Doç. Dr. Fidan Korkut
 

korkut@hacettepe.edu.tr


     DERS PLANLARI

..........


KİŞİLİK VE UYUM DERSİ NOTLARI

Normal, normal dışı, sağlıklı sağlıksız, uyumlu uyumsuz?


Günümüzde köşe başında bir adam üstündekileri parçalayarak çıkartır kendine zarar verecek biçimde kendine vurmaya başlarsa etraftakiler onu hemen bir psikiyatri kliniğine yollamak isterler. 14. y.y da ise Avrupa milyonlarca insanın ölümüne neden olan veba salgını sırasında bu tip kendini vurarak inciten insanların bu tip davranışları, Tanrının bu tip salgınlar yollamasına neden olan günahlarından kurtulmak için yapılan türden diye değerlendirilirdi.

Şimdilerde salgınların nedenleri, insanların davranışlarının nedenleri daha fazla biliniyor. Ancak bu örnekten de anlaşılabileceği gibi normallik ve normal dışılık toplumdan topluma, çağdan çağa değişen kavramlardır. Hangi yer ve zamanda, günlük yaşamlarında başa çıkmaları gereken koşulların neler olduğuna bağlı olarak insanların normal dışı davranışlarını tanımlamaları, açıklamaları ve başa çıkmaları farklılaşmaktadır.

Normal dışı davranışlar ve toplum: Normal dışı davranışları tanımlamada önemli olan toplumun kabul edilebilir ve edilemez diye ayırdığı düşünce ve davranış örüntülerinin arasında çizdiği hattır. Kabul edilebilirliği belirleyen farklı ölçütler olsa da en yaygın kullanım toplumun normlarıdır.

Norma uymamak:

Tüm insan grupları, normlar oluştururlar ve böylece doğru ve yanlış davranışlara dayanak bulurlar. Böylece nerde, ne zaman, kime, nasıl davranılmalı sorularına yanıt bulurlar. Basit bir eylem olduğu için yemek yeme eylemini ele alalım. Nerede istersek, ne ve ne zaman istersek yemek yiyebilir miyiz? Hayır. Bizim için neler iyidir, ne sıklıkla, ne kadar , nasıl ve nerede yenmelidir gibi sorulara yanıt olan kurallar vardır. Futbol maçı ya da rock konseri sırasında bir şeyler yersiniz, ama camide, senfonik orkestra izlerken yiyemezsiniz. İçmek için de aynı. Hatta öğünlerde nelerin yeneceği, bir konuk geldiğinde nelerin ikram edilmesi gerektiği bile kurallıdır. Sosyalleşme sırasında bunları öğreniriz. Diğer toplumların normları bize garip, gereksiz gelebilir. Ancak yetişkinler, içinde büyüdükleri, sosyalleştikleri toplumun normlarının gereksiz olduğunu nadiren düşünürler. Küçük bir toplulukta normlar ile ilgili fazla sorun çıkmaz, ancak büyük ve karmaşık toplumlarda farklı gruplar arasında doğru ve uygun davranışın ne olduğuna ilişkin ayrılıklar olur. Örneğin eşcinsel hareket toplumun bazı kesimlerinde kabul edilebilir çizgisinin içine alınabilir.

Bu anlamda bakıldığında zihinsel sağlığın değerlendirilmesinde bir ölçüt olarak normların kullanılması uygun görülmemektedir. Normlar evrensel değildir ve başı sonu olmayan, zamana göre değişen gerçeklerden oluşur.


İstatistiksel olarak nadir olma:

İstatistik anlamda bakarsak normal dışılık istatistiksel olarak oluşturulmuş birikik ortalamadan temel bir sapma biçiminde tanımlanabilir. Bu yol zihinsel anlamda engellileri belirlemek için kullanılan yollardan birisidir. Testler aracılığı ile zeka düzeyi hakkında bilgi edinilir. Bu yaklaşımda ortalamadan aykırı olan normaldışıdır. Normal dağılım eğrisi açısından bakıldığında bu yaklaşım daha iyi anlaşılır. Ancak başta verdiğimiz eşcinsellikle ilgili örneğe dönersek bu dağılıma göre normal dışı biçiminde nitelendirilirler. Oysa onların bulundukları metropolitenlerde daha olağan karşılanırlar.

Bu yolla yapılan değerlendirmede kişinin performansı, performans ortalamasına göre yapılır. Bu durum bazı zorluklara yol açar. Bir önceki yaklaşımı sosyal grupların standartlarından sapmayı normal dışı olarak değerlendiriyor diye eleştirmiştik. Bu yaklaşımın en temel zayıflığı, istenen ve istenmeyen davranışların farkını ortaya koyacak sistemin olmayışıdır. Böyle bir sistem olamadığı için ortalama davranış ideale göre belirlenir. Bu da tehlikeli bir bakış açısıdır. Çünkü böylece sadece zihinsel engelliler değil dahiler de psikolojik tedavilerin adayları haline gelmektedir.

Yeni istatistiksel yaklaşımlara göre ortalamadan her sapma normal dışılık olarak adlandırılmamakta ise de bu model hala kullanılmaktadır.


Kişisel rahatsızlık:

Normal dışılığı tanımlamaktaki bir diğer ölçüt de budur. Kişilerin düşünceleri, davranışları kendilerini tedirgin ediyorsa o zaman tedaviye gerek olabilir. Bu biraz daha liberal bir yaklaşımdır. Kişi, topluma ya da tanılama sistemine göre ele almaktansa kendi normal ya da normal dışı oluşunu kendine göre ele alır. Bu bakış açısı da bu ölçüte göre karar vermenin zayıf yanıdır. Aynı davranış örüntüsü farklı kişileri farklı derecelerde doyumsuzluğa götürür. Eğer doyumsuzluğa odaklaşırsak, davranışın değerlendirilmesi için kalıcı (stable) bir ölçütten vazgeçmemiz gerekir. Bu özellikle başkalarına zarar verici ya da sosyal olarak yıkıcı sonuçlara yol açan davranışlardan söz ederken sorun yaratmaktadır. Sadece mutsuz tecavüzcüler mi normal dışı davranışlar gösterdikleri biçiminde sınıflanacaklar? Dahası bir davranış örüntüsünün normal dışı olması için başkalarına zarar vermesi gerekli değildir. Bazen kişisel mutsuzluğun, kaygıların olmaması da bir sorundur. Uzaydan mesaj aldığını söyleyen ve mutsuzluktan söz etmeyen kişiler de diğerleri gözünde tedavi edilmesi gereken kişilerdir.


İdealden sapma:

Bazı yaklaşımlar iyi, uyumlu bireylerle ilgili tanımlar yapmışlardır. Bu tanımlamalardan az ya da çok sapma, normal dışı olarak tanımlanır. İdeale ulaşmak çok zordur. İnsanların çoğu yaşamlarının bazı dönemlerinde uyumla ilgili sorunlar yaşayabilmektedirler. Bazıları ideale ulaşmaya çabalarlar bazıları çabalayamazlar. Aslında uyum sürekli bir mücadeledir.

Bu kuramlar ışığında herkes kendini normal dışı olarak değerlendirebilir. En azından belli biçimde sorun yaratan belirtileri olmasa da tedaviye gereksindiğini düşünebilir. Örneğin bir kadının bir çok arkadaşı, görece doyurucu bir işi olabilir. Ancak kuramlardan birine göre bazı eksiklikleri nedeniyle - bir kişi ile derin ilişki kurma ya da tüm potansiyelinin farkında olma konusunda – kendisini psikoterapi alması gerekenlerden biri olarak görebilir. Bu yaklaşımın eksikliği de açık. Öncelikle kişi ideale uymuyorsa bu durum kişiyi hemen normal dışı diye nitelendirmeye yetmez. İdeal uyumun uzantılarına, kişiye kendini yetersiz, mükemmel olmadığını hissettiren durumlar gibi tüm insanlarda olabilecek etmenler de eklenebilir. Diğer bir eleştiri kuramların da sosyal normlar gibi yer ve zamana bağlı olarak değişebilir olmasındadır. Böylece eğer normlar zihinsel sağlığı değerlendirmek için zayıf bir kaynak olurlarsa kuramsal idealler de zayıflar.

Yine de herhangi bir uyumdansa ideal kuramlarca zenginleştirilen daha iyi uyum düzeyini kazanmak gereksinimi son yıllarda insanları psikoterapiye yönlendirmiştir, özellikle de kişisel büyüme diye adlandırılan grup terapilerine... Sonuçta normal dışılığı belirlemek için pek çok yol vardır ve her biri değişen standartlara bağlıdır.Dolayısıyla da toplumdan topluma zamandan zamana değişir.

NORMALDIŞI DAVRANIŞLARIN TANIMLANMASINDAKİ ÖLÇÜTLER

Normdan uzaklaşma: Toplumun kabul edilebilir davranışlarla ilgili normlarından sapan davranışlar normal dışıdır.

İstatistiksel olarak az rastlanan davranış gösterme: Sosyal grubun istatistiksel olarak birikik ortalamasından sapan davranışlar normal dışıdır.


Kişisel rahatsızlık:Kişinin sorumlu olduğu bir davranışı için gerginliğe, strese neden olan davranışlar normal dışıdır.

İdealden sapma: Psikolojik sağlık için gerekli olan kuramsal olarak en düşük düzeyinden aşağıda olan davranışlar normal dışıdır.

Normal dışı davranışları açıklamak:Peki toplumlar bu davranışları nasıl açıklıyorlar? Sıklıkla kazanılmış, öğrenilmiş olan inanç sistemleri ile!! İnsanlığın entelektüel hikayesi insanların sapkın davranışları açıklama biçimlerindeki değişime bakılarak okunabilir: cinler tarafından sarılmış olmak, tanrısal bakış açısının yokluğu, erken ve katı gerçekleştirilmiş tuvalet eğitiminin bir sonucu, beyindeki biyokimyasal dengesizliklerin bir işlevi, vb.. Özellikle 18. yy.dan sonra batı toplumlarında çok kuram geliştirilmiştir.

Medikal model: normal dışı davranışları organik işlev bozukluğu olarak açıklar. Bu bozukluğun kaynağı bir virüs veya mikrop, doğuştan gelen organik eksiklik –muhtemelen genetik aktarımla ilgili-, başın üzerine düşmek gibi bir travma olabilir. Patolojinin nedeni ne olursa olsun bu modelin 3 sayıltısı vardır:

1. hasta bir hastalıktan dolayı fiziksel ya da duygusal acı çekmektedir.
2. bu hastalığın semptomlar grubu ya da belli bir belirtiyle tanımlayabilmek olasıdır
3. Her hastalığın kendine özgü ve belli bir nedeni vardır.

Bu modeli oluşturanlar elbette tıp kökenlilerdi. Son yıllarda bu bakış açısına karşı olan görüşler güçlendi. Ancak buradan tıbbi açıklamanın hiç işlevinin geçerliliğinin olmadığı düşünülmemelidir.
Psikolojik yaklaşımlar: Bu yaklaşım bireyin çevresiyle etkileşiminin bir sonucu olarak normal dışı davranışlar oluştuğunu savunur. Travmatik bir olay, sosyal algıların kesin olmaması, çok fazla stres, yıkıcı aile ilişkileri gibi pek çok etmen bu tür davranışları açıklayabilir. Pek çok kuram vardır bu konuda. Bazıları tek bir davranış örüntüsüne odaklaşır, bazıları, normal dışı davranışları bir bütün olarak ele alır. Bazıları çocukluk yaşantılarına bazıları şimdiki zamana odaklaşır. Bazıları tamamen dış güçlerle davranışların belirlendiğini savunurlar. Bu anlamda üç temel yaklaşım vardır.
1. psikodinamik yaklaşım
2. davranışçı yaklaşım
3. insancıl-varoluşsal yaklaşım

Bu yaklaşımlara dayalı olan kuramların hepsinin güçlü yanlarının yanı sıra güçsüz yanları da vardır. Bazı kuramcıların görüşleri arasında ortaklıklar ve farklar vardır. Normallik ya da normal dışılık kavramları, sağlıklı ya da sağlıksız olma ya da uyumlu ya da uyumsuz olma kavramları ile iç içe olan kavramlardır. Bu derste daha çok uyum kavramı üzerinde durulacaktır.

Bu derste üstte sözü edilen yaklaşımlara giren bazı kuramların kişiliği tanımlamaları, kişiliğin dinamikleri ve kişiliğin gelişimiyle ile ilgili açıklamalarından söz edeceğiz. Ayrıca cılız bir oranda gelişime bağlı olarak davranışların normal ve normal dışı olması ile ilgili görüşlerinden söz edeceğiz. Ancak amacımız kişiliğin hangi halinin uyumu kolaylaştırdığına odaklaşmak olacaktır.


NORMAL DIŞI DAVRANIŞLARIN AÇIKLANMASI İLE İLGİLİ TARİHSEL ÖZET

Antik Yunan, Çin, Orta Asya Cinler, şeytanlar vb.
MÖ 5.yy. Yunanistan Hipokrat: doğal bir fenomen olarak normaldışı davranışların çalışılması
MS 5-15.yy. Avrupa Cinler, şeytanlar vb.
15-17.yy son. Avr ve Ame.Kol. Malleus Maleficarum adlı cadılarla ilgili kitabın basılması, cadı avı, ilk zihinsel sağlık hastanelerinin kurulması
18. yy. Avrupa Pinel: zihinsel sağlık hastanelerinin iyileştirilmesi, hastaların daha rahat bırakılmaları

Pinel ve Tuke: moral terapiye başlanması
Mesmer: hipnozun keşfi
18 yy. Amerika Rush: Birleşik devletlerde zihinsel sağlığın ilerlemesini sağlamıştır.
19.yy. Amerika Dix: zihinsel sağlık hastanelerinin yaygın biçimde kurulması için kampanya başlatmıştır.
19. yy. Avrupa Biyojenik kuramın yükselişi: Kraeplin zihinsel hastalıkları sınıfladı.
Psikojenik kuramın yükselişi: Hipnozla ilgili Liebeault ve Bernheim’ın çalışmaları, Breuer ve Freud, Histeri çalışmaları, Freud’un psikoanalizi geliştirmesi


KİŞİLİK VE UYUM


Kişilik

Kuramcıların tanımları birbirinden farklıdır. Öteden beri tanımlanmaya çalışılmış olan bu kavramın doğasını anlamak için bazı kavramlara bakmak gerekir. Bir kavram olarak tanımlanmasında temel olarak Allport, Murray ve Murphy’nin 1930 ve 1940’lı yıllardaki çalışmaları alınmıştır ve bu 1990’lı yıllara dek sürmüştür.
Kişiliğin en genel tanımı “bir kişiyi diğerinden ayıran, zaman ve durumlara direnen (tutarlı olan) belli biçimlerde düşünme , hissetme ve davranma özelliklerinin örüntüsüdür.” biçimindedir. Bu tanımdaki ayırt edicilik ve kalıcılık ve tutarlılık kavramları çok önemlidir.

KİŞİLİĞİN BAZI TANIMLARI


Gelişimin herhangi bir döneminde insan olmanın örgütlenmiş bütünlüğü
Bireyin çevreye uyum sağlayabilmesine ilişkin özelliklerini gösteren alışkanlıkların ya da sistemlerin bütünleşmesi
Bireyin konuşma, hatırlama, düşünme ya da sevme gibi davranışları yapmasındaki kendine özgü yol
Bireyin çevresine uyumdaki biricikliği belirleyen psikolojik sistemlerin birey içindeki dinamik örgütlenmesi
Bireyin özelliklerinin biricik örüntüsü
Tutarlı davranış örüntüleriyle açıklanabilecek, kişinin özellikleri..

Kişilik, günlük dilde farklı anlamlarda kullanılmaktadır. Birileri için “çok kişilikli birisi” ya da “kişiliksiz birisi” tanımlamalarının yapıldığını duyarız. Oysa kişiliksiz olma hali olanaksızdır. Ancak, tutarlı- tutarsız, sağlıklı- sağlıksız, etkili- etkisiz, geliştirici- zarar verici kişilik özelliklerinden söz edebiliriz. “Çok kişilikli olma kavramı” ise toplumun normlarına fazlasıyla uygun olarak davranan kişilere yüklenir. Bu kavram psikolojideki çoğul kişilikli olma kavramından farklıdır.
Kişilik kavramı ile birlikte tanımlanması gereken diğer iki kavramdan birisi mizaç, diğeri karakterdir. Mizaç, kişiliğin daha çok kalıtsal kökenli ve az değişen yanıdır. Örneğin Cem Yılmaz’ın sakin, içe dönük ya da Teoman’ın çok enerjik ve neşeli davranmasını sağlayabilirsiniz. Ama o kadar. Bu davranışların onların kişiliklerinin birer özelliği olarak kalmasını sağlayamazsınız. Karakter ise daha çok kişiliğimizin toplumsal yanıdır. Kısaca kişiliğimizin toplumsal yapı içinde öğrendiğimiz, doğru yanlış tanımlamalarına dayalı olarak oluşturduğumuz kısmıdır ve mizaçtan da etkilenerek oluşur. Etrafımızdakileri daha çok toplumsal yanlarına bakarak değerlendiririz. “Çok kişilikli” diye tanımlanan kişi, karakterine bakılarak, yani davranışlarının toplumsal olarak görünen yanına bakılarak değerlendirilir.

KİŞİLİĞİN BELİRLEYİCİLERİ


Kalıtım, çevre ve zamanın etkileşimi ile oluştuğunu söyleyebiliriz. Bazen biyoloji ya da genetik özelliklerimizde (saldırganlığın bazı yanları) etkili olur, bazı özelliklerimizde ise öğrenme ve kültür (rock ya da arabesk dinleme seçimi) etkilidir.
Biyolojik bakış açısı:
Zeka, bazı zihinsel hastalıklar, kişilik özellikleri, vücut tipleri ve mizaç, biyokimya ve kişilik, kendi çevremizi oluşturmak, sosyobiyoloji
Çevresel bakış açısı:
Fiziksel dünya (iklim, coğrafya), sosyokültürel etmenler, sosyal sınıf, ilk dönemdeki yoksunluklar, çocuk bakımı

Uyumlu kişi


Uyumlu olma günlük dilde “sorun çıkarmadan her konuya evet diyen” kişiler için kullanılmaktadır. Psikolojide ise uyumlu olma, kişinin kendi istek, beklenti, düşünce, değerleri, vb. ile toplumun istek, beklenti, düşünce, değerleri arasında denge kurabilme ile ilgilidir. Her kuramın uyumlu insanların özellikleri ile ilgili görüşleri farklıdır. Her kuramda bu nokta üzerinde durulacaktır. Uyumlu kişinin en yaygın kabul gören özelliklerden bazıları aşağıdadır. Uyumlu kişi sıklıkla;
1. Gerçeklik algısıyla davranan,
2. stresle etkili olarak başa çıkan,
3. geçmişi yok saymayan, geleceği önemseyen AMA bugünü yaşayan,
4. anlamlı uğraş (lar)ı olan,
5. sosyal ilişkileri doyurucu, bazen yalnızlığı isteyen,
6. duygularında gerçeklik ve duruma uygunluk olan,
7. olumlu benlik algısına sahip birisidir.

HORNEY’İN KURAMINA GENEL BAKIŞ


Bireysel ayrılıklar Bireyler kişiler arası iletişim yönelimleri arsındaki dengeye göre farklılaşırlar: insanlara yönelik, insanlar karşı ve insanlardan uzaklaşma. Ayrıca idealize edilmiş benlikleri ve temel kaygıya karşı uyum yapma yollarını kullanmalarına göre de farklılaşırlar.
Uyum Sağlıklı kişiler, kişiler arası yönelimleri arasında denge kurarlar. Nevrotik eğilimler için Horney bir tanım listesi sunar. Psikoanaliz tercih edilen terapi olsa da kendini analiz etme önemli bir tamamlayıcıdır.
Bilişsel süreçler Kör alanlar ve diğer savunma mekanizmaları iç görüyü sınırlar ancak, cesaretlendirici kendini sınamalar büyümeye yol açabilir.
Toplum Kültür kişiliği belirlemede son derecede önemlidir, özelikle de cinsiyet rollerini..
Biyolojik etkiler Biyoloji, klasik psiko-analitiklerin dediğinden söylediğinden daha az önemlidir.
Çocuk gelişimi Temel kaygı ve düşmanlık çocukluktaki temel duygulardır ve yetersiz ana-baba sevgisinden kaynaklanır.
Yetişkin gelişimi Kişilikteki çok az ana değişmeler çocukluktan sonra gerçekleşir.
 


ADLER’İN KURAMINA GENEL BAKIŞ


Bireysel ayrılıklar Bireyler amaçlarına ve onları nasıl elde etmek istediklerine göre, yani yaşam biçimlerine göre farklılaşırlar
Uyum Sağlıklılık, sevgi, çalışma ve sosyal etkileşimi ve bireysel sorumluluğu içerir. Sağlıklılık için bencillikten çok sosyal ilgi gereklidir..
Bilişsel süreçler Bilinçli yaşantılar önemli ve değerlidir.
Toplum Toplum, cinsiyet rolleri de dahil sosyal roller aracılığı ile insanları etkiler. Özellikle okullar etkileme gücü yüksek yerlerdendir.
Biyolojik etkiler Organ eksikliği, eksikliği telafi için bireysel girişimler olarak kişilik gelişimine yön verir.
Çocuk gelişimi Ana-babalar, çocuklar üzerinde çok etkilidir ve etkili ana-babalık öğretilebilir. Çocuk yetiştirme ile ilgili geniş, rehberlik edici görüşleri vardır. Çocuklar arası ilişkiler önemlidir ve doğum sırası kişiliği etkiler.
Yetişkin gelişimi Yaşamı boyunca kişiler, amaçları aracılığı ile kişiliklerini yaratırlar.
 


JUNG’UN KURAMINA GENEL BAKIŞ


Bireysel ayrılıklar Bireyler, yaşamları boyunca sabit kalan içe ya da dışa dönüklük eğilimleri ile farklılaşırlar. Ayrıca dört psikolojik işlev yoluyla da farklılıklarını oluştururlar: düşünme, sezme, hissetme ve duyumsama
Uyum Bilinçaltı, sağlıklı olgunlukta önemli bir role sahiptir ve sembolizm aracılığı ile keşfedilse iyi olur. Sağlıklılık bilinç ile bilinç altının dengesi ile gerçekleşebilir.
Bilişsel süreçler Akılcı düşünme, sezgi, somut ayrıntılara odaklaşma geliştirilebilir.bilinçaltı imajlar, algıyı etkiler ve gerçeklikle bağı çarpıtabilir.
Toplum kültürel mitler ve ritüeller bilinçaltına ulaşmak için yollar sağlar. Kültürler arasında önemli farklar vardır ve korunmalıdır..
Biyolojik etkiler Zihinsel içerik (ortak bilinçdışı) ve fiziksel özellikler kalıtsaldır..
Çocuk gelişimi Jung, ilk deneyimlerle çok az ilgilidir..
Yetişkin gelişimi Orta yaş değişiklikleri bilinçaltının yaratıcı potansiyellerini keşfetmeyi içerir.
 


MISCHEL VE BANDURA’NIN BİLİŞSEL ÖĞRENME KURAMINA GENEL BAKIŞ


Bireysel ayrılıklar Bireyler, öğrenmeleri nedeni ile bilişsel süreçlerde ve davranışlarda farklılaşırlar.
Uyum Model almayı ve diğer teknikleri kullanan terapilerin fobiler ve diğer hastalıkların tedavisinde etkili olmaktadırlar. Öz etkililiği artıran teknikler etkili olmaktadır.
Bilişsel süreçler Beklentileri ve öz etkililik gibi bilişsel süreçler, kişiliğin merkezidir.
Toplum Model olmanın, TV şiddeti gibi saldırganlığı artıran bazı toplumsal doğurguları vardır.
Biyolojik etkiler Kuram, biyolojik fenomenlere odaklaşmasa da Bandura, öz yeterliliğin fobik kişiler arasında bağışıklık işlevlerini artırdığını bulmuştur.
Çocuk gelişimi Çocukların model alma yoluyla öğrendikleri, onların denek olarak kullanıldıkları araştırmaların sonuçlarında görülmektedirler.
Yetişkin gelişimi Öğrenme yaşam boyu oluşmaktadır. Beklentiler ve diğer bilişsel öğrenmeler yaşantılar sonucu değişebilir.


 


"Gelişimsel danışma ve terapi" ders notları


Ders notları arasında geçiş yapmak istiyorsanız bu bağlantıları öneririm
Son güncelleme tarihi: 21 Mayıs 2004