BIO
-404- GENEL ENTOMOLOJI
Entomoloji genel olarak "Böcekler bilimi" anlamina gelir. Esas olarak, entomoloji
Zoolojinin bir dalı ise de yeryüzünde mevcut hayvan türlerinin 4/5' inden
fazlasini oluşturan böcekler ekonomik önemleri nedeniyle de ayri bir bilim
olmustur.
Böceklerin
Sistematikteki Yeri: Böcekler (Classis: Insecta) Arthropoda filum'una
bağlıdır (Arthros: eklemli, eklem, oynak; podos: bacaklilar).
Arthropoda Filumunun Genel Karakterleri:
1. Bilateral
simetrilidirler.
2. Heteronom metamer (segment)'lidirler. Annelid'lerin
aksine, vücudu olusturan segmentler ödevlerine göre gruplasarak özel biçimler
gösterirler ve vücut birbirinden ayri bölgelere bölünür. Bu bölgeler:
baş: cephalo,
göğüs: thorax,
karın: abdomen' dir.
Ancak bu
bölgeler bazi gruplarda birbirine kaynasmis olabilir.
3. Vücut, kitin'den
olusan bir dis iskelet ile kaplanmistir. Bu kabuk seklindeki sert yapi,
harekete engel olmamak için segmentler arasinda incelir ve bir eklem derisi
halini alir. Büyüme sirasinda zaman zaman dis iskelet atilarak yenilenir.
4. Arthropodlarda esas
olarak her segmentten bir çift eklemli ekstremite çikarsa da çesitli gelismeler
sonucunda, Arthropoda filumunun her sinifinda ekstremite sayisi degismistir.
5. Bu grupta kaslar,
omurgali iskelet kaslarinda oldugu gibi, enine çizgili tiptedir.
6. Arthropodlar iç
morfolojileri ile ele alinirlarsa, sindirim sistemi agizla baslar anüsle
sonlanir. Barsak kanali ön, orta ve art barsak olmak üzere 3 ayri bölümden
meydana gelir. Sölom boslugu küçülmüstür. Hemosöl dolasim sisteminin bir
kismini olusturur. Dolasim sistemi açiktir. Kan kismen damarlarda kismen
de vücut bosluklarinda (lagün=Haemocoel) dolasir. Kalp genelde boru seklinde ve
sirttadir (parazit formlar hariç). Bosaltim organlari çesitlilik gösterir;
Maksil bezler, anten bezler, koksal bezler veya malpiki borucuklari
seklindedir. Solunum solungaç, boru veya kitap seklindeki trakelerle ve bazi
durumlarda bütün vücut yüzeyi ile de yapilir. Sinir sistemi basta bir serebral ganglionla baslar; ventralde bulunan sinir
kordonlari ip merdiven seklindedir. Ayri eseyli hayvanlardir. Ancak bazi
türlerde partenogenetik çogalma yani döllenmeden yavru meydana getirme görülür.
Böceklerin Kökeni ve Evrimi
Prekambriyumdan önce monofiletik ikiz
grup olusturan Mandibulata (Crustacea) ve Tracheata (Myriapoda ve Insecta)
prekambriyumda ayrilmistir. İki kardeş grup olan Myriapoda ve
Insecta ayrildiklarinda, baslangiçtaki temel yapilarini (mandibul eklemleri,
abdominal üye kalintilari ve trake sistemi, Symphyla
(Myriapoda), Diplura ve Thysanura'da
(Insecta) bu ortak özellikler görülür) gösterirken, Myriapodlar saklanarak
yasamaya uyum yaptigi için, bilesik gözlerini kaybetmeye baslamis ve saklanmaya
uyum yapacak yassi vücut seklini kazanmislardir. Buna karsin böcekler serbest
yasama uyum yaparak gövdenin, üç thoraks, onbir abdomen segmentinden yapili
olmasi, gögüsteki kaslarin hareketi, abdomendekilerin sindirimi sagliyacak
biçimde yogunlasmasi, thorakstaki paranotal loblardan kanat olusmasi ve abdomen
bacaklarinin körelmesiyle Tracheata'dan farklilasmistir.
En
ilkel böcek, Chilopoda'ya benzer bir
atadan kök alarak gelistigi düsünülür.
3 segmentli thorax ve her segmentte birer çift bacagi olan bu yaratigin abdomen üyeleri muhtemelen yoktur
veya körelmistir. Bu formlarda yavrular, erginden görünüs olarak çok az farklidirlar. Kanatlar henüz
olusmamistir. Kanatsiz olan bu beş ilkel böcek takimina (ordo) Apterygota diyoruz. Bes apterygot
takimdan en primitif olani Diplura'dir
ve tahminen Collembola ile Protura
takimlari da Diplura ya benzer bir atadan kök almistir. Bu takimlarda tibia
ve tarsus kaynasmis, abdomendeki stigmalar ise körelmistir. Birçok ortak köken
özellikleri olmasina ragmen Collembola ve Protura birbirine hiç benzemeyen
böcekler seklinde gelismislerdir. Protura da anten körelmis ve ön bacaklar bir
çift anten seklini almistir. Collembola'da
ise abdomen segmentleri sayica dumura ugramis (Protura'da 11,
Collembola'da 6 segment) ve 4. abdomen segmentine ait dejenere bacak, ziplama
organi (furcula) seklinde gelismistir. Bu
üç takimda da agiz çukurunun yanlari kaynasarak birlesmis ve agiz parçalarinin
etrafini çeviren bir bosluk meydana getirmislerdir. Diger iki apterygot
böcek takimi olan Microcoryphia ve
Thysanura vücut yapilari ve agiz parçalari göz önüne alinirsa bu ilk üç
takimdan daha basit olsalarda daha sonra
kanatli böceklerin meydana gelecegi
yapilari gelistirmislerdir. Bu yapilarin en önemlileri daha uzun ve kuvvetli bacaklar ile tentoryumun (iç iskelet) dorsal ve
posterior kollarinin gelismesidir. Microcoryphia bütün abdomen
segmentlerinde stayli tasimasina ragmen Thysanura da ilk 6 abdomen segmentinde
bu stayliler körelmistir ve tentoryum parçalari çok fazla gelismistir. Vücut
daha genis ve yassidir.
Bu sebeplerden dolayi, muhtemelen
Thysanuraya yakin bir atadan çikan bir kol, yükselip alçalma kabiliyetini ve
bununla birlikte yapisini da gelistirmesiyle böcek kanatlari ortaya çikmis ve
bunun sonucu olarakta uçus ile kanatli böcekler türemistir. Kanatlarla hareket,
böceklerinin patlama biçiminde gelismesini ve dallanmasini getirmistir. Ilk
uçus yapabilen kanatlilarda kanat sert ve yelpaze gibi katli olup, abdomen
üzerinde katlanip uzanamaz biçimdedir. Bu tür kanatlara sahip böcek takimlarina
"Paleoptera" denmektedir.
Paleopter takimlarin bugünkü yasiyan örnekleri Ephemeroptera ve Odonata'lardir.
Paleoptera'dan ise kanatlari vücut
üzerine yatirilabilen ve katlanabilen kanatlara sahip Neuptera türemis olup bu
gruba hamamböcekleri ve çekirgeler dahildir.
Böcekler
paleozoik devirden yani 350 milyon yildan beri yasamaktadirlar. Bu gün için
en ilkel böceklere ait kesin bir fosil kayiti elimizde yoktur. Ancak önceden de
belirtildigi gibi çok bacakli (Chilopoda) bir hayvandan türemis olduklari kuvvetle muhtemeldir. Kayalarda bulunan fosil
formlara göre elimizdeki ilk kayit Paleozoik'in Pensilvanian periyoduna ait
olup 300 milyon yil öncesine gitmektedir. Ancak bu türlerin hiçbir temsilcisi
günümüze erisememis ve nesilleri tükenmistir. Fakat hamamböcekleri ve pirimitif
kanatsiz böcekler (Apterygotlar) ilk sekillerini bugüne kadar korumuslardir.
Yine fosil formlara göre pensilvanian periyodun da (Carbonifer) büyük ormanliklarda kanat açikligi 30 inc= 75 cm. olan (l inc= 2.54 cm)
Dragonfly (Odonata)' lara benzer böcekler yasamislardir. Palezoikin Permiyen (Perm) peryodunda buzullarin olusmasi, daglarin
yükselmesi gibi yerkürede ve iklimde meydana gelen degisiklikler Holometaboli'nin (Tam baskalasim)
ortaya çikmasina dolayisi ile böceklerin çesitlenmesine yol açmistir. Kabuklu böcekler (Coleoptera) ve sineklerin
(Diptera) ortaya çikisi çok daha sonralara Mezozoik'in
Trias periyoduna rastlamaktadir.
Sinir kanatli (Neuroptera) böcekler ve kelebekler (Lepidoptera) ise 170
milyon sene önce Jura periyodunda ortaya çikmislardir. Çiçekli bitkilerin ortaya
çikis devri olan Mezozoik'in Kretase
periyodunda böcekler tam olarak gelisme
imkani bulmus ve patlarcasina bir
çesitlenme göstermislerdir. Senozoikte
meydana gelmis olan ufak ve narin yapili türler bugün yasiyan örneklere
aynen benzemekte olup bugün bile teshis edilebilir durumdadirlar.
Ari, sinek ve kelebek gibi gruplar
tozlasmayi saglamakta ve bu nedenle bitki evrimine paralel bir evrimlesme
göstermektedir. Her jeolojik dönem bir böcek grubuyla simgelenmistir. Böcekler
3. zamanin (Sönozoik) en basarili hayvan grubudur. Bu devir ise "böcek
devridir" ve diger hayvan gruplarindan belirli bir üstünlük
göstermislerdir. Kanatsiz böcekler diger Tracheata gruplari gibi stigmalarla solunum yapan
karasal hayvanlardir. Kanatli böcekler karasal biotalari isgal ederken, bir
kismi larvalarinin yaptigi ikincil bir uyumla suya geçmis ve çesitlenme daha
hizlanmistir.
Böceklerin
Insanlarla Olan Iliskileri
Dünya üzerinde yayilis alanlari çok genis olan böceklerin
insanlarla olan iliskileri, faydalari ve zararlari nedeniyle insan tarihi kadar
eskidir. Böceklerin çogu bitki ile beslendiklerinden yasam sekilleri bakimindan
zararli olmaktadir. Insan hayvan ve bitkilere zarari inanilmayacak kadar
çoktur. HOWARD' a göre "insanlar, ancak hastalik ve zararlilardan arta
kalan mahsulü elde eder, fakat bunun bir kismini da gene onlara kaptirir.
Dünyadaki mahsulün 1/3'ü böcekler
tarafindan yokedilmektedir. Genel olarak ürün kaybina sebep olan çesitli
faktörler ( iklim, iç hastaliklar, bakteriler, parazit mantarlar, zararli
hayvanlar gibi) varsa da bunlar arasinda en önemli olani böceklerdir. Örnegin insanin yakindan
tanidigi hamamböcekleri, yarim kanatlilar, güveler, karincalar, termitler,
bitler, çekirgeler, pireler, tahta kurulari, sinekler gibi toplam l0 000 tür,
tam anlamiyla bir sorun halindedir. Mesela bir çekirge sürüsü 2 milyon bireyden
olusabilir ve ortalama agirligi 50 000 ton olabilir. Yine böceklerin çogalma
gücü oldukça fazladir. Bir çekirge günde
l 000, termit 15 000 yumurta birakabilir.
Böceklerin
Zararlari:
l. Bitkilerin muhtelif kisimlarinin
tamamen yenmesi veya bazi kisimlarinin kemirilmesi,
2. Bitki özsuyunun emilmesi ile bitki fizyolojisinin etkilenmesi,
3. Bu emme sirasinda muhtelif hastalik nedenlerinin saglamlara
bulastirilmasi, üzerinde faaliyet gösterdikleri bitkilerde çürümeye sebep
olmalari,
4. Ayrica tasidiklari hastaliklar
nedeniyle insanlara da hastalik nakletmeleri ve milyonlarca insanin ölümüne
sebep olmalari,
5. Tasidiklari parazitler nedeniyle
et, süt, yumurta vs. maddelerin bozulmasi, sayilabilir.
Bunun yanisira ürünlerinden yararlandigimiz böcekler de vardir (bal
arilari, ipek böcekleri, boya imalinde kullanilan kabuklu
bitkiler gibi). Çiçekli bitkilerin 2/3' ü tozlasma
için böceklere ihtiyaç duyarlar. Döllenmede rol oynayan böcekler ki bu grubun
basinda bal arilari gelmektedir ve
bu alanda temin ettikleri fayda,
verdikleri balin 6-10 misli degerindedir. Zararli böcekleri öldürmek suretiyle
faydali olan böcekler üretilerek, biyolojik
savasta kullanilmaktadir. Bir de topragi delik desik ederek havalanmasini
ve gübrelenmesini temin edenler vardir. Biomasın önemli bir kısmını
oluşturduklarından bir çok canlının besini oluştururlar. Dolayısı ile besin
zinciri ve ağlarının ana bileşenlerinden biridir. Bir çok bitkinin tozlaşmasına yardımcı
olurlar. Ölüm zamanı tespitinde böcekler kullanılmaktadır.
SINIF : INSECTA
Bütün böcekler bu siniftadir. Thorax'larin
3 segmentli olmasi ve her birinde bir çift bacak bulunmasi ile taninir. Bu
sebepten 6 bacakli anlamina gelmek üzere Hexapoda'da
sinif adi olarak kullanilir.
Özellikleri
: Tipik bir ergin böcekte 3 vücut
bölgesi ayird edilir. Ön kisimda, üzerinde göz, antenler ve 3 çift agiz
parçasinin bulundugu bas bölgesi yer
alir. Bunun 3 segmentten olusan ve her birinde 1 çift bacak bulunan thorax izler. Bu sinifin büyük bir
kisminda 2. ve 3. segmentlerden birer çift kanat çikar. Vücudun son bölgesi abdomendir. Abdomen 11 segmentten
olusur. Bu segmentlerde bacak yoktur. 8., 9. ve 10. segmentlerde sekil olarak
çok degisik ve yumurta koymada ise yarayan ekstremiteler yer alir. Böceklerdeki
dis iskelet diger arthropodlarda oldugu gibi hayati önemdeki organlari ve vücut
seklini korumaya yarar.
Böceklerdeki belli basli iç organlara
gelince:
1. Boru
seklindeki bir sindirim kanali,
2. Kan
pompalamaya yarayan uzun ve kapakçikli bir kalp,
3. Borucuklar
seklinde trakelerden olusan bir solunum sistemi,
4. Vücudun
ard kisminda disa açilan bir çift üreme organi,
5. Karmasik bir
kas sistemi,
6. Beyin, çift ve segmental olarak yerlesmis ganglion ve
konnektiflerden olusan bir sinir sistemi (Annelid ve Arthropodlara özgü ip merdiven sinir
sistemi), bulunmaktadir.
Birkaç, canli yavru meydana
getirebilen tür bir tarafa birakilacak olursa, genellikle böcekler yumurta
birakir. Larvalar gelisimleri sirasinda zaman zaman deri degistirir. Her deri
degistirmede vücut büyüklügü artar veya bazi özel kisimlarin olusumu
gerçeklesir.
Henüz ergin olmayan böceklerde kanat
yoktur. Ancak Ephemeroptera (Birgünlükler), ergin öncesi son evrede kanatlara
sahip olmalari nedeniyle istisna olusturur. Larvalar bazen bacaklarin olmayisi
ve hatta Arhropodlara özgü tipik organlarin bulunmayisi sebebi ile erginlerden
tamamen farkli olabilir.
Taksonomik Çesitlilik ve Omurgasiz Bir Grup
Olarak Basarilari:
Böcekler, çok çesitli organizmalar halinde
evrimlesmistir. Bugün yasayan formlar 28 ordo (32 ordo Demirsoy) halinde siniflandirilmistir. Böcekler 1 000 000 kadar yasayan 15 000 fosil.
Toplam olarak muhtemelen
2 000 000 tür
ile herhangi bir hayvan grubunun erisemedigi en fazla çesitlilige ulasmis
basarili bir gruptur.
Bugün Dünyada Yasamakta Oldugu Bilinen
Hayvan Tür Sayisi Tablo Olarak
Grup __________ Tür sayisi
Chordata 60000
Arthropoda (böcek hariç) 73000
Insecta 1500000
Mollusca 104000
Echinodermat 5000
Annelida 7000
Mollusca 2500
Platyhelminthes 6500
Nemathelminthes 3500
Trochelminthes 1500
Böcekler okyanus derinlikleri
disinda yeryüzünde kutuptan ekvatora, yüksek daglardan denizlere kadar her
alana yayilmislardir. Her türlü iklim kosuluna adapte olmuslardir. Genis
alanlara yayilabildikleri gibi bir böcek bugday tanesi içinde bile hayat devrelerini
tamamlayabilir. Bu derece basarili olmalarinda ki etken evrimsel gidislerinin
büyük adaptasyon kabiliyetine imkan vermesidir. Bu doga üstü özellesmeyi söyle
özetleyebiliriz:
A- Dis Iskelet
l. Kas
baglantisi için genis alan,
2. Su kaybini
kontrol için en uygun imkan, özellikle
ufak vücutlu bireylerde,
3. Iç
organlari dis zararlardan tam koruma
durumu.
B- Kanat: Şiddetli rüzgarlara açik olan adalar bir
tarafa birakilacak olursa böceklerin uçma yetenegi, hayatta kalma ve dagilma
(dispersal) oraninini çok arttirmistir. Uçma yetenegi, beslenme ve çogalma
alanlarinin genislemesini ve düsmanlardan kaçma olanagini saglar. Besininin
veya konaklarinin az ve seyrek bulundugu hallerde, bunlarin elde edilebilmesine
yaramaktadir. Örnegin les üzerinde beslenen bir tür, kanatlari sayesinde
civarda beslenmesine uygun ölü hayvanlari kisa bir zaman içinde bulabilir.
C- Küçük Vücut: Böcek evrimi
az sayida büyük fert yerine çok sayida küçük fert meydana gelmesini
gerektirecek bir yol izlemistir. Bu sekilde hem az besinin yeterli olmasi hem
de düsmanlardan kaçma ve gizlenme sansi artmistir. Vücudun küçük olmasi, hacme oranla yüzeyin fazla
olmasini gerektirir. Böylece buharlasma katsayisi arttigi için vücut örtüsü
ince olan türlerin karasal hayatta yasayabilme olanagi ortadan kalkabilir. Iste
dis iskelet bu buharlasmayi kontrol eder.
Dis iskelet, böceklerin küçük vücut olma olanagini saglayan en önemli
etkenlerden birisidir.
D- Organlarin Uyumu: Böceklerde vücut parçalarinin adaptasyon kabiliyeti, bir tek organin farkli görevleri yapabilecegi
biçimde gelismistir. Örnegin Mantislerin ve bazi Hemipterlerin ön bacaklari,
avini yakalamaya ve yeme sirasinda tutmaya yaramak suretiyle bir hareket
organindan çok yardimci agiz parçasi gibi islev görür. Diger hallerde de ayni
yapi farkli sartlarda is görecek sekilde uyum gösterir. Örnegin solunum
sisteminde meydana gelen degisiklikler su ve karasal yasama sartlarina uymayi
saglar.
E- Tam Baskalasim: Tam baskalasim (Holometaboli) görülen böceklerde hayat döngüsü dört ayri bölüme ayrilir. l. Yumurta
2. Larva veya beslenme devresi 3. Pupa yani
durgun sekil degistirme evresi 4. Ergin veya üreme evresi. Tam baskalasim
kinkanatlilar (Coleoptera) ve sinekler (Diptera) gibi çok sayida evrimlesmis
türü kapsayan böcek ordolarinda görülür. Bu tip hayat seklinde gelisme, larva
evresindeki beslenmeye dayanir. Ergin evrede az çok durgun bir metabolik
faaliyet vardir. Beslenme sperm veya yumurtalarin olgunlasmasi içindir. Buna
göre larva ve ergin tamamen ayri habitat veya nis'lerde yasama durumunda kalir. Böylece larva gelisme
için en uygun sartlari bulur. Diger taraftan ergin de döllenme, dagilma ve yumurta birakmak için en uygun ortami seçer.
Tam baskalasim, bu gruba sinirsiz habitat çesidi ve besin olanaklari açmistir. Ayri ayri hayat tarzinin
faydalarini birlestirme ve zararlarindan kaçinma olanagini vermistir. Bunlarin
disinda büyük üreme yetenegi, bu grubun basarisinin büyük etkenidir.
Böceklerin basarili bir grup
olmasinda rol oynayan faktörler türün devamini saglar. Ancak hiçbiri için en
önemlisi budur diyemeyiz. Bu faktörlerin hiçbirisi tek basina böceklerin
bugünkü çesitlilik ve çokluklarina erismelerinde en önemli unsur olarak ele
alinamaz. Olay oldukça karisiktir. Bu faktörlerin çogunun ortak etkisi ve diger
etkenlerin birlikte etkisi bu sonucun meydana gelmesine sebep olabilir.
Evrimsel teoriye göre su hususlarda bilhassa önemlidir.
l. Uçma
yetenekleri ve hava kitleleri araciligi ile de engelleri asabilmeleri ve yeni
yerlere yerleserek fazla sayida yeni türlerin evrimlesmesi.
2. Çok
sayida böcek grubunun kalitsal mekanizmasinda meydana gelen degismelerle izole
populasyon tesekkülü.
III.
Böceklerin Dış Yapısı (Morfoloji)
Embriyonik olarak iki tabakaya ayrilir; ektodermden
meydana gelmis ve üstte kutikula;
Içerisine birçok organik ve inorganik bilesigin katilmasi ile mekanik ve
kimyasal etkenlere karsi olagan üstü dayanikli bir yapi kazanmistir. Suyu hemen
hemen hiç geçirmediginden bu hayvanlarin kara hayatina mükemmel bir uyum
yapmalarini saglamis olup gaz alis-verisi bazi eklem yerleri göz önüne
alinmazsa yok gibidir. Prokutikula (ekzokutikula + endokutikula) ve epikutikula
olmak üzere iki ana tabakadan olusur. Hypodermis ile epikutikula arasinda
bulunan Prokutikulanin en taninmis temel bilesigi azot içeren bir polisakkarit
olan ve dogada yalnizca kitinaz enzimi ile yikilabilen Kitin dir. Kitin zincirler sekonder baglarla baglanmak suretiyle,
kuru agirliginin % 25-60 kadarini kitin'in ve daha çok da protein yapisinda
olan, kaynar suda ve seyreltik alkolde çözünen Arthropodin denen bir maddeden
olusan Miselleri meydana getirirler.
Kutikulanin dis kismi, deri degistirdikten kisa bir süre sonra büyük ölçüde
sertlesir buna sklerotizasyon denir.
Bu sertlesmede deri degistirme hormonu olan Ektizon büyük öneme sahiptir. Vücut örtüsünün en üstteki
tabakasi olan ve kitin içermeyen epikutikula, sert tabaka, kutikulin tabakasi,
mum tabakasi ve dolgu tabakasi gibi
kisimlardan olusmustur. altta ise kaide
zarini salgilayan ve içerisinde
yapisal ve islevsel olarak birbirinden farklilasmis: Örtü hücreleri (epidermis
tabakasinin büyük bir kismini olustururlar ve esas görevleri örtü tabakasi
olmalaridir), Salgi hücreleri (çogunlukla
örtü hücrelerinin arasinda bulunurlar ve kutikula tabakasinin içerisine çikinti
yaparak bir kanalla veya ortak bir kanalla
disari açilirlar), Kil hücreleri (çesitli
yapi ve kalinlikta olup, duyusal ve korunma olarak görev yaparlar), Duyu
hücreleri ve Önositler (deri degistirmede kutikulayi yeniden
salgilayan hücreler olup, erginde pigmentlerin bir çesit depo yeri olarak kullanildigi
yerler olarak kabul edilirler. hücrelerin bulundugu Hypodermis ve onun altinda
peritondan meydana gelmis Kutis yer alir.
Kitin (C8 H13 O5 N)x
formülünde nitrojenli bir polysakkarit olup çok dayanikli bir maddedir. Su,
alkol, seyreltik asit ve bazlarda erimez. Memeli sindirim enzimleri kitine etki
etmez. Ancak bakteriler ve kitinaz enzimi bu yapiya etkilidirler
(alkali ile muamele sonucunda renk ve sertlestirici maddeler temizlenebilir.
Fakat kütükülanin esas yapisinda belirgin degisme olmaz). Kütikülanin sertligi
kitin olmayan maddelerden ileri gelir ki
bu maddelerinde kimyasal yapisi tam olarak bilinmemektedir. Kütikülanin
sertlesmesine sklerotizasyon denir
ve bu sertlesmede deri degiestirme hormonu olan ektizon büyük öneme
sahiptir; Skleritizasyon gömlek degistirmeyi takiben baslar (Böcek
vücudunun yapisi türe göre degisir. Hamamböceginde % 37 su, % 44 protein, % 15
kitin, % 4 yag). Sertlesmis, sklerotize olmus plakalara sklerit denir. Bu plakalar birbirinden membran bölgeler olan sinir çizgileri yani sutur ile ayrilir. Skleritler arasinda
kalan kisim esnek veya membran yapisinda oldugu için haraket saglanabilir (Bu
yapinin isleyici basit bir sekildedir). Sivrisinek abdomeninde dorsal ve
ventral plakalar, yanlarda akordion seklinde katlanan bir membran
araciligi ile birlesmistir. Kanla beslenme sirasinda dorsal ve ventral plakalar
birbirinden uzaklasir, abdomene pompalanan kan artikça uygun olarak yanlardaki
membranin katlari açilir. Çok fazla genisleme halinde enine kesit
az çok daire seklindedir.
Plakalarin membranla birlesmesinin
çok görülen diger bir seklide teleskop halkalari
seklindeki baglantidir. Vücut büzülmüs halde iken halkalar birbiri üzerine
oturmus, uzadigi durumda ise halkalar disariya dogru membranlarin sinirina
kadar itilir.
DERI DEĞIŞTIRME
Böcegin
büyümesi vücut örtüsü ile sinirlandigindan, özellikle larva evresinde, deri
zaman zaman atılarak, Ektizon hormonunun etkisi altinda epidermis tabakasi
tarafindan yeniden olusturulur. Ilk olarak epidermis hücreleri tarafindan
salgilanan bir çok enzim endokutukulayi eritirken, epidermisin üst kisminda
yeni bir kutikulin tabakasi olusarak bu enzimlerin daha içteki dokulari ve
epidermis tabakasini eritmesini önler. Yeni olusan bu tabaka eski
epikutikulanin yerini alacaktir. Eriyen endokutikulanin olusturdugu bosluga eksovial bosluk bu boslukta toplanan siviya daeksovial sivi denir. Endokutikula sivi hale geçtikten
sonra, örtü hücreleri tarafindan emilir ve yeni olusan kutikulin tabakasinin
altinda yeni epikutikula tabakalarinin en içteki kismini salgilamaya baslar. Bu
olayin tümüne birden Ecdysis denir.
Derinin yirtilma yeri türlere göre degismekle birlikte çogunlukla kafanin
dorsalinde ve kismen boyun kisminda olusan "T" biçiminde bir
yariktir. Burada ekzokutikula ya çok zayif olusur veya tamamen kaybolur,
endokutikulanin da büyük bir kismi emildiginden, abdomenin kasilarak hemolenfi
bas ve gögüse pompalamasi ile olusan basinçla burasi yirtilir ve hayvan yariktan
disari süzülerek çikar. Deri degistikten sonra yeni olusan üstderi yumusak ve
esnek oldugundan hayvan, hava ya da su yutarak hacmini büyültür. Bu sirada
kaslar, hemolenf basincinin, hava basincindan daha fazla olmasini saglamak için
sürekli kasilmis durumda kalir. Eski derinin altina kivrilmis ve katlanmis
durumda bulunan yeni deri bu basinçla açilarak düzelmeye baslar. Büyüme
sklerotizasyonun tam olusmasina kadar devam eder. Sertlesme deri degisimi ile
baslamasina karsin, kinonun olusmasi için bol miktarda oksijene gereksinim
olmasi nedeni ile, ancak belirli bir süre sonra saglanabilir. Bu süre zarfinda
böcek her türlü tehlikeye karsi korunmasizdir.
Dış
ve İç çıkıntılar:
Dış
Çıkıntılar: Böcek vücut duvari birçok sayida iç ve dis çikintilara sahiptir. Vücut
duvarinin disariya dogru yaptigi çikintilar mahmuz, pul, diken ve kil gibi
çesitli sekillerde olur. Bunlarin bazilari sadece kutikulada, digerleri de her
3 vücut tabakasinda yer alir. Hipodermis hücreleri tarafindan meydana
getirilir. Bazi dis çikintilar da esas epidermal hücrelerin disa dogru
büyümesinden ibarettir . Bunlar, çesitli uyarimlari alma ve ses çikarma gibi
faaliyetler yönünden çok önemlidirler.
İç
Çıkıntılar: Vücut duvari içe dogruda çöküntüler yapar. Bunlar invaginasyon ile olustuklarindan
bulunduklari yerler distan bir çukur
veya oluk ile belli olur (bu çukur veya oluklar, bunlari meydana getiren
scleritleri tayin etmek için en güvenilir isaretlerdir). Iç çikintilardan levha
seklinde olanlara apodem, diken veya
parmak seklinde olanlara apophysis
denir. Iç çikintilar kaslarin baglanmasini ve dis iskeletin dayanikliligini
saglar.
Orientasyon
Bir böcegin kisimlarinin birbirine nazaran konumunu tarif
etmek için çesitli terimler kullanilir. Esas vücut bölgeleri bu amaçla
orientasyon için temel olarak kullanilir. Belli baslilari sunlardir.
l. Anterior kisim: Genelde ön kisim için
kullanilir. Basin bulundugu kisim veya bas tarafina dogru olan herhangi bir
kisimdir.
2. Posterior kisim: Genel olarak arka
kisimdir. Abdomenin son kismi veya bu tarafa dogru olan herhangi bir kisim.
3. Dorsum (Dorsal): Vücudun üst kismi veya
onun kisimlarindan birisi.
4. Ventrum
(Ventral: Vücudun alt kismi veya
onun kisimlarindan birisi.
5. Meson:
Vücudu dorsal veya ventral olarak ortadan boylu boyunca kateden orta
çizgi veya bunun üzerindeki noktalar arasinda kalan parça.
6. Lateral kisim: Vücudun yan kismi veya
onun bir kismi.
7. Base, Apex: Anten vaya bacak gibi
vücudun disa dogru meydana getirdigi yapi veya ekstremiteler de baglanti nokta
veya alanina base, uç kisma veya baglanti noktasindan en uzak olan noktaya apex
denir. Bacak gibi diger ektremitelerde de ayni orientasyon kullanilir. Şöyleki
vücuda en yakin kisma base veya proximal kisim, vücuttan uzakta bulunan
kisim apex veya distal kisimdir.
2. BAŞ:
Bas vücudun ön bölgesini olusturur.
Bas normal olarak bir kapsül biçiminde olup üst kisimda sclerotize olmustur ve
bu kisimda beyin bulunur. Agiz açikliginin
bulundugu alt kisim ise membran yapisindadir. Basin vücudun uzun
eksenine göre degisik konumlarda oldugu kabul edilir ve bu konum tarzi
siniflandirmada kullanilir. En önemli 2 konum sekli sunlardir:
Hypognat:
Agiz parçalari asagiya dogru
yönelmistir. Basi teskil eden segmentler gövdede bulunan segmentler ile benzer
konumdadir.
Prognat: Bas, boyun bölgesinden yukariya dogru kalkmis olup agiz
parçalari ileriye dogru yönelmistir. Ayrica Opisthognath (agiz parçalari
posteroventral konumda) tipede rastlanir.
Basin
Bölgeleri ve Ekstrmiteleri: Tipik bir hypognat basta; ön kisim veya
alin, dorsal ve lateral kisim ve alt kisim hep birlikte ters dönmüs kaseye benzer biçimde tamamen
sclerotize olan bir kapsül meydana getirir. Bu kapsülün üzerinde bir çift
birlesik göz (faset göz), 3 nokta göz (ocel göz) ve bir çift anten vardir.
Labrum kapsülün ön kisminin alt kenarina
baglanmak suretiyle agzin ön kisminda bir kapak meydana getirir. Basin ventral
kismi agzin gerisinde olan bir membran taban meydana getirmistir. Bu membran taban kismindan, üzerinde tükrük
bezlerinin açikligi bulunan hypopharinx çikar. Basin taban kisminin her iki
yaninda çigneme organlari veya agiz parçalari denen 1 çift mandibula, 1 çift
maxilla ve labium yer alir. Bu kisimlar basin ventral kenari ile
eklemlenmistir. Basin arka kismi ters dönük at nali seklinde olup basin dorsal
ve lateral kismini olusturur. Labium bu kismi ventralden kapatir. At nali
seklindeki yapinin orta kismindaki açikliktan (foramen occipitale) özofagus, sinir seridi, tükrük kanali, aorta,
trake ve serbest dolasan kan geçer. Bas kapsülünün iç kisminda tentorium denen
bir seri destek halkasi yer almistir.
Bas
Kapsülünün Özel Yapilari: Bilesik gözler genellikle büyük petek görünümünde ve basin dorso-lateral kismindadir. Her
bir göz, oküler sclerit denen dar bir levha üzerindedir veya dar bir halka
tarafindan sarilmistir. Bazi türlerde
özellikle larvalarda, gözler tek bir petek göz meydana getirecek sekilde
körelmistir. Bazi ergin türlerde petek
sayisi çok fazladir. Antenler alinda, petek gözlerin arasindan çikan bir çift
haraketli ve segmentlerden olusan uzantilardir. Bunlar bazen halka seklinde
antennal sclerit ile sarilan anten soket'i (evi, yuva, oyuk) üzerine
eklemlidir. Soketin çevresi küçük bir çikinti meydana getirir. Anten bunun üzerine eklemle baglanir
Antenler çok degisik sekillerde bulunur; Protura takiminin disindaki diger böceklerin tümünde
mevcut olan, dokunma, tat ve koku alma görevi gören bir çift duyargalardir.
Çikis yerleri gruplar arasinda degismekle birlikte genellikle petek gözler
arasinda yer alirlar. Kasli yapida (son segment hariç) olmasi nedeniyle,
segmentlerin ayri ayri hareket edebilme özelligine sahip oldugu antenler
yalnizca Collembola ve Diplura 'da görülür. Diger tüm gruplarda sadece birinci segment kas
içerir. Degisen sayi ve tipte segmentlerden meydana gelmislerdir. Ilk iki segment
digerlerinden farklilasmis olup sirasiyla Scapus ve Pedicellus adini alirlar. Scapus anteni basa
baglayan basal segment olup, sahip oldugu kaslarla pedicellus ve flagellum'un
hareketini saglar. Flagellumu
olusturan segmentlerin sayi (3-50)
ve tipleri (setace, filiform, moniliform, serrate, pektinate, clavate, capitate
ganiculate, lamellat, flabellat aristate, plumose vb.) böcek sistematiginde
kullanilan önemli karakterlerdir. Labrum, yüz kisminin ventral kenarina
bagli hareketli bir kapak seklindedir.
Labrumun iç yüzü preoral boslugun ön kismini
meydana getirir ve bu kisma Epipharynx
denir. Epipharynx üzerinde lob seklinde kabartilar, duysal papilla ve seta'lar
vardir. Bu yapilarin larva formlarinin tanimasinda yardimci ve çok faydali
oldugu taksonomistler tarafindan gösterilmistir.
Belli
Basli Sutur ve Alanlar: Bas kapsülü çok sayidaki suturlar
vasitasi ile bazi bölümlere ayrilmistir. Bunlarin çogu esas segmentli yapinin
kaybolmasindan sonra ortaya çikan ikinci derecedeki olusumlardir. Basta bulunan
belli basli sutur ve bunlarin civarindaki alanlar sunlardir
Vertex, gözlerin arasinda ve arkasinda bulunan basin tüm dorsal kismidir.
Epicranial
Sutur, basin ard kismindan baslayip vertexi kat ettikten sonra alin
kisminda ikiye ayrilan ters Y seklindeki bir suturdur. Gövde kismina epicranial
gövde, çatal seklinde ayrilan kismina epicranial kollar denir. Bunlar deri degistirme sirasinda basin
çatladigi zayif noktalardir. Bu ödevleri
sebebi ile ecdysial sutur adini da
alirlar. Bu sutur, genellikle ergin öncesi evrelerde çok belirli olduklari gibi
erginlerde de görülebilir.
Frons;
epicranial kollarin arasinda veya altinda bulunan yüz kismi olup median ocellus
bu sclerit üzerindedir. Ventral yüzde frontoclypeal
sutur ile sinirlanir.
Clypeus;
frontoclypeal sutur ile labrum arasinda kalan dudak seklinde bir
parçadir. Clypeus, frons ile eklem meydana getirmeden birlesmistir. Daha altta
yer alan labrum membran seklinde bir baglanti araciligi ile clypeusa
baglanmistir.
Gena;
fronsa göre posteriorda ve gözlerin
altinda yer alan basin alt yan kismidir. Bazen frons ile gena arasinda bir genal sutur vardir. Bu suturun
bulunmadigi halde gena ile frons arasinda kesin bir ayirim yapilmaz.
Occiput
ve Occipital yay: Basin ard kismindaki alanin büyük bir kismini içerir.
Vertex ve genadan occipital sutur
vasitasi ile ayrilmistir. Böcek gruplarinin çogunda bu sutur ya körelerek bir
çizgi haline gelmistir yada tamamen
kaybolmustur. Occiput, anterior olarak vertex ve gena ile kaynasan bir alan
seklinde tarif edilir. Tüm occipital yay alaninin ventral kismina postgena da denir.
Post
occiput, occipital foramenin kenarini çeviren dar halka seklinde (ard kafa
deligi) bir sclerittir. Occiputtan hemen hemen bütün ergin böceklerde bulunan
post occipital sutur vasitasiyla ayrilir. Post occiput üzerinde bulunan
occipital (yumru) condyle üzerine bas, boyun bölgesindeki cervical scleritler
yardimi ile bir eklem olusturacak sekilde baglanir.
Tentorium;
Basin iç kismi, agiz parçalarini hareket ettiren kaslarin baglanmasina uygun
olacak sekilde vücut duvarinin
invaginasyonu ile olusan bir seri sclerotize apodem ile saglamlik kazanmistir.
Kanatsiz böceklerde ve onlara yakin grup olan kirkayaklarda (Diplopoda), bu
apodemler plaka halinde veya çubuk seklinde olup ipliksi köprüler araciligi ile
birbirine baglanmistir. Pterygotanin kökenini teskil eden gruplarda, bu yapi
daha gelismis, birbiri ile kaynasmis ve tentorium
denen basin iç iskeleti seklinde evrimlesmistir. Tipik bir tentorim: anterior kollar, posterior kollar, corporotentorium
(merkezdeki kitle) ve dorsal kollar olmak
üzere 4 esas kisimdan meydana gelmistir. Posterior kollar, post occipital sutur
üzerinde bulunan ve distan bir yarik seklinde görülen posterior tentorial
çukurun invaginasyonu ile meydana gelmistir. Anterior ve posterior
tentoriumlarin iç kisma dogru uzayarak birbirine rastladiklari kisimda
kaynasmalari suretiyle corporatentorium olusur. Dorsal kollar ise lateral
ocelluslar ve anten soketleri civarinda bas kapsülüne temas ederler. Fakat bu
kisimlarda disarda belirgin bir çukurun olmamasi sebebiyle ön kollarin uzantisindan meydana geldikleri
kabul edilmektedir. Tentorium'un kisimlarinin sekli ve konumu farkli böcek
gruplarinda degisiktir.
Agiz
parçalari: Mandibulalar, maxillalar ve labiumdan olusur. Bunlar tipik
Arthropoda ekstremitesinden sekil degistirmek suretiyle olusmustur. Fosil
Arthropodlarin ekstremitelerinin incelenmesi ve yasayan formlarin
ektremitelerinin karsilastirilmali morfolojisi, bugün yasamakta olan bütün
arthropod ekstemitelerinin basit bir genel formdan olusmus oldugunu gösterir.
1- Mandibulalar ; Bunlar anteriorda, gerçek agiz parçalarinin
birinci çifti olup labrum'un hemen gerisinde bulunur. Tipik olarak fazla
sertlesmis ve sclerotize olmuslardir. Üstlerinde disler ve firça gibi yapilar
bulunur. Birkaç ilkel böcek bir tarafa birakilacak olursa mandibulalar lateral
kenar ve mesal kenarin kaide kismindan basa eklemle baglanir. Her ekleme yakin
bir yerden, basin iç kismina dogru mandibulalari haraket ettiren kuvvetli
tendonlar (kiris) uzanir.
2- Maxillalar: Genel maxilla tipi, çesitli kisimlar halinde ve
çignemeye elverisli bir yapiya sahiptir: Cordo,
maxillayi basa bagliyan ve bir mentese ödevi görerek hareketine olanak saglayan
üçgen seklinde bazal bir sclerittir.
Stipes,
maxillanin gövdesini olusturur ve maxillanin geri kalan kisimlari için kaide
ödevini görür.
Galea,
stipesin sonuna eklemli dis (lateral) lob'tur. Genellikle üzerinde duygu
organlarindan ibaret bir kep bulunur.
Lacinia,
stipesin apexine eklemli olan iç (mesal) lobtur. Mesal kenarda bulunan dis ve
dikenler yüzünden mandibulaya benzer bir görünüsdedir. Palpus, stipesin lateral
kismindan çikan antene benzer segmentli bir uzantidir. Genellikle bes
segmentten olusmustur. Muhtemelen tamamen duysal olarak ödevlidir.
3- Labium (2. Maksilla veya altçene); maxillaya göre posterior konumda
bulunur. Tek bir parça gibi görünürse de meson üzerinde ortada kaynasan bir
çift ikinci maxilladan olusmustur. Kisimlari maxillanin bölümleri ile büyük bir
benzerlik gösterir. Kaslari ve kaslarin baglanma noktalari yönünden de
aralarinda bir homoloji vardir.
AĞIZ
YAPISI VE TIPLERI
Basin alt veya ön tarafina yerlesmis
olan agiz üç extremite ve diger bazi parçaciklardan yapilmistir. Agiz, böcegin
aldigi besinin sivi veya kati olmasi, herhangi bir hayvansal veya bitkisel doku
içersinde bulunmasi sebebi ile degisik yapilar kazanmistir. Agiz
parçaciklarinin yapisi, böceklerle savasta kullanilacak ilacin seçiminde önemli
rol oynar. Örnegin, bitkiyi sokarak özsu emen bir böcekle savas için mide
zehiri kullanmak bosunadir. Zira ilaç bitkinin yüzeyindedir ve böcek
içerisinden besin almaktadir.
Baslica
agiz tipleri asagida belirtilmistir.
Çigneyici
agiz: Bu tipe isirici veya kemirici agiz adi da verilebilir. Adindan da
anlasilacagi gibi bu sekilde agiz yapisina sahip böcekler besinlerini isirip
çignemek suretiyle alirlar. Bu tipe örnek olarak Orthoptera, Coleoptera ve Isoptera takimlarina bagli böcekleri
gösterebiliriz. Çigneyici agiz tipi esas yapidadir. Bunun degismesi ile diger
tipler meydana gelir.
Agiz parçalarinin üzeri bir
deri uzantisindan ibaret olan labrum
(üst dudak) tarafindan kismen örtülmüstür; bu genis ve yassi yapilidir. Esas
agiz parçalarindan ilk çifti olan, kahverenkli ve saglam yapili mandibula, labrumun hemen altinda ve
yanlara dogru yer almistir. Mandibulanin ödevi besin maddesini parçalamak
oldugundan iç kisimlari keskin dislidir. Daha altta sagli sollu bir çift
halinde I. maxilla vardir. Bu kisim
üzerinde Cardo birinci maxillayi
agiz boslugunun yanlarina baglar; Stipes
birinci maxillanin tabanini olusturur.
Diger parçaciklar buna baglidir. Bundan yanlara dogru uzanan birkaç halkadan
ibaret ve antene benzer yapida olan kisim Maksillar
palpus (çogul hali Palpi) adini alir.
Genellikle üzerinde ince killar vardir ve tad alma görevini
yüklenmistir. Stipes ve palpustan içeri dogru iki çigneyici kisim uzanir.
Bunlardan biri Galea (dis çigneyici), digeri Lacinia (iç çigneyici)dir. Bu parçaciklar besinin daha ufak bir
hale getirilmesi isini yapar. Agzin orta yerinde, iki kismin kaynasmasi ile
simetrik tek bir parça halini almis olan II.
Maxilla bulunmaktadir; bu birlesik parçaya labium adi da verilir. Bunun taban kismini, altta Submentum, üstte Mentum ve bunun ucunda Prementum
olusturur. Prementum'un yanlarinda, asagiya dogru ikinci maxilla palpuslari
anlamina gelen labial palpus
bulunur. En ortada Glossa (dil) ve
onun yanlarinda Paraglossa (yandil) yer almistir. Bu kisimlara ilave olarak agiz
tabaninda ayrica Hipofarinks (labiumun
içyüzeyinde yeralir, agiz tabaninin dil biçiminde uzayan kismidir) veEpifarinks (labrumun altinda ve gerisinde yeralir, tat alma organini
olusturur) yeralir.
Yalayici-emici
agiz: Arilar (Hymenoptera)'in çogu besin maddelerini sekerli eriyikler
halinde ve emerek aldiklarindan, agiz parçalari bu ise uygun sekillenmistir.
Mandibullar, bir evvelki tipe
nazaran ufalmis ancak fonksiyonlarini tamamen kaybetmemistir. Örnegin üzüm
üzerinde beslenen bir ari önce mandibulalari vasitasi ile meyvenin kabugunu parçalar. Birinci maxillalarin esas
tipte çok uzun olan palpuslari körelmis durumdadir. Buna karsi galea
kalinlasmis ve uzamistir. Enine kesitte,
bunun bir kilif olusturacak sekilde, diger kisimlari sardigi görülür. Labium bu tip agiz parçalarinin besin alma isini
sagliyacak sekilde degisiklige ugramistir.
Prementum ve buna bagli parçalardan glossa ve palpus'lar uzamis
paraglossa ise aksine körelmistir. Glossanin meydana getirdigi boru enine kesitte gayet belirgin olarak
görülür.
Emici
agiz: Kelebeklerde (Lepidoptera) agiz parçalarinin yapisi, esas yapiya
nazaran bir hayli degisiklik gösterir.
Labrum ve mandibula kisalmistir. Birinci maxilla, simdiye kadar
görülenlerin aksine kaynasarak tek parça haline dönüsmüstür. Galea olaganüstü gelismis, bir hortum seklini almistir. Parçanin
enine kesidi incelenirse herbir galeanin bir oluk seklinde oldugu ve bunlarin
karsilikli durmalari ile de hortumun meydana geldigi görülür. Dinlenme
halinde hortum kivrilmis olarak basin
alt tarafinda durur. Beslenme sirasinda açilarak düz bir durum alir. Bununla
beraber, bazi kelebeklerde hortum kismen veya tamamen dumura ugramistir. Ikinci
maxillalarin sadece palpus kisimlari kalmistir ve bunlar basin ön tarafinda
ileri veya yukari dogru uzanmis olarak durur.
Sokucu-emici
agiz: Bazi böcekler, bitki veya hayvan dokusu içerisinde bulunan sivilari
emerek beslenirler. Bu sebep ile agiz yapilari evvela bu dokuyu delmeye, sonra siviyi emmeye
elverisli durumda olmalidir. Bu tip agiz parçalarinin yapisinda, böcek gruplari
arasinda bazi farklar bulmak mümkündür; bu yüzden sokucu-emici agiz yapilarini
birkaç alt tipe ayirmak yerinde olur;
*Alti igneli sokucu-emici agiz: Labium uzayarak bir Proboscis (hortum) halini almistir. Bunun üst tarafinda kalan
boslugu gene uzamis yapida olan ve ayni zamanda sokucu igne durumunda ki labrum
örter. Böylece labium meydana getirdigi oluk içersinde 6 igne göze çarpar. Bu
ignelerin iki adedi mandibullalardan diger
iki adedi birinci maxillalardan ve sonuncusu hypopharynx'den meydana
gelmistir. Bu ignelerin uçlari disli oldugundan besini saklayan doku kolayca
delinir. Hypopharynx'in ortasinin delik olusu sokulan hayvan dokusundan emilen
kanin pihtilasmasini önleyici tükrük maddesinin akitilmasina yarar; bu delige tükrük maddesi kanali adi verilir.
Kanin emildigi kanal ise hypopharynx ile labrum arasindaki bosluktur, emme kanali adini alir. Bu tipteki agiz
yapisina Diptera takimina bagli bazi familyalarda (Culicidae, Tabanidae gibi)
rastlanir. Sineklerde 4 igneli sokucu emici agiz da görülür. Önceki tipten
farki mandibul ignelerinin olmayisi ve esas delici organin hypofarinx olusudur.
Labrum, I. maxilla(2) ve hypopharyn, 4 igneyi olusturur. Salgi kanali
hypopharynx içinde, beslenme kanali labrum ve hypopharynx arasindadir.
*Dört igneli sokucu-emici agiz: Bir evvelki tipe nazaran fark,
hyophorynx'ten yapilmis ignenin bulunmayisi ve labrumun ufak kalisi dolayisiyle
sadece dört adet ignenin mevcut olusudur. Tükrük ve emme kanallarinin yeri de
degismistir. Birinci gaganin dis segmentli kismi labiumdur ve 4 igne tasir. 2
mandibul, 2 tane I. maxilladan olusur. Labrum gaga kaidesinde kisa bir lobtur.
Hypopharynx de gaga içinde kisa bir lob halindedir. Labium parçalamaz fakat
örter. Maxillalar karsilikli gelerek besin ve emme kanallarini olusturur.
Birinci Maxilla igneleri karisilikli duruslarinda aralarinda iki boru meydana
getirirler. Bu boru veya kanallardan labrum tarafindaki emme, digeri tükrük
kanalidir. Hemiptera ve Homoptera
takimlarina bagli böceklerin agiz parçalari bu tiptedir. Dinlenme
durumunda bas ve thorax'in altinda geriye dogru uzanmis olan hortum, beslenme
sirasinda vücudu dik bir hale getirir; igneler doku içersine daldirildiginda,
ikinci maxillanin olusturdugu oluk, kivrik vaziyette disarida kalir.
*Iki
igneli sokucu-emici agiz: Bazi Diptera'larda görülür. Madibulalar
tamamen dumura ugramis ve birinci maxilladan ise geriye sadece palpus'lar
kalmistir. Ikinci maxilla'nin teskil ettigi hortum içerisinde sadece iki igne
görülür. Bunlardan birisi hypopharynx digeri labrumdan meydana gelmistir.
Tükrük kanali hypopharynx içindeki delik olup emme kanali ise bununla labrum
arasindaki bosluktur. Asil sokma isi labium (ikinci maxilla) tarafindan yapilir, ucunda iki ufak
plak (labellum) vardir.
Musca domestica L.'nin agiz yapisi
esas itibariyle bu sekilde ise de yukarida bahsedilen iki igne ufalmistir.
Maxilla ve mandibullar görev yapmaz. Ikinci maxillanin olusturdugu oluk içersinden ileriye dogru
uzanan ve uçta genisleyerek iri çikinti halini alan labial sünger gibi bir yapi
olan labelluma sahiptir. Bu sivi
besine sokulur. Üzerinde incecik oluklar bulunmaktadir. Salgilanan tükrük bu
oluklardan alinacak besin üzerine akitilir ve bu suretle eritilen besin maddesi
ayri oluklar vasitasi ile alinarak özel olukla agiz bosluguna sevkedilir.
Görüldügü üzere, karasinegin agiz parçalari yapisi sokucu-emici olmaktan ziyade
bir çesit yalayici-emici tiptedir.
Üç
igneli sokucu-emici agiz: Bitki dokusunu sokarak beslenmeye uygun
agiz yapisina sahip böcek takimlarindan birisi de Thysanoptera'dir. Bunlarin agizlarinda birisi sol
mandibuladan, ikisi birinci maxilladan yapilmis 3 igne bulunur. Sag mandibul körelmistir.
Pirelerin
(Siphonaptera) agiz parçalari bu tipte olup, 1 tanesi epipharynx, 2 tanesi
I.maxilladan (lacinia) olusmus 3 stilet içerir. Delme islemi kenarlari tirtikli
olan maxillaya ait igneler tarafindan gerçeklestirilir. Emme kanali
epipharynxle maxilla igneleri arasinda uzanirken, tükrük kanali maxillaya ait
ignelerin karsilikli gelmesiyle olusan oluktur. Labial ve maxiller palpuslar
dinlenme sirasinda stiletleri örter.
Cervix veya Boyun
Bas ile gövde arasindaki
membran özelligindeki kisim boyun veya cervix'dir. Bazilari bunu microthorax
adi ile ayri bir vücut segmenti olarak kabul ederlerse de bu hususu destekleyen
pek az delil vardir. Daha ziyade cervix, labial bas segmenti ve prothorax
segmenti ile bunlarin arasindaki bükülebilir özellikteki alani kapsar.
Cervix'in içine basin gövde ile eklemlesmesine yarayan 2 çift cervical sclerit
gömülü durumdadir. Her iki yanda bulunan ikiser sclerit birbiri ile mentese
gibi baglanarak tek bir parça haline gelmistir. Bu parça anterior olarak basin
post occiput kismi üzerindeki occipital condyl
ile; posterior olarak ta prothorax ile eklemli baglanti olusturur.
Cervical scleritler çogunlukla prothorax'in pleura'lari ile kaynasirlar.
Genel
Anlamda Böcek Segmentinin Gelişimi
l. Tergum
veya thoraxda notum denen sklerotize dorsal plaka,
2. Ventralde
yer alan sternum veya sklerotize plaka,
3. Tergum ve sternumu birlestiren
tamamen membran özelliginde pleural bölge,
4. Bir
çift segmentli bacak; bazal segment olan coxapodit, tergum ve sternum
arasindaki membrana gömülü durumdadir. Coxapodit, bir bazal kisim (subcoxa) ve
apikal kisim (coxa) olmak üzere iki kisma ayrilmistir. Subcoxa 3 sclerite
ayrilmis durumdadir.
5. Her
bir ayagin kaidesinin üst kisimdaki membran üzerinde bir stigma yer alir.
THORAX
Thorax, bas ve abdomen arasinda
kalan vücut bölgesidir. Prothorax, mesothoraks ve metathorax olmak üzere 3 segmentten
olusmustur. Kanatsiz ordolarda, üç thorax segmenti genel yapi bakimindan
hemen hemen birbirinin aynidir. Tergum ve sternumlar plaka seklinde, pleural
scleritler (subcoxal arklar) küçük veya dejenere olmus durumdadir.
Kanatli böceklerde, üç thorax
segmenti birbirinden çok farklidir. Prothorax esas tipe benzer kisimlardan
olusmakla beraber muhtelif scleritler gerçek sinirlari tayine imkan
birakmayacak tarzda birlesmis olabilir. Mezo ve metathorax, yürüme ve uçma
mekanizmasinin ayni segmentte birlesmesine imkan veren kas yapisina uygun
olarak, önemli degisikliklere ugramistir. Bu sebepten, yeni ek secleritler meydana
gelmis ve bunlarin çogu da kendi aralarinda yeni gruplar teskil etmislerdir.
Kanatli
segment: Kanatsiz her segmentte oldugu gibi kanatli segmentte de üç
esas kisim vardir; Tergum (Thorax
için kullanılınca notum adı verilir), sternum
ve pleura. Bu kısımların herbirinde birtakim özellikler
varsa da özellikle pleura da kanatlılığa uygun olarak çok belirgin morfolojik
farkliliklar görülür.
Pleuron:
Bu sclerit büyük bir lateral plaka meydana getirecek tarzda genislemistir.
Pleuron, coxal çıkıntıdan kanat çıkıntısına kadar uzanan bir pleural sutur
aracılığıyla bir ön parça episternum ve bir ard parça epimeron olmak üzere ikiye ayrilmistir.
Bu sutur pleurodema denen bir iç apodemin invaginasyon çizgisine isaret
etmektedir.
Notum:
Bu alan anteriörde alinotum ve
posteriör de postnotum olmak üzere 2
esas sclerite ayrilmistir. Alinotum kanatla dogrudan dogruya birlesen bir
sclerit olup phragma denen bir anterior apodeme sahiptir.
Sternum:
Bu plaka anterior ve posterior bantlar vasitasi ile pleura'ya baglanir.
Böylece olusan soket=cep içersine coxa yerlesir. Orta bölge olan eusternumda bulunan dar oluk, apexe
dogru çatallanir biçimde ikiye ayrilarak furka isimli büyük bir apodemin
invaginasyon yerini işaret etmektedir.
İç iskelet: Çesitli
segmentlerin apodemlerinin tümüne iç
iskelet denir. Bunlar, büyük kanat ve bacak kaslarinin tutunma yerleridir.
Segmentlerin pleurodema ve furca'lari kesintisiz devamli bir bant meydana
getirecek sekilde birbiri ucuna uyar
(ancak verilen bu genel yapi ile bu gün yasamakta olan böcegin thorax
yapisi arasinda pek az benzerlik bulunur. Bazi ordolarda çok ayri örnekler
görüldügü gibi ayni ordo içersinde dahi olaganüstü farkliliklar vardir. Bu gibi
hallerde scleritlerin konumunu bazi ana isaret noktalarina göre tayin etmek
gerekir. Sutur ve apodemlere ek olarak bacak ve kanatlarin eklem yerleri en
güvenilen işaretlerdir).
Bacak:
Tipik bir thorax bacağı; coxa,
throchanter, femur, tibia, tarsus ve
pretarsus olmak üzere 6 kisimdan olusur. Coxa, vücutla eklemlenen parça
olup posterior olarak meron denen bir loba sahiptir. Genellikle ergin bir
böcekte tarsus 2 ile 5 segmente ayrilmistir. Pretarsus, Collembola' da ve böcek
larvalarinin çogunda küçük belirgin bir son segmenttir. Diger ordolarda
pretarsus tarsusun sonunda yer alan karmasik çengel ve küçük scleritler seti
halindedir. Collembola ve Protura' da tibia ve tarsus kaynasmak suretiyle
tibio-tarsusu meydana getirir.
Genellikle böcek bacagi yürüme veya
kosmaya yarayacak bir yapiya sahiptir. Bununla beraber baska kullanma
amaçlarina uygun olacak sekilde önemli degisiklikler meydana gelmistir. bunlar
arasinda büyük ölçüde gelismis bir femur ile siçrayici bacak
(Orthpotera), karsilikli duran kuvvetli dikenleri tasiyan yakalayici tip
(Mantiste), yassilmis kisimlari üzerinde bol tüyler olan yüzücü bacak
(Notonectidae), scapel biçiminde kuvvetli kisimlari ihtiva eden kazici tip
(Gryllotalpa) sayilabilir.
Kanat:
Böcek kanadi diger canlilarda rastlanmayan bir evrimsel gelismedir.
Omurgasiz hayvan grubu içersinde böceklerden baska hiçbir hayvan grubunda kanat
yoktur. Yarasa ve kus gibi uçan hayvanlarda kanat, degisiklige ugramis bir ön
ekstremitedir. Böceklerde ise durum degisik olup bunlarda kanat vücut duvarinin notum veya
dorsal plakanin yan kenari boyunca disa dogru gelismesi sonunda meydana
gelmistir. Yani vücut duvarinin "Paranotal"
çikintilarindan olusur. Böceklerde kanatlarin iç kismina baglanan diger kas
baglantisi yoktur. Kas ve segment tasimadigindan hiç bir zaman üye olarak
degerlendirilemez. Tipik olarak pterygot
böcekte meso ve metathoraxtan çikan iki çift kanat vardir. Prothorax daima
kanatsizdir. Bazi fosil formlarda prothoraxda levha seklinde lateral çikintilar
görülmüssede bu kisimda kanat olarak is gören bir yapi henüz bilinmemektedir.
Paranota çift duvarli olup, gelisme süresince
büyüyerek yassilasir ve arasindaki boslugu miksosöl doldurur. Kanatlarin
gelisimi ile ilgili iki kuram ileri sürülmüs olup, Tracheal kuram da kanatlarin, suda yasayan böceklerin gögüs
trakelerinden karaya çikinca olustugunu ileri
sürmekte olup, kanatlarda solungaçlarda bulunan kaslara rastlanmadigi
için fazla kabul görmemektedir, Paranotal
kurama göre ise kanatlar vücut duvarinin paranota adi verilen çikintilardan
olustmaktadir. Fosil formlardan elde edilen kanitlar
paranotal kanat gelisimini destekler niteliktedir. Pterygota altsinifi üyelerinde (meso-metathoraxta)
bulunur; bu altsinifin bazi grup ve türlerinde sekonder olarak kaybolmus
(bitler), bazilarinda yalniz erkek ya da diside mevcutken, bazi gruplarda
gelisim evresinin ancak belirli bir evresinde meydana gelir ve daha sonra
birakilir (karincalarin eseysel bireylerinde oldugu gibi). Kanatlarin sonradan yitirilmesi, özellikle magarada yasayan böceklerde
ve paraziter yasama uyum sagliyan böceklerde kullanilma gereği olmamasi
nedeniyle, yüksek daglarda yasayanlarda rüzgarda sürüklünmemek için, saklanarak
yasayan formlarda ise engele takilip yirtilmamsi için yaygindir.
Yapısı:
Ana plan bakimindan böcek kanatlari çok basittir. Kanatlar iki membran ve bunlarin
arasinda damar denilen destek fibrillerinden ibaret olan vücut duvarinin levha
seklindeki uzantilardir. Kanatlarin kaide kismi, üzerinde axillar sclerit denen bir grup küçük scleritlerin yer aldigi
membran yapisinda bir mentese vasitasiyla vücuda baglidir. Bunlar notumun
kenari ile eklemlidir.
Kanat
Damarları: Kanatlarin çogunda bu ince membrani
destekleyen çok sayida çizgi seklinde
kalinlasmis kuvvetli kisimlar vardir. Bunlarin bazalden apex'e devam edenlere boyuna damar denir. Bir kisminda kanadi
enine kat ederek uzun damarlari birbirine birlestirir. Bunlarada enine damar denir. Damarlarin bir
kanat üzerindeki düzenine damarlanma
denir.
Kanatlarin damar düzeni bakimindan
böcekler arasinda sayisiz farkliliklar vardir. Bu farkliliklar ordo, famiya,
cins vs. teshislerinde kullanilir. Ancak ana damar gövdelerinin
benzerliklerinden gidilerek genel bir damarlanma tipi verilebilirki bu tamamen
sematik olup çok sayidaki örnegin ortak
yanlarini temsil eder. Herbir ana damarin ayri bir ismi vardir. Isimler kanadin
ön kenarindan geriye dogru izlenen bir siraya göre verilmistir. Damarlarin
isimlerini ifade etmek için standart kisaltmalar yapilir.
Costa
(C): Genellikle kanadin kalinlasmis olan ön
kenarini olusturur, dallanmamistir.
Subcosta (Sc): Costanin hemen gerisinde yer alir.
Tipik olarak subcosta iki dala ayrilmistir.
Radius
(R): Subcostadan sonra gelen ana damardir, oldukça kuvvetlidir (Kaide
kisminda ikinci axillar sclerit ile birlesmistir). Ri ve Rs (radial sector)
olmak üzere 2 kola ayrilir. Rs'de 4 esas dala ayrilir.
Media:
Küçük median axillar scleritler ile eklem olusturan iki damardan biridir. Kaide
kismi genellikle bir çöküntü içersindedir.
Cubitus
(Cu): Iki ana dala ayrilir (median axillar scleritler ile eklem olusturan
bir damardir). Kaide kismi ve Cu2 bir çöküntü sahasi içersindedir. Cu1 ise bir kabarti çizgisi boyunca devam eder ve
dallanir (2 dal= Cu1a , Cui1b).
Cubital
oluk (cf): Kanadin katlandigi çizgi boyunca yer alan bir hat seklindedir.
Bu iz bir damar karakterinde olmamakla beraber, cubital ve anal damarlarin
arasindaki siniri olusturmasi nedeniyle
önemlidir.
Anal
damarlar (IA, 2A, 3A vs.): 3. axillar sclerit (3 ax) ile simsiki
baglantilidir. Kaide kisminda birbiri ile kaynasan yada birbirine yakin bulunan bir grup damardir.
Jugal
oluk (Jf): Kanadin kaide kisminda porterior köseyi meydana getiren küçük
bir alan olan jugal kisim ile anal alani
birbirinden ayiran bir kat yeri özelligindedir (3 jugal alan çok sabit bir
kanat kismidir). Jugal damarlar (15.25)= Jugal alandaki küçük damarlar.
Enine
damarlar: Bu damarlar, birlestirdikleri damarlara göre isimlendirilir.
Bunlari ifade etmek için kisaltmalar daima küçük harflerle yazilir (Tablo 3).
Ancak bir seri olusturduklari zaman
ayrica numaralanir. Örnegin 3. costal enine damar gibi. Bu kuralin sadece bir
istisnasi vardir. Yanliz kanadin kaide kisminda costa ve subcosta arasinda
bulunan enine damara humeral enine damar
denir. Ayrica Costa ile subcostaya veya
Ri arasinda costal (c) damar;
Radiusun öndeki tek kalin ile yani Ri ile Rs sekonder kolu arasinda radial (r); Radius 3 ile radius 4
arasinda sectoral (s); Radiusun
ikinci sekonder kolu ile medianin ilk kolu arasinda radio-medial (r-m); Medianin kollari arasinda medial (m); Media ile Cubitus arasinda medio-cubital (m-cu); Cubitusun kollari arasinda cubital (cu); Cubitus ile anal damar
arasinda cubito-anal (cu-a); anal
damarlar arasinda anal (a) damar yer
alirlar.
Enine Damarlarin Terminolojisi
Birlestirilan damarlar Enine damar adi Kisaltma
Costa-subcosta Humeral h
Costa-subcosta
veya Ri Costal c
Radius öndeki kolu-sekonder Radial r
Radius
3- Radius-4 Sectoral s
Radius
sekonder-media Raido
medial (r-m)
Media kollari Medial m
Media-cubitus Medio-cubital (m-cu)
Cubitus
kollari Cubital (cu)
Cubitus-anal
Cubito-anal (cu-a)
Anal
damar Anal (a)
THORAX KASLARI VE UÇMA
Kutikulanin
olusmasiyla birlikte Annelid'lerdeki yuvarlak kaslar, enine kaslar halini almis
ve integümentin belirli bölgelerine baglanarak üye kaslarini da olusturmustur.
Uçma
islevi meso ve metathoraxtaki kaslar tarafindan yüklenilmis olup, gögüs
kaslarinin dogrudan dogruya (kanat hareketi daha yavas) ya da dolayli etkisiyle
gerçeklestirilir.Dolayli etkiye sahip kaslar kanatla baglantili degildir, bu
kaslar vücut duvarini hareket ettirmek suretiyle kanatlarin hareketini saglar,
kanatlar çirpilmadan daha çok bir titresim hareketi ile yönlendirilir
(prothorax içinde yer alan vertikal kaslarin kasilmalari sonucu, tergum alttan
ve üstten asagi çekilerek kanadin yukari dogru hareket etmesi saglanirkan,
boyuna kaslar bu hareketin tersi hareket olarak kanatlari asagiya indirir).
IKI KANATLI GIBI DAVRANMA
Ilkel
kanatli böceklerde her kanat çifti kendi basina bagimsiz, fakat senkronize
edilmis (iki kanat çiftide ayni zamanda çirpilir) olarak çirpilir. Diger
gelismis kanatli böceklerde, aerodinamik bakimdan daha uygun bir yapi
kazanilmasi için, islevsel ön ve
arka kanatlarin birbirine baglanmasiyla olur. ön kanat, uçma islevini yürütmek
için geliserek büyümüs, arka kanat ise küçülmüs, iyi uçan böceklerde ise ön
kanadin bir parçasi gibi hareket etmeye baslamistir. Ön ve arka kanadin
birbirine baglanmasi için çesitli yapilar gelismis olup, Jugatae olarak siniflandirilan ilkel kelebeklerde, ön kanat
bazalinin arka kismi, Jugum denen
parmak biçiminde bir çikinti tasir jugum ve distalinde yer alan kil demeti arka
kanadin arka alt kismina geçerek iki kanadi birbirine baglar, Frenatae grubuna giren modern
kelebeklerde ise, arka kanat costasinin bazelinde yer alan ve uzun killarla
donanmis Frenulum olarak isimlendirilin
çikintinin ön kanadin arka kenar alt kisminda bulunan Retinaculum denen bölgeye
tutunmasiyla iki kanat birbirine baglanir. Diptera'da arka kanatlar,
Strepsiptera takiminda ise ön kanatlar tamamen kaybolmus olup, denge organi
görevini gören yapi haline dönüsmüstür. ve sineklerin bazilarinda daha ileri
asama olarak metathoraxin tamamen körelmesiyle iki kanatlilik olusmustur
degisikliklerle dört kanadin sanki iki kanatmis gibi hareket etmesi
saglanmistir.
ABDOMEN
Abdomen vücudun üçüncü ve posterior
kismidir. Ergin devrede bacaklardan mahrum olan bu kisim, thoraks ile
karsilastirilirsa oldukça basit bir yapiya sahiptir. Esas olarak 12 segmentten
olusmasina ragmen bu segmentlerin tümü ancak Protura'nin embriyo devrelerinde görülebilir.
Embriyonik olarak 11 segment (sadece Collembola takimi embriyolojik olarak, 9
segment ve bir telsona sahiptir) ve sölom kesesi ile gangliyonu olmadigi için
segment olarak kabul edilmeyen "Telson" dan olusmustur. Bazi
formlarda örnegin, ergin Collembola' da
(alti segment) oldugu gibi segment sayisinda büyük azalmalar vardir.
Karasineklerde oldugu gibi böcek gruplarinin çogunda abdomenin son segmentleri
dinlenme halinde kendinden önceki segmentlerin içine çekilebilen çiftlesme
organlarina dönüsmüstür. Kural olarak disilerin eseysel açikligi 8. segmentte
ya da onun arkasinda olup erkeklerinki 9. segmentten disari açilir. Bu iki
segmente Genital segment, bundan önceki segmentlere Pregenital, sonraki
segmentlere de Postgenital segmentler
denir.
Segmentlerin
yapisi: Ergin böcekte tipik abdomen segmenti:
1- Tergum veya dorsal plaka,
2- Sternum veya ventral plaka,
3- Tergum ve sternumu birlestiren
lateral membran kisimlar,
4- Genellikle lateral membranlar
üzerinde ve her iki yanda yer alan stigma kisimlarindan olusur.
Ekstremiteler:
Bunlar iki grup halinde ele
alinabilir:
l. Üreme faaliyeti ile ilgili
olmayanlar,
2. Çiftlesme yada yumurta koyma
faaliyetinde kullanilanlar.
Üreme
ile ilgisi olmayan tipler: Terminal segmentler bir yana
birakilacak olursa, ergin böceklerin çogunun abdomeninde ekstremite bulunmaz.
Thysanura'da oldugu gibi bazi ilkel formlarda dejenere abdomen bacaklari,
Sytilus'lar halinde görülmektedir. Üye taslaklari, ergin evrede özellikle ilk 7
segmentte tamamen kaybolur. 10. segment
postgenital segmentlerin en ilkeli olup, çogunlukla sternumu küçülmüstür.
Körelme durumuna göre son segmentin plakalari bazi gruplarda telsonu anal kapak
gibi çevirir. Bu plakalardan dorsalde bulunan bir parçali tergumu Epiprokt , anüsün alt tarafinda bulunan ve
sternumdan türemis bir çift plakcikta Paraprokt olarak isimlendirilir. Epiprokt ve paraproktin
arasindaki baglanti zarindan çikan ve son segmentin (11. segment) üye
taslagindan olustugu sanilan ve hemen hemen bütün böceklerde bulunan Cercus ise harekette kullanilmayip duyarga görevi
gören bir abdomen üyesidir. Ayrica Trichoptera gibi bazi gruplarda, erkek
organin bir kismi biçimindedir.
Üreme
ile ilgili tipler: Bunlar genellikle 8 ve 9. segmentlerin extremiteleridir.
Disi ovipositoru, birinci, ikinci ve üçüncü valvulae olmak üzere üç yaprak
çiftinden meydana gelmistir . Testereli arilar gibi (Tenteridinidae)
ovipositoru iyi gelismis böceklerin çogunda 1. ve 2. valvulalar iç kisimlarinda, yumurtalarin asagiya dogru
inmesine yarayan bir kanal bulunan delici ve kesici bir organ olusturur. 3.
valvulalar ovipositorun çekildiği bir
kın veya kılıf halindedir. Orthopterada her 3 valvula çiftide ovipozitor'u
meydana getirecek sekilde birlesir veya 2. valvulalar yumurta tasiyan küçük bir
organ halindedir. Valvulalarin gelismedigi veya hiç görülmedigi ordolarda
abdomenin apikal segmentleri ovipozitor görevini yapan uzanabilir bir tüp
haline gelmistir. Diptera ve Lepidoptera içinde bunun örneklerine rastlanir.
Erkek fertlerde 9. segmentin
ekstremiteleri birleserek çiftlesme (kopulasyon) organini meydana getirir.
Bazen 10. segmentin kisimlarinda çiftlesme organinin yapisina katilabilir. Her
ordoda, bu organ genellikle temel özellikler gösterir ancak yine her grupta
büyük degisiklige ugramistir ve bu bölge böcek sistematiginde çok önemli
karakterler içerir. Farkli ordolarda bu yapilar için uzlasma saglanincaya kadar
herhangi bir grup için kullanilan terminolojiden faydalanmak yerindedir.
Ergin abdomenindeki üyelere gelince : Bazi ilkel böceklerin ergininde görülür, Collembola bu
üye kalintisinin yardimiyla ileri dogru siçrar; Ventral Tüp (karin tüpü), ilk abdomen segmentinin üye kalintisidir,
ucundan hemolenfin baskisiyla iki uç baloncugu çikar, temizlenmeye, solunuma,
su almaya ve yapismaya yarar. Retinaculum
üçüncü segment üzerindeki bir üye çifti olup, dördüncü segmentin üye çiftinden
köken aldigi kabul edilen Furcula (siçrama
çatali) nin kancasi olarak görev görür.
SES ÇIKARMA ORGANLARI
Pek az böcek grubu özel
ses çikarma organina sahiptir. Böceklerde genel olarak kanat membrani, vücut
duvarinin belirli bir kismi veya özel membranlarin titresimi ile ses dalgalari
meydana getirilir. Bu alanlar amaca uygun yapilar tarafindan harekete
geçirilir. Çekirgeler basit bir mekanizma ile ses çikarir; ard kanadin ön
kenari ön kanadin kalinlasan damarlari üzerine sürtülür ve ard kanatlar
titresim yapar. Baska çekirgelerde femurun iç yüzünde küçük dislerle bezenmis
bir alan vardir. Bu alan ön kanatlar üzerine sürtünür ve onu titrestirir. Kin
kanatlilarda (Coleoptera) oldugu gibi bazi ordolarda pürüzlü kisim ve sürtünen
kisim sirasiyla bacak ve gövde üzerinde
bulunur. Bu durumda da vücut duvarinin titresim alanini olusturmasi
gerekir. Bu tarz özel bir mekanizma Cicada'larda gelismistir. Cicada'larda
abdomenin kaidesine yakin bir yerdeki ventral bir çöküntü veya cep içinde bir
membran sistemi yer almistir. Bu membranlardan ilki içteki bir kas ipligine
baglidir. Kasin kasilmasi ile membran içe çekilir kas gevseyince membran hizla
eski yerine gelir. Bu hareketler büyük
bir hiz ile birbirini izleyecek olursa ses dalgalari meydana getirir. Diger
membranlar ise ses reflektörü gibi is görür.
ANATOMI
SINDIRIM
SISTEMI:
Sindirim sistemi, sindirim kanali ve buna dogrudan yada
dolayli olarak baglanan çesitli bezlerden meydana gelir. Bu bezler yardimci
bezler tükrük bezleri, kör barsak (çekumlar, Caecum: pl caeca) ve malpigi
tüpleridir.
Sindirim
kanali: Sindirim kanali önde agiz ve
arkada anüs açikligi olan, vücudu bastan sona kateden bir boru
seklindedir. Ön, orta ve art olmak üzere
üç kisma ayrilir. Genel olarak bu bölgeler sirasiyla stomadeum, mesenteron,
proctodeum ismini alir. Çogunlukla stomadeum ile mesenteron arasinda stomadeal
veya cardiac kapakcik, mesenteron ile proctodeum arasinda proctodeal veya
pyloric kapakçik (valv) yer alir. Yapı olarak stomadeum ile proctodeum
ektodermden, mesenteron ise endodermden gelismistir. Birkaç ilkel böcekte
sindirim kanalı basit ve boru
şeklindeyken bir çoğunda bu kısımların
herbiri fonksiyonlarına göre bir takim alt bölümlere ayrilir.
STOMADEUM:
Ön barsak. Epiteli intima olarak bilinen kutikula içerir; başta bulunan ağiz açıklığı
ile başlar. Bu kısım genellikle 3 esas bölüme ayrılır.
1.
Azçok boru seklinde bir ön bölüm özefagus (oesophagus= yemek borusu):
2.
Genis bir kursak (crop): Çok fazla genisleme yetenegine sahip olan kursak,
çogunlukla besin yada havayla doludur.
3.
Proventriculus (ön veya çigneyici mide): İç tarafta intimanin diken, diş ve
çesitli sekillerdeki birçok çikintisi, kaslarin etkisiyle birbirine sürtülür ve
bu arada besin parçalari ögütülür.
özefagus ile kursak arasindaki
sinirda kesin olmayip özefagusun agiza
açilan kisminda kas yapisi ile kesinlikle ayirt edilmeyen bir farinks
(pharynx=yutak) vardir.
4.
Valvula Cardica (mide giris kapagi) ise:
Ortabarsaga açilan ve besinin geri dönmesini engelleyen, bir epitel kivrimdir.
MESENTERON:
Sindirimin büyük bir kismi sindirim kanalinin orta kisminda yapilir. Bu bölgeye
ventriculus veya mide denir. Endodermden meydana geldigi
için intimayla astarlanmamistir.
Genellikle tüp seklinde olmakla beraber belli kisimlar halinde alt bölümlere de
ayrilir. Örnegin Hemiptera'da 3 veya 4 bölüm ayrilmistir. Mesenteron disa dogru
parmak seklinde tipik dis çikintilar çekumlar
verir. Bunlar genellikle midenin önbölgesinde bulunmakla beraber çok daha
posterior konumda olabilir. Çekum denen tüpcükler orta barsak yapisindadir ve
barsak yüzeyini artirirlar.
Böceklerin orta barsak epiteli kaba
besin parçalarinin yaralayici etkilerini engelleyen mukoz hücrelerine sahip
degillerdir; bunun yerine özellikle kati besinle beslenen böceklerde genelde
orta barsak epiteli tarafindan salgilanan koruyucu bir yapi peritrofik membran (besin zarı) vardir.
Bu zar kitin fibrillerden yapılmıştır ve
ana maddesi proteindir. Zamanla sindirimin ileri evrelerinde bu zar yikilir ve yeniden yapilir. Bazi
türlerde bu zar ön ve orta barsak
etrafinda bulunan özel epitel hücrelerinden sürekli salinan maddelerden olusur.
Besinin etrafini çeviren bu zar son barsaga dogru bir torba gibi uzayip gider.
Sindirilen besin ve sindirim enzimleri bu zardan geçerler. Her besin aliminda
bu zar yeniden olusur. Dolayisiyla barsak epiteli zararli etkilerden korunmus
olur. Bitki özsuyu emenlerde bu zar yoktur. Kan emenlerde ise çok ince olarak
gelisebilir. Peritrofik membranin bir diger görevide besindeki
mikroorganizmalarin vücuda girisine engel olmasidir; yani enfeksiyonu engeller.
Ventrikulus alinan besine göre bazi
böceklerde degisiklige ugramistir. Heteroptera'da orta barsak dört bölgeye
ayrilmistir ve içinde bakteri bulunan bir çok sekum yeralir. Heteropterler
bitki özsuyu ile beslenirler; karbonhidrat disinda diger gerekli besinleri
alabilmek için büyük miktarda bitki özsuyu emmek durumundadir. Fazla miktarda alinan sividaki asiri su hizli
bir sekilde atilmak zorundadir, bu nedenle orta barsakta degisiklikler meydana
gelmistir. Fazla suyun atilmasi Hemolenfin yogunlugunun korunmasi ve enzim
aktivitesini kolaylastirmak için gereklidir.
Lepidoptera, Hymenoptera ve Diptera takimina ait türler yalnizca ergin
dönemde bitki özsuyu ile beslenirler; bu gruplar gelisimini tamamladigi için az
miktardaki besine (özsu) sadece yasamlarini devam ettirebilmek için ihtiyaç
duyarlar. Larva döneminde depo edilen besinler genelde yumurta gelisimi için
yeterli olur. Ergin dönemde alinan bu besinler kütikula ile kapli depo görevi
yapan Kursakta saklanir ve gerekli oldugunda az miktarda orta barsaga
gönderilir.
Proctodeum:
Bu bölge farkli böcek gruplarinda büyük ölçüde degisiklik göstermekle
beraber genel olarak önden arkaya dogru su kisimlara ayrilmistir.
1-
Pylorus: Atik madde ve malpigi tübüllerinden gelen maddelerin toplandigi
kisim.
2-
Valvula pylorica: Besin zarinin (peritrofik membran) mekanik parçalanmasini
saglar.
3- Ileum (ince barsak): Son barsagin
orta kismini olusturur.
4-
Kolon (kalin barsak):
5-
Valvula rektalis: Kuvvetli bir daralma yapar, besin zarinin ortadan
kalkmasini saglar.
6-
Rektum (art barsak): En önemli görevi suyun rektal papiller'ce emilimini ve
diskinin kuvvetli kaslarla sikistirilmasini saglamaktir. Burasi dogrudan anüsle
birlesir. Çok defa kasli bir kese seklinde büyümüstür. Sineklerde peritrofik
zarin parçalanmasina da katkilari olur.
Metamorfoz
sirasinda sindirim kanalinda gerek sekil gerekse histolojik bakimdan belirgin
degisiklikler olmaktadir. Bu degismeler ayni türün bireylerinin beslenme
seklinin genç ve erginlerde ayni olmamasindan ileri gelmekte olup bir çesit
adaptasyondur.
Protein
miktari fazla besinlerle beslenen böceklerde sindirim kanalinin digerlerine
göre daha kisa oldugu genel bir kanidir. Imms'e göre en uzun sindirim sistemi
sivilar ile beslenen böceklerde görülmektedir.
Malpigi
tüpleri: Pek az istisna ile böceklerin sindirim kanalinda mesenteron ile
proctodeum'un birlestigi yere yakin bir yerde ince tüp grubu yer alir. Bunlar
bosaltim ile görevli olan malpigi tüpleridir. Sayilari 1-150 arasinda degisir.
Aphidlerde oldugu gibi bazi grublarda bulunmaz.
Labial
bezler veya tükrük bezleri: Böceklerin çogunda mesenteronun altinda
labiumla baglantili 1 çift bez yer alir. Bu bezlerden herbiri öne dogru uzanan
bir kanala sahiptir ve bunlar basta tek
bir kanal halinde birleserek labium ve hypopharynx arasinda kalan
preoral (agiz boslugu) bosluguna açilir. Görevleri farkli olup hamamböcegi gibi
gruplarda genellikle tükrük salgilarlar.
Tükrük salgisi, agiz parçalarinin nemlendirir, besin ve diger maddeler için
çözücü etki gösterir veya Apis mellifera 'da oldugu gibi sindirim enzimlerini
kapsar. Lepidoptera ve Hymenoptera larvalarinda ise larva veya pup muhafazasi
için ipek salgilarlar. Kan emen böceklerde kanin emilmesi sirasinda
pihtilasmayi önlemek için antikoagulin maddesi salgilar.
Sindirim:
Agiz boslugu ile yutak, kuvvetli
kaslara sahiptir. Agiz ve agiz
boslugunun sindirim bakimindan önemi Mandibular, Faringial ve Labial bezler
gibi isim alan tükrük bezlerinin varligindan ileri gelmektedir. Ayrica Bu
bölgede yer alan faringial sislik özellikle Hymenoptera ve Lepidoptera gibi
emici agiz yapisina sahip böceklerde çok iyi gelismistir ve sivilarin tanzim
edilmesinde kullanilir. Bu yapi sokucu ve çigneyici agiz yapisina sahip
böceklerde de vardir fakat besinlerin agizdan özefagusa geçisinde rol oynarlar.
Yemek borusunun (Özefagus) içi ince bir
deri ile örtülmüstür. Kursak, alinan besinin saklanarak çigneyici mideye kisim
kisim geçirilmesine yarar. Iç yüzeyi bir takim kitinsel, dis gibi çikintilarla
kapli olan ön veya çigneyici mide, besinin ufalanmasini saglar; fakat yüzeyi
kitinsel oldugundan besin absorbsiyonu olmaz. Kursagin islevlerinden biri de yenen besini sindirilene kadar
bekletmektir. Çesitli ergin
sivrisinekler ve kan emen Diptera türleri,
normal kosullarda kan ve protein içerigi fazla olan diger besinleri,
dogrudan dogruya ortabarsaga gönderdikleri halde özellikle seker kapsayan
besinler bir süre kursakta bekletmektedir. Bu bölge içerdigi kitinize dis ve
çikintilar nedeniyle ilk sindirimin yapildigi yer olarak bilinir.
Proventriculus, kursak ile ventrikulus arasinda yar alir; besinleri parçalama
ve karistirma ile görevlidir. Ayrica kati besinlerin geriye dogru hareketini
engelleyen bir kapak gibi görev yapar fakat sivi besinlerin geriye dogru
hareketini engelleyemez. Buradan orta barsak veya diger adi ile Ventriculus
(Mide)'a geçen besin maddesi, sindirim için gerekli sivilarla karsilasir ve
yavas yavas absorbsiyona ugrayarak sindirilir. Ventriculus sindirim kanalinin
baslica salgi bölgesidir. Sindirim
sistemi epitelinin çogunlukla silindir seklinde hücrelerden olusan tek tabakali
bir epitel olusu böcekler için karakteristiktir. Bu epitel, kivrimlar ve katlar
meydana getirmek suretiyle salgi ve absorbsiyon
yüzeyini artirmaktadirlar. Bu dokudaki büyük
hücreler genellikle sindirim yapma
yetenegindedir. Sindirimle ilgili
baslica iki hücre tipi vardir. Biri "silli
silindirik" hücreler, digeri ise "goblet"
hücreleridir. Goblet hücrelerinin görevi
sindirim salgilarini biriktirip salgilamaktir. Silli silindirik hücreler ise sindirim
enzimlerini meydana getirmekte ve emilme olayinda rol oynamaktadir.
Salgilanan enzimler genel olarak lipaz,
maltaz, ve tripsin olup ayrica bazi özel maddelerin sindirimini yapacak özel
enzimlerde salgilanir örnegin elbise güvesi larvalari kil benzeri maddelerin
sindirilmesini saglayan keratinaz enzimine sahiptir.
Besin sindirildikten, yani büyük bir
kismi absorbsiyona ugradiktan sonra art barsaga geçer. Burada (ön kisimda) az
miktarda absorbsiyon olur; özellikle besin artiklarindan kalmis olan su bu
bölümde alinir. Diski maddeleri rectumda rektal
papillerce suyu tekrar alindiktan sonra buradaki kuvvetli kaslarla
sikistirilir ve kuru halde anüsten disari atilir.
Bazi böcekler aldiklari selülozlu
besinleri sindirecek enzime yeterince sahip degildirler; bu sebep ile bunlarin
art barsaklarinda bulunan mikroorganizmalar sindirim isini yapar. Örnegin
Termitler (Isoptera)'de durum böyledir. Bazi böcek gruplari örnegin yaprak
bitleri (Aphididae) aldiklari fazla miktardaki sekerli sivilari art barsaktaki
özel bir kisimda toplayip Cornicle araciliyla disari atarlar.
Böceklerin Kolesteral ve B grubu
vitaminlere ihtiyaçlari biliniyor ise de, bu konudaki bilgiler henüz
yetersizdir. Ancak bazi gruplarda gerekli vitaminlerin simbiyotik
mikroorganizmalar tarafindan saglandigi biliniyor.
DOLAŞIM
SİSTEMİ
Böceklerin dolasim sistemi vücutlarinin
dorsaline yerlesmis ve iki kisma ayrilabilen bir boru sisteminden olusmustur.
Abdomende bulunan pompalama organi, kalp adi ile anilir. Her segmentte azçok
siskin bir kisim olan bir sira ufak bölmelerden ibarettir. Bu bölmelerin yanlarindaki ostium adini alan yariklar kanin
içeri girmesine yarar. Thorax içersinde bulunan kisim kalbin
basit bir tüp seklindeki uzantisi Aort'tur.
Aort genellikle bas içersinde sonlanir. Bazi böcekler kan dolasimina yardimci
olmak üzere kalpten baska yardimci pompalama organlarida bulunur. Kalp kani
genellikle kapali olan posterior kisimdan pompalayarak anteriora dogru basin iç
bosluguna bosaltir. Kan buradan geriye dogru vücut boslugu içersine akarak
çesitli doku ve organlari yikar; sonra kalp içine çekilir ve tekrar ön kisma
pompalanir. Kanin dolastigi vücut bosluguna hemocoel denir. Bu tip dolasima
bilindigi gibi açik dolasim denir. Vücut boslugunda dolasin kan yani hemolymph
sivi olan plasma ve hemocyteleri içerir. Kan besin
maddelerinin organlara nakli ve oradan artik maddelerin uzaklastirilmasini
saglar. Memelilerdeki lenf sisteminin ödevi görür. Kanin görevlerinden biride
hidrolik basinç sistemini çalistirmasidir; böylece vücudun bir yerindeki basinç
gerekli yere iletilir. Böceklerde hemolenf hemoglobin içermez bu nedenle
Oksijen (O2) ve Karbondioksit (CO2)
kimyasal olarak degil fiziksel solüsyon olarak tasir.
Dolasim sistemine ait bazi yardimci
organlarin varligindan bahsetmistik. Yardimci veya Alary denen kas bantlari
kalp ve tergitlerin lateral kenari ile
baglantilidir. Bu kaslar kalbin çevresindeki alan ve vücut boslugu arasinda tam
bir izole alan olustururki buna Dorsal Diyafram denir. Bu durumda bu
kismin kalpteki bölümü Dorsal Sinüs
veya Perikardial sinus olarak
adlandirilir. Bu diyafram ve sinus
yanlizca kalp boyunca uzanir ve aort bölgesinde devam etmez. Esasinda Hemolenfin içinde aktigi, gerçek
kapali damar sistemindeki damarlarin ödevini gören bosluklara Sinüs denir. Diyaframlar tam
olarak gelistiginde genel vücut boslugu veya hemosöl iki kas fibrili tarafindan
üç sinüse ayrilir. Bilindigi gibi Dorsal diyafram abdominal boslugun
içinden sindirim kanalinin üstünde uzanir ve kapanan kan alani dorsal veya perikardial sinüs olarak bilinir. Perikardial sinüs abdominal
terganin altinda yer alir ve kalp bu kismin içine yerlesmistir. Ventral
diyafram (oldugu zaman) ventral sinir seridi ganglionlarinin hemen üstünde
abdominal boslugun içinde uzanir. Ventral diyafram ile sinirlanan bu alan
ventral yada Perineural sinüs olarak
adlandirilir. Dorsal ve ventral sinüs arasinda ise iç organlari da içine alan
bosluk Viceral sinüs tür.
Hava
keselerinin Dolasimdaki Fonksiyonu: Vücut boslugundaki hacimleri büyük
sinüslerde kan dolasimi, dar lümenli damarlardakinin aksine çok yavastir. Bu
nedenle bu bölgelerin besin almalari güçlesir. Bu durumda bu hacimlerin
küçültülmesi için yardimci bazi yapilar gelismistir. Hava keseleri, bu
sinüslerin sikistirilarak hacminin küçülmesini ve dolayisiyla kan dolasiminin
hizlanmasini saglar. Uzun zaman, hava keselerinin, uçucu böceklerde , sadece oksijen sagladigina
inanilmisti. Fakat bu keselerin dolasim sistemini etkileyerek enerji
maddelerinin ulasimini hizlandirdigi saptanmistir. Özellikle ari ve sineklerde
çok büyük olan hava keseleri, vücut boslugunu etkin bir sekilde daraltarak hemolenfin
iletimini hizlandirir. Keza son deri degisiminden hemen sonra, kivrilmis ve
burusmus integüment ve kanatlarin düzgünlesmesi için hemolenf basincinin
arttirilmasi yasamsal öneme sahiptir. Hava keselerinin sisirilmesinin yanisira,
yutulan havanin bagirsaklara doldurulmasiyla da büyük bir iç basinç
olusturulur. Bu da hemolenf sinüslerinin sikistirilmasini ve dolayisiyla
hemolenf basincinin yükselmesini saglar.
Böcek
kani dört önemli görevi yürütür:
1- Sindirilmis besin maddeleri
sindirim sisteminden absorbe edilir ve organlara tasinir. Organlarda meydana
gelmis, artik maddeler bosaltim
organina getirilir. Ayrica hormonlarda
kaynaklarindan organlara kanla tasinir.
2- Solunum; böceklerin hepsinde
Trakeoller hücrelerin bütününe ulasamamakta ve buralarda direkt solunum
yapilmamaktadir. Şüphesiz bu hücreler ihtiyaci olan O2 yi kanda erimis olarak bulunan O2
deposundan almaktadir.
3- Korunma; hemositler belli bakteri ve parazitleri elimine ederler.
Yaralarin onarilmasi yine kan veya onun hemositleri ile yapilir.
4- Hydrolik görev: Kan volümünün
bütünüyle vücut duvari içinde bir tarafindaki basinci diger bölümüne
nakledilebilmektedir. Bu mekanik durum, vücutça birçok yerlerde faydali
olmaktadir. Kan basinci thorax ve
abdomen veya ikisi birden kontraksiyonu
ile düzenlenmektedir. Kan basincinin birbirini takiben artmasi ve azalmasi solunum hareketi ile ortaya çikmakta ve
trakelere ait hava ceplerinin bosalmasi ve dolmasini saglamaktadir. Lokalize
edilmis bir kan basinci gömlek degistirme sirasinda dis derinin çatlamasina
yardimci olur.
Kan kalbe ostiumlardan emilir ve
peristaltik hareketlerle öne sürülür. Kalb çeperinin birbirini takiben kasilma gevsemeleriyle emilen kan ön tarafa
gönderir. Bu, kalbin elastikiyeti ve kas yapisi ile olur. (Aliform kaslar ve
bununla baglantili diger kaslar). Basa boşaltılan kan oradan vücut boşluğuna
akar. Otomatik kalp atislari sinir stimülasyonu ilemi, yoksa sinir stimulasyonu
olmadan otomatik olarak kalbin kendisinin kasilip gevseme kabiliyetinden mi
oldugu henüz bilinmemektedir.
SOLUNUM
SISTEMI
Trake
sistemi: Böceklerin çogunda havayi hücrelere kadar gönderen trake sistemi
denen bu sistem solunumu saglar. Baska hayvanlarda solunum, deri veya
akcigerlerle baglantili olan kan dolasiminin isidir. Böceklerden baska pek az
arthropoda grubunda iyi gelismis trake sistemi vardir (Bunlar Arachnida, birkaç
Crustacea ve chilopodanin çogu sayilabilir. Körelmis trake tüpleri Onychophora
ve Diplopoda'da görülür). Trake sisteminde karmasik yapidaki borucuklar daha
ince borucuklara ayrilir ve bunlarda sonunda küçük bir hücre grubuna ulasir.
Böceklerde trakenin bu karisik dallanisi omurgali hayvanlardaki damar ve kilcal
damarlara analogdur.
Trake
Sisteminin Esas Kisimlari
Trakeler her segmentte belli gruplar olusturur
ve havayi disardan segmental olarak siralanan stigma'lar araciligi ile alir. Stigma trake sisteminin distaki
açikliklaridir. Vücudun lateralinde, genelliklede pleurada yer alir. Küçük bir alanda sinirlanmistir ve etrafi belirgin skleritlerle çevrilidir.
Basit sekildeki stigma apterygotlarda
bulunur ve stigma dogrudan trake
içine açilir. Stigma, stigma açikligi ve atriumdan olusur. Bazi gruplarda elek seklinde bir yapi görülürken bazilarinda tüylerle kaplidir. Bu yapilar trake sistemine toz ve su gibi maddelerin girisini engeller. Bazi böcek gruplarinda
stigmalar içten veya distan kapakli olabilir. Karasal böceklerin çogunda su kaybinin kontrolünde önemli olan kapatma mekanizmasina sahiptir. Stigmalar trake gövdesine açilir. l. thorax segmentinin stigmasi yoktur.
Her segmentte trake gövdesinden doku ve organlara hava götürmek üzere çok
sayida dal çiftleri ayrilir. Bu dallarin
sayi ve konumlari çok degisik olmakla beraber,
1-Her segmentte kalbe ve dorsal kaslara hava götüren dorsal dal.
2. Sindirim ve üreme organlarina
bacak ve kanatlara hava götüren lateral
veya visceral dal
3. Ventral kaslara ve sinir seridine
hava götüren ventral konumlu damar olmak
üzere üç büyük dal ayrilir.
Bas kismina vücudun lateralinde yer
alan, lateral ana daldan ayrilan dalciklar oksijen götürür. Bu dalciklardan
dorsalde yer alan anten, göz ve beyine ventraldeki ise agiz parçalarina ve
onlari hareket ettiren kaslara oksijeni götürür.
Ince trakelerin uçlari
tekrar dallara ayrilmak sureti ile bir mikron veya daha küçük çaptaki küçük
kapillar tüpler trakeolleri meydana getirir. Doku ve hücrelerin arasina
dallanarak yayilan trakeoller hücrelere dogru oksijen diffizyonuna olanak
sagladigi için sistemin fonksiyonel
kismini olusturur. CO2 nin atilmasi bu yolun tersi ile olur ve 1/4 ü
vücut yüzeyi ile atilir. Trakeler, ektodermin stigmanin bulundugu yerden içe
gelismesi ile olustugundan genel de ektoderme benzer. Genel yapisi bir tabaka
yassi epitel hücreleri ve onlarin salgiladiklari lining maddesidir ki buna intima denir
(cuticula gibi bir yapi). Intima yüzeyi taenidia denen spiral flamentlerle
sertlesmistir. Bu trakeye egilme veya
baska halinde bile açik kalabilme sansini verir. Trakeler defalarca dallanip
trakeolleri olusturur. Bunlar taenidiaya sahip fakat epitel hücre içermezler.
Her trakeol toplulugu sonunda agimsi bir hücreye yani trakeol hücresine
sahiptir (bu hücre çok ince ptotoplazmik uzantilar tasir ve trokeollerin
ucundaki 2-5 mikron kalinliginda olan
epikütiküla tamamen kaybolmus) Trakeollerin ucu organ dokusu içine girer ve
buradan gaz alisverisi saglanir. Trakeol çeperi gaz alisverisine imkan veren
ince yapidadir. Stigma ve trakeler
sivilara geçirgen olmayip stigma içerisindeki
spiral killar sivi geçisine engel olur. Trakeoller ise özellikle uçta
siviya geçirgendir.
Gaz
değisimi: Uzun zamandan beri trakeollerin son kisminin hava ile degil,
0.2-0.3 µm çapindaki bir sivi sütunu ile dolu oldugu bilinmektedir. Kilcal
kuvvetinden dolayi, trakeollerin son kismini çeviren dokulardan, sivilarin bu
kilcal boru içerisine akma egilimi vardir. Bu nedenle trakeollerin iç çeperleri
genellikle sivi (su) ile kaplidir. Siviyi doku içerisinde tutabilmek için de
bir zit etkinin olmasi gereklidir. Büyük bir olasilikla bunu saglayan da
trakenin kolloyidal sivi içerigidir. Trake kilcallarinin su tutma (eyleme)
kuvveti, etrafini çeviren hemolenfin ozmotik basincina baglidir. Dokudaki
oksijen azaldigi zaman yadimlama ürünlerinin artmasindan dolayi hemolenfin
ozmotik basinci yükselir. Bunun sonucu olarak trakeollerin uç kismindaki su,
dokular içine emilir ve bu arada temiz hava bosalan kilcallara dogru ilerler.
Yeterince oksijen alindiktan sonra ozmotik basincin yükselmesine neden olan
yadimlama son ürünlerinin oksitlenmesiyle ya da yikilarak ortadan kaldirilmasiyla,
ozmotik basinç düser. Bunun sonucu su, dokulardan kilcal borular içine geçmeye
baslar ve hava disariya dogru itilir. Sivinin kilcal borular içinde gidip
gelmesiyle oksijen içeren hava ritmik olarak trakeoller içerisine pompalanir.
Trake sisteminin
genislemesi, vücudun seklini degistirmeksizin vücut içinde organlarin
gelismesine, kanat ve vücudun düzlestirilmesi için basinç olusturarak da, deri
degistirmeden sonra böceklerin genislemesine olanak saglar. Böylece deri
degistirmenin baslangicinda trake sistemi
vücut hacminin yaklasik % 42 sini olustururken, deri degistirmenin
sonunda diger organlarin büyümesi sonucu
bu oran sadece % 3.8 dir. Ayrica
böceklerin özgül agirligini düsürerek, sucul böceklerde su yüzeyinde
durabilmeyi saglar. Bazi Diptera larvalarinda trake, su yüzeyinde denge kurmayi
saglayan hidrostatik organ seklindedir.
Havanin genis lümenli
trakelere ve hava keselerine pompalanmasinda baska etkenler rol oynar. Vücut
duvarinin kaslar araciligiyla hacimce genisleyip daralmasi suretiyle hava
içeriye ve disariya pompalanir. Bu durum birçok böcekte abdomenin sirt karin
yönünde açilip kapamasiyla, ya da dürbün gibi segmentlerin boyuna birbirinin
içerisine girmesiyle mümkün olmaktadir. Ayrica gögüs birçok böcekte aktif
olarak havalandirmaya katilir. Gögüste meydana gelen hacim degismeleriyle hava,
stigmalardan içeriye ve disariya pompalanir.
Hava keseleri: Birçok böcek grubunda solunuma yardimci olan, hava depolamaya yarayan
keseler bulunur. Bunlar genellikle trake gövdelerinin genislemesi ile meydana gelmistir. Ari ve
kara sinek gibi hizli uçan böceklerde hava keseleri karin boslugunun önemli bir
kismini doldurur. Vücut kaslari yardimi ile keseler sikistirilip açilarak bir körük gibi çalisir ve içe hava alinir.
Stigma: Vücuda havanin girdigi hava deligidir. Trake sistemi ile dis
ortam arasindaki açikliktir. Stigma bas kisminda bulunmaz. Oksijen
toraxtan gelen trake ile saglanir. Stigmalar faal oldugu zaman yani açilip
kapanabildiginde solunum üzerinde önemli bir kontrola sahiptir. Faal stigmalarda
bir çesit kapatma aygiti vardir. Bu aygit ya stigmanin hemen disinda veya iç
kisimda bulunur.
Açik
trake sistemi: Stigmalar açik ve isler durumda olan sisteme denir. Genel
tipte meso ve metathorax ile ilk 8 abdomen segmentinde 1 er çift olmak üzere 10
çift stigma vardir. Bununla beraber genel tipten büyük ölçüde farklilasmalarda
görülür.
Kapali
trake sistemi: Bazi böceklerde stigmalar ya faal degildir veya tamamen
kaybolmustur. Bu haldeki trake sistemine kapali trake sistemi denir. Diger
taraftan bu tipte trake gövdeleri ve iç dallar iyi gelismistir. Kapali sistemde
genellikle trakeoller deri altinda veya solungaçlar içinde bir ag meydana
getirir. Bu trake sekli Ephemeroptera, Plecoptera, Libellula nimfleri ve bazi
Diptera larvalari gibi suda yasayan böcek nimf ve larvalarinda görülür. Bazi
Odonat niflerinde oldugu gibi sucul böceklerde rektum, iç solungaçlar seklinde
kivrimlara sahiptir. Ince trakeler bu
katlari tamamen sarar. Nimf abdomenini periyodik olarak suya daldirir, içersine
su çeker ve rektal solungaçlari islatip içindeki trakeleri havalandirdiktan
sonra suyu disariya atar. Soluk alip verme Libellula migratorya için dakikada 50-55 defa.
DERI SOLUNUMU
Bazi gazlarin degisimi birçok böcegin kütikülasinda gerçeklestirilir, fakat
bu toplam miktarin az bir kismini olusturur. Bunun yaninda Protura ve
Collembola'larin çogunda trake sistemi yoktur, bundan dolayi bu böceklerde
solunum deri solunumu seklindedir. Deri solunumu sucul ve
endoparazit böceklerle, yumurtalarda
önemlidir.
ANAKSIBIYOZ
Anaksibiyoz, yani oksijensiz yasama yetenegi ,farkli sekilde gelismistir.
Parazit yasayanlarda bu yetenek en fazladir. Glikozun yikimi ile elde edilen
enerjiyi kullanmak suretiyle bir süre yasamsal islevlerini sürdürebilirler.
Fakat er yada geç laktik asidin oksidasyonu için oksijene gereksinim
gösterdiklerinden, solunum hareketleri artar. Gasterophilus
(Atsinegi) larvalari midede
gelistigi için, oksijen yetersizligine çok dayaniklidir. Normalde yutulan
havadaki oksijeni alirlar. Fakat yeterince oksijen bulamadigi zaman glikojeni
yaga çevirmek suretiyle oksijen elde ederler.
SINIR SISTEMI
Böceklerin sinir sistemi bas
içersinde özefagus üzerinde yerlesmis bir beyin ve ayni borunun altinda
bulunan, beyin ile 2 yankol vasitasi ile temasta olan subözefagal ganglion ve
sindirim sisteminin altinda yer alarak vücut boyunca uzanan ventral sinir
kordonundan ibarettir. Beyin birlesms sekilde üç kisimdan meydana gelir.
l.
Protocerebrum: petek ve nokta gözlere sinir gönderir.
2.Deutocerebrum:
antenlere sinir gönderir.
3.Tritocerebrum:
2 parça halinde özefagusun altindan geçen komissur ile birbirine bagli
durumdadir. Beynin diger kisimlari tek
parça olmasina karsin tritocerebrum kesin olarak çifttir.
Suboesophagal
gangliona gelince basta özefagus
altinda yeralmis olup beyne büyük bir çift konnektifle birlesen büyük bir sinir
merkezidir. Köken olarak, mandibular, maxillar ve labial segmentlere ait
ganglionlarin birleserek kaynasmasindan meydana gelmistir. Bu kompoze
gangliondan agiz parçalarina sinir kollari ayrilir ve bir çift konnektifle
toraksa geçer. Toraks ve abdomende her segmentte ventral olarak tipik bir sinir
ganglionu vardir. Bir segmentin ganglionu daha sonrakine bir çift konnektifle
baglanir. Bunun tümü protoraxtan geriye uzanan bir zincir meydana getirir. Bu
zincir ventral sinir kordonudur; subözofagal ganglionla boyundan geçen
konnektif araciligi ile birlesir. Torakstaki ganglionlar bacak ve kanatlari
kontrol eden sinirleri gönderir. Abdomene ait ganglionlar ise abdomen kaslarina
ve abdomen üyelerine kollar gönderir.
Stomodeal sinir sistemine gelince böceklerde
sindirim sisteminin ön bölümünü, dorsal kan damarinin bir takim motorize
hareketlerini kontrol eden simpatik sinir sistemi mevcuttur. (Birçok sinir
kollarinin görevleri henüz tam olarak bilinmemektedir. Fakat sindirim sistemine
ait tahminler gerçege daha çok uygundur. Çünkü sistemin degisik bölümleri
stomodeum yanlarinda veya üzerindedir.) Stomadeal
sinir sistemi merkezinin frontal ganglion oldugu kuvvetle muhtemeldir ki bu
kisim beynin önünde ve tritocerebruma bir çift kolla baglanir. Frontal
gangliondan geriye dogru yönelik çikan sinir özefagus üzerinde bir ganglion ve
sinir sistemi ile baglanir. Occipetal
ganglion (Hypocerebral) denen bu
grup ise stomadeumu, salgi bezlerini, tükrük bezlerini aortu ve agiz
parçalarina ait kaslari idare eder.
Böceklerde organlarin merkezi sinir
sistemi ile olan ilgisi çok siki degildir. Örnegin böcegin beyninden organlara
ayrilan sinir kollari kesilirse böcek yine yürür, uçar, yer fakat genel olarak
vücut kontrolu kaybolur. Beyin tamamen çikarilirsa yine yasar fakat örnegin
agzina besin verilmedikçe yiyemez.
Beyin, böcegin genel yasayisi ve
hayatsal fonksiyonlarinin düzenli bir
sekilde yürütülmesinde rolü büyüktür. Görme, isitme, koklama, tatma, dokunum
sinir sistemi araciliyla gerçeklestirilir. Böceklerde, koklama, tatma, dokunum,
ile ilgili yapilar organlarin daha çok deri
kisminda bulunur. Anten ve palpuslar duyu organlari bakimindan çok
zengindir. Vücudu örten killarin dibine gelen sinir kollari nedeniyle killara
dokununca vücut hareketsiz kalir. Tad alma organi agizdadir. Sivi haldeki
maddeleri tadi alinir. Bu organlar kisa
ve küt koniler seklindedir. Bazi böcek gruplarinda örnegin kelebek ve
sineklerin bazi türlerinde bu organlar ayakta bulunur. Böceklerin bir çogu koku
ve tat ayirmada insanlardan çok ileridir. Insanlarin birbirine karistirdiklari
koku ve tadlari böcekler ayirtedilir; örnegin bal arilari üzüm sekeri ile
sakkarini daha besini almadan ayirtedebilmektedirler. Koku alma, böcek
yasaminda önemli rol oynar. Bu sayede erkek ve disi birbirini bulur. Yumurta
koyacaklari ortami bulurlar. Koloni fertleri yabancilari bu yolla
ayirtedebilir. Birçok böceklerin isi duygusuda vardir. Çesitli isi
derecelerinin oldugu ortama koyulunca en çok tercih ettikleri kisimda
toplanirlar. Neme karsi duyarlilikta ayni sekildedir.
SALGI
ORGANLARI
Böceklerin salgi organlari Exocrine ve Endocrine olmak
üzere iki gruba ayrilir. Exocrine salgi bezleri salgilarini özel kanallar
vasitasi ile vücut disina veya vücut içinde gerekli yerlere akitir. Endokrin
olanlar ise kanala sahip degildir ve
meydana getirdikleri maddeler düffizyon yolu ile kana geçerek bütün vücuda
dagilir.
Ekzokrin
Salgi Bezleri:
Mum
bezleri
Bu bezler Homoptera, Hemiptera ve bazi Coleoptera ve
Hymenoptera'larda görülür. Böcek vücudu içersinde çesitli yerlere dagilmis olan
bezler vücut disina salgiladiklari maddelerle vücut üzerinde mum tabakasi veya
toza benzer bir tabaka meydana getirir. Apis mellifera ve yakin akrabalarinda abdomen
segmentelerinin ventralinden ufak levhaciklar halinde mum maddesi salgilarlar.
Kafa
içi salgi bezi
Böceklerin kafalarinin içersine yerlesmis ve agiz
parçalari ile iliskili mandibula salgi bezi, maxilla salgi bezi ve labium salgi
bezi olmak üzere 3 çift salgi bezi bulunur. Mandibula salgi bezi çifti
lepidoptera larvalarinda ipek bezi haline dönüsmüstür. Maxilla salgi bezine
nadiren rastlanir. Labium bezi çifti ise thorax içersine yerlesmis olup tükrük bezi
olarak taninmaktadir. Bu çift bez ortak bir kanal ile çogunluk hypopharynx'in
bazalinden agiz içersine salgida
bulunur. Lepidoptera larvalarinda bunlarda ipek bezine dönüsmüstür.
Salgi havaya çikinca sertleserek iplik halini alir ve tirtil bununla pupa
dönemini içinde geçirecegi kozayi örer.
İpek
bezleri
Lepidopteralarda madibula ve labium salgi bezleri ipek
bezi haline dönüsmüssede diger bazi
böceklerde ipek veya iplik maddesi baska bezler tarafindan salgilanir. Bazi
Coleoptera ve Neuroptera larvalarinda ipek, malpigi borucuklari tarafindan
meydana getirilir. Diger bazi böceklerde ise deri salgi bezleri ve disi
cinsiyet organi ek bezleri tarafindan ipek salgilanir.
Pis
Koku Bezleri
Bazi böceklerde birçok deri salgi bezleri pis kokulu
salgilarda bulunur. Bu genellikle böcekler için bir korunma durumudur.
Hemipterlerde piskoku bezi 3. çift bacaklarin dibinden disari açilir.
Coleopter'lerde anüs civarinda bazi Lepidopter'lerde 6-7 abdomen segmentinin
dorsalinde bulunur.
Çekici
Koku Bezleri
Sosyal yasayan böceklerde bir es tanima, koloni kurma,
düsman tanima yuva yapma, alarm verme
ve besin yerine dogru iz olusturma da bu bezler görevlidir. Disa salgilanip o
türün diger bireyleri üzerinde etkilere yol açan salgilara feromon adi verilir.
Bunlardan koku yolu ile etkili olanlara olfaktör feromon'lar, tad yolu ile etkili olanlara
oral feromon'lar
denilmektedir. Birçok Lepidopteralarda cinsel bakimdan çekici koku bezleri
bulunmaktadir. Bunlarin yer ve yapilari tür ve cinsiyete bagli olarak büyük
degisiklikler gösterir. Çok defa kanatlarda veya diger kisimlarda özel pullarin
dibinde, bacaklarda abdomende bulunmaktadir. Blattidae familyasina bagli
erkeklerin abdomeninde cinsel çekici koku yayan salgi bezleri bulunmaktadir.
Karincalarda bunlarin yuvasinda yasiyan bazi
Coleoptera türlerinde karincalarla beraber yasama bakimindan önemli olan
bir takim koku bezleri tespit edilmistir.
Zehir Bezleri
Hymenopotera'nin
Apocrita alt takiminda çok gelismis olan zehir bezleri sokucu igne ile
birlesmis olup vücudun son kisminda bulunur.
Endokrin
Salgi Bezleri:
Çok hücrelilerin tümünde
endokrin sistem denen hormon sistemi yeralir. Filogenetik olarak sinir
sisteminden kök almistir. Bu nedenle denetim merkezleri sinir merkezleridir.
Böceklerde bu merkez nörosekretorik hücrelerdir. Ektoderm kökenli hücrelerin
yani nöronlarin meydana getirdigi salgi sivisi veya granülleridir. Hücre
gövdesi veya aksonda biriktirilir ve sinirsel uyarim ile aksonlar araciliyla
iletilip salgilanir. Uyarilmayi takiben daha sonra tekrar salgilanir.
Organizmalarin gelisimi ve aktif devreleri ile bu salgi döngüleri arasinda
büyük uyum vardir. Salgilarin bu olaylari baslattigi salgilari hemolenfe
verildiginde hormon olarak kabul edilirler. Tabiiki farkli hormonlar farkli
islevler olusturur. Yalnizca beyin tek basina çok sayida hormon denetimi yapar.
Bu merkez; beyin iç salgi bezlerinin, deri degisimi, kutikulanin sertlesmesi,
kalp atisi, bosaltim, vücuttaki su miktarinin ayarlanmasi, fizyolojik renk
degisimleri, eseysel bezlerin olgunlasmasi gibi olaylarini denetler.
Neurohormonlar hemolenfe verilerek tüm dokulara tasinir. Görüldügü gibi salgi
dogrudan veya hücre uzantilariyla bosaltilir. Hücreler arasi bosluklardan
miksosöle geçer. Aksonlar ile de bu is gerçeklestirilir, en yakin depolara
iletilir ve buradan içerikleri hemolenfe verilir. Endokrin bezleri vücutta
çesitli yerlerde bulunur. Vücut fizyolojisini düzenleyen salgilari verirler. Bu
salgilara hormon denilmektedir.
Beyin içi salgi bezleri: Oldukça iri hücrelerden meydana gelmis ve
beynin çesitli yerlerinde bulunabilen bir salgi bezidir. Böcek gelismesi ile
ilgili bazi hormonlar salgilar. Bu beyin hormonu, birçok endokrin merkezi
uyardigi için hormona aktivasyon hormonu denir. Bu salgilar özellikle deri
degisirme ve baskalasimda (metamorfoza) etkilidir.
Prothorax Salgi bezi: Birçok böcek takiminin larvalarinda bulunan
bir çift salgi bezidir. Ektoderm kökenlidir ve birinci gögüs segmentinde yer
alir. Bu bezin hormonuna ecdyson denir.
Bu salgi bezi diger endokrin bezlerin salgilari ile isbirligi halinde deri
degistirme ve metamorfoz gibi olaylari idare eder. Bu nedenle en belirgin
gelisimi metamorfozdan hemen önceki dönemdedir ve sonra dejenere olur.
Corpora Cardiaca: Beyinde sentezlenen maddelerin depo organidir.
Beyninin gerisinde bir çift olarak yer alir. Ayrica bazi fizyolojik olaylar ve
kalp ile barsak kasilmasinin düzenleyen salgilari da içerir.
Corpora Allata : Corpora
cardiaca ile yakindan ilgilidir. Gelisme sirasinda büyüyen bu bez yasli böceklerde biraz küçülür. Bu bezin gençlik hormonu yani
juvenil hormon salgiladigi ispat edilmistir. Bu hormon gelisme sirasinda ergin
karakterlerin zamansiz olarak ortaya çikmasini önler. Ergin halden önceki
dönemlerde prothorax bezine zit salgida bulunarak, larva ve pupa dönemlerinin
sira ile ortaya çikmalarini saglar. Son larva ve pupa döneminde faaliyeti
azalarak bu devrelerin geçirilmesine
imkan verir. Bazi ergin disi böceklerde bu bezin hormonu, yumurtalarin normal
olarak olgunlasmasini idare eder. Keza ergin böcegin genel metabolizmasi üzerine
de etkilidir.
Hormonlarin
Birbiriyle Iliskisi
Beyin içi salgi bezlerinin
salgiladigi aktivasyon hormonu protorax bezini uyararak ektizonun salinmasini
saglarken, diger taraftan Corpora allatayi uyaracak Juvenil h. salinmasina
etkili olur. Ektizon ve J. hormon birlikte post embriyonik gelismeyi saglar.
Böceklerde gelisme periyodik olmaktadir. Juvenil hormon ve ektizon gerekli
titrasyonda oldugu zaman larval pupal gelisme saglanir, sayet juvenil hormonun
miktari etkili olacagi konsantrasyondan asagi olursa hayvanda moorfolojik
degisiklik yaninda birçok biyokimyasal degismede meydana gelerek metamorfoz
gerçeklesir ve hayvan ergin hale gelir. Aktivasyon ve Ektizon hormonunun
eksikliginde ise hayvan larval ve pupal diyapoza girmektedir.
KAS SISTEMI
Böcek kasları enine
çizgilidir. Kas dokusu vücut içerisinde
dagilma esasina göre 3 grup halinde siniflandirilabilir.
Visceral
kaslari: Sindirim kanali ve üreme organina bagli kanallarin dis kisminda ve
diger iç organlardaki kaslar gibi peristaltik hareketlerin yapilabilmesini
saglayan bir kas tabakasi yer alir. Kaslar
halka, uzunlamasina ve egik bandlar seklinde veya bunlarin karisimi
halinde bulunur. Dolasim sisteminin islemesinde, nabiz seklinde devamli kasilma
ve gevseme hareketleri yapan kas seritleri yardimci olur. Agiz ve stigma
bölgesi gibi açma-kapama mekanizmasinin oldugu kisimlarda özel kaslar bulunur.
Segmental
kas seritleri: Çesitli vücut segmentleri vücuda kendi seklini veren bir
seri kas seridi ile birlesmistir. Abdomende tergitler boyuna dorsal kas
seritleri, sternitler boyuna ventral kas seritleri ile birlestirilir. Tergit ve
sternitler egik veya dik tergosternal kaslar ile birlestirilir. Thorax'ta ençok
göze çarpan bacak ve kanatlari hareket ettiren büyük kordona benzer kaslardir.
Bu esas kas gruplarina ilave olarak konumu çok karisik olan fazla sayida daha
küçük kas seritleri vardir. Bir thorax
segmentini ele alacak olursak burada görülen kaslar; Dorsal kas, Pleural kas,
Tergo-sternal kas, Tergo-koksal kas, Pleuro-sternal kas, Pleuro-koksal kas,
Ventral kas, Sterno-koksal kas, Segmentler arasi yan-kaslar ve Solunum deligi
kaslari.
Ekstremitelerin
kaslari: Hareket etme yeteneginde olan ekstremiteler degisik büyüklük ve
karmasiklikta kas seritlerine sahiptir. Çigneyici agiz tipine sahip böceklerin
madibulalari, bas kapsülünün büyük bir kismini dolduran kas grubuna sahip
oldugu halde, mandibulanin içinde kas bulunmaz. Maxillalar ve bacak gibi
segmentlere ayrilmis olan ekstremiteler ise vücudun içindeki büyük kaslara
ilave olarak bir segmentten digerine uzanan kaslara da sahiptir. Kanatlarin
hareketi torax segmentlerindeki dikine ve boyuna kaslarin kisalma ve
uzamalari sonucu segmentlerin yassilip
kalinlasmasi ile kanatlar asagi yukari hareket eder. Yanliz Odonatlarda
kanatlarin hareketi için bazal bölgede özel kaslar vardir. Vücut kaslarinin en enterasani, sokucu emici böceklerin emme isini gören
yutakta bir tulumba gibi çalisan
kaslardir.
BOŞALTIM SİSTEMİ
Metabolizma artiklarinin
vücuttan uzaklastirilmasi bosaltim adi altinda toplamaktadir. C02'
in elimine edilmesi büyük ölçüde solunum (respirasyon) ile olmaktadir.
Böceklerde bosaltim suyun fazlasi, tuz, nitrojen artiklari (ürik asitin gibi)
ve birtakim vücutça istenmeyen organik birlesiklerdir.
Böceklerde Malpiki tüpleri bilinen ana boşaltım organıdır. Buna ilaveten
bir takim bosaltim maddeleri kuticulada pigment maddesi olarak birikebilir.
Thysanura' da salgi bezlerinin (salivary gland) bosaltim vazifesi gördügü
bilinmektedir. Birtakim organlar, yag dokusu ve gömlek degistirme bezleri,
bosaltimla görevli olup ürik asiti kristal seklinde depo ederler. Hizli bir
protein metabolizmasina sahip bir takim organlarda ürik asit üretimi hizli oldugundan, tespit edilen ürik asit
kristalleri tamamen kanla absorbe edilemedigi için olusmaktadir. (Ürik asit
protein metabolizmasinin en son ürünü olmasina ragmen kristaller halinde
ayrilir). Bu sartlarda fazla ürik asit, kristaller halinde hücrelerde daha
sonra aritilmak üzere birikir .
Malpiki tüpleri ürik asiti, muhtemelen
potasyum veya sodyum tuzu halinde ve suyun sirkulasyonu ile atarlar. Vücut
hücrelerindeki ürik asit kana geçer ve neticede malpiki tüpleri etrafinda
toplanarak tüplerin bir kisim hücreleri veya hepsi ürik asidi sivi halde
absorbe ederek tüp lümenine bosaltirlar. Buradan ürik asit solusyonu veya üre
rectumyolu ile ve anüsten atilir. Bu
bosaltim mekanizmasi devamli olarak suya ihtiyaç gösterir. Bu yönden su,
böceklerde çok büyük bir öneme sahiptir. Ayni sekilde Na++ ve K+
tuzlarina da ihtiyaç vardir. Bu maddeleri, sudan ve üreden ayirarak tekrar kana geçirecek veya
tüplerin üst ucuna gönderecek birçok metod gelismistir.
Birçok böcekte malpiki borularinin
karbonatlari da depo ettigi bilinmektedir.
ÜREME SISTEMI
Böcekler genel olarak ayri
eseylidirler. Ancak nadir olarak birkaç örnekte iki eseyin ayni bireyde temsil
edilmesi yani hermafroditizim veya (Gynondromorphizim) görülür. Buna en iyi
örnek pamuklu bit, Icerya purchasi'
dir.
Böceklerde çogalma sistemi abdomende
yer alan bir organ grubudur. Erkek ve disi çogalma sisteminin kisimlari
arasinda siki bir paralellik oldugu gibi her iki sistemin birçok kismi
bilateral simetrilidir. Disi çogalma sistemi esas olarak yumurtalarin olustugu
bir ovariol grubu, spermalarin depo edildigi bir spermateka ve yumurtalarin
vücudun disina çikarilmasina yarayan bir kanal sisteminden ibarettir. Tipik bir
disi çogalma sisteminde her biri vücudun bir yaninda olmak üzere 2 ovaryum
vardir. Ovaryum çok sayida ovariol tüpünden (yumurta borucuklari) olusur. Her bir ovariol anterior olarak
terminal filament denen bir tutunma ipligi ile son bulur. Ovariolün üst
kisimlarinda gelismekte olan yumurtalar ve bunun alt kisminda olgun yumurtalar
bulunur. Ovariolün kaide kisminda pedicel denen küçük bir kanal vardir. Her
grubun pedicelleri birleserek bir calyxi olusturur. Calyx'lerin herbiri lateral
ovidukt içersine açilir. Her iki yanda
yer alan lateral oviduktlar, median oviduktu
meydana getirmek üzere aralarinda birlesirler. Median ovidukt ya
dogrudan disi yumurta koyma borusu (ovipositor) ile birlesir veya ovipositor
ile birlesen vaginaya (yumurta odacigi) açilir.
Ovidukt'un veya vagina'nin dorsal
duvarina iki bez baglanmistir.
1.
Kanal kismina açilan ampul seklinde bir bez olan reseptaculum seminis ve
2. Bir çift olan yardimci bezdir. Bu bez, yumurtalari zemine
yapistirmaya veya yumurta kümesi üzerine bir muhafaza yapilmasina yarar.
Degisik böcek gruplarinda ovariol sayisi tipi ve bezlerde degisiklikler
görülür. Oocytlerin olgunlasma ve beslenme sekillerine göre ovarioller iki
kisma ayrilir.
1. Panoistik ovariol; Trophocyt
(besleyici)'ler yoktur. Yumurtalar, etrafindaki
follicular epitelyum tarafindan beslenir.
2. Meroistik ovariol; Besleyici
Trophocythler bulunur ki bu tipte 2 gruba ayrilir; a.
Polytrophic tip. Yumurta ve besin hücresi birbiri ardina dizilmistir. Her
oocyt kendi tamamlayicisi olan
trophositle (Neuroptera, Hymenoptera, Lepidoptera, Diptera), alternatifli
siralanir. b. Telotrophic tip (Acrotrophic Hemiptera
Homoptera Coleoptera) Besleyici hücre yumurta borusunun üst ucunda
toplanmistir. Bazi hallerde yumurtalar besleyici hücrelere plazma uzantisi ile
baglidir (Hemiptera).
Erkek
çogalma sistemi: Genel organizasyon
bakimindan erkek çogalma sistemi disininkine benzerlik gösterir. Bu sistem
baslica bir çift testis, buna bagli kanallar ve spermalarin vücut disina çikis
yollarindan meydana gelir. Her testis, içinde spermalarin olustugu bir grup
sperma borucugundan (folicula seminalis) ibarettir. Sperma borucuklari ortak bir
kanalla, vas deferens'e, o da sperma kesesine yani vesicula seminalis açilir.
Vesicula seminalislerden itibaren birer kanal çikarak ortak bir dustus
ejacolatorius'u olusturur. Ductus ejaculatorius penis içersinde devam eder ve ucunda sperma çikis deligi bulunur.
Penisin dis çogalma organlari ile birlikte bulunmasi olagandir; aedeagus denen yapi, membran yapisindaki gerçek penisin
etrafinda sert bir örtü meydana getirir. Ductus ejaculatorius'un iç kisimlari
ile baglantili olarak tek veya çift halde yardimci bezler bulunur.
Özel
Doku
Yag
dokusu: Böcekler için çok önemli olan bu dokunun
ödevi; besin depo etmek ve bir kisim bosaltima yardim etmektir.
DUYGU ORGANLARI
Vücudun her tarafina, vücut duvari
içine yerlesmis mikroskobik yapilardir. Bu duygu organlarinin herbiri belirli
bir etki ile uyarilir. Mekanik, kimyasal, görsel, isitsel ve diger tiplerdeki
etkenleri alan duygu organlari vardir. Basit yapili duygu organlari oldugu
gibi, bilesik bir duygu organlari da vardir,
bunlardan meydana gelen yapiya sensillum
(sensilla) adi verilir.
a. Görme Organlari
Böceklerin isik dalgalarina karsi
duyarliligi, bu ise özgü organlarin yardimiyla olur. Bunlar; deri isik alicilari, tepe nokta
gözleri (dorsal oceller), yan nokta gözler (lateral ocelli) ve bilesik
veya petek gözler yani Ommatidiumdur.
Nokta gözlerde sadece bir facet mevcutken bilesik gözler çok
fazla facet (ommatidium)' den meydana gelmistir. Bu sayi 25.000 kadar olabilir
ve bunlar cornea kisminda birbirinden ayri facetlerden olusmustur. Bir
ommatidium (l ocel göz), cismin ancak bir parçasinin hayalini olusturur.
Ommatidiumun Yapisi;
En üstte saydam cornea (mercek) bulunur. Cornea, alt taraftaki hypodermis kökenli corneagen hücreleri tarafindan meydana
getirilir. Bunun altinda yer alan kristal
koni 4 hücreden meydana gelmistir. Korneadan gelen ve kirilan isik burada
tekrar kirilir (Corneogen kismi). Bundan sonra 8 adet retinula görme hücresi yer alir. Retina tabakasini olusturan bu
hücreler uzun hücrelerdir. Ortalarinda rhabdomer
denen bir hücre tipi daha vardir. Bunlar çubuk veya boru seklinde birbirleriyle
birlesir ve Rhobdom yani görme
çubugu denen uzun bir yapi meydana getirir ki retinula hücreleri bu yapiyi
çevreler. En sonda da, görme sinir hücrelerinden
gelen kollar buraya baglanir. Bu hücrelerin ve kristal koninin etrafinda uzunlamasina pigment hücreleri siralanmistir.
Içinde yukari asagi hareket eden pigment renk granülleri vardir. Bunlar
her bir omatidiumu digerinden ayirir.
Böceklerin yasam tarzina göre facet
gözler baslica 2 gruba ayrilir;
1- Apozisyon gözler
2- Süperpozisyon gözler
Apozisyon gözler gündüz gözleri,
süperpozisyon gözleri gece gözleridir. Yani karanlikta hareket halinde olan
gruplarda görülür. Apozisyon gözlerde her bir göz (facet, ommatidium), pigment
hücreleriyle birbirinden tamamiyla ayrilmistir. Cismin her bir noktasindan
çikip ommatidiuma gelen isik sadece bir ommatidiumda kalir. Süperpozisyon tipte
ise, her bir göz pigment hücreleriyle tamamen ayrilmamistir ve isinlar
aralardan geçerek diger rhabdomlarda da o noktanin hayalini olusturur. Böylece
hayalin kuvvetlenmesi saglanir. Bu gözlerde siddetli isikta, gözler arasindaki
pigment maddesi hareket eder ve ommatidiumlari tek tek ayirarak bu siddetteki
isiga en uygun gözün sekillenmesi saglanir.
Gece böceklerinden ates böcegi
(Lampyris) süperposition göze sahiptir. Bunlar gündüz pigment maddesinin
hareketiyle görebilir. Fakat birçok gündüz böcekleri gece göremez. Karanlikta
yasayan böceklerin çogunda göz köreldiginden dolayi göremezler. Bazi böcek
larvalarinda sinek ari, karinca vs. de göz bulunmaz fakat isiga karsi bir
duyarlilik vardir.
b. Mekanik Duygu Organlari
Mekanik duyular vücut
duvarinda bulunan yapilardir. Alicinin herhangi bir kismindaki sekle ait
degisiklikler yani uyarimlar alinir. Dokunma, hava akiminin alinmasi gibi. Böceklerde vücut duvarina yerlesmis
mikroskobik yapilar genelde üç tiptir. ; mekaniksel duyum alan killar, kuticulanin uzanti seklinde
degilde disari dogru yükselmis kubbe veya çan
seklindeki çikintilari (igneler)
ve kordon seklindeki organlar.
Killar
vücudun çesitli yerlerine dagilmistir ama özellikle anten, tarsus segmentleri
ve cercide bulunur. Degme sonucu, kil kökündeki oynama bir sinir etkisi meydana
getirir. Ve kil kökünün iliskili oldugu sinir hücresine iletilir.
Çan
seklindeki duygu organlarinin dis uzantilari yoktur. Kutikulanin normal
yüzeyi biraz yükselmistir veya biraz içeri yerlesmistir. Yani ufak kubbe
seklindedir. Sinir hücresinin kalin yapili bir kolu bu çan yapinin içine
girmistir.
Kordon
Şeklindeki Duygu Organlari:
Bu tip duygu organlarina kordotonal organ adi verilir. Duygu hücresi vücut duvarinin iki
noktasi arasinda adeta gerilmis bir uzantiya sahiptir. Bu noktadan biri az veya
çok hareket eder durumdadir. Bu nedenle de vücut hareketine duyarlidir. Böceklerin
pek çogunda anten hareketini bu organlar kontrol eder. Bazilarinda da yukarida
belirttigimiz uzantilar yoktur.
Kordon seklindeki duygu organlari
ses alma zari ile görüldügünden daha önce ses alma isini yürüttükleri
zannedilmekteydi. Ancak son yillarda yapilan çalismalar; vücut durumunun
kontrolü, dengenin saglanmasi, mekanik duyarlilik, iç basinçin anlasilmasi ve
isitme organi olarak çalismasi gibi islevlere sahip oldugunu göstermistir.
c.
Isitme Organi:
Vücudun çesitli yerlerinde ki sese
duyarli killarin ses dalgalari etkisi
ile titresmesi sonucu ses alinimi gerçeklesir. Lepidoptera larva vücudundaki
bazi killar, Orthoptera cercuslarinda bulunan killar çok az titresimdeki
sesleri bile alabilirler. (Saniyede 3000 titresimden az olan sesleri). Ses alma organlarindan biri de Johnston organi'dir. Organin esasi
kordon seklindeki (mekaniksel duygu organi olan) duyu organidir (Kordotonal
duygu organi). Bundan baska sivrisineklerin antenlerindeki killar, ses
dalgalari ile antenin bütününün oynamasini ve sonuç olarakta 2. segmentte
bulunan Johnston organin sesi
almasini saglar.
Insanlar en
fazla saniyede 20.000, böcekler 90.000 titresime kadar olan sesi alabilirler.
Tympanal
Organlar:
Ince bir zar seklindeki duygu organlaridir. Bir çift
olarak böcek vücudunun türe özgü yerlerinde
yerlesmis olup bu zarlar solunum sisteminin hava kesecikleri ve kordotonal
duygu organlariyla iliski halindedir. Bu tip isitim Orthoptera, Lepidoptera, Homoptera'lardan Cicadidae familyasinda görülür.
Genelde ön tibilarin bazalinde ya ince bir yarik halinde yada açik olarak
bulunurlar. Acrididae
familyasinda 1. abdomen tergitinin sag ve solunda timpanal organ bulunur.
Yapilari oldukça karisik ve böceklere hastir (Türe özgü). Yalniz kural olarak
sesi isitme ve sinir kollarina iletme için mutlaka bir zar bulunur.
d. Kimyasal
Duygu Organlari
Böceklerde
kimyasal duygu organlarida gelismistir. Daha öncede belirttigimiz gibi tat ve
kokuyu alirlar. Çesitli biçimlerdedir; ufak bir diken çikintisi, ince kitinsel
bir levhacik veya içe dogru girmis ufak bir koni olabilir.
Ancak hepsi incelmis kitinsel bir
uzantiya, bir veya daha fazla sayida iki uçlu sinir hücresine sahiptir.
Böceklerde kokunun çok önemli oldugunu biliyoruz. Ve bunlarin 4 grup altinda
topluyoruz.
1- Cinsel çekici kokular,
2- Sosyal böceklerin birbirini
tanimalarini saglayan hatirlama kokulari,
3- Yumurta koyma çekici kokulari,
4- Besin çekici kokulari,
Tad alma olayina gelince, yapilan
denemelere göre bal arisi ve bazi sinekler fruktoz,
glukoz, fökoz, sükroz ve maltoz gibi
sekerleri çok düsük konsantrasyonda eriyik halde hissedebilirler. Insanlar 1/64 oraninda seyreltilmis sekeri
algilayabilir. Buna karsilik Pyrameis cardui (Lepidoptera) ise 1/28000 oranindaki sekeri
algilayabilir.
Isik
Organlari
Bazi gruplarda isik meydana getirme
özelligi vardir. Bunlarin bir kismi kendi özel organlari yardimiyla isik
çikarir. Digeride isik meydana getirebilen bakteriler yardimiyla olur. Gerçek
isik yayimlayan böcekler Coleoptera takimindan
Lampyridae ve Cantharidae familyasina bagli türlerdir. Lampyridae familyasinda
isik bütün gelisme dönemlerinde meydana getirilir. Bununla ilgili organlar, 6.
ve 7. abdominal segmentin ventralinde bulunur. Burada isik, türe özgü olarak
sürekli veya seyrek olarak yanar söner. Bazi gruplarda uçarken ve dinlenme
halindeki isigin rengi farklidir. Isik meydana getirme organi saydam bir
kutikula tabakasi gerisinde yerlesmis bir sira iri fotogenik hücreden ibarettir. Bunlarin etrafinda ve aralarinda
yogun trake sistemi vardir. Fotogenik hücreler vücut içine dogru birkaç sira
hücreyle kusatilmistir. Bu tabakaya aksettirici
tabaka adi verilir. Bu organinin isik meydana getirmesi esas olarak, fotogenik
hücreler içindeki oksidasyon sonucu olusur. Luciferin denen bir çesit yag lusiferinaz
enzimi ile okside olarak oksilusiferin
meydana gelmesi sonucu isik meydana gelir. Isigin yanip sönmesi alinan
havanin kontrol edilmesi ile meydana gelir.
VÜCUT ISISI
Böceklerin
vücut isisi genel olarak dis ortam isisina esittir. Ancak uçus ve faaliyet
halinde vücut isisi (40 dereceye kadar) yükselebilir. Böcekler genel olarak düsük isilarda
hareketsiz kalir, havanin isinmasi ile faaliyete baslar. Böceklerin optimal isi
derecesi 260 C olarak kabul edilmistir. Bu derecede, bütün
fizyolojik olaylar en aktif halde devam eder. Bunun üstündeki isilarda böcekler
daha aktif olur. 350 C' nin üstünde rahatsiz olurlar. 400
C' den sonra normalin üstünde hareket baslar. Bu derece devam ederse çesitli
organlarda felç, 500 C' nin üstünde de ölüm görülür. Ancak bu neme de baglidir. 40-500 C' de
hava çok kuru ve vücuttan su kaybi fazla olacagindan ölümde artar. Nemlilik
fazla ise ölüm orani azalir. Düsük isiya böceklerin adaptasyonu fazladir. Bazi larvalar
-4 ve -420
C' de, erginler ise -1--350 C' ye kadar
devamli uyusuk kalabilir. Bu devam ederse ölüm görülür.
Böceklerde Üreme ve Gelişme
Böcekler
yumurta yardimi ile ürerler. Yumurtalar yavrularin gelisebilecekleri ortama ya
serbest olarak ve teker teker veya bir çogu bir arada yumurtlanir. Bazilarinda
yumurtalar dis etkilere dayanikli kokonlar içerisinde yumurtlanir. Yumurtalar
dis ortama birakildiktan sonra yumurtlamadan önce baslayan embriyonal gelisim
ilerlemeye baslar ve yumurtadan genç yavru (larva veya nimf) disariya çikar.
Iste bu tip üremeye OVIPAR tip
denir. Bazi gruplarda yumurtalar, yumurtalanir yumurtlanmaz açilir ve yavru
çikar. Bu durumda yumurta vücut içersinde meydana geldikten sonra embriyonal
gelisim çok ilerler ve yumurtlamanin
hemen ardindan açilir. Bunada OVOVIVIPAR
tip üreme denir. Ovipardan farki,
embriyonal gelisimin ana vücudu içersinde çok ileri bir devreye kadar
sürdürülmesidir. Bu iki tipten farkli olarak bazi türlerde embriyonik gelisim
ana vücudu içersinde tamamlanir ve disi böcek yumurta koyacagi yerde yavru
meydana getirir. Buna canli-dogurma anlamina gelen VIVIPARITE adi verilir. Bu
tipler arasinda daha bazi kompleks üreme sekillerine de rastlanmaktadir.
PARTHENOGENESIS
: Döllemsiz yumurta ile yani parthenogenesis seklinde çogalma
çesitli böceklerde görülür. Bu üreme seklinde 3 ayri tip ayird edilir.
1- Arrhenotokie: Disi
böceklerin biraktiklari döllenmemis yumurtadan sadece erkek yavrular meydana gelir. En taninmis örnek Apis
mellifera.
2- Thelytokie: Döllemsiz
yumurtalardan sadece disi yavrular
meydana gelir. Ör: Orthoptera takimi, Phasmidae familyasinin bazi türleri ve
Lepidopteralardan Lymantria dispar ve
Lasiocampa pini.
3- Amphytokie: Döllemsiz
yumurtalardan her iki eseyde de
yavru meydana gelebilir. Ör: Saga spp. (Orthop.)
BÖCEKLERDE
DIĞER ÜREME ŞEKILLERI
A- Heterogonie:
Döllemli ve döllemsiz çogalma sekilleri birbirini izlerse bu tip çogalmaya
heterogonie adi verilir. Ör. Bazi Aphididae türleri (yaz boyunca döllemsiz olarak
ürerler, sonbaharda erkek ve disi arasinda çiftlesme olur ve döllenmis kislik
yumurta meydana getirilir).
B- Polyembrionie:
Germinogonie adi da verilen bu sekil üremede bir yumurtadan birden fazla
(genellikle pekçok) yavru meydana gelir. Ör: Parazit Hymenoptera'lar (Braconidae ve Ichneumonidae).
C- Hermaphroditismus: Ayni
bireyin bünyesinde hem erkek hem disilik esey hücrelerinin olusup bunlardan
yavru bireylerin meydana gelmesidir. Ör: (Homoptera-Coccoidea), Icerya
purchasi.
Böceklerde
sperma diger havyanlarda oldugu gibi bir bas, bir boyun ve birde hareketli
kuyruk kismindan ibarettir. Çeşitli böceklerde büyüklük ve yapi değişiklikleri
görülür.
Böceklerde gelisme:
Böcek Yumurtasi:
Sentrolesital tiptedir. Bol miktarda vitellus
yumurtanin çevresinde ince bir tabaka halindedir. Nukleus yumurtanin
ortasindadir. Etrafini az miktarda sitoplazma
çevirmistir. En dista korion yer alir. Sert ve dis etkilere karsi koyacak bir
sekildedir. Spermanin yumurta içine girmesi için yumurta içersinde mikrofil denilen
bir veya birden fazla delik vardir. Sperma buradan girerek yumurtayi döller.
Yumurtalar ya gelisi güzel bir kütle halinde veya düzenli bir sekilde
yumurtlanir ve bu diger türlere göre sabit kalir. Yumurtalar genellikle
yavrularin gelisip beslenebilecegi bir ortama konur.
Böceklerin çiftlesmesi veya
yumurtalarin döllenmesi, sperma veya spermataforun disi cinsiyet organina
iletilmesi ile olur. Çiftlesme (Copulation) çok degisiktir. Bazilari uçarken
(ari, sinek), bazilari yerde (kelebekler) ve diger bir kismida yüzerken
çiftlesir. Çiftlesme süresi birkaç dakikadan, saat veya güne kadar degisebilir.
Çiftlesme disinin yumurtlama zamaninda olur. Çiftlesmede eslerin durus tazlari
da çok degisiklik gösterir. Fakat en farkli sekil Odonata'larda görülür. Erkek
böcegin üreme organi 2. abdomen segmentinin ventralinde oldugu için, çiftlesme
sirasinda abdomen sonundaki kiskaç ile disiyi boyun kismindan yakalar ve onu
kendine yaklastirmaya zorlar. Disinin abdomenini erkegin 2. karin segmentine
getirecek sekilde kivirir. Sonra disiyi yumurtlamaya zorlar.
Bazi böceklerde çiftlesme bir kere
oldugu halde bazilarinda birden fazladir. Böceklerde POLYGAMIE (bir erkegin birden fazla disi ile çiftlesmesi) ve POLYANDRIE (bir disinin birden fazla
erkek ile çiftlesmesi) durumlari da vardir.
EMBRIYO
GELIŞMESI
Yumurta döllendikten kisa bir süre sonra bölünmeye
baslar. Yumurtanin bölünmesine
segmentasyon denir. Segmentasyon sekli yumurta tipine göre degisir. Şöyle
ki; böcek yumurtasi sentrolesital olup segmentasyonu da superficialdir. Bu segmentasyonda yumurtanin merkezinde bulunan
nukleusun birbirini izleyen bölünmeleri sonunda çok sayida nukleus meydana
gelir. Bu yavru nukleuslar yumurtanin çevresinde bulunan sitoplazmaya göç
ederler. Çevredeki sitoplazma nukleus sayisi kadar bölünerek blastoderm adini alan tabaka meydana
gelir. Bundan sonra blastodermin belirli yerinde kalinlasma olur ve yumurta
boyunca uzun bir serit olusur. Bu kalinlasmayi bir çökme izler ve 2 tabaka (Ektoderm, endoderm) olusur. Gastrulasyon
adini alan bu dönemden sonra meydana gelen tabakalar arasinda özel hücrelerin
çogalmasi sonucu orta tabaka mezoderm meydana
gelir. Bu sirada embriyo amnion ve serosa adli iki zar tarafindan
çevrelenmistir (Dışta seroza içte amnion).
Böcek vücudunu olusturan çesitli
organlar yapi itibari ile degisik embriyo tabakalarindan meydana gelir;
Ektodermden:
Deri, iskelet, ön ve art barsak, salgi bezleri, duygu organlari, solunum ve
sinir sistemleri ve cinsel organlari,
Mezodermden:
Kan ve dolasim sistemleri, yag hücreleri, isik organlari, ovaryum ve
testisleri,
Endodermden:
Orta barsak.
Embriyo gelisiminden sonra meydana
gelmis olan yavru yumurtayi kemirerek açtigi kisimdan veya özel yapili kapagi
kaldirarak disariya çikar. Yumurta dönemi süresi degisiktir. Birkaç saat kadar
kisa veya aylarca sürecek kadar uzun olabilir.
LARVA
DÖNEMI
Böceklerde yumurtadan çikan yavru (larva) kanatsiz ve
küçük yapilidir. Şeklide çogunluk ergine benzemez. Ergin hale gelinceye kadar
çesitli larva dönemlerinin geçilmesi ve bu arada büyümesi gerekir. Böcek
vücudunun disini kaplayan deri bu büyümeye ayak uydurabilecek yapida degildir.
Belirli bir büyümeden sonra deri degistirilmesi zorunlu olur. Iki deri
degistirme arasinda geçen zamana = l inci larva dönemi, 2 inci, 3 üncü vs.
olarak adlandirilir. Deri degistirme, dolayisi ile larva dönemlerinin sayilari
böceklere göre degisir. Ör: Apterygota'larda = l, Dipteralarda = 3,
Orthoptera'larda = 5 (6-7), Hymenopteralarda = 8, Ephemeroptera'larda = 22,
Homoptera'lardan Cicadidae familyasina bagli Magicicada septemdecim (17 yillik agustos böcegi)' de 30 larva
dönemi vardir.
LARVA
TIPLERI
Çogunluk ergin vücut yapisina hiç benzemeyen larva
vücudunda bazen segmentlerin ayirt edilmesi dahi zordur. Şekilleri genel olarak
uzun ve silindirik yapidadir, vücutlari yumusak, derileri incedir. Antenleri
genel olarak çok kisalmistir. Agiz parçalari çigneyici tiptedir. Genel olarak
bas ufaktir. Bacak sayisi çok degisiktir. Bazen hiç bulunmaz. Böceklerin
zararli devresi çogunluk larva dönemidir. Böcek larvalarini yapilarina göre
4 büyük grupta toplamak mümkündür.
1-
Campodeid larva: Bu tip larvalar çevik hareketlidir. Bir çift antenleri ve
3 çift gögüs bacaklari vardir. Vücut dorsi ventral basiktir. Abdomen sonunda
cerci bulunur. Bazi Coleoptera ve
Neuropteralarda görülür.
2- Manas
tipi larva:
Şisman ve silindirik yapili olan vücut kivrik olarak durur. 3 çift gögüs
bacagina sahiptir. Fakat bunlar yürüme isini tam olarak göremez. Toprak içinde,
agaç gövdelerinde bulunan bu larvalar bitkisel ve bozulmus hayvansal maddeleri
yerler. Coleoptera takiminin Scarabaeidae familyasinda görülür.
3-
Tirtil: Ince uzun vücut 3 çift çok iyi yürüyen gögüs bacagindan baska
abdomen bacaklarina da sahiptir. Bunlarin yardimi ile çok iyi yürürler. Bu
larva tipi 3 alt tipe ayrilabilir;
Gerçek, mühendis ve yalanci.
a-
Gerçek tirtil'da 3 çift gögüs bacagindan baska abdomenine 3-6
segmentlerinde birer çift abdomen bacagi (yalanci bacak) ve ayrica son
segmentte anal bacak çifti bulunur. Buna göre bu larvalarda 8 çift bacak
bulunur. Geometridae fam'i disindaki Lepidoptera familyalari larvalari bu
tiptedir.
b-
Mühendis tirtili: Bunlarda 3 çift
thorax bacagi ve abdomenin 6 ve 9 (son) segmentinde bacak bulunur. Bu duruma
göre bütün bacaklar toplami 5 çifttir. Geometridae fam. da görülür.
c- Yalanci tirtil:
Abdomende 6-8 çift bacak bulunur. Bunlarin ilki 2 inci segmenttedir. Bu duruma
göre thorax bacaklari ile abdomen bacaklari arasinda sadece l bos segment
bulunur. Gerçek tirtilda ise 2 bos segment bulunur. Hymenoptera takimi Symphyta alt takiminda larvalar bu tiptedir.
4-
Rim (bacaksiz larva) Bunlarda thoraxda dahi bacak bulunmaz. Buna ragmen
segmentlerin hareketi ile yavas da olsa yürüyebilenleri vardir. Kapali yerde
yasadiklari için gözleri kaybolmustur. Bas yapisina göre bir gruplama yapmak
mümkündür.
BÖCEKLERDE
BAŞKALAŞIM (METAMORFOZ)
Böceklerde yumurtadan çikan larvalar
ergin dönemine geçebilmek için bir takim degisikliklere ugrar; buna baskalasim veya metamorphosis adi verilir. Bazi baskalasim tiplerinde böceklerde
görülen uyusukluk ve degisme haline de pupa
denilmektedir. Baskalasim bütün böceklerde ayni sekilde olmaz. Genel olarak
baskalasimi su ana gruplara ayirmak mümkündür.
1- Ametabola-larvalar tam olarak ergine benzer. Yani metamorfoz
yoktur. Ör: Apterygota.
2- Neometabola- Bu baskalasimda larvalarin ergin hale geçebilmeleri
için bir veya iki uyusuk, ara dönem geçirmesi lazimdir. Fakat bu ara dönemlerde
larva dönemine ait organlar kaynasmamistir. Ör: Thysanopteralar ile Homoptera'larin
Phylloxeridae fam. ve Coccoidae üst fam. (Erkek).
3- Hemimetabola - Nimfler ergine benzer fakat kanatlari yoktur.
Vücut bölümleri ergine nazaran küçüktür. Nimf dönemleri degistikçe kanatlar
belirir ve vücut bölümlerinin orantisi düzene girer. Ör. Orthoptera,
Hemiptera.
4-
Holometabola - Tam baskalasim adi verilen bu halde larvalar ergin
olmadan önce gerçek bir pupa dönemi geçirirler. Bu dönemde larva iç organlari
kaynasarak ergine has sekillerine dönüsürler. Ayrica bu dönemde böcek hareket
ve beslenmeden kesilir. Ör: Neuroptera, Diptera, Coleoptera, Lepidoptera ve
Hymenoptera.
5-
Hypermetabola (Polymetabola) - Meloidae (Col), Mantispidae
(Neuroptera) ve bazi Dipteralarda görülen bu baskalasim seklinde birbiri
arkasindan gelen çesitli larvalar sekil olarak çok farkliliklar gösterirler.
Örnek olarak Meloidae'leri gösterirsek, bunlarin ilk dönem larvalari anten,
bacak ve gözlere sahip faal bir haldedir. Arilarin bacaklarina takilarak
onlarin yuvasina gider. Orada ikinci larva dönemine girer ki bu halde bacaklar
kisalmistir. 4 ve 5 inci dönemlerde bacaklar iyice kisalir adeta manas larva
tipini alir. Altinci larva döneminde kalin ve koyu bir dis iskelete sahip bacak
ve antenler yoksun oldugu için pupa dönemine benzer (yalanci pupa) bir dönemde
kislar ve baharda beyaz renkli bacaklari olan faal 7 inci larva dönemi baslar
ve kisa bir müddet sonra asil pupa dönemi gelir. Pupadan sonra ergin ortaya
çikar.
PUPA
(Krizalit) TIPLERI
Pupa dönemi iç organlarin kaynasarak ergine
has sekil aldiklari bir nevi uyku dönemidir. Bu dönemde iç organlarin
kaynasmasi larvaya ait bazi organlarin yok olarak yerine ergine ait olanlarin
meydana gelmesine Histoliz olayi
denir. Böcekler bu dönemde genellikle kuytu yerlerde saklanirlar. Bazilari son
larva dönemini tamamlarken bir koza meydana getirir. Onun içinde pupa olur.
Bazilarinda çesitli maddeleri birbirine yapistirarak bir yuva meydana getirir.
Pupalarin hepsi yapica birbirine benzemez. 3 ayri tip ayird edilir.
1- Serbest
pupa: Bu tipte anten, bacak ve kanat izleri vücut üzerinde serbest
olarak bulunur. Ergin hale gelince böcek pupa gömlegini sirt taraftan yirtarak
disariya çikar. Ör: Coleoptera
Hymenoptera, Diptera bazi famlar.
2-
Mumya pupa: Bu tipte anten bacak kanat vücut üzerine yapisiktir. Ergin hale
gelen böcek gömlegini sirttan yirtarak disari çikar. Lepidopteralarda görülür.
Son takimdaki pupa tipine özel olarak Chrysalid adi verilir.
3-
Fiçi pupa-Son larva döneminden pupaya geçiste gerçekte serbest olan pupa
disardan düzgün yüzeyli bir kap içersine kendini hapseder. Oval sekilli olan bu
kap üzerinde enine daireler seklinde segment çizgileri bulunur. Bu nedenle
Hymenoptera kozalarindan kolayca ayird edilir. Böcek ergin hale gelince fiçinin
tepesinde kapak seklinde kalkan bir kisimdan disari çikar. Ör: Diptera takimi
familyalarinin çogunda.
Böceklerin
Gelisme Dönemi
Bir böcegin yumurta döneminden
baslayip ergin hale gelmesine kadar geçen süredir (Yumurta, larva, varsa pupa).
Degisik gruplarda bu süre de degisir. Magicicada sepdemdecim (Homop.) l7
yil, Ehpemeroptera takiminda gelisme dönemi l yil ergin dönem ise l-2 gündür.
Diyapoz:
Diyapoz duruklama demek olup, bu dönemde böcekler faaliyetlerine ara
verirler. Şartlar uygun olmadigi zaman böcekler bir duraklama yani (Kuiskens)
devresine girerler ve sartlar düzeldiginde bu durum derhal ortadan kalkar.
Diyapozda ise sartlar düzeldiginde gerekli fizyolojik olaylar sayet tamamlanmis
degilse böcek gelisimine devam edemez. Diyapozda endokrin salgi bezlerinin rolü
önemlidir.
Döl
(Generation): Bir böcegin yumurta döneminden basliyarak tekrar yumurta
dönemine kadar geçen zamana bir döl
denilmektedir. Aphididae familyasina ait böceklerin yilda l0-l4 döl, M. Sepdemcecim' de ise l7 yilda tek döl
görülür.
SINIF (CLASSIS) = INSECTA
1. Alt
sinif (Subclassis) APTERYGOTA (Kanatsiz böcekler)
Bütün gelisme devrelerinde kanat izine rastlanmaz. Bunlar ufak yapili ve
ametabol böceklerdir.
Ordo.
1- Thysanura (Kil kuyruklular)
Genel olarak yapilari uzundur. Ufak
veya orta boyda böceklerdir. Abdomen sonunda kuyruk gibi 2-3 uzanti ve bazi
abdomen segmentlerinde styilus'lar (dejenere abdomen bacaklari) vardir.
Antenleri uzundur. Agiz parçalari çigneyicidir. Organik artiklar, nisastali maddeler yer.
Genellikle renkleri gridir. Toprakta çürümekte olan odunlarin altinda, karinca
termit yuvalarinda ve eski kütüphanelerde kitap kirintilari etrafinda
bulunurlar.
Ordo. 2-
Protura
Anten ve gözleri yoktur. Boylari
0.5-2 mm. kadardir. Bacaklari zayif olmakla beraber 1 inci çifti daha uzundur
ve duygu organi görevini yapar. Abdomenleri 12 segmentlidir, ilk 3 ünün
ventralinde 1 er çift küçük uzantilar bulunur. Iyi gelismis çigneyici agiz
parçalari stilet sekilli mandible ihtiva eder. Membrandan labium iyi
gelismemistir. Genellikle renkleri beyazimsidir. Dünyanin her yerine yayilmis
olup ormanlarda yaprak altlarinda, toprakta veya taslar altinda yasarlar.
Ordo. 3-
Collembola - (Kuyrukla siçrayanlar)
Küçük boylu, agiz parçalari
çigneyici fakat bazi tiplerde mandibleler stylet seklinde olan böceklerdir.
Abdomen 6 segmenttir ve siçrama organi olar furkula 4 üncü abdomen segmentinin ventralinde yer alir. Renkleri
genellikle sarimsi veya beyazimsi ise de esmer ve siyah olanlarda vardir. Bazi
türleri bitkilere zararli olur. Serlerde ve mantar üretilen yerlerde görülür.
Ör.: Şeker pancari, ispanak, patates, soya, marul ve yoncada zararli. Ayrica
Sminthurus türleri bitki epidermisini kemirir. Özellikle mezofil tabakasini yer
ve yaprak beyazimsi renk alir. Isotomurus türlerinin tütün fidelerinde zarari
görülmüstür.
2. Alt
sinif PTERYGOTA (Kanatli böcekler)
Böcek takimlarinin çogu pterygota
alt sinifina girer. Genellikle 2 çift kanatlari bulunur. 1 çift kanadi olanlar
ve hiç kanadi bulunmayanlar da vardir. Yalniz bu sonuncularda görülen
kanatsizlik sekonderdir. Yani bunlarda embriyo döneminde kanat izleri vardir.
Sonradan gelisme olmadigi için kanatsizlik durumu ortaya çikar. Apterygotalarda
ise embriyo döneminde kanat izi bulunmaz. Kanatli böceklerden bazilarinda larva
dönemlerinde kanat iz halinde yada ufak yapili olarak görülür ki bunlara Exopterygota
adi verilir. Larva döneminde kanadi hiç belli olmayanlar, Endopterygota grubunda toplanir.
1.
ORDO- EPHEMEROPTERA ( Bir günlükler - Mayis sinekleri)
Ufak veya orta boyda, yumusak
vücutlu böceklerdir. Antenleri kisa ve kil gibidir. Erginde 2 çift kanat
bulunur. Kanatlar çok damarlidir. Ön kanatlar üçgen sekilli ve daha büyüktür.
1500 türün vücutlarinin son kisminda kil gibi 2-3 uzanti (Cerci) bulunur.
Hemimetabol = basit metamorfozlu böceklerdir. Larvalari aquatiktir. Avcilikla geçinir,
1 yil yasar erginlerinin ömrü 1-2 gün sürer. Ör.: Hexogenia - Ephemera.
2. ORDO
- ODONATA (Su bakireleri, yusufcuklar veya Tayyare böcekleri)
Iki alt takim halinde incelenir.
Oldukça iri yapili, zarif, güzel renkli olan predatör böceklerdir. Uçuslari
hizlidir (bazilari saatte 60 mil yapar), bazilarinda göç görülür. Larvalari
sularda yasar ve karin kisminda yaprak seklinde solungaç uzantilari bulunur.
Erginlerin basi iri, gözleri belirgindir. Çigneyici agiz parçalari olup
antenleri ise çok kisadir. Iki çift olan kanatlari uzun ve çok damarlidir.
Thorax iyi gelismistir. Abdomen uzun ve 11 segmentlidir. Ve stilet tasimaz.
Esey organlari disilerde abdomen sonunda erkekde ise 2 inci abdomen halkasinin
ventralindedir. Bu nedenle kopulasyon diger böceklerden çok farklidir. Bu
ordonun 5000'den fazla türü
bilinmektedir. Böcek yiyerek beslenirler. Biyolojik mücadele açisindan
faydalidirlar. Bazen karisik parazittir. Sivrisinek ergin ve larvalarini
yiyerek populasyonunun artmasina engel olurlar.
Ör.: Anax imperator iri yapili mavi
SÜPER ORDO:
ORTHOPTEROIDEA
4. ORDO - SALTATORIA
ORTHOPTERA (Düz kanatlilar)
Hemimetabol böceklerin en eski ve ilkellerinden olup üst karboniferden beri
bilinmektedir. Karasal böceklerdir.
Çekirgelerin de içinde
bulundugu, ziraat yönünden önemli takimlardan biridir. Büyük bir kismi bitki
ile beslenir. Bu nedenle zararli olurlar. Fakat bazilari diger böcekleri yedigi
için faydali sayilir. Agiz parçalari çigneyicidir. Iki çift iyi gelismis ve çok
damarli kanatlari oldugu gibi hiç kanatsiz olanlar da vardir. Ön kanatlar
parsömen gibi az çok kalinlasmis ve dar olup elitra adini alir. Arka kanatlar üst kanatlardan daha genis ve
büyük olup yelpaze gibi katlanir. Dinlenme sirasinda, üst kanatlar katlanmaz.
Agiz çigneyici tiptedir. 1. ve 2. çift bacaklar genel olarak birbirine benzer.
Yalniz bazilarinda ön bacaklar kazmaya yarar (Dana burnu). Art bacaklarin
bilhassa femur kismi iyi gelismistir. Siçramaya yarar (Çekirgelerde). Genel
olarak disilerin abdomeni sonunda yumurta koyma borusu bulunur. Baskalasim
hemimetabola seklindedir. Bu takima bagli böceklerin çogunda ses çikarma ve
alma organi bulunur. Bütün dünyaya yayilmislardir. Iklim ve sartlarin düzgün
gittigi senelerde sira halinde göç ederler (Her türlü bitki ve hayvan maddesi
yerler).
Önemli familyalari:
SUBORDO: CAELIFERA
(Kisa
antenliler)
Fam.
Acrididae (Kisa antenli çekirgeler): Genellikle
boz renkli, kisa antenli, tarsuslari 3'er segmentli çekirgelerin meydana
getirdigi bir familyadir. Yumurta koyma
borusu ovipoziitor kisadir. Ses alma organi l. abdomen segmentinin yanlarinda
bulunur.
Dociostarurus
maroccanus (Fas çekirgesi); Polifag bir türdür. Tahil, pamuk sebze,
yonca, patates, sogan,ve baklagil'de zararlidir.
Calliptamus
italicus (Italyan
çekirgesi); Tahil, pamuk, çayir, sebze ve seker pancarinda zararlidir.
Schistocerca gregaria (Sudan
çekirgesi); Polifag. Bütün
bitkilerde çiçek, yaprak hatta bitkinin tümünü yer.
Ilk ikisi
memleketimizde yerli olarak bulundugu halde sonuncu bazi yillar Güneydogu
illerimize gelir.
SUBORDO
: ENSIFERA (Uzun antenliler)
Fam.
Tettigoniidae (Yesil çekirgeler) 4000' den
fazla türü vardir. Antenleri uzun, tarsuslari 4 segmentli, yumurta koyma
borulari yandan yassilmis bir biçak sekilli,
yesil yada kahverengi çekirgelerin bulundugu bir familyadir. Ön
bacaklarinin tibiasinda isitme organi bulunur. Kisi çogunlukla yumurta
döneminde geçirirler.
Playcleis intermedia; Bazi yillar çeltik ve ekine zararli olur.
Saga türleri diger böcekleri yer.
Tettigonia viridissima; Meyve agaçlari, bitki sürgünleri ve taze yapraklari yer
Ephippigena; Pronotum arkada eger gibi kubbelesmis.
Fam. Gryllidae (Kara çekirgeler) Kriketler,
silindir seklinde vücutlu ve siyah renklidirler. Tettigonidelere benzerler
ancak yumurta koyma borusu ince ve oldukça uzundur. Fakat yassi degil
silindiriktir ve tarsuslar 3 segmentli, pronotum enine dikdörtgen seklinde
genellikle toprak içerisinde yasarlar. Bu familya' nin türleri, erkeklerin ses
çikarmalari ile taninir.
Gryllus
campestris; Bugdaygil, arpa,
tütün, pancar, pamuk
Acheta
desertus; Sebze, seker pancari,
asma, tütün
Occanthus
pallucens; Bag, havuç, kenevir
Fam. Gryllotalpidae- Kanatlari ufalmis iri vücutlu böceklerdir.
Kisa antenli ve vücutlari çok tüylüdür. Ovipozitor belirsizdir.
Gryllotalpa gryllotalpa (Dana burnu); Toprak altinda yasar. Ön bacaklari tipik kazicidir.
Toprak altinda kazdigi tünellerde bitki köklerine, çim ve fidanlara keserek ve
yumru oyarak zarar verir. Bitki kökleri ve böceklerle beslenir.
SÜPER ORDO:
BLATTOIDEA
5.ORDO:
BLATTARIAE
Bugünkü hamam böceklerinin karakterlerini gösteren
üstkarbondan beri gelmektedir. Fosiller 28 familya, 35000 türü vardir.
Fam
- Blattidae (Hamamböcekleri)
Yassi ve oval böceklerdir.
Kalkan seklinde olan pronotumdan kolay taninirlar. Bas kismen veya tamamen
pronotum altinda kalir. Antenler uzun ve kil seklindedir. Facet gözler iyi
gelismistir. 3 çift bacak birbirine benzer. Sicak ve nemli yerlerde yasarlar.
Ziraat yönünden önemsizdir. Dünyaya yayilmis olup çok fazla türü vardir. Daha
ziyade tropik bölgelerde yasarlar. Yassi olduklarindan gündüz binalarin gizli
yerlerinde bulunurlar. Tuberkuloz, kolera, dizanteri, koli, tifo gibi
hastaliklarin etkenlerini tasirlar.
Blatta orientalis (Doğu hamamböceği):
Erkek disiden küçük olur. Disilerde
kanat küçük pul seklindedir. Erkegin kanadi daha iyi gelismistir. Renkleri
siyaha yakin esmerdir. Disileri yumurtalarini kapsül içersinde açilincaya kadar
birlikte tasir.
Periplaneta americana; Daha büyüktür. Erkek ve diside kanat iyi gelismistir.
Renkleri kirmizimtrak kahverengidir.
Blatella germanica; Boylari küçük,
saman rengindedirler.
Polyhaga aegyptiara; Güneye gittikçe fazlalasir. Eski evlerde çok görülür.
Erkekler kanatli disiler kanatsiz ve erkekden daha yuvarlaktir.
6.ORDO: MANTODEA
Dis görünüsleri farkli
olsada hamamböceklerine en yakin grup olup kolay taninabilecek karakterlere
sahip türler. 8 kadar familya 2000 kadar tür içerirler. En karakteristik
familya Mantidae' dir. Basin üçgen seklinde, pronotumun çok uzun bir boyun
biçiminde olmasi ön bacaklarin yakalayici tipte gelismis olmasi bu familyanin
tipik karakteridir. Baslari serbest olarak her tarafa döndürülebilir
(Antenlerin ince kil seklindedir fakat erkeklerde farkli sekillerde görülür).
Gözler çok iyi gelismistir. Basin büyük bir kismini kaplar. Bazilarinda gözler
konik bir sekil almistir. Orta ve arka bacaklar normal yürüyücü, ön bacaklarda
koksa çok uzamis femur ve tibia kuvvetli dikenler tasiyor. Yakalayici tipte dikenli
tarsuslar 5 segmentlidir. Genel olarak kanatlidir, ön kanat derimsi ancak kanat
bazilarinda küçülmüs veya körelmiste olabilir. Bazi erkeklerde kanat çok iyi
gelistigi halde disilerin ki küçük kalmistir. Hepsi karnivordur. Diger
böcekleri yer. Kanibalizim de görülür. Kopulasyondan sonra disi erkegi yer.
Fam-Mantidae
(Peygamber develeri)
1800' den fazla türü
vardir. Genellikle tropik bölgelerde genis yayilim gösterirler. Sicak
memleketlerde tür yogunlugu daha fazladir. Güney Amerika' daki bazi türler
küçük kus ve kertenkelelere saldirir.
Mantis religiosa; Ülkemizde bulunur.
7.ORDO
: PHASMIDA
Fam-Phasmidae
(Degnek çekirgeleri)
Oldukça büyük kanatli veya
genellikle kanatsiz böceklerdir. Vücut ve bacaklar (genel olarak) uzamis ve
degnek gibi silindirik bir form almistir. Ancak bazilari yaprak gibi
yassilasmis da olabilir. Genel olarak prothorax kisa meso ve metathorax daha
uzundur. Bacaklar birbirine benzer. Tarsuslari genellikle 5 segmenlidir.
Kanatli ve kanatsiz olabilir; kanatlilarda ön kanatlar elytra tarzinda ve genel olarak küçülmüstür. Alt kanatlar, daha
genis normal kanat seklindedir. Grubun çogu tropiklerde yasar. Hepsi
herbivordur. Mimikriye örnek gösterilir. Hareketleri çok yavastir. Kolayca fark
edilmezler. Diger hiç bir böcekte olmayan bir özellige sahiptirler. Bu
böceklerde kopan bacaklar kismen veya tamamen yenilenebilir (rejenerasyon).
8. ORDO : DERMAPTERA (Kulaga
Kaçanlar)
Kisa kanatlari ve abdomen
sonunda bir çift kitinlesmis eklemsiz kiskaçlari (modifiye olmus sersi) ile
kolayca taninan dermaptera türleri, parlak sari-kahverenglidir. Disilerin
cercileri, erkeklerinki gibi kivrik olmayip düzdür. Agiz parçalari çigneyici
tiptedir. Çok küçük olan ön kanatlar kisa derimsi yapida damarsiz, arka
kanatlar ise zarimsi radyal damarli, dinlenme sirasinda yelpaze gibi ön
kanatlar altinda katlanir. Tarsuslari 3' er segmentlidir. Geceleri faaldirler.
Nadiren bitkilere zarar verirler. Sonbaharda çiftlesirler. Disiler 2-3 gün süre
ile 20-80 yumurta birakirlar. Disiler yumurtalari ve sonra da yavrularini
korur. Larva ergine benzer. Serbest yasayan veya parazit gruplari vardir.
Forficula auricularia ; Kanatsiz, göz
küçülmüs
Arexinia spp ; Yarasa ve bazi memelilerde
ektoparazit.
Hemimerus Spp ; Kanatsiz. Cerci uzun ve düz. Bazi
kemiricilerde (Siçan) ektoparazit.
9.
ORDO : ISOPTERA (Termitler)
1700'den fazla, sosyal
yasayan böcek türünü ihtiva eden önemli bir takimdir. Karincalarla hiç ilgileri
olmadigi halde bunlara yanlis olarak beyaz karinca denmistir. Karincalarda
thorax-abdomen ince baglanir. Termitler de genis olarak baglanir. Anten
termitlerde filiform, moniliform tiptedir. Çogunluk tropik bölgelerde yasamakla
beraber sicak bölgelerde de yayilmislardir. Termitler açik renkli ince yumusak
derili böceklerdir. Düzenli bir
cemiyet halinde 1000'lercesi bir arada
yasar. Bir termitaria'da genel olarak çogalma kabiliyetinde olan bir çift
erkek ve disi bulunur (Kral ve kraliçe).
Bunlar steril olan diger fertler
tarafindan devamli beslenir. Sterillerin bir kismi asker bir kismi isçidir.
Kanatli bireylerin, iki çift kanadi birbirine benzer. Zar gibi ve az sayida
damarlidir. Fakat kanatlarda damar gibi kirisikliklar vardir. Agiz parçalari
çigneyicidir. (Tarsuslari 4'er veya 5'er segmentlidir). Termitler ya toprak
altinda veya üstünde odunlar içerisinde yasarlar. Hangi sekilde olursa olsun,
bir termit kolonisinin birçok galerilerden meydana geldigi görülür. Bazi türler
birkaç metre yükseklikte yuvalar yapar. 5 familyasi vardir. Avrupa da ve
memleketimizde taninmis olan tür Leucotermes lucifugus ' dur. Çesitli
agaç ve köklerine zaralidir.
10.
ORDO : PHYTOROPTERA
Subordo: Mallophaga (Kil ve Deri
Bitleri)
Bunlar yassi
vücutlu kanatsiz ufak
böceklerdir. Kus ve memeli hayvanlarda dis asalak olarak yasarlar. Agiz
parçalari çigneyici olup tüy, kil, deri vs. ile beslenirler. Gözler
ufalmis nokta gözler yok olmustur. Antenler kisadir. Bas thorakstan büyüktür.
Yavrular ergine benzer. Bütün evreler, konukçu hayvanin üzerinde geçirilir.
Insanlara asalak olan türleri yoktur. Kuslar ve bazi memelilerde dis asalak
olarak yasarlar.
Subordo:
Anoplura (Bitler)
Kan emen, 2,5 mm boyunda,
ufak ve yumusak yassi, kirlisari vücutlu, kanatsiz böceklerdir. Segmentleri
kaynasmis olup memeli hayvan ve insanlara asalaktir. Gözleri ufalmis ya da yok
olmustur. Antenleri 3-5 segmentlidir. Agiz parçalari emicidir.
Tarsuslari bir segmentlidir. Tek bir büyük çengel tasir. Basin thoraxtan dar
olusu, emici agiz ve tarsus segmenti bakimindan Mallophaga' dan ayrilir.
Fam.:
Pediculidae
Pediculus humanus corparis ; Insan vücudunda yasar.
Fam.:
Phthiriidae
Phthirus pubis : İnsanda kasık, anüs biti.
11. ORDO : THYSANOPTERA (Kirpik kanatlilar)
Boylari 2-3 mm. oraninda,
vücutlari silindir seklinde, ince yapili küçük böceklerdir. Anten genellikle
kisa olup 6-9 segmenten yapilmistir. Petek gözler ve genellikle de nokta gözler
iyi gelismistir. Agiz parçalari emici tipte ve 3 igneli asimetriktir. Bu kisimda üst dudak ile birinci ve ikinci
maksiller birleserek bir emme borusu meydana getirmislerdir. Sol mandible (Sag mandible
körelmis) ile maxillalarin lacinia kisimlari styletleri meydana getirir
(Görüldügü gibi yapi asimetriktir). Her iki kanat çifti de esit yapili, dar, az
damarli ve kenarlari saçak gibi uzun tüylerle kapli olur. Bazilari kanatsizdir.
Bacaklarda tarsus segmentlerinin sayisi l veya 2 olup gene l veya 2 tirnaga
sahiptir. Pretarsus kabarcigi (arolium) iricedir ve bu nedenlede bu takima
"kabarcik ayaklilar" adinin verildigide olmaktadir. Ovipozitörlü ve
ovipozitörsüz olanları vardır. Var ise sekli siniflandirma yönünden önemlidir.
Ovipozitorlu olan tripsler yumurtalarini bitki dokusu içine koyar. Baskalasim Neometabola
seklindedir. Iki cinsiyet görünüste birbirine benzerse de erkek daha ufaktir.
Fakat bir çok türde erkek bulunmaz ve çogalma partenogenetik yol ile olur.
Yilda birden fazla döl verirler.
Büyük çogunlukla bitkisel
besin alirlar. Çiçek, yaprak, tomurcuk üzerinde beslenir ve bitki dokularini
tahrip ederler. Birkaç tür mantar sporlari ile beslenir. Ufak bir kismida diger
Arthopodlari avlar. Pek az tür insanlari sokar. Bazi türler bitki hastaliklari
naklinde vektör olarak önemlidir. Kültür bitkilerinde ekonomik öneme
sahipdirler. 2 alt ordoya ayrilirlar; Trebrantia
(Ovipozitorlüler) ve Tubulifera
(Ovipozitörsüzler)
Subordo: Terebrantia (Bitki zararlilari)
Fam.:
Thripidae
Yumurtlama borusu asagiya dogru
kivriktir. Kanatlar dar, uçlari sivridir. Bitkilerde önemli zararlara neden
olurlar.
Thrips tabaci L. (Tütün tripsi); Tütünde akdamar
hastaligini yapar ayni zamanda sebze vs. zarar yapar.
Heliothrips haemorrhoidalis Bocuhe; Sebze, bag, turunçgil çiçeklerinde
özellikle seralarda zararlidir.
Limonthrips cerealium
Hall.; Ekin zararlisidir. Büyük pop. halinde bulunur. Insani sokabilir.
Subordo :
Tubulifera ( Ovipozitor yoktur)
Fam.:
Phloeothripidae
Renkleri genellikle koyudur; kanatlari açik
renkli veya beneklidir.
Haplotrhrips tritici.
Bugdayda
Liothrips oleae Zeytinde.
12. ORDO : HETEROPTERA (HEMIPTERA)
Bu grupta üst kanatlar yapi olarak
diger bütün böcek takimlarindan farklilik gösterir. Bu kanadin dip yarisi
kitinlesmis derimsi bir durum almis; buna karsi; uç kisim zar seklinde
kalmistir. Alt kanatlar da zar seklindedir.
Dinlenme halinde kanatlar abdomen üzerinde yatik durur. Agiz sokucu emici tiptedir.
Basin ön tarafindan çikar. Agiz içersinde 4 stilet (igne) bulunur. Ignelerin 2' si mandible 2' si maxillerdir. Labiumun meydana getirdigi 3-4
segmentli hortum bas ve toraksin ventralinde yer alir. Antenler uzun 4-5 segmentlidir ve bazen 3. çift bacaklarin dibine kadar
devam eder. Pronotum ve scutellum genellikle genistir. Taninan türleri 30.000
kadar olup ziraat yönünden önemlidir. Çogu karada az bir kismi suda yasar. Pek
çogu bitkilerin öz suyunu emmek sureti ile büyük zararlara neden olurlar. Bazi
türler ise diger böcekleri avliyarak geçinir. Insan ve diger memelilerden kan
emenler de vardir.
Bazi sistematikçiler Hemiptera ile Homoptera'yi 2 alt takim olarak Rhyncata
takimi (hatta hemiptera takimi) altinda toplarlar. Fakat bu iki takim arasinda
özellikle iki bakimdan farklilik vardir (1) Homoptera'larin her iki çift kanadi
benzer yapida (zar gibi) dir; veya üst kanat tamamen derimsidir; (2)
Hemipteralarda hortum basin alin kisminda, yani önünden çikmis oldugu halde,
Homopteralarda basin thoraksa yakin kismindan çikmistir.
Fam.:
Pentatomidae
Pentatomidler,
ekonomik önemi olan bir grup familyadir. Vücut kalkan seklinde yassi ve
ovaldir. Scutellum genis ve üçgen biçimdedir. Anten 5 segmentlidir. Piskoku ve
salgi bezleri bulunur. Genellikle fitofagdirlar. Bitki özsuyu ile beslenirlerse
de avcilikla geçinen predatörlerde vardir.
Aelia
rostrata (Kimil); 2 türde ziraat yönünden ekinleri
sokup emerek önemli zararlara sebep olur.
Fam.:
Scutelleridae
Pentatomide çok benzerler, anten yine 5 segmentlidir. Kanatlar ancak
scutellum ucunda görülür. Fitofagtirlar ve çok önemli bir ekin zararlisidir.
Eurygaster
integriceps (Süne); Yurdumuzun en önemli ekin zararlilaridir.
Fam.: Miridae
Bu takimin en genis familyasidir. Bitki özsuyu ile
beslenerek genellikle fizyolojik etki ve çikardiklari toxik madde ile bitkinin
ölümüne neden olurlar. Anten ve gaga 4 segmentli, vücut yumusak, bas küçük ve ocel
gözler yoktur. Hemielitradan korium kisminda üçgen sekilli
"Cuneus" özelligidir. Membran kisminda iki kapali hücre vardir.
Anten ve rostrum (zeytin bag ve sebzelerde) 4 segmentlidir.
Lygus pratensis turunçgillerde sebzelerde zararlidir.
Fam.:
Lygaeidae
Vücutlari uzunca
ve serttir. Nokta gözleri vardir. Fitofagdirlar. Miridae'lere benzerler
fakat daha sert vücutlu ve uzundurlar. Ocelli vardir. Anten ve rostrum Miridae'
de ki gibi 4 segmentlidir. Hemielytranin
zar kisminda 4 tane basit damarin olusuyla taninirlar. Bitki üzerinde
bilhassa hububatta önemli zararlara sebep olurlar.
Oxycarenus
pallens Pamuklarda;
Geocoris, Biyolojik mücadelede,
Fam.:
Coreidae
Bacaklari
yassi ve bazen yaprak gibi yassilmis olan birçok tür ihtiva eder. Büyükçe
böceklerdir. Hemielitra membraninda çok sayida damar bulunur. Bir kisim fitofag
olup bitkilerde önemli zararlar yaptiklari gibi predatör olanlari da vardir.
Coreus
variagatus
; Pancar,
Gonaerus juniperi ; Çam zararlasidir.
Fam.:
Cimicidae (Tahta kurulari)
Vücut
oval ve yassidir. Kanatlar bulunmaz. Yalniz mezanotum üzerinde 2 tane
yuvarlak hemielytron bulunur. Hortum kullanilmadigi zamanlarda girtlaktaki bir
olugun içinde durur. Kuslar ve memeli hayvanlarda kan emen parazitlerdir.
Cimex lectularius (Yatak tahta
kurusu); Uzunlugu 4-5 mm, genisligi 3 mm kadardir. Gündüzleri esyalarin
araliklarinda saklanir, geceleri insanlardan bulamayinca, fare, tavsan, kustan
kan emer. Senelerce hiç gida almadan yasayabilir. Kan emer, bir yil kan emmeden
yasar. Günlük l-l0 yumurta (1 mm. parlak incimsi) birakirlar ve birkaç aydan l
yila kadar yasarlar; ömür boyu yumurtlarlar. Hastalik etkeni tasimaz. Sindirim
sistemi uygun degil; Sicak mevsimlerde l mm. uzunlugunda beyaz renkli 150-200
adet yumurta birakir. Bir hafta içinde yumurtadan çikan larvalar 5 deri
degisiminden sonra ergin hale geçerler.
C. hemipterus ; Insan
yatak tahta kurusundan daha koyu renkli sicak ve rutubetli bölgelerde bulunur.
Kola-azar hastaliginin tasiyicisidir.
C. columbarius (Kus tahta kurusu); Tavuk ve güvercin
kümeslerinde yasarlar.
Fam.: Reduviidae
Orta
büyüklükte veya büyük türlerdir. Bas dar ve uzun olup arka kismi bir boyun gibi
daralmistir. Rostrum 3 segmentli, prosternumdaki bir oluk içine oturur.
Ön abdomen genis olup kanatlarin yanindan kenar kisimlari arkada görülür. Bir
Trypanasoma vektörü olup genellikle Predatördür.
Triatoma cinsi insani sokar, chaga hastaliginin
vektörüdür.
Redivius
personatus ; Tahta kurusu yer, birçok tür insani da isirir.
Fam.:
Gerridae
Vücut ince
uzun ve çok tüylüdür. Basin genisligi hemen hemen thoraks kadardir. Orta ve arka
bacaklar çok uzamistir. Sularin yüzeyinde dolasir ve böcek avlarlar.
Fam.:
Nepidae
Bas
thoraksa gömülür, ön ekstremiteler yakalama bacaklari seklinde, arka bacaklarda
yüzme killari bulunur. Abdomenin arka kisminda uzun bir boru bulunur.
Fam.:
Notonectidae
Vücudun üst tarafi kubbeli, alti
düzdür. Sirt üstü yüzerler. Arka bacaklar ve karin tüylüdür. Kan emicidir.
Fam.:
Tingidae
Bu böcekler vücut üzerinin (Bas,
kanatlar, thoraxin lateral uzantilari) dantel gibi oymali olmasi ile taninir.
Nimflerin üzeri dikenlidir. 3-5 mm. boyunda küçültürler. Bitkilerin yapraklari
üzerinde beslenirler ve ilk önce sararmalar ve daha sonra tamamiyle kahverengi
olarak kurumalara yol açarlar.
Stephanitis pyri (Armut kaplani); meyve agaçlarinin
zararlisidir.
Yaprak döken
meyve agaçlari, tas ve yumusak çekirdekli: kestane, ceviz süs bitkileri.
13. ORDO :
HOMOPTERA (Benzer Kanatlilar)
Kanatli veya kanatsiz olurlar.
Kanatliysalar ya 2 çift kanat birbirine benzer sekilde zar gibidir veya ön kanatlar tümüyle
kalinlasarak parsömen görünümü almistir. Dinlenme halinde kanatlar vücut
üzerinde çati gibi tutulur. Kanatsiz gruplarda bazan her iki cinsiyet de
kanatsiz oldugu gibi, kabuklu bit Coccidae türlerinin erkeklerinde (bazi
türlerde erkek yoktur) sadece birinci çift kanat bulunur. Anten ya kisa kil gibi veya uzunca ve iplik gibi
olup birinci tipte yani kisa kil gibi anteni olanlarin tarsus segmenti sayisi
3, ikinci gruptakilerde ise l-2 dir. Agiz parçalari
sokucu-emici tipte 4 igneli; ikisi mandible, ikisi maxilladir. Rostrum basin ventral gerisinden çikar. Bazen ön bacaklar
arasindan çikar gibi görülür.
1. SUBORDO : AUCHONORRHYNCHA (Anten kisa kil gibi, tarsi 3 seg.)
l- Fam.: Cicadidae (Agustos böcekleri)
Vücut iri, Homoptera içinde en büyük
böcekler olup, bas kisa ve alin siskindir. Uzun olan ön
kanatlar abdomeni fazlasiyla asar. Erkeklerinde l. abdomen segmentinin
ventral yanlarinda ses çikarma organlari vardir. Abdomen sona dogru incelerek sivri bir
sekilde sonlanir. Nimfler, kürek seklindedir. Ön bacaklari ile
topragi kazarak yere gömülür. Ve orada kökleri emerek büyürler. Bunlar
metamorfozdan hemen önce topraktan ayrilip agaçlara çikar ve ergin hale
geçerler. Taze filizleri emerek beslenirler. Cicadalarda hayat süresi çok
uzundur. 13-14 yil nimfler bitki köklerinde, zarar yapar. Erginler ise ince dal
ve dalciklara yumurta koyarak bitkiyi tahrip eder.
Cicada orni
; Erkekleri yaz aylarinda
devamli olarak ses çikarirlar ve bazi agaçlara zarar verir.
Chloropsalta viridissima ; Baglarin zararlisidir.
2-
Fam.: Cercopidae (Tükrük böcekleri)
Ufak yapili böceklerdir. Arka
ekstremiteleri siçrama bacagi tipindedir. Bazilarinin larvalari köpügümsü bir
madde içerisine saklanmistir. Cicadellidae'lerden arka tibiadaki diken durumu
ile ayrilir.
3-
Fam.: Cicadellidae
Bu fam üyeleri arka tibialarinda l veya birkaç
sira ufak diken dizisinin bulunusu ile diger benzer familyalardan ayrilir.
Genis bir familyadir (Formlari ve renkleri çok farkli olabilir. Boylari 2-3 mm
den l5 mm ye kadar degisir).
Hemen her çesit bitki üzerinde
bulunur ve yapraklarla beslenir. Her türün beslendigi belirli bir veya birkaç
türü vardir:
l- Bitkilerin özsuyunu emerek ve
emme sirasinda phloem ve ksylem borulari mekanik olarak tikayarak bitkinin
normal fizyolojisini aksatirlar ve klorofili tahrip ederler.
2- Önemli miktarda bitki özsuyu
aldiklarinda yapraklardaki klorofili tahrip ederler.
3- Yumurtalarini bitki dokusu içine
biraktiklarindan yesil sürgünleri tahrip ederler.
4- Birçok Cicadellid türü bitki
hastaliklarina sebep olan organizmalarin vektörüdür. Şeker pancarlarindaki tepe
kivrikligi Crulifer tanellus, Empoasca fabae baklagillerde yaprak bükülmesi ve Aster
yellow ise Macrosteles spp. tarafindan nakledilir.
Eutetix tenella ; Şeker
pancarlarinda hasar yapan vüruslarin tasiyicisidir.
Idiocerinus
stali ; Antep fistiklarinda zarar yapar.
Empoasca spp.;
Çesitli bitkilere zarar verir ve hemen her yerde bulunur.
2.SUBORDO : STERNORRHYNCHA (Anten uzun ip gibi. tarsi l-2 segm.)
1- Fam.: Psyllidae (Yaprak pireleri)
2,5 mm. boyunda, küçük Cicadalara benzerler. Afitlere de
benzerlerse de siçrayici bacak ve uzun antenleri ile ayrilirlar. Böbrek
seklinde, antenler uzun hortum kisadir. Arka bacaklar siçrayici tipte
gelismistir. Türlerin çogunda larvalar beyaz mumumsu bir madde salgilar
ve bu da pamuklu bit gibi görülmelerine sebep olur. Yumurtalari konukçuya kisa
bir sap ile baglanmistir. Bu türlerin konukçulari belirlidir ve karaballik
(Fumajin) hastaligina yol açarlar. Yillik döl sayilari genellikle birden
fazladir. Ayrica bitkilerde virus hastaligi tasiyicisidir.
Avrupada zararlidir.
Psylla mali ; (Döl sayisi 1) Elma agaçlarinda zarar
yapar.
Psylla pyricola ; Armut agaçlarinda zarar
yapar.
Euphyllura olivina ;
Zeytin agaçlarinda zarar yapar. Bazi türler virus hastaliklarinin vektörü
olarak bilinir.
2- Fam.: Aleyrodidae (Beyaz sinekler)
2-3 mm. boyunda ve
erginleri ilk bakista küçük kelebekleri andiran böceklerdir. Her iki cinsin
erginleri kanatli, arka kanat ön kanat kadar, büyük ve kanatlarin üzeri
beyaz pudramsi bir toz ile kaplidir. Baskalasim diger Homoptera' lardan
farklidir. Nimf ilk devrede hareketli; sonraki devrelerde ise hareketsizdir ve
kabuklu bitleri andirir. Tropik ve subtropiklerde zararlidir. Ençok
turunçgiller ve ser bitkilerinde zarar yaparlar.
Aleyrodes spp . ; Agaçlarda, pamuk, tütün, süs bitkileri,
sebzede zararli.
Bemisia tabaci ; Pamukta
zarar yapar.
3- Fam.: Aphididae
Yaprak bitleri sisman
yumusak vücutlu, ince derili ve boylari l-5 mm arasinda degisen küçük
böceklerdir. Bitkiler genellikle özsuyu ile beslenerek çok önemli zararlar
verirler. Abdomenlerinin gerisinde 5 ve 6. abdomen segmentinden bir çift olarak
çikan tüp seklindeki Cornicle ile
taninirlar. Buradan mumlu madde ve ayrica anüsten "honeydew" denen artik madde ve seker ihtiva eden madde
salgilarlar. Ayni toplulukda, hem kanatli hem kanatsiz formlara rastlanir. Ön
kanatlar arka kanatlara göre daha büyük olup kanatlarda damarlanma azdir.
Yaprak biti türlerinde
hayat devresi türlere göre oldukça degisiktir. Yilda pastrogenetik birçok döl
verirler. Genellikle kisi yumurta döneminde geçirir, ilkbaharda ve yaz boyunca
döllemsiz olarak, sonbaharda ise döllemli olarak çogalirlar. Parazitoit ve
predatörlerinin bulunmadigi ve populasyonunun yüksek oldugu yillarda çok
zararli olurlar.
Aphis
rosae (Gül biti); 3 mm. kadar güllerde çiçek saplariyla taze
dallarda.
Myzus persicae ; Sert
çekirdekliler özellikle seftali bahçelerinde ve çiçeklerde zararli, virus
vektörü.
4- Fam.: Phylloxeridae
Afitlere çok benzerler
ancak cornicle, mum borucuklari yoktur ve kanatlarda damarlanmanin daha az
olusudur.
Phylloxera vitifoliae (Bag flokserasi); Çok yaygin ve ekonomik önemi
olan bir zararlidir. Asma kök ve yapraklarinda beslenir, galler meydana
getirir.
5- Üstfam.: Coccoidea (Kosniller)
Çok genis bir grup olup
çok küçük ve büyük ölçüde özellesmis türler içerir. Kosnil denilen bu grupta,
erkek ve disiler birbirinden çok farklidir. Erkekler, disilerden küçük ve
yalniz ön kanatlari vardir. Disiler kaba yapili gözsüz ve kanatsiz olup
çogunlukla bacaksizdir. Ergin halde sirt taraftan salgi maddelerinden meydana
gelen bir kabuk seklinde bir mum tabakasi ile örtülüdür. Erkeklerde agiz
parçalari dumura ugramistir ve beslenmezler. Abdomen bir çift uzun style
sekilli uzanti ile sonlanir.
Bu böcekler bitkilerin
özsuyunu emerek zayiflamasina, sekil bozukluklarina ve kurumasina neden
olurlar. Ayrica fumajine'de yol açarlar. Sicak ve nemli yerleri severler. Döl sayilari çoktur.
Fam.: Diaspididae (Virgül
Kosnilleri)
Kosnillerin en genis familyasi olup türlerin bazilarinin
dis görünüsü virgüle benzer. Böceklerin üzerinde vücuttan kolayca
kaldirilabilen bir kabuk bulunur. Disi böcegin abdomeninin son kismi (Pygidium)
ve salgi bezleri teshiste kullanilir. Disilerde gözler, bacaklar ve antenler yoktur. Erkeklerde
kanatlar ve bacaklar gelismistir. Populasyon yogun oldugunda öz suyunu emerek
konukçuyu öldürebilir.
Diaspis pentagona (dut kosnili)
Aonidiella aurantii (Turunçgil kirmizi kosnili)
Parlatoria oleae (Zeytin kosnili)
Quadraspidiotus perniciosus (San Jose kabuklu biti); Sert ve yumusak çekirdekli turunçgillere,
orman agaçlarina, fundaliklara zarar verir.
Fam.: Coccidae
Ayrica kabuklari olmayan çok sert bir dis deri
gelistirmislerdir. Antenleri ufalmis
yada yok olmustur. Bazilarinda bacak vardir. Fumajine neden olurlar.
Saissetia oleae (Zeytin kara kosnili) ; Citruslarda
Ceroplastes rusci (Incir kosnili)
Fam.: Pseudococcidae
Bu familya türlerinde kabuk veya kalinlasmis sirt derisi
yoktur. Vücutlari üzerinde una benzer mumlu maddelerden meydana gelmis bir örtü
vardir. Bu nedenle unlu bitler yada mumlu bitler adini alirlar. Vücut uzun,
oval segmentleri belli ve bacaklar iyi gelismistir. Erginleri hareketlidir.
Yumurtalari pamugumsu bir salgi içersinde bulunur. Erkekleri kanatlidir.
Pseudococcus citri (turuncgil unlu biti)
Pseudococcus adonidum (Sera unlu biti)
Fam.: Margarodidae
Büyük ve yuvarlak vücutlari segmentlidir. Bir üst familya içersindeki en iri türler bu familyada
bulunur. Bu familya türlerine Dev kosniller de denmektedir. (Toprak içerisinde
yasiyanlari vardir).
Ierya purchasi (Torbali kosnil);Turunçgillerde
Pulvinaria floccifera (Çay kosnili)
Margarodes tritici (Bugday köklerinde bulunur)
14. ORDO : NEUROPTERA (Sinir
Kanatlilar)
Oldukça yumusak vücutlu böceklerdir. Basta; ip ve kil
seklinde antenlerle orta büyüklükte petek gözler bulunur. Bazilarinda nokta
gözler de vardir. Agiz parçalari
çigneyicidir. Prothoraks hareket edebilir. Kanatlar esit zar seklinde ve büyük
olur. Kanatlarda çok sayida enine damar ve boyuna damar görülür. Ön kenarinda
damarlanma bir merdiven sekli gösterir. Kanatlar dinlenmede vücut üzerinde bir
çati gibi durur. Ön ve arka kanat, sekil ve damarlanma bakimindan birbirine
benzer. Bazilarinin kanatlari, kelebeklerde oldugu gibi renklidir.
Baskalasim Holometaboldur.
Larvalari kampodeid'dir. Pupalar genellikle ipegimsi bir koza ile örtülüdür.
Kozalar malpigi tüplerinden salinan ag maddeleri ile yapilir. Çogunluk
türlerde, hem larva hem ergin predatördür. Art kanatlarin anal bölge biçimi,
ocel gözün olup olmamasi prothoraxin boy durumu, ön bacaklarin raptorial
(yakalayici) olup olmamasi, familya ayriminda kullanilir.
Fam.: Chrysopidae
Renkleri genellikle yesildir.
Parlak bakir renkli gözleri dikkati çeker. Tutulduklarinda pis koku salarlar,
yumurtalari ince ve uzun bir sap üzerinde bulunur. Erginde larvada çogunlukla
afitler üzerinde predatördür.
Crysope vulgaris ; ll mm. Her 2 si de yaprak bitlerinin
avcisidir.
Fam.
: Myrmeleonidae (Karinca aslanlari)
Antenler
uzunca tokmak seklindedir. Kanatlar uzun, dar ve çok damarli, abdomen uzun
silindiriktir. Yumurtalarini kum veya yumusak toprak içine birakirlar. Larvalar
karinca ve yaprak biti yakalamak üzere kumda huni gibi çukurlar açar ve bu
tuzaklara düsen böceklerin vücut sivilarini emerler. Uzun, kuvvetli, orak gibi
agiz parçalarina sahiptirler.
Myrmeleon formicainis : Uzunlugu
l8-30 mm. oldukça yaygin bir türdür.
Fam.:
Mantispidae
Yapisi peygamber develerine Orthoptera =
Mantidae benzeyen bu böceklerde baskalasim Hypermatabola seklindedir.
Prothoraks fazla uzamis, antenler kisa ve ön ekstremiteler yakalama bacaklari
(raptorial) seklindedir. Ergin predatör,
larva örümcek yumurta torbalari üzerinde parazitikdir.
Mantispa pagana ; l3 mm. larvalari
örümceklerin yumurta keselerine girerek yumurta ve yavrularini emerler.
15 . ORDO :
COLEOPTERA
Coleopterler boylari 1 mm ile 13 cm.
arasinda olan büyük renk ve sekil degisiklikleri gösteren büyük bir gruptur.
Bilinen böcek türlerinin yüzde kirki (250.000 tür) bu takima baglidir. Üst
kanatlari (elytra; tekil eltron) kalinlasmis derimsi ve ortada vücut üzerinde
bir kat boyunca birlesir veya çok kalin kitinsel yapidadir. Alt kanatlar ise
zar seklinde olup az damarli, uçusa yarar ve dinlenme sirasinda digerinin
altinda katli olarak bulunur. Bazi türlerde alt kanatlar gelismemistir. Agiz
parçalari çigneyicidir. Mandibleler iyi gelismis olup bazilarinda bas ayagi
dogru uzayarak bir hortum meydana getirmis ve agiz hortumunun ucuna
yerlesmistir. Baskalasim holometabol yada hypermetaboldur. Larva sekilleri
degisik tiptedir. Döl sayilari yilda 4 döl ile birkaç yilda 1 döl arasinda
degisir. Çogunlukla bitkiler üzerinde beslenirler. Bazilari predatör, bir kismi
ise ölü hayvan üzerinde beslenir. Karada serbest vegetasyon üzerinde yasayanlar
oldugu gibi; odun, yaprak ve meyve içinde galeriler açarak yasarlar da vardir.
Bir kismi toprak altinda kökler içinde, bir kismida depolanmis gida maddeleri
üzerinde bulunurlar.
I-
SUBORDO : ADEPHAGA
Antenler
iplik seklindedir. Arka koksalar geriye uzayarak 1. abdominal sterniti ikiye
böler. Tarsus sayisi genellikle 5' dir.
1-
Fam.: Cicindellidae (Kum böcekleri)
Bas boyun plagi kadar yada daha
genistir. Antenler mandible kaidesi üzerinden ve
önden çikar. Parlak metalik renkli ve desenlidirler. Günesli açik arazide ve
kumluklarda bulunurlar. Mandibleler uzun orak biçimindedir. Bacaklar uzun ve
incedir. Uçuslari süratlidir ve hizli kosarlar. Küçük hayvanlar ve diger
böcekler üzerinde predatördürler. Boylari 1-2 cm. kadardir.
2- Fam.: Carabidae
Genis
bir familyadir. Bas boyun plagindan dardir. Vücut koyu renkte ve üstten
yassilmis durumdadir. Antenler, fronsun yan kenarlarinin altindan çikar. Yani
gözler arasindan mandible kaidesine yakindir. Bacaklar uzun ve kalindir.
Gündüzleri saklanir geceleri avlanmaya çikarlar. Predatördürler.
Calosoma sycophanta ; Tirtillari yediginden faydalilir.
II- SUBORDO : POLYPHAGA
Tarsus ve anten degisik
sekildedir. Arka koksalar geriye dogru uzamis fakat hiçbir zaman 1. abdomen
segmentini bölmemistir.
3- Fam.: Staphylinidae
Elytralar çok kisadir.
Arka kanatlar, uçmadigi zamanlarda bunlarin altinda birkaç defa enine
katlanir. Mandibleler ince uzun ve
keskindir. Predatör olduklari gibi bazi türler ölü hayvan üzerinden
beslenirler. Abdomen uzundur. Genel olarak siyah veya koyu kahverenklidirler.
4 - Fam.: Histeridae (Kaplumbaga böcekleri)
Antenler dirseklidir.
Gübrelerde, agaç kabuklari altinda, karinca yuvalarinda yasarlar. Genis oval ve
parlak renkli Coleopterlerde elytranin uç kismi düz kesik olup, son 1-2 abdomen
segmentini açikta birakir.
Hister cadaverinus ; Gübre içinde veya lesler üzerinde.
5- Fam - Silphidae (Les böcekleri)
Iri yapili ve parlak
renkli böceklerdir. Çogu yassi vücutludur. Abdomen 6 segmentli olur.
Antenlerinin ucunda 2-5 parçali bir tokmak bulunur. Çok hareketlidirler.
Tehlike aninda fena kokan bir sivi salgilar. Leslerle beslenirler.
Yumurtalarini lesler üzerine birakirlar. Çikan larvalar lesi ortadan kaldirir.
Birkaçi bitki yer.
Silpha obscura ; Siyah
13-17 mm seker pancarina zarar verir.
6- Fam.: Cantharidae (Yumusak böcek)
Vücut ve elitra yumusak ve
uzundur. Tarsus 4 segmentlidir. Pronotum basin üzerindedir; fakat bas üstten ve önden görülebilir.
7- Fam.: Lampyridae (Ates böcekleri)
Cantharitlere benzerler.
Vücudun yanlari düzdür. Elitralar yumusak ve abdomen üzerinde gevsek olarak
durur. Abdomende ışık organlari vardir. Pek çogunda bas, gelismis pronotumun
altinda gizlenmis durumdadir ve üstten bakildiginda görülmez. Gündüz çiçekler
ve küçük bitkilerin üzerinde bulunurlar.
Lampris nervosa ; Akdenizde.
8 - Fam.: Dermestidae
Çok zararli ve ekonomik
önemi olan türler içerir. Oval veya silindir seklinde vücut üzeri kil veya
pullarla örtülü küçük böceklerdir. Bas thoraksa gömülüdür. Anten kisa ve ucu
topuzludur. Kürk, deri ve postlari kemirdiklerinden müze örnekleri ve
depolanmis maddelere zarar verirler. Zarar, daha çok üzeri uzun tüylerle kapli larvalar
tarafindan yapilir.
Anthrenus museorum ; Müze böcegi. Et ve peynir dahil
depolanmis gidalarda.
Trogoderma granarium ; Depolanmis
hububat zararlisi
9- Fam.: Bostrichidae (Kubbeli böcekler)
Boylari 3-12 mm. silindir vücutlu böcekleridir. Bas asagi
dogru meyilli, pronotum altina gizlenmis durumda ve üsten bakildiginda zor
görülür.
Rhizopertha dominiea ; Canli
agaçlarda oyarak zararli.
Odunlu maddeleri kemirerek
toz haline getirirler. Hububatlarla da beslenirler.
10- Fam.: Anobiidae (Tosvuran böcekleri)
Silindir seklinde 2,5 -
6.5 mm. boyunda böceklerdir. Bas pronotum altinda bulunur. Antenler testere
disli ve topuzlu yapidadir. Odun veya agaç kabuklari içinde yasarlar.
Alinlarini oduna vurarak ses çikarirlar. Tehlikeli hallerde ölü sekli alirlar.
Bazi türleri ilaç ve tahil enfekte eder. Larvalari da odun içinde yasar ve
genellikle möbleleri bozarlar.
Anobium striotum (Saat
böceği); Evlerde tahta kisimlarin veya esyalarin içinde saat sesine
benzeyen sesler çikarir. 3-4 mm.
Lasioderma serricorne (Sigara böcegi); Depolanmis tütünlerde,
müze ve böcek kolleksiyonun da zararli .
11- Fam.: Elateridae (Tel kurtlari)
Vücut ince uzun 12-30 mm.
yassi olup genellikle paralel kanatlidir. Antenler testereli olur.
Prothorax ve mezothorax segmentleri hareket edebilecek sekilde
birbirine eklemlidir. Pronotumun arka köseleri geriye dogru sivri bir diken
seklindedir. Larvalar silindirik sekilleri, sert vücutlari ile ince tele
benzediklerinden bu familya' ya "tel kurtlari" adi verilir. Ergin
fitotag, çiçeklerde yapraklarda bulunur. Kahverengi ya da siyah böceklerdir.
Çesitli bitkilerin toprak alti kisimlarina zarar verirler. Ancak diger
böcekleri avliyanlar da vardir.
Melonotus rufipes ; Çürümüs odunlarin içinde.
Agriotes lineatus ; Larvalari
sebze ve ekinlere zarar verir.
12- Fam.: Buprestidae (Süslü böcekler)
Metalik mavi, yesil,
kirmizi renkte veya siyah güzel renkli madeni piriltili böceklerdir. Parlaklik
özellikle thoraksin ventrali ile
abdomenin dorsalinde göze çarpar. Vücutlari çok sert olup, pronotum iri, elitra
çok sert kenarlari paralel olup geriye
dogru sivridir. Larvanin basi ve vücudu yassi, vücut önü genis (galeri kesiti
oval) .
Larvalari agaçlarda, bazi
türler yaprak altlarinda kemirme yoluyla galeriler açarlar. Galerilerin
kesiti ovaldir.
13- Fam .: Coccinellidae (Gelin
böcekleri)
Ufak 3-10 mm boyda
yarimküre seklinde ve parlak renkli böceklerdir. Antenler 11 segmentli olup
topuz seklinde sonlanir. Ergin ve larva her ikisi de predatördür. Larvalari
dikenlidir. Yaprak bitleri ve kabuklu bitkilerin avcisidir. Bitki zararlisi
olanlar da vardir. Grup halinde ergin dönemde kislarlar.
Rodolia cardinalis - Avci.
14- Fam.: Tenebrionidae (Esmer böcekler)
Koyu renkli böcekler olup karanlik yerlerde agaç
kabuklari altinda yasarlar. Basin yan kenarlari çikinti yaparak antenlerin
diplerini örter. Anten 11 segmentli ve gözler genellikle hilal seklindedir.
Bazi türler depolanmis gida maddelerinde zararlidir.
Tenebrio melitor (Un böcegi); Ev, degirmen.
15- Fam.: Cerambycidae (Teke böcekleri)
Büyük ve bazilari güzel
renkli böceklerdir. Fitofagdirlar. Antenleri vücudun yarisindan bazen de tümünden uzun olur.
Yaprak ve yumusak agaç kabuklarini
yerler. Larvalar agaç gövdelerinde daire kesitli galeriler açarak agaçlarin kurumasina
sebep olur. Galeriler yuvarlak kesitli (Buprestid'lerinki oval kesitliyken ve
larva basi genislemis ve yassilmis) larva yuvarlak basli uzun, silindirik
beyazimsi ve bacaksiz. Larva gelismesi 2-3 yil sürer.
Cerambyx dux - Talas kurdu (Meyva agaçlari)
Obora linearis
- Findik agaçlarinda
16- Fam.: Chrysomelidae (Yaprak Böcekleri)
Takimin en zengin
familyasidir. Vücutlari tiknaz ve kubbelidir. Antenler kisa olup vücut boyunun
yarisini geçmez. Nadiren vücut yari boyunu asar. Cerambicid'lerden farkli
olarak çogu madeni renkli olur. Yapraklar üzerinde yasar ve onlarla
beslenirler. Larvalar ise yaprak üzerinde, doku içersinde kökte veya gövdede
galeriler açarak beslenirler.
Agelastica alni ; Findikta
Leptinotarsa decemlineata ; Patates
ve patlicanlarda
17- Fam.: Bruchidae (Tohum böcekleri)
5 mm, ufak böceklerdir.
Elitra abdomen ucunu kapatmaz. Elitra ve vücut genellikle pullarla örtülüdür.
Vücudun ön kismi arkasindan daha dardir. Hortum uzantisi vardir. Larvalar
beyazimsi sari ve kivrik durumdadir. Bacak gelismemistir. Bunlar baklagillerde
yetisir, ve zararli olur. Erginleride ayni bitki üzerinde çiçek tozlarini yer.
Bruchus pisorum bezelyede
18- Fam.: Scarabaeidae (Manaslar)
Büyük ve genellikle konvex böceklerdir. Antenler yelpaze
gibi 8-10 segmentli büyük ve güzel böceklerdir. Tarsus 5 segmentlidir. Bir
kismi bitki; digerleri gübre ve hayvan lesleri üzerinde yasamlari sebebiyle
beslenme yönünden iki gruba ayrilirlar: Bitkisel larvalar bitki köklerinde
bitki özsuyu ve çürümüs odunla beslenirler. Birçok üst familyaya ayrilir.
Polyphylla fulla (Manas)
Papilla
japonica - çayir-fundalik ve meyve agaçlari.
21- Fam.: Curculionidae -
Hortumlu böcekler
Anten dirsekli ve ucu topuzludur. Bas hortum seklinde
uzamistir. Agiz bu hortumun ucundadir ve az çok gizlenmis durumdadir. Sadece
mandibleler görülür. Bitki ile beslenirler. Bitkilerin çesitli kisimlari
üzerinde yasar ve çok zararlidirlar. Yas ve kabuklu meyvelerde bitki dokusu
içinde derin delikler açarak zarar verirler. Disilerde yumurta koyarken delik
açarlar ve larva meyve içinde gelistigi için zararli olur.
Balaninus nucum - Findik
kurdu
Anthonomus spp. - Findik
kurdu, meyve agaçlari, pamuk
Hypera postica - Yonca
Calandra granarius - bugday biti, depolanmis pirinç
16. ORDO : DIPTERA (Iki
Kanatlilar)
Yalniz birinci
çift kanatlari vardir. Ikinci çift, halter adini alan ufak bir yapi
seklindedir. Kanatsiz türlerde vardir. Genelde ince yapili yumusak
vücutludurlar. Anten ya ip gibi uzun, çok segmentli veya üç parçali olup son
parçasinda dokunma kili arista
tasir. Agiz parçalari yalayici-emici veya sokucu-emici tiptedir. Iki büyük
petek göz ve üç nokta göze sahiptirler. Holometaboldürler. Larva bacaksizdir.
Türlerin çogunun ekonomik önemi vardir. Bitki zararlisi, hayvan ve insan
sagligi için önemli, mekanik ve biyolojik vektörlerin birçogu bu takim
içersindedir.
SUBORDO
- NEMATOCERA (Uzun Antenli)
Anten iki bazal parçali, geri kalani
çok segmentlidir (6-40). Pupa mumya tipidir.
Fam.:
Tipulidae (Bostan Sinekleri)
Culicidae çok benzerler, onlardan
daha büyüktürler. Bacak ince ve uzundur. Su kenarlarinda, nemli yerlerde
bulunurlar. Larva çürüklerle beslenir.
Fam.:
Culicidae (Sivrisinekler)
Uzun, ince vücutlu, dar kanatli
böceklerdir. Larva ve yumurta aquatikdir. Bataklik ve sucul yerlerde
bulunur. ergin sokucu-emici agiz (6 igne) tiptedir. Erkeklerin palpuslari uzun, anten plumozdur. Kanat damarlari pulludur.
Disilerde de antenler tüylüdür. Yalniz
disiler kan emer. Sitma vs vektörüdürler.
Culex pipiens ; Ev
sinekleri. disi suda yüzen yaprak vs' ye sirali 200-300 yumurta birakir. Larva
solungaç borulari ile su yüzüne asili durur.
Anopheles spp ; Sitma
sivrisinekleri.
Anopheles maculipennis ; Plasmodiumu insana geçirir. Larva su
yüzeyine yatay durur. Solunum borulari yoktur. Solunum plakalari ile
oksijen alirlar. (Aedes ve Culex cinslerinin solunum borulari oldugu için su
yüzeyine dik dururlar.)
Aedes aegypti ; Tropik ve
subtropikte sari humma tasiyicisidir.Yellow fever tasiyicisi.
Culex ve Aedes erginleri
bulundugu düzleme paralel, hortum asagi egik, Anopheles düzleme açili, hortum vücuda paralel
tutulur.
Fam.: Phlebotamidae (Tatarciklar)
1.5 - 3.5 mm
boyundadirlar. Vücut ve kanatlar sik killidir. Mezonotum
çok büyük, kambur gibidir. Kanatta 6 tane paralel damar bulunur ve tüylü
sineklerdir. Disi kanla, erkek bitki özsuyu ile beslenir. Günes batimindan
dogusuna 1- 2 saat faaldirler. tropik ve subtropiklerde bulunurlar. Kala- azar,
Yil çibani etkenlerini tasirlar.
Phlebotomus permiosus ;
Kala - azar.
Phlebotomus papataci ;
Yil çibani. Tatarcik atesinin biyovektörü.
Fam.: Simulidae (Kambur
Sinekler)
Küçük, kalin bacakli,
kanatlari genis ve pulsuzdur. Erkekler, disilerden farkli renklerdedir.
Disiler, insan, sigir, koyun ve attan kan emer. Afrika ve Meksika' da büyük
beladir. Flarial kurtlari tasir. Bunlarda hayvan ve insanin göz, kulak, burun
ve agzindan girip kan emip, doku sismesi ve ölüme neden olurlar. Insandan kan
emerken akittiklari zehirler öldürücü olabilir.
Fam.: Chironomidae
Vücut küçük ince yapili
emme hortumu yok. Sivrisinek görüntülü. Erkeklerde antenler demet seklinde
tüylü. Genellikle havada büyük sürüler halinde uçarlar. Sokucu tipte
degildirler. Aquatik larvalari durgun akan sularda bulunur. Az bir kisim
çürüyen materyalde nemli yaprak altinda bulunurlar.
Chironomus
spp. ; Su kenarlarinda bulunur. Larvalar, kanlarinda hemoglobin
oldugundan kirmizi renklidir. Baliklar için iyi bir besin olurlar.
SUBORDO - BRACHYCERA (Kisa Antenli Sinekler)
Antenler kisa ve genellikle 3 segmentten meydana
gelmistir. Sonuncu segment iri olup üzerinde bir kil (Arista) ya da uzanti (Stylus)
bulunur. Genellikle nokta gözler vardir.
Fam.: Tabanidae (At sinekleri)
Genis basli, büyük ve kaba
yapili sineklerdir. Kanatlari kuvvetlidir ve çok iyi uçarlar. Gözler büyük ve
genellikle bantli olur. Nemli yerleri severler. Hortum kalin ve etlidir. Bir
disi ortalama 400-500 yumurta birakir ve larvalari suda veya rutubetli yerlerde
bulunur. Erkekler polen yada nektar ile beslenir. Disiler kan emer, sik sik
hayvanlar ve hatta insanlara saldirirlar. Iki cinsiyet birbirinden göz farki
ile ayird edilir. Gözler erkeklerde birbirine çok yakin, diside uzaktir. Kümes
hayvani ve insanda hastalik tasiyicidirlar. Aç kalinca birbirine saldirir. Hortuma
bulasan kanla insan ve evcil hayvanlarda sarbon, brucella, tularemi, at vebasi
bulastirir. Flarial kurtlar da tabanidlerle tasinir.
Larvalari sularda yasar ve
baska böcek larvalarini yerler.
Tabanus bovinus (Sigir sinegi); 18-20 mm. At ve sigirlarda göz ve kulaklarina
saldirirlar.
Fam.: Asilidae (Yirtici sinekler)
Bas genis ve kisadir. Basin tepesi gözlerin arasi
çukurdur. Gözler firlaktir. Antenlerde uç kili bulunur. Bacaklari uzun kuvvetli
ve çok tüylüdür. Predatör sinekler böcekleri havada yakalayip vücut sivilarini
emerler (Çekirge, yusufcuk, yaban arisi), ve
diger sinekleri avlarlar. Yakalandiginda açik olarak isirirlar.
Larvalari toprakta yasar. Bir kismi arilara benzer, toplu bitkilerle, digerleri
ince uzun abdomenli diger böcek larvalariyla beslenir.
Fam.: Tephritidae (Meyve sinekleri)
Çogu küçük ve güzel renkli sineklerdir. Kanatlari
üzerinde duman renkli ya da sari serit veya lekelerin bulunusu ile taninirlar.
Vücut üzerinde de lekeler bulunur. Yumurta koyma borusu uzundur. Bazi türlerde
vücut boyu kadar olabilir. Vegetasyon üzerinde bulunurlar.
Larva kisa boylu ve kalin
derilidir. Mandibulalari kuvvetlidir. Çogunluk meyva ve içersinde yasar tünel
açarak zarar yaparlar. Yaprak dokusu içersinde yasar ve zarar yaparlar. Yaprak
dokusu içersinde yasiyanlar oldugu gibi çiçek içersinde beslenenler ve
bitkilerin gövde veya kökünde ur meydana getirenler de vardir.
Ceratitis capitata (Akdeniz meyve sinegi)
Dacus oleae (zeytin sinegi)
Rhagoletis cerasi (Kiraz sinegi)
Myioardalis pardalina (Kavun sinegi)
Fam.: Drosophilidae (Sirke sinekleri)
Boylari 1-5 mm. olabilen küçük sineklerdir. Sirke veya
çürük meyva gibi eksi kokularin bulundugu yerlerde toplanirlar. Larvalari
çürümekte olan bitkisel maddeler ve çöp çukurlarinda yasar.
Drosophila ; Kisa hayat
dönemi kolayca üretilebilmesi ve iri kromozomlari nedeni ile genetik
çalismalarinda çesitli türleri kullanilir.
Fam.: Muscidae
(Karasinek, ev sinekleri)
Vücutlari
bol killidir. Bazilari kan emer, insan ve hayvanlarda çesitli hastaliklari
bulastirirlar.
Musca domestica (Ev sinegi); kül
renginde toraksta siyah renkli 4 boyuna serit bulunur. Dizanteri, kolera
anthrax, konjüktivit formlari ve tifo bulastirir ve oxyuris yumurtalarini
geçirir.
Stomoxys calcitrans (baldir sinegi) Uzunlugu
6 mm. görünüs ev sinegine benzer. Duvarda basi yukari dogru ev sinegi bas asagi
durur. Hem erkek hem diside insan ve evcil hayvandan kan emer. Larvalari
gübrelerde yasar.
Glossina palpalis ; uyku hastaligini tasir-Orta Afrikada.
Fam.:
Tachinidae (Asalak sinekler)
Bir kismi sineklere digerleri de
arilara benzerler. Çok genis bir familyadir. Erginlerin vücudu üzerinde çok
sayida kil bulunur. Bütün türlerin larvalari diger böceklerde asalaktir. (Lep.
Hem. Orth.) Yumurtalarini konukçu üzerine depo ederler ve çikan larva konukçuyu
delerek içeri girer ve yer. Diger bir kismida yumurtayi araziye birakir ve
çikan larva öylece gelisir ve sonunda konukçu mutlak ölür.
Tachina larvalari kelebek tirtil ve
pupalarinda parazittir.
Fam.: Sarcophagidae
(Et Sinekleri)
Calliphoridlere benzerler ve yasamlari da aynidir. Ergin
disi canli dogurur yine larvalar hayvan deri üzerine birakilir ve lesle
beslenir. Bir kismi parazittir. Coohlfahrtia memelilerde (Insanda)
parazittir.
Fam.: Calliphoridae
Büyüklükleri karasinek kadar veya daha iri olurlar.
Parlak renkli (madensel) renkleri ile kolaylikla taninabilirler.
Yumurtalar ölü hayvan
üzerine konur. Larvalari les, pislik, ve çöp içersinde
yasar. Hastalik tasiyicisidirlar.
Lucilia ve Phormia taninan cinsler.
Fam.: Hypodermatidae (Büvelekler)
Bir önceki familyaya çok benzer. Hayvanlarin sindirim
organini delip deri altina giderek orada yerlesir.
Hypoderma lineatum - Sigirlarda gelisme sonunda deriyi delip
çikarlar.
Fam.: Gastrophilidae
Genel görünüsü ile bal
arisina benzerler. Yumurtalari hayvanin ayak veya omuzuna konur. Atlar için
tehlikeli olup larva sindirim sisteminde çesitli kisimlarda yasarlar. Pupa
olmaya hazir olduklarinda sindirim sistemini terk ederek toprakta pup olurlar.
Gasterophilus intestinalis (Midede)
Gasterophilus
nasalis (12 parmak bagirsaginda)
17. ORDO: SIPHENOPTERA
Boy maksimum 5 mm' dir. Sekonder
olarak kanatsizdirlar. Vücut lateral olarak büyük ölçüde basiktir. Bas, thoraxa
çok genis yüzeyle baglanir. Basin arka kenari ile thorax segmentinde, dikenden
meydana gelen diken tarak siralari yani ctenidiumlar
yer alir. Anten kisa 3 parçali; basta küçük bir çukurda saklidir. Petek gözler
genelde yok. Bazilarinda iki nokta göz vardir. Agiz parçalari delici -
emicidir. Thorax segmentleri hareketlidir. Bacaklar çok uzun ve coxa büyük
ölçüde gelismistir. Her iki cinsiyette kan emer. Hastalik vektörüdür.
Holometaboldür. Larva beyazimsi, ayaksiz, seyrek tüylüdür. Vücut sonunda bir
çift çengel tasir. Bas ve agiz parçalari gelismistir. Bu gruptan;
Fam-Pulicidae
Pulex irritans ; Insan
piresi, plog ve tasiyicidir. Insan ve hayvandan kan emer. Ve bazi
etkenleri tasimalari nedeniyle önemlidir. Erkek 2-2,5, disi 4 mm boyutundadir.
Insan disinda köpek ve kediden de kan emer. Bir disi 20 yumurta birakir.
Yumurtadan 6-12 ayaksiz larva çikar. 11 gün-koza örer. 11-20 gün ergin pire
Ctenocephalus acnis (köpek piresi) ; kizilkahve rengindedir.
Ctenacephalus felis (kedi piresi)
Cerotophyllus avium (kus piresi) - Insan
Cerotophyllus
fasciatus Fare ve siçan, Trypanasoma, veba vektörü.
Xeaophylla cheopia ; Siçandan kan emer. Veba tasir (Pasteurella pestis ). Tifus de tasir.
ORDO:
HYMENOPTERA (Zarkanatlilar, Arilar)
Vücut bölgeleri sinirlarla
ayrilmistir. Basi kisa, genis ve serbest biçimli, thorax ince bir boyunla
baglanir. Basta 2 petek, 3 nokta göz bulunur. Anten iplik, dirsekli, topuzlu
yada taraklidir. Agiz çigneyici veya yalayici-emici tiptedir. Kanat iki çift, zar gibi seffaf, az damarli. Arka
kanat öne benzer ve daha küçük. Arka
kanat ön kenarda bulunan bir sira çengel kil retinaculum ile ön kenarlara baglanir. Extremiteler yürüme bacagi
seklinde. Tibialar mahmuzlu, tarsuslar 5 segmentli, 2 çengelli. Mahmuzlar bas,
göz ve antenleri temizler. Abdomen bazen bütün genisligi ile thoraxa baglanir
(Symphyta alttakimi). Çogunda pupa tesekkül ederken 1. ve 2. abdomen segmenti
arasinda bir bogum olusur (Apocrita alttakimi). Yani abdomen dar bir belle
thoraxtan ayriliyormus gibi ovipozitör çok iyi gelismistir. Yüksek
organizasyonlu, evrimli gruplarda ovipozitör sokucu igne seklindedir.
Holometabol böceklerdir. Bir kisim larva tirtil seklinde, kelebek larvasina
benzer ancak bu grupta 5 çiftten fazla proleg olusu (larva) ve kelebek ayaklari
altindaki crochet denen diken
siralarinin hymenopterde olmayisi ile ayrilirlar. Hymenoptera larvasi serbest
yasar, yaprakla beslenir. Bu tarz proleg tasiyan larvalarinin yine symphyta
(bitki ile beslenir)' dir. Apocrita' da larva ayaksiz (parazit) sicagi seven
gündüz böcegi. Avcilikla, çiçeklerle veya polenle beslenir. 86000 tür sahip
Hymenoptera takimi thoraxin abdomene baglanisina göre 2 alt takima ayrilir.
1.
SUBORDO : SYMHPYTA
Bitkilerin dis yapragini yerler. Ovipozitor gelismistir.
Yumurta bitki dokusuna konur. Erginde thorax abdomen genisligince baglanir.
Fam.:
Cimbicidae
Iri vücutlu. Anten
topuzlu. Larva agaç yapragi yer.
Cimbex
quadrimaculata ; Badem bal arisi
Fam.:
Tentredinidae (testereli arilar)
Abdomen genis ve kisa.
Disi de testereli bir yumurta dikeni mevcut. Parlak renkli 20 mm den küçük ve larvalari bitki yer.
Hoplocompa
spp.; Meyve testereli ari
2.
SUBORDO : APOCRITA
Abdomenin thoraxa ince bir sapla baglanmasiyla diger
alttakimdan ayrilir. Bu durumda thorax 4
segmentli gibi görülür. Ilk abdomen segmenti thoraxa baglanmis, gerisi sap gibi
uzamistir. Ovipozitor bazilarinda çok gelismis ve sokucu igne seklini almistir.
Larvalar genelde ayaksiz kurt seklinde, çogu bitki ile beslenir, digerleri
asalak veya avcidir. Erginleri çogunlukla çiçekte beslenir, az kisim diger
böcekte asalaktir. Bazi Hymenopter gruplari, sosyal yasayanlari kapsar.
Fam.:
Ichneumonidae (asalak arilar)
Erginlerin
yapisi, rengi, büyüklükleri çok degisiktir. Abdomen uzun, 2. ve 3. segmentleri
birbirine hareketli baglidir. Ovipozitor çok uzun hatta bazen böcegin
vücudundan da uzundur. Yumurtalarini diger böceklerin larva yada pupa hatta
yumurtalarinin içine birakir. Yumurtadan çikan larva parazitlik yapar.
Ichneumon spp.; Larvalari, kelebek larva ve pupasinda
parazittir.
Aphioltes
manifestaton; Coleoptera pupalarinda asalak. Büyüktür 24-30 mm.
Fam.:
Braconidae
Antenleri kil
seklinde ve uzundur. Ichneumonid gibi. Abdomenleri Ichneumonid' lerden farkli
olarak 2 ve3. segmentleri hareketli degildir. Larvalari diger böceklerin larva
ve pupasinda parazittir.
Bracon
spp. ; Larvalari, Coleopter ve kelebek
larvasinda parazit.
Fam.:
Formicidae (Karincalar)
Anten dirsekli,
pronotum çok büyük. Abdomenin 1. ve 2. segmenti dik duran pul seklinde zehir
bezlerinin salgi yerlerini içerir, buradan karinca asidi salgilanir. Boylari
2-18 mm. Kutup bölgesi hariç cosmopolit bir familyadir. Tür sayisi 3500. Bu
gruba özgü sosyal yasam sözkonusudur. Koloni fert sayisi birkaç birey -10000
kadardir. Bir karinca cemiyetinde erkek, disi ve isçi (kanatsiz) olmak üzere 3
tip fert bulunur.
Formica
rufa Karınca
Fam.:
Apidae
Vücut çok kalin. Pronotum yanlara dönerken kanat dibine
ulasmaz. Arka bacakta tibio-tarsus genis. Birinci tarsus segmentinin iç tarafi
firça tüylüdür. Arka bacaktaki ve karin tarafindaki tüyler polen toplamaya
yarar. Çogunlukla soliter bir kismi cemiyet halinde yasar. Bunlar erkek, disi
ve isçi bireylerdir. Kuluçka odalarini deri bezlerinden salinan balmumuyla
yaparlar. Kurulmus cemiyet bir senelik veya devamlidir. Bu grup soliterler ve
sosyaller olarak ayrilir.
Bombus
spp. (sosyal) Yuva toprak kovuklarinda. Larva polen ve balla beslenir.
Apis mellifera (Balarisi) Erkeklerin abdomeni kisa ve genis, petek göz büyüktür.
Kraliçe abdomeni dar ve uzun; isçiler çok küçük ve ince, arka fibia dis tarafi
killarla çevrili bir çukur sepet içerir.
ORDO
: LEPIDOPTERA
Vücutta bulunan degisik, küçük pullarin olusturdugu güzel
renk desenleriyle dikkat çekip tür zenginligi açisindan Coleoptera' dan
sonra 2. en genis takimdir. Küçük ve çok
hareketli olan basta, yarim küre seklinde petek göz ve 2 nokta göz vardir.
Antenler çok degisik olup kil, iplik, testere, tarak, tokmak tipleri görülür.
Agiz yalnizca polenle beslenen Micropterygidae grubunda çigneyici, digerlerinde
emicidir. Kanatlar genis membran, az damarli kiremit gibi birbirini kismen
örten mikroskobik pullarla kapli olup kanat damarlanmasi familya ayriminda
kullanilir. Pullar yassilmis tüylerdir. Genelde ön kanat arkadan büyüktür. Bir
kisim taksonomist JUGATAE ve FRENATAE alt takimlarina ayirir. Bir kisim ise
RHAPALOCERA ve HETEROCERA olarak ayirir. Rhapolocera kelebekleri içerip, bu
grupta anten topuzlu, iki kanadi birbirine tutunan killari (frenulum) yoktur.
Fam.: Tineidae (Güveler)
Kanat dar, kenarinda saçak uzantilar bulunur. Kumas ve
depolanmis tahilda zararlidirlar.
Linea
granella ; Ekim ambar güvesi
Lineolla
biselliella ; Elbise güvesi
Fam.:
Tortricidae (Yaprak
bükenler)
Ön kanat uzun ve uçta kesik, yan kanatlarin ucu dik
açili. Kenarlarda kisa saçakli. Tirtillar ag telleriyle sardiklari yapraklarin
içinde, meyvelerde, sap ve köklerde yasayarak meyve agaçlarinin herbir
aksaminda zararli olur.
Tortrix
vinidane ; Meyve agaçlarinda ve mese agaçlarinin
yapraklarini kivirir.
Fam.:
Olethreutidae
Tortricidlere çok benzer, larva meyve içinde yasar. Meyve
içi kurtlari, ufak, gri veya sari renkli kelebeklerdir. Kanatlarin üzerinde
serit veya benekler görülür. Meyva dökümüne neden olduklari gibi sürgün ve
yapraklari da yerler.
Carpocapsa
pomonella ; Elma ve armutta yumurtadan çikan
larva meyveyi oyup çekirdege dek gelip beslenir.
Grapholita
furebrane ; Erik ve diger sertçekirdeklilerde
zararlidir.
Yponomenta
malinellus ; Gri-beyaz renkli küçük kelebeklerdir.
Kanatlarda ufak siyah benekler yer alir. Elmaya zarar verir.
Fam.:
Cossidae
Kalin büyük kelebeklerdir. Tirtillar büyük bitkinin,
özellikle agaçlarin gövdesi içine girip odun kismini oyar.
Cossus cossus ; Bu grubun en büyük örnegidir. Kanat açikligi 8,5 cm. Sögüt, kavak ve
bazen meyva agaçlarinda zararlidir.
Zenzera
pyrina ; Elma, armut, ihlamur agaçlarinda
zararlidir.
Fam.: Pyralidae
Çok genis, alt familyalar
halinde incelenir. Üst kanat uzun, üçgen seklindedir. Arka kanadin uçlari daha
yuvarlaktir. Kanatlar dinlenirken çati gibi tutulur. Bu familya' ya özgü olarak
labial palpus uzun ve çikintilidir. Tirtillar bitki ve kuru yiyecekler içinde,
ag telleriyle bitkiyi sarip tüneller açarak beslenir.
Galleria
mellonella ; Tirtillar
kovanda balmumu yer
Ephestia kuhniella ; Un
güvesi
Fam.:
Geometridae (Mühendis tirtillar)
Sekiz
alt familyaya ayrilir. Çok zengin, çok güzel kelebeklerdir. Kanatlari genis,
açik renklidir; ocel yoktur. Cinsel dimorfizm gösteren bu grupta disi kisa
kanatli veya kanatsiz, erkek de anten çift taraklidir. Gece faaldirler. Bazi
ince dal parçasina benzer, bu grup meyva agaçlarinin yapraklarinda zararlidir.
Erannis spp.
Biston spp.
Boarmia spp.
Fam:
Noctuidae (Bozkurtlar, Toprak kurtlari)
En genis familyadir. Gece isiga gelirler. Çogunlukla orta
boyda, esmer gri, üst kanatta teshiste faydalanilan açik renk desenler mevcut.
Tirtil az killi, çiplak donuk renkli. Bu familya yaprakta beslenir. Diger bazi
grup oyucudur. Bazisi da meyvede beslenir. Çesitli bitkilerde çok zararli,
önemli tahil zararlisidir.
Spodoptera
exiqua ; Çizgili pamuk tirtili
Heliothis armigera yesil kurt ; pamukzararlisi
Heliothis
zeae ; palifag, misir,
pamuk, tütün de zararli. Cosmopolit.
Fam.
Bombicidae (ipek böcekleri)
Vücut
kaba yapili, yumurta tüylü. Ergin beyazimsi krem renginde. Ön ayaklarda esmer
çizgiler yer almis. Ergin beslenmeyip çok yavas uçabilir. Disiler 200-300
yumurta birakir. Tirtil, dut yapragi ile beslenir. Uzunlugu 350 m. olabilen
birtek ipek telden ördügü koza içinde pupalasir. Ipek bu kozanin islemesiyle
elde edilir.
Bombix mori (Ipek böcegi)
Fam.:
Saturnidae (Tavus kelebekleri)
Kalin
vücutlu ve tüylüdürler. Gece faaldirler. Kanatlari büyük, açikligi 25 cm'i
geçer. Kanatlarin üzerindeki iri göz lekeleriyle tavus kelebegi adini alir.
Anten 2 çift tarakli olup disi'de daha da tüylüdür, tavuk tüyü gibi. Ergin
beslenmez, hortum körelmistir. Tirtillar çok iridir.
Malacosoma neustria ; Agaçta zararlidir.
Fam.:
Papillionidae (Kuyruklu kelebekler)
Orta, iri boyda. Genelde arka kanadin
geri kenari kuyruk seklinde bir uzantinin (Ml damari) bulunmasiyla taninirlar.
Tirtillarinda özel koku yayan organlar vardir. Genelde agaç yapraklarini yer.
Iphiclodes podelirius ; Sert
çekirdekli meyve agacinda yapraklari yer.
Fam.: Pieridae (Beyaz Kelebekler)
Beyaz siyah noktali, orta büyüklükte, beyaz, kükürt
renkli, ince yapili böceklerdir. Abdomenleri ince uzundur. Kültür bitkisi,
bahçe bitkilerinde bulunurlar. Larva yesil bitkiyi yer.
Pieris
brassica Lahana kelebek. 6 cm genisligindedirler.
Pieris rapa Küçük lahana kelebekleri
Fam:
Nymphalidae (Alaca kelebekler)
Bu grup birinci çift bacaklarin
dumura ugramasiyla taninir. Kanat kenarlari tirtilli, renkler
alacalidir.
Vanessa
atalanta.