli-dogurma anlamina gelen VIVIPARITE  adi verilir. Bu tipler arasinda daha bazi kompleks üreme sekillerine de rastlanmaktadir.

            PARTHENOGENESIS : Döllemsiz yumurta ile yani parthenogenesis seklinde çogalma çesitli böceklerde görülür. Bu üreme seklinde 3 ayri tip ayird edilir.

            1- Arrhenotokie: Disi böceklerin biraktiklari döllenmemis yumurtadan sadece erkek yavrular meydana gelir. En taninmis örnek Apis mellifera.

            2- Thelytokie: Döllemsiz yumurtalardan sadece disi yavrular meydana gelir. Ör: Orthoptera takimi, Phasmidae familyasinin bazi türleri ve Lepidopteralardan Lymantria  dispar  ve Lasiocampa  pini.

            3- Amphytokie: Döllemsiz yumurtalardan her iki eseyde de yavru meydana gelebilir. Ör: Saga spp. (Orthop.)

            BÖCEKLERDE DIĞER ÜREME ŞEKILLERI

            A- Heterogonie: Döllemli ve döllemsiz çogalma sekilleri birbirini izlerse bu tip çogalmaya heterogonie adi verilir. Ör. Bazi Aphididae türleri (yaz boyunca döllemsiz olarak ürerler, sonbaharda erkek ve disi arasinda çiftlesme olur ve döllenmis kislik yumurta meydana getirilir).

            B- Polyembrionie: Germinogonie adi da verilen bu sekil üremede bir yumurtadan birden fazla (genellikle pekçok) yavru meydana gelir. Ör: Parazit Hymenoptera'lar  (Braconidae ve Ichneumonidae).

            C- Hermaphroditismus: Ayni bireyin bünyesinde hem erkek hem disilik esey hücrelerinin olusup bunlardan yavru bireylerin meydana gelmesidir. Ör: (Homoptera-Coccoidea), Icerya  purchasi.

            Böceklerde sperma diger havyanlarda oldugu gibi bir bas, bir boyun ve birde hareketli kuyruk kismindan ibarettir. Çeşitli böceklerde büyüklük ve yapi değişiklikleri görülür.

           

 

Böceklerde gelisme:

            Böcek Yumurtasi:

             Sentrolesital tiptedir. Bol miktarda vitellus yumurtanin çevresinde ince bir tabaka halindedir. Nukleus yumurtanin ortasindadir. Etrafini az miktarda sitoplazma çevirmistir. En dista korion yer alir. Sert ve dis etkilere karsi koyacak bir sekildedir. Spermanin yumurta içine girmesi için yumurta içersinde mikrofil denilen bir veya birden fazla delik vardir. Sperma buradan girerek yumurtayi döller. Yumurtalar ya gelisi güzel bir kütle halinde veya düzenli bir sekilde yumurtlanir ve bu diger türlere göre sabit kalir. Yumurtalar genellikle yavrularin gelisip beslenebilecegi bir ortama konur.

            Böceklerin çiftlesmesi veya yumurtalarin döllenmesi, sperma veya spermataforun disi cinsiyet organina iletilmesi ile olur. Çiftlesme (Copulation) çok degisiktir. Bazilari uçarken (ari, sinek), bazilari yerde (kelebekler) ve diger bir kismida yüzerken çiftlesir. Çiftlesme süresi birkaç dakikadan, saat veya güne kadar degisebilir. Çiftlesme disinin yumurtlama zamaninda olur. Çiftlesmede eslerin durus tazlari da çok degisiklik gösterir. Fakat en farkli sekil Odonata'larda görülür. Erkek böcegin üreme organi 2. abdomen segmentinin ventralinde oldugu için, çiftlesme sirasinda abdomen sonundaki kiskaç ile disiyi boyun kismindan yakalar ve onu kendine yaklastirmaya zorlar. Disinin abdomenini erkegin 2. karin segmentine getirecek sekilde kivirir. Sonra disiyi yumurtlamaya zorlar.

            Bazi böceklerde çiftlesme bir kere oldugu halde bazilarinda birden fazladir. Böceklerde POLYGAMIE (bir erkegin birden fazla disi ile çiftlesmesi) ve POLYANDRIE (bir disinin birden fazla erkek ile çiftlesmesi) durumlari da vardir.

            EMBRIYO GELIŞMESI

            Yumurta döllendikten kisa bir süre sonra bölünmeye baslar. Yumurtanin bölünmesine segmentasyon denir. Segmentasyon sekli yumurta tipine göre degisir. Şöyle ki; böcek yumurtasi sentrolesital olup segmentasyonu da superficialdir. Bu segmentasyonda yumurtanin merkezinde bulunan nukleusun birbirini izleyen bölünmeleri sonunda çok sayida nukleus meydana gelir. Bu yavru nukleuslar yumurtanin çevresinde bulunan sitoplazmaya göç ederler. Çevredeki sitoplazma nukleus sayisi kadar bölünerek blastoderm adini alan tabaka meydana gelir. Bundan sonra blastodermin belirli yerinde kalinlasma olur ve yumurta boyunca uzun bir serit olusur. Bu kalinlasmayi bir çökme izler ve 2 tabaka (Ektoderm, endoderm) olusur. Gastrulasyon adini alan bu dönemden sonra meydana gelen tabakalar arasinda özel hücrelerin çogalmasi sonucu orta tabaka mezoderm meydana gelir. Bu sirada embriyo amnion ve serosa adli iki zar tarafindan çevrelenmistir (Dışta seroza içte amnion).

            Böcek vücudunu olusturan çesitli organlar yapi itibari ile degisik embriyo tabakalarindan meydana gelir;

            Ektodermden: Deri, iskelet, ön ve art barsak, salgi bezleri, duygu organlari, solunum ve sinir sistemleri ve cinsel organlari,

            Mezodermden: Kan ve dolasim sistemleri, yag hücreleri, isik organlari, ovaryum ve testisleri,

            Endodermden: Orta barsak.

            Embriyo gelisiminden sonra meydana gelmis olan yavru yumurtayi kemirerek açtigi kisimdan veya özel yapili kapagi kaldirarak disariya çikar. Yumurta dönemi süresi degisiktir. Birkaç saat kadar kisa veya aylarca sürecek kadar uzun olabilir.

            LARVA DÖNEMI

            Böceklerde yumurtadan çikan yavru (larva) kanatsiz ve küçük yapilidir. Şeklide çogunluk ergine benzemez. Ergin hale gelinceye kadar çesitli larva dönemlerinin geçilmesi ve bu arada büyümesi gerekir. Böcek vücudunun disini kaplayan deri bu büyümeye ayak uydurabilecek yapida degildir. Belirli bir büyümeden sonra deri degistirilmesi zorunlu olur. Iki deri degistirme arasinda geçen zamana = l inci larva dönemi, 2 inci, 3 üncü vs. olarak adlandirilir. Deri degistirme, dolayisi ile larva dönemlerinin sayilari böceklere göre degisir. Ör: Apterygota'larda = l, Dipteralarda = 3, Orthoptera'larda = 5 (6-7), Hymenopteralarda = 8, Ephemeroptera'larda = 22, Homoptera'lardan Cicadidae familyasina bagli Magicicada septemdecim (17 yillik agustos böcegi)' de 30 larva dönemi vardir.

            LARVA TIPLERI

            Çogunluk ergin vücut yapisina hiç benzemeyen larva vücudunda bazen segmentlerin ayirt edilmesi dahi zordur. Şekilleri genel olarak uzun ve silindirik yapidadir, vücutlari yumusak, derileri incedir. Antenleri genel olarak çok kisalmistir. Agiz parçalari çigneyici tiptedir. Genel olarak bas ufaktir. Bacak sayisi çok degisiktir. Bazen hiç bulunmaz. Böceklerin zararli devresi çogunluk larva dönemidir. Böcek larvalarini yapilarina göre 4  büyük grupta toplamak mümkündür.

            1- Campodeid larva: Bu tip larvalar çevik hareketlidir. Bir çift antenleri ve 3 çift gögüs bacaklari vardir. Vücut dorsi ventral basiktir. Abdomen sonunda cerci bulunur.  Bazi Coleoptera ve Neuropteralarda görülür.

            2- Manas tipi larva:  Şisman ve silindirik yapili olan vücut kivrik olarak durur. 3 çift gögüs bacagina sahiptir. Fakat bunlar yürüme isini tam olarak göremez. Toprak içinde, agaç gövdelerinde bulunan bu larvalar bitkisel ve bozulmus hayvansal maddeleri yerler. Coleoptera takiminin Scarabaeidae familyasinda görülür.

            3- Tirtil: Ince uzun vücut 3 çift çok iyi yürüyen gögüs bacagindan baska abdomen bacaklarina da sahiptir. Bunlarin yardimi ile çok iyi yürürler. Bu larva tipi 3 alt tipe ayrilabilir; Gerçek, mühendis ve yalanci.

            a- Gerçek tirtil'da 3 çift gögüs  bacagindan baska abdomenine 3-6 segmentlerinde birer çift abdomen bacagi (yalanci bacak) ve ayrica son segmentte anal bacak çifti bulunur. Buna göre bu larvalarda 8 çift bacak bulunur. Geometridae fam'i disindaki Lepidoptera familyalari larvalari bu tiptedir.

            b- Mühendis tirtili: Bunlarda 3 çift thorax bacagi ve abdomenin 6 ve 9 (son) segmentinde bacak bulunur. Bu duruma göre bütün bacaklar toplami 5 çifttir. Geometridae fam. da görülür.

            c- Yalanci tirtil: Abdomende 6-8 çift bacak bulunur. Bunlarin ilki 2 inci segmenttedir. Bu duruma göre thorax bacaklari ile abdomen bacaklari arasinda sadece l bos segment bulunur. Gerçek tirtilda ise 2 bos segment bulunur. Hymenoptera takimi  Symphyta alt takiminda larvalar bu tiptedir.

            4- Rim (bacaksiz larva) Bunlarda thoraxda dahi bacak bulunmaz. Buna ragmen segmentlerin hareketi ile yavas da olsa yürüyebilenleri vardir. Kapali yerde yasadiklari için gözleri kaybolmustur. Bas yapisina göre bir gruplama yapmak mümkündür.

            BÖCEKLERDE BAŞKALAŞIM (METAMORFOZ)

            Böceklerde yumurtadan çikan larvalar ergin dönemine geçebilmek için bir takim degisikliklere ugrar; buna baskalasim veya metamorphosis adi verilir. Bazi baskalasim tiplerinde böceklerde görülen uyusukluk ve degisme haline de pupa denilmektedir. Baskalasim bütün böceklerde ayni sekilde olmaz. Genel olarak baskalasimi su ana gruplara ayirmak mümkündür.

            1- Ametabola-larvalar tam olarak ergine benzer. Yani metamorfoz yoktur. Ör: Apterygota.

            2- Neometabola- Bu baskalasimda larvalarin ergin hale geçebilmeleri için bir veya iki uyusuk, ara dönem geçirmesi lazimdir. Fakat bu ara dönemlerde larva dönemine ait organlar kaynasmamistir. Ör: Thysanopteralar ile Homoptera'larin Phylloxeridae fam. ve Coccoidae üst fam. (Erkek).

            3- Hemimetabola - Nimfler ergine benzer fakat kanatlari yoktur. Vücut bölümleri ergine nazaran küçüktür. Nimf dönemleri degistikçe kanatlar belirir ve vücut bölümlerinin orantisi düzene girer. Ör. Orthoptera, Hemiptera.

            4- Holometabola - Tam baskalasim adi verilen bu halde larvalar ergin olmadan önce gerçek bir pupa dönemi geçirirler. Bu dönemde larva iç organlari kaynasarak ergine has sekillerine dönüsürler. Ayrica bu dönemde böcek hareket ve beslenmeden kesilir. Ör: Neuroptera, Diptera, Coleoptera, Lepidoptera ve Hymenoptera.

            5- Hypermetabola (Polymetabola) - Meloidae (Col), Mantispidae (Neuroptera) ve bazi Dipteralarda görülen bu baskalasim seklinde birbiri arkasindan gelen çesitli larvalar sekil olarak çok farkliliklar gösterirler. Örnek olarak Meloidae'leri gösterirsek, bunlarin ilk dönem larvalari anten, bacak ve gözlere sahip faal bir haldedir. Arilarin bacaklarina takilarak onlarin yuvasina gider. Orada ikinci larva dönemine girer ki bu halde bacaklar kisalmistir. 4 ve 5 inci dönemlerde bacaklar iyice kisalir adeta manas larva tipini alir. Altinci larva döneminde kalin ve koyu bir dis iskelete sahip bacak ve antenler yoksun oldugu için pupa dönemine benzer (yalanci pupa) bir dönemde kislar ve baharda beyaz renkli bacaklari olan faal 7 inci larva dönemi baslar ve kisa bir müddet sonra asil pupa dönemi gelir. Pupadan sonra ergin ortaya çikar.

            PUPA (Krizalit) TIPLERI

             Pupa dönemi iç organlarin kaynasarak ergine has sekil aldiklari bir nevi uyku dönemidir. Bu dönemde iç organlarin kaynasmasi larvaya ait bazi organlarin yok olarak yerine ergine ait olanlarin meydana gelmesine Histoliz olayi denir. Böcekler bu dönemde genellikle kuytu yerlerde saklanirlar. Bazilari son larva dönemini tamamlarken bir koza meydana getirir. Onun içinde pupa olur. Bazilarinda çesitli maddeleri birbirine yapistirarak bir yuva meydana getirir. Pupalarin hepsi yapica birbirine benzemez. 3 ayri tip ayird edilir.

            1- Serbest pupa: Bu tipte anten, bacak ve kanat izleri vücut üzerinde serbest olarak bulunur. Ergin hale gelince böcek pupa gömlegini sirt taraftan yirtarak disariya  çikar. Ör: Coleoptera Hymenoptera, Diptera bazi famlar.

            2- Mumya pupa: Bu tipte anten bacak kanat vücut üzerine yapisiktir. Ergin hale gelen böcek gömlegini sirttan yirtarak disari çikar. Lepidopteralarda görülür. Son takimdaki pupa tipine özel olarak Chrysalid adi verilir.

            3- Fiçi pupa-Son larva döneminden pupaya geçiste gerçekte serbest olan pupa disardan düzgün yüzeyli bir kap içersine kendini hapseder. Oval sekilli olan bu kap üzerinde enine daireler seklinde segment çizgileri bulunur. Bu nedenle Hymenoptera kozalarindan kolayca ayird edilir. Böcek ergin hale gelince fiçinin tepesinde kapak seklinde kalkan bir kisimdan disari çikar. Ör: Diptera takimi familyalarinin çogunda.

            Böceklerin Gelisme Dönemi

            Bir böcegin yumurta döneminden baslayip ergin hale gelmesine kadar geçen süredir (Yumurta, larva, varsa pupa). Degisik gruplarda bu süre de degisir. Magicicada sepdemdecim (Homop.) l7 yil, Ehpemeroptera takiminda gelisme dönemi l yil ergin dönem ise l-2 gündür.

            Diyapoz: Diyapoz duruklama demek olup, bu dönemde böcekler faaliyetlerine ara verirler. Şartlar uygun olmadigi zaman böcekler bir duraklama yani (Kuiskens) devresine girerler ve sartlar düzeldiginde bu durum derhal ortadan kalkar. Diyapozda ise sartlar düzeldiginde gerekli fizyolojik olaylar sayet tamamlanmis degilse böcek gelisimine devam edemez. Diyapozda endokrin salgi bezlerinin rolü önemlidir.

            Döl (Generation): Bir böcegin yumurta döneminden basliyarak tekrar yumurta dönemine kadar geçen zamana bir döl denilmektedir. Aphididae familyasina ait böceklerin yilda l0-l4 döl, M. Sepdemcecim' de ise l7 yilda tek döl görülür.

 

            SINIF (CLASSIS) = INSECTA

            1. Alt sinif (Subclassis) APTERYGOTA (Kanatsiz böcekler)

            Bütün gelisme devrelerinde kanat izine rastlanmaz. Bunlar ufak yapili ve ametabol böceklerdir.

            Ordo. 1- Thysanura (Kil kuyruklular)

            Genel olarak yapilari uzundur. Ufak veya orta boyda böceklerdir. Abdomen sonunda kuyruk gibi 2-3 uzanti ve bazi abdomen segmentlerinde styilus'lar (dejenere abdomen bacaklari) vardir. Antenleri uzundur. Agiz parçalari çigneyicidir.   Organik artiklar, nisastali maddeler yer. Genellikle renkleri gridir. Toprakta çürümekte olan odunlarin altinda, karinca termit yuvalarinda ve eski kütüphanelerde kitap kirintilari etrafinda bulunurlar.

            Ordo. 2- Protura

            Anten ve gözleri yoktur. Boylari 0.5-2 mm. kadardir. Bacaklari zayif olmakla beraber 1 inci çifti daha uzundur ve duygu organi görevini yapar. Abdomenleri 12 segmentlidir, ilk 3 ünün ventralinde 1 er çift küçük uzantilar bulunur. Iyi gelismis çigneyici agiz parçalari stilet sekilli mandible ihtiva eder. Membrandan labium iyi gelismemistir. Genellikle renkleri beyazimsidir. Dünyanin her yerine yayilmis olup ormanlarda yaprak altlarinda, toprakta veya taslar altinda yasarlar.

            Ordo. 3- Collembola - (Kuyrukla siçrayanlar)

            Küçük boylu, agiz parçalari çigneyici fakat bazi tiplerde mandibleler stylet seklinde olan böceklerdir. Abdomen 6 segmenttir ve siçrama organi olar furkula 4 üncü abdomen segmentinin ventralinde yer alir. Renkleri genellikle sarimsi veya beyazimsi ise de esmer ve siyah olanlarda vardir. Bazi türleri bitkilere zararli olur. Serlerde ve mantar üretilen yerlerde görülür. Ör.: Şeker pancari, ispanak, patates, soya, marul ve yoncada zararli. Ayrica Sminthurus türleri bitki epidermisini kemirir. Özellikle mezofil tabakasini yer ve yaprak beyazimsi renk alir. Isotomurus türlerinin tütün fidelerinde zarari görülmüstür.

            2. Alt sinif  PTERYGOTA (Kanatli böcekler)

            Böcek takimlarinin çogu pterygota alt sinifina girer. Genellikle 2 çift kanatlari bulunur. 1 çift kanadi olanlar ve hiç kanadi bulunmayanlar da vardir. Yalniz bu sonuncularda görülen kanatsizlik sekonderdir. Yani bunlarda embriyo döneminde kanat izleri vardir. Sonradan gelisme olmadigi için kanatsizlik durumu ortaya çikar. Apterygotalarda ise embriyo döneminde kanat izi bulunmaz. Kanatli böceklerden bazilarinda larva dönemlerinde kanat iz halinde yada ufak yapili olarak görülür ki bunlara  Exopterygota adi verilir. Larva döneminde kanadi hiç belli olmayanlar, Endopterygota grubunda toplanir.

            1. ORDO- EPHEMEROPTERA ( Bir günlükler - Mayis sinekleri)

            Ufak veya orta boyda, yumusak vücutlu böceklerdir. Antenleri kisa ve kil gibidir. Erginde 2 çift kanat bulunur. Kanatlar çok damarlidir. Ön kanatlar üçgen sekilli ve daha büyüktür. 1500 türün vücutlarinin son kisminda kil gibi 2-3 uzanti (Cerci) bulunur. Hemimetabol = basit metamorfozlu böceklerdir. Larvalari aquatiktir. Avcilikla geçinir, 1 yil yasar erginlerinin ömrü 1-2 gün sürer. Ör.: Hexogenia - Ephemera.

            2. ORDO - ODONATA (Su bakireleri, yusufcuklar veya Tayyare böcekleri)

            Iki alt takim halinde incelenir. Oldukça iri yapili, zarif, güzel renkli olan predatör böceklerdir. Uçuslari hizlidir (bazilari saatte 60 mil yapar), bazilarinda göç görülür. Larvalari sularda yasar ve karin kisminda yaprak seklinde solungaç uzantilari bulunur. Erginlerin basi iri, gözleri belirgindir. Çigneyici agiz parçalari olup antenleri ise çok kisadir. Iki çift olan kanatlari uzun ve çok damarlidir. Thorax iyi gelismistir. Abdomen uzun ve 11 segmentlidir. Ve stilet tasimaz. Esey organlari disilerde abdomen sonunda erkekde ise 2 inci abdomen halkasinin ventralindedir. Bu nedenle kopulasyon diger böceklerden çok farklidir. Bu ordonun  5000'den fazla türü bilinmektedir. Böcek yiyerek beslenirler. Biyolojik mücadele açisindan faydalidirlar. Bazen karisik parazittir. Sivrisinek ergin ve larvalarini yiyerek populasyonunun artmasina engel olurlar.

            Ör.: Anax imperator   iri yapili mavi

            SÜPER ORDO:  ORTHOPTEROIDEA

            4. ORDO - SALTATORIA

           ORTHOPTERA  (Düz kanatlilar)

           Hemimetabol böceklerin en eski ve ilkellerinden olup üst karboniferden beri bilinmektedir. Karasal böceklerdir.

           Çekirgelerin de içinde bulundugu, ziraat yönünden önemli takimlardan biridir. Büyük bir kismi bitki ile beslenir. Bu nedenle zararli olurlar. Fakat bazilari diger böcekleri yedigi için faydali sayilir. Agiz parçalari çigneyicidir. Iki çift iyi gelismis ve çok damarli kanatlari oldugu gibi hiç kanatsiz olanlar da vardir. Ön kanatlar parsömen gibi az çok kalinlasmis ve dar olup elitra adini alir. Arka kanatlar üst kanatlardan daha genis ve büyük olup yelpaze gibi katlanir. Dinlenme sirasinda, üst kanatlar katlanmaz. Agiz çigneyici tiptedir. 1. ve 2. çift bacaklar genel olarak birbirine benzer. Yalniz bazilarinda ön bacaklar kazmaya yarar (Dana burnu). Art bacaklarin bilhassa femur kismi iyi gelismistir. Siçramaya yarar (Çekirgelerde). Genel olarak disilerin abdomeni sonunda yumurta koyma borusu bulunur. Baskalasim hemimetabola seklindedir. Bu takima bagli böceklerin çogunda ses çikarma ve alma organi bulunur. Bütün dünyaya yayilmislardir. Iklim ve sartlarin düzgün gittigi senelerde sira halinde göç ederler (Her türlü bitki ve hayvan maddesi yerler).

Önemli familyalari:

           SUBORDO:  CAELIFERA  (Kisa  antenliler)

            Fam. Acrididae (Kisa antenli çekirgeler): Genellikle boz renkli, kisa antenli, tarsuslari 3'er segmentli çekirgelerin meydana getirdigi bir familyadir.  Yumurta koyma borusu ovipoziitor kisadir. Ses alma organi l. abdomen segmentinin yanlarinda bulunur.

            Dociostarurus maroccanus (Fas çekirgesi); Polifag bir türdür. Tahil, pamuk sebze, yonca, patates, sogan,ve baklagil'de zararlidir.

            Calliptamus italicus (Italyan çekirgesi); Tahil, pamuk, çayir, sebze ve seker pancarinda zararlidir.

            Schistocerca gregaria (Sudan çekirgesi);  Polifag. Bütün bitkilerde çiçek, yaprak hatta bitkinin tümünü yer.

Ilk ikisi memleketimizde yerli olarak bulundugu halde sonuncu bazi yillar Güneydogu illerimize gelir.

            SUBORDO :  ENSIFERA (Uzun  antenliler)

            Fam. Tettigoniidae (Yesil çekirgeler) 4000' den fazla türü vardir. Antenleri uzun, tarsuslari 4 segmentli, yumurta koyma borulari yandan yassilmis bir biçak sekilli,  yesil yada kahverengi çekirgelerin bulundugu bir familyadir. Ön bacaklarinin tibiasinda isitme organi bulunur. Kisi çogunlukla yumurta döneminde geçirirler.

            Playcleis intermedia; Bazi yillar çeltik ve ekine zararli olur.

Saga türleri diger böcekleri yer.

            Tettigonia viridissima; Meyve agaçlari, bitki sürgünleri ve taze yapraklari yer

            Ephippigena; Pronotum arkada eger gibi kubbelesmis.

            Fam. Gryllidae (Kara çekirgeler)  Kriketler, silindir seklinde vücutlu ve siyah renklidirler. Tettigonidelere benzerler ancak yumurta koyma borusu ince ve oldukça uzundur. Fakat yassi degil silindiriktir ve tarsuslar 3 segmentli, pronotum enine dikdörtgen seklinde genellikle toprak içerisinde yasarlar. Bu familya' nin türleri, erkeklerin ses çikarmalari ile taninir.

                        Gryllus campestris;  Bugdaygil, arpa, tütün, pancar, pamuk

                        Acheta desertus;  Sebze, seker pancari, asma, tütün

                        Occanthus pallucens; Bag, havuç, kenevir

            Fam. Gryllotalpidae- Kanatlari ufalmis iri vücutlu böceklerdir. Kisa antenli ve vücutlari çok tüylüdür. Ovipozitor belirsizdir.

            Gryllotalpa gryllotalpa (Dana burnu); Toprak altinda yasar. Ön bacaklari tipik kazicidir. Toprak altinda kazdigi tünellerde bitki köklerine, çim ve fidanlara keserek ve yumru oyarak zarar verir. Bitki kökleri ve böceklerle beslenir.

            SÜPER  ORDO:  BLATTOIDEA

            5.ORDO: BLATTARIAE

            Bugünkü hamam böceklerinin karakterlerini gösteren üstkarbondan beri gelmektedir. Fosiller 28 familya, 35000 türü vardir.

            Fam - Blattidae  (Hamamböcekleri)

            Yassi ve oval böceklerdir. Kalkan seklinde olan pronotumdan kolay taninirlar. Bas kismen veya tamamen pronotum altinda kalir. Antenler uzun ve kil seklindedir. Facet gözler iyi gelismistir. 3 çift bacak birbirine benzer. Sicak ve nemli yerlerde yasarlar. Ziraat yönünden önemsizdir. Dünyaya yayilmis olup çok fazla türü vardir. Daha ziyade tropik bölgelerde yasarlar. Yassi olduklarindan gündüz binalarin gizli yerlerinde bulunurlar. Tuberkuloz, kolera, dizanteri, koli, tifo gibi hastaliklarin etkenlerini tasirlar.

            Blatta orientalis (Doğu hamamböceği):  Erkek disiden küçük olur. Disilerde kanat küçük pul seklindedir. Erkegin kanadi daha iyi gelismistir. Renkleri siyaha yakin esmerdir. Disileri yumurtalarini kapsül içersinde açilincaya kadar birlikte tasir.

            Periplaneta americana; Daha büyüktür. Erkek ve diside kanat iyi gelismistir. Renkleri kirmizimtrak kahverengidir.

            Blatella germanica;  Boylari küçük, saman rengindedirler.

            Polyhaga aegyptiara; Güneye gittikçe fazlalasir. Eski evlerde çok görülür. Erkekler kanatli disiler kanatsiz ve erkekden daha yuvarlaktir.

           

 

6.ORDO: MANTODEA

            Dis görünüsleri farkli olsada hamamböceklerine en yakin grup olup kolay taninabilecek karakterlere sahip türler. 8 kadar familya 2000 kadar tür içerirler. En karakteristik familya Mantidae' dir. Basin üçgen seklinde, pronotumun çok uzun bir boyun biçiminde olmasi ön bacaklarin yakalayici tipte gelismis olmasi bu familyanin tipik karakteridir. Baslari serbest olarak her tarafa döndürülebilir (Antenlerin ince kil seklindedir fakat erkeklerde farkli sekillerde görülür). Gözler çok iyi gelismistir. Basin büyük bir kismini kaplar. Bazilarinda gözler konik bir sekil almistir. Orta ve arka bacaklar normal yürüyücü, ön bacaklarda koksa çok uzamis femur ve tibia kuvvetli dikenler tasiyor. Yakalayici tipte dikenli tarsuslar 5 segmentlidir. Genel olarak kanatlidir, ön kanat derimsi ancak kanat bazilarinda küçülmüs veya körelmiste olabilir. Bazi erkeklerde kanat çok iyi gelistigi halde disilerin ki küçük kalmistir. Hepsi karnivordur. Diger böcekleri yer. Kanibalizim de görülür. Kopulasyondan sonra disi erkegi yer.

            Fam-Mantidae (Peygamber develeri)

            1800' den fazla türü vardir. Genellikle tropik bölgelerde genis yayilim gösterirler. Sicak memleketlerde tür yogunlugu daha fazladir. Güney Amerika' daki bazi türler küçük kus ve kertenkelelere saldirir.

            Mantis religiosa; Ülkemizde bulunur.

            7.ORDO : PHASMIDA

            Fam-Phasmidae (Degnek çekirgeleri)

            Oldukça büyük kanatli veya genellikle kanatsiz böceklerdir. Vücut ve bacaklar (genel olarak) uzamis ve degnek gibi silindirik bir form almistir. Ancak bazilari yaprak gibi yassilasmis da olabilir. Genel olarak prothorax kisa meso ve metathorax daha uzundur. Bacaklar birbirine benzer. Tarsuslari genellikle 5 segmenlidir. Kanatli ve kanatsiz olabilir; kanatlilarda ön kanatlar elytra tarzinda ve genel olarak küçülmüstür. Alt kanatlar, daha genis normal kanat seklindedir. Grubun çogu tropiklerde yasar. Hepsi herbivordur. Mimikriye örnek gösterilir. Hareketleri çok yavastir. Kolayca fark edilmezler. Diger hiç bir böcekte olmayan bir özellige sahiptirler. Bu böceklerde kopan bacaklar kismen veya tamamen yenilenebilir (rejenerasyon).

            8. ORDO : DERMAPTERA  (Kulaga Kaçanlar)

            Kisa kanatlari ve abdomen sonunda bir çift kitinlesmis eklemsiz kiskaçlari (modifiye olmus sersi) ile kolayca taninan dermaptera türleri, parlak sari-kahverenglidir. Disilerin cercileri, erkeklerinki gibi kivrik olmayip düzdür. Agiz parçalari çigneyici tiptedir. Çok küçük olan ön kanatlar kisa derimsi yapida damarsiz, arka kanatlar ise zarimsi radyal damarli, dinlenme sirasinda yelpaze gibi ön kanatlar altinda katlanir. Tarsuslari 3' er segmentlidir. Geceleri faaldirler. Nadiren bitkilere zarar verirler. Sonbaharda çiftlesirler. Disiler 2-3 gün süre ile 20-80 yumurta birakirlar. Disiler yumurtalari ve sonra da yavrularini korur. Larva ergine benzer. Serbest yasayan veya parazit gruplari vardir.

            Forficula auricularia ;  Kanatsiz, göz küçülmüs

            Arexinia spp ;  Yarasa ve bazi memelilerde ektoparazit.        

            Hemimerus Spp ; Kanatsiz. Cerci uzun ve düz. Bazi kemiricilerde (Siçan) ektoparazit.

            9. ORDO : ISOPTERA (Termitler)

            1700'den fazla, sosyal yasayan böcek türünü ihtiva eden önemli bir takimdir. Karincalarla hiç ilgileri olmadigi halde bunlara yanlis olarak beyaz karinca denmistir. Karincalarda thorax-abdomen ince baglanir. Termitler de genis olarak baglanir. Anten termitlerde filiform, moniliform tiptedir. Çogunluk tropik bölgelerde yasamakla beraber sicak bölgelerde de yayilmislardir. Termitler açik renkli ince yumusak derili böceklerdir. Düzenli  bir cemiyet  halinde 1000'lercesi bir arada yasar. Bir termitaria'da genel olarak çogalma kabiliyetinde olan bir çift erkek ve disi bulunur (Kral ve kraliçe).  Bunlar steril olan diger fertler tarafindan devamli beslenir. Sterillerin bir kismi asker bir kismi isçidir. Kanatli bireylerin, iki çift kanadi birbirine benzer. Zar gibi ve az sayida damarlidir. Fakat kanatlarda damar gibi kirisikliklar vardir. Agiz parçalari çigneyicidir. (Tarsuslari 4'er veya 5'er segmentlidir). Termitler ya toprak altinda veya üstünde odunlar içerisinde yasarlar. Hangi sekilde olursa olsun, bir termit kolonisinin birçok galerilerden meydana geldigi görülür. Bazi türler birkaç metre yükseklikte yuvalar yapar. 5 familyasi vardir. Avrupa da ve memleketimizde taninmis olan tür Leucotermes lucifugus ' dur. Çesitli agaç ve köklerine zaralidir.

           

            10. ORDO :  PHYTOROPTERA

Subordo: Mallophaga (Kil ve Deri Bitleri)

            Bunlar yassi vücutlu  kanatsiz ufak böceklerdir. Kus ve memeli hayvanlarda dis asalak olarak yasarlar. Agiz parçalari çigneyici olup tüy, kil, deri vs. ile beslenirler. Gözler ufalmis nokta gözler yok olmustur. Antenler kisadir. Bas thorakstan büyüktür. Yavrular ergine benzer. Bütün evreler, konukçu hayvanin üzerinde geçirilir. Insanlara asalak olan türleri yoktur. Kuslar ve bazi memelilerde dis asalak olarak yasarlar.

            Subordo: Anoplura (Bitler)

            Kan emen, 2,5 mm boyunda, ufak ve yumusak yassi, kirlisari vücutlu, kanatsiz böceklerdir. Segmentleri kaynasmis olup memeli hayvan ve insanlara asalaktir. Gözleri ufalmis ya da yok olmustur. Antenleri 3-5 segmentlidir. Agiz parçalari emicidir. Tarsuslari bir segmentlidir. Tek bir büyük çengel tasir. Basin thoraxtan dar olusu, emici agiz ve tarsus segmenti bakimindan Mallophaga' dan ayrilir.

            Fam.: Pediculidae

            Pediculus humanus corparis ; Insan vücudunda yasar.

            Fam.: Phthiriidae

            Phthirus pubis  : İnsanda kasık, anüs biti.

            11. ORDO :  THYSANOPTERA (Kirpik kanatlilar)

            Boylari 2-3 mm. oraninda, vücutlari silindir seklinde, ince yapili küçük böceklerdir. Anten genellikle kisa olup 6-9 segmenten yapilmistir. Petek gözler ve genellikle de nokta gözler iyi gelismistir. Agiz parçalari emici tipte ve 3 igneli asimetriktir.  Bu kisimda üst dudak ile birinci ve ikinci maksiller birleserek bir emme borusu meydana getirmislerdir. Sol mandible (Sag mandible körelmis) ile maxillalarin lacinia kisimlari styletleri meydana getirir (Görüldügü gibi yapi asimetriktir). Her iki kanat çifti de esit yapili, dar, az damarli ve kenarlari saçak gibi uzun tüylerle kapli olur. Bazilari kanatsizdir. Bacaklarda tarsus segmentlerinin sayisi l veya 2 olup gene l veya 2 tirnaga sahiptir. Pretarsus kabarcigi (arolium) iricedir ve bu nedenlede bu takima "kabarcik ayaklilar" adinin verildigide olmaktadir. Ovipozitörlü ve ovipozitörsüz olanları vardır. Var ise sekli siniflandirma yönünden önemlidir. Ovipozitorlu olan tripsler yumurtalarini bitki dokusu içine koyar. Baskalasim Neometabola seklindedir. Iki cinsiyet görünüste birbirine benzerse de erkek daha ufaktir. Fakat bir çok türde erkek bulunmaz ve çogalma partenogenetik yol ile olur. Yilda birden fazla döl verirler.

            Büyük çogunlukla bitkisel besin alirlar. Çiçek, yaprak, tomurcuk üzerinde beslenir ve bitki dokularini tahrip ederler. Birkaç tür mantar sporlari ile beslenir. Ufak bir kismida diger Arthopodlari avlar. Pek az tür insanlari sokar. Bazi türler bitki hastaliklari naklinde vektör olarak önemlidir. Kültür bitkilerinde ekonomik öneme sahipdirler. 2 alt ordoya ayrilirlar; Trebrantia (Ovipozitorlüler) ve Tubulifera (Ovipozitörsüzler)

            Subordo: Terebrantia (Bitki zararlilari)

            Fam.: Thripidae

             Yumurtlama borusu asagiya dogru kivriktir. Kanatlar dar, uçlari sivridir. Bitkilerde önemli zararlara neden olurlar.

            Thrips tabaci  L. (Tütün tripsi); Tütünde akdamar hastaligini yapar ayni zamanda sebze vs. zarar yapar.

            Heliothrips haemorrhoidalis  Bocuhe; Sebze, bag, turunçgil çiçeklerinde özellikle seralarda zararlidir.

            Limonthrips cerealium Hall.; Ekin zararlisidir. Büyük pop. halinde bulunur. Insani sokabilir.

            Subordo : Tubulifera ( Ovipozitor yoktur)

            Fam.: Phloeothripidae

             Renkleri genellikle koyudur; kanatlari açik renkli veya beneklidir.

            Haplotrhrips tritici. Bugdayda

            Liothrips oleae  Zeytinde.

            12. ORDO : HETEROPTERA (HEMIPTERA)

            Bu grupta üst kanatlar yapi olarak diger bütün böcek takimlarindan farklilik gösterir. Bu kanadin dip yarisi kitinlesmis derimsi bir durum almis; buna karsi; uç kisim zar seklinde kalmistir. Alt kanatlar da zar seklindedir. Dinlenme halinde kanatlar abdomen üzerinde yatik durur. Agiz sokucu emici tiptedir. Basin ön tarafindan çikar. Agiz içersinde 4 stilet (igne)  bulunur. Ignelerin 2' si mandible 2' si maxillerdir. Labiumun meydana getirdigi 3-4 segmentli hortum bas ve toraksin ventralinde yer alir. Antenler uzun 4-5 segmentlidir ve bazen 3. çift bacaklarin dibine kadar devam eder. Pronotum ve scutellum genellikle genistir. Taninan türleri 30.000 kadar olup ziraat yönünden önemlidir. Çogu karada az bir kismi suda yasar. Pek çogu bitkilerin öz suyunu emmek sureti ile büyük zararlara neden olurlar. Bazi türler ise diger böcekleri avliyarak geçinir. Insan ve diger memelilerden kan emenler de vardir.

Bazi sistematikçiler Hemiptera ile Homoptera'yi 2 alt takim olarak Rhyncata takimi (hatta hemiptera takimi) altinda toplarlar. Fakat bu iki takim arasinda özellikle iki bakimdan farklilik vardir (1) Homoptera'larin her iki çift kanadi benzer yapida (zar gibi) dir; veya üst kanat tamamen derimsidir; (2) Hemipteralarda hortum basin alin kisminda, yani önünden çikmis oldugu halde, Homopteralarda basin thoraksa yakin kismindan çikmistir.

            Fam.: Pentatomidae

             Pentatomidler, ekonomik önemi olan bir grup familyadir. Vücut kalkan seklinde yassi ve ovaldir. Scutellum genis ve üçgen biçimdedir. Anten 5 segmentlidir. Piskoku ve salgi bezleri bulunur. Genellikle fitofagdirlar. Bitki özsuyu ile beslenirlerse de avcilikla geçinen predatörlerde vardir.

            Aelia rostrata (Kimil); 2 türde ziraat yönünden ekinleri sokup emerek önemli zararlara sebep olur.

            Fam.: Scutelleridae

            Pentatomide çok benzerler, anten yine 5 segmentlidir. Kanatlar ancak scutellum ucunda görülür. Fitofagtirlar ve çok önemli bir ekin zararlisidir.

            Eurygaster integriceps  (Süne); Yurdumuzun en önemli ekin zararlilaridir.

            Fam.: Miridae

            Bu takimin en genis familyasidir. Bitki özsuyu ile beslenerek genellikle fizyolojik etki ve çikardiklari toxik madde ile bitkinin ölümüne neden olurlar. Anten ve gaga 4 segmentli, vücut yumusak, bas küçük ve ocel gözler yoktur. Hemielitradan korium kisminda üçgen sekilli "Cuneus" özelligidir. Membran kisminda iki kapali hücre vardir. Anten ve rostrum (zeytin bag ve sebzelerde) 4 segmentlidir.

Lygus pratensis turunçgillerde sebzelerde zararlidir.

            Fam.: Lygaeidae

             Vücutlari uzunca ve serttir. Nokta gözleri vardir. Fitofagdirlar. Miridae'lere benzerler fakat daha sert vücutlu ve uzundurlar. Ocelli vardir. Anten ve rostrum Miridae' de ki  gibi 4 segmentlidir. Hemielytranin zar kisminda 4 tane basit damarin olusuyla taninirlar. Bitki üzerinde bilhassa hububatta önemli zararlara sebep olurlar.

            Oxycarenus pallens Pamuklarda;

            Geocoris,  Biyolojik mücadelede,

            Fam.: Coreidae         

             Bacaklari yassi ve bazen yaprak gibi yassilmis olan birçok tür ihtiva eder. Büyükçe böceklerdir. Hemielitra membraninda çok sayida damar bulunur. Bir kisim fitofag olup bitkilerde önemli zararlar yaptiklari gibi predatör olanlari da vardir.

            Coreus variagatus  ; Pancar,

            Gonaerus  juniperi  ; Çam zararlasidir.

            Fam.: Cimicidae (Tahta kurulari)

            Vücut oval ve yassidir. Kanatlar bulunmaz. Yalniz mezanotum üzerinde 2 tane yuvarlak hemielytron bulunur. Hortum kullanilmadigi zamanlarda girtlaktaki bir olugun içinde durur. Kuslar ve memeli hayvanlarda kan emen parazitlerdir.

            Cimex lectularius  (Yatak tahta kurusu); Uzunlugu 4-5 mm, genisligi 3 mm kadardir. Gündüzleri esyalarin araliklarinda saklanir, geceleri insanlardan bulamayinca, fare, tavsan, kustan kan emer. Senelerce hiç gida almadan yasayabilir. Kan emer, bir yil kan emmeden yasar. Günlük l-l0 yumurta (1 mm. parlak incimsi) birakirlar ve birkaç aydan l yila kadar yasarlar; ömür boyu yumurtlarlar. Hastalik etkeni tasimaz. Sindirim sistemi uygun degil; Sicak mevsimlerde l mm. uzunlugunda beyaz renkli 150-200 adet yumurta birakir. Bir hafta içinde yumurtadan çikan larvalar 5 deri degisiminden sonra ergin hale geçerler.

            C. hemipterus ;  Insan yatak tahta kurusundan daha koyu renkli sicak ve rutubetli bölgelerde bulunur. Kola-azar hastaliginin tasiyicisidir.

            C. columbarius  (Kus tahta kurusu); Tavuk ve güvercin kümeslerinde yasarlar.

            Fam.: Reduviidae

            Orta büyüklükte veya büyük türlerdir. Bas dar ve uzun olup arka kismi bir boyun gibi daralmistir. Rostrum 3 segmentli, prosternumdaki bir oluk içine oturur. Ön abdomen genis olup kanatlarin yanindan kenar kisimlari arkada görülür. Bir Trypanasoma vektörü olup genellikle Predatördür.

            Triatoma  cinsi insani sokar, chaga hastaliginin vektörüdür.

            Redivius personatus  ; Tahta kurusu yer, birçok tür insani da isirir.

            Fam.: Gerridae

             Vücut ince uzun ve çok tüylüdür. Basin genisligi hemen hemen thoraks kadardir. Orta ve arka bacaklar çok uzamistir. Sularin yüzeyinde dolasir ve böcek avlarlar.

            Fam.: Nepidae

            Bas thoraksa gömülür, ön ekstremiteler yakalama bacaklari seklinde, arka bacaklarda yüzme killari bulunur. Abdomenin arka kisminda uzun bir boru bulunur.

            Fam.: Notonectidae

             Vücudun üst tarafi kubbeli, alti düzdür. Sirt üstü yüzerler. Arka bacaklar ve karin tüylüdür. Kan emicidir.

            Fam.: Tingidae

             Bu böcekler vücut üzerinin (Bas, kanatlar, thoraxin lateral uzantilari) dantel gibi oymali olmasi ile taninir. Nimflerin üzeri dikenlidir. 3-5 mm. boyunda küçültürler. Bitkilerin yapraklari üzerinde beslenirler ve ilk önce sararmalar ve daha sonra tamamiyle kahverengi olarak kurumalara yol açarlar.

            Stephanitis pyri   (Armut kaplani); meyve agaçlarinin zararlisidir.

Yaprak döken meyve agaçlari, tas ve yumusak çekirdekli: kestane, ceviz süs bitkileri.

            13. ORDO : HOMOPTERA (Benzer Kanatlilar)

            Kanatli veya kanatsiz olurlar. Kanatliysalar ya 2 çift kanat birbirine benzer sekilde  zar gibidir veya ön kanatlar tümüyle kalinlasarak parsömen görünümü almistir. Dinlenme halinde kanatlar vücut üzerinde çati gibi tutulur. Kanatsiz gruplarda bazan her iki cinsiyet de kanatsiz oldugu gibi, kabuklu bit Coccidae türlerinin erkeklerinde (bazi türlerde erkek yoktur) sadece birinci çift kanat bulunur. Anten  ya kisa kil gibi veya uzunca ve iplik gibi olup birinci tipte yani kisa kil gibi anteni olanlarin tarsus segmenti sayisi 3, ikinci gruptakilerde ise l-2 dir. Agiz parçalari sokucu-emici tipte 4 igneli; ikisi mandible, ikisi maxilladir. Rostrum basin ventral gerisinden çikar. Bazen ön bacaklar arasindan çikar gibi görülür.

           

 

1. SUBORDO : AUCHONORRHYNCHA (Anten kisa kil gibi, tarsi 3 seg.)

            l- Fam.: Cicadidae (Agustos böcekleri)

            Vücut iri, Homoptera içinde en büyük böcekler olup, bas kisa ve alin siskindir. Uzun olan ön kanatlar abdomeni fazlasiyla asar. Erkeklerinde l. abdomen segmentinin ventral yanlarinda ses çikarma organlari vardir.  Abdomen sona dogru incelerek sivri bir sekilde sonlanir. Nimfler, kürek seklindedir. Ön bacaklari ile topragi kazarak yere gömülür. Ve orada kökleri emerek büyürler. Bunlar metamorfozdan hemen önce topraktan ayrilip agaçlara çikar ve ergin hale geçerler. Taze filizleri emerek beslenirler. Cicadalarda hayat süresi çok uzundur. 13-14 yil nimfler bitki köklerinde, zarar yapar. Erginler ise ince dal ve dalciklara yumurta koyarak bitkiyi tahrip eder.

            Cicada orni  ;  Erkekleri yaz aylarinda devamli olarak ses çikarirlar ve bazi agaçlara zarar verir.

            Chloropsalta viridissima ;  Baglarin zararlisidir.

            2- Fam.:  Cercopidae (Tükrük böcekleri)

            Ufak yapili böceklerdir. Arka ekstremiteleri siçrama bacagi tipindedir. Bazilarinin larvalari köpügümsü bir madde içerisine saklanmistir. Cicadellidae'lerden arka tibiadaki diken durumu ile ayrilir.

            3- Fam.: Cicadellidae

             Bu fam üyeleri arka tibialarinda l veya birkaç sira ufak diken dizisinin bulunusu ile diger benzer familyalardan ayrilir. Genis bir familyadir (Formlari ve renkleri çok farkli olabilir. Boylari 2-3 mm den l5 mm ye kadar degisir).

            Hemen her çesit bitki üzerinde bulunur ve yapraklarla beslenir. Her türün beslendigi belirli bir veya birkaç türü vardir:

            l- Bitkilerin özsuyunu emerek ve emme sirasinda phloem ve ksylem borulari mekanik olarak tikayarak bitkinin normal fizyolojisini aksatirlar ve klorofili tahrip ederler.

            2- Önemli miktarda bitki özsuyu aldiklarinda yapraklardaki klorofili tahrip ederler.

            3- Yumurtalarini bitki dokusu içine biraktiklarindan yesil sürgünleri tahrip ederler.

            4- Birçok Cicadellid türü bitki hastaliklarina sebep olan organizmalarin vektörüdür. Şeker pancarlarindaki tepe kivrikligi Crulifer tanellus, Empoasca fabae  baklagillerde yaprak bükülmesi ve Aster yellow ise Macrosteles  spp.  tarafindan nakledilir.

            Eutetix tenella ; Şeker pancarlarinda hasar yapan vüruslarin tasiyicisidir.

            Idiocerinus stali ; Antep fistiklarinda zarar yapar.

            Empoasca  spp.; Çesitli bitkilere zarar verir ve hemen her yerde bulunur.

            2.SUBORDO : STERNORRHYNCHA (Anten uzun ip gibi. tarsi l-2 segm.)

            1- Fam.: Psyllidae (Yaprak pireleri)

            2,5 mm. boyunda, küçük Cicadalara benzerler. Afitlere de benzerlerse de siçrayici bacak ve uzun antenleri ile ayrilirlar. Böbrek seklinde, antenler uzun hortum kisadir. Arka bacaklar siçrayici tipte gelismistir. Türlerin çogunda larvalar beyaz mumumsu bir madde salgilar ve bu da pamuklu bit gibi görülmelerine sebep olur. Yumurtalari konukçuya kisa bir sap ile baglanmistir. Bu türlerin konukçulari belirlidir ve karaballik (Fumajin) hastaligina yol açarlar. Yillik döl sayilari genellikle birden fazladir. Ayrica bitkilerde virus hastaligi tasiyicisidir.

            Avrupada zararlidir.

            Psylla mali  ; (Döl sayisi 1) Elma agaçlarinda zarar yapar.

            Psylla  pyricola ; Armut agaçlarinda zarar yapar.

            Euphyllura olivina ; Zeytin agaçlarinda zarar yapar. Bazi türler virus hastaliklarinin vektörü olarak bilinir.

            2- Fam.: Aleyrodidae (Beyaz sinekler)

            2-3 mm. boyunda ve erginleri ilk bakista küçük kelebekleri andiran böceklerdir. Her iki cinsin erginleri kanatli, arka kanat ön kanat kadar, büyük ve kanatlarin üzeri beyaz pudramsi bir toz ile kaplidir. Baskalasim diger Homoptera' lardan farklidir. Nimf ilk devrede hareketli; sonraki devrelerde ise hareketsizdir ve kabuklu bitleri andirir. Tropik ve subtropiklerde zararlidir. Ençok turunçgiller ve ser bitkilerinde zarar yaparlar.

            Aleyrodes spp . ;  Agaçlarda, pamuk, tütün, süs bitkileri, sebzede zararli.

            Bemisia tabaci ; Pamukta zarar yapar.

           

3- Fam.: Aphididae

            Yaprak bitleri sisman yumusak vücutlu, ince derili ve boylari l-5 mm arasinda degisen küçük böceklerdir. Bitkiler genellikle özsuyu ile beslenerek çok önemli zararlar verirler. Abdomenlerinin gerisinde 5 ve 6. abdomen segmentinden bir çift olarak çikan tüp seklindeki Cornicle ile taninirlar. Buradan mumlu madde ve ayrica anüsten "honeydew" denen artik madde ve seker ihtiva eden madde salgilarlar. Ayni toplulukda, hem kanatli hem kanatsiz formlara rastlanir. Ön kanatlar arka kanatlara göre daha büyük olup kanatlarda damarlanma azdir.

            Yaprak biti türlerinde hayat devresi türlere göre oldukça degisiktir. Yilda pastrogenetik birçok döl verirler. Genellikle kisi yumurta döneminde geçirir, ilkbaharda ve yaz boyunca döllemsiz olarak, sonbaharda ise döllemli olarak çogalirlar. Parazitoit ve predatörlerinin bulunmadigi ve populasyonunun yüksek oldugu yillarda çok zararli olurlar.

            Aphis rosae (Gül biti);  3 mm. kadar güllerde çiçek saplariyla taze dallarda.

            Myzus persicae ; Sert çekirdekliler özellikle seftali bahçelerinde ve çiçeklerde zararli, virus vektörü.

            4- Fam.: Phylloxeridae

            Afitlere çok benzerler ancak cornicle, mum borucuklari yoktur ve kanatlarda damarlanmanin daha az olusudur.

            Phylloxera vitifoliae  (Bag flokserasi); Çok yaygin ve ekonomik önemi olan bir zararlidir. Asma kök ve yapraklarinda beslenir, galler meydana getirir.

            5- Üstfam.: Coccoidea (Kosniller)

            Çok genis bir grup olup çok küçük ve büyük ölçüde özellesmis türler içerir. Kosnil denilen bu grupta, erkek ve disiler birbirinden çok farklidir. Erkekler, disilerden küçük ve yalniz ön kanatlari vardir. Disiler kaba yapili gözsüz ve kanatsiz olup çogunlukla bacaksizdir. Ergin halde sirt taraftan salgi maddelerinden meydana gelen bir kabuk seklinde bir mum tabakasi ile örtülüdür. Erkeklerde agiz parçalari dumura ugramistir ve beslenmezler. Abdomen bir çift uzun style sekilli uzanti ile sonlanir.

            Bu böcekler bitkilerin özsuyunu emerek zayiflamasina, sekil bozukluklarina ve kurumasina neden olurlar. Ayrica fumajine'de yol açarlar. Sicak ve nemli yerleri severler.  Döl sayilari çoktur.

            Fam.: Diaspididae  (Virgül Kosnilleri)

            Kosnillerin en genis familyasi olup türlerin bazilarinin dis görünüsü virgüle benzer. Böceklerin üzerinde vücuttan kolayca kaldirilabilen bir kabuk bulunur. Disi böcegin abdomeninin son kismi (Pygidium) ve salgi bezleri teshiste kullanilir. Disilerde gözler,  bacaklar ve antenler yoktur. Erkeklerde kanatlar ve bacaklar gelismistir. Populasyon yogun oldugunda öz suyunu emerek konukçuyu öldürebilir.

            Diaspis pentagona  (dut kosnili)

            Aonidiella aurantii  (Turunçgil kirmizi kosnili)

            Parlatoria oleae  (Zeytin kosnili)

            Quadraspidiotus perniciosus  (San Jose kabuklu biti);  Sert ve yumusak çekirdekli turunçgillere, orman agaçlarina, fundaliklara zarar verir.

            Fam.: Coccidae

            Ayrica kabuklari olmayan çok sert bir dis deri gelistirmislerdir.  Antenleri ufalmis yada yok olmustur. Bazilarinda bacak vardir. Fumajine neden olurlar.

            Saissetia oleae  (Zeytin kara kosnili) ; Citruslarda

             Ceroplastes rusci  (Incir kosnili)

            Fam.: Pseudococcidae

            Bu familya türlerinde kabuk veya kalinlasmis sirt derisi yoktur. Vücutlari üzerinde una benzer mumlu maddelerden meydana gelmis bir örtü vardir. Bu nedenle unlu bitler yada mumlu bitler adini alirlar. Vücut uzun, oval segmentleri belli ve bacaklar iyi gelismistir. Erginleri hareketlidir. Yumurtalari pamugumsu bir salgi içersinde bulunur. Erkekleri kanatlidir.

            Pseudococcus citri  (turuncgil unlu biti)

            Pseudococcus adonidum  (Sera unlu biti)

           

 

Fam.: Margarodidae

            Büyük ve yuvarlak vücutlari segmentlidir. Bir üst familya içersindeki en iri türler bu familyada bulunur. Bu familya türlerine Dev kosniller de denmektedir. (Toprak içerisinde yasiyanlari vardir).

            Ierya purchasi  (Torbali kosnil);Turunçgillerde

            Pulvinaria floccifera  (Çay kosnili)

            Margarodes tritici  (Bugday köklerinde bulunur)

            14. ORDO : NEUROPTERA  (Sinir Kanatlilar)

            Oldukça yumusak vücutlu böceklerdir. Basta; ip ve kil seklinde antenlerle orta büyüklükte petek gözler bulunur. Bazilarinda nokta gözler de vardir.  Agiz parçalari çigneyicidir. Prothoraks hareket edebilir. Kanatlar esit zar seklinde ve büyük olur. Kanatlarda çok sayida enine damar ve boyuna damar görülür. Ön kenarinda damarlanma bir merdiven sekli gösterir. Kanatlar dinlenmede vücut üzerinde bir çati gibi durur. Ön ve arka kanat, sekil ve damarlanma bakimindan birbirine benzer. Bazilarinin kanatlari, kelebeklerde oldugu gibi renklidir.

            Baskalasim Holometaboldur. Larvalari kampodeid'dir. Pupalar genellikle ipegimsi bir koza ile örtülüdür. Kozalar malpigi tüplerinden salinan ag maddeleri ile yapilir. Çogunluk türlerde, hem larva hem ergin predatördür. Art kanatlarin anal bölge biçimi, ocel gözün olup olmamasi prothoraxin boy durumu, ön bacaklarin raptorial (yakalayici) olup olmamasi, familya ayriminda kullanilir.

            Fam.: Chrysopidae

             Renkleri genellikle yesildir. Parlak bakir renkli gözleri dikkati çeker. Tutulduklarinda pis koku salarlar, yumurtalari ince ve uzun bir sap üzerinde bulunur. Erginde larvada çogunlukla afitler üzerinde predatördür.

            Crysope vulgaris ;  ll mm. Her 2 si de yaprak bitlerinin avcisidir.

            Fam. : Myrmeleonidae (Karinca aslanlari)

            Antenler uzunca tokmak seklindedir. Kanatlar uzun, dar ve çok damarli, abdomen uzun silindiriktir. Yumurtalarini kum veya yumusak toprak içine birakirlar. Larvalar karinca ve yaprak biti yakalamak üzere kumda huni gibi çukurlar açar ve bu tuzaklara düsen böceklerin vücut sivilarini emerler. Uzun, kuvvetli, orak gibi agiz parçalarina sahiptirler.

            Myrmeleon formicainis : Uzunlugu l8-30 mm. oldukça yaygin bir türdür.

            Fam.: Mantispidae

             Yapisi peygamber develerine Orthoptera = Mantidae benzeyen bu böceklerde baskalasim Hypermatabola seklindedir. Prothoraks fazla uzamis, antenler kisa ve ön ekstremiteler yakalama bacaklari (raptorial)  seklindedir. Ergin predatör, larva örümcek yumurta torbalari üzerinde parazitikdir.

            Mantispa pagana ; l3 mm. larvalari örümceklerin yumurta keselerine girerek yumurta ve yavrularini emerler.

            15 . ORDO : COLEOPTERA

            Coleopterler boylari 1 mm ile 13 cm. arasinda olan büyük renk ve sekil degisiklikleri gösteren büyük bir gruptur. Bilinen böcek türlerinin yüzde kirki (250.000 tür) bu takima baglidir. Üst kanatlari (elytra; tekil eltron) kalinlasmis derimsi ve ortada vücut üzerinde bir kat boyunca birlesir veya çok kalin kitinsel yapidadir. Alt kanatlar ise zar seklinde olup az damarli, uçusa yarar ve dinlenme sirasinda digerinin altinda katli olarak bulunur. Bazi türlerde alt kanatlar gelismemistir. Agiz parçalari çigneyicidir. Mandibleler iyi gelismis olup bazilarinda bas ayagi dogru uzayarak bir hortum meydana getirmis ve agiz hortumunun ucuna yerlesmistir. Baskalasim holometabol yada hypermetaboldur. Larva sekilleri degisik tiptedir. Döl sayilari yilda 4 döl ile birkaç yilda 1 döl arasinda degisir. Çogunlukla bitkiler üzerinde beslenirler. Bazilari predatör, bir kismi ise ölü hayvan üzerinde beslenir. Karada serbest vegetasyon üzerinde yasayanlar oldugu gibi; odun, yaprak ve meyve içinde galeriler açarak yasarlar da vardir. Bir kismi toprak altinda kökler içinde, bir kismida depolanmis gida maddeleri üzerinde bulunurlar.

            I- SUBORDO : ADEPHAGA

            Antenler iplik seklindedir. Arka koksalar geriye uzayarak 1. abdominal sterniti ikiye böler. Tarsus sayisi genellikle 5' dir.

            1- Fam.: Cicindellidae (Kum böcekleri)

            Bas boyun plagi kadar yada daha genistir. Antenler mandible kaidesi üzerinden ve önden çikar. Parlak metalik renkli ve desenlidirler. Günesli açik arazide ve kumluklarda bulunurlar. Mandibleler uzun orak biçimindedir. Bacaklar uzun ve incedir. Uçuslari süratlidir ve hizli kosarlar. Küçük hayvanlar ve diger böcekler üzerinde predatördürler. Boylari 1-2 cm. kadardir.

            2- Fam.: Carabidae

            Genis bir familyadir. Bas boyun plagindan dardir. Vücut koyu renkte ve üstten yassilmis durumdadir. Antenler, fronsun yan kenarlarinin altindan çikar. Yani gözler arasindan mandible kaidesine yakindir. Bacaklar uzun ve kalindir. Gündüzleri saklanir geceleri avlanmaya çikarlar. Predatördürler.

            Calosoma sycophanta ; Tirtillari yediginden faydalilir.           

            II- SUBORDO : POLYPHAGA

            Tarsus ve anten degisik sekildedir. Arka koksalar geriye dogru uzamis fakat hiçbir zaman 1. abdomen segmentini bölmemistir.

            3- Fam.: Staphylinidae

            Elytralar çok kisadir. Arka kanatlar, uçmadigi zamanlarda bunlarin altinda birkaç defa enine katlanir.  Mandibleler ince uzun ve keskindir. Predatör olduklari gibi bazi türler ölü hayvan üzerinden beslenirler. Abdomen uzundur. Genel olarak siyah veya koyu kahverenklidirler.

            4 - Fam.: Histeridae (Kaplumbaga böcekleri)

            Antenler dirseklidir. Gübrelerde, agaç kabuklari altinda, karinca yuvalarinda yasarlar. Genis oval ve parlak renkli Coleopterlerde elytranin uç kismi düz kesik olup, son 1-2 abdomen segmentini açikta birakir.

            Hister cadaverinus  ;   Gübre içinde veya lesler üzerinde.

            5- Fam - Silphidae (Les böcekleri)

            Iri yapili ve parlak renkli böceklerdir. Çogu yassi vücutludur. Abdomen 6 segmentli olur. Antenlerinin ucunda 2-5 parçali bir tokmak bulunur. Çok hareketlidirler. Tehlike aninda fena kokan bir sivi salgilar. Leslerle beslenirler. Yumurtalarini lesler üzerine birakirlar. Çikan larvalar lesi ortadan kaldirir. Birkaçi bitki yer.

            Silpha obscura ; Siyah 13-17 mm seker pancarina zarar verir.

            6- Fam.: Cantharidae (Yumusak böcek)

            Vücut ve elitra yumusak ve uzundur. Tarsus 4 segmentlidir. Pronotum basin üzerindedir; fakat bas  üstten ve önden görülebilir.

            7- Fam.: Lampyridae (Ates böcekleri)

            Cantharitlere benzerler. Vücudun yanlari düzdür. Elitralar yumusak ve abdomen üzerinde gevsek olarak durur. Abdomende ışık organlari vardir. Pek çogunda bas, gelismis pronotumun altinda gizlenmis durumdadir ve üstten bakildiginda görülmez. Gündüz çiçekler ve küçük bitkilerin üzerinde bulunurlar.

            Lampris nervosa ; Akdenizde.

            8 - Fam.: Dermestidae

            Çok zararli ve ekonomik önemi olan türler içerir. Oval veya silindir seklinde vücut üzeri kil veya pullarla örtülü küçük böceklerdir. Bas thoraksa gömülüdür. Anten kisa ve ucu topuzludur. Kürk, deri ve postlari kemirdiklerinden müze örnekleri ve depolanmis maddelere zarar verirler. Zarar, daha çok üzeri uzun tüylerle kapli larvalar tarafindan yapilir.

            Anthrenus museorum ;  Müze böcegi. Et ve peynir dahil depolanmis gidalarda.

            Trogoderma granarium ; Depolanmis hububat zararlisi

            9- Fam.: Bostrichidae (Kubbeli böcekler)

            Boylari 3-12 mm. silindir vücutlu böcekleridir. Bas asagi dogru meyilli, pronotum altina gizlenmis durumda ve üsten bakildiginda zor görülür.

            Rhizopertha dominiea  ;  Canli agaçlarda oyarak zararli.

            Odunlu maddeleri kemirerek toz haline getirirler. Hububatlarla da beslenirler.

            10- Fam.: Anobiidae (Tosvuran böcekleri)

            Silindir seklinde 2,5 - 6.5 mm. boyunda böceklerdir. Bas pronotum altinda bulunur. Antenler testere disli ve topuzlu yapidadir. Odun veya agaç kabuklari içinde yasarlar. Alinlarini oduna vurarak ses çikarirlar. Tehlikeli hallerde ölü sekli alirlar. Bazi türleri ilaç ve tahil enfekte eder. Larvalari da odun içinde yasar ve genellikle möbleleri bozarlar.

            Anobium striotum (Saat böceği); Evlerde tahta kisimlarin veya esyalarin içinde saat sesine benzeyen sesler çikarir. 3-4 mm.

            Lasioderma serricorne  (Sigara böcegi); Depolanmis tütünlerde, müze ve böcek kolleksiyonun da zararli    .

            11- Fam.: Elateridae (Tel kurtlari)

            Vücut ince uzun 12-30 mm. yassi olup genellikle paralel kanatlidir. Antenler testereli olur. Prothorax  ve mezothorax  segmentleri hareket edebilecek sekilde birbirine eklemlidir. Pronotumun arka köseleri geriye dogru sivri bir diken seklindedir. Larvalar silindirik sekilleri, sert vücutlari ile ince tele benzediklerinden bu familya' ya "tel kurtlari" adi verilir. Ergin fitotag, çiçeklerde yapraklarda bulunur. Kahverengi ya da siyah böceklerdir. Çesitli bitkilerin toprak alti kisimlarina zarar verirler. Ancak diger böcekleri avliyanlar da vardir.

            Melonotus rufipes ;  Çürümüs odunlarin içinde.

            Agriotes lineatus ; Larvalari sebze ve ekinlere zarar verir.

            12- Fam.: Buprestidae (Süslü böcekler)

            Metalik mavi, yesil, kirmizi renkte veya siyah güzel renkli madeni piriltili böceklerdir. Parlaklik özellikle thoraksin  ventrali ile abdomenin dorsalinde göze çarpar. Vücutlari çok sert olup, pronotum iri, elitra çok sert kenarlari  paralel olup geriye dogru sivridir. Larvanin basi ve vücudu yassi, vücut önü genis (galeri kesiti oval) .

            Larvalari agaçlarda, bazi türler yaprak altlarinda kemirme yoluyla galeriler açarlar. Galerilerin kesiti ovaldir.

            13- Fam .:  Coccinellidae (Gelin böcekleri)

            Ufak 3-10 mm boyda yarimküre seklinde ve parlak renkli böceklerdir. Antenler 11 segmentli olup topuz seklinde sonlanir. Ergin ve larva her ikisi de predatördür. Larvalari dikenlidir. Yaprak bitleri ve kabuklu bitkilerin avcisidir. Bitki zararlisi olanlar da vardir. Grup halinde ergin dönemde kislarlar.

            Rodolia cardinalis  - Avci.

            14- Fam.: Tenebrionidae (Esmer böcekler)

            Koyu renkli böcekler olup karanlik yerlerde agaç kabuklari altinda yasarlar. Basin yan kenarlari çikinti yaparak antenlerin diplerini örter. Anten 11 segmentli ve gözler genellikle hilal seklindedir. Bazi türler depolanmis gida maddelerinde zararlidir.

            Tenebrio melitor  (Un böcegi); Ev, degirmen.

            15- Fam.: Cerambycidae (Teke böcekleri)

            Büyük ve bazilari güzel renkli böceklerdir. Fitofagdirlar. Antenleri vücudun  yarisindan bazen de tümünden uzun olur. Yaprak  ve yumusak agaç kabuklarini yerler. Larvalar agaç gövdelerinde daire kesitli galeriler açarak agaçlarin kurumasina sebep olur. Galeriler yuvarlak kesitli (Buprestid'lerinki oval kesitliyken ve larva basi genislemis ve yassilmis) larva yuvarlak basli uzun, silindirik beyazimsi ve bacaksiz. Larva gelismesi 2-3 yil sürer.

            Cerambyx dux  - Talas kurdu (Meyva agaçlari)

            Obora linearis  - Findik agaçlarinda

            16- Fam.: Chrysomelidae (Yaprak Böcekleri)

            Takimin en zengin familyasidir. Vücutlari tiknaz ve kubbelidir. Antenler kisa olup vücut boyunun yarisini geçmez. Nadiren vücut yari boyunu asar. Cerambicid'lerden farkli olarak çogu madeni renkli olur. Yapraklar üzerinde yasar ve onlarla beslenirler. Larvalar ise yaprak üzerinde, doku içersinde kökte veya gövdede galeriler açarak beslenirler.

            Agelastica alni ; Findikta

            Leptinotarsa decemlineata ; Patates ve patlicanlarda

            17- Fam.: Bruchidae (Tohum böcekleri)

            5 mm, ufak böceklerdir. Elitra abdomen ucunu kapatmaz. Elitra ve vücut genellikle pullarla örtülüdür. Vücudun ön kismi arkasindan daha dardir. Hortum uzantisi vardir. Larvalar beyazimsi sari ve kivrik durumdadir. Bacak gelismemistir. Bunlar baklagillerde yetisir, ve zararli olur. Erginleride ayni bitki üzerinde çiçek tozlarini yer.

            Bruchus pisorum  bezelyede

            18- Fam.: Scarabaeidae (Manaslar)

            Büyük ve genellikle konvex böceklerdir. Antenler yelpaze gibi 8-10 segmentli büyük ve güzel böceklerdir. Tarsus 5 segmentlidir. Bir kismi bitki; digerleri gübre ve hayvan lesleri üzerinde yasamlari sebebiyle beslenme yönünden iki gruba ayrilirlar: Bitkisel larvalar bitki köklerinde bitki özsuyu ve çürümüs odunla beslenirler. Birçok üst familyaya ayrilir.

            Polyphylla fulla  (Manas)

            Papilla japonica - çayir-fundalik ve meyve agaçlari.

            21- Fam.:  Curculionidae - Hortumlu böcekler

            Anten dirsekli ve ucu topuzludur. Bas hortum seklinde uzamistir. Agiz bu hortumun ucundadir ve az çok gizlenmis durumdadir. Sadece mandibleler görülür. Bitki ile beslenirler. Bitkilerin çesitli kisimlari üzerinde yasar ve çok zararlidirlar. Yas ve kabuklu meyvelerde bitki dokusu içinde derin delikler açarak zarar verirler. Disilerde yumurta koyarken delik açarlar ve larva meyve içinde gelistigi için zararli olur.

            Balaninus nucum - Findik kurdu

            Anthonomus spp. - Findik kurdu, meyve agaçlari, pamuk

            Hypera postica - Yonca

            Calandra granarius  - bugday biti, depolanmis pirinç

            16. ORDO : DIPTERA  (Iki Kanatlilar)

            Yalniz birinci çift kanatlari vardir. Ikinci çift, halter adini alan ufak bir yapi seklindedir. Kanatsiz türlerde vardir. Genelde ince yapili yumusak vücutludurlar. Anten ya ip gibi uzun, çok segmentli veya üç parçali olup son parçasinda dokunma kili arista tasir. Agiz parçalari yalayici-emici veya sokucu-emici tiptedir. Iki büyük petek göz ve üç nokta göze sahiptirler. Holometaboldürler. Larva bacaksizdir. Türlerin çogunun ekonomik önemi vardir. Bitki zararlisi, hayvan ve insan sagligi için önemli, mekanik ve biyolojik vektörlerin birçogu bu takim içersindedir.

            SUBORDO - NEMATOCERA (Uzun Antenli)

            Anten iki bazal parçali, geri kalani çok segmentlidir (6-40). Pupa mumya tipidir.

            Fam.: Tipulidae  (Bostan Sinekleri)

            Culicidae çok benzerler, onlardan daha büyüktürler. Bacak ince ve uzundur. Su kenarlarinda, nemli yerlerde bulunurlar. Larva çürüklerle beslenir.

            Fam.: Culicidae  (Sivrisinekler)

            Uzun, ince vücutlu, dar kanatli böceklerdir. Larva ve yumurta aquatikdir. Bataklik ve sucul yerlerde bulunur. ergin sokucu-emici agiz (6 igne) tiptedir. Erkeklerin palpuslari uzun, anten plumozdur. Kanat damarlari pulludur. Disilerde de antenler tüylüdür. Yalniz disiler kan emer. Sitma vs vektörüdürler.

            Culex pipiens ; Ev sinekleri. disi suda yüzen yaprak vs' ye sirali 200-300 yumurta birakir. Larva solungaç borulari ile su yüzüne asili durur.

            Anopheles spp ; Sitma sivrisinekleri.

            Anopheles maculipennis ; Plasmodiumu insana geçirir. Larva su yüzeyine yatay durur. Solunum borulari yoktur. Solunum plakalari ile oksijen alirlar. (Aedes ve Culex cinslerinin solunum borulari oldugu için su yüzeyine dik dururlar.)

            Aedes aegypti ; Tropik ve subtropikte sari humma tasiyicisidir.Yellow fever tasiyicisi.

            Culex ve Aedes  erginleri bulundugu düzleme paralel, hortum asagi egik, Anopheles   düzleme açili, hortum vücuda paralel tutulur.

            Fam.: Phlebotamidae (Tatarciklar)

            1.5 - 3.5 mm boyundadirlar. Vücut ve kanatlar sik killidir. Mezonotum çok büyük, kambur gibidir. Kanatta 6 tane paralel damar bulunur ve tüylü sineklerdir. Disi kanla, erkek bitki özsuyu ile beslenir. Günes batimindan dogusuna 1- 2 saat faaldirler. tropik ve subtropiklerde bulunurlar. Kala- azar, Yil çibani etkenlerini tasirlar.

            Phlebotomus permiosus ; Kala - azar.

            Phlebotomus papataci ; Yil çibani. Tatarcik atesinin biyovektörü.

            Fam.: Simulidae  (Kambur Sinekler)

            Küçük, kalin bacakli, kanatlari genis ve pulsuzdur. Erkekler, disilerden farkli renklerdedir. Disiler, insan, sigir, koyun ve attan kan emer. Afrika ve Meksika' da büyük beladir. Flarial kurtlari tasir. Bunlarda hayvan ve insanin göz, kulak, burun ve agzindan girip kan emip, doku sismesi ve ölüme neden olurlar. Insandan kan emerken akittiklari zehirler öldürücü olabilir.

            Fam.: Chironomidae

            Vücut küçük ince yapili emme hortumu yok. Sivrisinek görüntülü. Erkeklerde antenler demet seklinde tüylü. Genellikle havada büyük sürüler halinde uçarlar. Sokucu tipte degildirler. Aquatik larvalari durgun akan sularda bulunur. Az bir kisim çürüyen materyalde nemli yaprak altinda bulunurlar.

            Chironomus spp. ; Su kenarlarinda bulunur. Larvalar, kanlarinda hemoglobin oldugundan kirmizi renklidir. Baliklar için iyi bir besin olurlar.

            SUBORDO - BRACHYCERA (Kisa Antenli Sinekler)

            Antenler kisa ve genellikle 3 segmentten meydana gelmistir. Sonuncu segment iri olup üzerinde bir kil (Arista) ya da uzanti (Stylus) bulunur. Genellikle nokta gözler vardir.

            Fam.: Tabanidae (At sinekleri)

            Genis basli, büyük ve kaba yapili sineklerdir. Kanatlari kuvvetlidir ve çok iyi uçarlar. Gözler büyük ve genellikle bantli olur. Nemli yerleri severler. Hortum kalin ve etlidir. Bir disi ortalama 400-500 yumurta birakir ve larvalari suda veya rutubetli yerlerde bulunur. Erkekler polen yada nektar ile beslenir. Disiler kan emer, sik sik hayvanlar ve hatta insanlara saldirirlar. Iki cinsiyet birbirinden göz farki ile ayird edilir. Gözler erkeklerde birbirine çok yakin, diside uzaktir. Kümes hayvani ve insanda hastalik tasiyicidirlar. Aç kalinca birbirine saldirir. Hortuma bulasan kanla insan ve evcil hayvanlarda sarbon, brucella, tularemi, at vebasi bulastirir. Flarial kurtlar da tabanidlerle tasinir.

            Larvalari sularda yasar ve baska böcek larvalarini yerler.

            Tabanus bovinus  (Sigir sinegi); 18-20 mm. At ve sigirlarda göz ve kulaklarina saldirirlar.

            Fam.:  Asilidae (Yirtici sinekler)

            Bas genis ve kisadir. Basin tepesi gözlerin arasi çukurdur. Gözler firlaktir. Antenlerde uç kili bulunur. Bacaklari uzun kuvvetli ve çok tüylüdür. Predatör sinekler böcekleri havada yakalayip vücut sivilarini emerler (Çekirge, yusufcuk, yaban arisi), ve  diger sinekleri avlarlar. Yakalandiginda açik olarak isirirlar. Larvalari toprakta yasar. Bir kismi arilara benzer, toplu bitkilerle, digerleri ince uzun abdomenli diger böcek larvalariyla beslenir.

            Fam.: Tephritidae (Meyve sinekleri)

            Çogu küçük ve güzel renkli sineklerdir. Kanatlari üzerinde duman renkli ya da sari serit veya lekelerin bulunusu ile taninirlar. Vücut üzerinde de lekeler bulunur. Yumurta koyma borusu uzundur. Bazi türlerde vücut boyu kadar olabilir. Vegetasyon üzerinde bulunurlar.

            Larva kisa boylu ve kalin derilidir. Mandibulalari kuvvetlidir. Çogunluk meyva ve içersinde yasar tünel açarak zarar yaparlar. Yaprak dokusu içersinde yasar ve zarar yaparlar. Yaprak dokusu içersinde yasiyanlar oldugu gibi çiçek içersinde beslenenler ve bitkilerin gövde veya kökünde ur meydana getirenler de vardir.

            Ceratitis capitata   (Akdeniz meyve sinegi)

            Dacus oleae   (zeytin sinegi)

            Rhagoletis cerasi   (Kiraz sinegi)

            Myioardalis pardalina   (Kavun sinegi)

            Fam.:  Drosophilidae (Sirke sinekleri)

            Boylari 1-5 mm. olabilen küçük sineklerdir. Sirke veya çürük meyva gibi eksi kokularin bulundugu yerlerde toplanirlar. Larvalari çürümekte olan bitkisel maddeler ve çöp çukurlarinda yasar.

            Drosophila ; Kisa hayat dönemi kolayca üretilebilmesi ve iri kromozomlari nedeni ile genetik çalismalarinda çesitli türleri kullanilir.

            Fam.:  Muscidae (Karasinek, ev sinekleri)

            Vücutlari bol killidir. Bazilari kan emer, insan ve hayvanlarda çesitli hastaliklari bulastirirlar.

            Musca domestica (Ev sinegi); kül renginde toraksta siyah renkli 4 boyuna serit bulunur. Dizanteri, kolera anthrax, konjüktivit formlari ve tifo bulastirir ve oxyuris yumurtalarini geçirir.

            Stomoxys calcitrans (baldir sinegi) Uzunlugu 6 mm. görünüs ev sinegine benzer. Duvarda basi yukari dogru ev sinegi bas asagi durur. Hem erkek hem diside insan ve evcil hayvandan kan emer. Larvalari gübrelerde yasar.

            Glossina palpalis  ; uyku hastaligini tasir-Orta Afrikada.

            Fam.: Tachinidae (Asalak sinekler)

            Bir kismi sineklere digerleri de arilara benzerler. Çok genis bir familyadir. Erginlerin vücudu üzerinde çok sayida kil bulunur. Bütün türlerin larvalari diger böceklerde asalaktir. (Lep. Hem. Orth.) Yumurtalarini konukçu üzerine depo ederler ve çikan larva konukçuyu delerek içeri girer ve yer. Diger bir kismida yumurtayi araziye birakir ve çikan larva öylece gelisir ve sonunda konukçu mutlak ölür.

            Tachina larvalari kelebek tirtil ve pupalarinda parazittir.

            Fam.: Sarcophagidae (Et Sinekleri)

            Calliphoridlere benzerler ve yasamlari da aynidir. Ergin disi canli dogurur yine larvalar hayvan deri üzerine birakilir ve lesle beslenir. Bir kismi parazittir. Coohlfahrtia memelilerde (Insanda) parazittir.

Fam.: Calliphoridae

            Büyüklükleri karasinek kadar veya daha iri olurlar. Parlak renkli (madensel) renkleri ile kolaylikla taninabilirler.

            Yumurtalar ölü hayvan üzerine konur. Larvalari les, pislik, ve çöp içersinde yasar. Hastalik tasiyicisidirlar.

Lucilia ve Phormia taninan cinsler.

Fam.: Hypodermatidae (Büvelekler)

            Bir önceki familyaya çok benzer. Hayvanlarin sindirim organini delip deri altina giderek orada yerlesir.

            Hypoderma lineatum - Sigirlarda gelisme sonunda deriyi delip çikarlar.

            Fam.: Gastrophilidae

            Genel görünüsü ile bal arisina benzerler. Yumurtalari hayvanin ayak veya omuzuna konur. Atlar için tehlikeli olup larva sindirim sisteminde çesitli kisimlarda yasarlar. Pupa olmaya hazir olduklarinda sindirim sistemini terk ederek toprakta pup olurlar.

            Gasterophilus intestinalis   (Midede)

            Gasterophilus nasalis   (12 parmak bagirsaginda)

           

            17. ORDO: SIPHENOPTERA

            Boy maksimum 5 mm' dir. Sekonder olarak kanatsizdirlar. Vücut lateral olarak büyük ölçüde basiktir. Bas, thoraxa çok genis yüzeyle baglanir. Basin arka kenari ile thorax segmentinde, dikenden meydana gelen diken tarak siralari yani ctenidiumlar yer alir. Anten kisa 3 parçali; basta küçük bir çukurda saklidir. Petek gözler genelde yok. Bazilarinda iki nokta göz vardir. Agiz parçalari delici - emicidir. Thorax segmentleri hareketlidir. Bacaklar çok uzun ve coxa büyük ölçüde gelismistir. Her iki cinsiyette kan emer. Hastalik vektörüdür. Holometaboldür. Larva beyazimsi, ayaksiz, seyrek tüylüdür. Vücut sonunda bir çift çengel tasir. Bas ve agiz parçalari gelismistir. Bu gruptan;

            Fam-Pulicidae

            Pulex irritans ; Insan piresi, plog ve tasiyicidir. Insan ve hayvandan kan emer. Ve bazi etkenleri tasimalari nedeniyle önemlidir. Erkek 2-2,5, disi 4 mm boyutundadir. Insan disinda köpek ve kediden de kan emer. Bir disi 20 yumurta birakir. Yumurtadan 6-12 ayaksiz larva çikar. 11 gün-koza örer. 11-20 gün ergin pire

            Ctenocephalus acnis  (köpek piresi) ; kizilkahve rengindedir.

            Ctenacephalus felis  (kedi piresi)

            Cerotophyllus avium  (kus piresi) - Insan

            Cerotophyllus fasciatus   Fare ve siçan, Trypanasoma, veba vektörü.

            Xeaophylla cheopia ;   Siçandan kan emer. Veba tasir (Pasteurella pestis ). Tifus de tasir.

            ORDO: HYMENOPTERA (Zarkanatlilar, Arilar)

            Vücut bölgeleri sinirlarla ayrilmistir. Basi kisa, genis ve serbest biçimli, thorax ince bir boyunla baglanir. Basta 2 petek, 3 nokta göz bulunur. Anten iplik, dirsekli, topuzlu yada taraklidir. Agiz çigneyici veya yalayici-emici tiptedir. Kanat iki çift, zar gibi seffaf, az damarli. Arka kanat  öne benzer ve daha küçük. Arka kanat ön kenarda bulunan bir sira çengel kil retinaculum ile ön kenarlara baglanir. Extremiteler yürüme bacagi seklinde. Tibialar mahmuzlu, tarsuslar 5 segmentli, 2 çengelli. Mahmuzlar bas, göz ve antenleri temizler. Abdomen bazen bütün genisligi ile thoraxa baglanir (Symphyta alttakimi). Çogunda pupa tesekkül ederken 1. ve 2. abdomen segmenti arasinda bir bogum olusur (Apocrita alttakimi). Yani abdomen dar bir belle thoraxtan ayriliyormus gibi ovipozitör çok iyi gelismistir. Yüksek organizasyonlu, evrimli gruplarda ovipozitör sokucu igne seklindedir. Holometabol böceklerdir. Bir kisim larva tirtil seklinde, kelebek larvasina benzer ancak bu grupta 5 çiftten fazla proleg olusu (larva) ve kelebek ayaklari altindaki crochet denen diken siralarinin hymenopterde olmayisi ile ayrilirlar. Hymenoptera larvasi serbest yasar, yaprakla beslenir. Bu tarz proleg tasiyan larvalarinin yine symphyta (bitki ile beslenir)' dir. Apocrita' da larva ayaksiz (parazit) sicagi seven gündüz böcegi. Avcilikla, çiçeklerle veya polenle beslenir. 86000 tür sahip Hymenoptera takimi thoraxin abdomene baglanisina göre 2 alt takima ayrilir.

            1. SUBORDO : SYMHPYTA

            Bitkilerin dis yapragini yerler. Ovipozitor gelismistir. Yumurta bitki dokusuna konur. Erginde thorax abdomen genisligince baglanir.

            Fam.: Cimbicidae

             Iri vücutlu. Anten topuzlu. Larva agaç yapragi yer.

            Cimbex quadrimaculata ; Badem bal arisi

            Fam.: Tentredinidae (testereli arilar)

            Abdomen genis ve kisa. Disi de testereli bir yumurta dikeni mevcut. Parlak renkli 20 mm den küçük  ve larvalari bitki yer.

            Hoplocompa spp.;  Meyve testereli ari

            2. SUBORDO : APOCRITA

            Abdomenin thoraxa ince bir sapla baglanmasiyla diger alttakimdan  ayrilir. Bu durumda thorax 4 segmentli gibi görülür. Ilk abdomen segmenti thoraxa baglanmis, gerisi sap gibi uzamistir. Ovipozitor bazilarinda çok gelismis ve sokucu igne seklini almistir. Larvalar genelde ayaksiz kurt seklinde, çogu bitki ile beslenir, digerleri asalak veya avcidir. Erginleri çogunlukla çiçekte beslenir, az kisim diger böcekte asalaktir. Bazi Hymenopter gruplari, sosyal yasayanlari kapsar.

            Fam.: Ichneumonidae (asalak arilar)

            Erginlerin yapisi, rengi, büyüklükleri çok degisiktir. Abdomen uzun, 2. ve 3. segmentleri birbirine hareketli baglidir. Ovipozitor çok uzun hatta bazen böcegin vücudundan da uzundur. Yumurtalarini diger böceklerin larva yada pupa hatta yumurtalarinin içine birakir. Yumurtadan çikan larva parazitlik yapar.

            Ichneumon spp.;  Larvalari, kelebek larva ve pupasinda parazittir.

            Aphioltes manifestaton; Coleoptera pupalarinda asalak. Büyüktür 24-30 mm.

            Fam.: Braconidae

             Antenleri kil seklinde ve uzundur. Ichneumonid gibi. Abdomenleri Ichneumonid' lerden farkli olarak 2 ve3. segmentleri hareketli degildir. Larvalari diger böceklerin larva ve pupasinda parazittir.

            Bracon spp. ; Larvalari, Coleopter ve kelebek larvasinda parazit.

            Fam.: Formicidae  (Karincalar)

             Anten dirsekli, pronotum çok büyük. Abdomenin 1. ve 2. segmenti dik duran pul seklinde zehir bezlerinin salgi yerlerini içerir, buradan karinca asidi salgilanir. Boylari 2-18 mm. Kutup bölgesi hariç cosmopolit bir familyadir. Tür sayisi 3500. Bu gruba özgü sosyal yasam sözkonusudur. Koloni fert sayisi birkaç birey -10000 kadardir. Bir karinca cemiyetinde erkek, disi ve isçi (kanatsiz) olmak üzere 3 tip fert bulunur.

            Formica rufa  Karınca

            Fam.: Apidae

            Vücut çok kalin. Pronotum yanlara dönerken kanat dibine ulasmaz. Arka bacakta tibio-tarsus genis. Birinci tarsus segmentinin iç tarafi firça tüylüdür. Arka bacaktaki ve karin tarafindaki tüyler polen toplamaya yarar. Çogunlukla soliter bir kismi cemiyet halinde yasar. Bunlar erkek, disi ve isçi bireylerdir. Kuluçka odalarini deri bezlerinden salinan balmumuyla yaparlar. Kurulmus cemiyet bir senelik veya devamlidir. Bu grup soliterler ve sosyaller olarak ayrilir.

            Bombus spp. (sosyal) Yuva toprak kovuklarinda. Larva polen ve balla beslenir.

Apis mellifera (Balarisi) Erkeklerin abdomeni kisa ve genis, petek göz büyüktür. Kraliçe abdomeni dar ve uzun; isçiler çok küçük ve ince, arka fibia dis tarafi killarla çevrili bir çukur sepet içerir.

            ORDO : LEPIDOPTERA

            Vücutta bulunan degisik, küçük pullarin olusturdugu güzel renk desenleriyle dikkat çekip tür zenginligi açisindan Coleoptera' dan sonra  2. en genis takimdir. Küçük ve çok hareketli olan basta, yarim küre seklinde petek göz ve 2 nokta göz vardir. Antenler çok degisik olup kil, iplik, testere, tarak, tokmak tipleri görülür. Agiz yalnizca polenle beslenen Micropterygidae grubunda çigneyici, digerlerinde emicidir. Kanatlar genis membran, az damarli kiremit gibi birbirini kismen örten mikroskobik pullarla kapli olup kanat damarlanmasi familya ayriminda kullanilir. Pullar yassilmis tüylerdir. Genelde ön kanat arkadan büyüktür. Bir kisim taksonomist JUGATAE ve FRENATAE alt takimlarina ayirir. Bir kisim ise RHAPALOCERA ve HETEROCERA olarak ayirir. Rhapolocera kelebekleri içerip, bu grupta anten topuzlu, iki kanadi birbirine tutunan killari (frenulum) yoktur.

            Fam.: Tineidae (Güveler)

            Kanat dar, kenarinda saçak uzantilar bulunur. Kumas ve depolanmis tahilda zararlidirlar.

            Linea granella ; Ekim ambar güvesi

            Lineolla biselliella ;  Elbise güvesi

            Fam.: Tortricidae (Yaprak bükenler)

            Ön kanat uzun ve uçta kesik, yan kanatlarin ucu dik açili. Kenarlarda kisa saçakli. Tirtillar ag telleriyle sardiklari yapraklarin içinde, meyvelerde, sap ve köklerde yasayarak meyve agaçlarinin herbir aksaminda zararli olur.

            Tortrix vinidane ; Meyve agaçlarinda ve mese agaçlarinin yapraklarini kivirir.

            Fam.: Olethreutidae

            Tortricidlere çok benzer, larva meyve içinde yasar. Meyve içi kurtlari, ufak, gri veya sari renkli kelebeklerdir. Kanatlarin üzerinde serit veya benekler görülür. Meyva dökümüne neden olduklari gibi sürgün ve yapraklari da yerler.

            Carpocapsa pomonella ; Elma ve armutta yumurtadan çikan larva meyveyi oyup çekirdege dek gelip beslenir.

            Grapholita furebrane ; Erik ve diger sertçekirdeklilerde zararlidir.

            Yponomenta malinellus ; Gri-beyaz renkli küçük kelebeklerdir. Kanatlarda ufak siyah benekler yer alir. Elmaya zarar verir.

            Fam.: Cossidae

            Kalin büyük kelebeklerdir. Tirtillar büyük bitkinin, özellikle agaçlarin gövdesi içine girip odun kismini oyar.

            Cossus cossus ; Bu grubun en büyük örnegidir. Kanat açikligi 8,5 cm. Sögüt, kavak ve bazen meyva agaçlarinda zararlidir.

            Zenzera pyrina ; Elma, armut, ihlamur agaçlarinda zararlidir.

            Fam.: Pyralidae

            Çok genis, alt familyalar halinde incelenir. Üst kanat uzun, üçgen seklindedir. Arka kanadin uçlari daha yuvarlaktir. Kanatlar dinlenirken çati gibi tutulur. Bu familya' ya özgü olarak labial palpus uzun ve çikintilidir. Tirtillar bitki ve kuru yiyecekler içinde, ag telleriyle bitkiyi sarip tüneller açarak beslenir.

            Galleria mellonella ; Tirtillar kovanda balmumu yer

            Ephestia kuhniella ; Un güvesi

            Fam.: Geometridae (Mühendis tirtillar)

            Sekiz alt familyaya ayrilir. Çok zengin, çok güzel kelebeklerdir. Kanatlari genis, açik renklidir; ocel yoktur. Cinsel dimorfizm gösteren bu grupta disi kisa kanatli veya kanatsiz, erkek de anten çift taraklidir. Gece faaldirler. Bazi ince dal parçasina benzer, bu grup meyva agaçlarinin yapraklarinda zararlidir.

            Erannis  spp.     Biston  spp.     Boarmia  spp.

            Fam: Noctuidae (Bozkurtlar, Toprak kurtlari)

            En genis familyadir. Gece isiga gelirler. Çogunlukla orta boyda, esmer gri, üst kanatta teshiste faydalanilan açik renk desenler mevcut. Tirtil az killi, çiplak donuk renkli. Bu familya yaprakta beslenir. Diger bazi grup oyucudur. Bazisi da meyvede beslenir. Çesitli bitkilerde çok zararli, önemli tahil zararlisidir.

            Spodoptera exiqua  ;  Çizgili pamuk tirtili

            Heliothis  armigera   yesil kurt ; pamukzararlisi

            Heliothis zeae   ;  palifag, misir, pamuk, tütün de zararli. Cosmopolit.

            Fam. Bombicidae (ipek böcekleri)

            Vücut kaba yapili, yumurta tüylü. Ergin beyazimsi krem renginde. Ön ayaklarda esmer çizgiler yer almis. Ergin beslenmeyip çok yavas uçabilir. Disiler 200-300 yumurta birakir. Tirtil, dut yapragi ile beslenir. Uzunlugu 350 m. olabilen birtek ipek telden ördügü koza içinde pupalasir. Ipek bu kozanin islemesiyle elde edilir.

            Bombix mori   (Ipek böcegi)

            Fam.: Saturnidae (Tavus kelebekleri)

            Kalin vücutlu ve tüylüdürler. Gece faaldirler. Kanatlari büyük, açikligi 25 cm'i geçer. Kanatlarin üzerindeki iri göz lekeleriyle tavus kelebegi adini alir. Anten 2 çift tarakli olup disi'de daha da tüylüdür, tavuk tüyü gibi. Ergin beslenmez, hortum körelmistir. Tirtillar çok iridir.

            Malacosoma neustria ;   Agaçta zararlidir.

            Fam.: Papillionidae (Kuyruklu kelebekler)

            Orta, iri boyda. Genelde arka kanadin geri kenari kuyruk seklinde bir uzantinin (Ml damari) bulunmasiyla taninirlar. Tirtillarinda özel koku yayan organlar vardir. Genelde agaç yapraklarini yer.

            Iphiclodes podelirius  ; Sert çekirdekli meyve agacinda yapraklari yer.

            Fam.: Pieridae (Beyaz Kelebekler)

            Beyaz siyah noktali, orta büyüklükte, beyaz, kükürt renkli, ince yapili böceklerdir. Abdomenleri ince uzundur. Kültür bitkisi, bahçe bitkilerinde bulunurlar. Larva yesil bitkiyi yer.

            Pieris brassica  Lahana kelebek. 6 cm genisligindedirler.

            Pieris rapa  Küçük lahana kelebekleri

            Fam: Nymphalidae (Alaca kelebekler)

            Bu grup birinci çift bacaklarin dumura ugramasiyla taninir. Kanat kenarlari tirtilli, renkler alacalidir.

            Vanessa atalanta.