KİŞİLİK VE UYUM DERSİ NOTLARI
Normal, normal dışı, sağlıklı sağlıksız, uyumlu uyumsuz?
Günümüzde köşe başında bir adam üstündekileri parçalayarak çıkartır kendine
zarar verecek biçimde kendine vurmaya başlarsa etraftakiler onu hemen bir
psikiyatri kliniğine yollamak isterler. 14. y.y da ise Avrupa milyonlarca
insanın ölümüne neden olan veba salgını sırasında bu tip kendini vurarak inciten
insanların bu tip davranışları, Tanrının bu tip salgınlar yollamasına neden olan
günahlarından kurtulmak için yapılan türden diye değerlendirilirdi.
Şimdilerde salgınların nedenleri, insanların davranışlarının nedenleri daha
fazla biliniyor. Ancak bu örnekten de anlaşılabileceği gibi normallik ve normal
dışılık toplumdan topluma, çağdan çağa değişen kavramlardır. Hangi yer ve
zamanda, günlük yaşamlarında başa çıkmaları gereken koşulların neler olduğuna
bağlı olarak insanların normal dışı davranışlarını tanımlamaları, açıklamaları
ve başa çıkmaları farklılaşmaktadır.
Normal dışı davranışlar ve toplum: Normal dışı davranışları tanımlamada önemli
olan toplumun kabul edilebilir ve edilemez diye ayırdığı düşünce ve davranış
örüntülerinin arasında çizdiği hattır. Kabul edilebilirliği belirleyen farklı
ölçütler olsa da en yaygın kullanım toplumun normlarıdır.
Norma uymamak:
Tüm insan grupları, normlar oluştururlar ve böylece doğru ve
yanlış davranışlara dayanak bulurlar. Böylece nerde, ne zaman, kime, nasıl
davranılmalı sorularına yanıt bulurlar. Basit bir eylem olduğu için yemek yeme
eylemini ele alalım. Nerede istersek, ne ve ne zaman istersek yemek yiyebilir
miyiz? Hayır. Bizim için neler iyidir, ne sıklıkla, ne kadar , nasıl ve nerede
yenmelidir gibi sorulara yanıt olan kurallar vardır. Futbol maçı ya da rock
konseri sırasında bir şeyler yersiniz, ama camide, senfonik orkestra izlerken
yiyemezsiniz. İçmek için de aynı. Hatta öğünlerde nelerin yeneceği, bir konuk
geldiğinde nelerin ikram edilmesi gerektiği bile kurallıdır. Sosyalleşme
sırasında bunları öğreniriz. Diğer toplumların normları bize garip, gereksiz
gelebilir. Ancak yetişkinler, içinde büyüdükleri, sosyalleştikleri toplumun
normlarının gereksiz olduğunu nadiren düşünürler. Küçük bir toplulukta normlar
ile ilgili fazla sorun çıkmaz, ancak büyük ve karmaşık toplumlarda farklı
gruplar arasında doğru ve uygun davranışın ne olduğuna ilişkin ayrılıklar olur.
Örneğin eşcinsel hareket toplumun bazı kesimlerinde kabul edilebilir çizgisinin
içine alınabilir.
Bu anlamda bakıldığında zihinsel sağlığın değerlendirilmesinde bir ölçüt olarak
normların kullanılması uygun görülmemektedir. Normlar evrensel değildir ve başı
sonu olmayan, zamana göre değişen gerçeklerden oluşur.
İstatistiksel olarak nadir olma:
İstatistik anlamda bakarsak normal dışılık
istatistiksel olarak oluşturulmuş birikik ortalamadan temel bir sapma biçiminde
tanımlanabilir. Bu yol zihinsel anlamda engellileri belirlemek için kullanılan
yollardan birisidir. Testler aracılığı ile zeka düzeyi hakkında bilgi edinilir.
Bu yaklaşımda ortalamadan aykırı olan normaldışıdır. Normal dağılım eğrisi
açısından bakıldığında bu yaklaşım daha iyi anlaşılır. Ancak başta verdiğimiz
eşcinsellikle ilgili örneğe dönersek bu dağılıma göre normal dışı biçiminde
nitelendirilirler. Oysa onların bulundukları metropolitenlerde daha olağan
karşılanırlar.
Bu yolla yapılan değerlendirmede kişinin performansı, performans ortalamasına
göre yapılır. Bu durum bazı zorluklara yol açar. Bir önceki yaklaşımı sosyal
grupların standartlarından sapmayı normal dışı olarak değerlendiriyor diye
eleştirmiştik. Bu yaklaşımın en temel zayıflığı, istenen ve istenmeyen
davranışların farkını ortaya koyacak sistemin olmayışıdır. Böyle bir sistem
olamadığı için ortalama davranış ideale göre belirlenir. Bu da tehlikeli bir
bakış açısıdır. Çünkü böylece sadece zihinsel engelliler değil dahiler de
psikolojik tedavilerin adayları haline gelmektedir.
Yeni istatistiksel yaklaşımlara göre ortalamadan her sapma normal dışılık olarak
adlandırılmamakta ise de bu model hala kullanılmaktadır.
Kişisel rahatsızlık:
Normal dışılığı tanımlamaktaki bir diğer ölçüt de budur.
Kişilerin düşünceleri, davranışları kendilerini tedirgin ediyorsa o zaman
tedaviye gerek olabilir. Bu biraz daha liberal bir yaklaşımdır. Kişi, topluma ya
da tanılama sistemine göre ele almaktansa kendi normal ya da normal dışı oluşunu
kendine göre ele alır. Bu bakış açısı da bu ölçüte göre karar vermenin zayıf
yanıdır. Aynı davranış örüntüsü farklı kişileri farklı derecelerde doyumsuzluğa
götürür. Eğer doyumsuzluğa odaklaşırsak, davranışın değerlendirilmesi için
kalıcı (stable) bir ölçütten vazgeçmemiz gerekir. Bu özellikle başkalarına zarar
verici ya da sosyal olarak yıkıcı sonuçlara yol açan davranışlardan söz ederken
sorun yaratmaktadır. Sadece mutsuz tecavüzcüler mi normal dışı davranışlar
gösterdikleri biçiminde sınıflanacaklar? Dahası bir davranış örüntüsünün normal
dışı olması için başkalarına zarar vermesi gerekli değildir. Bazen kişisel
mutsuzluğun, kaygıların olmaması da bir sorundur. Uzaydan mesaj aldığını
söyleyen ve mutsuzluktan söz etmeyen kişiler de diğerleri gözünde tedavi
edilmesi gereken kişilerdir.
İdealden sapma:
Bazı yaklaşımlar iyi, uyumlu bireylerle ilgili tanımlar
yapmışlardır. Bu tanımlamalardan az ya da çok sapma, normal dışı olarak
tanımlanır. İdeale ulaşmak çok zordur. İnsanların çoğu yaşamlarının bazı
dönemlerinde uyumla ilgili sorunlar yaşayabilmektedirler. Bazıları ideale
ulaşmaya çabalarlar bazıları çabalayamazlar. Aslında uyum sürekli bir
mücadeledir.
Bu kuramlar ışığında herkes kendini normal dışı olarak değerlendirebilir. En
azından belli biçimde sorun yaratan belirtileri olmasa da tedaviye
gereksindiğini düşünebilir. Örneğin bir kadının bir çok arkadaşı, görece
doyurucu bir işi olabilir. Ancak kuramlardan birine göre bazı eksiklikleri
nedeniyle - bir kişi ile derin ilişki kurma ya da tüm potansiyelinin farkında
olma konusunda – kendisini psikoterapi alması gerekenlerden biri olarak
görebilir. Bu yaklaşımın eksikliği de açık. Öncelikle kişi ideale uymuyorsa bu
durum kişiyi hemen normal dışı diye nitelendirmeye yetmez. İdeal uyumun
uzantılarına, kişiye kendini yetersiz, mükemmel olmadığını hissettiren durumlar
gibi tüm insanlarda olabilecek etmenler de eklenebilir. Diğer bir eleştiri
kuramların da sosyal normlar gibi yer ve zamana bağlı olarak değişebilir
olmasındadır. Böylece eğer normlar zihinsel sağlığı değerlendirmek için zayıf
bir kaynak olurlarsa kuramsal idealler de zayıflar.
Yine de herhangi bir uyumdansa ideal kuramlarca zenginleştirilen daha iyi uyum
düzeyini kazanmak gereksinimi son yıllarda insanları psikoterapiye
yönlendirmiştir, özellikle de kişisel büyüme diye adlandırılan grup
terapilerine... Sonuçta normal dışılığı belirlemek için pek çok yol vardır ve
her biri değişen standartlara bağlıdır.Dolayısıyla da toplumdan topluma zamandan
zamana değişir.
NORMALDIŞI DAVRANIŞLARIN TANIMLANMASINDAKİ ÖLÇÜTLER
Normdan uzaklaşma: Toplumun kabul edilebilir davranışlarla ilgili normlarından
sapan davranışlar normal dışıdır.
İstatistiksel olarak az rastlanan davranış gösterme: Sosyal grubun istatistiksel
olarak birikik ortalamasından sapan davranışlar normal dışıdır.
Kişisel rahatsızlık:Kişinin sorumlu olduğu bir davranışı için gerginliğe,
strese neden olan davranışlar normal dışıdır.
İdealden sapma: Psikolojik sağlık için gerekli olan kuramsal olarak en düşük
düzeyinden aşağıda olan davranışlar normal dışıdır.
Normal dışı davranışları açıklamak:Peki toplumlar bu davranışları nasıl
açıklıyorlar? Sıklıkla kazanılmış, öğrenilmiş olan inanç sistemleri ile!!
İnsanlığın entelektüel hikayesi insanların sapkın davranışları açıklama
biçimlerindeki değişime bakılarak okunabilir: cinler tarafından sarılmış olmak,
tanrısal bakış açısının yokluğu, erken ve katı gerçekleştirilmiş tuvalet
eğitiminin bir sonucu, beyindeki biyokimyasal dengesizliklerin bir işlevi, vb..
Özellikle 18. yy.dan sonra batı toplumlarında çok kuram geliştirilmiştir.
Medikal model: normal dışı davranışları organik işlev bozukluğu olarak açıklar.
Bu bozukluğun kaynağı bir virüs veya mikrop, doğuştan gelen organik eksiklik
–muhtemelen genetik aktarımla ilgili-, başın üzerine düşmek gibi bir travma
olabilir. Patolojinin nedeni ne olursa olsun bu modelin 3 sayıltısı vardır:
1. hasta bir hastalıktan dolayı fiziksel ya da duygusal acı çekmektedir.
2. bu hastalığın semptomlar grubu ya da belli bir belirtiyle tanımlayabilmek
olasıdır
3. Her hastalığın kendine özgü ve belli bir nedeni vardır.
Bu modeli oluşturanlar elbette tıp kökenlilerdi. Son yıllarda bu bakış açısına
karşı olan görüşler güçlendi. Ancak buradan tıbbi açıklamanın hiç işlevinin
geçerliliğinin olmadığı düşünülmemelidir.
Psikolojik yaklaşımlar: Bu yaklaşım bireyin çevresiyle etkileşiminin bir sonucu
olarak normal dışı davranışlar oluştuğunu savunur. Travmatik bir olay, sosyal
algıların kesin olmaması, çok fazla stres, yıkıcı aile ilişkileri gibi pek çok
etmen bu tür davranışları açıklayabilir. Pek çok kuram vardır bu konuda.
Bazıları tek bir davranış örüntüsüne odaklaşır, bazıları, normal dışı
davranışları bir bütün olarak ele alır. Bazıları çocukluk yaşantılarına bazıları
şimdiki zamana odaklaşır. Bazıları tamamen dış güçlerle davranışların
belirlendiğini savunurlar. Bu anlamda üç temel yaklaşım vardır.
1. psikodinamik yaklaşım
2. davranışçı yaklaşım
3. insancıl-varoluşsal yaklaşım
Bu yaklaşımlara dayalı olan kuramların hepsinin güçlü yanlarının yanı sıra
güçsüz yanları da vardır. Bazı kuramcıların görüşleri arasında ortaklıklar ve
farklar vardır. Normallik ya da normal dışılık kavramları, sağlıklı ya da
sağlıksız olma ya da uyumlu ya da uyumsuz olma kavramları ile iç içe olan
kavramlardır. Bu derste daha çok uyum kavramı üzerinde durulacaktır.
Bu derste üstte sözü edilen yaklaşımlara giren bazı kuramların kişiliği
tanımlamaları, kişiliğin dinamikleri ve kişiliğin gelişimiyle ile ilgili
açıklamalarından söz edeceğiz. Ayrıca cılız bir oranda gelişime bağlı olarak
davranışların normal ve normal dışı olması ile ilgili görüşlerinden söz
edeceğiz. Ancak amacımız kişiliğin hangi halinin uyumu kolaylaştırdığına
odaklaşmak olacaktır.
NORMAL DIŞI DAVRANIŞLARIN AÇIKLANMASI İLE İLGİLİ TARİHSEL ÖZET
Antik Yunan, Çin, Orta Asya Cinler, şeytanlar vb.
MÖ 5.yy. Yunanistan Hipokrat: doğal bir fenomen olarak normaldışı davranışların
çalışılması
MS 5-15.yy. Avrupa Cinler, şeytanlar vb.
15-17.yy son. Avr ve Ame.Kol. Malleus Maleficarum adlı cadılarla ilgili kitabın
basılması, cadı avı, ilk zihinsel sağlık hastanelerinin kurulması
18. yy. Avrupa Pinel: zihinsel sağlık hastanelerinin iyileştirilmesi, hastaların
daha rahat bırakılmaları
Pinel ve Tuke: moral terapiye başlanması
Mesmer: hipnozun keşfi
18 yy. Amerika Rush: Birleşik devletlerde zihinsel sağlığın ilerlemesini
sağlamıştır.
19.yy. Amerika Dix: zihinsel sağlık hastanelerinin yaygın biçimde kurulması için
kampanya başlatmıştır.
19. yy. Avrupa Biyojenik kuramın yükselişi: Kraeplin zihinsel hastalıkları
sınıfladı.
Psikojenik kuramın yükselişi: Hipnozla ilgili Liebeault ve Bernheim’ın
çalışmaları, Breuer ve Freud, Histeri çalışmaları, Freud’un psikoanalizi
geliştirmesi
KİŞİLİK VE UYUM
Kişilik
Kuramcıların tanımları birbirinden farklıdır. Öteden beri tanımlanmaya
çalışılmış olan bu kavramın doğasını anlamak için bazı kavramlara bakmak
gerekir. Bir kavram olarak tanımlanmasında temel olarak Allport, Murray ve
Murphy’nin 1930 ve 1940’lı yıllardaki çalışmaları alınmıştır ve bu 1990’lı
yıllara dek sürmüştür.
Kişiliğin en genel tanımı “bir kişiyi diğerinden ayıran, zaman ve durumlara
direnen (tutarlı olan) belli biçimlerde düşünme , hissetme ve davranma
özelliklerinin örüntüsüdür.” biçimindedir. Bu tanımdaki ayırt edicilik ve
kalıcılık ve tutarlılık kavramları çok önemlidir.
KİŞİLİĞİN BAZI TANIMLARI
Gelişimin herhangi bir döneminde insan olmanın örgütlenmiş bütünlüğü
Bireyin çevreye uyum sağlayabilmesine ilişkin özelliklerini gösteren
alışkanlıkların ya da sistemlerin bütünleşmesi
Bireyin konuşma, hatırlama, düşünme ya da sevme gibi davranışları yapmasındaki
kendine özgü yol
Bireyin çevresine uyumdaki biricikliği belirleyen psikolojik sistemlerin birey
içindeki dinamik örgütlenmesi
Bireyin özelliklerinin biricik örüntüsü
Tutarlı davranış örüntüleriyle açıklanabilecek, kişinin özellikleri..
Kişilik, günlük dilde farklı anlamlarda kullanılmaktadır. Birileri için “çok
kişilikli birisi” ya da “kişiliksiz birisi” tanımlamalarının yapıldığını
duyarız. Oysa kişiliksiz olma hali olanaksızdır. Ancak, tutarlı- tutarsız,
sağlıklı- sağlıksız, etkili- etkisiz, geliştirici- zarar verici kişilik
özelliklerinden söz edebiliriz. “Çok kişilikli olma kavramı” ise toplumun
normlarına fazlasıyla uygun olarak davranan kişilere yüklenir. Bu kavram
psikolojideki çoğul kişilikli olma kavramından farklıdır.
Kişilik kavramı ile birlikte tanımlanması gereken diğer iki kavramdan birisi
mizaç, diğeri karakterdir. Mizaç, kişiliğin daha çok kalıtsal kökenli ve az
değişen yanıdır. Örneğin Cem Yılmaz’ın sakin, içe dönük ya da Teoman’ın çok
enerjik ve neşeli davranmasını sağlayabilirsiniz. Ama o kadar. Bu davranışların
onların kişiliklerinin birer özelliği olarak kalmasını sağlayamazsınız. Karakter
ise daha çok kişiliğimizin toplumsal yanıdır. Kısaca kişiliğimizin toplumsal
yapı içinde öğrendiğimiz, doğru yanlış tanımlamalarına dayalı olarak
oluşturduğumuz kısmıdır ve mizaçtan da etkilenerek oluşur. Etrafımızdakileri
daha çok toplumsal yanlarına bakarak değerlendiririz. “Çok kişilikli” diye
tanımlanan kişi, karakterine bakılarak, yani davranışlarının toplumsal olarak
görünen yanına bakılarak değerlendirilir.
KİŞİLİĞİN BELİRLEYİCİLERİ
Kalıtım, çevre ve zamanın etkileşimi ile oluştuğunu söyleyebiliriz. Bazen
biyoloji ya da genetik özelliklerimizde (saldırganlığın bazı yanları) etkili
olur, bazı özelliklerimizde ise öğrenme ve kültür (rock ya da arabesk dinleme
seçimi) etkilidir.
Biyolojik bakış açısı:
Zeka, bazı zihinsel hastalıklar, kişilik özellikleri, vücut tipleri ve mizaç,
biyokimya ve kişilik, kendi çevremizi oluşturmak, sosyobiyoloji
Çevresel bakış açısı:
Fiziksel dünya (iklim, coğrafya), sosyokültürel etmenler, sosyal sınıf, ilk
dönemdeki yoksunluklar, çocuk bakımı
Uyumlu kişi
Uyumlu olma günlük dilde “sorun çıkarmadan her konuya evet diyen” kişiler için
kullanılmaktadır. Psikolojide ise uyumlu olma, kişinin kendi istek, beklenti,
düşünce, değerleri, vb. ile toplumun istek, beklenti, düşünce, değerleri
arasında denge kurabilme ile ilgilidir. Her kuramın uyumlu insanların
özellikleri ile ilgili görüşleri farklıdır. Her kuramda bu nokta üzerinde
durulacaktır. Uyumlu kişinin en yaygın kabul gören özelliklerden bazıları
aşağıdadır. Uyumlu kişi sıklıkla;
1. Gerçeklik algısıyla davranan,
2. stresle etkili olarak başa çıkan,
3. geçmişi yok saymayan, geleceği önemseyen AMA bugünü yaşayan,
4. anlamlı uğraş (lar)ı olan,
5. sosyal ilişkileri doyurucu, bazen yalnızlığı isteyen,
6. duygularında gerçeklik ve duruma uygunluk olan,
7. olumlu benlik algısına sahip birisidir.
HORNEY’İN KURAMINA GENEL BAKIŞ
Bireysel ayrılıklar Bireyler kişiler arası iletişim yönelimleri arsındaki
dengeye göre farklılaşırlar: insanlara yönelik, insanlar karşı ve insanlardan
uzaklaşma. Ayrıca idealize edilmiş benlikleri ve temel kaygıya karşı uyum yapma
yollarını kullanmalarına göre de farklılaşırlar.
Uyum Sağlıklı kişiler, kişiler arası yönelimleri arasında denge kurarlar.
Nevrotik eğilimler için Horney bir tanım listesi sunar. Psikoanaliz tercih
edilen terapi olsa da kendini analiz etme önemli bir tamamlayıcıdır.
Bilişsel süreçler Kör alanlar ve diğer savunma mekanizmaları iç görüyü sınırlar
ancak, cesaretlendirici kendini sınamalar büyümeye yol açabilir.
Toplum Kültür kişiliği belirlemede son derecede önemlidir, özelikle de cinsiyet
rollerini..
Biyolojik etkiler Biyoloji, klasik psiko-analitiklerin dediğinden söylediğinden
daha az önemlidir.
Çocuk gelişimi Temel kaygı ve düşmanlık çocukluktaki temel duygulardır ve
yetersiz ana-baba sevgisinden kaynaklanır.
Yetişkin gelişimi Kişilikteki çok az ana değişmeler çocukluktan sonra
gerçekleşir.
ADLER’İN KURAMINA GENEL BAKIŞ
Bireysel ayrılıklar Bireyler amaçlarına ve onları nasıl elde etmek istediklerine
göre, yani yaşam biçimlerine göre farklılaşırlar
Uyum Sağlıklılık, sevgi, çalışma ve sosyal etkileşimi ve bireysel sorumluluğu
içerir. Sağlıklılık için bencillikten çok sosyal ilgi gereklidir..
Bilişsel süreçler Bilinçli yaşantılar önemli ve değerlidir.
Toplum Toplum, cinsiyet rolleri de dahil sosyal roller aracılığı ile insanları
etkiler. Özellikle okullar etkileme gücü yüksek yerlerdendir.
Biyolojik etkiler Organ eksikliği, eksikliği telafi için bireysel girişimler
olarak kişilik gelişimine yön verir.
Çocuk gelişimi Ana-babalar, çocuklar üzerinde çok etkilidir ve etkili
ana-babalık öğretilebilir. Çocuk yetiştirme ile ilgili geniş, rehberlik edici
görüşleri vardır. Çocuklar arası ilişkiler önemlidir ve doğum sırası kişiliği
etkiler.
Yetişkin gelişimi Yaşamı boyunca kişiler, amaçları aracılığı ile kişiliklerini
yaratırlar.
JUNG’UN KURAMINA GENEL BAKIŞ
Bireysel ayrılıklar Bireyler, yaşamları boyunca sabit kalan içe ya da dışa
dönüklük eğilimleri ile farklılaşırlar. Ayrıca dört psikolojik işlev yoluyla da
farklılıklarını oluştururlar: düşünme, sezme, hissetme ve duyumsama
Uyum Bilinçaltı, sağlıklı olgunlukta önemli bir role sahiptir ve sembolizm
aracılığı ile keşfedilse iyi olur. Sağlıklılık bilinç ile bilinç altının dengesi
ile gerçekleşebilir.
Bilişsel süreçler Akılcı düşünme, sezgi, somut ayrıntılara odaklaşma
geliştirilebilir.bilinçaltı imajlar, algıyı etkiler ve gerçeklikle bağı
çarpıtabilir.
Toplum kültürel mitler ve ritüeller bilinçaltına ulaşmak için yollar sağlar.
Kültürler arasında önemli farklar vardır ve korunmalıdır..
Biyolojik etkiler Zihinsel içerik (ortak bilinçdışı) ve fiziksel özellikler
kalıtsaldır..
Çocuk gelişimi Jung, ilk deneyimlerle çok az ilgilidir..
Yetişkin gelişimi Orta yaş değişiklikleri bilinçaltının yaratıcı
potansiyellerini keşfetmeyi içerir.
MISCHEL VE BANDURA’NIN BİLİŞSEL ÖĞRENME KURAMINA GENEL BAKIŞ
Bireysel ayrılıklar Bireyler, öğrenmeleri nedeni ile bilişsel süreçlerde ve
davranışlarda farklılaşırlar.
Uyum Model almayı ve diğer teknikleri kullanan terapilerin fobiler ve diğer
hastalıkların tedavisinde etkili olmaktadırlar. Öz etkililiği artıran teknikler
etkili olmaktadır.
Bilişsel süreçler Beklentileri ve öz etkililik gibi bilişsel süreçler, kişiliğin
merkezidir.
Toplum Model olmanın, TV şiddeti gibi saldırganlığı artıran bazı toplumsal
doğurguları vardır.
Biyolojik etkiler Kuram, biyolojik fenomenlere odaklaşmasa da Bandura, öz
yeterliliğin fobik kişiler arasında bağışıklık işlevlerini artırdığını
bulmuştur.
Çocuk gelişimi Çocukların model alma yoluyla öğrendikleri, onların denek olarak
kullanıldıkları araştırmaların sonuçlarında görülmektedirler.
Yetişkin gelişimi Öğrenme yaşam boyu oluşmaktadır. Beklentiler ve diğer bilişsel
öğrenmeler yaşantılar sonucu değişebilir.